23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ARALIK 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 tanıto/ Tet 0.21ÎL512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Enflasyonda hedef yüzde 2Oy/n/ş... "Tutmayacağı yüzde 1OObeHi!" Emekliler t Türk-lş'in araştırmasına göre Ekim 2002 _ rtibariyle SSK'da prime esas üst kazanç 1 milyar 637 milyon 916 bin 450 lira ve bu düzeyden prim ödeyerek SSK'dan emekli olan bir işçi, en fazla 466 milyon 55 lira ernekli maaşı alıyor. Emekli Sandığı'nda prime esas üst kazanç ise 1 milyar 120 milyon 875 bin lira ve bu düzeyden prim ödeyen bir memur emekli olduğunda 1 milyar 256 milyon 256 bin 250 lira emekli maaşı alıyor. itmemiş... Türkiye'de s/yası cınayetler dö- nemi kapanmamış... En son Prof. Dr. Ah- met Taner Kışlalı yı öldürmüşlerdi. Kışla- lı'dan üç yıl sonra Ankara Üniversitesi öğ- retim üyelerinden Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nu öldürdüler. Necip Hablemitoğlu'nu tek tümce ile anlatmak gerekirse; o bir yurtseverdi. Kışlalı gibi... Muammer Aksoy, Bahriye Üçok. Uğur Mumcu, Turan Dursun gibi... Hablemitoğlu, islamcı terör örgütlerinin ve cum- huriyetin altını oymayı hedefleyen en sinsi tarikat- lann peşine düşmüştü... Fethullah Gülen Davası'na müdahil olarak katıl- mıştı. Bergama'daki köylüleri ayrı tutarsak Türki- ye'deki Alman vakıflannın casusluk faaliyetlerini de- şifre etmeye çalışıyordu. Son çalışmasında Ameri- kan vakıflannı mercek altına almıştı. Iğne ile kuyu kazıyordu... HablemitoğluÜniversitede Atatürk llkeleri ve Devrim Tarihi der- si veriyordu ama ona bir oda bile verilmemişti. Ta- rikatçılara, etki ajanlarına, nüfuz casuslarına, ya- bancılara yönelik araştırmaları nedeniyle büyük baskı artındaydı, "Bu işleıie uğraşma" deniliyordu. Kimilerine madalyatakan Alman vakıfları, hakkın- da 100'lerce milyar liralık tazminat davası açmıştı. ödeyemeyeceği tazminatlarla yıldınlmak ve köşe- ye sıkıştınlmak isteniyordu. Emniyet Genel Müdüıiüğü'ndeki tarikatçıları or- taya çıkarttığı için sürekli tehdit altındaydı. Polis peşine düşmüştü! Polisin yakın ilgısi üzerinden eksik olmuyordu! Çünkü sürekli trafik cezası yiyordu. Bu bir işaret... Necip Hablemitoğlu'na kesilen çok sayıda trafik cezalan polis tarafından izlendiğinin en somut gös- tergesi. Hablemitoğlu, Çankaya gibi ülkenin en iyi koru- nan semtinde sokak ortasında kafasına sıkılan tek kurşunla öldürüldüğü sırada Başbakan Abdullah Gül'ün başkanlığındaki Bakanlar Kurulu, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Er- doğanin başkanlığındatoplantıhalindeydi. Elham- dülillah, "duble" başbakanlı bir ülkede yaşıyoruz ve öldürülüyoruz. Hablemitoğlu'nun katillerini kim bulacak? Hablemitoğlu'nun hayatını ortaya koyarak Emni- yet içinde tarikatçı, şeriatçı, dinci maskelerini dü- şürmeye çalıştığı kimi polisler mi? Kamuoyunda tarikatlara yakınlığı ile tanınan ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nde kadrolaşma hesap- ları yapan Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu mu? Her cinayete rağmen yaşıyoruz ve yaşatıyoruz. Köşk'te yapılan Kıbns Zirvesi'nde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türk ordusunu adada işgalci olarak niteleyen Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'a haykırmış: - Yaşar, yakış! Bakan'ın eli ayağı dolaşmış: - Nereye yakışayım, efendim? - Dışişleri Bakanlığı'na yakış! Can Ozan SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hatb erdincutku ı yahoo.com Yapayalnızken kalabalıklaşınm birden.. Birçok "ben" olur benden içeru! Pamukkale Rektörünün yanlışlığı Eski bir konu... Pamukkale Üniver- sitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Kaz- dağlı, bazı doçentlerin jüri tarafından akademik olarak yeterti bulunmama- sı nedeniyle profesörlük atamasının yapılmadığını açıklamıştı. Yeni gelişme... Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Hüseyin Turgut'un açıkla- ması: "Sayın Rektörün açıklamasında, jü- ri üyelerince akademik olarak yeterli görülmediğinden ataması yapılmadı- ğını söylediği adı geçen öğretim üye- sinin ben olduğum tarafımca ve konu ile ilgili herkes tarafından bilinmekte- dir. Adı geçen Anabilim Dalı'ında iki öğretim üyesinin mevcut kriterieri uy- masına rağmen tek kadro ilan edilmiş- tir. Adaylardan birisi için söz konusu süre ve kriter üç yıl önce tamamlan- mış iken kadro ilanı ataması yapılan ikinci adayın doçentlikte geçen süre- nin dolmasından hemen sonra ilan edilmiştir. İki öğretim üyesinden biri kadroya atanmış diğeri ise yeni kad- ro ilanına bekleme durumunda bı- rakılmıştır. Sayın Rektörün 'jüri üyelerince akademik olarak yeterli görülmediğin- den ataması yapılmadığı' ifadesinin yanlış bir yorum olduğu anlaşılacaktır. Jüri raporiannın hiçbirinde akademik olarak yetersizlik gibi bir ifade ve yo- rumdabulunulmadığı birgerçektir. Li- seyi aynı okulda ve aynı sıralarda oku- duğumuz, Sayın Rektörün böyle bir yorum yapması anlaşılır bir durum de- ğildir." Bor'da Ne Yapılmah? HASAN ÇETtN Bor konusunda yapılacak tek şey, Türk sanayicisinin de bor ürünü üretmesine izin ver- mek. Bunun anlamı, bor ma- denlerınin Türk sanayicisine de yurtdışına satılan fiyatlar- dan satılması. Konu tamamen siyasi kadronun kararına bağ- lı. Bunun önünde hiçbir yasal engel yok. Eti Holding bürokrasisinin, yasal dmayan bu uygulama- sının, hiçbir sosyal ve ekono- mik gerekçesi de yok. Tama- men kendi çıkarlannı (sosyal statü, psikolojik tatmın ve pa- ra) ülke çıkarianndan bağımsız olarak değerlendirmelerinden kaynaklanan bir uygulama. Bunun dışındaki konular ay- nntı: Eti Holding'in bortesisle- rinin özerkleştirilmesi, Bor Araştırma Enstıtüsü'nün kurul- ması, çevre etkisi nedeniyle bor ürünü işletmelerinin Eski- şehir'de kurulması, maden ve ürün fıyatlan arasındaki fiyat ilişkisi konusunda Rekabet Kurumu ile sanayiciler ve Eti Holding arasındaki diyaloğu sağlayacak Danışma Kurulu oluşturulması vs. Bu önerim uygulanırsa: 1 - Türkiye, dünya bor ürün- leri piyasasından yeterli payı alır. Şimdilik en iyi hesapla- mayla 100-120 milyon dolar- lık satışla, yüzde 10 civarında pay alıyor. (Dünya piyasanın toplam hacmi yıllık 1 -2 milyar dolar). 2- Şimdi Türkiye'de hiç bu- lunmayan bor uç ürünleri sa- nayii Türkiye'de kurulur, (Dün- ya piyasa değeri 80-90 milyar dolar.) Bu pıyasadan ilk aşa- mada 1 -2 milyar dolar pay ala- biliriz. Teknolojik gelişme sevi- yemize bağlı olarak bu pay yıl- lar içinde giderek artar. 3- Eti Holding'in bor made- ni işletmeciliğinin dışında sa- nayicilik macerası sona erer, madenciliğin diğer alanların- dan elini ayağını çeker, çekile- mediği konularda da kendine çekidüzen vermek zorunda kalır. Eti Holding'in çalıştırma- ya kalktığı madenler, bir süre sonra "verimsiz" diye kapatı- lıyor ya da hiç çalıştınlamıyor. Eti Holding'in bu savurganlığı- nın Türk ekonomisıne getirdi- ği yükün ise parasal karşılığı yok. Şu sırada Eti Holding'in tüm sanayi ve maden işletmeleri zararediyor. Bor hariç!.. Bunun da nedeni, kendi iş- letmelerinde bor madenlerini sadece 30-40 dolar maliyetle girdi olarak hesaplarken, bor madenlerinın üretim maliyet- leri ile yurtdışına satış fîyatlan arasında 4-5 misli fark olma- sından (140 USD). Yani ma- dencilikten elde ediyor gözük- tüğü şey gerçekte kâr değil, "Ricardo'nun rantı". Türki- ye'deki bor madenlerinin ko- layiıkla elde edilebılmesinin ve çok kaliteli olmasının getirdiği rantın bol keseden harcanma- sı. Eti Holding, işte bu rant sa- yesinde bünyesinde hiçbin kâr etmeyen maden ve sanayi iş- letmelerini bünyesinde bann- dınyor ve binlerce kişiyi besli- yor, bürokratlara makam, po- litikacılara oy deposu oluyor. Tüm bunlan bor madenleri- nin işlenmesine Türk sanayici- sini yaklaştırmayarak yapıyor. DlE'nin bora ilişkin istatistikle- rinin yayımlanması bu neden- le yasak. Bor madenleri, Türk sanayi- cisine de yurtdışı fiyatlardan satılmadıkça, Türkiye'nin dün- ya bor ürünleri ve kimyasalla- n piyasasından, bor rezervle- rine uygun pay alması bekle- nemez. www.boraxtr.com KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakin turk.net ÇÎZGÎLİK KÂMtL MASARACI KEDİ LEVO APTÜÜKA e-posta: aptulıkaia go.com. BAŞSAGUGI Türkiyemiz sevdalısı, yiğit insan NECİP HABLEMİTOĞLU Seninleyiz... MÜDAFAA-İ HUKUK VAKFI TARİHTE BUGÜN MVMTAZAMKAN 20Arabk OMMvtCtki müzikll, danslı çocuk oyunu AÜSAMJYENSTAM OIAYIİ344'7F BUGÜH, İSmNglH. 'OA, YSNİ SİTİKİLEN AU SAMİ YEN STZO/NIH AÇlUŞtNCA, /U£Y7Cİ- L£R ARASfNOA ÇIKAN PANİK, 8Û>VM &R KA- ZAYA NE&EN OLDU. CADOE #M(NCHfCI AÇtK TKİ8ÜM£, OOLDUK&H SONBA £V4 İZl£YİCİ AUMMASJ SÛBCÜRÜÜJHCe, ÖN USMA POİBj BÜnİK BÎR &ASKI OUAUÇ, O KAOSAÇAOA BÛ. FCCİNİN DavRİLBM 6A2 OO&NlU f*RLA- MAStYiA P)WİK mŞtAMIŞT7. ÖNOE S/KİŞAN YÜZİ££C£ttŞ( SAUCIU-SAÇAK ALT 7Kİ8Ü- M£ YUMKiANMtŞrt. 5'ıAÖ8,?9K/ŞİAIİU Xt- RAtANPf&l Û2ÜCÜ OiAYtN TSK AVUNUUCAK 1HAJI, Öl£N OLMAtMSfYC». AYNI GÜ/V, DAHA SCt( 8A YAPtlAU UlLLİ rijİ^B BAHÇELIEVLER BELEDIVE TIYATROSU, VAVLA SANAT MERKEZI PİRAMIT Cumattesi Pazar • Saat: li.OO. TEL: 0212.441 36 Bl - 82 SEFERÖÜSAR KADASTRO MAHKEMESİ HÂKİMLİĞt'NDEN Esas No: 1989/179 Karar No: 2002/3 Davacı Osraan Necdet Çınar tarafindan davalılar Arif E^n vs. aleyhlerine açılan kadastro tesbitine itıraz davasında, Sefenhısar ilçesi, Hıdırlık Mahallesi, 272 ada. 93 parsel sayılı taşınmazın da\alılann munsi adına yapılan tesbitinin ıptaü ile davacı Osman Necdet Çınar adına tapuya tescilıne dair verılen karar, adresi tespıt edîlemeyen davalılar Mustafa oğlu Hüseyin Evin, Mustafa oğlu Mustafa Kemal Evin, Şenf Mehmerten olma, Penbe Aydeniz'e mahkememız ılamı teblig tarihınden itibaren 15 gün içinde temyız edılmediği takdirde kesinleşeceği hususu davetıye yerine kaim olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 18.11.2002 Basın: 82665 ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Karda Silinmeyen İzlen Penceremde kar, hava kurşun gibi ağır. soğuk ısınyor. Arada bir telefon çalıyor, dar çevremden dostlar, yakınlar. TV izlemiyor ya da bellı kanallar dışında düğmeyi kapıyorlar. Haksız değiller galıba. Kimi zaman ekranda "karanın da karası var" diye- bileceğimiz yayınlar sergıleniyor. Aynı oyun, aynı kişiler çok gerilere gidiyor birden, yozlaşmanın öl- çüsünü şaşırıyor insan! Tek kişilik oyunlar ya da di- ziler ne duruma geliyor, her şey ucuzuna, kolayı- na oluşuyor. Değer yargılarımız da zorlanıyor, ev- rensel degerlerin izini bulamıyoruz ekranlarda. Pa- ranın başlıca etken olması değışik sonuçlar üretı- yor galiba! Oysa evrensel değerler uğruna büyük özveriler üretenler de var. Ancak uzun yol alamı- yor, soluklan kesilince yalnızlığa gömülüyorfar! Kimi dostlanm, okurlanm içerliyor bana. Mektup ya da telefonla direnme gücü, yaşama sevınci aşı- lıyorama belli yollarda ileriye gidemiyorum, yerim- de sayıyorum, gerçek yargıyı da zamana bırakıyo- rum. Postadan bir mektup çıktı bu sabah, gelin bir- likte okuyalım: "Günaydın efendim, 1957yılındaErenköy'dekiçocukkampıkatılım- cılarından bıri olarak, verem savaşı ile ilgiliyazıla- nnız, bu konudaki çabalannız için size teşekkür borçluyum. Elleriniz dert görmesin, sağ olun, var olun." Imzası da, adresi de var. Bu mektuba yorum ya- pamtyorurn. Gecıkmiş bir teşekkür mü acaba? Ya da 1957'ye dönerek yılları yeniden yaşamamızı mı istiyor sayın okurumuz? Okurmektuplan çok düşündürür, eğitirbeni, ya- şama sevincime, görevbilincimeyeni boyutlarka- tar. Son mektubu yorumlamak biraz guç değil mi? Yine de bir uyarı diye algılıyorum bu seslenişı. • • • Çocuk sesleri geliyor dışandan, tepelenn eteğin- de kurulan gecekondulardan. Şarkı söylemiyor çığlıkatıyorçocuklar. Kaymaktan korkarak yardım anyorfar. Kimi çocuklar da çöp kutularının başın- da, tıer günkü uğraşlan içinde! Çöpleri karıştınyor, yiyecek bir şeyler anyor. Çiçek toplayacak değil- ler elbet, ekmek parası topluyor. Çöpler arasında yiyecek ve içecek bir şey var mı diye araştırıyor so- ğuktan kızarmış yüzleriyle, acı çizgıler oluşuyor. Ulkemizin acı gerçeğini yansrtıyor. Düşünürken öf- ke de duyuyor insan! Tepelerde sergılenen tablo- ların gerçeğiyle eziliyor. Çocuk ölümunde başta gelen ülkelerden biriyiz? Oysa çocuk bayramını, gençlik bayramını kutluyoruz, çocuk sorunlarını çözmek için çırpınıyoruz değil mi? Çocuk Haklan Bildirisi'ni de imzaladık. Oysa çöp kutularının öte- sinde gelişen sorunlar dev boyutlara vanyor gide- rek. Yeni iktidar o boyutlan ne ölçüde küçültecek acaba? Portakal Çiçeği, Çankaya'nın göbeğinde. Kar da yağsa cinayetin kanlı izleri silinmiyor. Tersine düne kadar işlenen cinayetlere yeni bir halka ek- leniyor. Belli gerçekler yeniden saptanıyor. Kanlı iz- leri banşla silmek özlemi giderek derinleşiyor. "Kar İzleri örttü" diye bir roman okumuştum vaktiyle, Fransızca'dan bir çeviri. Kar dizboyu da olsa belli cinayetlerin izleri silinemiyor, dahası de- rinleşiyor ülkemizde. Çözüm yollan kapanıyor. Ci- nayetin mevsimi, gecesi, gündüzü yok değil mi? Bir gün nereden, nasıl, bilinmeden yaşanıyor. Ya- şamamak için kalıcı barış gerekıyor her şeyden önce. BULMACA SEDAT YAŞAYA1K 1 2 3 4 5 6 7SOLDAN SAĞA: 1/Halkdilin- de tahtereval- liye verilen ad. 2/ Ender, seyrek... Os- manlı toprak düzeninde yıllık geliri 20.000 ile 100.000 akçe arasında olan dirlik. 3/ Hu- kuk... Bir ilimiz. 4/ Şarkı, türkü... Ra- don elementinin simgesi. 5/ Antal- ya'nınturistikbiril- çesi. 6/ Özel bir mantarla keçi ya da inek sütünûn maya- lanmasıyla hazırla- nan ekşi içecek... Bölmeli göçebe ça- 9 dın. 7/Asya'da bir ülke... Kedi ya da köpek yav- rusu. 8/ Çit, perde... Bir spor kulübümüzün kısa yazıhşı... Şaşma belirten birünlem. 9/Pamukka- k örneğinde olduğu gibi, kimi kaynak sulannın yığdığı kalker tortu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yasalann ya da önermelerin kendi aralannda çelişikliği. 2/Bozukluk, eksiklik... Değerli kâğıt- lann basılmalan sırasında meydana gelen hatalar. 3/ Harman yerindeki tahılın taş ve toprakla kan- şık kalıntısı. 4/ Nazar değmesine karşı tütsü ola- rak kullaıulan bir bitki. 5/ Bir soru sözü... Bir meyve... Demirin simgesi. 6/Kimi yerlerde ka- duılann boydan boya örtündükleri çarşaf... Eski dilde bulut. II Devletçe para, senet ve tahvil çı- karma. 8/Defa... Şık, lüks ve gösterişli giyim tar- zı. 9/îleri sürülerek savunulan düşünce... "Tank —-": Sinema oyuncumuz. Sevgili GÖZDEmk sağbcakla dünyaya geldi, bizi çok mutlu etti. Sevincimizi dostlarla pavlaşıyoruz. FİGENveGÛRGÜRELİ 18 Aralık 2002 Pakize Tarzı Hinigi, İstanbuJ SATILIK Akü'lü, Joystick kumandah Özürlü Arabası 0 542 727 6617
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear