01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2002 CUMARTESİ AVRUPA BtRLİGt Gül: Yunanistan'la böyle bir sorun çıkmaz. Papandreu: Helsinki kararlan da masada olur kriter:Ege sorunlanSERKANDEMİRTAŞ KOPENHAG - A\Tupa Bırliğı'mn tam üyelik müzakerelerine geçmek için verdığı Aralık 2004 tarihı, Türkiye açı- sından "Ege sorunlannın" da yeni bir kriter gibi önüne getirilmesine neden olacak. Türkiye'nin adaylık statüsü aldığı 1999 Helsinki Zirvesi sonuç bildirge- sinde. 2004 sonu. Türkiye'nin Yunanis- tan'la olan sınır anlaşmazlıklannın çö- zümü ıçin son tarih olarak belirlenmiş, çözüm olmaması durumunda konunun Lahey Adalet Divanı'na götürülmesi ka- rarlaşhnlmıştı. Türkiye'ye AB kapıla- nnın açılması içın büyük önem taşıyan Komisyon'un 2004 İlerleme Raporu öncesinde Ege konusunun Türkiye'nın önüne çıkanlmasına kesın gözüyle ba- kthyor. Başbakan Abdullah GüL Yuna- nistan'la böyle bir sorun çıkacağını sanmadığını belirtirken Yunanistan Dı- şışleri Bakanı Yorgo Papandreu, "Hel- sinki kriterleri de Kopenhag kriterieri • Aralık 2004, Türkiye ve Yunanistan'ın Ege sorunlannı çözmeleri için verilen son tarih. Bu tarihte kaleme alınacak ilerleme raporunda Türkiye'nin müzakere tarihi alabilmesi için Ege sorunlan da yeni bir kriter gibi önüne çıkabilecek. gibi masadadır* dedi. Türk Dışişleri Bakanlığı yetkılileri bunun bir engel oluşturacağını kaydettiler. Önce sınır sorunlan Kopenhag Zirvesi'nin sonuçlan, Türk-Yunan ikili ilişkileri ve bölgesel dengeler açısından da büyük önem ta- şıyor. Türkiye'ye Aralık 2004 için "ko- şüflu randevu" veren AB karan, Hel- sinki kararlan ışığında Ege sorununun da yeni bir kriter olarak karşısına çık- masına neden olabilir. Türkiye'ye aday- lık statüsünün venldiği Helsinki sonuç bildirgesı 4. paragrafinda Ege ile ilgi- lı şu ıfadelere yer verilmişti: "Aday devietler. AB'nin anlaşmalar- da ifade edilen değerlerini ve amaçlan- nı paylaşmalıdııiar. Bu bakımdan, AB Konseyi. anlaşmazfaldaruı BM Şarü'na uygun olarakbanşçı yoldan çözülmesi ilkesini vurgular ve aday devlederi. de- vam eden sınır anlaşmazhklan ve ilgili diğer konulan çöznıek için ber gayreti göstermeye davet eder. Bunda başarüı ohınamadığıtakdirde, anlaşmazfağı ma- kul bir süre içinde Uluslararası Adalet Divanı'na götürmeüdirler. AB Konse- yi,özeflikle üyeliksüreci üzerindekiyaa- sunalanyla ilgili olarak ve en geç 2004 yıh sonuna kadar LADyoluyla çözüme bağianmalannı teşviketmekamacıyia. devam eden anlaşmazlıklara ilişkin du- nunu gözden geçirecektir." Bu ifadeler doğrultusunda Türkiye, 2004 sonundan önce Yunanistan'la sı- nır sorunlannı çözmek zorunda kala- cak. Çözülmemesı durumunda ıse ta- raflar konuyu Lahey Adalet Divanı 'na götürmek zorunda olacaklar. Türkiye. 12 mil sorunu gibi konularm taraflar ara- sında doğrudan görüşmelerle çözül- mesini istiyor. Türk ve Yunan dışişle- ri bakanlıklan arasında geçen seneler- de başlahlan "istikşafi" görüşmelerde 5. turun da tamamlanmasına karşın he- nüz bir ileri aşamaya geçilemedi. Yunanistan'ın tavn bekieniyor Bu durumda Yunanistan ve üyeliğe kabul edilen Kıbns Rum kesimi, 2004 tlerleme Raporu'nun Türkiye'nin iste- mi doğrultusunda çıkması için Helsin- ki kararlannın yerine getirilmesini is- teyebiMrler. Başbakan Gül. konuya iliş- kin sorulara, *Tümga\TCtimiz2004'ten önce gün almak. Şüphesiz ki AB, siya- si bir karar aldL Bu karara karşı bizi destekkyen ülkelerden biri de Yünanis- tan'dL YunanistanTaikilitemaslanmız- da. bu tür konularm bir problem oima- yacağı konuşukuı" yanıtını verdi. Kopenhag geçerti ama... Başbakan'ın bu sözlerine karşın Yu- nanistan Dışişleri Bakanı Papandreu, Türkiye için Kopenhag siyasi ölçütle- rinin geçerh olduğunu ancak Helsinki kararlannın da "masada" olduğunu söyledi. Papandreu'nun Lahey Adalet Divanı'na gidihnesinden bahsetmedi- ği ancak AB zirvesinde alınan karar- lann yerine getirilmesi gerektiğiru söy- lediği öğrenildi. Türk Dışişleri Bakanhğı yetkililen de Ege konusunun Türkiye'nin önüne çı- kartılacağınısavundularYetkililer, ko- nunun nasıl gündeme geleceğı konu- sunun belli olmadığını, ancak Yuna- nistan'ın pozısyonlanna bakıldığında böyle bir sonuçla karşı karşıya kalına- bileceğini bildirdiler. KOPENHAG'DA UZUN GECE Fransa Cumhurfoaşkanı Chirac: Bush'un baskılanna boyun eğemeyiz. Perdeyi Chirac açtı KOPENHAG (Cumhuriyet) - Türkiye'nin AB ile tam üye- lik müzakerelerinin başlatılma- sına ilişkin karar. Danimarka dönem başkanlığının önceki ge- ce verdiği yemek sırasında ele alındı. Yemekte ilk konuşmayı yapan Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac. Türkiye'ye ta- rih verilmesi durumunda bunun ABD Başkanı George W. Bush'un baskılanna boyun eğ- me anlamına geleceğinı, buna izin verilmemesi gerektiğinı belirtti. Chirac konuşmasında. Hazi- ran 2004'teki Avrupa Partamen- tosu seçimleri öncesinde Türki- ye ile üyelik müzakerelerinin başlatılmaması gerektiğini söy- ledi. Chirac' ın ardından konuş- an Almanya Başbakanı Ger- hard Schröder de aynı doğrul- tuda görüşlerıni dile getirdi. Schröder, Aralık 2004 "ten ön- ce müzakerelerin mali nedenler- den ötürü başlatılamayacağını söyledi. Türkiye için 1 Temmuz 2005 tarihini öneren Almanya ve Fransa'nın ardından sözü Iskan- dinav ülkeleri aldılar. Isveç Baş- bakanı Göran Persson, Anka- ra'nın beklentileri karşılandığı takdirde Türkiye'nin Avnıpalı- lan tehdit ederek tarih aldığı gö- rüntüsüne neden olacağmı dile getirdi. Finlandiya da Türki- ye'nin öteden ben diğer aday ülkeler ile eşit işlem görmek is- tediğini anımsatarak AB' nin di- ğer 12 aday ülkeye ne koşullu takvim ne de müzakerelere iliş- kin tarih tespit ettiğini vurgula- <ü. Destek cılız kaldı Bu konuşmalarla ortamın iyi- ce gerümesinın ardından Yuna- nistan Başbakanı Kostas Simi- tis, Türkiye'ye tarih verilmeme- sinin daha olumsuz sonuçlar do- ğurabileceği uyansında bulun- du. Simitis'in ardından Ingilte- re Başbakanı Tony Blair de Tür- kiye'ye destek verdı. Daha sonra Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen. Türkiye için taslakmetni hazu-ladı. Üyelerin onay vermesinin ardından Ras- mussen. Türkiye saati ile 02.00 sulannda karan açıkJadı. Kopenhag'ta tam üyelik beklentisi belirsiz bir geleceğe ertelendi Tarih için engefli rota • Kopenhag'dan sonra 15 yerine 25 ülkeyi ikna etmek zorunda kalacak olan Türkiye için 'müzakere tarihi' olarak öngörülen 2004 yıh da garanti değil. Kıbns sorununun çözümü de öne sürülecek koşullardan biri olacak. AYHAN ŞİMŞEK ANKARA - AB liderleri. Kopenhag'da 2004 yıh Ara- lık ayına randevu vererek Türkiye'nin tam üyelik bek- lentisini gelecekte belirsiz bir tarihe attı. Türkiye'nin AB süreci bundan sonra en- gelli ve güç bir rotaya giri- yor. 2004 yıh Mayıs ayında AB'ye 10 yeni üyenin res- men katıhmıyla Türkiye, mü- zakere tarihi için bu kez 15 yerine 25 üyeyı ikna etmek zorunda kalacak. Kıbns'ta çözüm bulunamasa da Güney Kıbns üye olacağı için. Tür- kiye'nin bu konuda çözüme gitmesi gerekecek. Tarih kesin değll 2004 yılında Avrupa Par- lamentosu, AB Komisyonu tümüyle yenileneceği için Türkiye hakkında alınacak karar daha da belirsizliğe gi- rebilecek. 2003 yılından iri- baren yalnız Kıbns değil, Ege konulan da masaya gelecek. Türkiye'nin Kopenhag Zirve- si'nin ardından gireceği en- gelh ve güç rota şöyle: Almanya Cumhurbaşkanı Schröder: 2004'ten önce müzakere mali nedenlerlc baslatüamaz. -25ülkenin ikna edilmesi çokgüç: AB'nin Türkiye'ye randevuyu 2004 yılmm ikin- ci yansına bırakmasıyla, Tür- kiye 2004'te 15 yerine 25 üyeyi ikna etmek zorunda kalacak. AB, 2004 yıh ma- yıs ayında 10 yeni ülkeyi res- men kabul etmeye hazırlanı- yor. Bu 10 yeni ülkenin, Tür- kiye'ye müzakerelerin baş- lamasının ardından aktanl- ması gereken fönlann yükü nedeniyle, erken bir müzake- re tarihine sıcak bakmaya- cağı konuşuluyor. Bu ülkelerin ortak bir açık- lama yapacağı belirtilse de, geçmiş senelerde Türkiye'ye muhalefetin hep Avrupa'nın küçük ülkelerinden geldiği- ne dikkat çekiliyor. -20<Hgaranti d'eğü: AB'nin Kopenhag sonuç bildirgesi taslagında, 2004 yılının ikin- ci yansına randevu verilirken müzakerelerin ne zaman baş- layacağı muğlak bırakıldı. Danimarka Dönem Başkan- lığı, müzakerelerin "en kısa zamanda" başlayacağını açıkladıysa da. somut bir ta- ahhütte bulunmaktan kaçın- dı. Türkiye'nin burada bir ta- rihin dile getirihnesi çaba- lan sonuçsuz kaldı. 2004 yı- lında alınacak kararda, tarih ıleri atılabilecek. Tarih kesin değll - Tarihyine koşuDu olacak: AB hükümet ve devlet baş- kanlan, zirve sonuç bildirge- sinde, "2004yıhndakarann AB KomisyomTnun raporu veönerisine" göre alınacağı- nı vurguladı. Bugüne kadar Türkiye hakkında hazırladığı ayrın- tılı raporlarda eleştirel ve ra- dikal bir tutum takınan AB Komisyonu'nun Türkiye için müzakere önermesi çok güç görünüyor. AB'nin özellik- le "uygıdamayı" \airgulama- sı da hükümetin en çok gü- vendiği Meclis'te çoğunlu- ğun önemini azaltıyor. Mec- lis, kriterleri tümüyle karşı- lasa bile, uygulamada eksik- likler, Türkiye'ye tarihin er- telenmesinin bahanesi ola- bilecek. - Kıbns çözülmeden ola- naksc: 2004 yılmda üye ola- cak 10 ülkeden biri, son zir- ve bildirgesinin de gösterdi- ği gibi Kıbns olacak. Eğer so- YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU 'Ah Bir Avrupalı Olabilsek!./ 1982de Ankara Sanat Tiyatrosu salonunda bir si- yasal kabare türü olarak sahnelenen "lyi Bir Yurttaş Aranıyor"dak\ şiirlerden biri "Avrupa'ya AşkTürküsü" adını taşıyordu: "Ah bir Avrupalı olabilsek I Ulaşıp çağ- daş uygariığa I Avrupa anla bızi I Sev bizi Avrupa /.. I Kapı komşuyuz şunca yıl I Kanımız kanşmış kanı- na I Ama hâlâ soğuksun I Yabancısın hâlâ I.. IMo- dada izindeyiz I Yazımız çizimiz uygun sana I Hoşu- na gitmiyorsa eğer/ Keselim bıyıklanmızı da/.../ÜI- kemiz var üç yanı derya I Madenlerimiz, yemişleri- miz /Avrupa senden başka I Yok bizi anlayacak kim- semiz I.. I Ama sen bizi anlamıyorsun I Tıkıyorsun kulaklannı bu aşka I Avrupa pişman olacaksın bak I Iş işten geçecek sonra..." Müzikli oyunun bence bu en başanyla bestelenen ve yorumlanan bölümünde Deniz Türkali'nın sahne- de yerterde sürünerek Avrupa kapılannda dilenen Tür- kiye'yi canlandırışı bugün gibi gozlerimin önündedir... Aradan geçen şunca yıla karşın Avrupa'yla ilişkileri- mizde demek kı fazla bir şey değişmemiş... ••• Kopenhag toplantısı öncesinde "Herald Tribune" gazetesinde yayımlanan bir karikatürü TV kanalları- mızdan biri gösteriyordu. Karikatürde, elinde çanta- sıyla Avrupa kapısında ıkı büklüm bekleyen Türk'e, Av- rupalı şöyle dıyor: "Sizı bıriiğe alamayız. Bıyığınız Ko- penhag ölçütlerine uymuyor..." Zaten yukarıdaki şi- iri bu karikatürü görunce anımsadım... Bizim TV ka- nalının pek begendiğı "bıyık" esprisinı bir Türk olarak Avrupairdanyıllaröncebulmuşolmaklagururiandım doğrusu... " ••• Karikatürdeyince bizim Tan Oral'ın birkaç gün ön- ceki olağanustü karikatürünü anımsamamak olası mı... Ikı Türk konuşuyor: - "Nerelisin?" -"Avrupalı.." - "Içinden mi?" Tan eğer "Avrupalı" olsaydı, hiç kuşku duymayın ki dünya çapında ünlü bir ad olurdu... Yabancı gaze- tedeki bence sıradan espriye hayran kalanlann Tan Oral'ın incelikli esprisının farkında bile olduklannı san- mam. ••• Türkiye Avrupa'nın içinden mi? Çok açık ki, değil... Rönesansı, aydınlanmayı. teknolojik devrimleri birlık- te yaşamamışız... Pekı, dışında mı? Bence, dışında da değil... Öyleyse nerede? Türkiye kendi özgün kül- türel kökleri üzerinde yaklaşık iki yüz yıldır Batılı de- ğerierle yoğrulmakta olan bir ülkedir... Türklerin Ba- tı'yla gerçek anlamda yüz yuze gelişlerinin tarihini is- tanbul'unfethiyle başlatabileceğımizi düşünüyorum... Tanzimat, Meşrutiyet süreçlerini, kendi adıma, kü- çümsemiyorum, önemsiyorum... Mustafa Kemal ve devnmleri, beğensek de beğenmesek de bu süreç- lerin bir aşamasıdır... Avrupa bütün bu bilgilere sahip mi, aynbirkonu... ••• Rusya'ya ılk kez gittiğim yıllarda oradaki arkadaş- lara şaka yollu şöyle dediğim olurdu: "Bizler sizlehn dedeleriniz, ninelerinıziz..." Şaşırdıklannda açıklar- dım: "Sizin bugünkü koşullannızda devrimci olmak marifet değil. Sizler devrimi yapmış bir ülkenin bu- gün sıradan yurttaşlansınız. Guç olan, Ekim devrimi öncesinde dedelen'nızin, ninelerinizin yaptıklanydı... Ülkemizde bugün bizler onların konumundayız..." Bir gün de Fransa'da Fransız burnu büyüklüğüyle beni gerçekten sinırlendıren bir Fransız'a aşağı yuka- n şunları söylediğimı anımsıyorum: Sizler bugün bir mirası yiyen sıradan mirasyedilersiniz... Sizin için boş bir övünç kaynağı olmak dışında anlam taşımayan ta- rihinizin, Fransız devriminın, aydınlanmanın, hümanız- min değerlerı, bizler için uğrunda savaşım verdiğimiz somut, gerçek, güncel değerierdir... ••• Türkiye Avrupa'nın içinden değil... Olması da ge- rekmiyor... Avrupalılığın ne olduğu, günümüzde Av- rupa Biriiği'ni oluşturan ülkelerin Avrupalılıktan ne an- ladıkları ve bu anlamda ne ölçüde Avrupa'nın içinden oldukları ayn birtartışma konusu... Görünen o ki gü- nümüzde bu birlik, ortak ınsancıl değerierin bir araya gelişinden çok, ticaret çıkarları biriiğini, bu anlamda da bir çıkar biriiğini anımsatıyor... Ortak kültürel de- ğer olarak telaffuz edilen tek sozcüğün ise, yüzlerce yıl sürmüş ve bugün de herhangi bir kıvılcımda alev- lenmeye hazır dın ve mezhep savaşlan bir çırpıda at- lanarak "Hınstiyanlık" sözcüğü oluşu, ayncadüşün- durucü. kaygı ve ibret verici... ••• Batılı değerler bizim sağcılanmızın da yürekler acı- sı göfüntüler çizerek kapı aşındırdıklan "Avrupa Bir- AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın tehditleri ve ABD'nin 'ısrarlı' desteği geri tepti: Alınan karardan Türkiye sorumlu I SADİ TEKELİOĞLU KOPENIl\G (Cumhuriyet) - Avru- pa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye bekie- nenden çok daha geride bir müzakere sü- reci önermesinin ardmda, çoğu Türki- ye'den kaynaklanan bir dizi neden sıra- lanıyor. ÂB- .\BD ilışkilerinin en ger- gin olduğu bir dönemde AKP liderinin Washington'a giderek destek almaya çalışması, Taj'yip EroV^an' ın AB' yi teh- dit edici bir söylem kullanmasının ya- nı sıra yeni hükümetin Kıbns ile AB üyeliği konulannda çelişkili bir tutum izlemesi bu nedenlerin başında yer alı- yor. AB'nin Türkiye içın "2004 Ara- hk'ında gözden geçirme ve koşullara uyulması durumunda tam üyelik müza- kerelerine geçilmesi" karan, Ahnanya ve Fransa'nın 4 Aıahk'ta aldıklan 1 Temmuz 2005 tarihinden de geri bir öneri olarak görülüyor. AB'nin Alman- Fransız önerisinden de geri karar ahna- sı, 4 Aralık ile 12 Aralık günleri arasuı- da yaşanan bazı gelişmelere bağlanı- yor. Bu gelişmeler ve AB'nin bazı ge- rekçeleri şöyle sıralanıyor: ABD'nin ohımsuzetkisi: Türkiye, ya- kın stratejik ortağı ABD tarafîndan gi- derek artan bir oranda destekJenmeye başladı. Ancak ABD ile başta Ahnan- ya ve Fransa olmak üzere AB ilişkileri son dönemin en gergin düze>inde. ABD ve Ahnanya'nın Irak nedeniyle aralan- nın açık olduğu büiniyor. Üd ülkenin Türkiye nedeniyle yeniden aralannm açılmasının zarannı da yine Türkiye gördü. ABD'li diplomatlar, Türkiye'ye desteğin smır düzeye geldiğini, bundan sonraki çabanın ters tepebileceğini ka- sım sonlanna doğru dile getirmeye baş- penhag'a kaydıran BM Temsilcisi Alva- ro De Soto, iki lideri bir araya gerirerek KofiAnnan belgesine imza attırmaya ça- lıştı. Ancak, Rauf Denktaş'ın rahatsız- hğı nedeniyle Kopenhag'a gelememe- si ve yerine temsil sorunu bulunan Dı- şişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğhı'nu göndermesi AB'de siyasi ırade eksikli- ği olarak görüldü. Erdoğan'm tehdMeri: Erdoğan, zirve- nin başlamasma 2 gün kala bir araya • AB'nin karan, Almanya ve Fransa'nın 4 Aralık'ta önerdikleri 1 Temmuz 2005 tarihinden de geri bir öneri olarak görülüyor. Karann ardında ise, birlik liderlerinin çoğunun Türkiye'den kaynaklandığını ifade ettiği bir dizi neden sıralanıyor. ladılar. Buna rağmen giderek artan ABD baskısı karşısında AB de sesini yüksel- tip, -ABkararlannın AB tarafîndan ab- nacağı"nı dile getirmeye başladı ve AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi, ABD'nin baskısına ilişkin olarak "Ken- di eşimizi kendimiz seçeriz" dedi. Kıbns'ta açıhm olmaması: Kıbns'ta AB'nin tüm beklentilerine karşın bir açılım oknaması ve bunun Türk tarafi- na mal edihnesi de etkenlerden bin ola- rak görülüyor. Çabalannı son güne, Ko- geldiği dönem başkanı Danimarka Baş- bakanı'yla düzenlediği basın toplantısı sırasında •'Sonuçlannakatlanırlar" di- yerek AB'yi açıkça tehdit etmesi Brük- sel'de tepkı topladı. Tehditkâr yaklaşı- mı AB'nin egemenliğine bir çıkış ola- rak değerlendiren Brüksel. Rasmussen aracılığıyla Ankara'ya "Türkiye'nin tepkisinden çekinnıiyoruz. Türkry e-AB üişkilerinin geleceğini Türkiye'nin vere- ceği tepki beKrleyecek" şeklinde sert bir vanıt verdi. Yeni hükümete kredi yok: 3 Kasım seçimlerinin ardından kurulan hüküme- tin ne kadar kararlı olursa olsun "yeni ohnası'' ve "Avrupa'da tanmmamasr da etkenlerden biri. Ahnanya Dışışlen Ba- kanı Joschka Fischer, hükümetin bu özelliğini dile getirirken Türkiye'ye za- man vermek gerektiğini dile getirdi. Ye- ni hükümetin çift başlı görüntüsü, ka- muoyunda yoğun olarak tarhşılan "ts- lamcı, Müslüman demokrat'' ka\Tam- lan da A\Tupa'da şüphe yarattı. Bu şüp- heler özellikle AKP iktidannın ilerleyen dönemlerinde Türkiye'de siyasi bir çal- kantı yaşanabileceği kaygılannı da be- raberinde getirdi. AB'nin iç gerekçeleri: .AB'nin iç ge- rekçeleri de bu süreçte önemli rol oy- nadı. Ahnanya'da gelecek aylarda yapı- lacak eyalet seçimleri. iktidardaki sos- yal demokratlann parlamento çoğunlu- ğu açısından büyük önem taşıyor. Hol- landa'da da gelecek ay genel seçimler | yapüacak. AB ülkelen de 1 Mayıs 2004'e kadar yeni üyelerin katıhmını parlamen- tolannda onaylamak durumundalar. Av- rupa Parlamentosu seçimleri de 2004'te yapılacak. Türkiye'nin üyeliğinın somut- laşması durumunda bu süreçlerde olum- suz gelişmelerden korkuluyor. run 2003 Şubat ayına ka- dar çözühnezse, Güney Kıbns AB'ye tek yanlı olarak üye olacak. Bu durumda, üyelik için 2003 yılında Türki- ye'nin önüne yeni koşul- lann gelmesi kaçnulmaz olacak. Bu koşullardan biri de Kıbns'ın çözümü olacak. Ancak Türk tara- fı da, AB'yi arkasına al- mış bir Güney Kıbns ile çözüm arayacağından, rahat adım atması güçle- şecek. Çabalar sürecek - tkinci dalga da kaçü: Türkiye somut bir tarih alamadığı için, AB'nin ikinci genişleme dalgası- nı oluşturan Bulgaristan ve Romanya'nın 2007 yılmdan itibaren üyelik- İerine yetişme olanağını kaybetti. Bu durumda Türkiye, AB 'nin genişleme önce- liğüıi kaybettiği, aday ül- kelerle daha güçlü bir en- tegrasyona ve derinleş- meye odaklandığı dö- nemde müzakere çaba- sında olacak. Bu durum- da Türkiye'nin üyeliği için örgörülen tarih daha da gecikebilecek. lıği" ticaret erbabının sahte, çıkarsal "değer"leri de- ğil; aydınlanmanın ve hümanızmın evrensel değerle- ndir... Bugün tarihinın belkı de en yaşamsal tehdidiy- le karşı karşıya olan bu evrensel değerleri savunma- yayetenekli güçlerin. günümuzTürkiyesi'nde, Avru- pa Biriiği'ni oluşturan herhangi bir ülkedekinden ni- celikçe de nitelikçe de daha üstün bir düzeyde oldu- ğunu düşünüyorum... ataol [email protected]. Faks:(0212)513 85 95 Cumhuriyet fc ı t a p I a r ı Rıza Algül DİNLER VE DEVRİMLER YENİ ÇIKTI Rıza Algül, genış bır tanhsel ve teonk ırdeleraeyle bıze, dınlenn ve devnmlenn yanlızca uzlaşmaz ve çatışmalı alanlar olmadıgını göstenrken dme ve devnmlere ilişkin kaba bakış açılanna karşı da bızı uyanyor. " Cumhurlyet Çag Pazarlama A Ş Türkocagı Cad. No:39/41 kİÜbÜ (34334) Cağaloğlu-lstanbulTer<0212)5I4 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear