Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2002 PERŞEMBE
HABERLER
AKP lideri, Blair'e Kıbns, AGSP ve AB müzakere tarihinin birlikte ele alınabileceğini söyledi
Erdoğan'danpaketönerisiBULEIVTSARIOGLU
LONDRA- Partisinı iktidara taşıyan
3 Kasım seçimlerinden sonra Kıbns ko-
nusunda "Belçika modeü" önererek
Dışişleri'nin tepkısıni çeken AKP li-
deri Taçyip Erdoğan, dış politika ko-
nusunda Türk tezlenne aykın söyle-
mine her geçen gün yenısini ekliyor.
Seçimler öncesinde IKYB lideri Ta-
labani'yle görüşmesınde Kuzey
Iraktan "Kürdstan" diye söz eden, Yu-
nanistan Başbakanı Kostas Simitis'le
görüşmesine Türk diplomatlannı al-
mayarak "diplomasT kurallanm hiçe
sayan Erdoğan, dünkü Ingiltere ziya-
retinde ise AB'ye ilişkin Türkiye'nin
şimdiye kadar "kabul edüemez" diye
nitelendirdiği konularda taahhütlerde
bulundu. Erdoğan Kopenhag Zirve-
si'ne dönük -müzakere tarihi için ta-
rih verilmesüıin kabul edüebikceğjni1
*
söylerken Ingiltere Başbakanı Tony
Blaire, "Avrupa Güvenlik ve SaMin-
• AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kıbns için önerdiği 'Belçika modeli' gafının ardından çıktığı
AB ülkeleri ziyaretinde de Türk dış politikasına aykın açıklamalarmı sürdürüyor. Türkiye, AB
müzakere tarihi ile Kıbns'ın aynı pakette müzakere edilmesine bile karşı çıkarken, Erdoğan,
İngiltere Başbakanı'na, "AGSP, müzakere tarihi ve Kıbns konusunun" paket olarak ele alınmasını
önerdi. Diplomasiyi "tüccarlıkJa" özdeşleştiren Erdoğan, "Müzakereler karşılıklı olarak bir al-ver
sürecidir. Tüccarlığı ağır basan kimse, kendi için en ideali olanı yakalayacaktır" diye konuştu.
maPofitikası(AGSP),AB müzakereta-
rihi ve Kıbns" konulannın paket ola-
rak ele alınmasını önerdi.
Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Yaşar
Yakış, dün tngiltere Başbakanı Blair
ve Dışişlen Bakanı Jack Stnro ile
görüştü. Görüşmeye MKYK üyesi
Cüneyt Zapsu da katıldı. Erdoğan gö-
rüşmede, Blair'e "AB'den müzakere
tarihi, Kıbns görüşmekri \cAGSFnin
paket olarak ele alınmasını" önerdi.
Blair ile görüşmesine ilişkin bilgi ve-
ren Erdoğan, tngiltere Başbakanı 'nın.
"Biz Avrupa güvenliğine çok önem
veriyonız" ısranna karşılık, paket çö-
züm önerdiğını açıkladı. Erdoğan,
pazarlık koşulunu anlatırken 12 Ara-
lık'ta Türkiye "ye müzakere tarihi ve-
rilmesıne karşılık Yunanıstan tarafi da
ıyi niyet gösterirse Kıbns görüşme-
lerinin Selanik Zirvesi'nden önce bi-
tinleceğini söyledi. Erdoğan bu yak-
laşımının geleneksel politikaya ters ol-
duğunun anımsatılması üzerine "Bu
ashnda bu işin bugüne kadar suni ya-
nı. Herkes bunun bir arada olduğu-
nu bihyordu" diye konuştu. Bu ödü-
ne karşılık Türkiye'nin kazanımının
ne olacağının sorulması üzerine Er-
doğan, "12 Arahk için tarih alma gü-
cümüzü bu artönr" görüşünü sa\aın-
du. AKP lideri, bu politika değişik-
liğinın Kıbns sorunu çözülmezse Tür-
kiye'ye tarih verilmemesi gibi bir risk
taşıdığına ilişkin soruya, "Tam aksi-
ne" yanıtını verdi. Bu öneriyi getirir-
ken Türkiye'deki ilgili kurumlann
onayının ahnıp ahnmadığı sorusu
üzerine Erdoğan, "Hükümetteki bir
partinin lideri olarak Dışişleri Baka-
nı ile birlikte bu açdnnı getirdiğini vur-
guladL Erdoğan. buna politika değjş-
tirmek değü, genştirmek olarak bak-
mak lazun" görüşünü dile getırdı.
Erdoğan, gazetecilerin sorulan üze-
rine "Kıbns, AGSP ve AB konulan-
nın birbiriyte iüntisiz gösterilnıesinüT
hatalı bır yaklaşım olduğunu ileri sü-
rererek şunlan söyledi: "Görüştüğü-
müzbütün Kderkr bu konulan birlik-
te önümüze getimor. Tanıam. bunla-
ALMANYA GEZÎSÎNÎN PERDE ARKASI
Ankara, Avrupa 'da
iç politika malzemesi
OSMANÇUTSAY
Ankara'da 3 Kasım'la başla-
yan hükümet depremi, AKP
zaferinın ardından Gül hükü- j \ ^ korkusunu seçmesi tesa-
sonya, başanyla çıkmak konu-
sunda kararlı Roland Koch gi-
bi insanı korkutacak kadar id-
dialı bir muhafazakârın, bu
meti, Avrupa - Türkiye ilişki-
lerinin yoğunluğuna ve bu yo-
ğunluktaki başrolün Alman-
ya'da kaldığına işaret kabul
edilebilir.
AKP liden RecepTayyip Er-
doğan. gerçi Simitis ve özellik-
le de Berlusconi ile bir araya
geldi ama, A\Tupa turunun en
önemli durağı, Başbakan Schrö-
der ile görüştüğü Berlin'di. Me-
rasimden kaçınılmasının nede-
ni, herhalde biçimseldir. Dış
dünya ile birebir bir ilişki, An-
kara'nın yeni hükümeti adına
açıkça, Schröder üzerinden ku-
rulmuş oldu. Bu, ne demektir?
Bu, Ankara'da iktıdar koltu-
ğuna kim oturursa otursun, son
çeyrek yüzyıla damgasını vu-
ran bir geleneğin devam etme-
si demektir. Ankara'nın dış dün-
ya ile en önemli ilk bağlantı
merkezi, Washington değü, Ber-
tin'dir ve bu, siyaserin değil, re-
el ekonominin dayattığı bir ge-
rekliliktır.
Ankara'da Bakanlar Kurulu
üan ediliyor ve birkaç saat son-
ra da yeni hükümetin "Hderi" ile
Almanya'nm bir numaralı so-
rumlusu bir araya gehyor... Bun-
lar var. Ama önemli değil. So-
nuçlan, kısa vadede alınamaz
bu ilişkilerin ve tabii o da önem-
li değil. Iyi de, önemli olan ne?
Önemli olan, Ankara'nın, ar-
tık Almanya için bir iç politika
malzemesi halini almış bulun-
masıdır. Gelişmeler biliniyor:
Ankara'daki tarikatlar hüküme-
ti, daha usturuplu bir dille "der-
gâh rüzgânna dayah hükümet"
de denebilir, IMF ve Avrupa
Birliği ile ilişkiler konusunda,
dış dünyaya birinci elden ve en
ınanılır bilgileri Berlin'de ver-
miş oldu.
CDU ve CSU, Hınstiyan de-
mokrat muhalefet. toplumun
derinlerindeki "Türk korku-
sunu" kullanmayı tercih edi-
yor. Berlin hükümetini sars-
mak ve şubat ayındaki iki eya-
let seçiminden, Hessen ve
Schröder"i yetiştiren Aşağı Sak-
düf değıldir belki, ama trajik bir
şeydir. Türkiye'yi AB'ye la-
yıkgörmeyenler, AKP'nin dış
dünyadaki kardeşleriyken sos-
yal demokratlar ve yeşiller. bu
"dergâh rüzgârh" hükümetin
en büyük destekçisi...
Neden?
Çünkü: 1) Türkiye, Avrupa
ve Ahnanya için tam bir iç po-
litika malzemesidir. Yakın ilgi-
yi hak etmektedir.
2) Türkiye'nin dış dünyada-
ki en büyük ilk irtibat merkezi,
bir filtre, her zamanki gibi yi-
ne Berlin"dir.
3) Tarihten de örnekli: Sos-
yal demokrat bir başbakan ola-
rak Helmut Schmidt, 12 Eylül
darbesüıin en anlamh destek-
çisiydi. Schröder, seçimle ge-
len AKP'ye neden kapılan ka-
patsın?
tlginç bir noktaya geldik.
Yer yer pek trajik dönemeç-
lerden geçiyoruz. Çırpınanlar
yok mu? Var. Ama örneğin Os-
kar Lafontaine'ın söyledikle-
rini hiçbir Türk sosyal demok-
ratı değil tartışmak, duymak bi-
le istemiyor. Alman sosyal de-
mokratlan daha da sağır ve kör.
Ahnanya ağır bir krizin pen-
çesinde neoliberal çarelerpeşin-
de koşuyor. Schröder'i, muh-
temelen zamanından önce, bir
Jospin kaderi bekliyor. Ahnan
krizinin en fazla vuracağı bir
ülkenin Türkiye olacağı da bi-
liniyor. Ancak...
Ancak neoliberal sefaletin
her ülkeye özgü giriş ve çıkış-
lan var. "Neo"su gereksiz ve
bu yüzden liberalizm olarak ifa-
de edilebilir: Türkiye'de din,
şeriat kökenli siyasal akımlar.
liberalizme her zaman âşıktılar
ve örneğin Cumhuriyetin ku-
ruluşundaki kamu ağırlıklı dö-
nemi serbest piyasa aşısıyla tas-
fıye etmeye yardımcı oldular.
Dinciler, liberalizm giysisiyle
dolaştılar. îktidara o kisve altın-
da ortak oldular. Tohum tut-
muştur. İş. bugün tersine dön-
müş bulunuyor.
ALMAN BASIN1NDA TÜRKTVE YORUMU
AB için açık çek değil
'ilave sinyal' verildi
FRANKFURT (Gımhuriyet
Bûrosu)-AKP hderi RecepTay-
jç Erdoğan ın Başbakan Schrö-
der ile görüşmesi, medyada
-Türkiye - AB ilişkileri h i Ko-
penhag'da da ek bir sinyal N'eri-
Byor" yorumlanyla karşılandı.
Muhafazakâr Frankfurter All-
şmeine Zeıtung'un (FAZ) bi-
nncı sayfadan girdiği habere
göre, Başbakan Schröder, Tür-
kiye'nin Avrupa'ya daha ya-
kınlaşması konusunun hükü-
netin ılgi alanı içinde olduğu-
IU belirtti. FAZ' ın haberine gö-
re Italyan Başbakanı Beriusco-
Bİile Erdoğan'dan önce bır ara-
>a gelen Schröder, ttalyan mes-
İektaşı ile diğer konulann yanı
sıra Türkiye'nin AB'ye daha
yakınlaştınlması konusupu da
görüştü.
Kopenhag Zirvesi'nde Türki-
ye'ye ekbir sinyal verilmesi ge-
rektiği konusunda fikir birli-
ğinde olan liderler, bunun na-
sıl bir sinyal olacağını bümedik-
lerini de belirttiler.
'Yol henüz düzlenmiş değil'
Ahnanya'nın önde gelen ga-
zetelerinden "die WeK" de Er-
doğan - Schröder görüşmesini,
"Türkhe'nin yohı henüzdüzlen-
miş değD" başlığı altında işle-
di. Sağ eğilimli gazete, Erdo-
ğan'ın görüşmeden memnun
aynldığını kaydetti.
AKP lideri Erdoğan, tngiltere Başbakanı Blair'le görüştü. Belçika'da Başbakan Guy Verhofs-
tadt ile bir araya gelen Erdoğan daha sonra AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi ve AB'nin
genişlemeden sonımlu üyesi Gunter \erheugen ile a>n ayn görüştü. Belçika'dan İrlanda'v^
geçen Erdoğan bugün temaslannın ardından Srrasböurg'a hareket edecek. (Fotoğraf: AA)
n paket olarak degerlendirelim ama
karşıhkh fedakârhk yaparak. Sadece
Türktarafindan tavizbeklenirsedoğ-
ruounaz."
Londra'daki temaslarda İngiltere
hükümeti, Avrupa ordusu ve Kıbns'ta
çözüme dayalı olarak Türkiye' ye mü-
zakere tarihi verümesine destek açık-
ladı. Ancak Blair'in AB'nin Selanik
Doruğu'na kadar BM planı üzerinde-
ki müzakerelerin sonuca ulaşnnhna-
sı beklenrisini vurgulayarak 12 Ara-
lık'ta somut tarih verilmesinin güçlü-
ğünü ima ettiği öğrenildi.
Erdoğan: Tarih için
tarihi de kabul ederiz
Erdoğan, Londra temaslan öncesin-
de uçakta gazetecilere gelinen aşama-
yı ve beklentilerini değerlendirdi. Er-
doğan, şu görüşlen dile getirdi:
• 12 Arahk'taki şartlar içerisinde
eğer müzakere tarihi verilmemiş olur-
sa şüphesiz hükümet olarak bir kara-
ra varmak durumundayız. Çünkü
bu zirvenın en önemli yanı.Türki-
ye dışında müzakere tarihi alma-
yan bir başka ülke yok. Türkiye 'ye
yapılan, haksız bir uygulama.
• Giscard d'Estaing'in yaphğı
açıklama, anlaşılıyor ki, sırf ken-
dine ait değil. Bu belki de yönetim-
de olan bazılannın görüşü. Yani bu
bir stratejinin uygulaması mıdn";
yoksa iyi adam kötü adam rolleri
paylaşılmış, bu mu oynanıyor?
• Biz ısrarla müzakere tarihinin
12 Arahk'ta verilmesi üzerinde du-
ruyoruz. Onlar ise "Bunu bekJeme-
yin", diyorlar. Onlann dediği, ta-
rih için tarih verilmesi. Ama o gü-
nü de söylemiyorlar.
• Kopenhag"da tarih için tarih
kabul edilmeyecek olanlardan de-
ğil. O da kabul edilir. Bizim şu an-
da çıtayı yüksek tutmamız gereki-
yor. Bütün olay nerede biliyor mu-
sunuz; Kıbns... Bütün olay oraya
düğümleniyor. Kıbns'ta da yeni
plan bir haftada müzakere edilip bi-
tirilecek plan değil. Bunun Kopen-
hag'a yetişmesi mümkün değil.
• Müzakereler karşılıklı olarak bir
al-ver sürecidir. Yani bu al-ver sü-
recinde taraflar kabiliyetlerini orta-
ya koyacaklar. Yani burada tüccar-
lığı ağır basan, bu işi en iyi yapabi-
len kımse, kendi için en ideali ola-
nı yakalayacaktır. Fakat bir şeye çok
önem veriyonız; karşılıklı müza-
kere kapısı kapatılmamalı. Kıbns
meselesinde olay tabii malum. Top-
rak, milliyet, göçmenler konusu.
Birdiğeride parçalı devlet. Biz di-
yoruz ki, iki kurucu devlete dayalı
ortaklık devleti. Parçalı devleti ka-
bul ettiğimiz anda bunu onlar ha-
vada karada kabul ediyor. Yani 12
saatliğine de olsa, 24 saatliğine de
olsa KKTC kabul edilmeli. Sonra
ortaklık devleti kurulur.
Başbakan
9
]n haberi yok
Gül, AKP liderinin paket önerisini 'Kıbns, AGSP ve müzakere tarihi birbirinden
ilgisiz konular. Erdoğan, hepsini çözelim demiştir' açıklamasıyla düzeltmeye çalıştı
A\KARA(CumhuriyetBü-
rosu) - AKP lideri Tayyip Er-
doğan'ın, İngiltere Başbakanı
TonyBlair'e sunduğu "AB'den
müzakere tarihi, Kıbns görüş-
meleri ve AGSP'nin bir paket
olarak ele ahnması" önerisin-
den Başbakan AbduBah Gül'ün
haberinin obnadığı ortaya çık-
tı. Erdoğan'ın "Kıbns, AGSP
ve AB müzakere tarihinin bir-
birry le iüntisiz gösterihnesi ha-
tahdır" açıklamasına karşın
Gül, bu üç konunun birbirinden
ilgisiz olduğunu söyledi. Gül,
Erdoğan'ın sözlerini "Sayın
Erdoğan,bunlarm birinden ala-
hm, diğerini vereüm dh e değil
hepsini çözelim, demiştir" diye
düzeltmeye çalıştı.
Başbakan Güİ, göreve baş-
lamasının ardından dün Başba-
kanlık muhabirleri ile bır ara-
ya geldi. Muhabirlerle tanışma-
sınuı ardından kendisine yö-
neltilen güncel sorulan da ya-
mtlayan Gül, AB'nin Türki-
ye'ye karşı ikna edici olmayan
engeller çıkarmamasını ve üye-
lık için tam tarih vermesini is-
tedi. Gül, Erdoğan'ın "AB'den
müzakeretarihi,Kıbns göriiş-
meleri ve AGSP'nin paket ola-
rak ele abnması" yönündekı
görüşünün aynntılannı bihne-
dığıni söyledi. Kıbns sorunu-
nun çözümüyle Türkiye'nin
AB üyeliğinin birbiriyle ilgili
olmadığını \iırgulayan Gül, bu
düşüncesi ile Erdoğan'dan fark-
lı bir yaklaşım sergiledi. Gül,
üç konu arasında AB tarafin-
dan ilinti kurulmasını eleşti-
rirkeıu Türkiye'nin AB üyesi
olmaması nedeniyle AGSP ko-
nusunda sorun çıktığına işaret
etri. "Bu üç konu ayn ayn gö-
zükse de birbiriyle üişkiK. Bu üç
konunun çözübnesi için gayret
sarfediyoruz. Ama bu konula-
nn birbiriyle pazarhk anlamm-
da ahnmaması gerekir" diyen
Gül, Erdoğan' m açıklamasını
ise şöyle yorumladı: "Bunla-
n birinden alahm, diğerine ve-
refim şekfinde değH, hepsini çö-
zeüm. hepsinde neticeye vara-
hm demiştir dhe algıhyorum.
Türkiye'nin AB'ye tam üyeB-
ği için üzerimize düşen somut
adımlan atacağız. AB">i şok
edecek adımlar atacağız, Tür-
kiye, AB'ye girmeli, bunu hak
edrvor inancuıdavxz."
Türkiye'ye tarih verilmeli
1
Sendikacılardan
reformlara destek
'OLDUBÎTTt HAVASINA GlRlLMESlN'
Baykal: Kıbns planı
Meclis
y
tegörüşülsün
AMKARA (ANKA) -
Avrupa Sendıkalar Kon-
federasyonu, 12 Ara-
lık'ta Kopenhag'da top-
lanacak olan AB devlet
ve hükümet başkanları
zirvesine Türkiye'yle il-
gili çağn yapan bir ka-
ran kabul etti.
Konfederasyon tara-
findan kabul edilen kara-
nn ilgili bölümünde şu
görüşlere yer veriliyor:
"Tûrkhe,AB'nin meşru
bir üyesidir. Türldye'de
1993'tetüm adavölkeler
için Kopenhag'dabeürie-
nen ekonomik ve siyasi
kriterlerin yerine getiri-
mesi doğnıltusunda kısa
süreönceönemh' reform-
lar gerçekleştirilmiştir.
Avrupa Sendikalar Kon-
federas\onu bu adımlan
memnuniyetle karşıla-
maktadır. Bu reformlar
sürecinin sonuçjarmı des-
teklemek amacıyla 12
Arahk'ta yapuacak Ko-
penhag zirvesindeüyetik
görüşmelerinin açılması
içinTürkiye'ye zaman çi-
zeJgesinin verilmesi ge-
rekmektedir."
ANKAR\ (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Genel Başkanı De-
niz Baykal, Kıbns Planı ile ilgi-
li ciddı kaygılartaşıdığını belir-
terek hükümet belge hakkında
ciddi bir taahhüt altına girme-
den bu konunun mutlaka
TBMM'ye getirihnesini istedi.
Anlaşmanın içeriğiyle Türki-
ye'de yaratılan hava arasında
ciddi bir çelişki olduğunu kay-
deden Baykal, "Türkiye'nin ol-
dubitti havasma girmesi çok sa-
kıncah" diye konuştu.
Baykal, dün Kıbns konusun-
da Dışişleri Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Baki tlkin, Kıbns
Dairesi Müdürü Ertuğnıl Apa-
kan ve Türkiye'nin Lefkoşa Bü-
yükelçisi HavatiGuvenden yak-
laşık 2 saat süreyle brifing aldı.
Baykal, genel merkezden ayn-
lırken gazetecilerin sorusu üze-
rine, BM Genel Sekreteri Kofi
Annan'ın hazırladığı planın "tar-
oşmaya açık çok yönkri" oldu-
ğunu söyledi. Annan'ın çözü-
münde, ileride ciddi sıkıntılara
yol açabilecek bir nüfus yerleş-
tirme politikası olduğunu anla-
tan Baykal, toprak konusunda
getirilen haritalann kesinlikle
kabul edilemeyeceğini söyledi.
Bu arada,'CHP MYK'de
TBMM'de Başkanhk Divanı'nın
oluşmasının ardından Kıbns ko-
nusunda özel görüşme talep edil-
mesinin benimsendiği öğrenildi.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Askerler ve Siviller
Avrupa Birliği'nin genişlemeden sorumlu komi-
seri Verheugen, ordunun siyaset üzerindeki etkisi-
nin normal demokratik ülkeler düzeyine inmesi, ye-
rine getirilmesi gereken siyasi koşullarından biridir,
diyerek, siyaset-asker tartışmasını canlandırdı.
Bu konu, herkesin siyasi meşrebine göre "kaşık-
ladığı" bir temcit pilavı.
Bir kısım yazar-gazeteci ve siyasetçi, askerin
özellikle belirli konulardaki tutumunu "derin devlet"
diye adlandırır ve demokratik bulmaz...
Kimimiz, askeri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş
ilkelerinin koruyucusu olarak kabul eder.
Bazılanmız, en zor zamanlarda askerin müdaha-
lesini zorunlu görür....
Çeşitli uç noktalarda salınan bu görüşler arasın-
da, örneğin, askerin hiçbir koşulda siyasete müda-
hale etmemesi de vardır: Kan gövdeyi götürse bi-
le...
Dogru olan nedir? Daha doğrusu, tek bir doğru
olmadığına ve olamayacağına göre, sosyolojik ola-
rak doğruya en yakını nedir?
İşin içine sosyolojiyi soktuğumuza göre, bu konu
bilimsel yöntemlerle, eleştirel düşünceyle, Türki-
ye'nin özel koşullarının araştırılması ve ortaya kon-
masıyla ancak anlaşılabilir. Ve böylece belki üzerin-
de bir uzlaşma sağlanacak bilimsel bir temel yara-
tılabilir. Siyaset de bundan yararlanabilir.
• • •
Benim tezim şu:
Siyaset, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini kabul
ederek ve gözeterek ülkeyi çağdaşlaştıramadı, re-
faha ulaştıramadı ve ana kalkınmasını gerçekleşti-
remedi. Siyaset bu yeteneği gösteremeyince, ken-
dini ülkeye ve askere kabul ettiremedi. Ve iki ayn
egemenlik alanı oluştu... Askerlerle siyaset ara-
sında tarihsel süreç içinde gelişen bu uzlaşma ge-
reği, siyasiler askerlerin bütçelerine, silahlanma
programlarına vb. hiç itiraz etmediler, her istedikle-
rini verdiler... Askerler de siyasilerin geri kalan büt-
çeyi istedikleri gibi harcamalarına karışmadılar.
Ekonomik yolsuzluklar. har vurup harman savur-
malar, hortumlamalar.. hep siyasetin egemenlik
alanı içinde kaldı. Sonuçta, gayri safi milli hasılaya
göre askeri harcamaları en yüksek Avrupa ülkesi
Türkiye oldu... Öte yandan ekonomik kaynaklarını
durmadan heba eden ve Avrupa'nın en geri ülkesi
de Türkiye..
• • •
Türkiye'nin bütün sorunlannın kaynağında, siyasi
yeteneksizlik, yetersizlik ve geri kalmışlık var. Cum-
huriyetin kuruluş ilkeleri üzerindeki en geniş uzlaş-
ma temelinde, düzgün bir kalkınma hamlesi ve
ekonomik gelişme, siyaseti:
a) Parçalanmaktan kurtarır ve güçlü kılardı,
b) ülkenin tek ana otoritesi yapardı;
c) Avrupa'nın seçkin, saygın ve güçlü ülkesi hali-
ne getirirdi.
Ben, "askerin, siyasetin bu konuma yükselmesi-
ni engellediği" gibi bir savı paylaşmıyorum.
• • •
Peki AKP iktidarında askerierle ilişki nasıl seyre-
decek?
Bu sorunun yanrtı AKP'lilerde, onlann yönetimle-
rinde.
Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri siyasette ana ek-
sen.
Türkiye AB'ye girse bile bunun değişmesi zor.
Avrupa tarafından bile böyle bir değişimin kabulü
mümkün değil.
Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye'de laikliği ikinci
plana itecek girişimleri, Avrupa o zaman tam tenin-
de hissedecektir. Şimdi uzaktan davulun sesi Av-
rupalıya hoş gelmektedir.
Din tüccarlığının varacağı nokta, siyaseti yönlen-
dirmesi, eğitimi ve devletin yapısını yeniden belirle-
meye kalkışması veya yavaş yavaş da olsa bu yol-
da atılacak düzgün ve amaçh adımlar, AKP iktidarı-
nın geleceği konusunda da bir fikir oluşturacaktır.
Bu açıdan, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine bağlı
bütün güçler -tabii askerler de- AB'nin doğal müt-
tefikleridir.
AB üyeliği, "oyçokluğu" ve ''Meclis çoğunlu-
ğu"na dayanarak devletin, Cumhuriyetin kuruluş il-
kelerini istediği gibi değiştirme hakkını kimseye
vermez.
Böyle bir girişimi hele demokratik kabul etmek
kimsenın de aklına gelmez.
• • •
Bütün mesele, AKP'nin yeteneklerine. "bilgeliği-
ne" bağlı.
Dini insan ve Tanrı arasındaki ilişki kabul ederter
ve siyasete, ülke yönetimine hiç bulaştırmazlarsa,
bir mesele çıkmaz.
Ben bu konuda gizli bir ajandalannın olduğuna
inanmıyorum.
Ama köklerinden gelen birtakım "hastalıklar".
kendini gösterme vb. gibi nedenlerie de olsa, gün
ışığına çıkmaya başlarsa, Türkiye'ye yazık olur ve
kötülük ederler.
Ben böyle olacağına da "inanmıyorum"....
Ve seçimlerle birlikte ülkemizin önünün siyasi
olarak açıldığını ve yeni bir temel ve düzeyde, da-
ha sağlıklı ve düzgün siyasi yapıların inşa edilme
umudunun artık gerçekten de çok güçlü olduğunu
hissediyorum.
obursali@cumhuriyet.com.tr.
Perinçek: Sorumsuz ve yetkisiz
AKP liderinin dış
temaslanna tepki
tstanbul Haber Ser-
visi- îşçi Partisi Genel
Başkanı Doğu Perin-
çek, AKP Genel Başka-
nı Tayyip Erdoğan m
Yunanistan Başbaka-
nı'ylayaptığı görüşme-
ye Dışişleri Bakanlı-
ğı'nın yetkililerinin
alınmamasına tepki
göstererek "Yabancı
de\1etlerden yetkisizve
sorumsuz kimselerle
Türkiye'yi temsil edi-
yoriarmış gibi görüş-
meler yapmaja son ver-
meleri resmi olarak is-
tenmeh'dir" dedi.
Perinçek, dünkü ba-
sın toplantısmda Erdo-
ğan ile Yunanistan Baş-
bakanı Kostas Simitis'ın
yaptığı görüşmeyi de-
ğerlendirdi. Görüşme-
den sonra Simitis'in
"ilk kezAttila ile görüş-
medik" açıklamasına
dikkat çeken Perinçek,
"Dahası ortak basın
toplanüsında Simhİs'in
'Ege kıta sahanlığı ko-
nusunda Türkiye ulus-
lararasi hukuku ihlal
ediyor' şekündeki söz-
lerine Erdoğan cevap
vermemiştir" dedi.