22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 KASIM 2002 PERŞEMBE HABERLER AKP lideri, Blair'e Kıbns, AGSP ve AB müzakere tarihinin birlikte ele alınabileceğini söyledi Erdoğan'danpaketönerisiBULEIVTSARIOGLU LONDRA- Partisinı iktidara taşıyan 3 Kasım seçimlerinden sonra Kıbns ko- nusunda "Belçika modeü" önererek Dışişleri'nin tepkısıni çeken AKP li- deri Taçyip Erdoğan, dış politika ko- nusunda Türk tezlenne aykın söyle- mine her geçen gün yenısini ekliyor. Seçimler öncesinde IKYB lideri Ta- labani'yle görüşmesınde Kuzey Iraktan "Kürdstan" diye söz eden, Yu- nanistan Başbakanı Kostas Simitis'le görüşmesine Türk diplomatlannı al- mayarak "diplomasT kurallanm hiçe sayan Erdoğan, dünkü Ingiltere ziya- retinde ise AB'ye ilişkin Türkiye'nin şimdiye kadar "kabul edüemez" diye nitelendirdiği konularda taahhütlerde bulundu. Erdoğan Kopenhag Zirve- si'ne dönük -müzakere tarihi için ta- rih verilmesüıin kabul edüebikceğjni1 * söylerken Ingiltere Başbakanı Tony Blaire, "Avrupa Güvenlik ve SaMin- • AKP Genel Başkanı Erdoğan, Kıbns için önerdiği 'Belçika modeli' gafının ardından çıktığı AB ülkeleri ziyaretinde de Türk dış politikasına aykın açıklamalarmı sürdürüyor. Türkiye, AB müzakere tarihi ile Kıbns'ın aynı pakette müzakere edilmesine bile karşı çıkarken, Erdoğan, İngiltere Başbakanı'na, "AGSP, müzakere tarihi ve Kıbns konusunun" paket olarak ele alınmasını önerdi. Diplomasiyi "tüccarlıkJa" özdeşleştiren Erdoğan, "Müzakereler karşılıklı olarak bir al-ver sürecidir. Tüccarlığı ağır basan kimse, kendi için en ideali olanı yakalayacaktır" diye konuştu. maPofitikası(AGSP),AB müzakereta- rihi ve Kıbns" konulannın paket ola- rak ele alınmasını önerdi. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, dün tngiltere Başbakanı Blair ve Dışişlen Bakanı Jack Stnro ile görüştü. Görüşmeye MKYK üyesi Cüneyt Zapsu da katıldı. Erdoğan gö- rüşmede, Blair'e "AB'den müzakere tarihi, Kıbns görüşmekri \cAGSFnin paket olarak ele alınmasını" önerdi. Blair ile görüşmesine ilişkin bilgi ve- ren Erdoğan, tngiltere Başbakanı 'nın. "Biz Avrupa güvenliğine çok önem veriyonız" ısranna karşılık, paket çö- züm önerdiğını açıkladı. Erdoğan, pazarlık koşulunu anlatırken 12 Ara- lık'ta Türkiye "ye müzakere tarihi ve- rilmesıne karşılık Yunanıstan tarafi da ıyi niyet gösterirse Kıbns görüşme- lerinin Selanik Zirvesi'nden önce bi- tinleceğini söyledi. Erdoğan bu yak- laşımının geleneksel politikaya ters ol- duğunun anımsatılması üzerine "Bu ashnda bu işin bugüne kadar suni ya- nı. Herkes bunun bir arada olduğu- nu bihyordu" diye konuştu. Bu ödü- ne karşılık Türkiye'nin kazanımının ne olacağının sorulması üzerine Er- doğan, "12 Arahk için tarih alma gü- cümüzü bu artönr" görüşünü sa\aın- du. AKP lideri, bu politika değişik- liğinın Kıbns sorunu çözülmezse Tür- kiye'ye tarih verilmemesi gibi bir risk taşıdığına ilişkin soruya, "Tam aksi- ne" yanıtını verdi. Bu öneriyi getirir- ken Türkiye'deki ilgili kurumlann onayının ahnıp ahnmadığı sorusu üzerine Erdoğan, "Hükümetteki bir partinin lideri olarak Dışişleri Baka- nı ile birlikte bu açdnnı getirdiğini vur- guladL Erdoğan. buna politika değjş- tirmek değü, genştirmek olarak bak- mak lazun" görüşünü dile getırdı. Erdoğan, gazetecilerin sorulan üze- rine "Kıbns, AGSP ve AB konulan- nın birbiriyte iüntisiz gösterilnıesinüT hatalı bır yaklaşım olduğunu ileri sü- rererek şunlan söyledi: "Görüştüğü- müzbütün Kderkr bu konulan birlik- te önümüze getimor. Tanıam. bunla- ALMANYA GEZÎSÎNÎN PERDE ARKASI Ankara, Avrupa 'da iç politika malzemesi OSMANÇUTSAY Ankara'da 3 Kasım'la başla- yan hükümet depremi, AKP zaferinın ardından Gül hükü- j \ ^ korkusunu seçmesi tesa- sonya, başanyla çıkmak konu- sunda kararlı Roland Koch gi- bi insanı korkutacak kadar id- dialı bir muhafazakârın, bu meti, Avrupa - Türkiye ilişki- lerinin yoğunluğuna ve bu yo- ğunluktaki başrolün Alman- ya'da kaldığına işaret kabul edilebilir. AKP liden RecepTayyip Er- doğan. gerçi Simitis ve özellik- le de Berlusconi ile bir araya geldi ama, A\Tupa turunun en önemli durağı, Başbakan Schrö- der ile görüştüğü Berlin'di. Me- rasimden kaçınılmasının nede- ni, herhalde biçimseldir. Dış dünya ile birebir bir ilişki, An- kara'nın yeni hükümeti adına açıkça, Schröder üzerinden ku- rulmuş oldu. Bu, ne demektir? Bu, Ankara'da iktıdar koltu- ğuna kim oturursa otursun, son çeyrek yüzyıla damgasını vu- ran bir geleneğin devam etme- si demektir. Ankara'nın dış dün- ya ile en önemli ilk bağlantı merkezi, Washington değü, Ber- tin'dir ve bu, siyaserin değil, re- el ekonominin dayattığı bir ge- rekliliktır. Ankara'da Bakanlar Kurulu üan ediliyor ve birkaç saat son- ra da yeni hükümetin "Hderi" ile Almanya'nm bir numaralı so- rumlusu bir araya gehyor... Bun- lar var. Ama önemli değil. So- nuçlan, kısa vadede alınamaz bu ilişkilerin ve tabii o da önem- li değil. Iyi de, önemli olan ne? Önemli olan, Ankara'nın, ar- tık Almanya için bir iç politika malzemesi halini almış bulun- masıdır. Gelişmeler biliniyor: Ankara'daki tarikatlar hüküme- ti, daha usturuplu bir dille "der- gâh rüzgânna dayah hükümet" de denebilir, IMF ve Avrupa Birliği ile ilişkiler konusunda, dış dünyaya birinci elden ve en ınanılır bilgileri Berlin'de ver- miş oldu. CDU ve CSU, Hınstiyan de- mokrat muhalefet. toplumun derinlerindeki "Türk korku- sunu" kullanmayı tercih edi- yor. Berlin hükümetini sars- mak ve şubat ayındaki iki eya- let seçiminden, Hessen ve Schröder"i yetiştiren Aşağı Sak- düf değıldir belki, ama trajik bir şeydir. Türkiye'yi AB'ye la- yıkgörmeyenler, AKP'nin dış dünyadaki kardeşleriyken sos- yal demokratlar ve yeşiller. bu "dergâh rüzgârh" hükümetin en büyük destekçisi... Neden? Çünkü: 1) Türkiye, Avrupa ve Ahnanya için tam bir iç po- litika malzemesidir. Yakın ilgi- yi hak etmektedir. 2) Türkiye'nin dış dünyada- ki en büyük ilk irtibat merkezi, bir filtre, her zamanki gibi yi- ne Berlin"dir. 3) Tarihten de örnekli: Sos- yal demokrat bir başbakan ola- rak Helmut Schmidt, 12 Eylül darbesüıin en anlamh destek- çisiydi. Schröder, seçimle ge- len AKP'ye neden kapılan ka- patsın? tlginç bir noktaya geldik. Yer yer pek trajik dönemeç- lerden geçiyoruz. Çırpınanlar yok mu? Var. Ama örneğin Os- kar Lafontaine'ın söyledikle- rini hiçbir Türk sosyal demok- ratı değil tartışmak, duymak bi- le istemiyor. Alman sosyal de- mokratlan daha da sağır ve kör. Ahnanya ağır bir krizin pen- çesinde neoliberal çarelerpeşin- de koşuyor. Schröder'i, muh- temelen zamanından önce, bir Jospin kaderi bekliyor. Ahnan krizinin en fazla vuracağı bir ülkenin Türkiye olacağı da bi- liniyor. Ancak... Ancak neoliberal sefaletin her ülkeye özgü giriş ve çıkış- lan var. "Neo"su gereksiz ve bu yüzden liberalizm olarak ifa- de edilebilir: Türkiye'de din, şeriat kökenli siyasal akımlar. liberalizme her zaman âşıktılar ve örneğin Cumhuriyetin ku- ruluşundaki kamu ağırlıklı dö- nemi serbest piyasa aşısıyla tas- fıye etmeye yardımcı oldular. Dinciler, liberalizm giysisiyle dolaştılar. îktidara o kisve altın- da ortak oldular. Tohum tut- muştur. İş. bugün tersine dön- müş bulunuyor. ALMAN BASIN1NDA TÜRKTVE YORUMU AB için açık çek değil 'ilave sinyal' verildi FRANKFURT (Gımhuriyet Bûrosu)-AKP hderi RecepTay- jç Erdoğan ın Başbakan Schrö- der ile görüşmesi, medyada -Türkiye - AB ilişkileri h i Ko- penhag'da da ek bir sinyal N'eri- Byor" yorumlanyla karşılandı. Muhafazakâr Frankfurter All- şmeine Zeıtung'un (FAZ) bi- nncı sayfadan girdiği habere göre, Başbakan Schröder, Tür- kiye'nin Avrupa'ya daha ya- kınlaşması konusunun hükü- netin ılgi alanı içinde olduğu- IU belirtti. FAZ' ın haberine gö- re Italyan Başbakanı Beriusco- Bİile Erdoğan'dan önce bır ara- >a gelen Schröder, ttalyan mes- İektaşı ile diğer konulann yanı sıra Türkiye'nin AB'ye daha yakınlaştınlması konusupu da görüştü. Kopenhag Zirvesi'nde Türki- ye'ye ekbir sinyal verilmesi ge- rektiği konusunda fikir birli- ğinde olan liderler, bunun na- sıl bir sinyal olacağını bümedik- lerini de belirttiler. 'Yol henüz düzlenmiş değil' Ahnanya'nın önde gelen ga- zetelerinden "die WeK" de Er- doğan - Schröder görüşmesini, "Türkhe'nin yohı henüzdüzlen- miş değD" başlığı altında işle- di. Sağ eğilimli gazete, Erdo- ğan'ın görüşmeden memnun aynldığını kaydetti. AKP lideri Erdoğan, tngiltere Başbakanı Blair'le görüştü. Belçika'da Başbakan Guy Verhofs- tadt ile bir araya gelen Erdoğan daha sonra AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi ve AB'nin genişlemeden sonımlu üyesi Gunter \erheugen ile a>n ayn görüştü. Belçika'dan İrlanda'v^ geçen Erdoğan bugün temaslannın ardından Srrasböurg'a hareket edecek. (Fotoğraf: AA) n paket olarak degerlendirelim ama karşıhkh fedakârhk yaparak. Sadece Türktarafindan tavizbeklenirsedoğ- ruounaz." Londra'daki temaslarda İngiltere hükümeti, Avrupa ordusu ve Kıbns'ta çözüme dayalı olarak Türkiye' ye mü- zakere tarihi verümesine destek açık- ladı. Ancak Blair'in AB'nin Selanik Doruğu'na kadar BM planı üzerinde- ki müzakerelerin sonuca ulaşnnhna- sı beklenrisini vurgulayarak 12 Ara- lık'ta somut tarih verilmesinin güçlü- ğünü ima ettiği öğrenildi. Erdoğan: Tarih için tarihi de kabul ederiz Erdoğan, Londra temaslan öncesin- de uçakta gazetecilere gelinen aşama- yı ve beklentilerini değerlendirdi. Er- doğan, şu görüşlen dile getirdi: • 12 Arahk'taki şartlar içerisinde eğer müzakere tarihi verilmemiş olur- sa şüphesiz hükümet olarak bir kara- ra varmak durumundayız. Çünkü bu zirvenın en önemli yanı.Türki- ye dışında müzakere tarihi alma- yan bir başka ülke yok. Türkiye 'ye yapılan, haksız bir uygulama. • Giscard d'Estaing'in yaphğı açıklama, anlaşılıyor ki, sırf ken- dine ait değil. Bu belki de yönetim- de olan bazılannın görüşü. Yani bu bir stratejinin uygulaması mıdn"; yoksa iyi adam kötü adam rolleri paylaşılmış, bu mu oynanıyor? • Biz ısrarla müzakere tarihinin 12 Arahk'ta verilmesi üzerinde du- ruyoruz. Onlar ise "Bunu bekJeme- yin", diyorlar. Onlann dediği, ta- rih için tarih verilmesi. Ama o gü- nü de söylemiyorlar. • Kopenhag"da tarih için tarih kabul edilmeyecek olanlardan de- ğil. O da kabul edilir. Bizim şu an- da çıtayı yüksek tutmamız gereki- yor. Bütün olay nerede biliyor mu- sunuz; Kıbns... Bütün olay oraya düğümleniyor. Kıbns'ta da yeni plan bir haftada müzakere edilip bi- tirilecek plan değil. Bunun Kopen- hag'a yetişmesi mümkün değil. • Müzakereler karşılıklı olarak bir al-ver sürecidir. Yani bu al-ver sü- recinde taraflar kabiliyetlerini orta- ya koyacaklar. Yani burada tüccar- lığı ağır basan, bu işi en iyi yapabi- len kımse, kendi için en ideali ola- nı yakalayacaktır. Fakat bir şeye çok önem veriyonız; karşılıklı müza- kere kapısı kapatılmamalı. Kıbns meselesinde olay tabii malum. Top- rak, milliyet, göçmenler konusu. Birdiğeride parçalı devlet. Biz di- yoruz ki, iki kurucu devlete dayalı ortaklık devleti. Parçalı devleti ka- bul ettiğimiz anda bunu onlar ha- vada karada kabul ediyor. Yani 12 saatliğine de olsa, 24 saatliğine de olsa KKTC kabul edilmeli. Sonra ortaklık devleti kurulur. Başbakan 9 ]n haberi yok Gül, AKP liderinin paket önerisini 'Kıbns, AGSP ve müzakere tarihi birbirinden ilgisiz konular. Erdoğan, hepsini çözelim demiştir' açıklamasıyla düzeltmeye çalıştı A\KARA(CumhuriyetBü- rosu) - AKP lideri Tayyip Er- doğan'ın, İngiltere Başbakanı TonyBlair'e sunduğu "AB'den müzakere tarihi, Kıbns görüş- meleri ve AGSP'nin bir paket olarak ele ahnması" önerisin- den Başbakan AbduBah Gül'ün haberinin obnadığı ortaya çık- tı. Erdoğan'ın "Kıbns, AGSP ve AB müzakere tarihinin bir- birry le iüntisiz gösterihnesi ha- tahdır" açıklamasına karşın Gül, bu üç konunun birbirinden ilgisiz olduğunu söyledi. Gül, Erdoğan'ın sözlerini "Sayın Erdoğan,bunlarm birinden ala- hm, diğerini vereüm dh e değil hepsini çözelim, demiştir" diye düzeltmeye çalıştı. Başbakan Güİ, göreve baş- lamasının ardından dün Başba- kanlık muhabirleri ile bır ara- ya geldi. Muhabirlerle tanışma- sınuı ardından kendisine yö- neltilen güncel sorulan da ya- mtlayan Gül, AB'nin Türki- ye'ye karşı ikna edici olmayan engeller çıkarmamasını ve üye- lık için tam tarih vermesini is- tedi. Gül, Erdoğan'ın "AB'den müzakeretarihi,Kıbns göriiş- meleri ve AGSP'nin paket ola- rak ele abnması" yönündekı görüşünün aynntılannı bihne- dığıni söyledi. Kıbns sorunu- nun çözümüyle Türkiye'nin AB üyeliğinin birbiriyle ilgili olmadığını \iırgulayan Gül, bu düşüncesi ile Erdoğan'dan fark- lı bir yaklaşım sergiledi. Gül, üç konu arasında AB tarafin- dan ilinti kurulmasını eleşti- rirkeıu Türkiye'nin AB üyesi olmaması nedeniyle AGSP ko- nusunda sorun çıktığına işaret etri. "Bu üç konu ayn ayn gö- zükse de birbiriyle üişkiK. Bu üç konunun çözübnesi için gayret sarfediyoruz. Ama bu konula- nn birbiriyle pazarhk anlamm- da ahnmaması gerekir" diyen Gül, Erdoğan' m açıklamasını ise şöyle yorumladı: "Bunla- n birinden alahm, diğerine ve- refim şekfinde değH, hepsini çö- zeüm. hepsinde neticeye vara- hm demiştir dhe algıhyorum. Türkiye'nin AB'ye tam üyeB- ği için üzerimize düşen somut adımlan atacağız. AB">i şok edecek adımlar atacağız, Tür- kiye, AB'ye girmeli, bunu hak edrvor inancuıdavxz." Türkiye'ye tarih verilmeli 1 Sendikacılardan reformlara destek 'OLDUBÎTTt HAVASINA GlRlLMESlN' Baykal: Kıbns planı Meclis y tegörüşülsün AMKARA (ANKA) - Avrupa Sendıkalar Kon- federasyonu, 12 Ara- lık'ta Kopenhag'da top- lanacak olan AB devlet ve hükümet başkanları zirvesine Türkiye'yle il- gili çağn yapan bir ka- ran kabul etti. Konfederasyon tara- findan kabul edilen kara- nn ilgili bölümünde şu görüşlere yer veriliyor: "Tûrkhe,AB'nin meşru bir üyesidir. Türldye'de 1993'tetüm adavölkeler için Kopenhag'dabeürie- nen ekonomik ve siyasi kriterlerin yerine getiri- mesi doğnıltusunda kısa süreönceönemh' reform- lar gerçekleştirilmiştir. Avrupa Sendikalar Kon- federas\onu bu adımlan memnuniyetle karşıla- maktadır. Bu reformlar sürecinin sonuçjarmı des- teklemek amacıyla 12 Arahk'ta yapuacak Ko- penhag zirvesindeüyetik görüşmelerinin açılması içinTürkiye'ye zaman çi- zeJgesinin verilmesi ge- rekmektedir." ANKAR\ (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Başkanı De- niz Baykal, Kıbns Planı ile ilgi- li ciddı kaygılartaşıdığını belir- terek hükümet belge hakkında ciddi bir taahhüt altına girme- den bu konunun mutlaka TBMM'ye getirihnesini istedi. Anlaşmanın içeriğiyle Türki- ye'de yaratılan hava arasında ciddi bir çelişki olduğunu kay- deden Baykal, "Türkiye'nin ol- dubitti havasma girmesi çok sa- kıncah" diye konuştu. Baykal, dün Kıbns konusun- da Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Baki tlkin, Kıbns Dairesi Müdürü Ertuğnıl Apa- kan ve Türkiye'nin Lefkoşa Bü- yükelçisi HavatiGuvenden yak- laşık 2 saat süreyle brifing aldı. Baykal, genel merkezden ayn- lırken gazetecilerin sorusu üze- rine, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın hazırladığı planın "tar- oşmaya açık çok yönkri" oldu- ğunu söyledi. Annan'ın çözü- münde, ileride ciddi sıkıntılara yol açabilecek bir nüfus yerleş- tirme politikası olduğunu anla- tan Baykal, toprak konusunda getirilen haritalann kesinlikle kabul edilemeyeceğini söyledi. Bu arada,'CHP MYK'de TBMM'de Başkanhk Divanı'nın oluşmasının ardından Kıbns ko- nusunda özel görüşme talep edil- mesinin benimsendiği öğrenildi. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Askerler ve Siviller Avrupa Birliği'nin genişlemeden sorumlu komi- seri Verheugen, ordunun siyaset üzerindeki etkisi- nin normal demokratik ülkeler düzeyine inmesi, ye- rine getirilmesi gereken siyasi koşullarından biridir, diyerek, siyaset-asker tartışmasını canlandırdı. Bu konu, herkesin siyasi meşrebine göre "kaşık- ladığı" bir temcit pilavı. Bir kısım yazar-gazeteci ve siyasetçi, askerin özellikle belirli konulardaki tutumunu "derin devlet" diye adlandırır ve demokratik bulmaz... Kimimiz, askeri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinin koruyucusu olarak kabul eder. Bazılanmız, en zor zamanlarda askerin müdaha- lesini zorunlu görür.... Çeşitli uç noktalarda salınan bu görüşler arasın- da, örneğin, askerin hiçbir koşulda siyasete müda- hale etmemesi de vardır: Kan gövdeyi götürse bi- le... Dogru olan nedir? Daha doğrusu, tek bir doğru olmadığına ve olamayacağına göre, sosyolojik ola- rak doğruya en yakını nedir? İşin içine sosyolojiyi soktuğumuza göre, bu konu bilimsel yöntemlerle, eleştirel düşünceyle, Türki- ye'nin özel koşullarının araştırılması ve ortaya kon- masıyla ancak anlaşılabilir. Ve böylece belki üzerin- de bir uzlaşma sağlanacak bilimsel bir temel yara- tılabilir. Siyaset de bundan yararlanabilir. • • • Benim tezim şu: Siyaset, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini kabul ederek ve gözeterek ülkeyi çağdaşlaştıramadı, re- faha ulaştıramadı ve ana kalkınmasını gerçekleşti- remedi. Siyaset bu yeteneği gösteremeyince, ken- dini ülkeye ve askere kabul ettiremedi. Ve iki ayn egemenlik alanı oluştu... Askerlerle siyaset ara- sında tarihsel süreç içinde gelişen bu uzlaşma ge- reği, siyasiler askerlerin bütçelerine, silahlanma programlarına vb. hiç itiraz etmediler, her istedikle- rini verdiler... Askerler de siyasilerin geri kalan büt- çeyi istedikleri gibi harcamalarına karışmadılar. Ekonomik yolsuzluklar. har vurup harman savur- malar, hortumlamalar.. hep siyasetin egemenlik alanı içinde kaldı. Sonuçta, gayri safi milli hasılaya göre askeri harcamaları en yüksek Avrupa ülkesi Türkiye oldu... Öte yandan ekonomik kaynaklarını durmadan heba eden ve Avrupa'nın en geri ülkesi de Türkiye.. • • • Türkiye'nin bütün sorunlannın kaynağında, siyasi yeteneksizlik, yetersizlik ve geri kalmışlık var. Cum- huriyetin kuruluş ilkeleri üzerindeki en geniş uzlaş- ma temelinde, düzgün bir kalkınma hamlesi ve ekonomik gelişme, siyaseti: a) Parçalanmaktan kurtarır ve güçlü kılardı, b) ülkenin tek ana otoritesi yapardı; c) Avrupa'nın seçkin, saygın ve güçlü ülkesi hali- ne getirirdi. Ben, "askerin, siyasetin bu konuma yükselmesi- ni engellediği" gibi bir savı paylaşmıyorum. • • • Peki AKP iktidarında askerierle ilişki nasıl seyre- decek? Bu sorunun yanrtı AKP'lilerde, onlann yönetimle- rinde. Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri siyasette ana ek- sen. Türkiye AB'ye girse bile bunun değişmesi zor. Avrupa tarafından bile böyle bir değişimin kabulü mümkün değil. Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye'de laikliği ikinci plana itecek girişimleri, Avrupa o zaman tam tenin- de hissedecektir. Şimdi uzaktan davulun sesi Av- rupalıya hoş gelmektedir. Din tüccarlığının varacağı nokta, siyaseti yönlen- dirmesi, eğitimi ve devletin yapısını yeniden belirle- meye kalkışması veya yavaş yavaş da olsa bu yol- da atılacak düzgün ve amaçh adımlar, AKP iktidarı- nın geleceği konusunda da bir fikir oluşturacaktır. Bu açıdan, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine bağlı bütün güçler -tabii askerler de- AB'nin doğal müt- tefikleridir. AB üyeliği, "oyçokluğu" ve ''Meclis çoğunlu- ğu"na dayanarak devletin, Cumhuriyetin kuruluş il- kelerini istediği gibi değiştirme hakkını kimseye vermez. Böyle bir girişimi hele demokratik kabul etmek kimsenın de aklına gelmez. • • • Bütün mesele, AKP'nin yeteneklerine. "bilgeliği- ne" bağlı. Dini insan ve Tanrı arasındaki ilişki kabul ederter ve siyasete, ülke yönetimine hiç bulaştırmazlarsa, bir mesele çıkmaz. Ben bu konuda gizli bir ajandalannın olduğuna inanmıyorum. Ama köklerinden gelen birtakım "hastalıklar". kendini gösterme vb. gibi nedenlerie de olsa, gün ışığına çıkmaya başlarsa, Türkiye'ye yazık olur ve kötülük ederler. Ben böyle olacağına da "inanmıyorum".... Ve seçimlerle birlikte ülkemizin önünün siyasi olarak açıldığını ve yeni bir temel ve düzeyde, da- ha sağlıklı ve düzgün siyasi yapıların inşa edilme umudunun artık gerçekten de çok güçlü olduğunu hissediyorum. obursali@cumhuriyet.com.tr. Perinçek: Sorumsuz ve yetkisiz AKP liderinin dış temaslanna tepki tstanbul Haber Ser- visi- îşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perin- çek, AKP Genel Başka- nı Tayyip Erdoğan m Yunanistan Başbaka- nı'ylayaptığı görüşme- ye Dışişleri Bakanlı- ğı'nın yetkililerinin alınmamasına tepki göstererek "Yabancı de\1etlerden yetkisizve sorumsuz kimselerle Türkiye'yi temsil edi- yoriarmış gibi görüş- meler yapmaja son ver- meleri resmi olarak is- tenmeh'dir" dedi. Perinçek, dünkü ba- sın toplantısmda Erdo- ğan ile Yunanistan Baş- bakanı Kostas Simitis'ın yaptığı görüşmeyi de- ğerlendirdi. Görüşme- den sonra Simitis'in "ilk kezAttila ile görüş- medik" açıklamasına dikkat çeken Perinçek, "Dahası ortak basın toplanüsında Simhİs'in 'Ege kıta sahanlığı ko- nusunda Türkiye ulus- lararasi hukuku ihlal ediyor' şekündeki söz- lerine Erdoğan cevap vermemiştir" dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear