25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAV=A CUMHURİYET 31 EKİM 2002 PERŞEMBE O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gonis@cumhuriyet.com.tr EVET//HAYIR OKTAY AKBAL Anılar da Bir Belgedir "Eımekçiye gidip ekmek alma gö- revi jazen bana düşerdi. Herkesin karntsini alıp gider, sıraya girip fişle- ri verr, ekmekleri alırdım. Annean- nem o sıralarda Balıkesir'e, teyzemin yanım gitmişti. Evde, annem babam, bencsn ve iki kardeşimden başka yardıncı olarak çalışan birhanım var- dı. Yaıi altı kişiydik. Ama bizim yarım ekmd< hakkımıza karşı, kardeşleri- minkiçeyrek ekmek olduğu için top- lam hıkkımız 2.5 ekmekti. Fileye ko- yar gttirirdim." Yıl '942'dir. Savaşın en çok kızıştı- ğı gürler. Ha, biz de girdik gireceğiz kuşküarı! O ekmek alma serüvenini yaşamayanlara bunlar düş gibi gelir! Altan Dymen 12 yaşındaymış! Ben de 18!.. Eenimyaşımdakilerin, birdeas- kere aınıp, cepheye gönderilmek kor- kusuvardı.Altan'ınbilmediğibirduy- guL "BirDönem BirÇocuk", usta birya- zann kaleminden çıktığı için hızla, il- giyle okunan bir kitap... Hem bir ço- cuğunanımsadıklan, hem de o çocu- ğun ilk jyanış, ilk yetişme çağında, çev- resiyle dünyayla, olup bitenlere olan ilgisi, bu anılann tadını, önemini daha daarttrmış... Hem bir roman, hem de tarihsel bir çeşit belge!.. Üstelik de daha sonra- ki yıllarda yaşanmış, görülmüş, tanık olunmuş yaşantılann başlangıcı... Öy- men, yaşamının öyküsünü daha bir iki cilt içinde anlatacak... Hem kendi se- rüvenini, hem de son yetmiş yılın il- ginç öyküsünü... Atatürk, Inönü'lü tek partili Türki- ye.... 'Demokras/'ye geçiş dönemi. Bayar, Menderes, derken 27 Ma- yıs... Demirel'li Ecevit'li yıllar. Sonra 12 Mart, daha daha sonra 12 Eylül... Özal'lı, Erbakan'lı, Çiller'li, Yılmaz'lı gelip geçici ikttdarlar!... Altan Öy- men'in 'BirDönem Bir Çocuk'unöe- likanlılık, ortayaşlılıkyıllannın öyküsü- nün devamını da bekliyoruz... Bir başka anı kitabı da Selim lle- ri'nin "Issız ve Yağmurtu" başlıklı anı- lan... lleri'nin özel yaşamından, yakın çevresinden yansımalar taşıyan anılı öykülerini biliyoruz. Bu kez, Handan Şenköken'in sorulannı tam bir içten- likle yanıtlıyor. Zaman zaman hüzün- lü, zaman zaman yaşama sevincini duyuran anımsamalar... Bu tür kitaplar yaygınlaşti. Sorular, yapıtlarla ünlü bir kişinin, biryazann, bir polrtikacının, bir gazetecinin izle- nimlerini, gözlemlerini sergileyen bu çalışmalar bir roman etkinliği taşıyor. Yazar, kendiliğinden bu kadar aynn- tıyla yazmaz kişiliğiyle ilgili şeyleri... Ama onu yakından tanıyan, yaprtlan- nı incelemiş, yaşamının derinliğine in- miş bir soruşturmacı onu, gizli kalan ya da kalacak eski günlerine, yılları- na kolaylıkla götürür!.. Doğan Kitap yayını olan "BirÇocuk Bir Dönem" de, "Issız ve Yağmurtu" da, okura dostça yaklaşan kitaplar... Belinize Dikkat... Genç-yaşh bakmadan, çok artan sayıda insan, boynundan-belinden tutuluyor. Neredeyse, "eğilen kalkamıyor" diye tanımlayacağım olayı. Başlangıçta, her "ters hareket" sorun çıkanyordu. c Çelik GULERSOY urnhuriyet'te.ül- kenin ekonomi, içvedışpolitika, eğitim gibi ağır- lıklı -ve güncel- sorunlan- na aynlmış bu saygın kö- şeye, bir sağlık konusunu taşımak ve üstelik tepesi- ne "gayri ciddf bir başlık kpymak, yakışık ahyormu? Dk bakışta, almıyor. Ama yıllann kûltür adamı dos- tumuz Sami Karaörenın geniş bakış açısı biryandan, Cumhuriyet okurunun ül- kenin her derdine eğilen ahşkanhğı -iflah olmaz tu- tumu- ve ilgisi öte yandan, bu iki etken bu sayfaya bu konuyu da taşımamızın ge- rekçesini oluşturdu. Gündeme getirdiğim ko- nu, şu: Bir süredir, "en çoğu ts- tanbuTdaoimaküzere", ın- sanlann beli tehlikede. Ne kadar süredir? Tam tarih verilemez doğallıkla. Ama benim tanık olduğum olay- lann ve örneklerin artışı, son 3-5 yıldır. Nedirbu gözlemimin ko- nusu? KOCAELİ ÜJVÎVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Ünıversitemize baglı birimlere 2547 sayılı YükseköğTetim melık hükümlerine göre öğretım elemani almacaktır posta ile yapılan başvurular geçersizdir. Adaylardan ıstenılen belgeler; a) Anabilim Dallannı belirten dilekçeleri ile 2 adet özgeçmiş ve varsa eserlerini. Başvurı fotoğraf, b) Araştırma Görevlıleri Transkript ve LES Sonuç belgesı türiinden (Sayısal. Sözel ya da Eşit Ağırlıklı) en az 45 Kanunu ve bu kanuna dayalı olarak çıkanlan yönet- ı süresi ilanın yayın öğrenim belgelerinin vereceklerdir. LES suan olması gerekir. c) Araştırma Görevlilerinın başvuru tarihı itıbanyla. lısans tarihinden ıtibaren 15 gün olup, fotokopisi, nüfus cüzdanı sureti, puanınm başvurulan dalın puan mezunlannın 27, Yükseklisans mezunlan ve doktora öğrencilerinin 31 vaşından gün almamış olmamalan gerekmektedir. d) Ilan edilen kadro derecesinde olanlar müracaat edebilecekler ve bulunduklan kademelerinı belirten belgelerinı vermeleri gerekmektedir. kazanılmış hak aylığt derece ve e) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu dışında diğer kanunlara tabi olarak çalışanlann naklen atamalan Maliye Bakanhgı'ndan atama iznı verilirse yapılabilecektir. f) KPDS ve ÜDS'den 50 ve daha fazla puan almış olanlar Diller Bölümüne başvuruda bulunan Okutmanlar hanç) g) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı'ndan aktarma yabancı dil sınavtndan muaf tutulacaklardır. (Yabancı ve kullanma izni verildiğinde atama yapılacaktır. Yurtdışından alınan diploma \eya unvanlann Üniversıtelerarası Kurulca eşdeğerlihğinin yapılmış olması gerek- mektedir. tlgilılere Duyurulur Birimi Anabilim Dılı Kıdrolnvtnı Tıp Fakültesi İÇ Hastalıklan K..B.B. " Kadın Has. \eDoğum Kalp Damar Cerrahisi Radyoloji Mühendislık Fakültesi Bilgisa>ar Yazılımı * Bilgisayar Donanımı * Metalurji Müh. Böl. Üretım Metalurjisı Endûstri YerFiziği Güzel Sanatlaı Fakültesi Grafik Anasanat Dalı Iç Mimarlık Anasanat Dalı Arş.Gör •*Uzman •* Uzman " U z m a n ** Uzman Arş. Gör Arş. Gör Arş. Gör Öğr. Gör. Uzman Arş. Gör. Öğr. Gör. Öğr.Gör. Heykel Anasanat Dalı *"Arş.G5r Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliğı Matematık Eğıtimi Fen Bılgısı Eğıtımı Fen Bılgısı Eğıtımi Eğitim Yön. Tef. ve Pl. Ekon Hukuk Fakültesi Iş Hukuku ve Sosyal Güv. Huk. tdare Hukuku Medeni Hukuk Fen Edebıyat Fak. Eskı Tiirk Edebıyatı Halk Bilimi Felsefe Bölümü Yenı Türk Edebıyatı Yeni Türk Dıli Telouk Eğiüm Fakültesi Bilgisayar Sıstemlen Eğt. Elektronik Eğt. Elektronik Eğt. Telekominikasyon Eğt tletişim Fakültesi Halkla Ilişkıler Basın Ya)in Tekniği Kocaelı Sağlık Y.O. Ebelık Kocaelı Sağlık Y.O. Iç Hastalıklan Hemş Halk Sağlığı Hemş. tç Hastalıklan Sağlık Mem. Beden Eğitimı ve Spor Y.O. Antrenörlük Eğt Kocaeh MYO. Bilgisayar Inşaat Elektrik Prog. Sağbk Hızmederi MYO. Tıbbi Döküm. ve Sekreterlik Acısu MYO. Uçak Gövdesı Köseköy MYO. Lastik Teknolojısı Hereke Ömer t.L.M.Y.O. Boya Teknolojısı Prog. Fotoğrafçılık Prog. " Inş. ve San. Boy. Uyg. Tek. " Kozmetik Tekno Prog. Dış Ticaret DışTıcaret Karamürsel MYO. Gemi înşaatı Gebze MYO. Makine Prog. Asım Kocabıjık MYO. tnşaat Prog Yapı Donanmı Tek. Prog. Derbent MYO Yıyecek tçecek tşlt. Prog. Kandıra MYO işletmecilık Körfez MYO). At Antrenörlüğu Rektörlûk •' " " Beden Eğitim Bölümü " Yabanca Diller Bölümü " Türk Dilı Bölümü Atatürk tlk. ve Ink. Tar. Böl. " Enfonnatik Bölümü " Çevsam " Uygulamalı Matematik Arş. Merk. • Arş. Gör. FCairosunda öğr. Gör. olarak çalıştınlmak ve 2914 say naklen eleman ılınacaktır. ** Tıpta L zrrLaılık dıplomasına sahıp olmalan gerekmektedir. Öğr.Gör Arş.Gör. Arş.Gör Öğr.Gör. Arş.Gör. •Arş. Gör Arş.Gör. Arş.Gör. .Arş.Gör. Arş.Gör. Arş.Gör. Arş.Gör. Arş.Gör. Arş. GÖT. Öğr.Gör Arş.Gör Arş.Gör Arş.Gör. Arş.Gör. Öğr.Gör. Arş.Gör Arş.Gör. Arş.Gör. Öğr.Gör. Öğr Gör. Öğr.Gör *Arş.Gör. Öğr.Gör. Öğr.Gör Öğr.Gör Öğr.Gör. Öğr Gör. Öğr Gör. Ögr.Gör •Arş.Gör. Öğr.Gör. Öğr.Gör. Öğr.Gör. Öğr.Gör. Öğr Gör. Ögr Gör Öğr.Gör. Ögr.Gör. Lzman Uzman Uzman Okutman Okutman Okutman Okutman Öğr.Gör. Uzman Uzman Derece Adedi 5 2 5 5 5 5 5 5 6 5 5 6 5 5 6 6 6 6 5 6 5 7 7 6 6 6 6 6 6 5 6 6 7 1 5 7 7 7 5 5 5 4 6 5 5 3 1 3 5 6 6 5 5 5 5 6 6 5 2 6 3 6 3 5.7 6 5.6.7 4 6 3 5,6 2 6 1 6 1 AçıkUmt Gastroenterolojı ve Endokronoloji Bılim Dalı Yandal Uzmanlığı yapmak üzere Iç Hastalıklan L'zmanı olması Psikoteknik ve Pisikolojik damşma ve Rehberlık lısanlı olması Sınema ve TV' mezunu olması Y. Lısans yapıyor olması Fizik mezunu olması Elektronik veya Bilg. Ögrt. mezunu olması Y. Lısans yapmış Elektronik Öğretmenliğı Böl. mezunu olması Elektronik veya Bılg Öğrt. mezunu olması Elektronik veya Bilg. Öğrt mezunu olması Doğum ve Kadın Sağ. Hemşirelikte Y. Lisans yapmış olması Elektronik lisansb bilgisayarda Y. Lısans yapmış olması Inşaat Müh. Çelik yapılar konusunda deneyımli olması Organik Kimya Y. Lisanslı olması Resim Y. Lisanslı olması Kimya Y. Lisanslı olması Biyoteknolojı Y. Lisanslı olması Siyasal Bilgiler Fk. mezunu olması Makine Müh. olması Gıda Müh. mezunu olması Matematik mezunu olması Web tasanmı ve Uygulamalan ıçın Diş Hekimi olması Ingüizce branşında olup biri Mütercım olarak görevlendınlmek üzere Birinın Y. Lisans yapmış olması Çevre Müh. tercihen Y Lisanslı olması Matematik mezunu olması lı Yükseköğretim Kanunu'na tabı olarak görev yapan adaylardan olmak üzere, ••' Bu bırimûııraştırma Görevlisinin LES Sınav sonuçlan ilgili bırimce değerlendirilecektir. Basın: 6722 1 Belimiz, efendim, beli- miz. Genç-yaşh bakmadan, çok artan sayıda insan, boy- nundan-belinden tutuluyor. Neredeyse, "eğUen kaİka- mıyor" diye tanımlayaca- ğırn, olayı. Başlangıçta, her "tershareket", sorun çıka- nyordu. Bir çocuğumuzun eşi, evde yatak yaparken çarşa- ft şöyle bir havalandırmış, oracıkta kaknış. Bu yakın- mayı bana daha ilk ilettik- lerinde dikkatimi çekmiş- ti: hısanoğlu, yaban yaşa- mına, yatak denen konfo- ru kattığından bu yana, ha- nımJar her sabah çarşafla- n bir güzel havalandtrarak düzenleme yapar. Bu hatun niye "tutulmuş''tu? Bu örneği daha pek çok öteki olaylar izledi. Cins ve yaş aynmı da rol oyna- mıyor. Geçen gün bir otelimizin genç müdürü, sandalyesin- den kalkarken öylece kala- kalınca, bu yazıyı yazmak ve konuyu Cumhuriyet'e taşımakgereğini duydum. Bu sayfada bir yazımda ilk kez değindiğim gibi, bütün dünyada tıp çevrele- ri, nedenlere eğilmeden, sonuçlara tek tek çözümler üretmeye dalmış durum- da. Boynumuz, belimiz mi tutuldu, dizleriniz mi isyan etti, hemen bir zmdr işle- meye başlıyor: MR bonı- sunun içinegirmek. kan ve idrartahlilleri, sonuçta, ya insanı bir tahtada bir süre bekJetmek, daha yaygını, tepesi koca ışıklı masada kesip biçmek. Bunlaria tam bir iyüeştirme sağlandığı da söylenemez. Peki, ne oluyor! Yanine- den, insanlarm omurgası bö>1esine güçsüzleşti ve so- run çıkanyor? Azıcık düşününce, 3 et- kenin başrolü oynadığını anlayabiliriz: 1) Veterince yürümirvo- rnz. Daha düne kadar, ta- nm yaşamı şöyle dursun, Istanbul'da bile yaşamımız ayaklan kullanmaya baglıy- dî. Tramvay sadece ana yol- larda işler, ona binmek için ve indikten sonra, genç- yaşh herkes yerine >iirü- yerek giderdi. Adına *^a- banvav" denilen dogal araç- la! AyakJan kuüanmavinca, betin güçsüzlesriği, kesin. 2) Ayak yerine endüstri- nin insana sunduğu kolay- lık olan motorlu araçlann ^süspansryon" sisteminin, hele uzun süre kullanılırsa (ve özellikle, yollan delik- deşik, az gelişmiş ülkeler- de) sallaya sallayaomırga- nııza ryi bir etki yapmadı- ğını da yazacağım ama bir otomobil kurumunun yöne- ticisi ohnaklığım, bu tezi fazla işlememe engel ola- cak. Kusura bakılmasuı. Fa- kat bu kadarcık bir eleşti- rime bile kızacak olanlara diyeyim ki, herkesin, önce insan,sonra br mesiekada- ım olmak gibi bir borcu vardır. 3) Yukandaki 2 etkeni çoğu kişi ya biliyor ya da kolay kabul eder. Akıflara sığmasının zor olduğunu gördüğüm 3. etken, 'hava kirlüiği'. Özellikle tstan- bul 'da soluduğumuz hava- nm biteşimi bir kez yayım- lanrmştı: Nikotindenvekur- şundan tutun, siyanür ve arseniğe kadar her bir şey var. Bu son ikisi, eskiden canına kıyma maddeleri idiler. Havadaki bu zehirlerin, ekfcm yerlerinde birikerek sağhğı bozduğunu, AJman- ya'da bir araştırma grubu oluşturan dürüst doktorlar kamuo>r una açıklamışlar- dı, yıllar önce. Çare? Olabildiğince \ü- rürnek ve firsat buldukça canmı kent dışına atmak imiş. Fakat hava kirliliği- nin, Adapazan ile Çorlu arasmda300 km'tk bir ala- na egeroen oktuğuna tanık ohıyorum. UAıktaki mor tabaka, ondan sonra biraz siliniyor. Bu durumda bizim işi- mizzor Tann da, insan işi olan kirliliğe karşı niye devreye girsin? Eskilerin bir lafi vardı: "EBne-beBne-diline sahip ol! Ama sen asd,beBne bak. Allah eüni-difini tırtar." O çağlarda öğüt vermek kolaymış. Bunca taşıt ve kûülik içinde, gel de beli- ne hûkmet bakalım. Beli- miz şöyle dursun, iskele- timiz bile isyan ediyor ar- tık. Çözümû şöyle göster- miş eski zamanda şair: Tutam yar elinden ru- tam, Çıkam,dağlara dağiara! Şöyie desem, çok mu kö- tümserohır? Çağımızda, yoğun kam- yon geçen her dağ, kirlen- di (en başta Bolu dağı!). Şehribırakıpseninleda- ğa kaçacak kızı da, zor buhırsun! Küreselleşme Karşısında UlusDevlet... Doç. Dr. Hüner TUVİCEftAhlım Üniversitesi Öğretim Üyesi tnik gruplar. uluslar ve ulus devlet- de değiştirirken. uhıs devletlerin, vatandas- ler arasındaki ayınm. toprağa yö- nelik istemler temel alınarak yapı- lır. Bir etnik grup, belirli bir yurdu (vata- nı) olmayan insanlarm oluşturduğu bir topluluk olarak tanımlanabilir. Göçmen- lerden oluşan bir etnik toplulukta. kültür ile toprak arasında bir bağ bulunmamak- tadır. Eğer bir etnik grup göç ettiği topra- ğı kendi yurdu olarak kabul ederse, bir ulus olur ve eğer bir toprak üzerinde ya- sal istem sahibi olduğunu kabul ettirirse, ulusde>let doğmuş olur. Görüldüğügibi, "ulus devlet" kavramı bir toprağa ait ol- mayı içermektedir. "ITus devlet", yurttaş- larmın belirli bir toprak parçasının sımr- lan içerisinde yaşayan bir ulusun üyeleri olduğu ilkesi üzerine kurulmuştur. Günümüzde çok kutuplu bir dünyanın varlığına tanık olrnaktayız. Soğuk Savaş döneminde süper güçlerin egemenliğine da- yalı sistem. yerini, karmaşaya ve belirsiz- liğin egemen olduğu bir uluslararası dü- zene bırakmıştır. daha çok sayıda devlet ve daha az sayıda egemen güç, belirsizliği körükleyen öğeler olmaktadır. Bu güven- sizliğe ve belirsizliğe bir tepki olarak, *nhBdevta"lermyirminci yüzyılda, ulus- lararası örgütlere daha sıklıkla katıldıkla- nnı görüyoruz. "KüreseT sözcüğünün 400 yılı aşkın bir süredir var olduğu görülür. Ancak, "kö- reseDeşme" sözcüğü, 1960 yılından baş- layarak kullanılmaya başlanmışnr. Bu söz- cüğün büimsel alanda anlam kazanması ise, ancak 1980'lerin başlanndan ya da orta- lanndan itibaren gerçekleşmiştir. Bir kavram olarak "kûreseDeşme". hem dünyanın küçülmesini ve bir bütün olarak dünya bilincinin yoğunlaşmasını. hem de somut olarak küresel açıdan birbirine ba- ğımlılığı belirler. Küreselleşme: ticaret, askeri ittifak ve kültürel empervalizm yollanyla, ulusal sistemler arasındaki bağımlılığın giderek arttığını göstermektedir. Küreselleşme; ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel dü- zenlemeler üzerinde, coğrafyanın getirdi- ği kısıtlamalann arka plana itildiği bir sos- yal süreç olarak tanımlanabilir. Bu çerçe- vede, devletin üzerinde yer aldığı toprak- lar. yani "ûlke'' ka\Tamı yok olacak: böy- lece, ortaya sımrlan olmayan bir toplum çıkacaktır. Küreselleşen bir dünyada, coğ- rafi konumu temel alarak, sosyal uygula- malan ve tercihleri öngörmek mümkün olamayacaktır. Küreselleşme süreci, Batı kültüriinün ve kapitalist toplumun yaygınlaşmasım haklı kılacağa benzemektedir. Küreselleş- me modeli bir AvrupamodeBdir. Örneğin, Avrupa Birliği çerçevesinde, devletlerin coğrafi sınırlan ortadan kalkmakta ve top- raklan açısından ülkeler küreselleşmekte- dir. Küreselleşme birçok ülkede işlendir- menin (istihdamın) yapısmı büyük ölçü- lannın refahının sağlanmasına yönelik hiz- metleri yerine getirmesini olumsuz etki- lemiştir. Hatta Avrupa refah devleti mo- delinin, küreselleşme güçleri tarafından tehdit edildiği görüşü bile ileri sürülmüş- tür. Isveç'ten Ispanya'ya değin uzanan tüm ülkelerde, kitlesel iş güvensizliği, az üc- retlilerle çok ücret alanlar arasındaki uçu- rumun büyümesi ve sosyal hizmetlerdeki azalmalar, giderek küreselleşen bir toplu- mun başlıca özelliklerini oluşturmaktadır. Uluslann ekonomileri giderek birbirine bağımh bir duruma geldikçe, bireysel ulus devletler de, bu eğilimi dudurabilecek si- yasal etkiyi ve ekonomik gücü yitirmişe benzemektedir. Küreselleşme olgusunun devletin ege- menliği üzerindeki etkisi ne olmaktadır? Bu, günümüzde çok sıkça sorulan bir so- ru olarak karşımıza çıkmaktadm tleri sürelen bir görüşe göre. küreselleş- me, devletin egemenliğinin ortadan kalk- mastna yol açmıştu-. Bu görüşe göre, kû- reseDeşme süreci geliştikçe, devierin gücü \e etkisi giderek azalacakbr. Yine bu gö- rüş doğrultusunda, devlet, bir zamanlar kendi ulusal yeddsjçerçevesuıdegerçekleş- tirdiği etkinliklerin giderek uluslararası bir nitelik kazanmasının sonucunda, "ge- ri plana itflmekte" ve küresel sermaye pi- yasasınm artan özerkliğinin sonucunda, artık kendi ekonomik kaderini denetleye- mez bir duruma düşmektedir. Küreselleşme konusunda bir başka gö- rüşü ileri sürenler ıse. küreselleşmenin devletin egemenliğini azaltmak ya da dev- leti güçsüzleştirmek yerine. görevlerinde değişikliklere yol açtığını savunmaktadır. Bu görüşe göre devletin temel görevi de- ğişmemiş; ancak, devletlerin göre\ lerini yaptıklan ve birbirleriyle ilişkide bulun- duklan ortam değişmiştir. LVvletin egemen- Iiği ya da gücü azalmamış; ancak, görev- lerini yerine getiriş biçimi değişikliğe uğ- ramıştır. "Ulus devlet''e meydan okuyan öğeler, küreselleşmenin ortaya çıkardığı ulus öte- si akımlar ve örgütler olmuştur. Günü- müzde Oçüncü Dünya Ülkelerinin, bir za- manlar ekonomilerini kalkındırmada en iyi yol olarak gördükleri devlet pianlama- sı ve kamu mülkiyen politikalannı terket- tiği görülmüştür. Bu devletler. yeni libe- ral politikalan. Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankasf nın kendilerine verdiği borçlara karşılık olarak öngördü- ğü koşullar nedeniyle benimsemek zorun- da kalmıştır. Sonuçta diyebiliriz ki, bugün artık ulu- sal toplumlarda yaşadığımızı söyleyeme- yiz; ancak. küresel bir toplumda yaşadı- ğımızı söylemek de doğru olmayacaktır. Bugün toplumsal, bölgesel, ulusal ve kü- resel düzeylerde örgütlenmiş olan bir top- lumda yaşadığımız gerçeğini kabul duru- mundavız sanınm. PENCERE Medyadaki Kirlenmeyi Durdurmalıyız... Maliye Nazın Cavrt Bey'in ünlü sözü: "- Bütçenin fazileti terbiyetkârisi vardır " Osmanlıca özdeyişi "Bütçenin eğitici erdemi var- dır" diye bugünkü dile çevirebilir miyız?.. Artık devletimizde bütçe fasa fiso olduğuna gö- re Cavit Bey'in lafı geçmişte kalıyor. Eskiden gazeteciliğin de kendisine özgü 'fazilet- i terbiyetkârisi'nden söz açılabilirdi; ama, bu mes- lek kirleniyor; geçen gün bir köşe yazarından söz açıldı; aramızda bulunan bir gazeteci dost: - 0 , dedi. TeTedir!.. Meraklandım: - Nedir TeTe?.. Dostum: - Terbiyesiz Tetikçi'nin kısaltılmışıdır; bunlar pat- ron hesabına tetikçilik yaparak ona buna saldınp küfredeher; ne fikir, ne mizah, ne espri, ne haber umurianndadır; görevleri bellidir. Medya bozuldu, pislendi, kirlendi... Düzelecek mi?.. • Cumhuriyet gazetesınde dört medya patronunun birbirı ardına söyleşileri çıktı... Sırasıyla: Aydın Doğan.. Turgay Ciner.. Dinç Bilgin Mehmet Emin Karamebmet. Işin başını çeken Aydın Doğan'dı; eksik olmasın, röportajının Cumhurıyet'te çıkmasını istemesi, ga- zetemize verdiği önemden doguyordu; söyleşi üç gün sürdü. Düşündük: Tek başına bu söyleşi, gazetecilik açı- sından eksik kalacaktı... Neyapmalıydık?.. • Günümüzdeki medya sorunsalında etkili söz sa- hipleriyle konuşmalar yapmak, konuyu çeşitli açı- lardan sergilemeye yönelik güzel bir gazetecilik gi- rişimi olacaktı; Leyla Tavşanoğlu bu işi başardı. Peki, sonuç ne? Medya yeni bir dönemin arifesindedir; tekelleş- me ya da kartelleşmeye dogru hızla yol alan sek- törde gidişat tersine dönüyor... Neden?.. Çünkü iş dünyası bu gidişatı içine sindiremedi, kar- şı çıkmaya karar verdı. Medyada piyasayı kendi çı- kanna göre çekip çevirecek, devletle istediği gibi oy- nayacak, politikacıyla pazarlığa oturacak, işadam- larını tehdit edebilecek tek gücün tehlikesi sezildi- ği için sermaye kesiminde doğal bir tepki ortaya çık- tı... Olay bu!.. Olayın boyutlannı sergileyen fonmunun Cumhu- riyet'te oluşması da doğal!.. Başka hiçbir gazetede bu kürsü kurulamazdı. • Küreselleşme dünya için bir olgudur.. IMF de -ne yazık ki- Türkiye için bir olguya dö- nüştürüldü... Birileri de diyorlar ki: - AB 'ye giremezse Türkiye Cumhuriyeti çöker, par- çalanır, yok olur, IMFsürecinde yabancılar bizim şir- ketleri ve bankalan satın alırlarsa başımız göğe erer, kurtuluıyz... Tezgâh böyle kuruluyor... Medya bu hayat memat ortamında tekelleşme ve kartelleşme sürecinden kurtulmak zorundadır; an- cak özgür tartışma bize yolumuzu gösterebilir... Medya ne devlet yasaklarıyla donatılmalı ne de tekelci kartelci baskının ağırlığı altında fikir özgür- lüğünü yrtirmeli... Medyadaki kirlenmeyi durdurmalıyız. TÜRK MİLLETİ Bugünkü duruma Atatürk ilkelerinden ve yolundan aynldığımız için düştük. Clkemizi ve geleceğimızi düşünüyorsan: 1 - Atatürk'ün ılke ve inkılaplannı savunacak ve on- lara sahip çıkacak. 2 - Devletin bölûnmez bütüniüğü ve tam bağımsız- lığı ile Cumhunyet'in temel değerlerini koruyacak, 3 - İnsan haklannı e\Tense! boyutta savunacak, 4 - Laik ve demokratık devlet rejiminin savunucusu olacak, 5 - Bizi ekonomik bağımsızlığımıza kavuşturacak, Atatürkçü kadrolara sahip çıkmaya çağınyonız. Sen. tehlike anında. birçok kereler, mucizeler yarat- mış ve zoru başarmış. en uygar bir milletsin. Bunu da başaracağına inanıyoruz. MLSTAFA KEMAL DERNEĞ1 Av. KÂmnn BAR.A.N - Prof. Dr. Vaknr VERSAN - E. Org. Necdet ÜRUĞ - Pror. Dr. Vural SA\ AŞ - E. Org. >ahit ÖZGÜR - Prof. Dr. Erol CtHAN - E. Org. Necdet ÖZTORL > - Prof. Dr. Y ılmaz AL- Tl'Ğ - E. Org. lbrahim TtRKGENCİ - Nazan BARA.N - E. Org. Hikmet BAYAR - Prof. Dr. Muhteşem GİRAV - E. Org. Arilla ATEŞ - Prof. Dr. Durmuş Dİ'NDAR - E. Org. Fikret Özden BOZ- TEPE- Prof. Dr. Abdülkadir IR.AS - E. Korg. Kemal CÖKÇE - Prof. Dr. Hilmi ERGlNÖZ - E. KORA. Sabahattin ERGf> - Prof. Dr. Cengiz ERDAMAR - E. Tnmg. Cihan FAVDALI - E. Tuğg. Hüsevin YILDIRIM - Prof. Dr. Hasret ÇOMAK. Bvgün Irok'ta Yan> Tvrkiye'ık KUKLA KÜRT DEVLETİNE ENGEL OLALIM! GÖKÇE FIRAT Orduyu savoşta yalnız bırakmamak içın. . ALİ ÖZSOY Kutcla Kürt devletme engel olalım1 İNAN KAHRAMANOĞLU Partıler seçime Türkiye bölünmeye gidiyor HAZAR ARIYOY Gençlik seçimini yaptı Kuvayı Milliye YÖN AtatüH; gençliği ne içm, kinne karşı ve nasıl mücadele edıyorZ SUNAY AKIN Banş ancak emek çağında GURHAN ÖZER Basın tekellen yeniden savaşa lutuştu FİLİZ DOĞAN Sopa AB'nın havuç sıyasetçin.n elınde VELAT KAYAR Cem Uzan'a kızmayın, hepiniz bırer Zubüksunüz FULYA AVŞAR TKP. Yeni bir ODP vakası wvw.turxsolu.orgIsUnbul: (0212) 292 73 00 Ankars: (0312) 232 46 22 i*mir:(O232) 465 10 37 Denızli- I9258) 265 42 37 Edlrtve- ;C284) 214 70 16 15. sayı bayilerde 1.000.000 Tl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear