23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
tiEZBA 2002 PERŞEMBE 4- CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt TTÜ'deki uluslararası sempozyumda ülkemizin 'kitnlik görünümleri' de irdelendi Âvrupa peyzajında Türkiye Mimarhk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Harun Batırbaygil. rektörün bu saptamasına; "Tokalaşmadan imzalanan sözleşmeler yerine bu belgelerdeki amaca yöneük çaba- lanmızla el sıkışmalıyız..." katkı- sını yaparken, Şehir ve Bölge Plan- lama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ze- kai Görgülü de; "AB ile uyum sü- reci uyumsuzluğa doğru gidiyor- sa, bunu da aşmanın yolu kültür ve çevre alanındaki ortak sorum- luluklarımıza dayalı bir sinerji yaratmaktır..." dıyerek Semra "Avnıpa Biriiği'ne attığımız bu icnzadan dolayı bize bundan son- r a ktpılannı açarlar, yardım ederltr... Biz de bu tarihi değer- lerimızi korumuş oluruz..." Bu >özleri, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin, 20 Ekim 2000 tarihinde Italya'nın Floransa kentindeki konferansta kabul edilen "Avrupa Peyzaj SözleşmesF'ni Türkiye adı- na imzalayıp yurda döndüğünde söyleınişti... (Cumhuriyet-23 Ekim 2O00) Geçen 2 yılda ülkemızde nelerin yapıldıgının da irdelendigi, Yıldız Teknık Cniversitesi (YTÜ) ile Al- man Goethe Enstitüsü'nce 21-22 Ekim 2002 günlennde düzenlenen "Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ve Türkiye" konulu sempozyuma ise beklenmesine rağmen "geleme- di" Buna karşın, "henüz sözleşme- yi irazalamayan" Almanya'dan gelmiş uzmanlann kendi ülkelerin- dekı "Avrupa peyzaj ına katkı sağlayan" çalışmaları, YTÜ'deki buluşmanın belki de en "ders alı- nacak" örnekleriydi... Nitekim Goethe Enstitüsü Müdü- rü Dr. Rüdiger Bolz da açılış ko- nuşmasındaki şu sözleriyle, özel- likle "kalkınma yanşı" adma ger- çekleştirdiğimiz çevre tahribatlan- nı kibarca anımsatmaya çahştı: "Hızü gelişme yaşam değerlerini yitirme tehlikesini de yaratıyor... Bu küresel bir sorun olduğun- dan, aynı tehlikeye karşı ulusla- rarası işbirliği için bu sempozyu- ma da ortak olduk..." KlmllkH' blrlllrtellk Peki, Türkiye'yi yönetenler. ge- rek doğal gerekse tarihten gelen zengin peyzaj değerlerinin korun- masını hâlâ neden önemsemiyor- lar?.. YTÜ'deki uluslararası planlama buluşmalannı buyıl 10. kez düzen- leyerek rektörlüğün ve Mimarhk Fakültesi'nin "şükran belgeleriy- le" sempozyumu açan Prof. Dr. Semra Atabay'ın konuşması bun- lara da yanıt gibiydi: "Çevre de- ğerlerinin bir rüketim aracı değil, bir yaşam ve gelişme kaynağı ola- rak görülmesi durunıunda koru- ma bilinci güçlenebiür ve sorun- larımızı da çözebiliriz... Bunun için de artık ulusal ölçek bile aşı- larak Avrupa ölçeğine uzanan bir peyzaj sorumluluğu günde- me gelmiş durumda..." YTC Rektörü Prof. Dr. Ay- han Alkış, A\Tupa Peyzaj Söz- leşmesi'nin evrensel önemini ise şöyle vurguladı: "Serma- ye nasıl ki küreselleşmek için önündeki engelleri kaldınyor, bizler de buna karşı bilimin ve kültürün küreselleşmesi için önündeki engelleri kaldırmalı- yız..." 0082 numaralı genelgeye dikkat! Ozel tiyatro ile turnede olmak SÖZLEŞMEYE EVSAHİPLİĞİNİ FLORANSA YAPTI- Çevre Bakanı Fevzi Aytekin f e "tarihimizi koruma" ilhamı veren Floransa 'daki bu çarşı köprünün bir benzeri Bursa 'da 1920 'lerde yıkılan Irgandı Köprüsü 'ydü... (solda) "AVRUPA ÖDÜLLÜ"(!) UYGUNSUZLUK-İstanbul'dakiAkmerkez, "ahş-veriş konforuyla"Avrupa çarşüan arasında "ödül" aldı ama kent üzerindeki bu "şımarıkpeyzajı"yla da Avrupa kültürünün tersini simgeliyor... (sağda) Atabay'ı buna katkısından ötürû de kutluyordu... Sözleşme ne dlyor? Sempozyumun "tematik konuş- masını" her zamanki gibi sadece öğretıci değil, aynı zamanda "uya- ncı" bir derinlikte yapan Prof. Dr. Ruşen Keleş, bu sözleşmeyi üreten Avrupa Konseyi'nin (AK) kuruluş amacındaki; "ortak mirasın ve ideallerin korunması" ilkesini anımsatarak "Sözleşme, peyzajm halkın yaşam kalitesini de yan- sıttığı ve beliıiediği gerçeğini sap- tayarak kamu yaranna etldn kat- kılan bulunan bir değer olarak korunmasını hedefliyor..." dedı. Prof. Dr. Ruşen Keleş, son yıllar- da ülkemizde bunu gözetmeyen uy- gulamalardan özellikle "Karade- niz Kıyı Yolu"nu örnek verirken de şunu anımsatmış oldu: "Bölge- ye karakterini veren tüm değer- İerin yok edildiği bu projeyi savu- nan AB yanlılarının da Avru- pa'nın ortak peyzaj hedeflerini önemsemedikleri anlaşılıyor..." AB konusunda izlenen genel si- yasetin "ikili yüzü" ışte bu gibi ör- neklerde de açığa çıkarken YTÜ"de sunulan ve kitap olarak derlenece- ğini umduğumuz bildiriler ve yapı- lan değerlendirmeler, bilim ve uz- manlık dünyamız için de temel so- runun; " peyzajı ranta ve çıkara kurban eden politikalar" olduğu- nu değişik açılardan sergilediler... Bakalım 3 Kasım 2002 seçimle- rinden sonra aynı politikalar artık terkedilecek mi? UzEL MÜZELER KOLEKSİYONLARINDAKİ TARİHİ ÇİNİLERİNAYNISINI YAPTIRIP SATIYOR ~ DünyaIznik çinüerininpeşindeKültür Servisi - 17. yüzyıl sonlannda ustalanyla birlikte tarihe kanşan 'tznik Çinisi'ni. yıllar süren araştırmalardan sonra yeniden üretmeyi başaran tznık Eğitim ve Öğretim Vakfı Çini tşletmesi, artık müze çini koleksiyonlannın da aynısını üretebiliyor. Sergiledikleri tarihi çinileriyle ünlü müzeler artık ziyaretçilerine gördükleri çininin aynısını satma olanağına sahip. Müzelerden bu amaçla gelen siparişler işletmenin Iznik'teki atölyelennde üretilerek karşılanıyor. Alanında dünyanın en önemh müzelerinden biri olan Atina'daki 'Benaki MüzesP, koleksiyonundaki tarihi çinilerin aynılannı İznık'e sipariş vermekle kalmadı; işletmenin çiniye uyguladığı çagdaş desen ve formlan Özel müze koleksiyonlannda yer alan ve Iznik Eğitim ve Öğretim Vakfi tarafından yeniden üretilen çiniler. ve çini üzerine yapılmış minyatür tarzı panolan da ziyaretçilerin alımına sundu. Benaki Müzesı yetkilileri açılışına hazırlandıklan 'îslam Eserleri Müzesi'nin duvarlannı da yine vakıf tarafından Iznik'te üretilen klasik ve çağdaş çini panolarla bezeyecek. Yunanistan'daki müzenin ardından, Lizbon'daki 'Gülbenkyan Müzesi' de eşsiz koleksiyonlannın benzerlerini Iznik'te yaptırmaya başladı. Önemli 'tznik Çinisi' koleksiyonuna sahip olduğu bilinen Kuveyt'teki 'Gulf Museum'da vakıfla çini üretimi için görüşmeler yapıyor. Çağdaş tznik çinilerinin Benaki Müzesi'nde sergilenip satılmaya başlanmasının ardından, 'Dünya Kültür Mirası' içinde yer alan tznik çinisınin yeni yapımlanna Yunanistan'da yoğun bir talep oluştu. Yahıızca dekoratif panolar değil, duvar karolan, yemek takımlan ve çini hediyelik eşyalar da büyük rağbet görüyor. (0 212 287 3243/0 224 757 60 25) RAHMİ DÎLLİGtL Özel tiyatrolanmızın so- runanna bir yeni dert daha ekloıdi.. Nedir bu dert? 1 [ Mayıs 2002 tarihinde Reani Gazete'nin 24752 saysında Içişleri Bakanlı- ğıruz bir genelge yayımlar. Geıelge numarası 0082 'dir. Baianlığın kendi personel sorınlarını çözerken, hiçbir uznan düşüncesini alma- daı dünyalı olduğunun bir lonser ile tiyatroyu ayırt edaneyen zihniyetin, Ana- dou'yu, ülkesini tammadan çılarttığı bir genelgeden sö:etmekteyim. Birörnek- l e aılatırsak; Hakkâri'de si- nena salonuna turne yapan birayatroya şunlar emredil- m<kte îçişleri tarafından: Geıel güvenlik için perso- nebulacaksın, metal arama dekktörün olacak, CCD lcanera- X-Ray cihazı - gü- -velik bariyeri olacak. ka- mra görüntüleri kaydede- c-e\e 30 gün süreyle sak- k, çalışacak özel gü- venlik görevlilerini 3 gün önceden emniyete bildire- ceksin, yeterli görülmeye- bilir, kollarına da görevli yazılacak... Neymiş efendim tüm bunlar? Yahu bırakalım Hakkâri'yi, Ankara'da yok bunlar, Ankara'da... Kaç devlet salonunda, kaç kültür merkezinde, kaç devlet ti- yatrosu salonunda var ki, Hakkârili sinema sahibi yapsın. Teşkilatını kurtarmak için konserlerde yaşanan kan- şıklıklan tiyatroya mal eden bilgisiz yapıyı kınayıp, sa- yın Başbakan'dan bu genel- geden tiyatrolartmızı ayn rutması için bir yazı iste- mekten başka bir şey düşü- nemez oldum bu bilgisizlik karşısında... Aynca bu ge- nelgelere bir göz atamayan şimdiki Kültür Bakmaya- nı'nı da kınamayı unutmaz- sak iyi olur bu ilgisizlik kar- şısuıda... Turnede olamayan tüm tiyatroculan bu genel- geyle ilgilenmeye çağınyo- rum. (0 312 466 39 35) Yücel Erten'in yönettiği oyun bugün Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde. Bir Şehnaz Oyun îstanbul 'daKültür Servisi -tzmit Şehir Tiyatrosu'nun sahnelediği Bir Şehnaz Oyun tstanbul seyircı^sıyle ilk kez buluşacak. Turgut Özakman ın yazdığı, Yücel Erten'in sahneye koyduğu oyun bugün saat 20.30'da Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde izlenebilır. Müziklerini Cem tdiz'in, koreografisini Salime Sökmen'in yapnğı oyunun, kostüm ve dekor tasanmı Efter Tunç'a, dramarurgluğu ise Emre Koyuncuoğlu na ait. Birinci Dünya Savaşı'nın eşiğinde olan Osmanlı tmparatorluğu... îstanbul'da yaşayan 'sıradan' insanlar. Bir yandan Madam Surpik ve sermayeleri, en başta Şehnaz. Ote yandan 'temiz' Osmanlı erkeklerinin namusunu korumakia yükümlü Zaptiye Amiri Recep Efendi ile kâtibi Müştak. Temiz Osmanlı erkeği Müştak'ın, feleğin çemberinden geçmiş Şehnaz'a vuruluşunun anlahldığı oyunda Mehmet Serimer, A.Yaşar Özveri, Engin Benli, Aydın Sigab, Serhat Tutumluer. Tarık Keskiner, Funda tlhan, Zuhal Gencer Erkaya, Eylem Tannver Sökmener, Esra Bezen Bilgin, Betül Çobanoğlu. Meltenı Özsavaş, Zeliha Çetinkaya, Müjde Hayat, Fatma Yılmaz, Ufuk Aşar, Vevsel Sami Berikan, Tardu Flordun, Erdem Irmak ve Onur Pelister rol alıyor. (0 212 246 06 28) Mimarhk ve Felsefe'de Etik ye estetik tartışılacak Kültür Servisi - tlki 12-13 Aralık 2000 tarihinde tstanbul Teknik Üni- versitesi Mimarlık Fakültesi Mimar- hk Bölümü ve tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü iş- birliğinde ÎTÜ Taşkışla Kampu- su'nda gerçekleştirilen 'Mimarbk ve Felsefe' sempozyumlannın ikincisi bugün ve yann yine ÎTÜ Taşkışla Kampusu'nda düzenleniyor. 'Mimarbk ve Felsefe' başlıklı ilk toplantıda mimarlık ve felsefenin ge- nel olarak etkileşimi ve bu durumun çeşith açılardan sonuçlan ele alına- cak. Toplantıda, her iki alanm da di- siplinler arası karakterine uygun ola- rak seçilen ana tema ise 'etik ve este- tik'. 'Çağdaş Mimarhk ve Kent Me- kânında Etik-Estetik Sorunlar, Projeksiyonlar' başlıklı ikinci top- lantının odak noktalannı 'etik, este- tik ve etik-estetik bağhlaşımı' oluş- tururken, toplantıya mimarlık ve fel- sefenin yanı sua antropoloji, sosyolo- ji, mühendishk ve diğer sanat alanla- nndan da katılım gerçekleşecek. 'II. Mimarlık ve Felsefe Sempozyu- mu'na, 'Şevki Pekin 69-02' ve 'Kent Atölyeleri' sergileri eşlik edecek. (0 212 285 30 30) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Ozel liyatrolar Nasıl Yaşayacak?(1) Akatlar Kültür Merkezi Sanat Yönetmeni Sayın Tunca Aykut'tan bir faks aldım. Başlığı şöyle: "Ti- yatro Yaşamalı! Hem de Sanatın(!) ve Sanatçının(!) Inadına Yaşamalı." Tunca Aykut, metnin başında Saklambaç dergi- sinin 28 Eylul 1970 tarihli bir haberine yer vermiş: "Mantargibi özel tiyatro bitiyor, 23 vardı, 6 tane da- ha kuruldu, etti 29." Bu alıntının ardından, Tunca Aykut şu bilgileri veriyor: "Tam 22 tiyatro sezonu sonra îstanbul'da tiyatro sayısı yandan aza düş- müş. 1970yılında 3 milyon olan şehir nüfusu, 2000 yılında lOmilyona çıkmış... Oysa 2000yılmda tiyat- ro sayısı onlu rakamlara düşmüş. Üstelik tiyatro gruplan haftada bir-iki oyun oynar hale gelmışler..." Yetmışli yıllarda, "özel tiyatroların altın çağı"n\ yaşamış birı olarak, o zamanlar özel tiyatro sayısı- nın kısa sürede yukarıda belirtilenin de çok üstü- ne çıkmış olduğunu söylemek isterim. Tunca Aykut, temsil başına düşen seyircı sayısı açısından yaptığı karşılaştırmanın çarpıcı sonuçia- rını da şoyle veriyor: "1927-28 tiyatro sezonunda göstenm başına seyırci sayısı 282, 1928-29 'da 321, 1929-30 sezonunda ise 379 kişiyken, şimdilerde seyirci ortalaması 150 kişiyi bile bulmamaktadır. Bir ay içinde 10 gösterim yapan tiyatro kalmamıştır îs- tanbul'da... 70'liyıllarda haftada 11 gösterim yapan tiyatrolan şimdi hayal etmek bile mümkün değildir." Bir özel tiyatronun sanat ve basın danışmanı ola- rak, Tunca Aykut'un yukarıda çizdiği resimle her gün yüzleşiyorum. Hemen şunu belirteyim kı, ger- çek durum, bu resimden de kötü. Geçen yıldan be- ri programına haftada ancak üç temsil koyan tiyat- roların sezonun "en yoğun" dönemlerinde bu üç temsilden ikısını, bazen de tamamını iptal etmek zorunda kaldıklarına epeyce tanık oldum. Genelde sanat. özelde de tiyatro, bütün ülkeler- de az çok ıdealistler eliyle yürütülen uğraşlardır. A- ma öte yandan ideallerin ve idealistlerin de yaşa- yabilmelerı için varlığı kesinlikle gerekli asgari çev- re koşulları vardır; bu koşullann belli bir derecenin altına düşmesi durumunda tıpkı oksıjen yetersizli- ğinden ölmeye başlayan canlılar gibi, tiyatro da yaşama olanağını bulamaz. Uygar ülkelerde, baş- ka deyişle sanatın günlük yaşamın olmazsa olmaz koşulu sayıldığı ülkelerde nitelikli tiyatro topluluk- ları, kuruluş dönemlerınin güç koşullarının üstesin- den niteliğin er geç galip geleceğine yönelıkhaklı umutların verdiğı guçle gelırler ve umutlarının bo- şa çıkmadığını görürler. Peki ya bızımkisi gibi ülkelerde durum nasıldır? Şu "bizimkısi"r\\r\ nasıl bir ülke olduğunu iyıce gö- rebilmek için, yine Tunca Aykut'un çizdiği resme bakalım: "Kapısında kuyruklar oluşan hiçbir tiyatro gösterimi yok artık. Kendilerine yazılı ve görsel ba- sında 'sanatçı' unvanı verilen birçok insanınpeşin- de yığınlar var. En az iki sayfa olan tiyatro eleştiri- leri çok geride kaldı. Şimdi gazetelerin ikinci sayfa- lan sanatçılann(l) sevgililerine, kim tarafından dö- vüldüklerine veya geceyi nerede geçirdiklerine ay- nlır hale geldi. Televizyonlann en etkili saatleri 'te- le- vole' kültürüne, 'dahi ile dâhi'y/, 'varis ile vâris'/ ayıramayanların bozuk Türkçelerine terk edilmiş. Tıyatrolar kayboluyor artık. O sayede 'doğru Türk- çe de kayboluyor... Bundan sonra 'tiyatro' eğitimi almış banka memurlan, bakkallar, pazariamacılar, dansözler, polısler, tetıkçiler ve hatta 'babalar' gö- rebileceğiz belki, ama tiyatro yapan 'eğitim almış' oyunculan görmek zor olacak..." özel tıyatrolar açısından böylesine "vahim" bir durumda neler yapılabileceğinı, yapılabılecek bir şeyler kalıp kalmadığını önümüzdeki hafta tartış- maya çalışacağım. e-posta: ahmetcemal" superonline.com acem20 ' hotmail.com Odüllü filmler Diyarbakır'da • DÎYARBAKIR (Cumhuriyet) - Diyarbakır son birkaç yıldır özellikle kültür ve sanat alanında kabuğunu kınyor. Kentte son olarak Galeria Sinemalan'nda 'Ödüllü Filmler Festivali' başladı. 15 gün boyunca Avrupa'da ödül alan 14 film sunulacak. 2 yıldu- birçok kültür-sanat festivalinin düzenlendiği Diyarbakır "da sanatseverler şimdi de uzun yıllar izleme olanağı bulamadıklan ödüllü filmlere ulaşıyor. Galeria Sinemalan'nda . başlayan festival boyunca yönetmen Raoul Peck'in 'Lumumba', Jim McBride'uı 'ttirafçı', Vincette Aranda'nın 'Özgürlük', Ken Loach'ın 'Ülke ve Özgürlük' ve 'Carla'nın Şarkısı', Nathieu Kassowitz'in 'Protesto', Bertrand Blier'nin 'Erkeğim', Jorge Ali Trana'nın 'Kızıl Oidipus', Thaddeus Sullivan'm 'Hiçbir Şey Kişisel Değil', Kjell Sundvall'm 'Son Sözleşme', Mike Van Diem'in 'Karakter 1 , Tran Ann Hung'un 'Bisikletçi', Mohsen Makhmalbaf 'ın 'Aşk Nöbeti' ve Vincette Aranda'nın 'Özgürlük' ve 'Çıplak Bakış' fihnlerinin göstenmı yapılacak. Nâzım Hikmetfn dostları TÜYAP'ta • Kültür Ser\isi - Bu yıl 21 .'si düzenlenen Tüyap Kitap Fuan'nın konuklan arasında, Nâzım Hikmet'in dostlan Rus akademisyenler Prof. Dr. Svetlana Uturgauri ve Dr. Antonina Sverçevskaya da bulunuyor. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı ile Cem Yayınlan'nın konuğu olan, bu akşam saat 18.30 ile 20.00 arasında Heybeliada Salonu'nda dinlenebüecek yazarlar söyleşiden önce 17.00-18.30 arasında Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı standında kıtaplannı imzalayacaklar. Yazarlann Nâzım Hikmet'in Rus çağdaşlannın anılanndan derlediği 'Kardeşim Nâzım' adlı kitap Mehmet Özgül'ün çevirisiyle; Nâzım Hikmet ile Vera Tulyakova'nın yakın dostu olan Antonina Sverçevskaya'nın kendı anıları ve arşiv belgeleriyle oluşturduğu kitabı 'Nâzım Hikmet ve Tiyatrosu' ise Hülya Arslan'ın çevirisiyle Cem Yayınlan tarafından yayımlanmıştı. Sverçevskaya, Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu'nda Nâzım Hikmet'in tiyatrosu üzerine bir bildiri sunmuştu. Aynı sempozyumda Uturgari'nin sunduğu bildiri ise 'Nâzım'ın Ü.«versitesi' başhğını uişıyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear