22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2002 CUMA DİZİ 1975-1994 yıllan arasında işlenen 908 faili meçhul cinayetten yalnızca 218'inin faili bulundu Sis perdesi aralanamadı HEDEF LAIK CUMHURİYET İlhan TASCI D,oğu ve Güneydogu'da işlenen cinayetlerin birçoğunun Hizbullah örgütünce yapıldığı, emniyet birimlerinin özellikle geçen yıl yaptıklan operasyonlar sonucunda açıklansa da bu olaylarda devlet birimlerinin parmağı olduğu görüşü tartışılıyor. TBMM'de oluşturulan komisyonlarca yapılan uzun soluklu çalışmalar, ifadeleri ve bilgilerine başvurulanlann anlatımlanyla sınırlı kaldı. Türkiye'de 12 Eylül darbesi önce- sinde başlayan ve bugüne kadar süren faili meçhul cinayetlerin kamuoyu vicdanını rahatlatacak nitelikte çözü- lememesi, net olarak faillerin arka- sındaki güçlere ulaşılamaması, devlet ve güvenlLk güçlerini hep "töhmet" altında bıraktı. Cinayetlerin aydınlanması konu- sunda adımlar atıldıysa da özellikle si- yasi cinayetlerin çözümünde yetersiz kalındı. Faili Meçhul Cinayetleri Araş- tırma Komisyonu'nun belirlemeleri- ne göre 1975-1994 yıllan arasında 908 cinayet işlenirken, bunlardan yal- nızca 218'ınin faili yakalanabildi. Komisyonun çahşmalan "devletsr- n" adı altında hep kesintiye uğradı. Ha- zırlanan raporla devletin kuçük dü- şürüldüğü iddiası öne sürülürken, ko- misyonun raportörü Akman Akyü- rek, "kuşkulu" bır trafık kazasında ya- şamını yitirdi. Doğu ve Güneydogu'da işlenen ci- nayetlerin birçoğunun Hizbullah ör- gütünce yapıldığı, emniyet birimleri- nin özellikle geçen yıl yaptıklan ope- rasyonlar sonucunda açıklansa da bu olaylarda devlet bınmlerinin parma- ğı olduğu görüşü tartışılıyor. TBMM'de oluşturulan komisyonlar- ca yapılan uzun soluklu çalışmalar, ifadeleri ve bilgilenne başvurulanJa- nn anlatımlanyla sınırlı kaldı. Faili meçhul cinayetlerin arkasındaki güç- lere, kurumlara veya devletlere ulaşı- labilmiş olsaydı, daha sonrakı faili meçhul cinayetlerin önüne geçilebil- miş olacaktı. Araştırma komisyonla- nnın "iyi niyetfi" çalışmalanna karşın, olaylardaki sis perdesının aralanama- masının nedenlerini bu komisyonlar- da görev almış eski parlamenterler değerlendirdi. Devlet üzerlne gidemlyor TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu. Türkiye'nın devlet olarak, faili meçhul cinayetleri, polis marifetiyle çözme konusunda ciddi gayret gösterdiğini belirterek "Ancak faüi meçhul cinayetlerde faillerin be- lirienmesi yeterü değildir. Olay, siyasi cinayetlerin arkasındaki güçlerin or- taya çıkanlması ola>ıdır. O gücü orta- ya çıkarmak konusunda aynı duyar- lüıkgösterilmiyor" dedı. Yalnızca ci- nayeti işleyen örgütlerin ve üyelerinin yakalanmasıyla sorunun çözülmedi- ğini vurgulayan Avundukluoğlu, "En önemtisi Uğur Mumcu cinayetidir. Fer- de arkasını biitün çıplakhgıyla ortaya koymadıkçaroeseleçözühnflş ohnaz. Mumcu, banagöre, öiüm fermanmı ya- zanlan kitaplannda vazdL Bugüne ka- dar ne devlet tarafindan ne de resmi mercilerce konunun üzerine gidileme- di" diye konuştu. Perln devlet engellivor TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu üyesi, CHP Genel Başkan Yarduncısı EşrefErdem, yükselişe geçen sol düşünce \ e ışçı ha- reketine yönelik olarak 12 Eylül'den sonra linç girişiminin arttığı bir süre- cin başladığını kaydetti. Erdem, özel- likle 1990-1997 döneminin, faili meç- hul cinayetlerin arttığı "karanflk" bir dönem olduğunu vurguladı. Erdem, bu dönemdekı faili meçhul cinayetlerin tüm yönleriyle çözülememesinin ne- denıni "TBMM'de oluşturulan araş- orma komisyonlan yetersiz kaldı. Ye- terince bilgryi devletten alamadı. Ko- misyonlara çağnlan asker ve shil ki- şiler, gelmekten kaçuıdılar. Bunlara karşı bir yapünm yokuı" sözleriyle açıkladı. "Devlet sırn" adı altında önemli bilgilere ulaşılamadığına işaret eden EşrefErdem. suç duyurusunda bu- lunulan kişilerin terfi ettirildiği, hi- maye edildiği Türkiye'de faili meç- hullerin ortadan kalkmasının, faille- rinin bulunmasının olanaksız oldu- ğuna dikkat çektı. Faili meçhulleri Türkiyenin "karalekesi" olarak ni- telendiren EşrefErdem, cinayet dos- yalannın yeniden yeniden açılması ve tüm yönleriyle aydınlatılması ge- rektiğini söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Er- dem, faili meçhul cinayetlerde, kilit ci- nayetin Uğur Mumcu olduğuna işaret ederek "Eğer bu çözüJürse arkası ge- lecektir. Çağdaş bir ülkede yaşamak is- tiyorsak. bu pish'ğin üzerinde yürüye- meyiz. Cinayetlerin failleri bulunma- h ve kamu \icdanı rahatianlmahdır" dedi. TBMMnln gücü yetmedl Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun 200 sayfalık, 10 bin belgeyi içeren raporuna karşın kesin adreslere ulaşıünası engellendi. Ko- misyonraporunda, Güneydogu'da in- celemeler yapacak heyetin çalışmala- rını engellemek için, 20 helikopter boş beklediği halde helikopter veril- memesi de değerlendirildi. Raporun sonuç bölümünde çahşmalan engel- lemeye çalışan oluşumlar şöyle irde- lendi: • Yargı organlannca soru sorula- mayan bu örgütler istedikleri gibı dev- let iradesine hâkim olmakta ve dev- leti her türlü emellerine alet edebilmek- tedüier. • Bunlar yasal hiçbir dayanağı ol- mamasına karşın istedikleri insana si- lah taşıma izni verebilmekte, gizli ko- rucu adı altında görevlendirebilmek- tedir. • Emniyet güçlen üzerinde idare- nin yeterli denetimi kurulmalı, emni- yet güçleri içerisinde hukuk dışı olu- şumlara izin verilmemelidir. Dosyalar kapanmaz' UğurMumcu,Ahmet TanerKışla- h suikastlanrun faillerinin yakalandı- ğı belirtilen Umut operasyonu için düğmeye basan dönemin îçişleri Ba- kanı Sadettin Tantan, cinayetlerle il- gilı yeni bilgı akışı geldiği sürece ola- yın arkasındaki hedeflere ulaşılabile- ceğıni, bu nedenle dosyalann tamamen kapandığının söylenemeceğine işaret etti. Tantan, "Ankara'nıngöbeğiııde" böylesı cinayetlerin işlenmesinin ka- falarda soru işaretıne neden olduğu- nu, polısiye ve diğer alandaki istihba- rat zaafiyetlennin öne çıktığını vur- guladı. Tantan. eksikliklerin belirlene- rek, bunlann gidenlmesi gerektiğini söyledi. Hiçbir zaman bu tür cinayet- leri işleyenlerin hedeflerinin ne oldu- ğunun ve amaçlanna ulaşıp ulaşma- dıklannın araştınlmadığını belirten Tantan, "Bu çalışmalar zamamnda yapdmış obaydı. arkadaki güçlere de uzanılabilirdi" dedi. Eski İçışleri Bakanı Sadettin Tan- tan, faili meçhul cinayetlerde sınır aşan büiiktelikler olduğu için arkada- ki güçlere ulaşılmasının zorluğuna işaret ederken, Ankara'nnı göbeğin- deki öldürme eylemlerinin kafalarda soru işaretlerine neden olduğunu söy- ledi. Türkiye'de bugüne kadar iç ve dış terör hareketleriyle ılgili olarak çok yönlü araştırma yapılmamasını eleş- tiren Tantan, yalnızca dosya bazında- ki e\Taklar üzerinden çalışmalar ya- pıldığmı, uluslararası istihbarat ör- gütlerinin kullanılabılir boyutu, para, insan ve mal hareketleriyle ilgili araş- tırma yapılmamasının eksikliğinin ya- şandığını belirtti. Sadettin Tantan, ba- kanlığı döneminde böyle bir çalışma yapmak için girişimde bulunduğunu, ancak bakanlıktan aynldıktan sonra- ki durumunun ne olduğunu bilmedi- ğini söyledi. Faili meçhul cinayetlerde çok sayı- da ülke insanının kullanıldığıru belir- ten Tantan, "Niteükli,üretken güçyok edilrvor. Konuya yalnızca terörist fa- aliyetier açısından değil, ekonomik ve sosyal açıdan da bakümalı" dedi. Umut davasındaki karar, faili meç- hul cinayetierdeki dosyaiannkapatıl- dığını söylemenin mümkün olup ol- madığı yönündeki soruya, Tantan, "Bügi akışı geldiği sürece, mahkeme- yi başka hedeflere götürecektir" di- yerek, dosyalann kapanmadığının sın- yalinı verdi. Terör hareketlennin kendıliğinden gelişmediğini, faili meçhul cinayet- lerin önüne geçilebilmesi için Türkı- ye'nin uluslararası boyutta araştırma yapıp, elde edilen veriler ışığında ön- lemlerin geliştinnesi gerektiğini an- latan Tantan, sözlerıni şövle sürdür- dü: "Faili meçhul olaylara ülke çıkar- lanvesosyolojikboyutta.tehdhunsur- lannı banndıran dış ülkelerdeki hare- keüihgi de bunun içerisine ko>makge- reki>or. Bö\le bir \öntemle. soru işa- retlerinin olduğu konulara da açıklık gdecektir." Tantan, faili meçhul cinayetlerin hep olay bazında ele alınmasını da eleştirerek şunlan söyledi: "Olayı sadece öldürme olayı olarak görmemek gerekir. O öldürmeye iten nedenlerin neler olduğuna, anıacına ulaşıp ulaşmadığma bakmak gereki- yor. Bu yalnızca laik düzenin \ ıküma- sı olarak da algüanmamah. Birtaknn menfaatler zincirinin ortaya çıkma- sında korku etkili midir? Bu insanlar bir başka istihbarat güçlerince kulla- mlmışsa amaçlan nedir? KendUerine karşı yapılan bir harekete karşı misil- leme mi \apmı^lardır? Bunlara bak- mak gerekivor.'" Dönemin îçişleri Bakanı Tantan, faili meçhul cinayetlerin önlenebil- mesi için, istikrarlı bir yönetim ve ekonominin çok güçlü olması gerek- tiğini vurguladı. Sürecek Katledilen Turan Dursun'un oğlu Abit Dursun, faili meçhul cinayetlerin amacını değerlendirdi: Koııtrollü Islam istendiKatledilen, laikcumhuri- yet savunucusu Turan Dur- sun'un oğlu Abit Dursun, Ortadoğu ve hatta Orta As- ya cumhuriyetleri üzerinde "konfroDü ıslam kuşağını'' yaratmak isteyen ABD, Al- manya ve Avrupa ülkeleri- nin, bunun için tran ile el al- tından işbirliği yapüğına işa- ret etti. Yaratılmak istenen kontrolhı îslam kuşağına kar- şı çıkabilecek donanımlı ay- dınlann sistematik olarak yok edildiğini kaydeden Dur- sun, ancak 11 Eylül saldın- larıyla kontrollü Islamın mümkün olmadığının görül- düğünü söyledi. Abit Dursun, 1990yıhmn başından itibaren başlayan, faili meçhul olarak bilinen, aslında "faili mahım" cina- yetlerin Turan Dursun ile başladığını kaydetti. Doç. Dr. Bahriye Cçok, Prof. Dr. Muammer Akso> ile devam eden sürecin 1993'te Uğur Mumcu ile tamamlandığını anlatan Dursun, en sonunda da Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nm katledildiğini anımsattı. Katledilentüm aydınlann demokratik-laik cumhuriyet için farkh alanlarda mücade- le ettiğine işaret eden Dur- sun, Turan Dursun'un doğ- rudan hedefe dönük müca- dele yolunu seçtiğini söyle- di. ABD başta olmak üzere özellikle Almanya'nın Orta- doğu ve hatta Orta Asya'da- ki cumhunyetler üzerinde kontrollü İslam kuşağını ya- ratmayı amaçladığını anla- tan Dursun, "Humeyni ile biıükte gelişen tran'm rohl busüreçteöneçıkı\or.Herne kadar ABD ve Aİmanya ile ters düştükleri görûlse de el alündan işbirliği söz konu- suydu. Yarbay Nort skanda- üyla, ABD'nin el altından İran'a silah saüşı >aprtğj or- tsç% çıkn. Böyiece,ABD'nin trania asunda çaüşmadığı anlaşıkb" diye konuştu. Abit Dursun, Almanya'nın da şeriatçı örgütlenmelere kucak açtığına işaret ede- rek, ölen Kaplancılar'ın ku- rucusu Cemalettin Kaplan ve yandaşlan başta ohnak üzere, Sıvas Katliamı'nda rol alan şeriatçdan da bann- dlrdığını vurguladı. Turan Dursun cinayetindeki silahın da Alman menşeli olduğu ortaya çıktı*" diye konuştu. Yaratılmak istenen kont- rollü tslama karşı çıkabile- cek Turan Dursun, Bahriye Üçok. Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu gibi donanım- lı insanlann varhğına işaret eden Abit Dursun, "Bu ay- dınlann ortadan kakünhşı sistematikolarakgerçekleş- tirikfi''dedi. Iran'daki kamplarda ye- tiştirilerek Türkiye'ye gön- derilen çok sayıda kişinin bulunduğunu vTirgulayan Abit Dursun. bunlar arasın- da diplomat sıfatıyla SA- VAMA ajanlannm da bu- lunduğunu belirtti. Dursun, îran'm suikastlardaki rolü- nü şöyle açıkladı: "Bu ajankr avdm suikast- lannda yer aldığı gibi, bir- çok muhalifi de yok etmiş- lerdir. Tetiği çekenler, Bat- man yöresinden 1980'H yri- larda götürülüp yetiştiril- diktefl sonra Türkive'ye ge- tirileninsanlardır.Tetikçek- meleri öne çjkıyor ama geri planda,Iran lojistik desteğj- ni vermiş, silah ve eğitim, maddi kaynaklaryaratmış- ür. Bu işin ana projesinde de ABD, Aİmanya ile Avru- pa ülkeleri vardı. Bundan yararianan onlardır. En al- tında tetikçiler,onun üstün- deİran başta oonak üzereet- kili devletler, en üstte ise ABD, AİmanyaveAvrupa." Abit Dursun, "Kontroi ediBp başka ülkelere kendi çıkartaniçin kuBanan ABD kendi yararrjğı cana% ar ta- rafindan 11 EylüTde vunü- du. Kinıileri, tslamın iste- nildiği gibikontroiedilerek, istenilenyeresaldırDknıaya- cağuu gördüler" diye ko- nuştu. BIRBAKIMA SERVER TANİLLt İnsanca Yaşamak... Nâzım Hikmet'ın yaşamı üstüne pek güzel eser- leryazılmıştır. Daha da yazılacak. Onlann içinde be- ni en çokdoyuranı, Memet Fuat'ın yazdığı, Adam Yayınları'nda çıkan Nâzım Hikmet adlı kitaptır. Konusuna o çapta eğılen bir çalışma, sanıyorum başka dillerde de yapılmış değil. Bir de, büyük şaırin kendi yaşamı üstüne yazdı- ğı, Otobiyografi adlı şiiri var. Bir buçuk sayfa için- de, şair, yaşamını özetler. Şiır, 1961 Eylülü'nde Do- ğu Berlin'deyazılmıştır. Demekoluyorki, ölümün- den iki yıl kadar önce kaleme alınmış. Ama nasıl da guçlü bir şiırdir o! Dev bir ömür, onca az bir sayfa çerçevesınde na- sıl olur da bu denli özlü ve çarpıcı biçimde dile ge- tirilir, her okuyuşumda şaşırtmıştır beni. Şiirin de gücü, dıyeceksıniz. Öyle! Işte o şiirınde, şair, 1902'dedoğumundan 1961 yılına değin başından geçenleri vurgularken, so- nunu şöyle getirir: Sözün kısası yoldaşlar Bugün Beriin'de kederden gebermekte olsamda İnsanca yaşadım diyebilirim ve daha ne kadar yaşarım başımdan neler geçer daha kim bilir. Şiirde geçen "insanca yaşamak" deyimi beni pekdüşündürmüştür. Milyarca ınsanın içinde, ka- çı çıkıp da, bir ömrün sonunda "insanca yaşa- dım" diyebilir şair gibi? Deyimin, en başta felsefî bır ıçeriği var. Filozoflar, kaç yüzyıl öncesınden, yaşama anlam vermenin de üstünde dururken, çeşitli ölçütler ile- ri sürmüşlerdir: Ahlaklı olmak, mutluluğu amaç edınmek, özgür olmak, onlann ilk akla gelenleri. Ne var ki, bu saydıklarımız da üzerlerınde ayn- ca düşünülmesı gereklı kavramlar: Nedir ahlak, ne demektır ahlaklı olmak? Mutluluktan neyi an- lamalı? Ya özgürlük ne anlama geliyor? "İnsanca yaşamak", belkı hepsıni kavrayan ve aşan bir şey. Insanlar tek başlanna düşünüleme- yeceğinden, işin içine mutlaka, toplum da girece- ğinden, belki asıl açıklayıcı olanı. "özgür ve birlik- te yaşamak"\ Nâzım Hikmet'in kendisi de, yine pek ünlü bir şiirinin sonunda, bunun altını çizer ve şöyle der: Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim. "İnsanca yaşamak" bu! İnsanca yaşamanın önüne yığınla engel gelip dikildiğinden, insanca yaşanacak birtoplumu ve dünyayı kurmak da bizı bekliyor. Savsaklanacak bir görev de değil bu. Goethe'nin sözleri hep ha- tırlarda olmalı: "Yaşamaya olduğu gibi özgürlüğe de, ancak onu hergün yeniden fethetmek zorun- da olanlarlâyıktır." Denecek odur ki, kolay değil insan olmak ve in- sanca yaşamak! Böyiece, ömürlerinin sonunda "insancayaşadım" dıyebilenler ne mutlu insanlardır. Nâzım Hikmet, onlardan biri oldu. • Şu yakın günlerde aramızdan aynlan Cahit Ağa- bey deöyleydi. Prof. Bülent Tanör'un babasının. sevdikleri ve dostlan arasında adı, Cahıt Ağabey'dı. Kafası, gön- lü ve sofrası açık bır insandı. Sohbetine doyum ol- mazdı. Askerliği meslek olarak seçmişti. Cumhuriyet'ı kuranların anılarına ve ilkelenne yürekten bağlı bır asker! Çağdaş olmanın anlamı buydu ona göre; yur- duna ve insanlığa yararlı bir kışi olmak da ona bağ- lıydı. Seksen beş yıllık bir ömür hep bu idealle sar- maş dolaş olduğundan, öleceğı güne değin de kafa ve ruh dinçliğini sürdürdü; geleceğin guzel gün- lerine inancını da kaybetmedi. Ve bir gün de, "insanca yaşama"nın gereklen- ne uyup onu tatmanın mutluluğuyla, "Elveda dün- ya, merhaba kâinat" dedı. Nur içinde yat, sevgili Cahit Ağabey!... ^ tmmob makina mühendisleri odası izmir şubesi GENEL KURUL TOPLANTISINA ÇAĞRI ŞUBEMİ2İN XXI. DÖNEM OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI aşağıdakı tanh, yer ve gündem çerçevesınde, çoğunluk aranmaksızın gerçekleştınlecektır. Üyelerimizin katılımı önemle rica olunur. XX. DÖNEM YÖNETİM KURULU GENEL KURUL TOPLANTISI: Tarıh : 26 Ocak 2002, Cumartesı Saat : 09.30 Yer : D.E.U. Sureklı Eğitim Merkezı (DESEM) 75. Yıl Anfisı (tzmır Sineması Karşısı) Alsancak - İZMİR SEÇİMLER Tarih. 27 Ocak 2002. Pazar Saat: 09.00-17.00 Yer MMOLokali Alr Çetınkaya Bul. No: 12/1 Alsancak • İZMİR GÜNDEM: 1. GÜN (26 Ocak 2002. Cumartesil LAçıhş, 2. Başkanlık Dıvanı Seçımı, 3. Saygı Duruşu. 4. Şube Başkanının konuşması, 5. Konuklann konuşması. 6. Şube Çalışma Raporu ve Malı Raporun okunması ve cteğertendirilmesi, 7. Dılek ve önerıler, 8. Adayiann belırienmesı, 8 1 Şube Yönetim Kurulu aöaylarının belırlenmesı, 8.2 Oda Merkez Genel Kurulu delegetennm belırlenmesi, 9. Adayiann tutanağa bağlanarak ılanı ve kapanış. 2. GÜN (27 Ocak 2002. Pazari 10. Seçımter www.oumhuriyetevleri.org
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear