23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2002 CUMARTESİ OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gofus@cumhuriyet.com.tr MUMTAZ SOYSAL Flört ve Kur YILLARIN gazetecısı Doğan Uluç, New York'ta Yunanıstan Başbakanı Kostas Simitis'e sormuş: "Cem ile Papandreu'nun flört ve kuryapmayı an- dıran temaslan ardından Denktaş ile Kterides'/n buluşmalan yeni bir hava yarattı. Aynı düzende EcevnV/e buluşmayı ister misiniz?" Yanrt: "Flört ve kur sözcüklerini beğenmedim. Türk ve Yunan dışişleh bakanlan ciddi görüşme- ferfe sorunlara çözüm anyoriar. Ama bazı koşulla- nn yerine gelmesi lazım. Cem ile Yorgo'nun ge- rekli noktaya gelmeleri lazım. Yoksa, Türkjye'ye sadece anlaşmamak üzere gidersem doğru ol- maz. Yeni birşeyleıin, olumlu gelişmelerin olma- sı lazım." Ingilizce asıllı "flört" sözcuğü, genellikle sanıldı- ğının aksine, öyfe pek aşkla meşkle ılgili bir kök- ten gelmez. "To flirt", yelpazeyle oynamakta oldu- ğu gibi, ani hareketlerie bir şeyı açıp kapamak ya- hut onunla zırt pırt oynayıp oyaianrnak anlamına ge- lir. Bugün, belki de bu anlamından kalkarak, pek ciddi olmayan "âşıkane" oyunlar için kullanılır. Sevda konularında "uzmanca" bir dil sayılan Fransjzcanın ünlü Robert Sözlüğü ise aynı sözcü- ğü daha etraflı tanımlıyor "Karşı cinsler arasında, duygusal yanı genellikle pek derin sayılamayacak ve şehvetten az çok uzak bilınen aşk ilişkisi." Za- ten, o dil, bu çeşit ilışkilerin tek yanhsı ve daha ki- barcası için kendi deyiminı de oluşturup başka kül- türlere ihraç etmiştir: "Kuryapmak"; yani, "sürek- liyakınlık, incelik ve nkkatgösterip birkadının kal- bini kazanmak." Uluç, deneyimli gazeteci: Papandreu ileCem ara- sında olupbitenlerdeki dış görüntünün "flört ve kuryapmayı andırdığım" biliyor. Simitis, akıllı devtet adamı: Hıç değilse kendi açı- lanndan, yanak yanağa öpüşmeler ve deprem yar- dımlaşma/anyla başlayıp zeybek oyunlanna kadar uzanan ilişkinın gensınde bir ciddi hesabın yattığı- nı açıkça söylüyor. Gelinecek "gerekli noWa"yı da ima etmekte: Aradaki tek sorun olarak "kıta sahan- lığrnın kabulü ve o konuda uluslararası yargıya gi- diş. Yani, kıta sahaniığının başlangıç çizgisi olan ka- rasulannın limiti başta olmak üzere, başka bir yı- ğın Ege sorununun bir yana bırakılması. Sayın Başbakan, bu flört aşamasında bile elde ettiklerinin dökümünü hiç yapmıyor. Yunanistan'ın "Brükselmızıkçısı" olmaktan kurtanlması, Atina'yı eli kanda yakalayan Apo konukseverliğinin unut- turulması, Kıbns sorununun Avrupa'ya havate edil- mesi ve Türkiye'de "ulusal dava" olmaktan çıkan- lıp "birkısım basınla "işadamlan'nın "tasa"sı du- rumuna getirilmesi. Iki dışişleri bakanı arasındaki sözde "flört" biraz daha devam ederse, kur kurbanı Türkiye'nin han- gi yataklara sürükleneceğı açıkça belli olmuyor mu? Yeni Yasa Kadınlanmıza Ne Getiriyor?.. Prof. Dr. Aysel ÇELtKEL B ılindiği gıbı, yeni bir Medeni Kanun ve Medeni Ka- nun 'un Yüriirlüğü ve Uygulama Şek- h Hakkındaki Ka- nun, TBMM'de kabul edildi. Her iki yasa Sayın Cumhurbaşkannnız tarafından da onaylandı Insanhak- lanna saygılı eşlerin hak ve yü- kümlülükJerini eşitlik esasına gö- re dÜ2enleyen bir Yurttaşlar Yasa- sı 'na sahip olmak. bir yurttaş ola- rak onur verici bir olay. Artık yurt- dışında bir bilımsel toplantıya ka- tıldığımız zaman, Yurttaşlar Yasa- mızın kadınlan ve çocuklan ikin- ci planda gören, zayıf düşüren, haksız ve adaletsiz hûkümler taşı- yan hükümlerinden bahsederken rahatsızlık duymayacağımızı düşü- nerek mutluluk duyuyorum. Bu yasaya uzun yıllar içinde emeği geçen bılım adamlanmızı, bakan- lanmızı ve kadın kuruluşlanmızı kutluyor, bu konuya emek vermiş bir kadın derneğınin başkanı ola- rak teşekkürü borç bıliyorum. Heyecanla desteklediğüniz yasa çabşması eger mutiu bir sonla bi- tirilebilseydi, yasada öngörüJen bir toplumsal yaşam değişikhgi sağla- nabifecekti. N'eyankId böylesonuç- lanmacb. Toplumda insan haklanna say- gılı yeni bir kadın ve getireceğinıinandığımızy • kişisel ilişkilerde eşlen/V ve yükümlülûkler getir ? liğin sona ermesi halinde m ı lığının paylaşılması konusunda Edinilmiş Mallara Katılma Rejı- mi'ni yasal rejim olarak kabul et- mekle, haklar ve yükümlülûkler açısından tutarlı ve getirdigi ilke ile uyumlu davranmıştır. Bugün yürürlükte olan Medeni Kanun 'a göre. kadın evin geçindi- rilmesinde ve nafaka ödemede ku- ral olarak mali bir yükümlülük al- tında olmadığı halde. yeni yasaya göre, her konuda kabul edilmiş olan eşithk gereği eşit sorumluluk altına girmiştir. Bu durumun yasa- da, yasal rejım olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimı kabul edil- diği için doğal karşılanması gere- kirdi ve öyle de oldu. Eşler eşit so- rumluluk üstlenirken mal paylaşı- mı konusunda da eşit haklardan yararlanacaktı. Medeni Kanun'un Yürürlüğu ve Uygulama Şekli Hakkındaki Ka- nun; yasal rejimin önceki evlilik- lere evlilik tarihi itibanyla uygu- lanacağını, eşler yasal rejimin ken- dilerine uygulanmasmı istemiyor- larsa bir yıl içinde yasada yazılı diğer rejimlerden birini seçebile- cekleri biçıminde bir düzenleme kabul etseydi, evli kadınlann bek- lentilerine uygun bir sonuç doğa- caktı. Bu düzenleme yasa yapma tekniğine de uygun olacaktı. Ama öyle olmadı. Oysa Medeni Kanun'un Yürür- lüğu Hakkındaki Yasa'nın 10. mad- desi, Medeni Kanun'un yürürlüğe girdıği tarihten (1 Ocak 2002) ön- ce yapılmış olan evliliklerin bu- gün yürürlükte olan mal aynlığı rejimine tabi olacağını kabul etti. ^Mal aynlığı rejımınin, 75 yıllık uy- golamasıyla, kadınlar için haksız ve eşıtsiz sonuçlar doğurduğu bi- hnmektedir. Esasen kadın kuruluşlannın yıl- lardır değiştirilmesini istedikleri iki ana konudan biri mal rejımle- nydi. Yasa yukanda anılan kuralı koyarken biraçık kapı bıraktı. Eş- lenn, anlaştıklan takdirde, yeni ya- sal mal rejiminin kendilerine evli- lik tarihinden inbaren uygulanma- sı için sözleşme yapabileceklerinı kabul etti. Yani yasa tekniği olarak yapılması gerekenin tam aksini yaptı. Eşit haklar tanıyan yeni bir ya- sa çıkarken yasanın, yürürlükten önceki evliliİdere uygulanamaya- cağını, ancak eşler isterlerse note- re gidip sözleşme yaparak yeni re- jimin şemsiyesi altına girebilecek- lerini düzenlemiş olması. yasa çı- karma tekniği ve amacına uygun değildir. Haklan genişleten bir ya- sa çıkanlıyor. Bu yasanın ekono- mik haklar getiren hükümleri es- ki evliJere ancak sözleşme yapmak suretiyle uygulanması sağlanabi- liyor. Demokratik haklar sağlayan bir yasanm önceki ilişkilere uygu- lanmasının sözleşme yapma şartı- na bağlanması biçiminde bir yasa yapma tekniği olamaz. Aynca han- gi kadın, eşini böyle bır sözleşme için ikna edebilir. Eşit paylaşıma inanan bir erkek bunu esasen söz- leşme olmadan da yerine getirecek- tir. Sonuçta şöyle bir tablo ortaya çıktı: Evli kadınlar şimdiki duru- ma nazaran daha fazla yükümlü- lük altına gırerken malvaruklannın paylaşılmasında eşit hakka sahip olamadılar. Işte Medeni Kanun'un çıkanhş amacına aykın olan da budur. Böyle bir düzenleme, yasalann geçmişe etkili olamayacağı gibi bir gerekçeye dayandınldı. Bu da diğer bir yanlış oldu. Özel hukuk- ta kabul gören kural şudur Yeni ya- sa hükümleri kazanılmış haklan etkilemez. Bu, hukuksal güvenli- ği koruyan genel bir ilkedir. Evlen- me, ehliyet,reşitolma, boşanma gi- bi tamamlanmış işlemler için ka- zanılmış hak söz konusudur. Yeni yasalar bu haklara etkili olmaz. Yürüyen ve devam eden ilişkiler- de kazamlmış bir hak söz konusu değildir. Devam eden ilişkilerde tamamlanmamış ve beklenen hak- lar söz konusudur. Mal rejimleri, eşler arasındaki malı iiişkilenn nasıl yürütüleceği- ni ve sonuçlandınlacağını bildiren rejimlerdır. Evlih'k devam ederken malvarhğı üzerinde kazanılmış bir hak olmadığı için, yeni yasanın geçmişe etkili olmasında hukuksal bır sakınca yoktur. Nitekim bu hü- kümlerin aynen tercüme edilerek alındığı yeni Isviçre Medeni Ka- nunu da yeni yasanın mal rejimi hü- kümlerinın geçmişe etkili olaca- ğını kabul etmiştir. Sonuç: Yeni Medeni Kanun aile huku- ku kitabı, eşler arasındaki kişisel ve malvarlığına ilişkin sonuçlan açısından birpaket olarak hazırlan- mış ve böylece kabul edikniştir. Bu paketın bir kısmının yayım ta- rihinden itibaren geçmişe etkili olarak yürürlüğe gireceğıni, pake- tin ikinci kısmının (mal rejimleri) eski evliliklere uygulanmayacağı- nı kabul etmek, yasanın hükümle- ri arasındaki uyumu bozmuş, eşit- slzlik yaratmıştır. Yasa aileyi bir bütün olarak ele almış, kadın ve erkeğın hak ve so- rumluluklannı eşit olarak düzen- leme amacıyla çıkanlmıştır. Bir kısun hükümleri hemen yürürlüğe sokarken diğer kısmı için iradeye yer veren bir kural getirmesi, ya- sanın bütünlüğüne, eşlerin hak ve sorumluluklanndaki paralelliğe ters düşmüştür. Yürürlülük yasa- sının bu hükmü anayasamızın 10. ve 41. maddelerindeki eşler arasın- daki eşitlik ılkelerine aykındır. Ay- nca, >3sarnn yeni ve eski evlilerara- sında yaptığı aynm da anayasamı- zın 10. maddesine aykındır. Türk Tarihini Öğrenmenin Gereklili Nurer UGURLU O ktay Ekmd'nin 26 Kasım2001tarih- li Cumhuriyet ga- zetesinde yayunlanan "Ta- rih Idtaplannda yer alan yanbşlann tümö 'siyasal tercihlerin' ürünü" bâşlık- lı yazısı ile Orhan Bursa- KULTUD • SANAT (0212) 293 89 7« R T ü R K F i L M i D LEVENT KIRCA OYA BASAR ymsm SERMM HÜRMERİC HMUMMIMBt SUMEKTIIMAC ATACAN ARSEVEN yoKPMtaEVENT KjRCA ,»»:• OYA BASAR E» HODRI MEYDAN .*., LEVEMT KIRCA OYA BAŞAR SERMİN HÜRMERİC HAKANALTINER SÜMER TILMAC ATACAN AfiSEVEN AIİ SÜRMELİ DÜR UN ALİ SARIOGLU ÖİLEK TÜRKER LALE ORAL GLU ÂTİLLA PEKDEMİR 0. NURİ ERCA AIİ ERKAZAN « METİN SEREZLİ CÜNEYTTÜREL mM-cum**) IEVENT KIRCA a w YASAR ARAK MÜFİT CAN SACINTI HÜSNÜ ÖZCETİN «s«m;<»(T»aiERTUNCŞENKAY ALİ UTKU s.s SERTER ALKAYA s«u «*-«•,, BİROL YÜCEL »a;ı. YANNİS SOUÜS KKO. EROL KASAPOĞLU ,«-.» SEVİL NURSAN «nn* EREN TEOMAN SERDAR OĞUZ • 1*00- 18 15-1B OO-21 «S ' IS-3O-ifiOO-2T 30 "~ 'S-ittOO-21 *S C/CTESM,24.fa B-TSOO-21 4 * 0O-13 3O-18 OO-II •8-14 15-1* ««-11 $-2020 O-21 15 00 - a 30 1 e 1 I İ ÖO 21 «5 21 30 CCTESİ.2* 1fl •13 3O- 13-3O- 3O-1«OO-21 30 0O-18 *6-21 3O Ta 00-1830-21 OO C/C"res| 3S 3O 18 15 1 » 0O-21 *5 O<:TeSİ 23 46 ,ît: ! Mtfi MN VAKADC1 ÎS3E VAAM l î S Î 2 7 * 73 17 221 2â 5O aai «oe 42* AS BO 22' 9« 30 2«1 S7 87 231 2OS3 235 46S0 235 «3 «0 *«3 7fi 11 373 73 20 39* 42 54 3M 58 S& joo-M4ö-i7ao-woo ? 30- 1 * OO^I 6 30 î» 0O-S1 3O 2 4« 15 15-17 *S-2O 15-224S 0 «6-13 3O-'« 15-19 OO-21 «S 12 15 15 0O-'7 46 2O 3C 1 3 O M 0O-16 3O-1B 0O-2I 9O 1 OO-13 3O-16 15- •" 1 3G-1« 0O-"8 3O- »30-1*00-21 30 1 OO-13 3O-18 <Kt- 1 0O-IS3O-1C 16- ?iS-i'î45-14 *5^ * 3O-1- -~ 19 00-21 10 OS-22 0 3O1«51C - 8-2O O O21 Oi i« OO-ia 3O-2 _ - t-1S 1 S "7 4&-2O 3O O^TESf 23 3O H4OO 1B3O-1» 0O-21 3O >-13 45-1S3O-1S 10-21 «5 C C T ^ S İ J ' i-13 15-18 OO-1» 4S-21 3O OCT-ESİI-Z _ j '< OC-16 3O-19 OO-2' 3O 11 0O-13 3O-18 15-18 0O-2' *& 12 OO- 1S 15-18 OO-21 OO C-CTE8I-23 * 5 12 00-1* 3O-17OO-1» 10-21 9O • - -- 14 30 1 T 0O-1B 0O-21 30 '3 0O-i5»S-iB30-2ı 13 1 * 3O-17 15-2O OO . _ . - 3 00-15 *S-ifl 30-2' 1 11 OO 13 3C-"O 15-19 00-21 A 17 30-20 " 5 CJ'CTESI 23 OO 12 15-lS OO-II 1 OO-13 i s 00 20 *6 30 1 3O C 1 3O-14 0O-18 30 21 00 C^CTE 19 < 5-23 OO 190C21 *s 29 3O 18 0O-21 30 CVCTESl^ 5 C-CTESl SW 3O 0 l | 1T OOS 3O 14 16-18 4S-1S OO-21 30 ı l»ıı | >ı 1T OO 9 M 11 3O-140O-16 3O-1B0O-31 JO OCTESİ 24OO 98O ! Î 4 S - 1 1 1 S . ' 7 4 5 - W 1 S *87«1 *3 4 « 7 a i «a 233 27 OO 33* OO 77 • 3;sr?: 1 2*-1 * O 6 15-2O5 T 3 O 1 * O 1 30 C/CTESİ-24 1B T 3 O 1 * OO18 30 19 OOZ1 30 2*9-15 15-17 4 * 2 0 15-22*5 *SX> ı«3C-'BOO-2i 3O c M ı l p u 1 1 ^ - — 13*0-18 00-ie 30 ai 10 h'nml Aralık2001 tarih- li Cumhuriyet Bilim Tek- nik dergisinde yer alan "Uygartoktarihi okutatan" adlı yazısında söz konusu ettikleri görüşlere daha son- ra (aynntılı olarak) değin- mek düşüncesıyle konuya genel bir giriş yaparak baş- lamak isterim. Tarih, insan toplulukla- rmın yaşayışlannı, kültürve uygarlık alanmdaki ilerle- melerini, nedenleri ve so- nuçlarıyla, yer ve zaman göstererek, belgelere da- yanarak araştıran, incele- yen ve anlatan bfliın'dır. Geoel olarak tarih, in- sanyaşammm başlangKm- dan günümüze kadar za- man içindeki akışnıı,insan- lann birbüierhie olan itiş- kikrini, geçmişin yazıh ve yaasız güvenilir beigeleri- nedavanarak,doğru vegar- çeğe uygun olarakaraştmr, incekr. Bunun için tarihe, gecmişteki olaylann kro- notojik sırava uygun ob- rak açıklanması da denir. Aynca tarih, insanolarak nereden geliyonız? Geç- mişimiz nedir? gibi soru- lara karşılık veren bir bilim olarak da tanımlanır. Çün- kü tarih, insan geçmişinin, insan olaylannın bilimidir. Geniş anlamıvla tarih, insanbğm bütün geçmişj- dir, bunun bilimsel olarak incetenmesidir. Tarih bir bilim midir? Tarihten başka bütünbi- limler, bugün var olan ve tekrarlanan otaylan incele- dikleri halde, yalnız tarih, geride kalan, zaman için- de gelişen olaylan ve insan- lann geçmişini araştınr. Bilim, "Belli bir konuya özgü, çeşitfi olayiarla ugffi düzenlenmiş bUgilerin bü- tünüdür" Bilgılerin iyi dü- zenlenebilmesi için sayı- labilir, ölçülebilir, gözle- nebilir ve deneyi yapılabi- lir olması gerekir. Ama tanhsel olaylann gözlemi ve deneyi yapıla- madığı gibi, tekrarlanma- sı da söz konusu değildir. 0nun için tarih, gözlemi, deneyi ve tekran olmayan olaylarla uğraşan, kendine göre kesin yasalan bulun- mayan bir biBm'dir Bazı bilginler tarihi, ma- tematik, fızik, tıp ve diğer doğal bilimlergibi değil, bir bilgi dalı olarakkabul eder ve sosyolojinin bir bölü- mü sayarlardı. Çok eski devirlerde, ilk ve ortaçağda, tarih bir sa- nat olarak görülmüş, hita- betin birdalı bilinmiş, ede- biyat ve felsefe içinde yer almıştır. Ama zamanla ta- rihin de kendine göre ku- rallan, neden ve sonuç iliş- kileri içinde, dünü incele- yen, araştıran ve anlatan, bugünü açıklayan ve yan- na ışıktutan ölçüleri, değer- lendirmeleri, yargılan oi- duğu anlaşılmıştır. Böyle- ce tarih, bilgileri mantığa ve insan aklına uygun bi- çimde, olaylan iyi düzen- lenmiş bilgiler bütünü du- rumuna getirir. Bu bilgile- ri doğru, gerçek olması il- kesine dayanarak incele- yen, araştıran ve anlatan bilim dalı olarak tarih, an- cak XIX. yüzyılda kabul edilmiştir. Geçmişi insanlık kadar eski olmasına karşın tarih yeni bir bilimdir. Tarih dfinfi incefcr Tarihin konusu "insan ve toplum"dur Ama tarih bir toplum bflüni değildir. Çünkü toplum bılımleri bu- günü, tarih dünü inceler. Onun için tarihin konusu, insantophıJuklanıun orta- ya çıkışından günümüze kadar, uzun geçmişini, ne- den ve sonuç üişkileri için- de,yervezamangöstererek, maddive manevi yönleriy- le, doğru ve gerçeğe yakm, belgelere dayanarak araş- brmak, incelemektir. Tarih bugünü değil, dü- nü araştınr. Ama bugüne ışık tutar, yanna yol göste- rir. Bunun için tarihin di- ğer bilim ve bilgi dallany- la yakından ve doğrudan ilişkisi vardır. Çünkü tari- hin konusu çok geniş ve kapsamlıdır. insan toplu- luklannın oluşturduklan kültür ve uygariıklar, siya- sal ve askeri başanlar, bi- tim ve sanat alanındaki iler- lemeler, gelenek ve göre- nekler, tarihin konusu içi- negirer. Denebiürki, insan- la ilgili her şey, her olay, kendi alanlarında çok önemli araştırma ve bilgi kaynaklan olmakla birlik- te, genel anlamda tümü ta- rihin konusu içinde yeralır. Tarih, araştırdığı ve in- celediği konulara göre de çeşitli bolümlere aynlır. Tarihin, insanın yeryü- zündeki bütün geçmişini, siyasal ve sosyal yaşamı- nı, kültür ve uygarlık ala- nındaki ilerlemelerini, baş- langıcından günümüze ka- dar araştıran ve inceleyen bölümüne genel tarih de- nir. Ingiliz tarihçisi H.G. VVefls'in "Dünya Tarihüıin Genel Çizgûeri", Jacques Pirenni'nin "Büyük EHiıı- ya Tarihi", Arnold Toyn- bee'nin "Tarih Araşorma- tan", ABD'li tarıhçi W.H. Mc NeB'in "Dünya Tari- hi'' gibi yapıtlan birer ge- nel tarihtir. Tarihin, yalnız birulusun ya da devletin siyasal ve sosyal yaşamını, kültür ve uygarlıklanru konu edinen bolümlerine de özel tarih adı verilir. "Türidye Tari- hi","SdçuktaTarihT, "H>s. manh Tarihi", "Çin Tari- hi", "Mısır Tarihi" gibi. Tarih, insanın geçmişini öğrenmesine, bugününü anlamasuıa yardımcı bir bilimdir. Bunun için tarih öğretiminin önemi büyük- tür. Sayılamayacak kadar çok yararlan vardır. Çün- kü insan, çok uzun zaman düşündüğu ve kendisine sık sık sorduğu. insan top- luluklan nerelerden geldi, nasıl gelişti, hangi aşama- lardan geçtikten sonra gü- nümüze, bugünkü külfür ve uygarlık düzeyine ulaş- ü gibi sorulann karşılıgı- m tarihle, tarihi öğrenmek- le vermeye çahşmıştır. Bu- günü bilmenin, dünü öğ- renmekleolacağuun bilin- cine varan insanlar, yanna güvenli ve bilgili çıkabil- mek için gecmişlerini araş- tırmaya ve incelemeye, bu- nu birbilim olarakgeliştir- meye büyük çaba harca- mışlardır. Onun için tarih, insanla- nn geçmişte nasıl yaşadık- lannı, hangi devletleri kur- duklannı, birbirleriyle olan siyasal, sosyal, kültürel ve ticari ilişkilerini, savaşlan- nı, her birinin oluşturduğu uygarlıklan araştırmıştır. Bunlan, nedenleri ve so- nuçlanyla, yer ve zaman göstererek, belgelere da- yanarak ve yan tutmadan inceleyerek, doğru ve ger- çek bilgiler vermeye çahş- mıştır. Bu bilgilerle tarih, aile, dil, din, hukuk, ulus ve devlet gibi düşünce ve kav- ramlann önem ve etknılik kazanmasına yardımcı ol- muştur. Aynca, maddi ve mane- vi değerlerin, gelenek ve göreneklerin, ulusal varlı- ğınve ulus olmanın da öne- mini belirtmıştir. Tarih, bi- lim olarak geçmişten ör- nekler % r ererek insan dü- şüncesine açıklık getirme- ye çalışmaktadır. Tarih bir başka açıdan, uluslararası çekişmelerin de ka> r nağıdır. Bu kaynak, günümüz siyasal ve ekono- mik çatışmalannın da baş- hca nedenleri arasında yer almaktadır. Bu yer almada, tarihsel olaylann neden ve sonuç üişkileri, yer ve za- man bağlantıları büyük önem taşımaktadır. Çünkü tarih, geçmişle günümüz arasında sıkı ve sağlam bir bağlantı kurar. PENCERE NâamHikmereÖzlem Nâzım Hikmerin "100'üncü YılEtkinlikteri"baş- lıyor, başladı bile... Içerde ve dışarda tören, toplantı, tartışma, an- ma, açıkoturum, frlan, falan... • Eskiden Sovyetler ayaktayken, sosyalizm se- çenek görülürken, sermayeci düzenlerin yıkılma- sı beklenirken, Nâzım'ın adını ağza almak tehli- keydi... Kimi babayiğit sağına soluna baktıktan sonra günah çıkartır gibi konuşurdu: - Ben Nâzım 'ı severim, şair olarak büyük, ama ideolojisine karşıyım... Artık "teh/ike" kalmadı, Nâzım Hikmet'i sev sevebildiğince, an anabildiğince... Anlamı ne bunun?.. • Ne diyordu Nâzım: "İnsanlar sizleri çağınyonım: kitaplar, ağaçlar ve balıklar için, buğday tanesi, pirinç tanesi ve güneşli sokaklar için, üzüm karası saçlar, saman sansı saçlar ve çocuklar için." Nâzım Hikmet'in özü bu!.. öylesine ınsanca bir öz ki ne bir devletin ide- olojisine sığar, ne bir partinin programına, ne de Küreselleşme'nin piyasa ekonomisine!.. Nâzım dün Sovyetler Birliği'nin kapsamına sı- ğamazdı, bugünkü "Yeni Dünya Düzeni"ne hiç sığamaz... • Nâzım neden anılıyor?.. Neden anılmasın ki?.. İnsanlık bugün Nâzım'ın özlediği her şeye dün- den daha çok hasret... öylesine uzaktan hasret ki, dün bır "tehlike'sa- yılan özlemler, bugün gündemden çıkmış görü- nüyor... Oysa hiç gündemden çıkar mı?.. İnsanlar arasındaki eşitlik davası.. Tbklarfa açlann davası.. Üzüm karası saçlı çocuklaria saman sansı saç- lı çocuklann davası.. Hiç gündemden çıkar mı?.. Eğer bu davalar tehlikeyse, insanlığın günde- mınden çıkmalan daha büyük tehlike!.. Çünkü o zaman insan bitmiş tükenmiş demek- tir; yaşamak için bir neden kalmadı demektir. • Bizim Nâzım'a hasretimiz, onun şiirinde kurdu- ğu dünyaya özlemdir... Daha güzel bir dünyaya özlemimizi Nâzım Hik- met'e hasretle yineleyecegiz... Nâzım Hikmet'in şiıri kabuksuz bir özdür, ne içe- riğinden soyutlanabilir, ne de ülküsünden ayık- lanabilir; dizelerinden sözcüklerine, hecelerin- den hanierine dek tümelliğe erişmiş bir şiir... 10O'üncü Doğum Yılı'nda yeniden kavuştuğu- muz Nâzım'a kendi dizeleriyle "Hoş Geldin" di- yelim: Hoş geldin! Kesilmiş bir kol gibi omuz başımızdaydı boşluğun... Hoş geldin! Biz bıraktığın gibiyiz. Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta. dostu düşmandan ayırmakta.. 1932 Çapa Kız Muallim Mektebi mezunu, 1945'te Sansaryan Hanı'nda ölen Şair Hasan Basri Alp'in eşi, yaşarrun yiğit yolculanndan öğretmen ŞÜKRÎYEALPi (1909-2002) yıtirdik. Cenazesmı 13.1.2002 Pazar günü Moda Camii'nden öğle namazuıı müteakıp uğurluyoruz. AİLESİ KULTÜR • SANAT A N N E S 2 ALTIN ?' ve F I P R E S İ I A STANZA DEL FIGLIO OGUL ODASI«ı,im D, Nanni Moretti Nannt Moretti Laura Morante Boyofllu KLKAZAH W U 86 12 15/14 30/16 45/19 00/21 15 M.KHyODEONCIH£PlB( 216 37 90 11 30/14 00'16 30/18 50/21 05 CCT2330 A»cıllfST<NDART 895 36 45 11 30/13.30/15 30/17 30/19 30/21 30 Altmılzade CAPITOL 3101616 1100/13 15/15 30/17 45/20 00/22 00 tköy BROAPVKAY 346 14 »1 11 00/13.00/15 00/17 00/19 00/21 00
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear