Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2002 CUMARTESİ
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gofus@cumhuriyet.com.tr
MUMTAZ SOYSAL
Flört ve Kur
YILLARIN gazetecısı Doğan Uluç, New York'ta
Yunanıstan Başbakanı Kostas Simitis'e sormuş:
"Cem ile Papandreu'nun flört ve kuryapmayı an-
dıran temaslan ardından Denktaş ile Kterides'/n
buluşmalan yeni bir hava yarattı. Aynı düzende
EcevnV/e buluşmayı ister misiniz?"
Yanrt: "Flört ve kur sözcüklerini beğenmedim.
Türk ve Yunan dışişleh bakanlan ciddi görüşme-
ferfe sorunlara çözüm anyoriar. Ama bazı koşulla-
nn yerine gelmesi lazım. Cem ile Yorgo'nun ge-
rekli noktaya gelmeleri lazım. Yoksa, Türkjye'ye
sadece anlaşmamak üzere gidersem doğru ol-
maz. Yeni birşeyleıin, olumlu gelişmelerin olma-
sı lazım."
Ingilizce asıllı "flört" sözcuğü, genellikle sanıldı-
ğının aksine, öyfe pek aşkla meşkle ılgili bir kök-
ten gelmez. "To flirt", yelpazeyle oynamakta oldu-
ğu gibi, ani hareketlerie bir şeyı açıp kapamak ya-
hut onunla zırt pırt oynayıp oyaianrnak anlamına ge-
lir. Bugün, belki de bu anlamından kalkarak, pek
ciddi olmayan "âşıkane" oyunlar için kullanılır.
Sevda konularında "uzmanca" bir dil sayılan
Fransjzcanın ünlü Robert Sözlüğü ise aynı sözcü-
ğü daha etraflı tanımlıyor "Karşı cinsler arasında,
duygusal yanı genellikle pek derin sayılamayacak
ve şehvetten az çok uzak bilınen aşk ilişkisi." Za-
ten, o dil, bu çeşit ilışkilerin tek yanhsı ve daha ki-
barcası için kendi deyiminı de oluşturup başka kül-
türlere ihraç etmiştir: "Kuryapmak"; yani, "sürek-
liyakınlık, incelik ve nkkatgösterip birkadının kal-
bini kazanmak."
Uluç, deneyimli gazeteci: Papandreu ileCem ara-
sında olupbitenlerdeki dış görüntünün "flört ve
kuryapmayı andırdığım" biliyor.
Simitis, akıllı devtet adamı: Hıç değilse kendi açı-
lanndan, yanak yanağa öpüşmeler ve deprem yar-
dımlaşma/anyla başlayıp zeybek oyunlanna kadar
uzanan ilişkinın gensınde bir ciddi hesabın yattığı-
nı açıkça söylüyor. Gelinecek "gerekli noWa"yı da
ima etmekte: Aradaki tek sorun olarak "kıta sahan-
lığrnın kabulü ve o konuda uluslararası yargıya gi-
diş.
Yani, kıta sahaniığının başlangıç çizgisi olan ka-
rasulannın limiti başta olmak üzere, başka bir yı-
ğın Ege sorununun bir yana bırakılması.
Sayın Başbakan, bu flört aşamasında bile elde
ettiklerinin dökümünü hiç yapmıyor. Yunanistan'ın
"Brükselmızıkçısı" olmaktan kurtanlması, Atina'yı
eli kanda yakalayan Apo konukseverliğinin unut-
turulması, Kıbns sorununun Avrupa'ya havate edil-
mesi ve Türkiye'de "ulusal dava" olmaktan çıkan-
lıp "birkısım basınla "işadamlan'nın "tasa"sı du-
rumuna getirilmesi.
Iki dışişleri bakanı arasındaki sözde "flört" biraz
daha devam ederse, kur kurbanı Türkiye'nin han-
gi yataklara sürükleneceğı açıkça belli olmuyor
mu?
Yeni Yasa Kadınlanmıza Ne Getiriyor?..
Prof. Dr. Aysel ÇELtKEL
B
ılindiği gıbı, yeni
bir Medeni Kanun
ve Medeni Ka-
nun 'un Yüriirlüğü
ve Uygulama Şek-
h Hakkındaki Ka-
nun, TBMM'de kabul edildi. Her
iki yasa Sayın Cumhurbaşkannnız
tarafından da onaylandı Insanhak-
lanna saygılı eşlerin hak ve yü-
kümlülükJerini eşitlik esasına gö-
re dÜ2enleyen bir Yurttaşlar Yasa-
sı 'na sahip olmak. bir yurttaş ola-
rak onur verici bir olay. Artık yurt-
dışında bir bilımsel toplantıya ka-
tıldığımız zaman, Yurttaşlar Yasa-
mızın kadınlan ve çocuklan ikin-
ci planda gören, zayıf düşüren,
haksız ve adaletsiz hûkümler taşı-
yan hükümlerinden bahsederken
rahatsızlık duymayacağımızı düşü-
nerek mutluluk duyuyorum. Bu
yasaya uzun yıllar içinde emeği
geçen bılım adamlanmızı, bakan-
lanmızı ve kadın kuruluşlanmızı
kutluyor, bu konuya emek vermiş
bir kadın derneğınin başkanı ola-
rak teşekkürü borç bıliyorum.
Heyecanla desteklediğüniz yasa
çabşması eger mutiu bir sonla bi-
tirilebilseydi, yasada öngörüJen bir
toplumsal yaşam değişikhgi sağla-
nabifecekti. N'eyankId böylesonuç-
lanmacb.
Toplumda insan haklanna say-
gılı yeni bir kadın ve
getireceğinıinandığımızy •
kişisel ilişkilerde eşlen/V
ve yükümlülûkler getir ?
liğin sona ermesi halinde m ı
lığının paylaşılması konusunda
Edinilmiş Mallara Katılma Rejı-
mi'ni yasal rejim olarak kabul et-
mekle, haklar ve yükümlülûkler
açısından tutarlı ve getirdigi ilke ile
uyumlu davranmıştır.
Bugün yürürlükte olan Medeni
Kanun 'a göre. kadın evin geçindi-
rilmesinde ve nafaka ödemede ku-
ral olarak mali bir yükümlülük al-
tında olmadığı halde. yeni yasaya
göre, her konuda kabul edilmiş
olan eşithk gereği eşit sorumluluk
altına girmiştir. Bu durumun yasa-
da, yasal rejım olarak Edinilmiş
Mallara Katılma Rejimı kabul edil-
diği için doğal karşılanması gere-
kirdi ve öyle de oldu. Eşler eşit so-
rumluluk üstlenirken mal paylaşı-
mı konusunda da eşit haklardan
yararlanacaktı.
Medeni Kanun'un Yürürlüğu ve
Uygulama Şekli Hakkındaki Ka-
nun; yasal rejimin önceki evlilik-
lere evlilik tarihi itibanyla uygu-
lanacağını, eşler yasal rejimin ken-
dilerine uygulanmasmı istemiyor-
larsa bir yıl içinde yasada yazılı
diğer rejimlerden birini seçebile-
cekleri biçıminde bir düzenleme
kabul etseydi, evli kadınlann bek-
lentilerine uygun bir sonuç doğa-
caktı. Bu düzenleme yasa yapma
tekniğine de uygun olacaktı. Ama
öyle olmadı.
Oysa Medeni Kanun'un Yürür-
lüğu Hakkındaki Yasa'nın 10. mad-
desi, Medeni Kanun'un yürürlüğe
girdıği tarihten (1 Ocak 2002) ön-
ce yapılmış olan evliliklerin bu-
gün yürürlükte olan mal aynlığı
rejimine tabi olacağını kabul etti.
^Mal aynlığı rejımınin, 75 yıllık uy-
golamasıyla, kadınlar için haksız
ve eşıtsiz sonuçlar doğurduğu bi-
hnmektedir.
Esasen kadın kuruluşlannın yıl-
lardır değiştirilmesini istedikleri
iki ana konudan biri mal rejımle-
nydi. Yasa yukanda anılan kuralı
koyarken biraçık kapı bıraktı. Eş-
lenn, anlaştıklan takdirde, yeni ya-
sal mal rejiminin kendilerine evli-
lik tarihinden inbaren uygulanma-
sı için sözleşme yapabileceklerinı
kabul etti. Yani yasa tekniği olarak
yapılması gerekenin tam aksini
yaptı.
Eşit haklar tanıyan yeni bir ya-
sa çıkarken yasanın, yürürlükten
önceki evliliİdere uygulanamaya-
cağını, ancak eşler isterlerse note-
re gidip sözleşme yaparak yeni re-
jimin şemsiyesi altına girebilecek-
lerini düzenlemiş olması. yasa çı-
karma tekniği ve amacına uygun
değildir. Haklan genişleten bir ya-
sa çıkanlıyor. Bu yasanın ekono-
mik haklar getiren hükümleri es-
ki evliJere ancak sözleşme yapmak
suretiyle uygulanması sağlanabi-
liyor. Demokratik haklar sağlayan
bir yasanm önceki ilişkilere uygu-
lanmasının sözleşme yapma şartı-
na bağlanması biçiminde bir yasa
yapma tekniği olamaz. Aynca han-
gi kadın, eşini böyle bır sözleşme
için ikna edebilir. Eşit paylaşıma
inanan bir erkek bunu esasen söz-
leşme olmadan da yerine getirecek-
tir. Sonuçta şöyle bir tablo ortaya
çıktı: Evli kadınlar şimdiki duru-
ma nazaran daha fazla yükümlü-
lük altına gırerken malvaruklannın
paylaşılmasında eşit hakka sahip
olamadılar. Işte Medeni Kanun'un
çıkanhş amacına aykın olan da
budur.
Böyle bir düzenleme, yasalann
geçmişe etkili olamayacağı gibi
bir gerekçeye dayandınldı. Bu da
diğer bir yanlış oldu. Özel hukuk-
ta kabul gören kural şudur Yeni ya-
sa hükümleri kazanılmış haklan
etkilemez. Bu, hukuksal güvenli-
ği koruyan genel bir ilkedir. Evlen-
me, ehliyet,reşitolma, boşanma gi-
bi tamamlanmış işlemler için ka-
zanılmış hak söz konusudur. Yeni
yasalar bu haklara etkili olmaz.
Yürüyen ve devam eden ilişkiler-
de kazamlmış bir hak söz konusu
değildir. Devam eden ilişkilerde
tamamlanmamış ve beklenen hak-
lar söz konusudur.
Mal rejimleri, eşler arasındaki
malı iiişkilenn nasıl yürütüleceği-
ni ve sonuçlandınlacağını bildiren
rejimlerdır. Evlih'k devam ederken
malvarhğı üzerinde kazanılmış bir
hak olmadığı için, yeni yasanın
geçmişe etkili olmasında hukuksal
bır sakınca yoktur. Nitekim bu hü-
kümlerin aynen tercüme edilerek
alındığı yeni Isviçre Medeni Ka-
nunu da yeni yasanın mal rejimi hü-
kümlerinın geçmişe etkili olaca-
ğını kabul etmiştir.
Sonuç:
Yeni Medeni Kanun aile huku-
ku kitabı, eşler arasındaki kişisel
ve malvarlığına ilişkin sonuçlan
açısından birpaket olarak hazırlan-
mış ve böylece kabul edikniştir.
Bu paketın bir kısmının yayım ta-
rihinden itibaren geçmişe etkili
olarak yürürlüğe gireceğıni, pake-
tin ikinci kısmının (mal rejimleri)
eski evliliklere uygulanmayacağı-
nı kabul etmek, yasanın hükümle-
ri arasındaki uyumu bozmuş, eşit-
slzlik yaratmıştır.
Yasa aileyi bir bütün olarak ele
almış, kadın ve erkeğın hak ve so-
rumluluklannı eşit olarak düzen-
leme amacıyla çıkanlmıştır. Bir
kısun hükümleri hemen yürürlüğe
sokarken diğer kısmı için iradeye
yer veren bir kural getirmesi, ya-
sanın bütünlüğüne, eşlerin hak ve
sorumluluklanndaki paralelliğe
ters düşmüştür. Yürürlülük yasa-
sının bu hükmü anayasamızın 10.
ve 41. maddelerindeki eşler arasın-
daki eşitlik ılkelerine aykındır. Ay-
nca, >3sarnn yeni ve eski evlilerara-
sında yaptığı aynm da anayasamı-
zın 10. maddesine aykındır.
Türk Tarihini Öğrenmenin Gereklili
Nurer UGURLU
O
ktay Ekmd'nin 26
Kasım2001tarih-
li Cumhuriyet ga-
zetesinde yayunlanan "Ta-
rih Idtaplannda yer alan
yanbşlann tümö 'siyasal
tercihlerin' ürünü" bâşlık-
lı yazısı ile Orhan Bursa-
KULTUD • SANAT (0212) 293 89 7«
R T ü R K F i L M i D
LEVENT KIRCA OYA BASAR
ymsm
SERMM HÜRMERİC
HMUMMIMBt
SUMEKTIIMAC
ATACAN ARSEVEN
yoKPMtaEVENT KjRCA ,»»:• OYA BASAR E» HODRI MEYDAN .*.,
LEVEMT KIRCA OYA BAŞAR SERMİN HÜRMERİC HAKANALTINER SÜMER TILMAC ATACAN AfiSEVEN AIİ SÜRMELİ
DÜR UN ALİ SARIOGLU ÖİLEK TÜRKER LALE ORAL GLU ÂTİLLA PEKDEMİR 0. NURİ ERCA AIİ ERKAZAN
« METİN SEREZLİ CÜNEYTTÜREL
mM-cum**) IEVENT KIRCA a w YASAR ARAK MÜFİT CAN SACINTI HÜSNÜ ÖZCETİN
«s«m;<»(T»aiERTUNCŞENKAY ALİ UTKU s.s SERTER ALKAYA s«u «*-«•,, BİROL YÜCEL »a;ı. YANNİS SOUÜS
KKO. EROL KASAPOĞLU ,«-.» SEVİL NURSAN «nn* EREN TEOMAN SERDAR OĞUZ
• 1*00-
18 15-1B OO-21 «S '
IS-3O-ifiOO-2T 30
"~ 'S-ittOO-21 *S C/CTESM,24.fa
B-TSOO-21 4 *
0O-13 3O-18 OO-II
•8-14 15-1* ««-11
$-2020
O-21 15
00 - a 30 1 e 1
I İ ÖO
21 «5
21 30
CCTESİ.2* 1fl
•13 3O-
13-3O-
3O-1«OO-21 30
0O-18 *6-21 3O
Ta 00-1830-21 OO C/C"res| 3S 3O
18 15 1 » 0O-21 *5 O<:TeSİ 23 46
,ît:
!
Mtfi MN
VAKADC1
ÎS3E
VAAM
l î S Î
2 7 * 73 17
221 2â 5O
aai «oe
42* AS BO
22' 9« 30
2«1 S7 87
231 2OS3
235 46S0
235 «3 «0
*«3 7fi 11
373 73 20
39* 42 54
3M 58 S&
joo-M4ö-i7ao-woo
? 30- 1 * OO^I 6 30 î» 0O-S1 3O
2 4« 15 15-17 *S-2O 15-224S
0 «6-13 3O-'« 15-19 OO-21 «S
12 15 15 0O-'7 46 2O 3C
1 3 O M 0O-16 3O-1B 0O-2I 9O
1 OO-13 3O-16 15- •"
1 3G-1« 0O-"8 3O-
»30-1*00-21 30
1 OO-13 3O-18 <Kt-
1 0O-IS3O-1C 16-
?iS-i'î45-14 *5^
* 3O-1- -~
19 00-21
10 OS-22
0 3O1«51C -
8-2O O
O21 Oi i« OO-ia 3O-2 _ -
t-1S 1 S "7 4&-2O 3O O^TESf 23 3O
H4OO 1B3O-1» 0O-21 3O
>-13 45-1S3O-1S 10-21 «5 C C T ^ S İ J '
i-13 15-18 OO-1» 4S-21 3O OCT-ESİI-Z
_ j '< OC-16 3O-19 OO-2' 3O
11 0O-13 3O-18 15-18 0O-2' *&
12 OO- 1S 15-18 OO-21 OO C-CTE8I-23 * 5
12 00-1* 3O-17OO-1» 10-21 9O
• - -- 14 30 1
T
0O-1B 0O-21 30
'3 0O-i5»S-iB30-2ı 13
1 * 3O-17 15-2O OO
. _ . - 3 00-15 *S-ifl 30-2' 1
11 OO 13 3C-"O 15-19 00-21 A
17 30-20 " 5 CJ'CTESI 23 OO
12 15-lS OO-II
1 OO-13
i s 00 20
*6
30 1
3O C
1 3O-14 0O-18 30
21 00 C^CTE
19 < 5-23 OO
190C21 *s
29 3O
18 0O-21 30 CVCTESl^
5 C-CTESl SW 3O
0 l | 1T OOS 3O 14 16-18 4S-1S OO-21 30 ı l»ıı | >ı 1T OO
9 M 11 3O-140O-16 3O-1B0O-31 JO OCTESİ 24OO
98O ! Î 4 S - 1 1 1 S . ' 7 4 5 - W 1 S
*87«1 *3
4 « 7 a i «a
233 27 OO
33* OO 77 •
3;sr?:
1 2*-1 * O
6 15-2O5
T 3 O 1 * O
1 30 C/CTESİ-24 1B
T 3 O 1 * OO18 30 19 OOZ1 30
2*9-15 15-17 4 * 2 0 15-22*5
*SX> ı«3C-'BOO-2i 3O c M ı l p u 1 1 ^
- — 13*0-18 00-ie 30 ai 10
h'nml Aralık2001 tarih-
li Cumhuriyet Bilim Tek-
nik dergisinde yer alan
"Uygartoktarihi okutatan"
adlı yazısında söz konusu
ettikleri görüşlere daha son-
ra (aynntılı olarak) değin-
mek düşüncesıyle konuya
genel bir giriş yaparak baş-
lamak isterim.
Tarih, insan toplulukla-
rmın yaşayışlannı, kültürve
uygarlık alanmdaki ilerle-
melerini, nedenleri ve so-
nuçlarıyla, yer ve zaman
göstererek, belgelere da-
yanarak araştıran, incele-
yen ve anlatan bfliın'dır.
Geoel olarak tarih, in-
sanyaşammm başlangKm-
dan günümüze kadar za-
man içindeki akışnıı,insan-
lann birbüierhie olan itiş-
kikrini, geçmişin yazıh ve
yaasız güvenilir beigeleri-
nedavanarak,doğru vegar-
çeğe uygun olarakaraştmr,
incekr. Bunun için tarihe,
gecmişteki olaylann kro-
notojik sırava uygun ob-
rak açıklanması da denir.
Aynca tarih, insanolarak
nereden geliyonız? Geç-
mişimiz nedir? gibi soru-
lara karşılık veren bir bilim
olarak da tanımlanır. Çün-
kü tarih, insan geçmişinin,
insan olaylannın bilimidir.
Geniş anlamıvla tarih,
insanbğm bütün geçmişj-
dir, bunun bilimsel olarak
incetenmesidir.
Tarih bir bilim midir?
Tarihten başka bütünbi-
limler, bugün var olan ve
tekrarlanan otaylan incele-
dikleri halde, yalnız tarih,
geride kalan, zaman için-
de gelişen olaylan ve insan-
lann geçmişini araştınr.
Bilim, "Belli bir konuya
özgü, çeşitfi olayiarla ugffi
düzenlenmiş bUgilerin bü-
tünüdür" Bilgılerin iyi dü-
zenlenebilmesi için sayı-
labilir, ölçülebilir, gözle-
nebilir ve deneyi yapılabi-
lir olması gerekir.
Ama tanhsel olaylann
gözlemi ve deneyi yapıla-
madığı gibi, tekrarlanma-
sı da söz konusu değildir.
0nun için tarih, gözlemi,
deneyi ve tekran olmayan
olaylarla uğraşan, kendine
göre kesin yasalan bulun-
mayan bir biBm'dir
Bazı bilginler tarihi, ma-
tematik, fızik, tıp ve diğer
doğal bilimlergibi değil, bir
bilgi dalı olarakkabul eder
ve sosyolojinin bir bölü-
mü sayarlardı.
Çok eski devirlerde, ilk
ve ortaçağda, tarih bir sa-
nat olarak görülmüş, hita-
betin birdalı bilinmiş, ede-
biyat ve felsefe içinde yer
almıştır. Ama zamanla ta-
rihin de kendine göre ku-
rallan, neden ve sonuç iliş-
kileri içinde, dünü incele-
yen, araştıran ve anlatan,
bugünü açıklayan ve yan-
na ışıktutan ölçüleri, değer-
lendirmeleri, yargılan oi-
duğu anlaşılmıştır. Böyle-
ce tarih, bilgileri mantığa
ve insan aklına uygun bi-
çimde, olaylan iyi düzen-
lenmiş bilgiler bütünü du-
rumuna getirir. Bu bilgile-
ri doğru, gerçek olması il-
kesine dayanarak incele-
yen, araştıran ve anlatan
bilim dalı olarak tarih, an-
cak XIX. yüzyılda kabul
edilmiştir.
Geçmişi insanlık kadar
eski olmasına karşın tarih
yeni bir bilimdir.
Tarih dfinfi incefcr
Tarihin konusu "insan
ve toplum"dur Ama tarih
bir toplum bflüni değildir.
Çünkü toplum bılımleri bu-
günü, tarih dünü inceler.
Onun için tarihin konusu,
insantophıJuklanıun orta-
ya çıkışından günümüze
kadar, uzun geçmişini, ne-
den ve sonuç üişkileri için-
de,yervezamangöstererek,
maddive manevi yönleriy-
le, doğru ve gerçeğe yakm,
belgelere dayanarak araş-
brmak, incelemektir.
Tarih bugünü değil, dü-
nü araştınr. Ama bugüne
ışık tutar, yanna yol göste-
rir. Bunun için tarihin di-
ğer bilim ve bilgi dallany-
la yakından ve doğrudan
ilişkisi vardır. Çünkü tari-
hin konusu çok geniş ve
kapsamlıdır. insan toplu-
luklannın oluşturduklan
kültür ve uygariıklar, siya-
sal ve askeri başanlar, bi-
tim ve sanat alanındaki iler-
lemeler, gelenek ve göre-
nekler, tarihin konusu içi-
negirer. Denebiürki, insan-
la ilgili her şey, her olay,
kendi alanlarında çok
önemli araştırma ve bilgi
kaynaklan olmakla birlik-
te, genel anlamda tümü ta-
rihin konusu içinde yeralır.
Tarih, araştırdığı ve in-
celediği konulara göre de
çeşitli bolümlere aynlır.
Tarihin, insanın yeryü-
zündeki bütün geçmişini,
siyasal ve sosyal yaşamı-
nı, kültür ve uygarlık ala-
nındaki ilerlemelerini, baş-
langıcından günümüze ka-
dar araştıran ve inceleyen
bölümüne genel tarih de-
nir. Ingiliz tarihçisi H.G.
VVefls'in "Dünya Tarihüıin
Genel Çizgûeri", Jacques
Pirenni'nin "Büyük EHiıı-
ya Tarihi", Arnold Toyn-
bee'nin "Tarih Araşorma-
tan", ABD'li tarıhçi W.H.
Mc NeB'in "Dünya Tari-
hi'' gibi yapıtlan birer ge-
nel tarihtir.
Tarihin, yalnız birulusun
ya da devletin siyasal ve
sosyal yaşamını, kültür ve
uygarlıklanru konu edinen
bolümlerine de özel tarih
adı verilir. "Türidye Tari-
hi","SdçuktaTarihT, "H>s.
manh Tarihi", "Çin Tari-
hi", "Mısır Tarihi" gibi.
Tarih, insanın geçmişini
öğrenmesine, bugününü
anlamasuıa yardımcı bir
bilimdir. Bunun için tarih
öğretiminin önemi büyük-
tür. Sayılamayacak kadar
çok yararlan vardır. Çün-
kü insan, çok uzun zaman
düşündüğu ve kendisine
sık sık sorduğu. insan top-
luluklan nerelerden geldi,
nasıl gelişti, hangi aşama-
lardan geçtikten sonra gü-
nümüze, bugünkü külfür
ve uygarlık düzeyine ulaş-
ü gibi sorulann karşılıgı-
m tarihle, tarihi öğrenmek-
le vermeye çahşmıştır. Bu-
günü bilmenin, dünü öğ-
renmekleolacağuun bilin-
cine varan insanlar, yanna
güvenli ve bilgili çıkabil-
mek için gecmişlerini araş-
tırmaya ve incelemeye, bu-
nu birbilim olarakgeliştir-
meye büyük çaba harca-
mışlardır.
Onun için tarih, insanla-
nn geçmişte nasıl yaşadık-
lannı, hangi devletleri kur-
duklannı, birbirleriyle olan
siyasal, sosyal, kültürel ve
ticari ilişkilerini, savaşlan-
nı, her birinin oluşturduğu
uygarlıklan araştırmıştır.
Bunlan, nedenleri ve so-
nuçlanyla, yer ve zaman
göstererek, belgelere da-
yanarak ve yan tutmadan
inceleyerek, doğru ve ger-
çek bilgiler vermeye çahş-
mıştır. Bu bilgilerle tarih,
aile, dil, din, hukuk, ulus ve
devlet gibi düşünce ve kav-
ramlann önem ve etknılik
kazanmasına yardımcı ol-
muştur.
Aynca, maddi ve mane-
vi değerlerin, gelenek ve
göreneklerin, ulusal varlı-
ğınve ulus olmanın da öne-
mini belirtmıştir. Tarih, bi-
lim olarak geçmişten ör-
nekler %
r
ererek insan dü-
şüncesine açıklık getirme-
ye çalışmaktadır.
Tarih bir başka açıdan,
uluslararası çekişmelerin
de ka>
r
nağıdır. Bu kaynak,
günümüz siyasal ve ekono-
mik çatışmalannın da baş-
hca nedenleri arasında yer
almaktadır. Bu yer almada,
tarihsel olaylann neden ve
sonuç üişkileri, yer ve za-
man bağlantıları büyük
önem taşımaktadır.
Çünkü tarih, geçmişle
günümüz arasında sıkı ve
sağlam bir bağlantı kurar.
PENCERE
NâamHikmereÖzlem
Nâzım Hikmerin "100'üncü YılEtkinlikteri"baş-
lıyor, başladı bile...
Içerde ve dışarda tören, toplantı, tartışma, an-
ma, açıkoturum, frlan, falan...
•
Eskiden Sovyetler ayaktayken, sosyalizm se-
çenek görülürken, sermayeci düzenlerin yıkılma-
sı beklenirken, Nâzım'ın adını ağza almak tehli-
keydi...
Kimi babayiğit sağına soluna baktıktan sonra
günah çıkartır gibi konuşurdu:
- Ben Nâzım 'ı severim, şair olarak büyük, ama
ideolojisine karşıyım...
Artık "teh/ike" kalmadı, Nâzım Hikmet'i sev
sevebildiğince, an anabildiğince...
Anlamı ne bunun?..
•
Ne diyordu Nâzım:
"İnsanlar sizleri çağınyonım:
kitaplar, ağaçlar ve balıklar için,
buğday tanesi, pirinç tanesi ve güneşli
sokaklar için,
üzüm karası saçlar, saman sansı saçlar ve
çocuklar için."
Nâzım Hikmet'in özü bu!..
öylesine ınsanca bir öz ki ne bir devletin ide-
olojisine sığar, ne bir partinin programına, ne de
Küreselleşme'nin piyasa ekonomisine!..
Nâzım dün Sovyetler Birliği'nin kapsamına sı-
ğamazdı, bugünkü "Yeni Dünya Düzeni"ne hiç
sığamaz...
•
Nâzım neden anılıyor?..
Neden anılmasın ki?..
İnsanlık bugün Nâzım'ın özlediği her şeye dün-
den daha çok hasret...
öylesine uzaktan hasret ki, dün bır "tehlike'sa-
yılan özlemler, bugün gündemden çıkmış görü-
nüyor...
Oysa hiç gündemden çıkar mı?..
İnsanlar arasındaki eşitlik davası..
Tbklarfa açlann davası..
Üzüm karası saçlı çocuklaria saman sansı saç-
lı çocuklann davası..
Hiç gündemden çıkar mı?..
Eğer bu davalar tehlikeyse, insanlığın günde-
mınden çıkmalan daha büyük tehlike!..
Çünkü o zaman insan bitmiş tükenmiş demek-
tir; yaşamak için bir neden kalmadı demektir.
•
Bizim Nâzım'a hasretimiz, onun şiirinde kurdu-
ğu dünyaya özlemdir...
Daha güzel bir dünyaya özlemimizi Nâzım Hik-
met'e hasretle yineleyecegiz...
Nâzım Hikmet'in şiıri kabuksuz bir özdür, ne içe-
riğinden soyutlanabilir, ne de ülküsünden ayık-
lanabilir; dizelerinden sözcüklerine, hecelerin-
den hanierine dek tümelliğe erişmiş bir şiir...
10O'üncü Doğum Yılı'nda yeniden kavuştuğu-
muz Nâzım'a kendi dizeleriyle "Hoş Geldin" di-
yelim:
Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Biz bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta.
dostu düşmandan ayırmakta..
1932 Çapa Kız Muallim Mektebi mezunu,
1945'te Sansaryan Hanı'nda ölen Şair Hasan
Basri Alp'in eşi, yaşarrun yiğit yolculanndan
öğretmen
ŞÜKRÎYEALPi
(1909-2002)
yıtirdik. Cenazesmı 13.1.2002 Pazar günü
Moda Camii'nden öğle namazuıı müteakıp
uğurluyoruz.
AİLESİ
KULTÜR • SANAT
A N N E S 2
ALTIN ?'
ve F I P R E S İ
I A STANZA DEL FIGLIO
OGUL ODASI«ı,im D, Nanni Moretti
Nannt Moretti Laura Morante
Boyofllu KLKAZAH W U 86 12 15/14 30/16 45/19 00/21 15
M.KHyODEONCIH£PlB( 216 37 90 11 30/14 00'16 30/18 50/21 05 CCT2330
A»cıllfST<NDART 895 36 45 11 30/13.30/15 30/17 30/19 30/21 30
Altmılzade CAPITOL 3101616 1100/13 15/15 30/17 45/20 00/22 00
tköy BROAPVKAY 346 14 »1 11 00/13.00/15 00/17 00/19 00/21 00