23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 1EYLÜL2001 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 19 G - T J N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada sinde hjssedilir derecede yumuşamanın nedenini kavvayamıyor. AJ3D yönetiminin çoktan sindirdiği gerçeği, Ame- rikan hatkı yavaş yavaş algılayacak galiba. Teknolojisi, ekonomisi ne kadargüçlü olursa olsun ABD'nin anlı şanlı kudreti tek başına hiçbir şey ifade etmiyor. ö»îemsemediği küçük, yoksul devletlerin yardımı- nafc>üyükölçüde gereksiniyor. Işte Tacikistan, Türk- mer»istan, &bekistan'ın. hatta Pakistan'ın kapılan- nı aralamaya çalışan bir Amerika! Afganistan'ı (birtürlü yerini keşfedemediği Bin La- din'Q yerte bır edeceğini 11 Eylül'den beri söyleye- gelen Pentagon'dan bir yetkilınin yaptığı açıklama- ya mecfyamız fazla deger vermedi. "YfefM" dünyanın ha bugün ha yann diye nefesi- ni tutup bektediği operasyonun "gecikeceğini" du- /urdu. Aynı yetkili, "önce istihbarat ve lojistik des- tek çalışması yapacağtz. Askeriharekâtseçenekler- den sadece biri" dedi ve ekledi: "ffu da yakında olmazf ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wotfowitz NA- TO'dla daha açık konuştu: "Şu aşamada ortakbirha- "ekât (hatta Ladin'le ılgili) planı yok." Oysa Amerikan halkı TV'lefden her an operasyo- nun başladığını, Bin Ladin'in ortadan kaldınldıgını duymak istiyor. Gidişin bir "/a/caf"ı var. Ya denizden, havadan, beJ- ki de karadan saldınya karşın Bin Ladin bulunamaz ve ortadan kaldınlamazsa.. ya da öldürülen Ladin bir mağarada gömülerek adı bulunmayan, yakalanama- yan efsaneye çıkacak olursa? ABD aksini kanrtla- makta zorianmayacak m»? Daha önemlısı Taleban'ı yok etmeyi hedef alan ope- rasyon, yüzbınlerce masum ınsanın ölumüne yolaçar- sa... Bu dramın hesabını kim, hangi mahkemede ve- recek? Acaba öteki dünyada mı? Bir buçuk milyon Afganlı Pakistan kapılannda. Aç vesefil! ABD ve müttefikleri Bin Ladin'le, Taleban'la sava- şa hazırlanırken aç ve sefil milyonlara havadan ka- radan yardım göndermeyi planlıyorlar mı? Uluslararası kimi kuruluşlann harekete geçtiğin- den söz ediliyor. Büyûk para mekanizmalan olanak- lannı harekete geçirmedikçe insancıl yardım kurum- lan ya da kuruluşlann çabalan fazla bir şey ifade et- meyecek. Afganistan üzerinde daha savaş başlamadan 21. yüzyıla kara bir damga vuran trajediler yaşanıyor ve utuslararası "camianın" kılı bile kıpırdamıyor. Aynadaki 'biz' Türtoye; başta Başbakanı ve tabii Dışişleri Bakanı ıle ABD'ye hemen her açıdan tam destek vereceği- ni yineleyip duruyor. Buna karşın, örneğin Ingiltere. ABD'nin Avrupa'da- ki sağ koiu. Ama Ingiltere medyası son zamanlarda Afganistan serüveninde ABD'nin peşine takılmanın sakıncalan- nı dile getiriyor. Tlmes gibi "muteber" bir gazete di- yor ki: "Başbakan Blair savaşa gireceğimizi ve as- keriehnizin ölebileceğini söylüyor, ama savaşın ki- me karşı olduğunu söylemiyor." Gerçek şu; Bush yönetimi "olmakla olmamak" arasında bocalıyor. Yönetimde görüş aynlıktenm >• CNN Türk ekranına çıkan Amerikalı uzmanlar, ejf- ki-yenı danışmanlar söylüyor, ağırbaşlı gazeteler yazıyof. Bin Ladin'in 11 Eylüi'ü gerçekleştirdiği birtüriü ka- nıtlanamıyor. Rusva, Çeçenleri (dışandan destek gören) terörist hareketı diye göstermeyi başardı, başannak üzere. Putin; Almanya ve Italya'nın desteğini almak üze- re. Ha sahi? Terörist bir öfgüt olduğunu kanıtlama zahmecine katlanmamıza gerek olmayan bir PKK'miz var. Dünyayı ayağa kaldıran son olayiardan sonra dı- şandar hâlâ destek gören PKK'nin uluslararası söy- lemleroe, açıklamalarda adının geçtiğine tanık oldu- nuz rru? Terör konusunda Batı'yı yıllarca uyardığı- mızı, ama karşılık göremediğimizi kendi kendimize yineleyp duruyoruz. BOTAŞ'a 176milyon dolarsavaş tazminaü CEflEVRE (AA) - BM'y bağlı Körfez Sa- vaşı Tazminatlan Ko- misycnu, BOTAŞ'a, Körfe: savaşı sırasında- ki kayıplarına karşılık 176.3:nilyon dolar taz- minatklenmesini onay- ladı. Konisyon tarafından yapılo açıklamada, üç gün siren görûşmeler sonuüla, Irak'ın 1990 a Kuveyt'i işga- liyle arara uğradığını kanıtiyan 20 ülkedeki çeşitLşirketlere toplam 365.33Ûlyon dolar taz- minat ödenmesinin onaylandığı bildirildi. BOTAŞ, BM komisyo- nundan yaklaşık 1 mil- yar dolar tazminat talep etmişti. Komisyon, BO- TAŞ'ın ardından en yûk- sek miktar ödemenin 174 milyon dolar olarak Kuveyt'teki 239 şiıkete verilmesini kabul etti. Tazminatlar, Irak'm, BM ile olan gıda karşılı- ğı petrol programı çer- çevesinde elde ettiği pet- rol gelirlerinden kesile- rek hak sahiplerine öde- niyor. Berlusconi'nin lıaçh çağrısı • Baştarafi 1. Sayfada sevileri ayağa kalktı. Musevi cemaatinin önde gelen liderle- rinden TAılHa Zevi, "Bizim kûl- türümüzüstündürdemeden m- ce biraz tarih çahşmak lazım. Bizim (Hıristryan-Yahudi) küt- tûrümüz de soykınm ve dinler savaşlanyla dolu. Uygarlıklar arasında hiyerarşi sıraiaması yapmak çok tehfiketT dedi. Italyan Başbakanın "şokaçık- hunasmı" manşete çıkaran "Manifesto" gazetesi, "ttal- ya'nm Talebanlan" başhğı ile yayımladığı başmakalede "Si- yasi münasebetsizik bir yana (Beriusconi'nin sözterindeki)ce- halet,bizi uygarhğm başlangıcı- na götürüyor. Paradoksal gö- rünse de Taleban da üpkı Ber- iusconi gibi konuşuyor. Başba- kanhksarayında birTaieban'm orurnıası kaygı vericL. Yûz ve- rirsek kendi Talebanlanmız New York veTOBhingtonkatli- amım yapanlardan daha tehü- keüolabOm-" diyor. Solun diğer önemli yayın organı "Unita''da Genel Yayın Müdürü Furio Co- lombo imzasıyla yayımlanan "Hazin ve Utanç Verici Bir Hi- kâye" başlıkb yazı ise "Shio Beriusconi, siyasi hasunlannda bile utanç duygusu yaratacak kadar kûçük bir adam" diyor ve özetle ekliyor: "Kimse bir dünya üderi olarak onu dddiye almıyor. Beriusconi bundan ra- hatsız.Hangisavaşasürüklendi- ğimizi anlatacak yerde 'Tale- bancı' diye nhekdiği giobaDeş- me karşıtlanna saldınyor ve herkesi şaşkınbğagömen 'ûstün Batı'dan söz ediymu." Çok satan "Rjepubböca" ga- zetesi, yorumuna "Demokrasi ve Haçhlar" başlığını seçti. "Henûz silahlann tetüdenmedi- ği bu savasta sözkr taş gibi agır olabifir" diyen "Repubbüca", başyazısında "Sözler yantaş kul- lanıhrsa ölûmcûl bir bumerang gibi geri döner. Bush gereken dersiakü: 'Haçlı Seferi', 'Ebe- di Adalet' sözierini sûratle geri çekmek zorunda kaldı. Sihio Beriusconi, dostu George W. Bush'un uğradığı taühsizlikten hiçbir şey öğrenmemiş™ Başba- kan bir uygarhk ve dinler sava- şmdanve 1400yılöncesindekal- tnış, geri, baskıa tslamı fethet- meye mahkûm modern, uygar Baü'danbahsediyor,Baü'ya üs- tûnlûksağlayan 'laık değerlere' yervermeyen busöyiem, mevcut konjonktürdetehlutfh'bir 'kök- tencilik' ve 'haçlı ruhu' koku- yor-'' diyor. Merkez basının mi- henk taşı "Corriere della Sera" ise Beriusconi'nin kamuoyu- nun genel hissiyatına tercüman olduğunu söylüyor. Italya'nın muhafazakâr yayın organı Blair, Müslüman liderlerlegörüştü tngütcre'deki MüsKman liderkıie bir araya gelen tngfltere Başbakanı Tony Blair, 11 Eylül'deki terör eylenüerinm ardından yaşanan gefişmelerin ve ABD'nin terorizmk mücadele potitikasnun, Islam dünyasmı değü, teröristleri hedef akbğmı söytedL tngütere'de yayımlanan bir gazetenin, Bbir'i, bu ülkedeki Müshunanlarm güvenliği konusundafleribir adnn atmamakla suçbunası ûzerine yapdan görüşme sonrasmda açıklama yapan IngDtere Başbakanı, camileri ve Müshımanlan hedef alan saldınlan kmadığun büdirdL Blair, "Bizim savaşnmz, İslamla veya Afganistan haDayla değfl. Bizim savaşnmz, bu korkunç planı yapan teröristfer ve onbra yatakhk yapanlarladır'1 dedi(REUTERS) "Kûltûrel Gurur, Siyasi Yanhş Anlama" başlığıyla yayımladı- ğı yorumda Berlusconi'nin ağ- zından çıkan sözierini "siyase- ten yanhş anlamaya açık oldu- ğunu" söylüyor ve "Baü'nın Ostûnlükmotifi içinde beffi doz- daUdyûzhllükde vardır. Çoğun- luk uygarhk çaoşmasıyaşadığı- mızı düşünüyor. Ama bunu iti- raf etmek isteyen yok_" diyor. Muhafazakâr basında "anla- yış" gören Beriusconi'nin cüm- leleri aydınlar ve sol muhalefet tarafindan tepkiyle karşılanıyor. Filozof MassünoCacciari, "Biz bir uygarhğı diğerineûstün gör- müyoruz. Bin Ladin'e üstünhV ğumüz varsa o da bu" diyor. Is- lam tarihçisi Franco Cardini, "Çok hazin'' diye konuşuyor: "Baü'da öğrettiğimiz eşitfiğiBa- tı dünyası dışmda uygulamadık biz. Sömürgeciliği düşünün ye- ter~." Meclis Başkan Yardımcı- sı Fabio Mussi,"Uygarhk çanş- ması devlet adamlannm değil, terörisderin söylemidir. Dünya tiderkri bunu biHr. Bir tek Ber- iusconi bihniyor. Bush, VVas- hington'dacamiziyaretetti.Pro- di de yann Brüksel'deki Islam merkezuıe gidecek..." diyor. "Zeytin Ağacı"ndan Gavino Angius ise: "Bir haçh başba- kanla mı karşı karşıyayız" diye soruyor: "Yanhş, utançveridöl- çüde kaba sözkr bunlar_" "Grotesk", "taBhsiz", "so- rumsuz", "inanıhnaz", "destek- siz", "uygunsuz", "deh" saçma- sı", "tehHkeh". muhalif güçle- rin, başbakanın demecini nite- lendirirken kullandığı sıfatlar bunlar. "Üstün uygarhk" açık- lamasının yanı sıra Berlusco- ni'nin Berlin'den patlattığı ikin- ci bomba da "Hnistiyan Rus- ya"ya verdiği destek. Alman başkentınde Putin'le blini ve havyarlı bir sabah kahvaltısı ya- pan Italyan Başbakanı "Hıristi- yanhk" söylemi üzerinden Rusya'ya yeni açılımın da ön safta bayraktarlığını üstlendi. "Avrupa Rusya'ya kapüarnu acmah" şeklınde konuşan Ital- yan Başbakanı, "Avrupa ortak Huistiyanhk kökenleri üzerin- de kendisini yeniden tesis etme- H" dedi. Alman şansölye Schrö- der, Berlusconi'nin Rusya'ya verdiği desteğe arka çıktı. Iki hükümet başkanınm Berlin'den yaptığı çıkış, gözlemciler tara- findan "önemK viraj" olarak de- ğerlendirildi. , barbarca ve aptalca' îtarya Başbakanı SSvio Beriusconi'nin Batı'nın tslam dünyasından üstün olduğuna ilişkin sözleri büyük tartışmalara neden oldu. Batılı ülkelerin, Müslüman ülkeleri teröre karşı mücadelede işbirliğine ikna etmeye çalıştığı bir sırada yapılan bu açıklamayı "»maıua?, bulan" ülkeler, Berlusconi'ye büyük tepki gösterdi. AB Dönem Başkam ve Belçika Başbakanı Guy Verhofetadt, üzüntüsünü dile getirdiği bir açıklama yaparak "ba sözlerintehMkeh'sonuçiar doğurabâeceğm" ifade etti ve "Medeniyetfcrin buhışması yerine, aşağdama dııyguhtrnan besfenmesi söz komısu edffiyor" dedi. Berlusconi'nin bu tür sözler söylediğine inanmadığım söyleyen Verhofstadt, terorizme karşı ortak cephe oluşturmak amacıyla lslam dünyasıyla diyalog ve yakınlaşmamn hedeflendiği bir dönemde bu sözlerin, uygunsuz olduğunu ve AB Konseyi'nin geçen hafta aldığı kararlara da ters düştüğünü belirtti. Belçika Dışişleri Bakanı LouisMichet de, AB troykası ile sürdürdüğü Ortadoğu temaslan sırasında, Kahire'de yaptığı açıklamada, Berlusconi'nin sözierini "yersiz, barbarca ve aptaka" olarak nitelendirdi. Mkhel, "Biz, Arap dosdannuzibu tür yanhş değerlendirmelerden uzak durotaya ikna etmeye çahşırken Beriusconi gerçekten bunlan söykdryse, baçokdddivevahimbir olaychr.ArapveMüshıman niyedmizden şüphe etmeyeceklerini umuyorum" dedL AB Komisyonu'nun dış ilişkilerden sorumlu üyesi Chris Patten yaptığı açıklamada, Avrupa'nın, tslam dünyasımn böyle bir katliamdan sorumlu olamayacağını uygun bir tevazu gösteTerek hatırlamasının zahmete değer olacağını belirtti. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa da, ttalya Başbakanı'nın sözierini "ırkçıhk'' olarak niteledi. Kahire'de AB troykası ile görüştükten sonra basm toplantısı yapan Musa, "ıtalya Başbakanı'nm sözleri akhn snuriannı aşıyor. Biz, üstûn bir medeniyetin okhığuna manmıyoruz. Ancak eğer Beriusconi öyie düşünüyorsa, kendisine, tsiam medenjyetieruü okuyup öğrenmesini öneririm" şeklinde konuştu. Italyan hûkümetinden "öziır'' beklediklerini söyleyen Musa, aksi takdirde Beriusconi'nin, kendisini ve ülkesini, Akdeniz ülkeleri ile Arap ve Müslüman dünyası içinde utanç verici bir duruma sokacağıru kaydetti. 4 tyan Günlerinde Aşk' ve Ahmet Altan'ın Türkçesi üstüne • Bttarafi 8. Sayfada bugü artık bunlar unutuluyor. Bu sörcxlerin yerini, Türkçe "oraıdan türeyen sözcükler aldı. Insnlar için "kısa boyhı ama,bede- nininarçalan birbiriyle çok oranüh; uyunn'" anlamına gelmek üzere "kısaxıylu ama mütenasip vücuöu" gibi statımlar, günlük konuşmalar- da -üli yaşın üstündeki kişiler ara- sındt bugün de seyrek olarak kul- lanılnktadır. Bean parçalannda -kollarda, bacaarda, başta, omuzda- oran- tı ve yum olur ama çizgide orantı olma Yazar, Osmanlıcaya çok egeren olduğu sanısıyla olmalı, yazoanı denetlememiş anlaşılan. f)>(s.169) A. ftan şöyle yazryor "_ iki be- deniıirbiriue değdiği anda oiuşan ve dışan kalan her şeyi soğuk ve yaban- a kıtı ısıyı her zerrekrinde duydu- "byı "sıcakhkia eşanlamlı sa- nıp ;le kullanan kişi çoktur; bu yaygın yanlışa yazar da düşmüş. Isı birimi katori'dir; sıcaklığın biri- mi santigrat ya da fahrenayt olarak derecedir. D hissettiği duygu (s.316) (*) duygu hissetti (s. 390) Duygu his demek, his duygu... Yazar bunu bildtği halde hissedilen duygudan, duygu hissetmekten söz edebiliyor! Ne demeli, bilmem! ••• A. Attan'ın anlatımla (ifadeyie), bi- çemle (üslupla) sözcük seçimiyle il- gili tutumu çok tutarsız. Bu savımı destekleyen ömekler vermek isti- yorum. (Yazann, 1900-1910yıllannda ge- çen konuşmalan, olabildiğince dö- nemin diliyle vermeye çalıştığını dü- şünerek; örnekleri roman kahra- manlannın konuşmalanndan değil, yalnız betimlemelerden alıyorum.) Yazar: I- kas demiyor adale diyor; çnpmma, seğirme demiyor ihtilaç diyor; dcprem demiyor zdzek diyor; göksel demiyor semavi diyor; oiuşan demiyor müteşekkfl diyor; getecek demiyor istikbal diyor, vb. II- hem harekethem devmimdiyor; hem his hem dnygu diyor; hem ışık hem zfya diyor, vb. III- armmışhk dengeH içgüdû özJem kıpırtısz ürkunç iğreti kınlganhk sözcfik devmim gibi öz Türkçe akımının Türkçeye kazandırdtğı sözcükleri kullanıyor. Böylece, iddialı bir roman yazann- dan beklenen önemli bir gerekliliği, diline özen gösterme gerekliliğini - babasının çok güzel kullandığı bir anlatımla söyleyelim- ıska geçiyor. Diline özen göstermeyen bır kimse, kanımca yazın yaşamına önemli bir şey katamaz. • • • A. Altan'ın romanının son bölüm- lerine gelince birden şunun ayırdı- na vardım: Yazar, hemen bütün ro- man kahramanlarının cinselliğini mercek artına alıp irdelediği; kadın- erkek, genç-yaşlı demeden hepsi- nin cinsel eğilimlerini, dürtülerini - alışılmışın ötesinde- aynntıh biçım- de kurcaladığı, ince mi ince ruhsal çözümlemelere giriştiği halde, Pa- dişah Abdülhamit'e İKimas yapıyor; onu uzun uzun konuşturuyor ama, öteki kahramanlara oranla onu kol- ladığı, esirgediği görülüyor. Aynca, yazann, -hekimi olan Dr. Reşit Paşa'yla- sayfalarca konuş- turduğu Abdülhamit'i; 1-Akıllı, 2- Sağduyulu, 3- Bilgili, 4- Dengeli, 5-Yiğrt bir insan olarak göstermeye ça- lıştığının ayırdına vanyorsunuz. Ab- dülhamit'e hayranlık uyandırmak is- teyenlerin yaymaya çalıştığı otuz üç yıllık saltanatında hiç toprak yitir- mediğı yolundaki kof sav da roman- da yineleniyor. Her sanat yaprtı az çok propagan- da içerir; her sanatçı kendi dünya görüşünün propagadasını yapar. A- ma, öne çıkan propagandadeğil sa- nattır. Kanımca A. Altan, romanında, propagandayı öne çıkanpAbdülha- mrtçilik yapmaya kalkmakla sanatı- nı arka plana itmiştir. Yazar, propagandada öyle ileri git- miştir ki, romanına bir paragraf ek- lemiştir: 'Yazar, din büyüklerinin (ulema- nın), ayaklanma sırasında yayımladı- ğı, isyana karşı çıkan içerikteki bildi- risiyle ilgili olarak, şu paragrafı ro- manına koymuştur. (bkz. s. 299)' "Bu beyanname tarih kttaplarmdan süindi, yok sayıldı, küçücûkharflerle y>- zılmış djpnotlannda anutulmaya terk edildi, şeyhlerin, hocalann, müderrisle- rin sesleri bir boşlukta eriyip gpttL" 1908'deyayımlanmışbildiri 10-15 yıl geçmeden tanh kitaplanna geçe- meyeceğıne göre; yazann bu suç- layıcı anlatımının Cumhuriyet döne- mine yönelik olduğu anlaşılıyor. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada gelişmeleri izlemeye çalışan gazeteci gözüyle dik- katimizi çeken noktalan maddeleyelim: 1 - Merkez Bankası'ndan Hazine Müstesarlığı'na kadar, daha önce ekonominin en sorumlu nokta- lannda yer alıp bugün ekonomi yazarlığı yapanla- nn uygulamaya yönelik eleştirileri, yönetime olan güvenin daha da azalmasına neden oluyor. Eski bürokratlann arada bir birbirierine çatmasını dü- şünce özgürlüğünün üretimsel yansıması olarak değerlendirip konuyu derinleştirmeyelim. 2- Ekonomiden veTürkiye'nin Amerika'ya yöne- lik tutumlanndan sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş de gidişin iyi olmadığını kabul ediyor. Son günlerde daha önceden katılacağını bildirdiği top- lantılara katılmamasını değişik biçimlerde yorum- layanlar var. Acaba, tepkilerin usul usul kendisine gelmesinden mi endişe ediyor? Söyleyeceği yeni bir şey yok mu? 3- Hükümet ise Derviş'li gidişten rahatsız değil. Bunun nedenini daha yolun başında aktarmıştk. Eğer Derviş başanlı olsaydı, iktidar ortaklan, "Onu getirmek bizim partinin önerisiydi" yanşına girip pay alacaklardı. Beklenen başan gelmeyince, or- taklar açısından durum şu: - Valla kardeşim, biz IMF'yle hareket etme kara- n aldık. Onlar da bize Derviş bakan olursa prog- ram daha rahat uygulanır, dedi. Uyduk, ekonomi- yi Derviş'e verdik. Toplum da onu benimsedi. Ba- şansızlık varsa Derviş'e aittiri Toplum bu yorumu kabul eder, etmez, ayn ko- nu; ancak ortaklann ekonomi karşısındaki durumu böyle özetlenebilir. 4- 2001 yıhnın son çeyreğine girerken 7 ay bo- yunca sürekli değişen hedeflerin bir kez daha de- ğişim aşamasında olduğunu görüyoruz. 15 Ma- yısta Güçlü Ekonomiye Geçiş adı altında açıkla- nan programdaki hedeflerin çoğu tutmadı. Küçül- me yüzde 5'te kalacaktı; rakamlar 6 ile 9 arasında gidip geliyor. 2002 enflasyonunun yüzde 20'lerde olacağı hedefleniyordu, şimdi önümüze hedef ko- yalım mı koymayalım mı tartışması var. Bu kadar sık hedef değiştirince ortaklar da iste- dikleri hedefi seçip ona göre yorum yapıyorlar. ANAP iki ay önce terk edilen hedeflerin peşinde, Derviş IMF'yle ortak yeni hedefler saptama arayı- şında... Çok hedeflilik diye buna denir! Ozür dilerimt 5- Ekonomi yönetimi, faiz, borsa, dövizden olu- şan üçlü kıskaçla önünü görmeye çalışırken üre- tim ve buna bağh alanlardan da iyi haberler gelmi- yor. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün rakamlannagö- re, 2001 "in ilk 8 ayında kurulan yeni ştrket sayısı bir önceki yıla göre yüzde 21.8 azalırken kapanan şirket sayısı yüzde 35.7 arttı. Büyük umutiar bağlanan ihracattan da büyük rakamlar gelmiyor. TL'nin bunca değer kaybına karşın ihracat artışı yüzde 9.5. Her 10 liralık ihra- cat için 6 liralık ithalatın gerektiği dikkate alınırsa, paranın değerini düşürerek gelirln artmayacağı da- ha iyi görtilür! 6- Bütün rakamlar, hedefler bir yana, ekonomi- nin aynası bütçedir. 2001 'de bırkaç kez delinlp ye- nilenen bütçenin 2002'de nasıl şekilleneceği hâlâ belli değil. Zira ekonomi yönetimi, düzlüğe çıkma umudu, kemerieri daha da sıkarak mı yoksa biraz daha gevşeterek mi yeşerir sorusuna kesin yanrt verebilmiş değil. Bunca karmaşaya karşın hâlâ IMF'ye, "Senin planını uyguladım, böyle oldu, her şeyi gözden geçirmek gerekmiyor mu" diyebilmiş deglllz. öy- lesine edilgen bir politika içindeyiz ki IMF, "Haklı- sın, hata bende, şimdi dile benden ne dilersen* dese, boynumuzu büküp sesleneceğlz: - özür dilerim! ankcumOttnetnettr Fadıl Akgündüz aranıyor iddiası Haber Merkezi-Amerikan Federal Soruştur- ma Bürosu'nun (FBI), Jet-Pa Holding'in sahi- bi Fadıl Akgündüz ile Suudi terörist Usame bin Ladin arasındaki iş ilişkilerini araştırdığı ileri sürüldü. Saldınlann zanlısı olarak gösterilen Bin Ladin ile iş ilişkisi içinde olduğu belirtilen Akgündüz'ün gözaltına alınabileceği savunul- du. Akgündüz, otomobil üretmek için özellikle yurtdışında yaşayan Türklerden yüklü miktar- da para toplamış, ancaktaahhütlerini yerine ge- tirmeden yurtdışma kaçmıştı. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, Bin Ladin'in kamplannda eğitim gördüğü ve Müslüman Gençlik örgütünün lideri olduğu iddiasıyla AH Özkahraman adlı bir kişiyi gözaltına aldı. An- cak Gaziantep Emniyet Müdürü M Kalkan, özkahraman'ın, Bin Ladin ve Müslüman Genç- lik örgütü ile bağlantısının saptanamadığını söy- ledı. İcisleri Bakanı Yücelen Merkez valileri insan gücü israfı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tçişleri Bakanı Rüştü Kâznn Yücelen'in göreve başla- masuun hemen ardından yayımladığı genelge çerçevesinde Merkez Valileri Konseyi'nin ilk toplantısı dün gerçekleştirildi. Yücelen, merkez valilerinin deneyim ve bil- gi birikimlerinden yeterince yararlanıhnama- smı, hem bakanlık hem de devlet açısından "yetişmiş insan gücünün israfi" olarak nitelen- dirdi. Yücelen, şehir içi trafik denetiminin, gö- revlendirilecek personelin eğitiminin polis okullannda venlecek şekilde belediyelere bı- rakıhnası önerisinin tartışıhnasuıı istedi. Nüfiıs cüzdanımı kaybettım. Hükümsüzdür İSMAİLAYNUR Nufiıs cüzdanımı kaybettım. HukümsüzdÜT ORHANÇAMURCU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear