23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYFT 27 EYLÜL 2001 PERŞEMBE O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr NATO Antlaşmasının 5. Maddesini Okumak... M. Emin D E G E R (E) Askeri Yargıç Alb. merika, beklemediği ve beklenmeyen bir an- da terörle sarsıldı. Ken- dı ülkesınde. soğuk sa- vaş için gelıştırdığı ken- , dı savaş taktigine, ken- di yetiştirdıği terönstlere yenik düştü, şaşırdı... Evet şaşırdı ve dahası dünya- yı da şaşırttı. Her koşulda gücünü gös- tererek dünyayı avucunun içine almak isteyen yer tannsının gücü ölçülüyordu: Gücünün sınırı görünüverdi. Şaşkınlı- ğı geçmeden gücünü göstermeye kalkış- tı: HemenSavaş Tannsf nıya/dımaça- gırdı. NATO Antlaşmasrnın 5'inci mad- desine dayanarak "Savaş* dedi. Sava- şın kime ya da hangi güce karşı olduğu belli degüdi. Şaşkınlığı hâlâ sürüyordu!« Daha da ılginci, Norveç dışında, "Bu sa- vaş kime karşı ilan edfldi" dıyen devlet de çıkmadı. Medyamız kraldan fazla kraJcı olma- yı sevdiği için. NATO Antlaşması'nı okumaya gerek gönneden, Savaş Tan- nsı'run peşinde haber kovalamaya kal- kjştı. Hükümet eli kolu bağlı olma nedeniyle olsa gerek, ABD'nin strate- jik ortağı ohnanın gerekJenni yerine ge- tirmenin çabası içinde. tncirlik zaten bizim denetimimizdışında kaldı. Ve ko- şullan tartışılmadan olay, NATO Ant- laşması'nın 5'inci maddesine göre ABD'nin NATO'yu kullanabileceği dü- şüncesiyle ele alındı. Bu nedenle, çocuk- ların bir oyuncak dağıtımındakı tavırla- nnı andınr tutumla, öteki ülkeler ve özellikle Türkiye "ben de, ben de" di- ye sıraya girmeye hazırlandılar. Ama "Şu 5'inci madde nedjr" diyen çıkma- dı. Pentagon'a ve Dünya Ticaret Mer- kezi 'ne yapılan saldınlara karşı "savaş" ilanının ve birden ünlenen şu 5'inci maddeye göre katıhmlann yerindeliği- ni, NATO Antlaşması'nın ilgili madde- lerine göre tartışaJım diyorum. Ama önce manşetfer ve başUdan Manşet çok çarpıcıydı: "Saldın ABD'ninkalbine." Yanlış bir değerlen- dirme denilemezü! Ama bu saJdınnın nereye dayandınldığının haberi daha da ilginç. ABD, NATO Sözleşmesi'nm 5 'inci maddesine göre karşüık verecek. NATO'dan karşılîk verilmesi için oy- birliğiyle karar çıktı (mı?) NATO Kon- seyi toplandı mı ki?.' Bu denli önemli birkonuda toplanmadan savaşın yer tan- nsının emrine uymayı içine sindireme- yen Norveç dışında bir devlet çıkmadı mı?! Türkiye'de SilahlıKuvvetler'inte- yakkuza gecmesi bu gibi durumlarda beklenen bir sonuçrur. Ama teyakkuz, "savaşa evet" anlamı taşımaz! ABD'nin uğradığ) saldın, görülüyor ki kaç gündür dünya gündemıne bu şaş- kınlık arasında oturdu. Kısa sürede kal- kacağı da beklenmemeli. Olay yeni ye- ni tarüsılmaya başlandı, daha çok tartı- şılacaktır. Nedeni dünyaya hükmetme stratejisini uygulayan ve kendini tek dünya gücü olarak gören bir sistem, dünyayı şaşkına çeviren biryenilgi için- dedir. Ne yapacağına karar verememiş- tir. Nedeni, saJdınnın sistemin kalbıne yönelik olmasıdır ve elbet karşılığını bulacakor. Ancak, bugüne değın söyle- nen ve düşünülen yöntem arayışlaruun tutariı bir seyirizlediği söylenemez. He- le hele, bizün medyanın olayı ve geti- receği sorunlan düşünmeden ele aüşı ve değerlendirişi, hepten sakat ve düşün- dürücüdür. Yazüanlan, TV'lerde ahkâm kesen sözde teröruzmanlarmı dinledik- çe, ınsan nedir bu başıboşluk demeden edemiyor. Çünkü hem hükümetimiz hem de çıkarcı medyamız, Türkiye 'yi tuzu ku- ru insanlar cenneti olarak görüyor san- ki. Ekonomik sorunlardan yedigi vur- gunla karmakanşık düşünce ve duygu- EYET/HAYIR OKTAY AKBAL TÜSİAD Nasıl Bir Dernek? "Türk Sanayicileri ve Işadamlan Derneği?.." Yani, TÜSİAD!.. Bir par- ti mi? Olmalıydı!.. En bü- yük parti mı olurdu? Ha- yir. En zengini olurdu. Seçirnlerde barajı geçe- bilir miydi? Hayır! Ama her işe kanşır. Her konu- ronlararasındaki anlaşmazlıklan dü- da etkisini duyurur. Partileriistü bir örgüt... Yeri gelir bir bildiri yayımlar, hükümetleri düşürür! Başka demekler, örgütler var. Iş- çi sendikalan var.. Ama sesleri kı- sıktır. Toplantılar, yürüyüşler yapar, ama coplar konuşur, bir anda yüz- lerce insan gozaltına alınır. Ama TÜ- SİAD böyle bir şeye kalkışsa en bü- yük desteği görür... Niye? Çünkü onlar parababalandır! Ülkenin göz- de insanlandır! Ülkenin yazgısı elle- rindedir! "Yeniden Müdafaa-i Hukuk" der- gisi bu ayki dosyasını TÜSİAD'a ayır- mış. Dünüyle bugünüyle bu deme- ğin gerçekliğini araştırmış. Aziz Ne- sin'in şu sözlenyle tanıtıyor bu güç- lü dev örgütü! "...devleti siyaset adamlan değil, arka planda zengin zümre yönetir." Bir de Adam Smrth'in bir sözü var ibretle okunacak! "Yasama, ne zaman işçilerle pat- zeltmeye kaJksa danışmanlan her zaman patronlardır." 1979'da Ece- vit hükümeti TÜSlAD'ın bir gazete ilanıyla yıkılmadı mı? Bu demek her zaman sermayeden yana iktidarian desteklemedi mi? Demeğin kuruluş bildırgesinde her ne kadar, Atatürk ilkelerine uygun olmayı, karma ekc- nomiyi savunmayi, plânlı yokJan kal- kınmayı bildirmişse de yeri geldiğin- de KİT'leri yıkmak, planlı ekonomi- yi unutmak daha çok işlerine gel- miştir. TÜSlAD'ın basında da gönüllü yandaşlan vardııi Bunlarsolculuktan gelen kışılerdir. Birzamanlann en ko- yu Marksçılan "yağmadan pay ala- rak" Atatürk ilkelerinin karşrtlan ke- silmişlerdir. "Yeniden Müdafaa-i Hu- kuk"Xa TÜSİAD dosyasını hazırlayan Şemsettin Orhan'ın dediği gibi: "Derneklerin siyasetle uğraşma- sı her ne kadar yasakJanmış ise de tekeicisermaye sınıfırm en gûçlû ve ayrıcalıklı örgütü TÜSl- AD'ın, 1979'da gazetele- re verdiği çarşafçarşafilan- laria hükümeti düşürmek için başkaldırdığıhâlâ arwn- sanmaktadır. Bugün oldu- ğu gibi geçmişte deyasak- lar hiçbir zaman TIISİAD için geçerii olmamıştır." BirdeTÜSİADAtatürkçülügü var? Nedir o? "IMF ve Dünya Bankası gibi emperyaJist kuruluşlara teslim olmak... Ûlke ekonomisini bu hale getirenlerhaktonda hiçbirişJemyap- mamak, KlTleri özelleştirmek, ka- mu malını ele geçirmek... Sosyal devlet ilkesiniyok etmek, 'halkçılık' ilkesiniparçaiamak... Işçilere, emek- çilere yaşam hakkı tanımamak... Halkın ahlaki değerlerini dumura uğratıp kişiliksiz, onursuz bir top- lumyaratmak... Medya yoluyla top- lumu uyutup tepkisiz kılmak... Ser- maye çıkarian için gerektiğinde ulu- sal çıkahardan ödün vermek... Eği- timi de özelleştirerek fırsat eşitliği- niyoketmek..."Şugiirtieröe, gaze- teterde, TVIerde TÜSİAD adı sık sık geçiyor. Adı "demek" olan bu güçlü ortak- lığın gerçek niteliğini öğrenmek için "Yeniden Müdafaa-i Hukuk"w TÜ- SİAD dosyası dikkatle okunmalı... lar içindeki insanunızı, yeni bir açma- za itmenin zamanı ve yeri mi diye sor- madan yapılan bu değerlendirmeler ha- bercilik açısından olduğu gibi, ülkemi- zin içinde bulunduğu koşullar nedeniy- le toplumsal açıdan da onaylanamaz dü- şüncesindeyiz. Öyle ki, birbiriyle yanş eden manşetlerden verdiğimiz ömekler- den ve kimi yazılardan yola çıkarak he- men savaşa giriyoruz tdaşına kapılabi- lirsıniz. Medyamız yine kraldan çok kralcı kesiîmede yanş içinde çtrpını- yor... Hükümet ayn bir telaşta. "Kz yıllar- dır bu maddenin uvgubnjnasuıı istedik ama kûnseye kabul efdremedik" söz- lenyle ne demek ya da dememek iste- diğini biliyor mu dersiniz? Umarsızlı- ğın ve aczin ifadesinin yeri mi, hem de kendi kamuoyunun ve dünyanın önün- de! Derken Cumhuriyet gazetesınin 15 Eylül günJü manşeti, içinde bulunduğu- muz konumun resmi olarak yer aldı: "Töridye denge arayışı içinde". Bir uyanmayı gösteriyor ya da bir başka aymaziıfı mı işaret ediyordu! 01- masa da uyancı bir başlıktı. Bir bakı- ma doğm bir mesaj gibiydi. Çünkü ABD'nin stratejik ortaklığuun bizi ne gibi sorunlarla baş başa bırakacağını bilmıyorduk. Körfez savaşında bir ko- yup üç alma uyanıklığuun bizi 40 mil- yar dolarzarara soktugunu unutmamış- ük (mı), diyelim ve bekleyelim. Peki bugüne değın adı geçen, ama kendisini görmediğimiz şu 5'inci mad- deyi merak etmez misiniz? Neyin ne olduğu, nelerin neler geti- receği düşünülmeden medyamızm, bir yandan ABD'ye yaranmak, öte yandan Baü'ya senin yanmdayız mesajı ver- mek için gınştığı bu çabanın dayanağı olan NATO Antlasması 'nm şu ünlü 5 'in- ci maddesini okuyalım: Madde S: "Taraflar, içferinden biri- ne veya birfcaçına karşı Avrupa'da veya Kuzey Amerika'da \aki olacak silahh bir tecavüzün büriin taraflara tevcih edilmiş bir tecavüz addedilmesi ve bin- netice taraflardan her birinin, böylece te- cavüzû vukuu hatinde, Birleşmiş MD- letkr Anriaşması'nın 5rind maddesiy- letanınan münferit veyamüşterek meş- ru mfidafaa hakknukaUanarak,Kuzey Adantik böigesinde güvenüği yeniden tests ve temin için, sflahb kuvvet istima- ü de dahil olmak üzere, lüzumlu göre- ceği harekete, münferiden ve diğer ta- raflaramutabakathaBnde,bementews- sül suretiyle tecavüze uğrayan taraf ve- ya taraflara yardım evlemesi hususun- da mutabık kalmışiardır. Bu mahiyette olan her süahlı tecavüz ve bunun neticesinde ahnan her tedbir derhal Göveniik Konseyi'nin IUÜMIBH (bO&sae) arz olunur. Bu tedbûier, Gü- venSk Konsevi'nin nıiUetlerarası banş ve gövenfiği yeniden tesis ve idame için lazun tedbirleri alması ik nihayet bula- cakûr." Maddenin uygulanma koşullan şöy- le sıralanabilir: 1. Taraflardan birineya da birkaçına s&üın tecavüzoiacak. 2. Tecavüze uğra- yan,meşru savunma hakknuhemenkut- knacak. 3. Bunu yine zaman geçinne- den Birieşmiş MiÛetJer Güvenlik Kon- seyi'ne aynntüanyia bfldirecek. (Saldı- n ve ahnan güvenlik önlemleri) 4. Ku- zey Adantik böigesinde güvenlik sağla- nmcaya değrn ahnan tedbirler,Konsey'in onavından geçerek uygulanacakbr. S. Bu önlemler ancak Güvenlik Konse- yi'nin banş ve güvenüği sürdürecek ön- lemkrin ahndığınıacıkiamasryia sonbu- hır. Hüküm, açıkça, saldınya uğradığın- da, meşru savunma hakkıru kullanarak önlem alan devletle birlikte bu önlem- lere katılan devletlerin karan ve uygu- lamalan antlasınamn birinci maddesi- ne aykın olmamalıdu- diyor. Anılan maddeye göre, taraflar anlaşmazlıklan "_adakti esasalan banşyohryb" çözüm- lemeyı ilke edmdıklerini beyan ederler ve "Bir süahh sakünya karşL. banş ve güventiği ve adaleti tehlikeye koymaya- cak surette_ BM'nin gajeleriyle çeüş- meyecek tehditveyakuvvet kullanılma- smdan çekinmevi taahhütederler". hük- mü saldınya uğrayanın, istediğı gibi davranmasına izin vermemektedir. ABD'nin "Ben istediğimi yapanm" mantığıyla almak istediğı önlemlenn, 5. maddenin hot be hot uygulanamayaca- ğının bir başka güvencesi olan 4. mad- deye göre de uygulama şöyle olacaknr: "-Jçlerinden herhangi birinin mülki tamanuyetinin / toprak bürünlüğünün, siyasi isüklahnin / bağunsızûğuun veya gMVPnKginin, taraflardan hirinin fikrin- ce tehdit amnda bulunması halinde, ta- raflar birbirieriyle isoşare edecekler- dir." Buradan çıkarak şu sonuca vanlu': Anılan maddenin uygulanması için sal- dmnın, o ülkenin toprak bürünlüğüne, siyasal bağımsızlığına ve güvenliğnîe yö- nelik bir tehdit oluşturması gerekmek- tedir. Oysa söz konusu olayın ne denli insanlık dışı ve lanetlenecek bir saldın da olsa, ABD'nin toprak bütünlüğüne, siyasal bağımsızlığına vegüvenligine yö- nelik bir tehdit oluşturduğu söylene- mez. Bu nedenle ABD'nin almak ıste- diği önJemlerin önce Birleşmiş Millet- ler ideallerine uygun olup olmadığı tar- öşdmaüdır. Yani adaleti tesis ve güven- liği sağlamak amaç olmalıdır. Bunun için de yapılacak ilk iş, bu te- rör bareketinin silahJı bir saldın sayılıp sayılmayaçagı saptanmahdrr. PENCERE Turan'ın Güneyinde İrtica Coğrafyası. Dr. Akdes Nrmet Kurat'ın Türk Tarih Kurumu Yayınla- n'ndan çıkan "Rusya Tarihi" adında bir yaprtı var; kitap- tan bir alıntı: "Türkistan 'ın Ruslann eli- ne geçmesi 30 yıl gibi kısa bir zamanda ve tarihte eşi görülmemiş kayıplaria ger- çekleştirilmiştir. Ruslar 1847'de Siriderya 'nın aşağı kısımlanna yerieştikten son- ra 1872yılına kadar Türkis- tan'daki savaşlarda, ancak 400 ölû ve 1600 yaralı ver- diler. 1879-1881 seferierin- de kahraman Teke Tûrkmen- leriyle savaşta 601 ölû, 825 yaralı vermişlerdi, bu suret- le Avrupa 'nın beşte biri bü- yüklüğünde olan çok geniş bir araziyi işgal edeherken Rus kayıplan 1000 ölü ve 3000 yaralıyı geçmedi. Hele 1950 Rus askehnln 100.000 nüfuslu ve 30.000 muharibiolan Taşkentgibibir şehri ele geçirmesi veya 3500 kişiden ibaret bir Rus kuvvetinin 60.000 kişilik Bu- hara ordusunu yenerek 2 ölü, 38 yaralı pahasına Se- merkand gibi Türkistan'ın en mühim şehrini alması, Ruslann Türidstan'daki fü- tuhatlannın hangi şartlar için- de cereyan ettiğini açıkça gösterir. Bu durum karşısın- da Ruslann Türkistan7 sade- ce 'işgal' ettiklerinden bah- setmek daha doğm olur. Tühdstan'ın yeneşik Türk ahalisi dini taassup, orta- çağlarteskilatı vezalim han- laha emirteridaresinde uzun zaman kalmakla adetayaşa- ma kudretini kaybetmiş gi- biydiler. Ruslar Türkistan'/ ele geçirdikten sonra tam bir koloni siyasetini takiple Türidstanlılan ortaçağ hayat şartianndabınakmakiçin ted- birler aldılar." 1917 Devrimi Türkistan'ı böyle buldu. • Sonra?.. Enver Paşa, Birinci Dün- ya Savaşı'nda yenilgiye ug- rayınca Anadolu'dan kaçıp •••• Türkistan'a geçerek Bolşe- vik ordusuna karşı bir dire- niş cephesi kurmaya çalış- tı... Nafife!.. Turan'ın yazgısını değişti- ren tarihsel olay 1917 Dev- rimi otdu; toplumdaki inanıl- maz sosyal gerilik ve dinsel irtica yaşamından kurtulma süreci başladı. Haritayı açın, bir Afganis- tan'a ve Iran'a bakın, bir de kuzeyine!.. Turan'da kadını çarşaftancıkaran'/977Dev- rimi"d\r. Enver Paşa'nın kurtarma- ya çalıştığı Türkistan'da fo- toğraf bile günah ve yasak- tı... Turan bugün Türkiye'nin komşu kapısıdır... Dünya çok değişti. Turan'da çağdaş dünyaya katılımın küttürel temeli dev- rimle atıldı... Ya Turan'ın güneyinde?.. • Amerika'nın "Yeşil Kuşak* coğrafyasındaki politikası bi- rebir 'irtica yatınmı'ydu İrtica, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin bir numa- ralı düşmanıdır. Amerika, Asya krtastnı ba- tıdan doğuya güneyinden ele geçirmiş sayılır; Suudi Arabistan'daki ortaçağ dü- zeni bugün de dış destekle ayakta duruyor; Afganis- tan'daki Taleban iktidan da ABD'nin marifeti deği! mi?.. '11 Eylül' bir dönümnok- tası!.. Boyutlan daha tam anla- mıyla kavranamamtş karma- şık bir olayı yaşıyoruz. • 1923 Cumhuriyeti'ni laik- lik temelleri üzerine kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün 20'nci yüzyılı asarak 21 'inci yüzyılı kapsayan fikirierinin ne denli gerçekçi olduğunu, gün geçtikçe daha çok an- layacağız. ALEV ALAN YATAK VAR, ALMAYAN YATAK VAR. TERCİH SİZİN. "afevlenmeyı onler" Ortopedikti, anti-alerjikti, anti-bakteriyeldi, şuydu, buydu... Bunlar zaten bir yatakta olması gereken özellikler. Siz asıl alev alıp almadığına bakın. Alevlenmeyen yatak olur mu demeyin. Artık var. Ama sadece İstikbal'de var. İstikbal FLARET; alev almıyor, tutuşmuyor. Yani yatağın alev alanı var, almayanı var; tercih sizin. Soğiikk Yoioic Oonsmo Hoffi 0800 361 5558 A •5fikbcif.COm.tr -LARET özelUğ' Isîikbaf'in " sforî. Cosiî!lcmforî. Cosiî!ex Futura. SL Optımal. Paradise Uitra. Paradise Norma modellennin tek ve ıkiz yatak çeşitlerinde bulunmaktadır. reknoiojisi. mobilya tesîleri konusunda dünyanın iider kuruluşu İngiliz FIRA tarafmdan test edilerek onaylanmıştır. A cl r c s i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear