14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2001 ÇARŞAMBA TEROR VE SAVAŞ <Hetow(ilııjtoı»|W*:Istihbarat örgütleri ile emniyet güçleri arasındaki bariyer kalkmalı Casus-polisişbirliğiÇeviri Senisi - ABD'de istihbarat toplamayı ülkedeki emniyet teşkilatı ve uygulanan hukuk sisteminden ayırmaya yönelik bir eğilim var. ABD'nin VVashington Post gazetesinde yer alan bir makaleye göre bunun da nedeni "Amerikan hükümeti, Amerikahlara karşı casusluk yapmamah" ilkesi. Casuslann polis, polislerin de casus olmaması gerektiğini öngören ilke ise Soğuk Savaş döneminin uluslararası ilişkilerinin bir kalıntısı. Sovyetler Birliği'nde istihbarat toplamanın elbette polislerin ülkedeki suçlulan aramasıyla ilgisi yoktu. Ancak, dûnyanın dört bir yanına yayılmış olan terorizm bu ilkelerin sorgulanması gerektiğine işaret ediyor. Amerikan hûkûmeti terör gruplan konusunda istihbarat toplamalı. Bunu yaparken de bu ülkede terör adına çalışanlan da tutuklaması gerekiyor. Ve biri şüpheli bulunduğunda, soruşturmanın hedefinin, "uhısal hukıika uygun şeldlde yargüayıp cezalandırmak mı" yoksa "Afganistan'da nerelerin bombalanması gerektiği yönünde bilgi edbunek" mi olduğu yönünde bir ikilem çıkıyor ortaya. Makaleye göre, istihbarat teşkilatı ile polis ve hukuki makamlar arasına kalın bariyerler koymanın iki tarafa da zaran var. tki taraf arasındaki duvann yüksekliğinin indirilmesi gerektiği savunulan makalede, bir şüpheli yakalandığında sorgulama kasetlerinin istihbaratçılara verilmesi, ulusal güvenlik söz konusu olduğunda istihbaratçılann gözetim şartlanmn geçerli olması gibi değişiklikler öneriliyor. Bir polisin veya dedektif ile istihbarat elemanınm bilgi alışverişini önleyen bariyerlerin de esnetilmesi gerektiği savunuluyor. WEEKLY STANDARD Tek kutuplu diinyaGünümüzde tek kutuplu bir dünya hâkün. 20'nci yüzyılın 1930'larda başlayan ideolojik savaşlan Sovyetler Birliği'nin yıkılmasıyla bir gecede sona erdi. Ve 1990'larda uzmanlar, ABD ve Sovyetler etrafında dönen iki kutuplu dünyadan çok kutuplu bir dünyaya geçiş yaşandığını savundular. Çin ve Japonya büyüyordu, Avrupa kendi arasında birleşiyordu, Hindistan uyanışa geçmişti. Ancak, 10 yıl sonra sis perdesi dağüdı ve Japonya'nın ya da Çin'in ABD'nin ekonomik gücüne sahip olamayacağı, Avrupa Birliği'nin diplomatik açıdan ABD'nin yerine geçemeyeceği gerçeği ortaya çıktı. ABD, ekonomik, askeri, diplomatik ve kültürel açıdan büyük güç olarak yerini koruyor. Başka bir deyişle günümüzde tek kutuplu bir dünya hâkim. O kutup da ABD. P ü n y a y a e t n p o z e e d l l e n t a v ı r ••-- Intihar saldınlannın ardından bu tez değişir mi bilinmez. Ancak, haziran ayında, Weekly Standard'da yayımlanan "Bush doktrini" başlıklı yazıda yukandaki yoruma yer veriliyor. Ve, Başkan George Bush'un yönetiminin yüzyü önce Teddy Roosevelt'in yaptığı gibi ABD'nin dış politika ve askeri alandaki tavnnı dünyaya empoze etmeyi hedeflediğine dikkat çekiliyor. Göreve geldiği ilk dört ayda Bush yönetiminin tek kutupluluk alanında dış polıtıkasında Clinton yönetiminden farklı tutum içinde olduğu vurgulanan yazıda, Bush'un ABD için füzeleri içeren bir savunma sistemi kurmasını önerdiği hatırlatılıyor. Bush'un aynı zamanda saldın amaçh kullanılacak nükleer silahlar konusunda kesinti yapılacağmı açıkladığı belirtilen yazıya göre bu açıklamalar, ABD Başkanı'nın, silah kontrolüne son verecek yeni bir nükleer doktrin ortaya koyduğu anlamına geliyor. Savunma teknlfll- Yazıyı kaleme alan Charles Krautfaammer'e göre bu yeni doktrinin nedeni, Sovyetler Birliği yıkıldığı, Rusya'nın da süper güçlü bir düşman olmadığı için Soğuk Savaş yıllannda ABD'nin çok üzerine düştüğü silah kontrolünün anlamsız olması. Yazıda şöyle deniliyor "20'nci yüzyıMa hava sakhnlan neyse, 2rinci yözyılda ffize teknolojisi aynı anlama geliyor. Füze teknolojisi günümüzdeki gibi kahrsa bundan 38 yü sonra kötü adamlann eBne geçmemesi ve bizim için tehdit oluşturmaması için hiçbir neden yok. Buradan yola çıkarak ABD kendi teknotojisini kullanarak neden bu tehdide karşı bir savunma tekniği üretmesin?" Yazıya göre, sekiz yıl süreyle ABD hükümeti gerçek güvenliğin "ortak olarak imha etme* yönünde bir doktrin ve "antibaüstik füze" alanında bir anlaşmadan geçtiğinin bilincinde olarak adım atmadı. imzalanmayan protokoller Bush yönetimi ise nükleer silah alanında başka bir süper güç ile koordinasyonun şart olduğu ükesini tarihe gömdü. "tki kutupluluğun kabnadığı bir düzende süahlanmızı düşmanımız olan süper güce göre ayarlamamız gerekmiyor'' diyen Krauthammer, sera gazlan alanında uyarlama öngören Kyoto ve biyolojik silah protokolünü imzalamayarak Bush yönetiminin ortaya koyduğu dış politikanın farkını da bir kez daha ortaya koyduğu savunuluyor. Buna göre ABD'nin yeni dış politikası, uluslararası kurallann geçerh olduğu, bariyerlerin konulduğu bir düzenden yarar sağlanacağma yönelik öngörüsüne son veriyor. Ve tek yanlı ve yönlü bir Amerikanizm sahneye çıkıyor. Bu tek yönlülüğün amacı da ABD'nin bu yüzyılda müdahale etme özgürlüğünü garanti altına almak. Bütün bu gerçekler doğrultusunda Bush yönetiminin ABD'ye yüklediği misyonun Soğuk Savaş sonrasında geçen ilk 10 yıldakinden çok farklı ve radikal olduğunu belirten Krauthammer, "Yeni yönetim, ABD'nin rolünü bir hiper güç olarak görüyor. Bu da tek vönlülüğü ve kutupluiuğu korumak için gerekü" diyor. TbeGuardian ABC TELEVÎZYONU Pilotlar sflah taşımak istiyor tntihar saldınlannın düzenlendiği 11 Eylül'den önce pilotların silah taşımalan akla bile getinlmezdi. Ancak, saldınlar sonrasında kokpitte silah bulundurmak ve gerekirse kullanmak pilotlann isteği haline geldi. ABD'nin ünlü televizyon kanallanndan ABC'nin internetteki haber sitesinde yayımlanan bir habere göre pilotlar, terör tehdidine karşı önlem almak istiyor. 67 bin üyesiyle ülkenin en büyük meslek örgütü olan Air Line Pilotlar Birliği'nin Başkanı Duane Woerth Kongre'nin havacılık komitelerine önerilerini sunacaklannı, hukuk uzmanlanndan da yönetmelikleri pilotlann istedikleri takdirde silah taşıyabilmelerini saglayacak şekilde değiştirmelerini isteyeceklerini beürtti. Bu konuda bir yasa tasansının da Kongre'ye sunulacağını söyleyen Woerth şunlan söyledi: "Pilotlar silah taşuna konusunda zorunhı tutulmayacak. Âynca, iş yasallaşırsa silah taşuna izni verilmeden önce psikolojik testlerden de geçirÛecekler. Öneri kabul edüirse pilotlar bir anlamda federal güvenlik görevlilerinin vekili olacaklar." Federal Havacılık Dairesi Başkanı Jane Garvey ise "tki hafta önce böyle bir şey akhnuzdan bile geçmezdl Ancak, yokulann güvende olması temel hedefimiz. Oneriyi değeriendireceğiz''' dedi. Kimileri bu öneriyi havacılık sektöründe saldınlardan sonra sıkılaştınlan güvenlik önlemlerinden sadece biri olarak nitelerken bazı havayolu şırketlerinin uçağın kaçınknası halinde silahlann yanlış kişilerin eline geçeceği yolunda kaygıh olduklan belirtildi. ÎNGÎLÎZ GAZETELERİUSAME BtN LADtJSTİN 'DİRENİN' ÇAĞRISINA GENİŞ YER VERDİ Imzası inceleniyorLONDRA(AA)-Usamebin Ladin'in, başta Pakistan olmak üzere İslam dünyasına yöneük yayımladığı "haçü seferine karşı direnin" çağnsı, tngiltere basınında geniş yer buldu. The Dafly Tefcgraph gazetesi, bin Ladin'in Katar'daki bir TV kanalı aracılığıyla yayımladığı bildirinin altmda yer alan imzasını büyüterek kullarurken bu imzayı grafoloji uzmanlanna yorumlath. îngiltere'nin ünlü imza yorumculanna göre bm Ladin, çocukluk döneminin mutsuzluklan ve ezikliklerinin acısmı çıkarmaya yönelmiş, son derece dik ve dizginlenmesi güç bir kişiliğe sahip. İmza sahibinin "bütün davramş ve eytemlerini- ldşiliğindeid güçlü şehvetin yönlendirdiğTne de işaret eden imza uzmanlan, bin Ladin'in çocukluk döneminde şiddete maruz kalmış olabileceğini de belirtiyorlar. "Buyük bir cinsel güce de sahip olduğu" tahmin edilen bin Ladin'in muhtemelen "bünyesindeki tnüthiş enerjiyi alatacak yer aradığuu" belirten uzmanlar, ünhı teröristin mücadeleci bir kişiliğe sahip olduğunu ve cazalandınlma tehditlerinin bile kendisıni durduramadığını düşünüyor. İpuçlan aramyor The Times gazetesi de bin Ladin'in imzasından yola çıkarak ünlü teröristin kişiligi hakkında ipuçlan yakalamaya çahştı. imzayı oldukça büyüterek kullanan The Times, imza sahibinin "mutsuz bir kişiliğe sahip olduğunun" uzmanlarca düşünüldüğüne işaret etti. Başkan George Bush'un da imzasına aynı sayfada yer veren gazete, aynı uzmanlann Bush'u ise kararlı, pratik, kendıni kontrol altmda tutabilen ve baştan kaybedilmiş hiçbir şeyin peşinde koşmayan bir kişiliİc olarak gördüklerini bildirdi. Efconomlk boykot The Guardian gazetesi, ABD Başkanı Bush'un terörist orgaruzasyonlarla ilgili olduğu düşünülen bütün mal ve yatınmların dondurulmasına ilişkin olarak aldığı karan manşetine taşıdı. Gazete haberinde, Bush tarafindan ahnan söz konusu karann savaşın "ekonomik boyutunu'' oluşturduğuna dikkat çekerken bu karann sadece ABD'deki terörist varhğını değiL Avrupa'daki varlığı da etkileyeceğine işaret etti. Ladln aşın klbardr Bu arada bin Ladin'in eski bir öğretmeni, teröristin öğrenciMği döneminde "utangaç ve aşın Jdbar" birisi olduğunu söyledi. tngiliz GMTV televizyonuna demeç veren 69 yaşmdaki BrianFyfid*-Shayleradh emekli ögretmen, bin Ladin'in 1968 yıhnda gittiği Cidde'deki Batı tarzı Et-Tagr okulunda Ingilizce öğretmeni olduğunu belirtti. Bin Ladin'i okutan Ingilizce öğretmeni, Ladin'in gençlik dönemlennde "çok utangaç'', "aşm kibar" ve ömek davranışlar gösteren bir öğrenci olduğunu kaydetti. Bin Ladin'in, sınıf düzeyinin ortalamasında olduğunu, ancak bunun, onun ortalama bir öğrenci olduğu anlamına gelmediğini kaydeden Fyfield- Shayler, bin Ladin'in ülkenin en iyi iki okulundan birisinde okuduğunu, bu nedenle, ülkenin en iyi 50-60 öğrencisi arasında yer aldığım sözlerine ekledi. Fyfield-Shayler, uzun, yakışıkh ve diğerlerinden daha açık tenli olarak hatırladığı bin Ladin'in, neden hayatmda bu şekilde bir yol çizdiği hakkında hiçbir fikrinin olmadığmı belirtti.Varlıklı bir ailenin oğlu olan bin Ladin'i terörist yapan nedenleri araştırmak için, bin Ladin'in okuldan aynldıktan sonra Afganistan'da yaşadığı deneyimlere bakmak gerektiğini söyleyen Fyfield- Shayler, Amerikalılarla ilk kez beraber olduğunda yaşadıklannm bin Ladin'i, ABD'lilere karşı saldırgan hale getirmiş olabileceğini belıriyor. AVRUPA'DAN GURAY OZ Sıradan Cinayetî Tarihin7 Daha önceki cinayetlerden alınan hızla işlenen son cinayetin kurbanlan toprağın derinlerinde artık. Ci- nayetin nedenleri üzerinde ise kimse durmuyor. Şim- di bütün hazırlık, bütün öfke bir sonraki cinayet için- dir. "Terörü yeryüzünden silmek isteyen, terörün ne- denleri üzerinde dunır" diye düşünülebilir doğal ola- rak. Ama bizim gündemimizin ilk ve son maddesi te- rörün silinmesi değil, kan davasıdır. Ya da belki baş- ka bir şeydir. Bu başka şey her neyse, onu konuş- mak, onu aramak, onu bulmak istemez misiniz? Bunun için çok sıradan sorular sormak gerekiyor. • • • New York'ta Dünya Tıcaret Merkezi'ne, VVashing- ton'da ABD Savunma Bakanlığı'na saldıran, binler- ce insanı öldüren terör kimin hesabına yazıldı. Usa- me bin Ladin'in hesabına. Kimdi Usame bin Ladin? ABD'de yetişmiş, Suudi Arabistan'lı, ABD ve Pakis- tan desteği ile gelişip güçlenmiş Taleban'ın Sovyet- ler'e karşı savaşmış bir "müçahidi". Üstelik zengin, üstelik Taleban lideri Molla Ömer'in akrabası. Ne- den Usame bin Ladin ABD düşmanı oldu? Denge- ler ve ABD'nin Ortadoğu ile ilgili planlan değişti. ABD, bölgenin ve tüm dûnyanın tek yetkili ve etkili şerifi, jandarması olduğunu kanıtlamak için elinden geleni yaptı. Irak'a saldırdı, Iran'la çatıştı, Filistin'le oynadı. Kuveyt'i korudu, Suudi Arabistan'a yerieş- ti. Türkiye'de etkisi neredeyse mutlaklaşt. Çok uzak olmayan bir geçmişte, şeriatçılar Iran'da, Pakistan'da iktidara gelirken, komünizme karşı yeş/7 kuşak oluşturduğunu düşünen ABD, şim- di o yeşil kuşağın kurbanıdır. • • • Başka bir soru daha sormak gerekiyor. ABD şim- di terörist ve şeriatçı Usame bin Ladin'i yakalamak bahanesiyle Afganistan'a saldırmaya hazırlanırken, yüksek sesle sorulması gereken sorudur bu: Hangi nedenle olursa olsun, bugün şeriatın, çağdışı Tale- ban'ın elinde dûnyanın en yoksul ülkelerinden birisi haline gelmiş olan ülkenin halkına, çocuklara, karan- lığa kapatılmış Afgan kadınlanna ne olacak şimdi? ABD onları kurtaracak mı? Yoksa onlar bombalann attında yok olup gidecekler mi? ABD Dışişleri Baka- nı bile, "Sivil kayıplann az olması için çaba göstere- ceğiz" dediğine göre, ne olacak bu insanlara? Biz NATO'nun kurtardığı Belgrad'ı biliyoruz. Biz ABD'nin kurtardığı pek çok ülkeyi biliyoruz. Aslında biz ne ola- cağını biliyoruz. Küreselleşmenin yarattığı tehlikelere itirazımız, bu bilgiden kaynaklanıyor: "Uluslar, halklar kendi ken- dilerini kurtanvalıdıriar. Afgan halkı şeriattan kurtu- lacaksa kendi gücüyle, kendi istemiyle kurtulmalı- dır. Dûnyanın jandarmaya değil, iyi şeyleri paylaş- maya gereksinimi vardır. Sermaye küreselleşiyorsa, emek niye küreselleşmiyor?" Bütün söylediğimiz budur. Başka bir şeye daha gereksinim vardır dünyada. Terorizmin dogru dürüst bir tanımına. Ya da başka bir kelime bulabiliriz. Ama terorizm gibi lanetleyece- ğimiz bir kelime olmalı bu. Dünya Tıcaret Merkezi'nin yerie bir edilmesi terorizmdir, ama Kyoto Anlaşma- s/'ntn reddedilmesi, çevrenin.korunrnasına ısrarla karşı çıkılması da terorizmdir ya da işjta o "şey'dir. Pentagon'a saldınlması terorizmdir, ama Kuveyt'e saldıran Irak'ı cezalandırmak için yıllarca Irak'a am- bargo uygulamak ve binlere insanın ölümüne yol açmak da terorizmdir ya da işte o "şey"dir. Neo-liberal küreselleşme, can alan ama gerçek- te zavallı olan terorizmle savaşır gibi yaparken çok daha tehlikeli bir başka terorizme, yani o "şey"e "ya- sallık" kazandırmayı hedefliyor. Son terör saldınsın- dan sonra Avrupa'da, ABD'de olup bitenler, planla- nanlar, çok övülen, büyük bir utanmazlıkla propa- gandası yapılan "demokrasi"n\n çok ucuza sınırian- dınlacağını, insan haklanna, kişinin özel yaşamına ve özgürtüğüne, hiçbir ölçü tanımaksızın müdahale edi- teceğini gösteriyor. Tarih hikâyelerden ibarettir, canlı hikâyelerden... Ne yazık ki bu hikâyelerin çoğu acıdır, insana hüzün verir. Şimdi bizim yaşadığımız, o hikâyelerden yalnız- ca biri. Ama umut yine de o hikâyenin içinde gizlidir. Şairin yazdığı gibi: "Beyaz kervanın çıngırağı duyuluyor derinlerden tarihçi yazmaya hazırianırken aktüylü kalemiyle sıradan cinayetini tarihin." cumhuriyet(a on-line.de Yazar Eduardo Caleano İyiler ve kötüler yer değiştiriyor ANKARA (AA) - Yazdığı çok sayıda ki- tapla Türkiye'de de tanı- nan dünyaca ünlü Latin Amerikalı yazar Eduar- do Galeano, dünyadaki terörist akımlan değer- lendirerek "iyiler ve kö- tüler arasındaki savaş- ta" taraflann sık sık rol değiştirdiğini ve intikam anlayışıyla yapılan ha- reketlerin dünyaya daha fazla zarar vereceğini beürtiyor. Galeano'nun 21 Ey- lül'de Ispanyol gazetesi "Jornada"da yayımla- nan "tyi ve Kötünün Ti- yatrosu" başlıklı maka- lesinde, "iyiük" adına yapılan tüm savaşlarda masum insanlann öldü- ğüne dikkat çekihyor ve şöyle deniyor: "TerörisÜer, 'kötüye karşı iyiler adına' New York ve Wasbington'da düzenledikleri saldın- larda 50 farklı ülkenin insanını öldürdü. ABD Başkanı George Bush da olaylardan sonrayine 'kötülere karşı iyiler adına' konuşarak inti- kam yeminkri ettive kö- tülüğü dünyadan sile- ceklerini söyledL Kötü olmadan iyinin ne gibi bir anlamı katar? tvi ve kötü, kötü ve iyi: Tiyat- ronun metin yazarlan- nın taleplerine bağlı ola- rak aktörler maskeleri değiştirir, kahramanlar canavara dönüşür. Hit- ler'inLondra'dakullaıı- dığı V-2 bombalaruıın mucidi Ahnan binm adamı Wemer von Bra- un, yeteneklerini ABD hizmetine sunana kadar 'kötü' kabul edutyordu. Tıpkı İkinci Dünya Sa- vaşı'ndanönce 'iyi' olan Stalin'in,savaştan sonra 'kötü' olması gibL." Irak lideri Saddam Hüseyin'in tran-Irak sa- vaşı döneminde ABD için "iyi" olduğunu söy- leyen Galeano, Sad- dam'm bundan sonra "kötüKik" sıralamasın- da Usame bin Ladin'in ardından gelen ikinci- lıkle yetınmesi gerekti- ğini beürtiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear