14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2001 ÇARŞAMB, TEROR VE SAVAŞ Radyonun Taleban lideriyle yaptığı röportaj ABD Dışişleri Bakanlığı'nca yayından çıkanldı Amerika'nın SesikısıldıVVASHEVGTON (AA) - Ameri- kan hükümetinin fınansmanını sağ- ladığı Amerika'nın Sesi (VOA)rad- yosunun, Afganistan'daki Taleban lideri Molla Muhammed Ömer ile yaptığı bir röportaj, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın müdahalesiyle yayın- dan çıkanldı. Dünyanın pek çok bölgesinde, çe- şitli dillerde yayın yapan VOA'nın röportajının yaymlanmaması için Amerikan Dışişleri Bakanhğı'nın i- ki numaralı ismi konumundaki Ba- kan Yardımcısı Richard Armitage, bizzat VOA'ya giderek yönetim ku- ruluna talepte bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü- sü Richard Boucher, 11 Eylül'deki terörist saldınlann bir numaralı şüp- • Bakanlık Sözcüsü Boucher, saldınnın bir numaralı şüphelisi Ladin'i vermemekte ısrar eden Taleban yönetiminin lideriyle yapılan röportajın, hükümetinin fon sağladığı radyo tarafından yayınlanmasının doğru olmadığını düşündüklerini bildirdi. Radyo çalışanlan ise sansüre tepki gösterdi. helisi terörist Usame bin Ladin'i vermemekte ısrar eden Taleban yö- netiminin lideriyle yapılan bu rö- portajın, Amerikan hükümetinin fon sağladığı VOA tarafından ya- yımlanmasmın doğru olmadığını düşündüklerini bildirdi. Boucher, yaptığı açıklamada, "Biz, Amerikan halkınınvercüği ver- güerie, VOA'nın, Taleban'ın sesini duyurmasının doğru olduğunu dfi- şünmüyonız" dedi. Boucher, VOA'in bağımsız haberciliğini ta- nıdıklannı ancak Molla Ömer ile rö- portajın yayımlanmasmın sorumlu bir davranış olmayacağını kaydetti. Röportajın, ABD Başkanı Geor- ge W. Bush'un, 20 Eylül "de, Ameri- kan Kongresi'nde yaptığı ve Afga- nistan'a ültimatom verdiği konuş- masının ardından, Amerikan görü- şüne cevap olarak gerçekleştirildiği belirtiliyor. Amerikan basınmdaki haberlere göre röportaj, Taleban li- deri Ömer tarafından talep edildi. 12 dakikalık röportaj, Vv'ashing- ton'da bulunan bir VOA muhabiri tarafından, Taleban'ın dili olan Peş- tun dilinde telefonla gerçekleştiril- di. The Washington Post gazetesi- ne göre, Ömer, röportajda, ABD'nin, Bin Ladin'i teslim etme- si çağnsını reddederek ABD'nin, "tslamı rehin akhğT görüşünü sa- vundu. Gazeteye göre Ömer, "Amerika, kendisine saldıran kötü- lüğü kendi yarattı. Eğer ben ölür- sem, Usame ölürse veya başkaJan.. bu kötülük kaybohnayacak. Ameri- ka, geri adım atmalı ve politikalan- nı gözdengeçirmeüİmparatorhığu- nu dünyaya, özellikle de tslanı ülke- lerine yaymaya çalışmamah" dedi. VOA çalışanları ise ABD Dışişle- ri Bakanlığı'ndan gelen bu talebe tepki gösterdiler. VOA Yönetim Ku- rulu'na 100 çahşanın imzası bulu- nan bir mektup gönderilerek "VOA'nın bütünlüğü tehlikededir. Bu sansürdunya çapında dinleykile- rimize karşı guvenilirüğimizi emsaJ- siz şekilde zedetemektedir" denildi. Öte yandan, ABD Dışişleri Ba- kanlığı'nın bir yetkilisi, VOA'nın Peştun dilinde hizmet veren servi- sinin endişe verici ölçüde zayıf ga- zetecilik sergilediği yorumunda bu- lundu. Aynntı vermeyen yetkili, "Bize öyle geByor id bu servis gide- rek belli davalann avukatı haline gefiyor" dedi. FBI sorusturması Yeniisimler ortaya çıktyor Haber Merkezi - Al- man Bild gazetesi, Birle- şik Arap Emirlikle- ri'nden Mustafa Ahmed adlı kişinin, ABD'yi vu- ran saldınlan kısmen fi- nanse ettiğini yazdı. Ha- ber kaynağını belirtme- yen gazete, Amerikan Federal Soruşturma Bü- rosu'nun (FBI), Mustafa Ahmed'in 11 Eylül sal- dınlarının fînansmanını en azından kısmen sağ- ladığına ilişkin belgeler bulduğunu iddia etti. Gazetenin haberine göre, sanıklardan Mu- hammed Atta, New York'taki Dünya Ticaret Merkezi kulelerine çar- pan uçağa binmeden ön- ce Mustafa Ahmed'e bir miktar dolar yolladı. Ha- vale edilen paranın mik- tan belirtilmedi. Ladin'le temas halinde Amerikan Newsweek dergisine de gönderme yapan Bild, Mustafa Ah- med'in, kanlı saldınla- nn baş sanığı ilan edilen Usame bin Ladin'le te- mas halinde olduğunu yazdı. 11 Eylül saldın- ları sonrasında kökten- dincilere yönelik ope- rasyonlannı sıklaştıran Avrupa ülkelerinde gö- zaltılar sürüyor. Fransız polisi, aşın dinci tslami gruplara mensup olduğu öne sü- rülen 4 kişiyi gözaltma aldı. Fransız polis söz- cüsü, terörle mücadele birimlerinin, silah sak- Iandığı şüphesiyle Pa- ris'in merkezinde ve iki banliyösünde çok sayı- da baskın düzenledikle- rini söyledi. 7 Idşi gözaltındaydı Aramaların 11 Ey- lül'de ABD'de meydana gelen saldınlarla ilgisi olmadığını belüten söz- cü, aramalarda silah da bulunmadjğını kaydetti. Fransız pohsi, Fran- sa'daki Amerikan elçili- ğine saldırmayı planla- dıklan şüphesiyle cuma günü 7 kişiyi gözaltına almışrı. IĞNELİFIRÇA ZAFER TEMOÇİN mmsm Ucakları koruyacaklar Gokyüzu Ikiz kulelere yapılan saldın Chicago ve New York maratonlannı engellemedi Hayata dönüşün koşusuSpor Servisi - Chicago ve New Yorîc maratonlan, ABD'ye düzen- lenen terörist saldınlara karşın, planlandığı tarihlerde koşulacak. Yetkililer, bu spor organizasyo- nunda güvenlik probleminin ya- şanmayacağına dikkat çektiler. New York Maratonu Yöneticisi Allan Steinfeld. yanşın belirlenen tarihte yapılacağını ancak Man- hattan'daki Dünya Ticaret Merke- zi'ne gerçekleşen saldınlar nede- niyle parkurda bazı değişiklikler düşünüldüğünü belirtti. Steinfeld "Böylece dünyaya ve teröristlereasla göz yummavacağı- mızı göstereceğiz" şeklinde ko- • Yılın en geniş katılımlı yanşı olan Chicago Maratonu, önceden belirlendiği gibi 7 Ekün'de 37 bin 500 atletin katılımıyla yapılacak. 4 Kasım'da yapılacak New York Maratonu'nda ise yaklaşık 30 bin atlet yanşacak. nuştu. Halkın ve yanşuı güvenli- ğini korumak için herkesin var gü- cüyle çahştığını beürten Steinfeld, "11 Eylül'de meydana gelen kor- kunç olaylardan sonra New York Maratonu, kentin çeşittiliğini, enerjisini ve mücadeleci gücunü ortaya koyma konusunda tarihi bir görev üstfcnmiştir" dedi. Chicago Maratonu Başkanı MarkNystuen, tt Bu faciada haya- tnu kaybedenlere veonlarmyakm- lanna taziyelerimizi sunuyoruz. Aynca bu insanlanmrza yardım et- mek için yoruhnaksızm çahşan kahramanlanmıza yürekten te- şekkûr edijoruz." dedi. En geniş katılımlı koşu Chicago Özel Organizasyonlar Yöneticisi Jim Law ise her za- manki gibi güvenliğin ön planda olduğunu belirterek, "Tarihimiz- de bu inanılmaz süreci yaşarken ChicagoMaratonu, normalhaya- ta dönüşümüzün temsilcisi ola- cakör." diye konuştu. Yılın en ge- niş katılımlı yanşı olan Chicago Maratonu, önceden belirlendiği gibi 7 Ekim'de 37 bin 500 atletin katılımıyla yapılacak. 4 Kasım'da yapılacak New York Marato- nu'na ise yaklaşık 30 bin atlet ya- nşacak. Chicago Maratonu'nu yol bo- yunca yaklaşık 900 bin seyircinin izlemesi beklenirken, parkur Dün- ya Ticaret Merkezi'nin yıkıntıla- nmn yakınından geçmediğinden, yanş güvenliğinden endişe duyul- madığı belırtıldi. aranıyor FRANKFURT (Cumhuriyet Bûrosu) - Israil havayolu El Al'ın yıllardır uyguladığı model, bundan böyle Alman havayolu şirketi Lufthansa uçaklannda da uygulanacak. tt Sky Marshals" (Uzay Şerifi) adı verilen silahlı güvenlik görevlileri, Lufthansa uçaklannda muhtemel terör saldınlanna ve uçak kaçırma eylemlerine engel olacak. Uçak tiplerine göre sayılan üç ile altı arasında değişecek olan uzay şerifleri, Alman sınır koruma birliklerinden (Bundesgrenzschutzes-BGS) ya da Ozel Birlikler (GSG9) arasından seçilecekler. Lufthansa yetkilileri bu konuda Federal tçişleri Bakanlığı ile görüş birliğine vanldığını açıkladı. öte yandan Polis Sendikası Sınır Koruma Birlikleri Sözcüsü de bu gelişmeyi doğruladı. Henüz karara bağlanmamış olan konu ise görevlendirilecek uzay şeriflerinin ücretlerinin kim tarafından ödeneceği. Silahlı güvenlik görevlilerinin uçakta bulunması, bugüne kadar özellikle pilotlar tarafından kuşkuyla karşılanıyordu. Uçaklarda silah kullanılmasının teknik güvenlik önlemlerini sakatlayabileceği ve kabinin delinmesi halinde ise düşme tehlikesi yaratacağı öne sürülüyordu. Amerikan yurttaşı Amerikan Federal Sivil Havacılık Yönetimi (FAA), yolcu uçaklannda güvenliği sağlamak amacıyla sivil polis aradığını bildirdi. FAA Sözcüsü Rebecca Tresler, 11 Eylül saldınlanndan sonra yolcu uçaklannda güvenliği sağlamak amacıyla alınan önlemler çerçevesinde, uçaklarda silahlı sivil polisler görevlendirmeye başladıklannı, ancak bunlann sayısının yetersiz olduğunu ve yeni polislere gereksinim bulunduğunu kaydetti. Sözcü, halen uçaklarda görev yapmakta olan polislerle işe alınacak polislerin sayısını açıklamayacaklanm belirtti. 'Gökyüzü polislerinin' tehdit altında olabilecek iç ve dış hat seferlerinde görev yapacaklannı kaydeden sözcü, bu göreve talip olacaklarda Amerikan yurttaşı olma şartı aradıklannı, görevlendirilecek polislere yılda 35 bin ila 80 bin dolar maaş verileceğini söyledi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Pakistan'da bir Kalaşnikof tüfek 100 dolara satılıyor. Pakistan'ın Af- gan sınınnda 24 saatte sipariş üze- rine silah üretiliyormuş. Pakistan sı- nınndaki Afgan mülteci kampların- da, her gün açlıktan ve hastalıktan çocuklar ölüyor. 5-6 yaşındaki ço- cuklar sınırsız bir şekilde ağır işler- de çalıştınlıyor. Bu bölgede en çok para getiren iş tabut yapmakmış. Savaş, yoksul toplumlar için baş- ka bir anlam ifade ediyor, zenginler için başka. Bir ellerinde silah ve ek- mek, öbür ellerinde ise ölüm var burada yaşayan insanların. Zengin ulusların yıllarca seyrettiği ve gör- mezlikten geldiği bir dünya burası. Kendi kaderine terk edilmiş, ölüme ve hastalıklara boğulmuş. Şimdi il- kel tabutlar ve ilkel silahlar üretiyor. ••• Afganlılar, Pakistanlılar, Bangla- deşliler her gün ölümle burun bu- runa yaşıyordu. Bir gün buraların barut fıçısı haline geleceği ve Ba- tı'yı tehdit edeceği acaba hiç düşü- Savaşın Mantığı, Silahm Mantığı nülmemiş miydi? önceki gün ABD'li bakan TV'ye çıktı ve zirai i- laç taşıyan bütün uçakların ABD'deki uçuşlannın iki günlüğüne durdurulduğunu açıkladı. ABD ye- ni bir felaket endişesi içine girmiş- ti. Bu tür önlemlerin, ABD ve Batı ülkeleri açısından mutlaka ciddi bir maliyeti var. 11 Eylül saldırısından bu yanaABD'de uçak şirketleri bü- yük bir mali kriz içine girdiler. Afganistan sınınnda silah üreten ustanın fotoğrafına bakıyorum. Yoksulluk ve kir pas içinde. Zar zor ekmek bulan bir topluluğun ustası o. Kaderini şiddete bağlamış bir toplumun ürecisi. Belki de çok ye- tenekli. Imkânları olsa, çok daha verimli şeyler üretebilir. Dünyanın tercihi; bu köhne dük- kânda, kir pas içinde tüfek taban- ca üreten yoksul Afganlılar değil, gücün ve silahm gerçek efendisi Amerikalılar. Dünyanın en iyi silah- larını, en iyi bombalannı ABD'liler üretiyor. Bu alanda en çok parayı da ABD'liler kazanıyor. Silah üreti- cileri özel uçaklarla seyahat ediyor- lar, en lüks hayatı yaşıyorlar. Dün- yanın yeniden şiddete yönelmesi en çok onların işine yarayacak. ••• Şu tabloyu çok iyi anlıyorum, kimse köhne dükkânda silah üreten Afganlı mülteciden yana olmak is- temez. Eğer ölçü silah olursa, bu- nu en iyi üreten ve en iyi kullanan ülke, dünyanın büyük çoğunluğu- nun tercihi olur. Bizim ülkemize de bakıyorum, güç odaklan, sesi faz- la çıkanlar kendilerince haklı olarak ABD'nin girişeceği operasyona destek veriyorlar. Itiraz edenlere de kızıyorlar. Dünyada aklı başında kimsenin terörü desteklemesi düşünülemez. New York'ta molozlar altında can veren binlerce insan, acımasız bir terör eyleminin kurbanı. Böyle bir eylemi hoş görmek, onaylamak, her şeyden önce insani değil. Bu saldırıya tepki göstermek ve saldır- ganlann cezalandırılmasını istemek de insanca bir duygu. Milyonlarca Amerikalının acılannı paylaşmamak mümkün mü? Bu acıları paylaşalım, dünyanın teröre karşı yeni önlemler almasını da onaylayalım. Burada sorun, ABD'nin önerdiği çözüm yollannın doğru olup olmadığı. Herkes gibi ABD'liler de görüyorlar ki, terörün nereden vuracağı belli değil. Zirai uçaklann bile toplu bir felakete yol açabileceğini düşünenleröncelikle ABD'liler. Onlar hâlâ kendi ülkele- rinde yaşayan teröristlerin variığın- dan ve yapacaklanndan korkuyor- lar. ••• Demek ki sorun, Afganistan'ın te- pesine bomba yağdırmakla çözülebilecek kadar kolay değil. Is- lam radikalizmi neden bu kadar güçlendi? Dünyada küreselleş- menin yol açtığı büyük dengesizlik nasıl giderilecek? Dünyada şiddeti körükleyen etkenleri, bunun p- sikolojik, sosyolojik, ekonomik nedenlerini tartışmadan ve çözüm yolları üretmeden yapılacak herey- lem, Batı dünyası için yeni felaket- leri de beraberinde getirebilir. *•* Afgan sınınnda Kalaşnikof tüfek üreten yoksul Afganlı usta, zengin dünyanın zıddı olan bir başka ger- çeği gözlerimizin önüne seriyor. O- rada açlıktan ve hastalıktan çocuk- lar ölüyor. Tabut üretenler para kazanıyor. Onlann üzerine bomba yağdırsan ne yazar? GLOBALPOLITIKÜLTÜB ERGtN YILDIZOĞLU Yine Aynı Tuzak ABD ile Ingittere 10 yıllık bir savaşın gizli hazırtık- lannı yaparken, "terorizme karşı mücadele' ABD'nin yeni dış politika prensibi haline gelirken, biz yine o eski tuzağın önünde duruyoruz: "Ya benden yanasın ya da bana karşı!" "Biz bu küreğe daha önce basmamış mıydık" di- yert eski bir Rus atasözünü anımsadım ister istemez. Dün bizi, Kosova savaşında NATO üniforması giy- miş "Batı uygartığıyla" Miloşeviç arasında seçim yapmaya zoriayan yine bu bağnaz yaklaşım değil miydi? Yine birileri bizden yaşam ağacının zengin renklerini yadsımamızı, siyahla beyaza takılmamızı istemiyor mu? Bu denklem yanlışj Dün Miloşeviç, "Batı uygarlığının" karşıtı değil, ak- sine "Batı uygartığının" tüm zaaflannın, hatalannın, IMF politikalannın Yugoslavya'da yarattığı yıkımın bir dışavurumu, semptomuydu. Bu yüzden, dün tu- zağa düşmemenin, suça ortak olmamanın yolu, bu denklemi reddedip her ikisine birden, banş, dernok- rasi ve insanlık adına karşı çıkmaktan geçiyordu. Bugün durum çok mu farklı? Miloşeviç'in yerinde Usame bin Ladin var. O da Miloşeviç gibi "Batı'nın" ürünü değil mi? Dün Miloşeviç'in sorumlu olduğu ile- ri sürülen katliamlar, doğru oiduklannı varsayarsak, bir insanlık suçuydu. Bugün 11 Eylül'de gerçekleş- tirilen saldınnın boyutlan göz önüne alındığında yi- ne aynı şey söylenemez mi? Durum böyleyken, ABD yönetiminin saldınyı gerçekleştirenleri, çok daha ha- frf, siyasi anlamı da belirsiz ve göreli bir kavram olan terorizmle suçlamasında, Israil Meclisi Knesset'ın Filistin asıllı üyesi Azmi Bishara'nın Al Ahram We- ekty'öe işaret ettiği gibi, bir gariplik yok mu? Bu ga- riplikten hareketle acaba, ABD'nin, saldırganlan in- sanlık suçuyla bir uluslararası mahkemede yargıla- maktansa, kendi stratejik çıkarian gereği, bizzat ken- disinin infaz etmeyi amaçladığı düşünülemez mi? En haftf deyimiyle "gariplik" olarak nitelendirilebi- tecek bu açmazdan, önümüze konan tuzaktan kur- tulmanın yolu, bir taraftan saldınnın arkasındakileri insanlık suçuyla yargılamanın yolunu ararken, diğer taraftan, bugüne kadar azgelişmiş ülkeleri kasıp ka- vuran savaşlarda ölen milyonlarca masum insana yenilerini eklemeye hazırlanan yeni birsavaşa karşı çıkmaktan geçmiyor mu? Ikisi birbirinin karşrtı mı? Pazar akşamı CNN'de Brezinski, terorizme karşı savaşı kişiselleştirmemek, Ladin'le sınırlamamak gerekir, diyordu. Onun niyeti, Iran'dan Sudan'a ka- dar bir seri Müslüman ülkeyi savaşın kapsamına al- mak, ama saptamasının bir doğru yanı da var. Ger- çekten de ABD'yi hedef alan bir terorizm varsa bu Ladin'le sınırlı değil. Ancak bu gerçeği saptamak şu soruyu ortadan kafdırmıyor, aksine ona daha yakıcı birivedilikkazandınyor: Neden Müslüman dünyasın- da bu kadar çok sayıda insan (yalnızca "teroristler" değil, sokakta gösteri yapanlar da) ABD'den nefret ediyor. Üstelik, ABD haberalma kaynaklannın aktar- dığına göre, bu ABD nefreti ve potansiyel "terörist" saldın olasılığı Latin Amerika'ûa da yaygın. Evet, ne- den bu kadar insan ABD'den npfret ediyor? Bu so- runun cevabını bilmiyor muyuz? Terorizmden baş- ka mücadele yolu kalmadığına inanan umutsuz in- sanlann yetiştiği "çorak ülkelerin" topraklannda ABD'nin, inatla kendiyle özdeşleştirmeye çalıştığı bir "Batı uygariığının" (bu kavrarndaki ironinin fena hal- de farkında olarak) ekonomik ve askeri ökçelerinin izleri yok mu? Bu çorak ülkelerdeki yıkıntı, gözyaşı, sayılan 11 Eylül trajedisinde ölenlerinkini yüzlerce kez aşmasına karşın, CNN ekranlannda onlann on- da biri kadar yer bulamayan cesetler, en az iki yüz- yıllık bir talan ve sömürünün ilentili meyveleri değil mi? Dün Miloşeviç gibi, bugün de "terorizm", ken- dini "Batı" ve "uygariık" olarak sunan şeyin bir var- lık durumu, semptomu hatta daha da öte, dayanıl- maz "gerçeği" değil mi? 11 Eylül'de ABD halkı aniden, işte bu gerçekle karşı karşıya kaldı. Halbuki, Zizek'ın Matrix filmine göndermeyle "Gerçeğin çölüne hoş geldiniz" baş- lıklı denemesinde, çarpıcı bir biçimde vurguladığı gi- bi, yıllardır Hollyvvood filmleri, ABD dışındaki yaban- cı unsurlann düzenlediği ama son anda engellene- bilen terörist saldınlann fantezisini kurmuyor muydu? Ama, bu yıllardır kurulan fantezi gerçekleştiğinde şaşkınlık büyük oldu. Burası "Batı medeniyetinin" kalbi, dünyanın en güçlü ülkesiydi: "Böyle şeyler bu- rada nasıl olurdu?" Diğer bir değişle "Böyle şeyler hep bu korvnaklı dünyanın dışında, o başka yerde, çorak ülkelerin çöllerinde olmaz mıydı?" Burada, iceride değil! Gerçekten de bu tür şeyler, Sa/aybosna'dan Groz- nFye, Ruanda'üan Kongo'ya, Somali'ye, Filistin top- raklanna kadar dışanda, on yıllardır her gün oluyor- du. Zizek'in yazısını bitirirken sorduğu gibi, bu tür şeylerin burada "içeride" olmasını engellemenin tek yolu, bu tür şeylerin hiçbir yerde olmamasını sağla- maktan geçmez mi? Dünyanın en yoksul ülkesini, dünyanın en zengin ve güçlü ülkesinin eliyle düm- düz ederek başlamak üzere olan bir savaş, dışannın aasını dindirebilir mi, içerinin güvenliğini sağlayabi- lir mi? Bu saçma tuzağa düşmek, 11 Eylül saldın- sında ölenlerin anısına, doğru dersi çıkaramayarak ölümlerini de ziyan edeceği için, en büyük saygısız- lık olmayacak mı? Pennsylvania'ya düşmüştü Uçağın enkazında bomba bulunmadı SHANKSVILLE (AA)-FBI görevlilerinin, kaçınldıktan sonra Pennsylvania eyaletine düşen United Airlines'a ait Boeing 757'nin 93 sefer sayılı uçağında bomba olduğuna dair kanıt bulamadıklan bildirildi. FBI ajanı Bffl Cronley, FBI'm kaza bölgesindeki incelemesini bitirdiğini ve düşüşten önce uçağuı havaya uçtuğu ya da uçakta patlayıcı bir madde bulunduğu yönünde kanıt bulamadığını kaydetti. Uçağın yolculanndan biri, yere çakılmadan önce annesini telefonla arayarak hava korsanlannda bomba olduğunu öne sürdüklerini söylemişti. Medyada çıkan haberlerde de diğer bir yolcunun patlama sesi duyduğu ve kazadan önce pilot kabininden dumanlar geldiğini gördüğü belirtilmişti. Bu arada, ABD Dışişleri Bakanı Cotin P0welL çocuklarına uçağa binmeyi yasakladığı haberini yalanladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear