Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2001 CU*
KULTUR kulturOı cumhuriyet.com.tr
O sevdalı, kükreyen, çalışkan, her daim genç yürek altı yıl önce durmuştu
ziz Nesin'e olan borcumuz• Hiç durmadan çalışması,
sürekli üretmesi, her an her
olaya tepkisini göstermesi,
toplumu uyarması, onun
"halkıma borçluyum"
düşüncesinden, inancından
kaynakJanıyordu. Ama bu halk,
bu toplum, biz? Biz nasıl
ödeyeceğiz borcumuzu ona?
Mutlak bir yolu olmalı.
ZEYNEPORAL
6 Temmuz, AzizNesin'in ölüm yıldönümü.
O sevdalı yürek. öfkeli yürek, kükreyen yü-
rek. çalışkan yürek. her daim genç yürek, 6
Temmuz I995'te durmuştu... Ömür boyu ül-
kesi, halkj için çahşmaktan, koşmaktan, didin-
mekten, yorgun düşmesinden daha çok, Sıvas
acısına dayanamamaktan durmuştu.
Bu ülkenin tarihinde kalemıyle, en güçlü si-
lah olarak geliştirdiği mizahla, eleştirileriyle,
tepkıleriyJe, önerileriyle, girişimleri ve ey-
lemleriyle. yaşamımıza anlam kazandırmış-
tı.
Altı yıldır bu toplum onun uyanlanndan
yoksun...
Inanıyorum ki beş yıl önce ölümünün ardm-
dan fonlarla methiye düzen büyük küçük dev-
let adamlan, yöneticiler, milletvekilleri, çeşit-
Ii kuruluşlar onun uyanlarına kulak verseydi,
onu dışlamak ya da sanık sandalyesine oturt-
mak ya da "düşman" bellemek yerine, akıl-
dışılığa karşı açtığı savaşı anlamaya çalışsa-
lardı, o uyanlan tartışmaya açsalardı, hem
kendileri hem de toplumun kazançlan sonsuz
olurdu...
Inanıyorum ki Azız Nesin bugün hayatta
olsaydı eğer, 260 gününü doldurmuş ölüm
oruçlannda ölüm sayısj yirmi altıya varana dek
(ve kımbılir daha da ne kadar) bu toplum ses-
sizliğını, suskunluğunu sürdüremezdi. Bu
ölümler kanıksanmazdı. Ne yapar yapar, top-
lumu harekete geçirir, ölümleri durduracak
diyaloğu başlatırdı.
Inanıyorum ki Aziz Nesin bugün hayatta
olsaydı eğer, ölesiye çahşmayı, üretmeyi sür-
dürür, bir konferanstan öteki panele koşar, dü-
şünce platformunda açtığı tartışmalarla, kimi-
lerinı öfkeden çılgına çevirir, ama çoğunJuğun
da rehavet, miskinlik ve bıkkınlık içinde boş-
vermişliğe, vurdumduymazhğa terk edilişini
engellerdi... Toplumu dürtmekJe, uyarmakla,
sarsmakla kalmaz, en olagan diye kabul etti-
ğimizin hıç de olağan olmadığını görmemize
neden olur, yaşamın ve ölümlerin her anını sor-
gulamamıza yol açardı...
ÖDENMEYEN
Ey benim halkım
Ey benim eliaçık gözü kapatım
Yüreğt açık di/i bağlım
Ey benim en güzelim
Ey benim en çirkinim
Yîyemedrn yedtrdin
Içemedin içirdin
Giyemedin giydirdin
Okuyamadın okuttun
Kendin üşüdün yağmurda karda
Ama beni korudun
Vanndan değil yoğundan verdin
Az az değil çoğundan verdin
Ah ne az ne az aldın
Ama çok ne çok verdin
En az aldın en çok verdin
Aimadan vermek sana özgü
ütanınm aldıkiarım demeye
Gücüm yetmez borcun ödemeye
Bende hakkın çoktur halkım
Değil böyle bir Aziz
Bin Azizier oisa yetmez
Aldığını vermeye
Utanınm hakkını helal et demeye
Dünya durdukça durasın halkım.
Bir ömre sağdırdıklan
Aziz Nesin'in 80 yıllık ömrüne sığdırdık-
larını yalnız satırbaşlanyla bile burada sırala-
mam olanaksız. Gazetenin tüm sayfalan bu-
na yetmez...
YazmakJa yaşamayı iç içe yoğuran bir kişi-
lik...
Eleştirel bakıştan, keskin gözlemcilikten
damıtılmış. akılla geliştirilmiş bir mizah an-
layışı ve bu mizahı yazıya dökmenin ustası...
l OO'ü aşkuı kitap... Öykü, roman, oyun, şi-
ir. deneme, fıkra, makale, anı...
Çevrildiği diller 34 (Kaçak çeviri ve yayın-
lan saymazsak)...
Dünyanın her yanından sayısız ödül...
200 takma ad (Biri keşfedildiğinde yenisi-
ni bulmak gerekiyordu)...
Dergi kurmalar. gazeteler, kongre, konferans,
panel. seminer. sendika. kurultay, eğitim ça-
lışmalan. aydınlar dilekçesi...
Yaklaşık 250 kez yargılanmak... Toplam beş
buçuk yıl hapis... (Bu tutukluluklann hiçbı-
rinde hülcüm giymemiş olduğundan, devlet-
ten beş bûçuk yıl alacaİdıydı.)
Ve tohumlan 1972'de atılan, ilk çocukJann
I982'de yerleştiği Nesin Vakfi...
Yukandaki her satır başı için, birkaç kitap
yazılabilir.
Çocukluğu yoksulluk içinde geçmişti. Anı-
lannda, "BöyİeGebnisBöyleGitmez
n
de "Ya-
şamın çirkef denilebilecek yerlerinde, çok ağır
koşullaria yaşadım. Neden serseri olmadım.
Beni kurtaran neydi?" der ve yanıtını verir.
Onu "kurtaran'' üç şeydi: Ana ve babasın-
dan gördüğü sevecenlik; babasının ona son-
suz güveni ve annesinin asla unutamadığı söz-
leri: "Okuduğun için gözlerim açık gitmeye-
cek." (Annesi 26 yaşındaydı öldüğünde, Aziz
Nesin on bir...)
Okul yıllanmn büyük bir bölümü askeri
eğitimle geçti. Çengelköy Askeri Ortaokulu,
Kuleli Askeri Lisesi, Ankara Harp Okulu,
Maçka'da Askeri Fen Tatbikat Okulu... 2. Dün-
ya Savaşı yıllannda Trakya'da ordugâhta gö-
revlidir.
Sonra Erzurum'da. Erzincan'da, Kars'ta,
Safranbolu'da, Zonguldak'ta... 8 yıl süren as-
kerlik... ("Askeıükbana iç disiplin. lyi mi kö-
tu mü olduğunu bilmediğim aşın bir ciddiyet
ve sürekli çok çalışma gücünü kazandırdı~.")
Kendinı yazıya verdığı yıllar, Marko Paşa,
Akbaba, Zübük dergileri, Tan, Tanin gazete-
leri dönemi... Cezaevi yıllan...
"Azizname'' kitabı nedeniyle tutuklandı...
Yazmadığı yazılar gerekçesiyle tutuklandı...
Bilmediği Fransızcadan çeviriler yaptığı ge-
rekçesiyle tutuklandı... fngiltere Prensesi EB-
zabetfa, Iran Şahı Pehlevi ve Mısır Kralı Fa-
nıkyüzünden(hakaretten) tutuklandı... Istan-
bul'da 6-7 Eylül olaylarını başlattığı savıyla
tutuJdandı. Kısacası, her fırsatta tutuklandı.
Çok tehlikeliydi, çünkü silahı mizahtı. Hal-
kın kulağı, dıli olmuştu. Milletin görüp de du-
yup da düşünemediklerini. düşünüp de söy-
leyemedikJerini o söylüyordu.
Politik, ekonomik, toplumsal düzenin çar-
pıklıklannı ve bunlann kişilere, güncel olay-
lara yansunalannı mizah öykülerinde, roman-
lannda ve oyunlannda işledi Aziz Nesin.
Bu yöntem çok geçmeden dilimize "AzizNe-
sin'lik" deyimini yerleştirecekti. Adı, bir sim-
ge olmuştu.
Aziz Nesin'lik olaylardan birini daha geçen
hafta yazdım; "Aziznanıe" adlı kitabının,
1948'de hükümet karanyla yasaklandığı ge-
rekçesiyle, yanm asır sonra. yurtdışına çıkı-
şının engellenmesi...
Yine kendisine ilişkin bir başka Aziz Ne-
sin'lik olay da şu bence: TRT'ye, televizyona
söyleşiler yapıyordum. Aziz Nesin'le yaptı-
ğun tüm söyleşiler, güzel güzel kayda çekili-
yor, ama şu ya da bu nedenle bir türlü yayım-
lanmıyordu. 75. yaşgününde öyle bir sohbet
yapalım ki. hıç kimse ne kadar zorlasa zorla-
sın. sakıncalı bir şey bulmasın dedik. Öyle de
yaptık. Aziz Nesin'le yalnız ve yalnız aşk üze-
rine, annesi üzerine ve rüyalan üzerine konuş-
tuk. Program yapımcılan da tamam, bu kez
oldu, artık bu kesinlikle yayımlanacak dedi-
ler... Ama yine yayımlanmadı.
Gerekçe neydi, biliyor musunuz.
"Bu söyleşide Aziz Nesin çok scvimli bir in-
san olarak ortaya çıkıyordu. EvTen Paşa'ya
dava açıp duran bir insan bunca sevimli gös-
terilemezdi!"
Aziz Nesin'in hiç durmadan çalışması, sü-
rekli üretmesi, her an her olaya tepkisini gös-
termesi, toplumu uyarması, onun "halkıma
borçluyum'' düşüncesinden, inancından kay-
naklanıyordu.
" Beni bu halk, halkım varetti, halkıma borç-
hıvum* sözlennı ne çok duydum ondan.
Ama bu halk, bu toplum, biz? Biz nasıl öde-
yeceğiz borcumuzu ona?
Mutlak bir yolu olmalı.
YAZIODASI
SELtM İLERİ
Temmuz, Ölümler Ayı! (2
Necatigil'in sözlüğünde \z sürmeye devaı
ediyorum.
11 Temmuz 1978'de Bedrettin Cömert öldi
rülmüş. Bir gece önce evindeydik. Yirmi üç yı/ geç
miş. Ankara'daydık, Türk Dil Kurumu çalışmala
n için. Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz ve beni, Cö
mert akşam yemeğine çağırmıştı. Güzel bir ge
ceydi. Ertesı sabah ölüm haberi! öldürülmüş
Ecevit yine başbakandı; Türk Dil Kurumu'na ge
lip 'bu ölümler bir daha olmayacak' gıbisindeı
bir konuşma yapmıştı. Otuz sekiz yaşındaymrç
Bedrettin Cömert. Croce'nin Estetiği'ni ders ki
tabı gibi okumuştum. Gombrich'den dilimize ka-
zandırdığı Sanatın Öyküsü sık sık sığındığım biı
eserdir.
1959 yılında, ben ilkokul sona geçmişken, o ya2
tatilinde, 13 Temmuz günü Ekrem Reşit Rey öl-
müş. Ekrem Reşit'i tanımama, bilmeme imkân yok-
tu. Ama bizimkilerin çok üzüldüklerini daha dün
gibi anımsıyorum. Hemen Lüküs Hayat'tan, De-
li-Dolu'dan, Alabanda'ûan söz açılmıştı. Revü-
ler, operetler, seyredenlere yaşatılmış mutlu sa-
atler. Necatigil, Rey'in Son Posta, Akşam gibi
gazetelerde kalakalmış nice yazısını anıyor. Fran-
sızca yazdığı Barbaros Hayrettin'in Hayatı ro-
manı Fransa'da ödül kazanmış, Türkçeye de her-
halde çevrilmemiş.
15 Temmuz 1977'de Esat Mahmut Karakurt
aramızdan aynlmış. Yeniyetmeliğimde handiyse
bütün romanlarını okumuştum Esat Mahmut'un,
su gibi akıp giden romanlardır. Kendisı kızarmış
romanlarını okuyan öğrencilerine, "Güzel, de-
ğerli romanlar okuyun. Ben onlanpara kazanmak
için yazıyorum", dermış. Oysa Sokaktan Gelen
Kadın'daki sınıf bilincı bugün de etkiler beni. Ka-
dıköyü'nde otururmuş, bizimkilerçapkın adam ol-
duğunu söylerlerdi.
Vasfi Mahir Kocatürk'ün bende pek izi yok-
tur. ölüm tarihi: 1977. Şiirlerinı okumadım. Oyun-
lar yazmış. Yîne de edebiyatımızı yaşatmak iste-
miş antolojilerini saygıyla anmalıyız. Demin bir
ikisini kanştırdım, öyle yazar adlarına rastladım
ki, Kocatürk anmamış olsa, hiçbir yerde adlan geç-
meyecekti...
18 Temmuz 1965 gününü elbette anımsıyo-
rum: Türkçenin büyük ustası Refık Halid Karay
o gün öldü. Bunaldığım bir yazdı 1965 yazı. Re-
fik Halid'in "Eskici" öyküsü gönlümü çoktan çel-
mişti. Çağlayan Yayınlan'nın gazete bayiiterine uia-
şabilmiş yayımlan arasındaki eseridır. Kim bilir
kaç kez okudum. O yaz da üç ciltlik Nilgûn'ü
okumaya koyuimuştum. Refik Halid Türk edebi-
yatının 'roman sevgisi' aşılayan en önemli yaza-
ndır bence.
Yalnız o kadar mı? Refik Halid'in kronikleri, söy-
leşileri de inanılmaz güzelliktedir. Bu yaprtlann
yeni basımlarla okura ulaştırılması gerekir. Yakın
tarihimizi küftürel açıdan tanımak, tatmak isteyen-
ler için ne büyük fırsat!
20 Temmuz 1959'da Musahipzade Celal öl-
müş. Mum Söndü'sünü Gönül Ülkü-Gazanfer
özcan Tiyatrosu'nda izlediğim gün vuruldtığum
oyun yazarı. Göz kamaştırıcı bir oyun yazan. Ti-
yatro kitaplığımızda benzerı yok dense yeri. Mu-
sahipzade'nın Eski Istanbul Yaşayışı adlı eseri, im-
paratorluk dünyasının gelenek ve göreneklerini
çok renkli bir anlatımla dile getirir.
23 Temmuz 1987'de Ahmet Kutsi Tecer, ay-
nıgün 1972'de SuatDervişölmüşler. Tecer: Ço-
cukken içimi ürperten "Nerdesin"\n şairi. Suat Der-
viş: Hakkı en çok yenmiş yazarlarımızdan. Suat
Derviş'in Çılgın G/b/'sini okudunuz mu? Çok az
romancı, bir aşkı, doğrudan doğruya aşkı böyle-
sine 'sınıfsal açıdan' yazabilmiştır. Gerçek bir
başyaprt. Günün bınnde Suat Derviş Hanım'ın ese-
rine, kişiliğine, mücadelesine saygıyla egileceğiz,
evet, günün birinde...
25 Temmuz 1929'da Salon Köşelerinde yaza-
rı Safveti Ziya, 27 Temmuz 1984'te şair Ibrahim
Zeki Burdurlu ölmüşler. Burdurlu'nun Reşat Nu-
ri'nin romanlannı yorumlayan bir çalışması var-
dı...
Işte kimselerin anmadığı yazarlarımız, değer-
lerimiz, Necatigil de olmasaymış, temmuz ayının
çizelgesini çıkarmasaymış...
Takvimde lz Bırakan:
"Erdem midir susma, öyle denildi I ört ke-
penklerini sıkıca I Sana değmeyene kanşma I Yüz
alışılmışın sığ sularında" Gülten Akın, Bedret-
tin Koçaklaması.
Ümit Ünal, bir cinayet üzerine kurulu ilkuzun metrajhfilmi V'un çekimlerine tstanbul'da başladı
Kenar mahallede karanlık bir sorgu öyküsü
Kültür Servisi - 'Teyzem', 'Hayal-
lerim, Aşkım ve Sen', 'Arkadaşım
Şe>1an',Mfly arder', 'Piano Kano Ba-
caksız", 'Amerikalı' gibi filmlerin se-
nar> o yazan Ümit ÜnaL ilk uzun met-
rajlı filmı '9'un çekimlerine başladı.
Ünal. motor demeden önce yapım
ekibı ile birlikte yaptığı basın topîan-
nsında, oyıuıcu kadrosunu ve filmi ta-
nırtı. AK Poyrazoğlu, Cezmi Baskın,
Fikret Kuşkan, Ozan Güven, Rafa
Radomisli ve Serra Yılmaz'uı rol al-
dığı "9' adlı filmin yapımcılan ise
Hâluk Bener, Ayduı SanoğJu ve Ümit
Ünal. Bağımsız bir fihn çekmenin
kevfı \ e zorluklan ile filme başlaya-
cak olan ekip, fihnin büyük bir bö-
lümiinü Beyoğlu Asmahmescit'te ka-
palı bir mekânda çekecek.
îslanbul'un bir kenar mahallesin-
de ışlenen bir cinayet üzerine başla-
tıhn bir sorgunun öyküsünü anJatan
fıbı. altı sıradan insanın anlattıklan
hıli>eierüzenne kurulu. Türkiye'de
ilk kez tamamen dijital kameralarla
çeiiîecek olan '9' filmı, dıjıtal or-
tanda bıtirildıkten sonra 35 mm'ye
çeblecek.
Ûmıt Ünal, Türkiye'de pek de rağ-
begörnıeyen ve denenmemiş bir ci-
nayet filmi çekerken filmin ilgi gö-
reeğinden şüphe etmiyor.TiImisa-
Ekip, bağımsız bir füm çekmenin keyfi
ve zorluklan üe çahşmaya başladı.
'9'un büyük bir bölümü Beyoğlu
Asmahmescit'te kapab bir mekânda ilk
kez tamamen dijital kameralarla cekiüyor.
(Fotoğraflar: ÖZLEM ALTUNOK)
dece cinayet filmi olarak görmüyo-
rum. Rlm, yalmzca o mahallede işle-
nen cinayeüeveoradaki insanlarla st-
nırh kahmyor, aynı zamanda daha
karanlık yerlere açılmaya çahşıyor.
Bu insanlar cinayet dışında mahaUe-
nin ha\ aünı. kendi hikâyelerini de an-
laüyorlar. Polisne öğelerden yararla-
nan, ama asla tek başına bir polisiye,
cinayet fihni olmayan birfihnbu."
Yönetmen, oyuncu seçiminı ise da-
ha önce tanıdığı ve çahştığı insanlar-
dan yana yapmış. Filmin bir özeJli-
ğinin de sade bir fihn çekmeye ça-
Jışmak olduğunu söylüyor. Ünal, si-
nemanın temelinın yönetmen ve oyun-
cu olduğunu belirterek sağlam bir
hikâyeyle ve güçlü oyuncularla fil-
min izleyicıye ulaşacağıru düşünüyor.
"Bu fiun, se\irdyle birebir ilişid ku-
ran öykülerle örülü bir oyuncu fılnû.
Kamcranın karşısına gecip canlan-
dırdığı karakterin hayaö hakkında
inandıncı şe>ler aniatan insanlann
filmi. Bunun içinde kendisini aşabi-
lecekve kendisini bu fiune teslim ede-
bilecek oyunculara ihtiyaam vanh."
Diyalog. kamera ve kurgu üslu-
bunda atak. saldn^gan bir tarzın uy-
gulanacağı filmin müziklerini ise
Zen grubu yapacak. Fibnde, mahal-
lenin fotoğrafçısınj canlandıracak
olan Ali Poyrazoğlu, yaklaşık 3 se-
ne sonra yeniden bir sinema filmin-
de rol alıyor. Senaryonun Türkiye'nin
karanlık haline çok uygun olduğunu
belirten sanatçı, "Koşullar ne olursa
olsun Ümit Ünal'm yanmda}im" di-
yor. "Bu fihnin, Türk Sineması'nın
önünü açacakbirgirişimokhığunu dü-
şünüyonun. Trv^troda olduğu gibi si-
nemada da farklı şeyler yapıhnasuu
bekleyen seyirciler var."
Sorgu sırasında birbirlerini kolla-
yan ya da ele veren, polislere yaran-
maya çalışan ve bir mahallenin hikâ-
yesini aniatan filmde, işsiz bir gen-
ci oynayan Ozan Güven'in annesini
ise Serra Yıhnazcanlandınyor. Yıl-
maz, bu projede yer almasını "Ümit
Ünal'a güvendiğim, senaryoyu be-
ğendiğim ve bu nıaceranın bir parça-
sı ohnak istediğün için buradayım"
sözleriyle açıklıyor.
Adının neden '9'olduğu filmin fi-
nalinde gizli olan yapımm çekimle-
ri yaklaşık olarak 2-3 ay sürecek ve
Altın Portakal'a yetişmesine çalışı-
lacak.
Adana'da belediye tiyatrosu
• ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana
Büyükşehir Belediye Tiyatrosu 17 yıl aradan
sonra yeniden açıldı. Tıyatronun önümüzdeki
dönemde oyunlannı sunacağı açıklandı.
Adanalı sanatseverlere uzun yıllar hizmet
verdikten sonra kapatılan 'Belediye
Tiyatrosu', Adana Büyükşehir Belediye
Başkanı Aytaç Durak'ın talimatıyla yeniden
kuruldu. Başkan, yaptığı açıklamada
"Artık Adana'da yalnız Devlet Tiyatrosu
ile özel tiyatrolar değil, iyı bir salonu ve
çalışma olanaklan olan Büyükşehir
Belediye Tiyatrosu da var" dedi. Durak,
aralannda Çukurova Ünıversitesi Devlet
Konservatuvan Tiyatro Ana Sanat Dah
öğrencilerinin de bulunduğu oyunculann,
çocuklara. gençlere ve amatörlere yönelik kurs
açacakJannı da ifade ettı.
ülysses'in el yazmaları saöşta
• LONDRA(REUTERS) - Irlandalı yazar
James Joyce'un başyapıtı "Ulysses'in
'Eumaeus' başlıklı bölümünün elyazmalan
bu ayın sonunda yapılacak bir açık
arttırmada satılacak. Elyazmalanndan 1.7
milyon dolar elde edilmesi bekleniyor.
44 sayfadan oluşan 'Eumaeus' başİıkh
bölüm, yazar tarafından 1916-1920 yıllan
arasında Trieste ve Paris'te kaleme alındı.
Elyazmalan 10 Temmuz'da Londra'daki
Sotheby's Müzayedeevi'nde satışa
sunulacak. 'Ulysses' ilk kez 1920'de
yayımlanmıştı. 'Eumaeus' adlı bölümün
elyazmalannı satışa çıkaran özel
koleksiyoncu, bu elyazmalannı birkaç yıl
önce Fransız diplomat, şair ve yazar
Henri-Etienne Hoppenot'dan satın almıştı.