Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2001 PAZARTE:
ROPORTAJ
Ormana'da evlerhiç harç kuüandmadan taşlaHaöriilüyor, içi killitopraklastvantyor
f
t
.... I
% l , 1 1 __
n
îo
f
*h
•»i
Ormana:Tonoslaıda
kuntduvar cennetiDüzgünce kesilmiş/yontulmuş taşlan
yan yana ve üst üste koyarken kol
kalınlığında kereste. taşın ikı yanına
boydan boya yerleştiriliyor...
Boylamasına yerleştirilen tahtaya
hatıl deniyor... Duvarın kalınlığı
80 santimi buluyor... Duvann
yiikseklıği 50 santime
geldiğinde bir hatıl daha
atılıyor... Bu arada,
hatılların arasına
duvann dış
cephesınden 10-
15 santimkadar
çıkacak şekilde
yine kol
kalınlığında
kereste
yerleştiriliyor...
Buna da piştuvan
deniyor. Taşlar
yatay hatıllann ve
dikey piştuvanlann
üzerinde
yükseldikçe ortaya
tki katlı
"kurudutar" evler
çıkıyor...
Kuruduvar evlere
"hatülT da
deniyor,
"taşduvar"da...
Hiç harç
kullanmadan
taşlarla örülen
duvann dışı olduğu
gibi bırakılırken içi
killi toprakla
sıvanıyor...
Bütün bunlar
Toroslar'ın
1000'ınci
metresınde Ormana
köyünde oluyor...
Ormana köyü. çam ağaçlarıyla ko\u
yeşile boyanmış sarp Karadağ'a ya da
Karakaya'ya bakıyor...
2 bin 600 nüfus
Altındaki Melas vadisinden
Manavgat'la birleşmek üzere Söğüt
çayı akjyor...450 hanede 2
bin 600 nüfusuyla
Ormana, adını aldığı antık
kent Erymna ile baş başa.
Akdeniz'ın kıyıdaki
hayhuyundan uzak.
huzuru ve mutluluğu
yaşıyor... Ormana. yeni
ilçelerden İbradı'ya bağlı
birbelde... ıbradı'nın
beldeyken bağlı olduğu
eski ilçe Akseki... Hepsi
Antalya'da... Antalya antik
çağda Pamfilya bölgesinin
bırkentiyken Toroslar"ın
tepesinden Göller
Bölgesi'ne uzanan kesim Pısidya...
Ormana, Pisidya'da... Fakat Isa'dan 2
bin yıl öncesine gidildiğinde bölge
Hitit'in Anvaza Kralhğı'nın bir
parçası olan Pitassa... Kazılmamış.
araştınlmamış ve ortaya çıkanlmamış
bırtanhin merkezı... Bilınenlerden
bıri, lsa'dan sadece 6 yıl önce Eski
Antalya yani Side ile Ionıkum yani
Konya'yı birleştiren Kral Yolu Via
Sebaste'nin Ormana"dan geçtığı...
Roma'dan kalma musalla taşı
Ormana, antikçağda bir Roma
kentiyken adının Erymna olduğuna
karar verilmış, ama Orumma,
Orymna ve Orumnos adını kent ıçin
kullanıldığı da biliniyor... 1853 tarihlı
Osmanh kayıtlannda ise Akseki "den
sözedılırken Antalya'nın 30 saat
doğusunda. Manavgat nehnnın
kollanndan bir çayın kenannda.
nüfiısunun hepsinin Müslüman
olduğu yazıyor... Ormana da o
devırde Akseki'nin Ibradı nahiyesinin
köyü... Antalya'ya uzaklığı ise 30 saat
değil 1.5-2 saat... Bir tapınak ve bir
yazıt, antık yerleşim Erymna'nın en
önemlı kalıntılan olarak ayakta
yettiğince bıraz konuşmaya razı
oluyor. Kısaca anlatıyor... Ormana
evlerinin koruma altına alınmasını
çok istemişler... Ama olmamış,
güzelim evlen devlet korumaya
almamış... Devlet adına Orman
Bakanlığı. evlerin bakım ve onanmı
için çam ağacı vermek istemiş...
L/rmana, adını aldığı
antik kent Erymna ile baş
başa, Akdeniz'ın kıyıdaki
hayhuyundan uzak, huzuru
ve mutluluğu yaşıyor... tki
katlı 'kuruduvar' adı
verilen evleriyle ünlü. Bu
evlere 'hatıllı' veya 'taşduvar' da deniyor. Hiç harç kullanmadan, taşlarla örülen duvann
dışı olduğu gibi bırakılıyor. Evlerin yapımında kullanıJan bir başka malzeme sedir ağacı.
YÖre halkına göre sedir ağacı olmayınca, evler Ormana evi olmuyor...
dururken Roma'dan kalma bir taş
blok, köyün camisinde musalla taşı
işlevini görüyor; aslan ayaklı bir blok,
sütun parçalan. caminin şadırvanını
süslüyor... ton sütun başlığı parçası.
bir evin "taşduvar*1
! arasında
duruyor... Ormana, kendı tanhinin
içinde yaşıyor... Tarihten gelen bir
farklılıkla, üç kilometre ötesındeki
Ibradı'yla bile bir bağlantjsı olmadan,
kendi başına... 20. yüzyıhn ortasına
dek Antalya-Konya arasında önemli
bir ticaret merkeziyken çarşıda 400
dükkân varmış... Birkaç yüz metrehk
caddede şımdilerde fazla dükkân
kalmamış. kahveler çoğunlukta...
Kahvelerden birine bir çay içimlik
oturunca ve söz Ormana'nın
evlerinden açılınca sözü Hüseyin
Gerçekalıyor... Ama teyp istiyor... Bir
keresınde Antalya Radyosu'na uzun
uzun anlatmış... Kalemin hızının
Ormanahlar kabul etmemiş...
Taşduvar'ın srrrı sedirde
Hüseyin Gerçek, Ormana evlerinin
piştuvan ve hatılında sedir ağacı
kullanıldığınj söylüyor... Sedir ağacı
olmayınca evler Ormana evi
olmuyor... "Taşduvar"ın sırn
sedirde... Ama Orman Bakanlığı'nın
umurunda değil... Ormanah ne
yapsın... Yeni evler artık betonarme
yapılıyor... Eski taş evını genişletirken
bile betonu döküp yürüyor... Ormana
evlen. göz göre göre, ama çaresiz
hançerlenıyor... Ancak yine de 450
hanenin yandan fazlasıyla Ormana
evlerine omuz vermek söz konusu
olabilir... Yapılacak iş. mevzuatı
Ormanalılara sedir ağacı verecek
şekilde düzenlemek... Zor olmasa
gerek... Ormanahlar, gıyim-
kuşamlanyla modern bir görüntü
sergiliyorlar... Köyde yaşıyorlar, ama
köylü değiller... Toroslar'ın tepesinde
Yörük Türkmenler vardır... Daha
sonraki tarihte Yavuz SuJtan Setim
40 bin Türk'ü kestirdiğinde
katliamdan kurtulan
Yörüklere fbradı ve Akseki
çevresi sığmak
olmuştur... Ormana'da
ise sorulduğunda
Yörük
olmadıklannı
söylüyorlar...
Yarattıklan konut
tipinden, konar-
göçer olmadıklan
zaten anlaşılıyor...
Geriye, bölgenin
yerlisi olmalan
kalıyor... Belki de
Hitit'ten kalma...
Bir çay içimlik
başlayan sohbette
ikinci bardaklar
geldiğinde turizme
kapı aralıyorlar...
Turistin betonu
sevmediğıni
söylüyorlar ve
"taşduvar" evlerin
arasuıdaki yollan
gösterip "Şurada
iki kadın hamur
yoğuracak, çöğre
dövecek, sacda
pişirecek; şurada
tereyağü yemekler
yapacak"
diyorlar... Aşağısı
Manavgat. Side,
Tıtreyengöl ve
hatta Belek.
Alanya... Melas
vadisinden Manavgat'a inen dağ yolu
muhteşem bir yol... Indikçe zirveye
çıkılan. çıktıkça ormanlann içine
girilen, ruristlerin "safari"dedikleri
geziler için ideal bir güzergâh...
Tepede virajlardan birini dönünce
Oymapınar Barajı'nı avucunuzun
içine alabildiğiniz bir güzellik...
Seyahat acentelerinin
turistler için Ormana'ya
"safari"
düzenlememeleri kendi
kayıplan... Ormana'nın
kaybı ise "Karatay
Türküsü"nü Ürgüp'e
kaptırması... "Cemalım
Cemalım, aslan
Cemalım... Al kanlar
içinde kakün Cematam-."
1933 Eylülü'nde
Ormana'nın eşrafindan
Mehmet Karatay, hasmı
tarafından pusuya
düşürülüp öldürülüyor...
Mehmet Karatay'ın oğlu
Cemal ıki yaşında öksüz kalıyor...
Manavgat'taki "aptaJJar" yani
Çıngeneler. yetim kalan
Cemal için türkü çığınyor...
Ürgüplü Refik Başaran, türküyü
alıp Türkiye çapında sazıyla
dillendiriyor ve bu arada türkü
Ürgüp'e mal oluyor... Cemal. birkaç
yıl önce bir trafik kazasında yaşamını
yitirmiş... Yolunuz Ormana'ya
düşerse "Cemalım CemaJım. aslan
Cemahm" türküsünün aynntısını
Cemal'in ağabeyı Abdullah
Karatay'dan dinleyebılirsiniz...
Ormana'ya yolunuz düşmüşken
Ibradı 'ya da uğramakta yarar var,
çünkü Ibradı da yitip gitmekte olan
evleriyle başka birgüzel... Üstelik
Prof. Dr. Muammer Aksoy'un
doğduğu topraklar... Gahba Giilriz
Sururi'nin de...
ENTERNET
M E H M E T S U C U mehmet(g cumhuriyet.com.tr
Bana hep yalan söylediler!
Geçen hafta neredeyse hepımız eko-
nomi ve IMF üzerine konuştuk. Türkı-
ye'nin ekonomik yapısının bozukluğu-
nun nasıl düzeltilecegı üzerine kafa yor-
duk. Lozan Antlaşması ile ulusal bağım-
sızlığını kazanmış Türkiye, Dünya Banka-
sı'ndan gelen kurtarıcısı süper Bakanı
Kemal Derviş ve IMF'n/n Binnci Başka-
nı Stanley Fischer'in ekonomı hakkın-
daki çözüm önerilerini dinledi. Ülkede bu
gelişmeleryaşanırken dünya Cenova'da
G-8 karşıtı eytemlerle sarsıldı. Italya'ya
gelen yüzbinlerce genç, küresel ekono-
mi adı altında dayatılan kapıtafeme kar-
şı haykırdı, eylemler yaptı. Düzenin bek-
çiliğine soyunan Italyan güvenlik güçle-
rinin müdahalesi bu göstencilerden biri-
sinin canına mal oldu.
Küreselleşme karşrtlannın Cenova'da-
ki eylemleri, zengin ülke lıderlerinın bu
kentte yaptığı toplantıdan daha fazla
yankı bulcfu. IMF, Dünya Bankası ve zen-
gın ülkelerın dayattığı kurallara karşı çı-
kan birkaç c/lız eylem Türkiye'de de ya-
pıldı. Gerçi bu eylemlerin sesı sadece
Türkiye'de cılız kaldı.Nuhun Gemisi'nin
sembolize edildiği eylem, ulusal basında
çok az yer alıp cıddiye alınmazken, yurt-
dışında bizım gazetelerimizden daha çok
yer buldu. Enteresan bir çelişkı.
Belki de biz hâlâ kul olmaktan kurtu-
lamayıp bir türlü birey olamadığımız içir
ne G-8 protestolarını ne de Derviş ile
Fischer'in basın toplantısını önemsedik.
Geçen haftanın önemlı konulanndan
bir tanesi de yine ekonomi ile ilgiliydi.
Türkiye, Türk Lirası'na nasıl dönüleceği-
ni tartıştı.
Bize ılkokuldan itibaren ulusal para bi-
riminin, bağımsızlık sembolü olduğu öğ-
retilmiştı. Demek öğretmenterim bana
hep yalan söylediler!..
Ülke sınırlan içinde dolaşan gerçek ve
gerçek olmayan paranın büyük çoğun-
luğunun, reel ekonomiye direkt katkısı
olmayan borsaya gittığini hemen hepimiz
bıliyoruz. Ama bu gerçek nedense bir
türlü dile getırilmiyor. Siyasetçiler ve eko-
nomistleryatırımcıyı reel ekonomiye çek-
mek gerektığinı söylerken aslında bu ger-
çeği dile getiriyorlar. Reel, yani gerçek
ekonomi artı değeroluşturan, üreten, is-
tihdam olanağı açan ve hammadde üre-
timini teşvık eden bir yapı. Peki ya reel
olmayan ekonomi. Yani para piyasalan
olarak adlandırılan ucubeler nedir?
Aslında bunların ne olduğunu hemen
herkes bilıyor, ama bir türlü dile getirmi-
yor. Veya dile getirmek istemiyor. Bir ar-
kadaşımın gönderdiği elektronik mektup
bu ekonomının sonuçlannı çok güze) an-
latıyor.
Bunları biliyor musunuz?
1. Türkiye'nin dünya enflasyon Bgin-
deSudan'dan sonra (yüzde 103) ikin-
ci olduğunu,
2. Günde 16.2 trilyon liranın borç fa-
izlerine gittiğini,
3. Türk vergi sisteminin 102 defa de-
ğiştırildiğini,
4. Toplanan toplam vergınin yüzde
51 'inin sabit geJiriilerden toplandığını,
toplam verginin yüzde 66'sının iç borç
faizlerine gittiğini,
5. Türkiye'nin kişi başına 16 dolarile
bilgi teknolojisı harcamasında AB ül-
kelen arasında en son sırada olduğu-
nu (Isviçre 1000 dolar),
6. Türkiye'de 63 milyon nüfusa kar-
şıltkyılda 3774 bilimsel makale yayım-
landığını, bu oranın Israıl'de 6 milyon
nüfusa 9167 bilimsel makale, Hollan-
da'da 16 milyon nüfusa 19.598 oldu-
ğunu,
7. Sosyal güvenlikte OECD sonun-
cusu olduğumuzu, OECD ülkelerinde
ortalama 6 çalışan, 1 emekli ücretini
karşılarken, Türkiye'de 1 çalışanm 2.4
emeklintn üctetini karşıladığını,
8. Çocuk işçi oranında yüzde 24 ile
Kenya, Bangladeş ve Haiti'den sonra
dünya dördüncüsü olduğumuzu,
9. Çalışan gençtenn yüzde 54'ünün
sigara, yüzde 6'sının alkol bağımlısı ol-
duğunu.. yine çalışan gençler arasın-
da yapılan bir araştırmada yüzde 30'u-
nun Ferdi Tayfur, yüzde 18'inin Mös-
lüm Gûrses, yüzde 8.8'inin Ibrahim
TatJıses dinlediğini,
10.200 bin sokak çocuğu olduğu-
nu, bunlann 15 bininin Istanbul'da bu-
lunduğunu, Aksaray'ın son yıllarda
yaptığı atakla sokak çocuğu orantnda
ilk5'eyükseldığini,
11. Insanlann birbirine güven duy-
malan açısından ülkemizin Filıpin-
ler'den sonra yüzde 6 ile sondan ikin-
ci olduğunu, bu oranın USA'da yüzde
36, Japonya'da yüzde 42, fsveç'te
yüzde 60 olduğunu,
12. Siyasal-sivil özgürlükler konu-
surtda araştırma yapılan 191 ülkeden
136. olduğumuzu,
13. DGM'lerdeki 10 dosyadan 6'sı-
nın faili meçhul olduğunu, Diyarba-
kır'ın faili meçhullerde 11 bin dosyay-
la 1. olduğunu, onu Malatya, Erzincan,
izmir ve Istanbul'un takip ettiğini,
14. Kişı başına alkol tüketim/nde
dünya üçüncüsü, sigara tüketiminde
dördüncüsü olduğumuzu,
15. Kişi başına alkol tüketiminin
1950'de 1 It. iken bu oranın 1997'de
16Jt'yeçıktığını,
16. Son 3 yılda uyuşturucu kullanı-
mının yüzde 350 arttığını,
17. Rüşvette araştırma yapılan 52
ülke arasında 8. olduğumuzu,
18. Günlük üretiten ortalama66 mil-
yon ekmeğin 16 milyonunun üreticiter
ve/Veya tüketicilertarafından israfedil-
diğini,
19. Ülkemizdeki en büyük israfın za-
man israfı olduğunu, Türkiye'nin dün-
yada en çok resmi tatil yapan 3. ülke
olduğunu,
20. Eğitimde fırsat ve imkân eşitliği
ilkesine uyulmadığını, Afyon Kocate-
pe Üniversitesi'nde 1 öğretim üyesine
1647,18 Mart Üniversftesi'nde 1067,
istanbul Üniversitesi'nde 64, İTÜ'de
44 öğrenci düştüğünü,
21. Ağaç kesimi bu hızla gidefse
2020 yılında kesecek ağacımızın kal-
mayacağını,
22. Ülkede toplam 400 binden faz-
la kahveharteye karşılık tüm illerde Kül-
tür Bakanlığı'na bağlı 1394 kütüpha-
ne olduğunu,
23. Türkiye'nin 2000 Guiness Re-
korlar Kitabı'nda "Para birimi en dü-
şükülke" olarak geçtiğini biöyormuy-
dunuz? (!)
Hagi Cennet'te
Kardeşim llker iyi bir Fenerbahçe ta-
raftandır. Bana sık sıkelektronik posta ile
fotoğraflar ve anekdotlar gönderir.
llker, bu hafta Fenerbahçelilerin ınter-
net üzerindeki organizasyonlarından Fe-
neriist'teyeralan birfıkragöndermiş, siz-
lerle paylaşmak ıstedim:
Hagi başanlar ile dolu bir yaşamın ar-
dından günahlan için cebennemde ceza-
sını çektikten sonra cennete gitmiş. Cen-
nette Tann, Hagi'ye etrafı gezdirmiş ve
sonunda küçük, şirin, bahçesınde soluk
renkte bir Galatasaray bayrağı olan bir
eve gelmişler.
Tann, Hagi'ye;
"Bu ev senin, değerini bil. Burada öy-
le herkese ev vermeyiz" demiş.
Hagi evın merdivenlerinden ikinci ka-
ta çıkarken biraz ileride devasa bir bah-
çenin ortasında, altınlaıia süslenmiş mer-
merli bir yolu olan, çok şatafatlı, kosko-
ca bir saray görmüş. Saraydakı balkon-
larda ve bahçenin heryerinde de san-la-
civert bayraklar ve Fenerbahçe armala-
n varmış. Hagi, Tann'ya: "Ben de çok
başanlı bir sporcu idim. Galatasaray'da
kaç şampiyonluk yaşadım, sakat sakat
oynadım, fedakâriıkyaptım, hep başan-
lıydım, milli takımın da vazgeçilmeziy-
dim," "Neden benim evim Röştü'nün-
kü gibi değil?" demiş.
Tann da gülmüş ve cevap vermiş: "O
ev Rüştü'nün değil, Rüştû hâlâ yaşıyor.
O ev benım."
/UnerikaNardahafazla «"* Itullanıcıları daha
hoşgorulu
MerkteAraştırma Kurumu tara-
findan yapılan araştırmaya katı-
lanlann yüzde 63'ü internetin fay-
dalı olduğunu düşünürken, yüzde
47'si pomografi, şiddet, mahre-
mtyet ve güveniliriiğin olmaması
nedeniyleinternet hakkında endi-
şeli. Yüzde 54'ü, internette, ger-
çek hayatta olduğu kadar koru-
mayasahip olmadıklannı düşünü-
yor. Kullanıcılann yüzde 59'u ise
intemette bir probtem yaşadıkla-
nnda nereye başvuracaklannı bil-
mediklerini söylüyor. Bu endişele-
re rağmen devletin internet üze-
rinde kontrol sahibi olmasını iste-
yenlerin oranı ise sadece yüzde
40. Geriye kalan yüzde 60, kont-
rolün bağımsız ve kâr amacı güt-
meyen kuruluşlarca yapılması ge-
nektigini düşünüyor. Intemet sa-
tışlannın vergiye tabi olması ko-
nusunda ise internet kullanıcılan,
yüzde 49 onaylayan ve yüzde 51
karşı çıkan olmak üzere ikiye bö-
Kinmüş durumda. Birçok internet
kullanıcısı ticari amaçlarla on-lıne
bflgilerinin satılmasına karşı.
Maryland Üniversitesi'nde yapılan bir araş-
tırmaweb kullanıcılannın daha "hoşgörûlü ve
pozitif düşünceli" olduğunu beliriedi.
ABD'deki Maryland Üniversitesi'nde ya-
pılan bir araştırma internet kullanıcılannın,
ınternete girmeyen ve off-line diye tanımla-
nan insanlara kıyasla çok daha pozitif dü-
şünceli, açık görüşlü ve hoşgörûlü olduğu-
nu beliriedi. Araştırmayı yürtiten ekibin baş-
kanı Prof. John Robinson, "Çahşmanın
amacı, internet kullanıcılannın bazı temel
özelliklerini saptamak" derken bu kişilerin
ortak özelliğinin sansürsüz bir ortamda her-
kesin hertürlü fikrine ulaşabilmek, farklı sos-
yal gruplar arası diyaloğa açık olmak oldu-
ğunu belırttı. Aynı üniversiteden sosyolog
Meyer Kestnbaum, "Tabii ki genelleme
yapmakmümkün değil. Internetı kullanan ve
kullanmayan arasında çok belirgin farklılık-
tan söz edemeyiz, ancak web'de gezinen-
lenn daha hoşgörûlü olduğu göze çarpıyor"
dedi. Uzmanlartıpkı internet gibi zaman için-
de kullanıcısının da değiştiğıni belirtirken,
"Çağdaş teknojileheyeni tanışanlarweb7üç
ya da 4 yıl önce keşfedenlere göre daha
farklı davranışlar sergiliyorlar. Yenikullanıcı-
lar kozmopolit bir boyutun arayışı içinde
o/an/ar"saptamasında bulundular.