Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2001 PAZARTESİ
HABERLER
Yeri partinin
isıri açıklanıyor
• SlVÂS(AA)-'Milli
Görüş' hareketinden
kopaa yenilikçi kanadın
öndegelen isimlerinden
Sıvas Bağımsız
Milletvekili Abdüllatif
Şener. 'yeni oluşum
çalışnalan'nın devam
ettiğni ve partilerinin
ismiri ve amblemıni on
gün if erisınde
açıkkyacaklannı
söyledi. Şener,
"Kuncağımız yeni parti
Recep Tayyip Erdoğan
başkanhğında, ılk
seçirrJerde tek başına
ıktıdara gelecektir.
Bundan hıç şüphemiz
yoktur" dıye konuştu.
Yurttaşlardan
EDtRNE(AA)-
Edirne'nin Kapıkule
Sınır Kapısı'ndan yurda
giriş yapan gurbetçiler,
TürkSilahlı
Kuvvetleri'nı
Güçlendirme Vakfi'na
(TSKGV), bir ay içinde
23 bin 873 mark ve 5
milyar 74 milyon lıra
bağışta bulundu.
Yetkılıler, Kapıkule'de
TSKGV'nin bir irtibat
bürosu oluşturulduğunu
belirterek gurbetçilerin,
gümrük sahası ıçindeki
büroda, makbuz
karşıhğında para
bağışında
bulunabildiklerini
belirttiler.
Devlet Bahçeti
protesto edild
• SAMSUN(ANKA)-
MHP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli,
Samsun'un Havza
ilçesinın Kunduz
Yaylası'nda düzenlenen
6. Karadeniz Türk
Kültür Şöleni'nde
protesto edildi.
Protestocularla MHP'li
gençler arasında kavga
çıkınca olaya polis ve
jandarma müdahale etti
ve bazı göstericiler
gözaltına alındı.
Bahçeli, protestoculan
sert bir dille eleştirirken
kimsenin
provokasyonlara alet
olmamasını istedi.
IMkeyi peşkeş
çekiyorlar'
• ELMALI(AA)-
DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller. hükümetin
ülkeyi IMF'ye peşkeş
çektiğini öne sürerek
"Bu ülkenin onurunu
kanata kanata, milli
iradeyi takas edenlerden
hesap soracağız" dedi.
Antalya'nın Elmah
ilçesinde düzenlenen bir
şenliğe katılan Çiller,
ülkenin zor günlerden
geçtiğinı ve sosyal
patlamadan söz
edildiğine işaret ederek
gençlerin işsız ve
umutsuz olduğunu, bu
nedenle yurtdışına
kaçmaya çahştıklannı
savunarak asıl felaketin
bu olduğunu dile
getirdi.
Afyon'da fırtına:
olu
• AFYON(AA)-
Afyon ve çevresinde
dünsaat 19.30
sıralannda başlayan ve
yanm saat süren
yağmur ile arkasından
gelen firtına, hayatı felç
ettı. Yağmur ve firtına
sırasında, evine
gitmekte olan 10
yaşındaki Ibrahim
Aksoy isimli çocuk,
Hıdırlık mevkiınde,
yıldınm düşmesi
sonucu hayatını
kaybetti. Yağmur çok
sayıda evi su altmda
bırakırken çınar ve çam
ağaçlannın da
devrilmesine neden
oldu. Aynca çevredeki
ekili alanlar su altında
kaldı.
Derviş'in açıkladığı 26 Temmuz önlemlerini sermaye önkoşul olarak diretmiş
Devlet bankalara tesliıııBANU SALMAN
ANKARA - Bankalann, Hazine'nin
borçlanma ihalelerine girme ve faız
oranlanyla ilgili koşullannı ortaya koy-
duklan ve bu çerçevede istedikleri ön-
lemleri ekonomi yönetiminin yerine
getirdiği ortaya çıktı. Bankalann kay-
nak mahyetlerini azaltmak içın istedik-
leri düzenlemeler içinde vadelere göre
stopaj oranlannın azaltılması, mevdu-
at munzam karşıhklannın indirilmesi.
Hazine'nin borçlanma programını ay-
hk ilan etmeyerek esnek bir sisteme
geçmesi, devlet borçlanma senetlerin-
de beyanname zorunluluğunun kaldı-
nlması, reel sektör borçlannın devlet
yönetimindeki havuza aktanlarak ban-
kalann batık kredilerden kurtanlması
yer aldı.
Bankalann yaptıklan çalışmada, ta-
kasla bankalann açık pozısyonlannın
büyük ölçüde kapandığı, ancak bazı ek
önlemler olmadan "Hazine ihalelerine
büyük bir iştahla girmelerinin olanak-
sızolduğu" belırtıldi. Programın temel
varsayımlan üzerindekı en büyük teh-
dıdın "faiz düzeyinin program para-
metreleriyle uyumlu olarak düşmeme-
si" olduğu belırtılen çalışmada, mev du-
at faizlerinın yılın ikincı yansında ilk
yandaki düzeyin altına çekilememesi
durumunda bankacılık sisteminin kay-
nak maliyetinın yüzde 91.8'le iç borç-
lanma içın öngörülen ağırlıklı ortalama
faız oranının 10.8 puan üzennde kala-
cağı hesaplaması yer alıyor.
Çalışmada, munzam karşılıklar sıfır-
lansa bile toplam TL mev duatın mali-
yetınin ıç borçlanmada öngörülen faiz
oranının 3.5 puan üzerinde kalacağı
kaydedilıyor. Bu saptama, Merkez
Bankası'nın mevduat munzam karşı-
lıklarda indırim yenne neden faız uy-
gulamasını tercıh ettiğinı de ortaya ko-
yuyor.
Çalışmada, stopaj oranlannın düşü-
rülmesinin vergi kaybına yol açacağı.
Başeğmezin rüyası bilimsel
Sağın ve
solun
rüyalan ayn
KALİFORNİYA/ANKARA(ANKA)-Yenilıkçı-
lere katılacakken gece rüyasında Necmettin Erba-
kan' m bir bacağının koptuğunu görerek bu karann-
dan cayan Mukadder Başeğmezin rüyası, meğer
bilimsel temellere dayanıyormuş. Yapılan araştır-
malar, siyası yelpazenin sağında kalan insanlann
geceleri kâbus. sol görüşlü kişilenn garip ve neşe-
li rüyalar gördüğünü ortaya çıkardı.
Kaliforniya'da bulunan Santa Glara Üniversite-
si'nde rüya uzmanı olarak görev yapan okutman
Kelly Buİkery'nın araştırması, sıyasetin, insanlan
uykulannda bile rahat bırakmadığını gösterdi. De-
ney için çeşitli öğrenci-
lerin siyasi görüşlenyle
ilgili araştırma yapan
Bulkely, sonunda ken-
dini "kesinükk sağ gö-
rüşlü" olarak tanımla-
yan 14\e
u
kesinlikle sol
görüşlü" olarak nıtelen-
diren 14 kişiden oluşan
28 kişilik iki deney gru-
bu oluşturdu. Denekle-
re en son nasıj bir rüya
gördüğünü soran Bul-
kely, araştırmasının so-
nucunda muhafazakâr
Başeğmez rüyasında kişilenn, aile üyelerinin
Erbakan ı gormuştu. öldürüldüğü, çocuklan-
nın tehdit edildiği veya kafalannın koptuğu şeklin-
de rüyalar gördüklerinın anlaşıldığını söyledi. Bulk-
ley aynca, muhafazakârlann kâbuslannda korku,
şiddet ve çaresizliğin başrol oynadığma işaret etti.
Sokular neşell rüya görüyor
Sol görüşlü insanlann ise muhafazakârlann tam
tersine garip, uçuk, ancak keyifli ve neşeli rüyalar
gördüklerini anlatan Bulkely, bu kişilerin kâbusla-
nnda bile durumu kurtaracak mutlaka bir umut ve-
ya gücün bulunduğunu belirtti. Bulkely şunlan söy-
ledi: "Yelpazenin solundaki Idşiler de kâbusa karşı
bağışıkü değil ancak onlann rüyalan daha farkli.
Örneğin deneklerden biri kendini, belirli bir düzen
içinde basması gereken devasa telefon tuşlannın
önünde görüyor. Rüyalannda çoğunlulda keder bu-
lunan muhafazakârlann tersine bu kişinin yanında
ona yardımeı olacak üç arkadaşı buiunujor." Sağ-
cılarla solculann birbinnden son derece farkli rü-
yalar gördüklerinin açık olmasına karşın bunun ne-
deninin henüz belirlenemediğine işaret eden Bul-
kely şöyle konuştu: "tnsanlann rüyalan ilgilerini
yansıür. Belki de muhafazakârlar iç çatışmalannı
daha fazla \ansitiyorlar. Solcular daha az endişeli,
daha fazla hayal gücü ve yaraücılığa sahipken onlar
daha endişeli ve güvensizler. Ya da sağcı insanlar da-
ha gerçekçi, dünvadaki tehlike ve tehditlere karşı
daha du\ arlı\ ken solcular daha kendi hayal dünya-
lannda, akıllan havada yaşıyorlar."1
»rânknıı «fegjT dedL (AA)
Baykal: Çekilenler güven bunalımmdan
Yapısal değişim şart
MARMARİS(Cumhuriyçt)-ÇHP
Genel Başkanı Deniz Baykal, Türki-
ye'de varlık içinde yokluk çekildiği-
ni vurgulayarak "Bu, güven bunab-
mının sonucudur" dedi. Baykal.
Marmaris'te düzenlenen sivil toplum
örgütleri yöneticilerinin katıldığı
toplantıda, siyasetin toplumun geri-
sinde kaldığını, Türkiye'de siyaset
de dahil birçok yaptsal değişikliğe
ihtiyaç olduğunu söyledi. Baykal.
yeni oluşumculan ve Erdal İnönü'yü
'eskf olmakla eleştirdi.
"Yan geiip yatalım, yasa değişsin,
siyaset düzelsin demek mümkün de-
p " diyen Baykal. Türkiye'de sıyase-
tin çözüm üretemediğini söyledi. Si-
yasetin. ülkenin kaderini tayin ede-
mediğini ileri süren Baykal. dünya-
da hiçbir ülkenin 20 yıl enflasyonla
yaşamadığını vurguladı. Enflasyonu
bir saatli bombaya benzeten Baykal,
"80'lerden sonra işbaşma gelen hü-
kümetier, bu saatli bombavı ortadan
kakürmakyîrinebirbiıierinedevTet-
ffler. Türiaye varlık içinde yoklukya-
şıyor, bu güven bunalınunın sonucu-
dur" diye konuştu.
Baykal, siyasetin toplumu düşün-
me ve insanlann yannına güvenle
bakmalannı sağlama işi olduğunu
belirtti.
Deniz Baykal partisinin intemet
sıtesinde siyasetteki yeni oluşumlar
konusunda değerlendirmelerde bu-
lundu. Türkiye'nin önünün açılma-
sının yolunda iki engel bulunduğu-
nu anlatan Baykal, bunlardan birisi-
nin "Bütün partiler birbirinin aynı"
anlayışının kamuoyunda yaygın ka-
bul görmüş olması olduğunu kaydet-
tı. Bu düşüncenin doğru olmadığını
dile getiren Baykal, kimsenin
CHP'yi Türkiye'yi bu noktaya geti-
ren partilerle aynı kefeye koymaya
hakkı bulunmadığını vurguladı.
CHP dışındakı partilerin yolsuzluk-
lar konusunda birbirini aklarken
GHP'nin buna katkısı olmadığnıı an-
latan Baykal, 1985'lerden beri uy-
gulanan politikalara karşı da en cid-
di uyan görevini kendilerinin yaptı-
ğını belirtti. Yeni oluşum tartışmala-
nnda bunun iyice anlaşılması gerek-
tiğini ıfade eden Baykal. Türkiye'de
daima doğru olmuş, yanlışhklann
karşısına çıkmış bir siyaset bulundu-
ğunu söyledi.
ancak bankalann borçlann çevrilmesi-
ne düşük düzeyde katılmasının yarata-
cağı alternatif maliyete göre hüküme-
tin bu \ ergi kaybının yükünü taşıması
gerektiğı ileri sürülüyor.
Mevduata vadelerine göre stopaj ve
mevduat munzam karşıhğında indi-
rimler istenen çalışmada, stopaj oran-
lanndaki bu indirimlerin sonucunda
775 trilyon liralık gelirin 132 trilyon
liraya kadar gerileyeceği. ancak buna
karşılık repo stopajlarının yüzde
17.6'dan yüzde 25'e yükseltilmesiyle
bu kaybın yüzde 54.6'sına denk gelen
351 trilyon liralık ek kazanç oluşaca-
ğı belirtiliyor.
ANAP
aşar:
Kongre
şeffaf
olacak
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - ANAP, 7.
Olağan Büyük Kong-
re'ye, "yeni oluşumcula-
nn" transfer kaygısıyla
gidiyor. ANAP Genel
Başkan Yardımcısı Mus-
tafa Taşar, Türkiye'yi
içinde bulunduğu çık-
mazdan, adına "yeni olu-
şumlar" denen "eklek-
tik" yapılann değil,
ANAP'm 7. Olağan Bü-
yük Kongresi'nde ortaya
koyacağı yeni yaklaşımın
kurtaracağmı ileri sürdü.
Kongre'ye çok büyük de-
ğişikliklerle hazırlandık-
lannı anlatan Taşar.
"ANAFta hiçbir şey esld-
si gibi obnayacak" görü-
şünüsavundu.
Taşar, dün genel mer-
kezde düzenlediği basın
toplantısında4-5 Ağustos
2001 tarihlerinde Ankara
ASKİ Kapah Spor Salo-
nu'nda yapılacak 7. Ola-
ğan Büyük Kongre'ye
ilişkin hazırhklan anlattı
ve yaklaşık 5 dakika sü-
ren bir sinevizyon göste-
rimi yapıldı.
ANAP'ın sağlıklı ve
yeni bir üyelik sistemi
kurduğunu, buna dayalı
yeni bir delege sistemi
oluşturduklannı kayde-
den Taşar, ilçe ve il kong-
relennin de bu yeni siste-
me göre gerçekleştirildi-
ğini söyledi.
ANAP kongresinin
Türkiye için tepeden tır-
nağa yeniden yapılanma
programının ortaya kona-
cağı bir platform olacağı-
nı sa\unan Taşar, bu
kongrede geleceğin Tür-
kiyesı'nın çerçevesinin
çizileceğini kaydetti. Ta-
şar, delegelerin oy kulla-
nacağı ve özel malzeme-
den yaptınlan "şeffaf san-
dıklan" basına tanıtırken
bu uygulamananın, kong-
renin ne kadar şeffaf ge-
çeceğinin bir göstergesi
olduğunu söyledi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Kimliğimi, sigorta
kartımı ve ehliyetimi
kaybettim, hükümüzdür.
NECİBE DOĞAN
Hüsniye, Almanya'da bir
devlet kuaımunda çalışan Tun-
celili arkadaşım. Almanya'dan,
Tunceli'de, Tuncelililerin deyi-
şiyle Dersim'de ikincisi düzen-
lenen Munzur Doğa ve Kültür
Festivali'negelmişti. Dünyanın
ve Türkiye'nin dört yanından
Tuncelililer "yasak" yurtlarını
görmek için seferber olmuş-
lardı.
• • •
Dersim, yalçın dağları, koca
vadilerin içinden geçen Mun-
zur Çayı ve asi insanlanyla,
Türkiye'nin kendine özgün yö-
relerinden. Dersim toprağı çok
acılara, çok isyanlara tanık ol-
du. Son dönemde Kürt soru-
nunun alevlenmesi ve yıllarca
süren "düşük yoğunluklu sa-
vaş"tn ateşi Dersım'e de düş-
tü. Gençleri dağlara çıktılar.
Köylerde ambargolar uygulan-
dı. Gençler oldü, askerleröldü.
Yıllarca Tunceli ve kazalanna
gitmek mümkün değildi. Dağ-
larda süren çatışmalar yüzün-
den, bölge olağanüstü uygu-
lamalaria yüz yüze geldi. Tun-
celililer, köylerine, dağlarına
Güvenlik Gücü Gösteri Yaparsa...
hasret kaldılar. Kalanlann köy-
leri yakıldı, evleri yıkıldı. Faili
meçhuller, yargısız infazlar en
çok bu yörelerde yaşandı.
Güneydoğu'daki savaşın
sona ermesi Tunceli ve yöresi-
nin de acılannı hafıfletecek ye-
ni bir dönemi başlattı. Bir ön-
ceki vali Mehmet Ali Türker,
emniyet müdürü ve daha son-
ra bölgeye tayin edilen Tüm-
general Dursun Bak, bölge-
deki tansiyonun düşürülmesin-
deolumlurolleroynadılar. Tun-
celi'de barış havası esmeye
başladı.
• • •
Ikı yıl önce Duygu Asena,
Bettıan Şimşek ve Celal Baş-
langıç'la bırlıkte Tuncelı'ye gıt-
tik. CHP'nın düzenlediği ve yö-
redeki bütün partilerin sözcü-
lerinin de konuştuğu bir pane-
le katıldık. 22 yıl sonra ilk kez
düzenlenen bu panel, ilin yöne-
ticilerini endişeye sevk etmişti.
Yeniden bir gerginlik çıkabilir
kuşkusuna kapılmışlardı.
İki binin üzerinde Tuncelilinin
katıldığı panel çokolgun birha-
va içinde geçti. Böylece, bu yö-
rede artık toplantı yapılabılece-
ği ve koşulların değişebileceğı
görüldü. Toplantı sonrası vali,
emniyet müdürü ve jandarma
komutanı rahatlamışlardı. Biz
konuşmacıları davet ettiler. Ak-
şam yapılan davete katıldılar
ve olumlu bir hava oluştu.
•••
Geçen yıl yapılan Munzur
Festivali de binlerce Dersimli-
nin katılmasıylayöredeki olum-
lu gelişmeler açısından lyı bir
adım oldu. Festivalden bu yıl
bazı olumsuz sesler geliyor.
Önce bazı türkücülenn Kürtçe
türkü söylemelerinın yasaklan-
dığı bildirildi. Ardından yörede
hiçbir varlığı olmayan MHP li-
deri Devlet Bahçeli'ye teşek-
kür amacıyla asılan pankart
tepki gördü.
Bellı ki birileri buradaki geliş-
melerden, havanın yumuşa-
masından memnun kalmamış-
lardı. Toplumagüvenmeyen ve
toplumun özgürce kendisini di-
le getirmesini bir güvenlik so-
runu olarak gören anlayış san-
ki Tunceli'ye yeniden dönmüş-
tü.
• • •
Tunceli'deki gerginliğin son
perdesi ıse askerin sokağa ine-
rek gösteri yapmasıydı. Bin ka-
dar asker, polis ve özel timlerin
desteğinde Tunceli meydanla-
rına çıkmış ve gövde gösterisi
yapmıştı. Askerler, "Vatan sa-
na canım feda", "Şehitler öl-
mez, vatan bölünmez" slogan-
lanyla ağır zırhlı araçların eşli-
ğınde Tunceli sokaklanndayü-
rümüştü.
Askerlerin, bir gün önce
aleyhlerinde bir gösteri olduğu
ıddiasıyla sokağa döküldüğü
söyleniyor. Askerler, haksız bir
gösteriyle yüz yüze gelmış ola-
bilırler. Onları kızdıracak tepki-
ierle de karşılaşabilirler. Ama
bir kentin ortasında asker, bir
gün önceki olaylara tepkisini
ifade etmek için gösteri yapa-
maz.
Güvenlik güçleri tepkilerini
sokakta gösteri yaparak ifade
edemez. Eğer yaparsa yasala-
n ihlal etmiş oiur. Valinin ve gü-
venlik güçlerinin Tunceli'de
yapmaları gereken tansiyonu
düşürmek ve yasakçı anlayışı
terk etmektir. O yörenin halkı
çok acı çekti. Dikkatli ve tem-
kinlidir. Yeni acılaryaşamak is-
temiyor.
Askerin ve polisin görevi, gü-
venliği sağlamaktır. Eğer gü-
venlik güçleri yasalara aykın bir
durumla karşılaşmışsa, yapa-
caklan tek şey olayı yargıya in-
tikal ettirmektir. Yoksa, kızgın-
lıklarını ve öfkelerini sokakta
gösteri yaparak ifade etmeye
kalkarlarsa, o zaman başka bir
durum ortaya çıkar.
Benzer bir durumu Istan-
bul'da polislerin gösterisinde
yaşamıştık. O zaman herkes
bu gösteriyi eleştirmişti. Şimdi
yapılması gereken Tunceli'de-
ki gösteriyi de eleştirmek ve
bunun yanlış olduğunu söyle-
mektir.
2000^Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
• ••Başarmak İçin
Başarmak için, insanın nedeni olmalıdır.
Başarmayı ister, çünkü hayatını değiştirmeyi is-
temektedir.
Başarmayı ister, çünkü kendini kanrtlamak iste-
mektedir.
Başarmayı ister, çünkü çevresinden saygı gör-
mek istemektedir.
Başarmayı ister, çünkü özgüven kazanmak is-
temektedir.
Başarmayı ister, çünkü dünyayı değiştirmek is-
temektedir.
Eğer bunlann hiçbirisini istemeye gereksinim
duymuyorsa başarmayı istemez.
Genel olarak herkesin başanyı istediği gibi bir
yanılgı vardır.
Oysa başanyı ancak "başan için nedenleri olan-
lar ister".
"Içsel moth/asyon" (içsel güdülenme) dediğimiz
durum budur.
Başarmayı kendine verdikleri ödül sayanlar ba-
şarıya ulaşıriar.
Başan bir rastlantı değil, nedenleri olan bir so-
nuçtur.
• • •
Üniversite giriş sınavlarında devlet liseleri ve
taşra illeri öğrencilen başanlı oldu.
Lise giriş sınavlarında, devlet okullan özel okul-
lardan daha başanlı oldu.
Orta sınıfın çocukları başanlı oldular.
Özel okullann egitimı devlet okullan kadar iyi de-
ğil mi?
Hani, devlet okullarında eğitim çok kötüydü de,
devlet artık bu işi bıraksındı?
Ne olmuştu? Devlet okullannda eğitim değişmiş
miydi?
Bir ölçüde eğitim devlet okullarında da özel
okullarda da değişti, doğrudur.
Her iki kesimde de çok başanlı eğitim yönetici-
leri var, öğretmenler var.
Ama asıl farklılık, öğrencilerin "başan için ne-
denleri olup olmamasında" yatıyor.
Asıl farklılık, ailelerin çocuklannı nasıl destekle-
diklerinde yatıyor.
Çok iyi bir özel lisenin son sınıf öğrencisinin söz-
lerini hiç unutamam: "Benim üniversite sınavını
kazanmak gibi bir derdim yok" demişti. "Neden"
diye sorduğumda, "Ailem beni Ingiltere'ye gön-
derecek"yanıtını vermişti. "Orada ne eğitimiyap-
mayı düşünüyorsun" diye sorduğumda da "Da-
ha karar venrıedim" demişti. Bu davranış, başa-
n için bir nedeni olmamaktır. Bu davranış, hedef-
sizliktir.
Gençlerimizin örıemli bir bölümünün ya hedefi
yoktur, ya hedefleri arasında karar verememekte-
dir ya da seçtiği hedefin doğru hedef olduğuna gü-
venememektedir.
Burada en büyük görev ailelerdedir, çünkü ai-
leler çocuklanna sorumluluk verememektedir.
Bu durumun en büyük nedeni de, ailelerin ken-
di görevlerini "çocuklannın üzülmemesi, sıkılma-
ması, güçlükierle karşılaşmaması" olarak görme-
sidir.
Yıllar boyunca yaptığım aile seminerlerinde en
çok karşılaştığım tavır, anne babalann "Çocuğu-
muz bizim çektiğimiz sıkıntılan çekmesin" dedik-
leri tavırdır. Bunu da en çok, hayatlannda çok sı-
kıntı çeken, birçok güçlüğü yenerek belli bir refah
düzeyine ulaşan ailelerde görmekteyim. "Aman
onlar sıkıntı çekmesin de" diyerek, "Bendevar-
sa neden ona vermeyeyim" diyerek çocuklanna
hayatı kolaylaştırmak isterken çocuklanna farkın-
da olmadan zarar vermektedirier.
Bu yanlışlan şöyle belirtebiliriz:
- Böyle her istediği yapılarak, korunarak yetişen
çocuk kendi sorumluluğunu almayı öğrenmemek-
tedir. Artık sorumluluğu hep başkasının almasına
alışmaktadır ve kendinden başka herkesi sorum-
lu sayacaktır. Önce anne babayı, sonra öğretmen-
leri, sonra toplumu, devleti, sistemi vb. her şeyi
sorumlu sayacak, ama kendini sorumlu gömneye-
cektir.
- Aynı nedenle soaınlannı çözmeyi bilmeyecek,
sorunlannı ya önemsemeyecek ya da çözümünü
başkalarından bekleyecektir. Sorunu bu yollarla
çözülmediği zaman sorundan kaçacak, içki, hızlı
araba kullanma, yanlış seks ilişkileri, uyuşturucu
vb. yollarla sorunu örtmeye çalışacaktır.
- Kendine sıkıntı veren her şeyden (disiplinli ça-
lışmak, program yapmak, kendini kontrol etmek,
bazı şeyleri yapmaktan vazgeçmek, istemediği
durumlara katlanabilmek, sabıriı olmak gibi) ka-
çarak bahaneler bulacak, sonuçta ipin ucunu ka--
çınnca da her şeyi yüzüstü bırakacaktır.
Sorumluluk alamayan, sorunlannı çözemeyen,
her şeyi kendi isteğine göre yönlendirmeye alışan
bir çocuğun "başan için nedenleri olmayacaktır"'.
Çünkü o hayatında elde etmek istediği her şeyi el-
de etmiştir, daha istediklerini de aynı yollardan
kolayca elde edeceğini bilmektedir. Artık elde ede-
mezse kıyametler koparacak, ortalığı birbirine ka-
tacak ya da her şeyi protesto ederek kendi kabu-
ğuna çekilecektir.
Ailelerin çocuklarıyla "başa çıkamaz duruma
gelmiş sonjnlan "nda o zamana kadar getirdikle-
ri tutum ve davranışlann çok büyük rolü vardır.
Öğrencilerin marka düşkünlükleri, her şeyi ko-
layca elde etmeleri, sadece rahat etmeyi amaç
saydıklan tutumlan için özel okullann ortamı da-
ha çok yardımcı olmaktadır. Bu nedenlerie de özel
okullann başansı yıldan yıla daha da düşmekte-
dir. Aynı şey günden güne devlet okullannda da
artmaktadır.
Öğrencileri bu duruma yönelten etkenler elbet-
te sadece aileler değildir. Medya, değişen top-
lumsal değerier, her şeyi para ve malla ölçen ide-
oloji, aileleri de aşan etkilere sahiptir.
Onu da haftaya görelim. - - •
e-mail:erdalatak(§ superoniine.com
Faks:0 212-513 90 98
ANKARA 10. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2001/420
Karar No: 2001/315
Davacı Hacı Kartal tarafından davalı Nüfiıs Müdürlü-
ğü aleyhine açılan ısım değışıklıği davasının mahkeme-
mizce yapılan yargılaması sonunda,
Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Mahmatlı Köyü, C:20, Ha-
ne: 65'te nüfusa kayıtlı Üçler oğlu Gültekin'den olma
1982'de doğma Hacı Kartal'ın isminın Oktay Kartal
olarak düzeltilmesine karar verilmiştır.
M.K.'nun 26. maddesi gereğince gazetede ilan olu-
nur. 17.07.2001
Basın: 44180