14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ 2001 PAZARTESİ HABERLER Yeri partinin isıri açıklanıyor • SlVÂS(AA)-'Milli Görüş' hareketinden kopaa yenilikçi kanadın öndegelen isimlerinden Sıvas Bağımsız Milletvekili Abdüllatif Şener. 'yeni oluşum çalışnalan'nın devam ettiğni ve partilerinin ismiri ve amblemıni on gün if erisınde açıkkyacaklannı söyledi. Şener, "Kuncağımız yeni parti Recep Tayyip Erdoğan başkanhğında, ılk seçirrJerde tek başına ıktıdara gelecektir. Bundan hıç şüphemiz yoktur" dıye konuştu. Yurttaşlardan EDtRNE(AA)- Edirne'nin Kapıkule Sınır Kapısı'ndan yurda giriş yapan gurbetçiler, TürkSilahlı Kuvvetleri'nı Güçlendirme Vakfi'na (TSKGV), bir ay içinde 23 bin 873 mark ve 5 milyar 74 milyon lıra bağışta bulundu. Yetkılıler, Kapıkule'de TSKGV'nin bir irtibat bürosu oluşturulduğunu belirterek gurbetçilerin, gümrük sahası ıçindeki büroda, makbuz karşıhğında para bağışında bulunabildiklerini belirttiler. Devlet Bahçeti protesto edild • SAMSUN(ANKA)- MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Samsun'un Havza ilçesinın Kunduz Yaylası'nda düzenlenen 6. Karadeniz Türk Kültür Şöleni'nde protesto edildi. Protestocularla MHP'li gençler arasında kavga çıkınca olaya polis ve jandarma müdahale etti ve bazı göstericiler gözaltına alındı. Bahçeli, protestoculan sert bir dille eleştirirken kimsenin provokasyonlara alet olmamasını istedi. IMkeyi peşkeş çekiyorlar' • ELMALI(AA)- DYP Genel Başkanı Tansu Çiller. hükümetin ülkeyi IMF'ye peşkeş çektiğini öne sürerek "Bu ülkenin onurunu kanata kanata, milli iradeyi takas edenlerden hesap soracağız" dedi. Antalya'nın Elmah ilçesinde düzenlenen bir şenliğe katılan Çiller, ülkenin zor günlerden geçtiğinı ve sosyal patlamadan söz edildiğine işaret ederek gençlerin işsız ve umutsuz olduğunu, bu nedenle yurtdışına kaçmaya çahştıklannı savunarak asıl felaketin bu olduğunu dile getirdi. Afyon'da fırtına: olu • AFYON(AA)- Afyon ve çevresinde dünsaat 19.30 sıralannda başlayan ve yanm saat süren yağmur ile arkasından gelen firtına, hayatı felç ettı. Yağmur ve firtına sırasında, evine gitmekte olan 10 yaşındaki Ibrahim Aksoy isimli çocuk, Hıdırlık mevkiınde, yıldınm düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Yağmur çok sayıda evi su altmda bırakırken çınar ve çam ağaçlannın da devrilmesine neden oldu. Aynca çevredeki ekili alanlar su altında kaldı. Derviş'in açıkladığı 26 Temmuz önlemlerini sermaye önkoşul olarak diretmiş Devlet bankalara tesliıııBANU SALMAN ANKARA - Bankalann, Hazine'nin borçlanma ihalelerine girme ve faız oranlanyla ilgili koşullannı ortaya koy- duklan ve bu çerçevede istedikleri ön- lemleri ekonomi yönetiminin yerine getirdiği ortaya çıktı. Bankalann kay- nak mahyetlerini azaltmak içın istedik- leri düzenlemeler içinde vadelere göre stopaj oranlannın azaltılması, mevdu- at munzam karşıhklannın indirilmesi. Hazine'nin borçlanma programını ay- hk ilan etmeyerek esnek bir sisteme geçmesi, devlet borçlanma senetlerin- de beyanname zorunluluğunun kaldı- nlması, reel sektör borçlannın devlet yönetimindeki havuza aktanlarak ban- kalann batık kredilerden kurtanlması yer aldı. Bankalann yaptıklan çalışmada, ta- kasla bankalann açık pozısyonlannın büyük ölçüde kapandığı, ancak bazı ek önlemler olmadan "Hazine ihalelerine büyük bir iştahla girmelerinin olanak- sızolduğu" belırtıldi. Programın temel varsayımlan üzerindekı en büyük teh- dıdın "faiz düzeyinin program para- metreleriyle uyumlu olarak düşmeme- si" olduğu belırtılen çalışmada, mev du- at faizlerinın yılın ikincı yansında ilk yandaki düzeyin altına çekilememesi durumunda bankacılık sisteminin kay- nak maliyetinın yüzde 91.8'le iç borç- lanma içın öngörülen ağırlıklı ortalama faız oranının 10.8 puan üzennde kala- cağı hesaplaması yer alıyor. Çalışmada, munzam karşılıklar sıfır- lansa bile toplam TL mev duatın mali- yetınin ıç borçlanmada öngörülen faiz oranının 3.5 puan üzerinde kalacağı kaydedilıyor. Bu saptama, Merkez Bankası'nın mevduat munzam karşı- lıklarda indırim yenne neden faız uy- gulamasını tercıh ettiğinı de ortaya ko- yuyor. Çalışmada, stopaj oranlannın düşü- rülmesinin vergi kaybına yol açacağı. Başeğmezin rüyası bilimsel Sağın ve solun rüyalan ayn KALİFORNİYA/ANKARA(ANKA)-Yenilıkçı- lere katılacakken gece rüyasında Necmettin Erba- kan' m bir bacağının koptuğunu görerek bu karann- dan cayan Mukadder Başeğmezin rüyası, meğer bilimsel temellere dayanıyormuş. Yapılan araştır- malar, siyası yelpazenin sağında kalan insanlann geceleri kâbus. sol görüşlü kişilenn garip ve neşe- li rüyalar gördüğünü ortaya çıkardı. Kaliforniya'da bulunan Santa Glara Üniversite- si'nde rüya uzmanı olarak görev yapan okutman Kelly Buİkery'nın araştırması, sıyasetin, insanlan uykulannda bile rahat bırakmadığını gösterdi. De- ney için çeşitli öğrenci- lerin siyasi görüşlenyle ilgili araştırma yapan Bulkely, sonunda ken- dini "kesinükk sağ gö- rüşlü" olarak tanımla- yan 14\e u kesinlikle sol görüşlü" olarak nıtelen- diren 14 kişiden oluşan 28 kişilik iki deney gru- bu oluşturdu. Denekle- re en son nasıj bir rüya gördüğünü soran Bul- kely, araştırmasının so- nucunda muhafazakâr Başeğmez rüyasında kişilenn, aile üyelerinin Erbakan ı gormuştu. öldürüldüğü, çocuklan- nın tehdit edildiği veya kafalannın koptuğu şeklin- de rüyalar gördüklerinın anlaşıldığını söyledi. Bulk- ley aynca, muhafazakârlann kâbuslannda korku, şiddet ve çaresizliğin başrol oynadığma işaret etti. Sokular neşell rüya görüyor Sol görüşlü insanlann ise muhafazakârlann tam tersine garip, uçuk, ancak keyifli ve neşeli rüyalar gördüklerini anlatan Bulkely, bu kişilerin kâbusla- nnda bile durumu kurtaracak mutlaka bir umut ve- ya gücün bulunduğunu belirtti. Bulkely şunlan söy- ledi: "Yelpazenin solundaki Idşiler de kâbusa karşı bağışıkü değil ancak onlann rüyalan daha farkli. Örneğin deneklerden biri kendini, belirli bir düzen içinde basması gereken devasa telefon tuşlannın önünde görüyor. Rüyalannda çoğunlulda keder bu- lunan muhafazakârlann tersine bu kişinin yanında ona yardımeı olacak üç arkadaşı buiunujor." Sağ- cılarla solculann birbinnden son derece farkli rü- yalar gördüklerinin açık olmasına karşın bunun ne- deninin henüz belirlenemediğine işaret eden Bul- kely şöyle konuştu: "tnsanlann rüyalan ilgilerini yansıür. Belki de muhafazakârlar iç çatışmalannı daha fazla \ansitiyorlar. Solcular daha az endişeli, daha fazla hayal gücü ve yaraücılığa sahipken onlar daha endişeli ve güvensizler. Ya da sağcı insanlar da- ha gerçekçi, dünvadaki tehlike ve tehditlere karşı daha du\ arlı\ ken solcular daha kendi hayal dünya- lannda, akıllan havada yaşıyorlar."1 »rânknıı «fegjT dedL (AA) Baykal: Çekilenler güven bunalımmdan Yapısal değişim şart MARMARİS(Cumhuriyçt)-ÇHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türki- ye'de varlık içinde yokluk çekildiği- ni vurgulayarak "Bu, güven bunab- mının sonucudur" dedi. Baykal. Marmaris'te düzenlenen sivil toplum örgütleri yöneticilerinin katıldığı toplantıda, siyasetin toplumun geri- sinde kaldığını, Türkiye'de siyaset de dahil birçok yaptsal değişikliğe ihtiyaç olduğunu söyledi. Baykal. yeni oluşumculan ve Erdal İnönü'yü 'eskf olmakla eleştirdi. "Yan geiip yatalım, yasa değişsin, siyaset düzelsin demek mümkün de- p " diyen Baykal. Türkiye'de sıyase- tin çözüm üretemediğini söyledi. Si- yasetin. ülkenin kaderini tayin ede- mediğini ileri süren Baykal. dünya- da hiçbir ülkenin 20 yıl enflasyonla yaşamadığını vurguladı. Enflasyonu bir saatli bombaya benzeten Baykal, "80'lerden sonra işbaşma gelen hü- kümetier, bu saatli bombavı ortadan kakürmakyîrinebirbiıierinedevTet- ffler. Türiaye varlık içinde yoklukya- şıyor, bu güven bunalınunın sonucu- dur" diye konuştu. Baykal, siyasetin toplumu düşün- me ve insanlann yannına güvenle bakmalannı sağlama işi olduğunu belirtti. Deniz Baykal partisinin intemet sıtesinde siyasetteki yeni oluşumlar konusunda değerlendirmelerde bu- lundu. Türkiye'nin önünün açılma- sının yolunda iki engel bulunduğu- nu anlatan Baykal, bunlardan birisi- nin "Bütün partiler birbirinin aynı" anlayışının kamuoyunda yaygın ka- bul görmüş olması olduğunu kaydet- tı. Bu düşüncenin doğru olmadığını dile getiren Baykal, kimsenin CHP'yi Türkiye'yi bu noktaya geti- ren partilerle aynı kefeye koymaya hakkı bulunmadığını vurguladı. CHP dışındakı partilerin yolsuzluk- lar konusunda birbirini aklarken GHP'nin buna katkısı olmadığnıı an- latan Baykal, 1985'lerden beri uy- gulanan politikalara karşı da en cid- di uyan görevini kendilerinin yaptı- ğını belirtti. Yeni oluşum tartışmala- nnda bunun iyice anlaşılması gerek- tiğini ıfade eden Baykal. Türkiye'de daima doğru olmuş, yanlışhklann karşısına çıkmış bir siyaset bulundu- ğunu söyledi. ancak bankalann borçlann çevrilmesi- ne düşük düzeyde katılmasının yarata- cağı alternatif maliyete göre hüküme- tin bu \ ergi kaybının yükünü taşıması gerektiğı ileri sürülüyor. Mevduata vadelerine göre stopaj ve mevduat munzam karşıhğında indi- rimler istenen çalışmada, stopaj oran- lanndaki bu indirimlerin sonucunda 775 trilyon liralık gelirin 132 trilyon liraya kadar gerileyeceği. ancak buna karşılık repo stopajlarının yüzde 17.6'dan yüzde 25'e yükseltilmesiyle bu kaybın yüzde 54.6'sına denk gelen 351 trilyon liralık ek kazanç oluşaca- ğı belirtiliyor. ANAP aşar: Kongre şeffaf olacak ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - ANAP, 7. Olağan Büyük Kong- re'ye, "yeni oluşumcula- nn" transfer kaygısıyla gidiyor. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mus- tafa Taşar, Türkiye'yi içinde bulunduğu çık- mazdan, adına "yeni olu- şumlar" denen "eklek- tik" yapılann değil, ANAP'm 7. Olağan Bü- yük Kongresi'nde ortaya koyacağı yeni yaklaşımın kurtaracağmı ileri sürdü. Kongre'ye çok büyük de- ğişikliklerle hazırlandık- lannı anlatan Taşar. "ANAFta hiçbir şey esld- si gibi obnayacak" görü- şünüsavundu. Taşar, dün genel mer- kezde düzenlediği basın toplantısında4-5 Ağustos 2001 tarihlerinde Ankara ASKİ Kapah Spor Salo- nu'nda yapılacak 7. Ola- ğan Büyük Kongre'ye ilişkin hazırhklan anlattı ve yaklaşık 5 dakika sü- ren bir sinevizyon göste- rimi yapıldı. ANAP'ın sağlıklı ve yeni bir üyelik sistemi kurduğunu, buna dayalı yeni bir delege sistemi oluşturduklannı kayde- den Taşar, ilçe ve il kong- relennin de bu yeni siste- me göre gerçekleştirildi- ğini söyledi. ANAP kongresinin Türkiye için tepeden tır- nağa yeniden yapılanma programının ortaya kona- cağı bir platform olacağı- nı sa\unan Taşar, bu kongrede geleceğin Tür- kiyesı'nın çerçevesinin çizileceğini kaydetti. Ta- şar, delegelerin oy kulla- nacağı ve özel malzeme- den yaptınlan "şeffaf san- dıklan" basına tanıtırken bu uygulamananın, kong- renin ne kadar şeffaf ge- çeceğinin bir göstergesi olduğunu söyledi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Kimliğimi, sigorta kartımı ve ehliyetimi kaybettim, hükümüzdür. NECİBE DOĞAN Hüsniye, Almanya'da bir devlet kuaımunda çalışan Tun- celili arkadaşım. Almanya'dan, Tunceli'de, Tuncelililerin deyi- şiyle Dersim'de ikincisi düzen- lenen Munzur Doğa ve Kültür Festivali'negelmişti. Dünyanın ve Türkiye'nin dört yanından Tuncelililer "yasak" yurtlarını görmek için seferber olmuş- lardı. • • • Dersim, yalçın dağları, koca vadilerin içinden geçen Mun- zur Çayı ve asi insanlanyla, Türkiye'nin kendine özgün yö- relerinden. Dersim toprağı çok acılara, çok isyanlara tanık ol- du. Son dönemde Kürt soru- nunun alevlenmesi ve yıllarca süren "düşük yoğunluklu sa- vaş"tn ateşi Dersım'e de düş- tü. Gençleri dağlara çıktılar. Köylerde ambargolar uygulan- dı. Gençler oldü, askerleröldü. Yıllarca Tunceli ve kazalanna gitmek mümkün değildi. Dağ- larda süren çatışmalar yüzün- den, bölge olağanüstü uygu- lamalaria yüz yüze geldi. Tun- celililer, köylerine, dağlarına Güvenlik Gücü Gösteri Yaparsa... hasret kaldılar. Kalanlann köy- leri yakıldı, evleri yıkıldı. Faili meçhuller, yargısız infazlar en çok bu yörelerde yaşandı. Güneydoğu'daki savaşın sona ermesi Tunceli ve yöresi- nin de acılannı hafıfletecek ye- ni bir dönemi başlattı. Bir ön- ceki vali Mehmet Ali Türker, emniyet müdürü ve daha son- ra bölgeye tayin edilen Tüm- general Dursun Bak, bölge- deki tansiyonun düşürülmesin- deolumlurolleroynadılar. Tun- celi'de barış havası esmeye başladı. • • • Ikı yıl önce Duygu Asena, Bettıan Şimşek ve Celal Baş- langıç'la bırlıkte Tuncelı'ye gıt- tik. CHP'nın düzenlediği ve yö- redeki bütün partilerin sözcü- lerinin de konuştuğu bir pane- le katıldık. 22 yıl sonra ilk kez düzenlenen bu panel, ilin yöne- ticilerini endişeye sevk etmişti. Yeniden bir gerginlik çıkabilir kuşkusuna kapılmışlardı. İki binin üzerinde Tuncelilinin katıldığı panel çokolgun birha- va içinde geçti. Böylece, bu yö- rede artık toplantı yapılabılece- ği ve koşulların değişebileceğı görüldü. Toplantı sonrası vali, emniyet müdürü ve jandarma komutanı rahatlamışlardı. Biz konuşmacıları davet ettiler. Ak- şam yapılan davete katıldılar ve olumlu bir hava oluştu. ••• Geçen yıl yapılan Munzur Festivali de binlerce Dersimli- nin katılmasıylayöredeki olum- lu gelişmeler açısından lyı bir adım oldu. Festivalden bu yıl bazı olumsuz sesler geliyor. Önce bazı türkücülenn Kürtçe türkü söylemelerinın yasaklan- dığı bildirildi. Ardından yörede hiçbir varlığı olmayan MHP li- deri Devlet Bahçeli'ye teşek- kür amacıyla asılan pankart tepki gördü. Bellı ki birileri buradaki geliş- melerden, havanın yumuşa- masından memnun kalmamış- lardı. Toplumagüvenmeyen ve toplumun özgürce kendisini di- le getirmesini bir güvenlik so- runu olarak gören anlayış san- ki Tunceli'ye yeniden dönmüş- tü. • • • Tunceli'deki gerginliğin son perdesi ıse askerin sokağa ine- rek gösteri yapmasıydı. Bin ka- dar asker, polis ve özel timlerin desteğinde Tunceli meydanla- rına çıkmış ve gövde gösterisi yapmıştı. Askerler, "Vatan sa- na canım feda", "Şehitler öl- mez, vatan bölünmez" slogan- lanyla ağır zırhlı araçların eşli- ğınde Tunceli sokaklanndayü- rümüştü. Askerlerin, bir gün önce aleyhlerinde bir gösteri olduğu ıddiasıyla sokağa döküldüğü söyleniyor. Askerler, haksız bir gösteriyle yüz yüze gelmış ola- bilırler. Onları kızdıracak tepki- ierle de karşılaşabilirler. Ama bir kentin ortasında asker, bir gün önceki olaylara tepkisini ifade etmek için gösteri yapa- maz. Güvenlik güçleri tepkilerini sokakta gösteri yaparak ifade edemez. Eğer yaparsa yasala- n ihlal etmiş oiur. Valinin ve gü- venlik güçlerinin Tunceli'de yapmaları gereken tansiyonu düşürmek ve yasakçı anlayışı terk etmektir. O yörenin halkı çok acı çekti. Dikkatli ve tem- kinlidir. Yeni acılaryaşamak is- temiyor. Askerin ve polisin görevi, gü- venliği sağlamaktır. Eğer gü- venlik güçleri yasalara aykın bir durumla karşılaşmışsa, yapa- caklan tek şey olayı yargıya in- tikal ettirmektir. Yoksa, kızgın- lıklarını ve öfkelerini sokakta gösteri yaparak ifade etmeye kalkarlarsa, o zaman başka bir durum ortaya çıkar. Benzer bir durumu Istan- bul'da polislerin gösterisinde yaşamıştık. O zaman herkes bu gösteriyi eleştirmişti. Şimdi yapılması gereken Tunceli'de- ki gösteriyi de eleştirmek ve bunun yanlış olduğunu söyle- mektir. 2000^Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK • ••Başarmak İçin Başarmak için, insanın nedeni olmalıdır. Başarmayı ister, çünkü hayatını değiştirmeyi is- temektedir. Başarmayı ister, çünkü kendini kanrtlamak iste- mektedir. Başarmayı ister, çünkü çevresinden saygı gör- mek istemektedir. Başarmayı ister, çünkü özgüven kazanmak is- temektedir. Başarmayı ister, çünkü dünyayı değiştirmek is- temektedir. Eğer bunlann hiçbirisini istemeye gereksinim duymuyorsa başarmayı istemez. Genel olarak herkesin başanyı istediği gibi bir yanılgı vardır. Oysa başanyı ancak "başan için nedenleri olan- lar ister". "Içsel moth/asyon" (içsel güdülenme) dediğimiz durum budur. Başarmayı kendine verdikleri ödül sayanlar ba- şarıya ulaşıriar. Başan bir rastlantı değil, nedenleri olan bir so- nuçtur. • • • Üniversite giriş sınavlarında devlet liseleri ve taşra illeri öğrencilen başanlı oldu. Lise giriş sınavlarında, devlet okullan özel okul- lardan daha başanlı oldu. Orta sınıfın çocukları başanlı oldular. Özel okullann egitimı devlet okullan kadar iyi de- ğil mi? Hani, devlet okullarında eğitim çok kötüydü de, devlet artık bu işi bıraksındı? Ne olmuştu? Devlet okullannda eğitim değişmiş miydi? Bir ölçüde eğitim devlet okullarında da özel okullarda da değişti, doğrudur. Her iki kesimde de çok başanlı eğitim yönetici- leri var, öğretmenler var. Ama asıl farklılık, öğrencilerin "başan için ne- denleri olup olmamasında" yatıyor. Asıl farklılık, ailelerin çocuklannı nasıl destekle- diklerinde yatıyor. Çok iyi bir özel lisenin son sınıf öğrencisinin söz- lerini hiç unutamam: "Benim üniversite sınavını kazanmak gibi bir derdim yok" demişti. "Neden" diye sorduğumda, "Ailem beni Ingiltere'ye gön- derecek"yanıtını vermişti. "Orada ne eğitimiyap- mayı düşünüyorsun" diye sorduğumda da "Da- ha karar venrıedim" demişti. Bu davranış, başa- n için bir nedeni olmamaktır. Bu davranış, hedef- sizliktir. Gençlerimizin örıemli bir bölümünün ya hedefi yoktur, ya hedefleri arasında karar verememekte- dir ya da seçtiği hedefin doğru hedef olduğuna gü- venememektedir. Burada en büyük görev ailelerdedir, çünkü ai- leler çocuklanna sorumluluk verememektedir. Bu durumun en büyük nedeni de, ailelerin ken- di görevlerini "çocuklannın üzülmemesi, sıkılma- ması, güçlükierle karşılaşmaması" olarak görme- sidir. Yıllar boyunca yaptığım aile seminerlerinde en çok karşılaştığım tavır, anne babalann "Çocuğu- muz bizim çektiğimiz sıkıntılan çekmesin" dedik- leri tavırdır. Bunu da en çok, hayatlannda çok sı- kıntı çeken, birçok güçlüğü yenerek belli bir refah düzeyine ulaşan ailelerde görmekteyim. "Aman onlar sıkıntı çekmesin de" diyerek, "Bendevar- sa neden ona vermeyeyim" diyerek çocuklanna hayatı kolaylaştırmak isterken çocuklanna farkın- da olmadan zarar vermektedirier. Bu yanlışlan şöyle belirtebiliriz: - Böyle her istediği yapılarak, korunarak yetişen çocuk kendi sorumluluğunu almayı öğrenmemek- tedir. Artık sorumluluğu hep başkasının almasına alışmaktadır ve kendinden başka herkesi sorum- lu sayacaktır. Önce anne babayı, sonra öğretmen- leri, sonra toplumu, devleti, sistemi vb. her şeyi sorumlu sayacak, ama kendini sorumlu gömneye- cektir. - Aynı nedenle soaınlannı çözmeyi bilmeyecek, sorunlannı ya önemsemeyecek ya da çözümünü başkalarından bekleyecektir. Sorunu bu yollarla çözülmediği zaman sorundan kaçacak, içki, hızlı araba kullanma, yanlış seks ilişkileri, uyuşturucu vb. yollarla sorunu örtmeye çalışacaktır. - Kendine sıkıntı veren her şeyden (disiplinli ça- lışmak, program yapmak, kendini kontrol etmek, bazı şeyleri yapmaktan vazgeçmek, istemediği durumlara katlanabilmek, sabıriı olmak gibi) ka- çarak bahaneler bulacak, sonuçta ipin ucunu ka-- çınnca da her şeyi yüzüstü bırakacaktır. Sorumluluk alamayan, sorunlannı çözemeyen, her şeyi kendi isteğine göre yönlendirmeye alışan bir çocuğun "başan için nedenleri olmayacaktır"'. Çünkü o hayatında elde etmek istediği her şeyi el- de etmiştir, daha istediklerini de aynı yollardan kolayca elde edeceğini bilmektedir. Artık elde ede- mezse kıyametler koparacak, ortalığı birbirine ka- tacak ya da her şeyi protesto ederek kendi kabu- ğuna çekilecektir. Ailelerin çocuklarıyla "başa çıkamaz duruma gelmiş sonjnlan "nda o zamana kadar getirdikle- ri tutum ve davranışlann çok büyük rolü vardır. Öğrencilerin marka düşkünlükleri, her şeyi ko- layca elde etmeleri, sadece rahat etmeyi amaç saydıklan tutumlan için özel okullann ortamı da- ha çok yardımcı olmaktadır. Bu nedenlerie de özel okullann başansı yıldan yıla daha da düşmekte- dir. Aynı şey günden güne devlet okullannda da artmaktadır. Öğrencileri bu duruma yönelten etkenler elbet- te sadece aileler değildir. Medya, değişen top- lumsal değerier, her şeyi para ve malla ölçen ide- oloji, aileleri de aşan etkilere sahiptir. Onu da haftaya görelim. - - • e-mail:erdalatak(§ superoniine.com Faks:0 212-513 90 98 ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2001/420 Karar No: 2001/315 Davacı Hacı Kartal tarafından davalı Nüfiıs Müdürlü- ğü aleyhine açılan ısım değışıklıği davasının mahkeme- mizce yapılan yargılaması sonunda, Ankara ili, Gölbaşı ilçesi, Mahmatlı Köyü, C:20, Ha- ne: 65'te nüfusa kayıtlı Üçler oğlu Gültekin'den olma 1982'de doğma Hacı Kartal'ın isminın Oktay Kartal olarak düzeltilmesine karar verilmiştır. M.K.'nun 26. maddesi gereğince gazetede ilan olu- nur. 17.07.2001 Basın: 44180
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear