Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2001 SAI
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
U
Lozan'dan Arta Kalan...
• > s v,
P
Ertuğrul KAZANCI Eğitima-
2
4 Temmuz 1923 tanhinde
imzalanan Lozan Antlaş-
ması, eski deyımle "dü-
vel-i muazzama"ya karşı
şanlı Anadolu ihtilalinin
görkemli utkusunu onay-
latmıştır. Lozan; "yüzyıllan bulan bir
büyükhesapiaşmanm" sonucunda "tam
bağunsız" bir ülkenin Ön Asya'daki
panltılı kuruluşuna da tanıklık etmiş-
tir. Lozan'da çetin bir diploması sava-
şımına giren TBMM Dışişleri Bakanı
ve Başdelege İsmetPaşa nın zihni. tek
bir amaca bütünüyle ulaşmak istemiy-
le doluydu: Siyasal, sosyo-ekonomik
ve külrürel açıdan tam bağımsızlık!..
Şimdilerde göreceli olarak yitirilmeye
başianılan ulusa] varlık öğelerinin Lo-
zan'da tümüyle sağlanması çabası, Ana-
dolu ihtilalinin "cepheden, masaya ge-
len" baştemsilcisinin tartışılmaz tutu-
muydu.
Ekonomiye ilişkin sorunlar, Lozan
çekişmesinın en somut yanını oluştur-
muştur. Yüzyıllardır "kapitülasyon"
adıyla verilen ayncalıklar önce bir *İü-
tuf", sonrası ise zorunlu bir ödün ola-
rak tarihteki yerinı almıştır. Egemen-
lik erkinin kullanımına ilişkin kayırma-
larla "müstemlekerilik" koşullanna uy-
Hukukçu
gun ekonomik edinimler, Lozan'da Is-
met Pasa karşısında elden çıkanlmamak
istenilmıştir. Ama "Ülkemizim kapi-
tülasyonlann kollanması yoiuyia rut-
saküğuıı asla kabul edemem" dıyerek
konferanstan çekjlip ülkesine dönen
TBMM Dışişlen Bakanı, yeniden çağ-
rılarak onun ulus adına direttiği esas-
lara uyulmak zorunda kalınmıştır.
Gûnûmûz gerçeği
1923-1950 yıllan arası, Lozan Ant-
laşması'na hem saygıyı ve hem de ant-
laşmanın her maddesini aynntısıyla
korumanın bilincini kapsar.
Sonrasında ise yabancı etkilerden
çok, yerli siyasal iktidarlann akıl almaz
maceralan başlar. Ülke, birtakım giz ta-
şıyan ikili antlaşmalar yoluyla toprak-
lannın üs olarak verildiği dönemlere gi-
rer. Yabancılann uçaklan, izin almak-
sızın keşif uçuşlan yapar, savaşlara kâ-
nlırlar. Ülke başbakam ise "Bflnriyarum,
araşüracağım" yanıtıyla kamuoyunun
önüne çıkar. Hadsiz-hesapsız savur-
ganlıklarla yitirilen Hazine altınlan-
nın yerine dolar sağlamak ûzere Was-
hington yollarına düşen cumhurbaş-
kanlan görülür. "Sosyal devlet" öğesi
sayılan her alan, "vahşi liberalizmiıT
taklidi yolunda yitirilir. "Nâmenfemuh-
taç ohnama" polıtıkası. "en ryı bortru
biz ahr. bunun için de vanmızı yoğunıu-
zu en iyi biz satanz" tutumuna dönüş-
türülür. Küreselleşmenin açık pazan
olma uğruna; üretim, istihdam ve tü-
ketim üçgeninde başanyla yer alan Ka-
mu İktisadi Teşekkülleri, iyileştırile-
ceğine insafsızca tasfıye edilir. Kamu
bankalan, dış bağlantılı organize suç
örgütlerinin batık borçlan için birer
aygıt olurlar.
TahkJm yöntemi'yle ulusal hukuk
bağımsızlığı zedelenir. Lozan'da "maz-
lum uluslara" örnek olan Türkiye,
1955'teki "Bandung* konferansında
emperyalistlerden yana aldığı tavırla se-
vimsiz bir "lejyoner" durumuna dü-
şer. TBMM'yi kurarak ulusal kurtu-
luş eylemine başlayan bu ülke, TBMM
karan olmaksızm Kore'deki anlamsız
savaş için binlerce evladım "Pyon-
yang"a yönelik çıkarlar için eritebilir.
Ulusal kültür yerine, yozlaştınlarak
bozulmuş karmaşalara eğitim alanın-
da bile kapı açılır. Toplumcu kalkın-
ma bilinci yok edilerek, "her mahalle-
de bir mirvoner" ya da "küçük Aroe-
rika yapacağız" sloganlan atılarak uğ-
ranılan hezimetler sonrası on binlerce
insan, kul-köle olmak için Sevr sahip-
lerinin ülkelerine işçi olarak gider. Dev-
letin bakan düzeyındeki kişileriyse bu
gidişin ilkinde tören düzenletip davul-
zuraa eşliğinde halay çekerler. Ata-
türk-Inönü dönemlerinin siyasal, sos-
yo-ekonomik ve kültüralanındaki tüm
kazanımlan mutlak surette ve planlı
bir şekilde heba edilir. Kamuoyu, sa-
dece tüketimi hedefleyen, üretimle ise
hiç işi olmayan çalıntıh zenginlik he-
veslerine yönlendirilir. Ulusal paranın
değeri kaldınhp atılır. Emperyalizmin
uluslararası yaptınm kurumlan olan
IMF ve Dünya Bankası'nın buyrukla-
nyla yönetilen bir ülke görünümü ser-
gilenir. Günümüzde Lozan'dan arta ka-
lan bizim için nedir? Lozan'da elde
edilen onuru, 1950'den bu yana böy-
lesine onursuzca ve böylesine heba
edercesine harcamanın hem ruhsal ve
hem de maddesel olarak sorumluluğu
nerede ve kimlerdedir? Bu sorunun ya-
nıtı bellidir ve 50 yıllık körücüJ politi-
kalarda saklıdır. Tam bağımsızlığı ül-
ke edinmiş toplumcu bir tuturrda, "man-
da ve himayeciliğT meslek edinmiş li-
beralizmin gelgıtleri arasında sıkışıp kal-
mış bir halk umarsız bir gelecekle or-
tadadır. 1930Tu yıllara ait "Onuncu
Yıl Marşh" filmJere bakınız. Ileriye
umutlu ve başı dik olarak bakan, dün-
yaya meydan okuyan, bilinçli, ulusal
onura sahip, coşkulu bir halk şimdiler-
de nerededir? 0 halk Lozan'la yaşam-
sallık bulmuş, 1950'ler sonrası döne-
min uyduculukla besili, şaşkın ve ön-
görüsüz yönetimleriyle kendini ve kim-
liğini yitirmiştir.
Sonuç \
24 Temmuz 1923, bu ülke ve bu hal-.
kın uluslararası düzeyde hak ve huku-l
kunun teslim edildiği tarihtir. Lozan, dış- "
taki Sevr'ciler ve günümüzde de var-
lıkJan süregelen içteki "hıyanet erba-
bı" için ağır bir hezimettir. Lozan, Ana-
dolu'daki yenilgiyi onarmak üzere "hem
suçlu vehem de gûçlü" bir tavırla; uya-
n, korkutarak sindirme yöntemlerini
deneyen emperyalizmin diplomaside de
karşılaştığı bir felakettir. Uluslararası
sömürü ağının ve onun ardındaki siya-
sal güç Gazi Paşa'nın deyimiyle "ber
büyük işin yetenekli yapıcısı İsmet Pa-
şa"nın, ortaçağ dönemine ait Quichy
Şatosu'nda attığı imzayla Ön Asya'dan
elini çekip gitmiştir. Ama binbir yan-
lışhk ve aymazlık içinde hıyanete va-
ran sapkınlıklar hem Lozan ve hem de
1923-1950 arası kazanımlan sarsmış,
zedelemiştir. Lozan Antlaşması'mn
onuru ve Kemalist aydınlanma devri-
minin halkçı-devletçi modelinin ken-
di hükümetlenmizce terki, bizi bugü-
nün karamsarlıklanna getirnüştir.
Türkiye'nin kendine gelebilmesınin
başarılı yöntemi geçmişte aranmalı,
Sevr'den Lozan'a giden koşullan ise
yüzlerce kez tekrar düşünülmelidir.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Yeni Bir Dünyaya Doğru!
Sorsanız, der-
ler ki: Biz dün-
yadaki bütün in-
sanların mutlu-
luğunu istiyoruz.
Yoksulluklar,
hastalıklar, zu-
lümler, işkence-
lerortadankalk-
sın. iyiliğe, adalete, insan haklanna da-
yanan bir yaşam yaratılsın!.
Böyle derler, buna inanırlar belki de,
bizleri de inandırmak isterler. Holivut bu
inancın en güçlü yaygınlaştıncısıdır. John
VVayne'i düşünün, Gary Cooper'ı... Hep
adalet dağıtmazlar mı? Kovboylar, Huck
Jones'ler, Ken Maynard'lar çocukluğu-
muzun kahramanlan değil miydiler?
Amerikan düşüdür bu! Amerika, ıçin-
de ve dışında adaletin egemenliğini kur-
mak istermiş gibi... VVendel Wilke'nin "Tek
Bir Dünya" kitabında belirttiği gibi; tek,
bütünleşmiş, barışçı bir yeryüzü...
Amerikalı birey iyi niyetlidir, saftır! Kişi
olarak çirkin değildir! Avrupalı'nın katılı-
ğı, kendini herkesten üstün görüşü yok-
tur. Ama konu devlet politikası olunca iş
değişir. Amerika cumhurbaşkanlanndan
VVHson ne demişti: "Bizim öteden beriya-
şattığımız düş, dünyaya gidilecek yolu
Amerika 'nın göstermesiydi." VVilson, ile-
ri sürdüğü ilkeleriyle dünyayı kendine gö-
re düzenlemek istedi, ama beceremedi...
Ünlü "Foreign Affaire" dergisinde W.
Kristal ile R. Kagan'ın "Amerikan Hego-
monyası" adlı yazısında bu anlayış şöy-
le özetlenmiş:
"Günümüzün Uluslararası Sistemidev-
letler arasındaki dengeye değil, Ameri-
kan üstünlüğüne dayanmaktadır. Ulus-
lararası kuruluşlarda Amerikalılarca ge-
liştirilmiştir, hepsi Amerikan çıkarlanna
hizmetetmektedir!.. Uluslararası güven-
Hkde,ABD'nin
yönetimindeki
ortaklarca sür-
dürülmektedir.
Çağdaş ulus-
lararası çevre-
cilik ise görü-
nüşte banşçı-
dır, ama o da
Amerikan egemenliği altındadır.
Çin ve Rusya gibi devletler fırsat bul-
salarkendileriyararına çok daha değişik
sistemler kuracaklardır. ABD kendi ege-
menliğini sürdürebilmek yolunda sürek-
li çaba harcamak zorundadır."
Dünya Bankası, IMF, G-8'ler, Avrupa Bir-
liği, Birleşmiş Milletler, hepsi Amerikan
etkinliğinde kurumlardır. Bugün nerde,
hangi ülkede sıkıntı, bozgun varsa, orda
Amerikan parmağı aranır. Darbeler, de-
mokrasi yaftası altında AB çıkarianna hiz-
met etmeler, yaşadığımız dönemin ger-
çekleridir.
Tek kutuplu dünya denen şey bu! Kü-
reselleşme bir bakıma Amerikanlaştırma
değilse nedir? Amerikanlaştırma da bu ko-
ca ülkenin dümenini elinde tutan ulusla-
rarası dev şirketlerin cumhurbaşkanlan-
nı seçen, seçtiren, gerektiğinde ortadan
kaldıran gizli açık güçlerin!..
Ne var ki artık dünya halklan uyandı. Mil-
yarlarca aç, yoksul, ezilmiş yığınlar ser-
maye güçlerine ve ona hizmet edenlere
açıkça savaş açmıştır. Seattle, Prag, Ce-
nova sokak direnişleri insan naklan sa-
vunucularının savaşı sayılmamalı mı? Bir
düzen değişikliğine gidilmekte... Bugün
mü yann mı? Bir gün! Çok uzakta olma-
yan bir geiecekte ABD'nin saltanatı brte-
cektir. Kaçınılmaz sona doğru gittiğimi-
zin belirtileri, meydanlarda, sokaklarda,
dökülen kanlar... Bu kanlaryeni birdün-
yanın habercileri!..
Bunalımdan Kurtulmak îçin.
Yrd. D o ç . Dl\ Farilk GÜÇLÜ Abant İBÜ-ttBFÖğr. Üyesi
Kapitalist sistemin "görünmezel''
diye tanımladığı ama hepımizın gör-
düğü el, 24 Ocak 198O'de fiilen el
koyduğu ülkemizin ekonomik yö-
netimini kayaya çarptırarak sokağa
bırakmıştır. Bu ülke hepimizindir.
Başka bir Türkiye de olmadığına
göre, ülkemizin sürüklendiği uçu-
rumdan çıkanlması hepimizin üze-
rine düşen bir görev niteliğindedir.
O halde ne yapmalı?..
• lç ya da dış borç alma işlemine
kesinlikle son verilmelidir. Borç ala
ala bugünlere gelinmiştır. Ülkenin
vergi gelirleri aynen Düyunu Umu-
miye'de olduğu gibi vergi gelirle-
riy le borç faizlerini ödeyemez duru-
ma sokulmuştur. Borç almak yerine
tasarruf yöntemi, halkı inandırarak
gönüllü katkı yöntemi denenmelidir.
• Ulusal program yutturmacası
adı altında IMF'nin ve Dünya Ban-
kası'nın dayattığı programlar asla
uygulamaya sokulmamalı, ülke eko-
nomisini batağa sokan uluslararası
kuruluşlann ekonomi idaresindeki
ağırlıklanna son verilmelidir.
• 1980'den bu yana devlet banka-
lannı soyan ya da soyduğu ileri sü-
rülen Horzum'lar, Engin Civan'lar,
Gfilay Aslıtürk'ler. Murat Demi-
rd'ler, CavitÇağlar'lar vb. tüm ulu-
sal paralan iç edenJer ile bunlan ko-
ruyup kollayan, yasadışı işlere im-
za atan tüm sorumlulann mal varlı-
ğına bir gün bile geçmeden el konul-
malıdır.
• 1980'den bu yana yapılan tüm
kamu ihaleleri yeniden incelenme-
li, kime ne kadar fazla para aktanl-
dığı tek tek saptanmalı ve bu para-
lar geri alınmalıdır.
• Atatürkadıyla, ulusal sanayi ile
özdeşleşen ama siyasilerin zarara
soktuğu kamu kurumlannın özel-
leştirilmesinden vazgeçilmeli, bu
kurumlann teknolojisi yenilenerek
işlendirme (istihdam) politikası de-
ğiştirilmelidir.
• Acil ve zorunlu haller dışında
dışalım izne ve kotaya bağlanmalı-
dır.
• Siyasetçiliği kullanarak son yir-
mi yılda kayıt dışı yöntemlerle zen-
gin olan siyasetçilerin ve yakınlan-
nın servetleri sorgulanmah ve açık-
lanamayan kaynaklarla sağlanan ser-
vete el konulmalıdır.
• Kamu kurumlannda siyasal iş-
lendirmeye (istihdama) son veril-
melidir.
• Adil ve eşit bir vergileme siste-
mine derhal geçilmelidir.
• Son yirmi yılda sol partilerden
milletvekili, belediye başkanı seçil-
diği halde sağ partilere transfer edi-
len, sayılan beş yüze yaklaşan mil-
letvekili ve belediye başkanının ne
karşılığı parti değişrirdiğinin sorgu-
lanması gerekmektedir.
• Her yüz belediye başkarundan
sekseninin sanık olarak yargılandı-
ğı düşünülerek belediye hesaplan-
tek tek bağımsız denetim elemanla-
nnca incelemeye alınmalıdır.
• Genel müdüre, bakana bağlı ka-
mu denetim elemanlannın tüm bun-
lara karşın hazırladıklan ama hası-
raltı edilen raporlan yeniden incele-
meye konu edilmelidir.
• Kamuda yaşanan israfa son ve-
rilmelidir.
• Tüm yolsuzluk dosyalan yeni-
den açılmalı. ömeğin TURBAN yol-
suzluğunda oldugu gibi adı yolsuz-
luğa karışanlann mal varlıklanna el
konulmalı ve kendileri sokakta ra-
hatça gezmemelidirler.
• Bir ülkenin büyükelçisinin san-
ki ülkesmin sömürgesinde davranır
gibi davranmasına göz yumanlar
derhal yargılanmalı ve bu insanla-
nn bir daha ağızlanna "miBrvetçüik''
sözcüğunü almamalan sağİanmalı-
dır.
• Hantallaştığı ve yetersiz kaldı-
ğı açıkça görülen adalet teşkilatı-
mız yeniden yapılandınlmalıdır.
Tabii tüm bunlan yapabilmek için
halkın gü\eninin kalmadığı açık olan
bir siyasal iktidann hükümeti bırak-
ması, içinde esrar satıcılan, iş takip-
çisi, cinayetten, yolsuzluktan yargı-
lanan pek çok kışinin olduğu siya-
sal yapının yenilenmesi gereklidir.
1983'ten bu yana iktidarda bulu-
nan ve bu dış kaynaklı ekonomik
programı kayıtsız uygulayanlar ve bu
uygulamalardan nemalananlar siya-
sal alanın dışına bırakılmalıdır. Ter-
si durumda (aksi halde) şeklen de-
ğil fiilen sömürge olmamız kaçınıl-
maz olabilir.
Peşin
fiyatına
10taksit!
Çok uygun
değiştirme
fırsatları!
Peşın
fiyatına
9 taksit!
0 216 42i 41 63
0 216 423 26 -M
Arçelik'ten almak
isteyeceğine her şey için,
Temmuz kampanyasında
özel fırsatlar var.
Hemen Arçelik'e uğrayın
yaza avantajlı girin.
Kaçırılmayacak fırsatlar Temmuz kampanyasında!
«v'
1
"' R0ÇTII13RS Akılhkart sahiplerine 24 aya varan vade imkanları. www.arcelik.com.tr
28 Şubafın Tokadım
Yiyince...
""Turan Yılmaz'ın "Tayyip-Kasımpaşa'dan Siya
M. sctih Ön Saflanna" adıyla bir kitabı çıktı (Ümit Ya
yınları), 248'inci sayfadaki başlık:
- "20 Şubat Depremi".
Ne olmuş 28 Şubat'ta?..
Yılmaz olayı şöyle vurguluyor
"O günlerin tozu dumanı arasında pek fark edil
medi; ama, 28 Şubat süreci en büyük depremle
rinden birini Refah Partisi içinde yarattı. Kısa bı
süre sonra yaşanan gelişmelerin de ortaya koy
duğu gibi, deyim yerindeyse, tam anlamıyla omur
gasını çatlattı. (...)
Hareketjn lideri Erbakan, ilkkezyüzüne karşı se
siniyükseltenlere tanıklık etti. Ki böyle bir tavır, ha
reketin tarihinde pek duyulmuş, görülmüş şey de
ğildi. Erbakan'ın, 28 Şubat tarihli MGK toplantı-
sında alınan karariann altına imza koyduğu habe
ri ulaştığında, parti tam anlamıylayangınyerine dön
dü."
"Yenilikçiler" diye tanıtılan oluşumun "miladı
budur.
•
28 Şubat çok şeyi değiştirdi.
Imam okullan 1924 öğretim Biriiği Devrimi'ni yo^
etmiştl; meslek okullan niteliğinden çıkanlan imarr
liseleri temel eğitimin işlevini görüyor, buradan çı
kanlar üniversiteye yazılıp -yalnız Harbiye'nin ka-
pılannı açamadılar- savcı, yargıç, emniyet müdü
rü, kaymakam, vali, genel müdür oluyoriardı; 'dev-
leti' içinden ele geçirmenin 'makro planı' uygula-
nıyordu.
Devlet çok partili rejimden bu yana "komüniz-
me karşı panzehir" olarak düşündüğü dinciliği des-
teklediğinden, irtica kesiminin tuttuğu altın oluyor
içeride ve dışanda -özellikle Almanya'da- "YeşilSer
maye" palazlandıkça palazlanıyordu.
28 Şubat çok şeyi değiştirdi.
1991 'de Sovyetteryıkılınca gözterden "komünizrr
tehlikesi" perdesi kalktı; irtica olanca boyutlanyte
görülebildi.
Gözler açıldı.
•
Refah Partisi'nin uyanıklan, 28 Şubat'la biriikte
artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını anladı-
lar.
Irticayı destekleyen devlet, irticanın karşısına m
geçiyordu?..
"Yeşil Sermaye" kesiminde de durumu kavra
yan işadamlan az buz değildi...
Pabuç pahalrydı...
Devlet, Necmettin Hoca'nın üstüne çarpı işa
retini çekmışti; kutsal Islamı politikada kullananlaı
arasında deprem yaşanıyordu; Hoca ile birlikte kirr
kendini harcayacaktı?..
Tayyip ve arkadaşlan fırsattan yararianmayı yeğ-
lediler.
'Dinci-entel' dayanışması ise medyada yeni olu
şumun üstüne atlamaya hazırdı...
Oldu da bitti maşallah...
Gelin olur inşallah!..
Yeşil sermaye devletin yeni tutumuna uygun biı
muvazaa arayışının uzlaşmacıjığını yeğlediğinde
parti için üç şey çözümlenmiş oluyor:
Para.. para.. para!..
Tayyip'in kabadayı görüntüsü halk arasında tut
tu; ama, işin esası değişik; 28 Şubat tokadını yi-
yince hizaya girdi Yenilikçilerin lideri...
Yenilikçi değil, gerçekçi ve fırsatçıdır Tayyip...
Hocasına attı kazığı...
ANMA
ACÂH HÜN
Seni özlüyoruz.
ZEYNEP - AHMET
**enı «"
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ
GENEL MERKEZÎ VE TÜM ŞUBELERJ
OLARAK
TEMEL BAĞIMS12LIK BELGEMİZ
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASININ
78. YILDÖNÜMÜNÜ
YÜREKTEN KUTLUYOR,
BİZE UT.USAL O>OJRUMUZU KAZANDIRAN
ÖNDERLERIMİZ
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü
VE ISMET İNÖNÜ'YÜ
SAYGI VE SEVGİYLE AN1YORUZ.
H a y a t a
Marmaris, Hısarönü sahilinde sizler için
sıcacık bir ev ortamı yarattık. Şehir atmosferi ve
gürültüden uzak, doğayla baş başa, dinlenerek,
yüzerek, güneşlenerek sakin bir tatil geçirmeyi
özleyenlerdenseniz konuğumuz olun.
Bu güzel doğa köşesini bizimle paylaşm.
"Evimiz" yalnızca on odalı (klimalı). Özel plajı ve
harika gün batımlannı seyredebilecegıniz bir plaj-
barımız ve günlük balıkların lezzetini tadabileceginiz
bir restoranımız var.
Marmaris'e uzaklığımız 20 dakika.
Sizleri aramızda görebılmek dileğımızle...
ASUHAN MOTEL - RESTORAN
Asuman Eronat
Tel: 0 252 466 60 43 Faks: 0 252 466 61 89