Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2001 SALI
14 KULTUR kultur(o cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
(Iîyatro Festivalinereye?
Ekonomik kriz ve sponsor yokluğu
jıedeniyle bu yıl yapılamayan ve
jstanbul Kültür Sanat Vakfı'nca
»undan böyle iki yılda bir dü-
genleneceği belirtilen Istanbul
.İlluslararası Tiyatro Festivali üs-
tüne Cumhuriyet'te pek çok ya-
j&ı ve değini çıktı.
• Cumhuriyet'in Kültür sayfası,
takvımi birkaç ay öncesinden be-
ürlenmiş Festival'in "gerçekle-
şemeyen" her gününü, "siyah"
fonlu bir kareye yerleştirilmiş
"beyaz" yazı düzeni içinde, ilk
günden sotı güne dek okurlany-
la paylaştı. "Siyah kare" içinde
yer alan. Festival'in son gününe
(3 Haziran 2001, Bölüm İki. say-
fa 1. sağ alt köşe) ilışkin belirle-
meyi anımsayalım: "13'üncüsü bu
yıl yapılamıyor. Bugün Tiyatro
FestnalTnin son günü. Liuslara-
rası İstanbul Tiyatro Festivali her
yıl yapılsın. Tiyatro FestfvaH ya-
şasın."
Aynı sayfada, Zeynep Oral'm
"yapüamayan" festıval üstüne
yazısı. '•Benim anlamadığım,
bıuıdan böyle niçin her iki >ılda
bir yapılmasına karar verildiğT
diyor Oral. ve soruyor: "Tiyatro
Festivali tümden ölsün diye mi? llgi da-
ha da azaJsın diye mi? Kt'Ue sayısı yetmiyor di-
ye mi?"
Bugüne dek ancak 12'ncısine ulaşabildiği-
miz Tiyatro Festivali, her yıl yerine iki yılda bir
yapılmakla ölür mü? Süreklilik önemlidir. Son
altı aydır tiyatrolann gerek yerleşik sahnelerin-
de gerekse turne dönemlerinde seyirci yitiriyor
olmalan, toplumumuzun tiyatroyu kolayca göz-
den çıkarabıleceğıni göstermiştir. Nedeni or-
tada.
Ne diyeceği belli olmayan, "yaramaz" ti-
yatroyu yalnızca "göstermelik bir uvgariık ol-
gusu" olarak algılayan "siyasi ahniyet", Hal-
kevleri'nin kapatılmasmdan bu yana yaşanan
süreçte tiyatronun yurt çapında yaygınlaşma-
sını geciktirmiştır. Çağdas tiyatronun çok önem-
li bir "örgütlenme" eylemine dönüşmüş olma-
sı, tiyatronun tüm nüfusun yaşam biçimi için-
de yer almasmı aynca zorlaştırmıştır. Nüfusu-
rauzun bemen tümü. televizyon sayesinde, şu
ya da bu tür müzik. şu ya da bu tür spor neyin
nesiymiş, iyi kötü biliyorken tiyatroyu bilen-
ler parmakla gösterilebilir düzeydedir. Koy
bandı, seyretsinler, dinlesinler demekle olmu-
yor. Tiyatro "canlı" olmak zorunda. Tiyatro-
nun ayagına gideceksin.
• Tiyatro Festivali 12
yıl içinde kendi
seyircisini oluşturmayı
başarmıştır.
Tiyatronun dünya
düzeyindeki büyük
isimleri artık basında
çıkanlarla değil,
birinci elden tanıklık
yoluyla
tartışılmaktadır.
Tüm bu nedenlerle tiyatro bağlamında hep
"kriz" olagelmiştir ülkemizde. Ekonomik kriz-
lerin çok öncesinden bu yana... Tiyatro seyir-
cisi yetişmemiştir. Tiyatro, en kolay vazgeçi-
lebilendir. Bir uluslararası festivaller düzle-
minde bile "en kolay vazgeçilebilen" olması bu
gerçegi vurgulamaktadır.
Ekonomik kriz olsa da olmasa da, yetmiş se-
kiz yaşındaki Türkiye, kent kültürünün vazge-
çilmez olgusu tiyatroyu bir yandan yurt düze-
yinde yaygınlaştınrken bir yandan da ulusla-
rarası tiyatro arenasında sınava girmek zorun-
dadır.
Bu görevi 1989 yılında İstanbul Kültür Sa-
nat Vakfı yüklenmiş ve Tiyatro Festivali'ni
2000'li yıllara ulaştırmıştır. Vakjf, sürdürmek-
te olduğu daha eski ve daha yeni uluslararası
festivallerle tstanbul 'a ve Türk toplumuna çok
önemli bir hizmet sunmakla kalmayıp Türki-
ye'nin sanat bağlamındaki prestijini dünya dü-
zeyinde yükseltmektedir.
Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali ile ya-
şanan yıllar, mayanın tuttuğunu ve vakfin "zor'u
başardığını göstermiştir. İstanbul Kültür Sa-
nat Vakfı, 12 yıl boyunca Tiyatro Festivali'nin
çapını adım adım yükselterek, artık dünyanın
dev tiyatro insanlannın bile yapıtlannı sergi-
lemek isteyebileceği bir tiyatro arenasına dö-
nüştürmeyi bilmiştir.
Uluslararası birtiyatro festivalini başarma zor-
luğu, başka uluslararası şenlikleri başarma zor-
luğundan pek çok nedenle farkJıdır. Klasik mü-
zik, caz, sinema meraklılan plaklar, diskler,
kasetler. video kasetler, televizyon, sinematek-
ler, arşivler yoluyla geçmişten bugüne ilgi duy-
duklan alanın dünya düzeyindeki gelişmeleri-
ni izleyebilirler, etkinliklerin tadını pek çok
kez yaşayabilirler; dahası, sevdikJeri alanda ki-
şisel koleksiyonlannı oluşturabilirler. Günü-
müzün gelişmiş teknolojisi, müzik ve sinema
alanlannda dünyayı evimize getirebilmekte-
dir. Festivale, bildiğiniz tatlan başkalanyla da
aynı atmosferde paylaşıp yeniden coşkulan-
mak için kahlırsıruz. Kısacası, müzik ve bir oran-
da da sinema festivali seyircisı zaten yetişmiş-
tir. TRT-2 yayınlan her iki alanda da yardımcı
olmuştur yeni yetişen kuşaklara.
Tiyatro ise yalnızca topluca yaşanabilen bir
"ayiıTdir. Istediğiniz kadar tiyatro tutkunu
olun, belirli bir yabancı tiyatro topluluğu hak-
kında "uzaktan kumandaü" bilgi sahibi ola-
mazsınız. Dünya düzeyindeki belli başlı tiyat-
ro topluluklannın nitelikleri yalnızca okumak-
la ya da fotoğraflara bakmakla öğrenilmez;
sahne olayını yansıtan video kasetler
ise işin içine çekim incelikleri
girdiği için katıksız bir izlenim
vermez. Sonuç olarak da, kla-
sik müzik ve caz meraklılannın
tersine, onlar kadar sıkı bir tiyat-
ro izleyicisi her yıl birçok kez yurt-
dışına çıkıp önemli uluslararası ti-
yatro festivallerini izlemek ya da
önemli tiyatro başkentlerini aşındır-
mak zorundadır. Bu olanağınız yok-
sa -doğal ki yoktur- dünya tiyatro-
sunda olup biteni öğrenemezsiniz.
İstanbul Uluslararası Tiyatro Fes-
tivali, Türk tiyatro sanatçılanna, ti-
yatro öğrencilerine ve kamuoyuna
bu -bireysel çabalarla elde edilme-
si olanaksız- fırsatı sağlamış, 12 yıl
içinde dünyanın önemli tiyatro top-
luluklannı, önemli tiyatro adamla-
nnın konferanslannı ve atölye çalış-
malannı Türk kamuoyunun. Türk
tiyatro sanatçılannın ve tiyatro öğ-
rencilerinin değerlendirmesine sun-
muştur.
Tiyatro Festivali geçen zaman için-
de kendi seyircisini oluşturmayı ba-
şarmıştır. Tiyatronun dünya düzeyin-
deki büyük isimleri artık basında çı-
kanlarla değil, birinci elden tanıklık
yoluyla tartışılmaktadır. Dahası. Ti-
yatro Festivali son yıllarda yabancı top-
luluklarla ortak projelerde buluşma
olanağı da yaratmıştır. Bu bilgilenme ve dene-
yim, Türk tiyatrosunun degerlendirilmesinde
de yansımasını bulacaktır.
Bütün bunlar başanlmışken, Tiyatro Festiva-
li'nin -toplumda yaşanan olumsuzluklann *ön-
ceHkli" kültür kurbanı olarak- "iki yüda bir" dü-
zenıne yerleştirilmesi, onca çabadan sonra edi-
nilmiş bu çok değerli "süreldiliğin'' sonunu ge-
tirmiştir. Dünya festival literatürüne girebılme-
yi başarabilmiş tek uluslararası tiyatro festivab-
miz topallamaya terk edilmiştir. Oysa bu festi-
val artık bizimdir, hepimizindir... Yalnız İstanbul
Kültür Sanat Vakfı'nın değil, müşterisi -sayagel-
diğim nedenlerle- garantili olan müzik-sinema fes-
tivallerinden desteğini esirgemeyen, ama tiyat-
roya sıcak bakmayan sponsorlann, devletin, be-
lediyelerin. yoktan va
edilmiş/varlığı tehlikede olan Tiyatro Festivali'ni
yaşatma yolunda sorumluluk taşıması gerekir.
tstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali'nin
her yıl yapılması -eski sürekliliğine kavuştu-
rulması- her şeyden önce, tiyatroyu pek çok an-
lamda "yaramaz" gören zihniyetin değiştiği-
ni, aynca "zor olan"ın üstüne gitmektense ''ko-
lay'' olanı pazarlamayı yeğleme alışkanlıgımı-
zı aştığımızı gösterecektir.
Kardeş Türküler'in yeni albümü Çingene ve Makedon şarkılannın da yer alacağı bir çalışma olacak
'Zengin' coğraryamızdan ezgilerÖZLEMALTUNOK
. Yezidi, Rum, Ermeni, Azeri. Kürt, Çerkez,
Gürcü, Çingene. Arap, Makedon... Aynı coğraf-
yayı paylaşan kardeş halkların şarkılan bu akşam
birbirlerinin sesıni bastırmadan, yan yana dile gel-
dıler. Boğaziçi Gosteri Sanatlan Topluluğu. di-
ğer adıyla Kardeş Türküler, geçen yıldan sonra
bu yıl da Açıkhava Konserleri kapsamında Ana-
dolu'daki kültürlerin benzerlikleri ve farklılıkla-
uyla kardeşliklerini müzikle ortaya koyarken ne
kadar 'zengin' olduğumuzu göstermeye çalıştı.
Topluluk. komşu kültürlerin, farklı dillerin bir-
lıkteliğini 1997'dekı 'Kardeş Türküler' albü-
müyle duyurmuştu ilk kez. Ardından 'Doğu' ve
'Vızontele' filminin müzikleri geldi. Kardeş Tür-
küler, Açıkhava konserinde daha çok son iki al-
bümden şarkılara yer verdi. Yaru sıra yeni al-
bümlerinde yer alacak Çingene ve Makedon şar-
•kılanndan da örnekler sundu. Aynca Boğaziçi Gös-
teri Sanatlan Topluluğu'nun dans birimi de ilk
kez üç şarkıda danslanyla gruba eşlik etti. Kala-
balık dinleyici kitlesi topluluğa 'Yaşasın halkla-
nn kardesBği" sloganıyla eşlik ederken Kardeş Tür-
küler de Türkiye'de artık yasadığımız hayahn de-
ğışmesi gerektiğine dair varolan bu coşkunun
sürekli olmasını diledi.
- Kültürel ve miizikal bir alfyapı ile birükte po-
litik bir söykminiz de var. Tarzmıa ve sö\lemiıü-
n ortaya koyarken dengey i nasıl sağlıyorsunuz?
FERV.AL ÖNE Y - Müzik yaparken ve Kardeş
Türküler'in dilini meydana getirirken istediğimiz,
politik olanı kültürel olanla beraber vermekti.
Anadolu'da yaşayan halkların politik olarak bir-
birleriyle anlaşması. beraber yaşaması gerekti-
ğini ama aynı zamanda kültürel farklıhklann da
çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Şarkjlan ça-
lışırken ya da icra ederken de, farkJı olanı aynn-
tılanna kadar vermeye ve öğrenmeye çalışıyoruz.
Bu zaten politik olanı da beraberinde getiriyor.
- 'Radikal bir içeriğimiz var, ama sumış biçimi-
miz farklı' diyorsunuz-.
ÖNEY- Vermek istediğimizi, sözlerinden su-
mız var. Hep aynı tarzda müzik yapamayız. de-
ğişikliklere. deneysel olana açığız. yine de mü-
zikaj ve kültürel olana yaklaşımımız değişmedi.
- Üç albümünüzk gjttikçe yükselen bir perfor-
mans sundunuz. Bundan sonrası için vüklendiği-
niz sorumluiuğun arttığını düşünüyor musunuz?
ÖNEY - Fılm müziği yapmak bizim için yeni
bir alandı. 'Kardeş Türküler' ve 'Doğu'da önce-
likle sözler ve onunla birlikte müzik vardı. Film
müziğinde ise tematik bir şeyler yapmak. enst-
rümantal birezgiyle birduyguyu çağnştırmak ve
filmin istediği atmosferi yakalayabilmek gereki-
• "Doğu'dan, Güneydoğu'dan insanlar göç ediyor ama, îstanbul da o göçü
ahyor. Belki de sadece bu kenti anlatmak bile, bir sürü şeyi anlatmaya,
açJdamaya yeter. 'Kent' tanımının degişmiş olduğu bir yer burası, doğru."
nuş şekline kadar direkt vermek yerine yüzyıl-
lardu- farklı dillerde söylenmesini en içimize si-
nen haliyle dile getirmeye çalışıyoruz. Bu da 'es-
tetikolanı" gerektiriyor tabii ki. Bizim de, dinle-
yicinin de beğenmesi için uğraştığımız uzun bir
çalışma sürecini kapsıyor tüm bunlar.
- Vizontele ile popülerteşmeye başlamanız mü-
ziğinize nasıl etki etti?
ONEY- Popülerleştiğimize dair eleştiriler alı-
yoruz ama önemli olan temel ilkelerimize sahip
çıkmak. Popülerleşmenin belirli bir düzeye ka-
dar sakıncasını görmüyoruz. 1993'tenberibuişi
yapıyoruz, belirli bir dinleyici kitlemiz ve tarzı-
yordu. Tematik müzik yapmak ve bunu edebiyat-
la beslemek zaten hedeflediğimız şeylerden bi-
riydi. Bu anlamda çalışma bizi zorladığı kadar
geliştirdi de.
- Albüm ve konser atmosferleriniz arasında
perfbrmans açısından paraJel bir bütünlük gö-
rülüyor»
ÖNEY - Albüm çalışmasından çok konser or-
tamlannı seviyoruz. Harbiye'de ve Anadolu tur-
nelerinde seyircinin tavn ve katılımı bızi çok et-
kiledi. Teknik anlamda ise her konserin sonun-
da hafif bir burukluk oluyor. eksikliklerimizi
konser anında ya da sonrasında fark ediyoruz. Bun-
lar hep bizim yavaş yavaş kendi kendimize öğ-
rendiğimiz şeyler.
- Kentte yaşayan insanlar olarak Anadolu mü-
ziği yapıyorsunuz. İstanbul'un 'kent' tanımının da
değiştiğini göz önünde bulundurursak, bu kent-
ten Anadolu\u algılamak, oranın müziğini yap-
mak ne kadar mümkün?
ÖNEY-Doğu'dan, Güneydoğu'dan insanlargöç
ediyor ama, istanbul da o göçü ahyor. Belki de
sadece bu kenti anlatmak bile, bir sürü şeyi an-
latmaya, açıklamaya yeter. 'Kent' tanımının de-
ğişmiş olduğu bir yer burası. doğru. Biz şimdı-
ye kadar derleme çalışması yapamadık. çünkü çok
da gerek kalmadı. Ermenisi. Gürcüsü. Rumu.. Bir
çok halka çok rahat Istanbul'da ulaştık. Dolayı-
sıyla nasıl yerlerden geldiklerini, neler yaşadık-
lannı öğrenebiliyoruz ve onun resmıni kafamız-
da çizebiliyoruz şarkıyı söylerken.
- Yeni albümün konsepti ne olacak?
ÖNEY - Yeni albümde şimdiye kadar yapma-
dıklanmızı, yapamadıklanmızı yapmak istiyoruz.
'Doğu' albümü ilebaşlayan tematikbütünlüğü sür-
dürmek istiyoruz. Albümün bir metin gibi oku-
nabilmesını sağlayan düzenekte, edebi biryapı-
sı olsun istiyoruz. Geçen yıl Harbiye'deki kon-
serde söylediğimiz bir Çingene şarkısı çok ilgi
görmüştü. Türkiye'nin batı tarafına dair formas-
yon eksikliğimiz var, bu eksildiği gidererek ye-
ni albümle zeybek, Çingene, Makedon şarkılan
ile yine genel bir Anadolu tablosu çizmek isti-
yoruz.
YAZIODASI
SELİM tLERl
Kitap Okuma Hastalığı
Orlando'yu yıllar önce Fransızca çevirisinden
okumuştum. Charies Mauron çevirisi, Editions
Stock yayını kitap, geçenlerde, kitaplığımın en alt
rafından çıkıverdi. Böylece, bir an, yıllar öncesine
döndüm.
Teşvikiye'deki ev, havaların usul usul serinledi-
ği sonbahar başlangıcı... Virginia VVoolf'a o ka-
dar derin hayranlık duyuyorum ki, tanıdığım her-
kesin onu okumasını istiyorum...
Oysa Oriando, romancının öteki yapıtlanndan eni-
konu farklı bir çalışmadır. Belki roman, belki kur-
maca bir yaşamöyküsü. Belki de, roman sanatı-
nın yapaylığını kırmak için gizli ihtilaller gerçekleş-
tirmiş bir yazann, sonunda dönüp bu yapaylıkia
alay edişi.
Hangisi olursa olsun, alışageldiğimiz Virginia
Woolf romanlannın hiçbirine benzemiyor. Roman
sanatına yönelik 'yabancılaştırma etkisi'nden bi-
le konuşulabilir.
Sonra, satır aralanna gizlenmiş, hüzünlü taşla-
malarsöz konusudur. Oriando'nun kitaplarla ilin-
tisini yirminci yüzyılın büyük romancısı VVoolf, çok
çarpıcı bir taşlamayla dile getirmiş:
Aşk kırgını Oriando, daha çocukluğundan baş-
layarak, edebiyata tutkundur. Soylu ailesi, Ortan-
do'yu bu zehirli tutkudan kurtarmak ister.
önce meşalesi alınır Orlando'nun. Devir, elekt-
rik ışıklarından çok uzak, tarihin karanlık geceli bir
dönemidir. Oriando, aydınlık için, ateşböcekleri
yetiştirir. Soylu aile ateşböceklerini yok eder.
Oriando, çıra aydınlığında okumayı dener. Ev yan-
gın tehlikesi atlatır...
Ama genç adam okuma tutkusundan bir türlü
caymaz. Bu tutku için, belleğim beni yanıltmıyor-
sa, "m//crop"sözcüğünü kullanırVVoolf. Kitap oku-
ma mikrobuna yakalanmamışlar, gezip tozmakta,
at koşturmakta, sevişmekte alabildiğine özgür-
dürler. Korkunç mikrop bütün bunlan sizden uzak-
laştırır.
Kitap okuyanın eli vurmak için kalkamaz, kitap
okuyan ava çıktı mı bulanık gözlerte bakakalır, ki-
tap okuyan aşk sözcüklerini sıralamaya yeltendi
mi kekeleyip durur. Yaşamak bitmek tükenmez
bir ödeşmedir sanki.
Oriando da, kitap okuyan herkes gibi, çok geç-
mez, maddi yükselişlerden derin birtiksinti duyar.
Cafcaflı yaşamlar midesinı bulandınr. Vartıklı ma-
(ikânesinin altın kap kacağı, değerli halılan, gale-
rilerdeki usta elinden çıkma resimler umurunda de-
ğildir. Zaten hepsi yok olur. Hatta yüzlerce hiz-
metkâr, seyis, binek atlan, herşey yok olup gider.
Oriando kayıtsızdır, çok mutludur; çınlçıplak kal-
mış, kitap okumaktadır...
Okuma mikrobu hızla çoğalır, hastalık ilerler.
Okuyan kişi için dünyanın işleri anlam yitirir; oku-
yan kişi yaşamadığı, hiçbir yerde rastlayamaya-
cağı bir hayatın özlemini çekmeye başlar.
Kitapseverlik konusunda eşsiz tanı ve hastalı-
ğın saptanmasına yönelik yürek yakıcı sayfalaıi Or-
iando, çehresi, konumu, cinsiyeti, zamanı durma-
dan değişen bu roman kişisi için değişmeyen tek
şey kitap okuma tutkusudur.
Nerden nereye, Attilâ llhan, Hangi Edebiyat'ta
şöyle yazıyor:
"Inönü de roman okurmuydu acaba? Viyolon-
sel çalmaya heves ettiğini duymuştuk, roman
okuduğunu, hayır! Ya Bayar, acaba o okur muy-
du? Menderes 'in 'romancı'birkadınla ilişkisi 'şu-
yû bulmuştu', onun romanlannı olsun okumuş
mudur? Evren Paşa, Türkiye'yi 'uçurumdan_kur-
tanrken' hangi romanı okuyordu? Ya TurgutÖzal,
onun başucunda hangi roman duruyor?"
Kemal Derviş, Gogol'ü okudu mu? Müfettiş ya
da ölü Canlar...
Takvimde tz Bırakan:
"Son bentte, İstanbul'un baharıyla aşk özdeş-
leştirilir; İstanbul'un bahar havasının insanı bir-
denbire çarpması gibi, bu havada tanışıklık da bir-
denbire aşka dönüşüverir". Kemal Bek, Varıya Ke-
mal Beyatlı/ Yaşamı ve Yapıtlannı Okuma Kılavuzu,
Tarih ve özne Yay, 2001.
Tanpınar deneme yarışması
• Kültür Servisi - Bursa Osmangazi Belediyesi,
Ahmet Hamdi Tanpınar adına bu yıidan itibaren
her yıl bir edebiyat yanşması düzenleyecek. Bu
yıl deneme dalında yapılacak olan yanşmanın
konusu Bursa olacak. Seçici kurulda Tahsin
Yücel, Enis Batur. Ahmet Oktay, Mustafa Durak
ve Nahit Kayabaşı'nın yer aldığı yanşmada
birinci 1 milyar, ikinci 750 milyon, üçüncü 500
milyo Lirayla ödüllendirilecek. Katılım 16
Kasım'da sona eriyor. (0 224 220 83 30)
Engm Inan'ın özgün baskıları
• KüMr Servisi - Engin Inan'ın özgün baskı
sergisi, 26 Temmuz-15 Eylül tarihleri arasında
Kuruçeşme Galeri Artist'te izlenebilir. 1960'larda
başladığı çalışmalannı halen Marmaris'te ve
Istanbul'daki atölyesinde sürdürüyor. Engin Inan
resme olan tutkusunu şöyle tanımlıyor:" 1976 -
77' lerde sahaflarda gezdim. Bir gün, öbek
halinde ortada yığılmış kitaplar gördüm. Bunlann
arasında eski yazılı kitaplar ilgimi çekti. Onlan
kanştırdım. Aralannda resim gibi olanlar
vardı.Öbeği görünce ileride oluşacak resimleri
görüyorsunuz. Ancak yapmak istediklerimiz bir
anda ortaya çıkmıyor. Uğraşmamız ve sabırlı
olmamız gerekiyor. Bu kitaplan satm almaya
başladım. Ne yazdığını bilmediğim sayfalarla
benim biçimlerim buluştu."
Jurassic Park 3 ilk srada
• Kültür Servia - Amerika'da bu hafta sonu
gösterime giren Jurassic Park 3, 50.3 milyon dolar
hasılatla birinci sırada yer ahyor.
ilk iki filmin yönetmenliğini üstlenen Steven
Spielberg, ba>Tağı bu kez Joe Johnston'a
devretmiş. İlk filmde rol alan Sam Neil, üçüncü
filmde de dinozorlarla kapışıyor. Filmin ön
gösterimini izleyenlerin ortak görüşü ise üçüncü
filmin hepsinden daha korkutucu olduğu
yönünde. İlk iki filmden daha kısa bir süreyi
kapsayan (87 dakika) yeni filmde dinozorlann
daha güçlü görünmelerine karşın, hikaye.
eleştırmenler tarafından zayıf bulundu.
Tüm oyunculann ortak görüşü ise
yeni filmin çocuk fılmi değil, gerçek bir korku
filmi olduğu yönünde.