26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 * TEPMMUZ 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 Yapımcı Mine Vargı, ekonomik krize rağmen dayanabilen herkesin üretime devam etmesinden yana Inanchğı işte soıımıa dek gidiyor• Türkiye'de hâlâ yönetmen ağırlıklı sinema yapılıyor. AmerUca'da yapımcı, gerektiginde çekimlerin yansında yönetrneni değiştirebilecek kadar önemli. Oyunculan kendisi seçip ağırlığım koyabiliyor. • Ben kendimi bir yapımcı olarak şanslı hissediyorum, çünkü hem sinemadan para kazanabildim hem de Şerif Görer», Yavuz Turgul, Ömer Vargı ve Barış Pirhasan gibi 4 değerli yönetmenle çalışma fırsatım oldu. SEVİLAY KOÇOĞLU Mine Vargı, reklam ve sinema filmleri yapım şırketi Füma Cass'ın sahibi. Onu 9O'lı yıllann başında büyük beğeni toplayan 'Amerikalı' filminin yapımcısı olarak tarudık, hemen arkasından Türk sineması ıçin bir dönüm noktası olan 'Eşlaya' geldi. lki yıl önce eşi OmerVargı'nın ilk yönetmenlık denemesi 'Her Şey Çok Güzel Olacak' da bu başan- yı perçinledi. Bu üç filmin ortak özellığı, küskün seyirciyi sinema sa- lonlanna getırmede bir pay sahibi olmalanydı. Bu da 9O'lı yıllarda Türk sinemasına hatın sayıhr bir hareketlilik getırdi. Mine Vargı şim- dilerde Banş Pirhasan'ın yönettiği 'Oda Beni Seviyor' filminin ya- pımcıhğını üstlendi. Bu kriz döneminde pozitıf enerjiyle projeye atılan Vargı ile Türk sinemasuıda 'yapımcılık' üzerine bir söyleşi yaptık. -'Oda Beni Sev iyor' filminin yapımcılığmı üstlenmeniz için si- n çeken neydi? MtNE VARGI - Öykünün sağlamlığı ve kendi değerlenmizı bize hatırlatan, etnik renkleri. gelenekleri, sıcaklığı içinde ba- nndıran bir film olması beni etkıledi. 9 hafta süren çekimler sı- rasında ben de ekiple birlikte Malatya'daydım ve 70'li yıllarda geçen öyküye ait birçok özelliğın bugün hâlâ orada yaşatıldı- ğını gördüm. Ben yapımcı olarak Holyvvood tarzı bir film de yapabili- rim.. ama onu Amerikalılar zaten çok iyi yapıyor ve ülkemi- zin hemen her sinemasında da gösteriliyor. Konusu Türki- ye'nin birçok yerinde geçen çok güzel öyküler var ve bun- lan seyirciye sinema yoluyla anlatmak gerekir. Bu bize hem kültürümüzü yaşatma hem de Türkıye'yi tanıtma ımkânı verir. Sinemanın misyonu da budur. Bürün bu özellikler v e Banş Pirhasan'ın filmin yönetmenı olması beni bu proje için heyecanlandırdı. 'Yeşilçam dönemine saygı duyuyoram' - Ekonomik kriz ortanunda ülke hemen her sektörde büyük sıkıntı yaşarken füm yapmak tehlikeli değil mi? VARGI-Çok kötü günler yaşadığımızın farkındayım ama birilerinin bir şekilde üretime devam etmesi ge- rektiğine inaruyorum. Fılm yaparak zaten morali bo- zuk, canı sıkkın insanlara keyıfli anlar yaşatmak isti- yorum. Bu film ıçin yönetmen, ekıp, harta ben hazır- dım, doğru zamanda olduğumuzu hıssediyordum ve eğer kriz yüzünden önümüzdekı yıla erteleseydik belki de hiç yapamazdık. Ama biz de temkinli ol- mak adına önümüzdeki günlerde çekmeyi planla- dığımız Ömer Vargı'nın filmını gelecek yıla erte- ledik. Ben hiçbır filmime büyük kâr beklentileriyle başlamadım. Tek ölçütüm zarar ehneden yatırdı- ğım miktan geri alabilmek, çünkü sinemadan büyük paralar bekleyerek işe gırerseniz başan- sız olursunuz. Sonuçta hayat devam ediyor ve insanlann kaybettıkleri güvenlerini geri kazan- dıracak yapımlar ortaya çıkarmamız gereki- yor. Ben 68 kuşağı insanlanndanım ve bugü- ne gelene kadar bir sürü zor dönemler gör- düm, ama inandığım her işin sonuna kadar gi- dip başanlı olmaya çalıştım. Ekonomik kriz belki yeni krizler doğurarak dev am eder. bel- ki bu olumsuzlukJarla yaşamayı öğrenmek zorunda kahnz veya şartlar değışır. yön- temler değişir ama önemli olan. dayanabi- len herkesin iiretim yapmaya. üzerine dü- şeni yerine getirmeye devam etmesidir. - Günümüzün sinema yapımcıhğı ile Veşil- çam döneminin yapımcılık anlayışı arasındaki farklar neler? VARGI-0 dönemlerde büyük ımkânsızhklar ıçinde yapılan filmlere büyük ya p t l d ı a ^« ba$,nd saygı duyuyorum ve eleştirenlere de kızıyorum. O şart- larda bence çok güzel işler yapılmış. 15 günde senaryo yazılırmış ve maddi kazanç yok denecek kadar az olurmuş. Bundan 10 yıl öncesine baktığımda reklam filmi için çalışan ekibin belli çalışma ücretleri varken sinema ekibi- nin sabit bir ücreti yoktu. Çünkü reklam işi para kazandınrken, sinema ancak ger- çekten ona gönül veren. bürün zorlukla- n göze alabilen insanlann girdiği bir ma- ceraydı. Bugüne baktığımda sinema yine çok zor ama, kendine göre bir fiyat tarifesi olan, da- ha fazla insanın ilgi gösterdiği daha hare- ketli bir sektör. Teknik imkânlar daha fazla, nerede çekim yaparsanız yapın ek bir teknik malzemeye ihtiyacınız olursa hemen ulaşa- biliyorsunuz. Türk sineması yönetmen ağırhkh - Bizde Amerika ve Avrupa sinema sektörü- ne göreyapımcıuk birazelyordanuyla gidiyor gi- bi? VARGI -Türkiye'de hâlâ yönetmen ağırhkh si- nema yapılıyor. Amerika'da yapımcı, gerektigin- de çekimlerin yansında yönetrneni değiştirebile- cek kadar önemli. Oyunculan kendisi seçip ağır- lığını koyabiliyor. Orada işler çok mekanik şekil- de yürürken ben kendi adıma daha duygusal dav- ranıyorum. Yönetmen her zaman yaratıcı tarafından bakıyor bense onun ısteklerinin maliyetini düşünü- yorum. Ben kendimi bir yapımcı olarak şanslı hissediyo- rum, çünkü hem sinemadan para kazanabildim hem de Şerif Gören, YavuzTurgul Omer Vargı ve Banş Pir- hasan gibi 4 değerli yönetmenle çalışma fırsatım oldu. Yapımcı sadece para düşünen insan olmamalı.. ben bu yöndeki duygusallığımdan rahatsız değilim. Biz bu filmde Banş Pirhasan'la kendi sınırlanmızı aşmamaya, birbirimizin istekleri doğrultusunda hareket etmeye ve böylelikle bir denge oluşturmaya çalıştık. 1.5 milyon dolan bulan bütçenın daha yukan çıkmaması için çalışıyorum. Bu. Türkiye'de yapımcısı olan bir filmin ma- liyetı ıken Amenka'da bağımsız yapımlann maliyeti ola- biliyor. - Türk fümkri neden yurtdışına kolav açılamıyor? VARGI - Birçok şeyi yeni yeni öğreniyoruz ve tecrübe ka- zanıyoruz. Festivallere davet edilmesi ve gösterime girmesi için önce filmin kendi ülkesinde ne kadar izleyiciye ulaştığı önemli. Iran sineması veya Hint sineması artık kendine dış pa- zarda yer bulabiliyor. Bence biz de ilişkiler kurarak, festival- lere katılarak aşamalı olarak da olsa sinemamızı dünyaya aça- bileceğiz. Daha önceki filmlerderi büyük tecrübeler kazandık. Eşkı- ya'ya Almanya'da görkemli bir tanıtım yapmıştık, ama çok kü- çük bir hata sonucu hiç para kazanamadık. Bu film Türkiye ile aynı anda Almanya'da da vizyona girecek ama, şimdi daha ciddi bir anlaşmamız var. ttalya ve Fransa'da gösterilmesi için de çalı- şıyoruz. - Son yıllarda büyük bütçeii yapımlar büyük gise başanlan sağ- larken küçük bütçeii filmler vizyona bile giremiyor. Seyircinin bu ter- cihini nelere bağüvorsunuz? VARGI - Yıldız isimlenn bunda etkısı büyük. 'Her Şey Çok Gü- zel Olacak'ta Cem Yıhnaz'ın oynaması onu sevenleri salonlara çek- ti. Geçen yıllarda izlediğimiz diğer pahalı yapımlarda da aynı şey ge- çerli. Son filmimizde starlar yok, tamamen tiyatro kökenli veya as- lında oyuncu olmayan o yörenin insanlan var. Ama inanıyorum ki ba- şanlı olacak. Küçük bütçeii filmlere gerçekten üzülüyorum, belki ye- terince tanıtım yapılamıyor. Mesela çok başanlı bulduğum, farkh bir tarzının olduğunu düşündüğüm NuriBilge Ceylan'ın son filmi hak etri- ği seyirci sayısına ulaşamadı. Onunla çalışmayı çok isterdim. Biz şirket olarak tüm projelere açığız.. gerçekten beğendiğimiz, inan- dığımız öyküleri film yapmak isriyoruz.. ya da tam anlamıyla yapımcı olmasak bile bir şekilde yardımcı olmak istiyoruz. Vasıf Kortun'un öncülüğünde kurulan Güncel Sanat Projesi'nin ilk konuğu küratör Hou Hanru'ydu KenÜe birlikte var olan çağdaş sanat MELTEM KERRAR Osmanlı Bankası'nın Vasıf Kor- tun"un öncülüğünde çalışmalannı sür- dürdüğü Güncel Sanat Projesı kapsa- mmdaki ilk etkinlik küratör ve eleştır- mer Hou Hanru'nun 'KüratörlükEt- kinüUeri ve Şehir* konulu konferan- sıyU gerçekleştirildi. 1963 Çin doğumlu Hanru, 11 yıldır Pars'te yaşıyor. Uluslararası alanda çalısan ve yıl içinde dünyanın pek çok kemnde sergi ve bienaller düzenle- yen Hanru, Amerika'nın önde gelen müzeleri arasında yer alan Walker Ceöer'm "Global Advisory Commit- tee" üyesi. Konferansta 2000 yılında düzeâlediği Şanghay Bienali ve halen sünekte olan 'My Home isYours,Yo- urBomeisMine' projelennden örnek- ler eren Hanru. Madnd, Paris, Viya- na Amsterdam, Berlin gibi Avrupa şeblerinin yanı sıra Kanada, Güney Afia. Kore ve Çin gibi ülkelerde de orci teması kent olan sergi ve bien- alkdüzenledi. *^aat açık bir metindir' ~ kentin, ele ahnabilecek en dinamik ven anlamlı konu olduğunu düşünen Hr'u için ,'hızla değişim yaşayan düşada sanatın yeri nedir?" sorusu çaijmalarının çıkış noktası. "Küre- sekşme.çağdaş dünyadafarkh sorun- lar ortaya çıkanyor. Yaşam koşullan- nn Kileşmesi. değişik kültürlerin bu oramda nasıl ortaya çıktığL, ne tür bir tokunsal harekete doğru gittiğimiz... lüıtin birçok taröşma sorusu doğur- dıjonu görüyonız." Hanru, 11 yıldır Paris'te yaşıyor, kı- talar arası sergiler düzenlıvor. Batı ül- kelerindeki kentleş- menin diğer ülkeler için de önemli oldu- ğunu düşünyor. "Modernliğin asıl anlanuna bakttğı- mızda her mekânın kendi kültürel coğ- rafyasuu yarattığmı görüyoruz. Çağdaş sanat da bu şekilde doğuyor. onu bir an- lamda yeni fikirlerin deneme tahtası ola- rak görebüirizr Hanru. kentin kü- resel ekonomı ala- mnda olduğu kadar. sanat ve kültür ala- nında önemli ve et- kin olduğunu düşünüyor. Her kent kendi kentsel mekânmı değişik şekil- de organize ediyor. Kent veniden yı- kıhp yapılmıyor ama küreselleşen kentin bir bölümünde veniden. farkh bir kent oluşuyor. Çağdaş sanat da kentselleşen dünyada tutarh bir bütün olmalı ona göre. Bu açıdan sanatın gerçekle, diğer biçimlerle ve söylem- lerle ilişkisi önemli. çünkü çağdaş sa- nat her şeyden önce çok kültürlü orta- mın sonucu olarak ortaya çıkıyor. Hanru. projelerinın çoğunu o insanla ilişkilendirmeye çahştığını ve oluşum aşamasının koşullara bağlı olduğunu söylüyor. Ona göre her türlü faaliyet. "Küreselleşme, çağdaş dünyada farkh sorunlan ortaya çıkanyor. Kentin birçok tartışma sorusu doğurduğunu görüyoruz. Modernliğin asıl anlamına baktığımızda, her mekânın kendi kültürel coğrafyasını yarattığını görüyoruz. Çağdaş sanat da bu şekilde doğuyor, onu bir anlamda yeni fikirlerin deneme tahtası olarak görebiliriz." işbirliği içinde olmalı. Projelerinin özünü oluşturan. 'hareket halinde şe- hirler' de işbirliği içinde doğmuş."Bi- zim çahşmamız açık bir metindir ve her türlü yoruma açıktır. Bu sadece kü- ratörlerin görevi değiL sanatçüann ve kurumlann da görevidir." Empresyo- nizrnın Japon baskılan ve Afrika kül- türünden etkilenerek ortaya çıktığıru ömek göstererek modernizmin farklı kültürlerin ürünü olduğunu vurgulu- yor. Batı dışında gelişen şehirleşme modelleri de.modernizasyonunheye- can verıci noktalanndan biri ona gö- re. "Batı ötesi modernizasyon hareke- ti içinde çıkan yeni sanat biçimleri, es- ki sanat biçimlerine ya da eski sanat tari- hine referansu ol- mak durumunda değiL ben de bunun- la ilgikniyorum." Hanru küresel kentleşme üzerine yazan Saskıa Sassen gibi. şehirler arası bağlantılandırma ve bunun sonucu önem kazanan kent arka planlanyla ilgileni- yor, çünkü bu yeni kentlerde eskiden olduğu gibi klasik ve belirli bir sanat kurumlan içinde iş yapmak yerine, şeh- rin sağlayabileceği çok değişik türden alanlarda farkh pro- jeler gerçekleştir- mek mümkün. Yaptığı işlerle kent ya- şamını serginin içine katmayı amaçlı- yor. Dünyanın çok farklı yerlerinde projeler üretmiş biri olarak. Amerikan müzelerinin ruhaf bir yapısı olduğu görüşünde. "İnsanlar a\ıu mekânda viyip içiyor, her şe>i son anda ekleyebi- İiyoıiar. Bu türlü birçalışma biçimi on- lara ters geldi.'" Sergileri farklı şehirler geziyor ama bu klasik anlamda bir taşınma değil. 'CitiesOnTheMove' 7 şehre, 'My Ho- me is Yours', 'Your Home is Mine' ise 2 şehre gitmiş. "Buradaki turdan ka- sıtişlerin kendisinin değiLgenelbir fik- rin yola çıkmasıdır. Cities On The Mo- ve'a bakarsanız sanatçüar bik şehir- den şehre değişir. Eskiden işler kutuya konulup, şehirîdenşehre dolaşır ve hiç- birşey obnamtşgibi yine duvariara ası- lırdL Asıl mesele bir şehrin özellikleri, mimarisi, planlaması.. Sanatçının>^p- Oğı özgür bir düş gücüyle bir konteks- ti bir araya getirmek. Buradaki aracı da küratör." 'Küratör sorulan loşkırtmalı' Şehir gerçeğiyle nasıl yüzleşileceği, bir sanatçı gibi küratörün de kendisi- ne sorması gereken en önemli soru ona göre. Küratör bazı sorulan kışkır- tabilmeli ve sunulabilirkılmalı. Bu an- lamda sanatçı ve küratör arasında rol- lerin giderek yakınlaştığını düşünü- yor. "Küratöıier özne değü, sonuçta izleyiciye ne söyleyeceğine karar vere- cek olan sanatçıdır. Sanatçı kendi ba- şına yaratan ve >ürüten tekil bir birey değiL diyaloğa giren. başkalanyia çah- şanbiri." Hanru 'gjzemli bir kent' olan Istan- bul'a her zaman gelmek istiyor. En çok etkilendiği de şehrin canlılığı. Sar- kisen iyi dostlanndan biri. "OnuŞan- ghay'daki bienale de davet etrbın, bu benim için en büyük mutluluklardan bhi" dıyor. îstanbul'da nasıl bir iş yap- mak isterdiniz sorusuna ise çok fazla düşünmeden 'kontrolsüzlük' diyor. "Diktatörlük çağında her şeyin planu, hesapholması genckiyor, halbuki bizbn için en önemli şeylerden biri kontrolü- nü kaybetmek. Belki burada kontrol- süzlük üzerine bir sergiyapmayı düşü- nebUirim." Harrison kansepi kabullendi • LONDRA (REUTERS)- Efsanevi müzik grubu Beatles'm eski prodüktörü George Martin, 22 Temmuz Pazar günü bir açıklama yaparak George Harrison' ın kendisine herkesin bir gün öleceğini söylediğini ve durumunu soğukkanlılıkla karşıladığını söyledi. Bu senenin | başında akciğer kanseri nedeniyle bir ameliyat geçiren 58 yaşındaki müzisyen, bir • süredir de İsviçre'de bir klinikte beynindeki '. tümör nedeniyle tedavi görüyordu. ' Enka'da sinema keyfi ' • Kültür Servisi - Enka Açıkhava Tiyatrosu, > konser. tiyatro, bale, dans gösterilerinin yanı sıra: yaz aylannda sinema gösüterimleriyle izleyicilere hizmet veriyor. Tiyatro da bu akşam sezonun en iyi filmlerinden biri olan "Çikolata' gösterilecek. Yönetmenliğini Lasse Halstörm'ün yaptığı filmin başrollerinde Jonny Deep ve Juliette Binoche rol alıyor. Film, sihir ve lezzetin keyifli kombinasyonunu sunuyor. Perşembe günü ise, , sezonun en görkemli ve büyük bütçeii filmlerinden biri olan 'Gladyatör' 7 sinemaseverlerle buluşacak. Yönetmenliğini Ridley Scott'ın yaptığı filmin başrollerinde Russel Çrovve ve Oliver Reed yer alıyor. Tarih fonunda, iktidar, güç ve kahramanhk öyküsünü görkemli bir dille anlatan film 5 oscar alarak bir t rekora imza atmıştı. Film gösterimleri 21.30 gerçekleşecek. Enka Vakfı:(O 212 276 22 14/15) ' Kral ve şato çelişkîsi • • Kültür Servisi - The Çuttıng Edge Theatre Çompany, Shakespeare'in "Macbeth' isimli oyununu, ilk kez oynandığı Çavvdor Şatosu'nda sahneye koyacak. 1995'de kurulan tiyatro grubu, aynı zamanda oyundaki olaylann geçtiği şatoda bu oyunu sahneleyecek ilk grup. Tarih araştırmacılan hırs, cinayet ve suç üçgeninde ' yoğunlaşılan oyunda da öldürülmesi işlenen Kral Duncan'ın Çavvdor Şatosu'nda öldürüldüğü ' konusunda hemfikirler. Ancak 'Macbeth'te adı geçen Kral Duncan'ın 11. yüzyılda yaşamış olması ve Cavvdor Şatosu'nun 14. yüzyılda î yapılmış olması uzmanlann tezinde çelişki < yaratmayı sürdürüyor. •>. Pop mu Sanat ım?' • • Kültür Servisi - Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde. 18 Temmuz'da açılan 'Sanatı ve Yaşamı ile Andy Warhol' sergisinuir yan etkinlikleri sürüyor. 28 Ağustos tarihinde , sona erecek Warhol sergisi ile Pop-Art'm ; dünyadaki gelişimini ve önemli örneklerini ( anlatan ikinci bir sergi, Galatasaray ; Meydanı'nda eşzamanlı olarak gezilirken Andy Warhol filmlerinden bazı örnekler de ilerleyen' günlerde gösterime sunulacak. Sergi etkinlikleri kapsamında aynca bugün bir panel - düzenlenecek. 'Pop mu sanat mı?' konulu ve girişin ücretsiz olduğu panel, Yapı Kredi j Sermet Çifter Kütüphanesi'nde saat 18. 3O'da * gerçekleşecek. Panele Ahu Antmen, Ali Çanan Beykal ve Nur Koçak katılacaklar. (252 47 00) Madoma'dan Amepika tumesi (REUTERS) - | Madonna. Avrupa { turnesinden sonra .{ 'DrovvnedVVorld' 3 parçasınm ismini verdiği Amerika \ tumesine 20 Temmuz Çuma akşamı j Philadelphia'da ^ başladı. Amerika'daS on iki şehirde | vereceği konserleri i sabırsızhkla bekleyen hayranlan, cuma günkü konser öncesi 100 dolardan satılan tişörtleri için uzun kuyruklar oluşturdular. AvTupa turnesi boyunca sahne seti ve ilginç kostümleriyle ilgi çeken Madonna. Amerika turnesinde de 'Music' albümü ve en sevilen parçalanyla hayranlannı coşturacak. 'Drovvned World' turnesini müziğinin teatral bir j sunumu olarak niteleyen Madonna, dövüş sanatlan, flamenko. country. vvestern, punk, rock and roll tarzı müziklerden aldığı etkiyi sahnede > ortaya koyuyor. •; Aktöp Sivaji Ganesan iHdü • • Kültür Servisi - Hınt sinemasının star '5 oyunculanndan Sivaji Ganesan, 21 Temmuz H Çumartesi. 74 yaşında öldü. Kalp ve böbrek > rahatsızlığmdan ölen Ganesan, bir sene önce de by-pass ameliyatı geçırmişti. Hindistan'da bir J 'efsane' olarak anılan Ganesan, Hindistan'da t" konuşulan birçok değişik dil ve lehçede film ! çeken sanatçı bu anlamda da Hint sinema • tarihine adıru yazdırmıştı. BUGUN ••i • CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TİYATROSU'nda saat 21.00'de Yavuz ,, Bingöl'ün konserı dinlenebilir. (296 36 10) j • BEYOĞLU SİNEMASI'nda Onat KuÜar i anısınasaat 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve i 21.15'te M- Caro ve J. P. Jeunet'nin yönettiği l 'Şarküteri' isimli film gösterilecek. (251 32 40 •ÇEŞME AÇIKHAVA TİYATROSU'nda , 21.30'da Paco de Lucia ve grubunun konseri var. (0232/441 12 20)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear