16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 2001 PAZARTEJ HABERLER Tantan'ların acı günii • SAPANCA (AA)- Eski Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın kuzeni. AA Kocaelı Muhabıri Barbaros Tantan'ın babası Vural Tântan, Sakarya'nın Sapanca ilçesinde toprağa verildi. Kalp yetmezlıği nedeniyle on gündür tedavi gördüğü Kocaeli Üniversıtesi Tıp Fakültesı Hastanesi'nde dün ölen Vural Tantan (67), Sadettin Tantan'ın da aralannda bulunduğu çok sayıda kişınin katılımıyla Sapanca ılçesındeki Orta Cami'de öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası aıle mezarhğına defnedildi. 15 günde 81 bin gupbetçi • EDİRNE(AA)- Edirne'nin Kapıkule Sınır Kapısı'ndan son 15 günde 16 bin 627 araçla 80 bin 964 kişinin yurda giriş yaptığı belırtıldi. Kapıkule Sınır Kapısı'nda işlemlerin süratli bir şekilde yapılmasının kendilenni memnun ettiğini söyleyen gurbetçiler, "Ülkemıze gelince ferahlıyoruz. Buradaki memurların bıze yaklaşımı iyı olunca sorunlanmızı unutuyoruz" diye konuştular. Yurtdışından gelen gurbetçiler. Bulgaristan'dan geçerken karşılaştıklan kötü muamele ve rüşvet olaylanndan şikâyetçi olarak bu soruna bir çözüm bulunmasını istediler. Sahte polislere suçüstü • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Dıyarbakır Emnıvet Müdürlüğü Ahlak Bürosu'na şikâyetçi olan F.Ç. adh hayat kadını. bazı kışilerin kendisinden her hafta 200 mark istediklerini, bunun karşılığında bir daha polise düşmemesini sağlayacaklannı söyledikJerini anJattı. Bunun üzerine Ahlak bürosu ekipleri, F.Ç.'nın bu kışilere randevu vermesını sağladı. 200 mark para almak ıçin F.Ç.'nın belırttıği yere giden H.D., V.A., S.A. ve A.Ö., parayı aldıktan sonra randevu yerindeki polisler tarafından suçüstü yakalandı. Mehmet Altunç Altay'ın AİHM'ye açtığı davada 20 milyara mahkûm olduk Türldye'ye îşkence cezasıECEVİTKnJÇ Avrupa Insan HakJan Mah- keraesi (AİHM), Türkiye'yi insan haklan ıhlalleri nede- niyle mahkûm ermeye devam edıyor. AİHM. Istanbul DGM'de yasadışı örgüt yöne- ticisi olmak suçundan ömür boyu hapse mahkûm edilen Mehmet Altunç Altay ıle ilgi- li davada Türkiye'yi 110 bin Fransız Frangı (20 mılyar li- ra) ödemeye mahkûm etti. Kararda. Altay'ın Istanbul DGM de "Adil bir şekilde yar- güanmadığt" belirtildi. Halen Tekirdağ F Tipi Ce- zaevi'nde tutuklu bulunan Mehmet Altunç Altay. 2 Şu- bat 1993 tarihinde Istanbul Terörle Mücadele ekiplen ta- rafindan düzenlenen operas- yonda gözaltına alındı. Altay. 15 Şubafta Istanbul Adli Tıp'a götürülerek sağlık kont- rolünden geçirildi. Burada dü- zenlenen raporda, Altay'ın "başının sol alın tarafında pembemsi renkli bir santimet- reiik yeni bir yaranm ve başı- nın sol ön kısmında 2-3 sanfi- merrelik iki \ara tespit edildi- ğj" belirtılerek Altay'a 3 gün ış göremez raporu verildi. Al- tay, gözaltına alındıktan 15 gün sonra 16 Şubat 1993'te ıstanbul DGM'de hâkim kar- şısına çıkartıldı. Türk Komü- nist Partisi- Silahlı Hareket Bırlığı (TKP/B-SHB) örgütü yöneticısı olmaktan tutukla- nan Altay. 24 Mayıs 1994'te "Anayasal düzeni silah zoruy- la yıkmaya teşebbüs etmek suçundan ıdam cezasına çarp- tınldı. Ancak, mahkeme sa- nık hakkında ındınmı öngö- ren TCK'nın 59. maddesini uygulayarak ıdam cezasını ömür boyu hapse çevırdi. Altay' ın avukatı Ergin Cin- men, Altay'a işkence yapıldı- ğı gerekçesıyle, Altay'ın ifa- desıni alan 3 polis memuru hakkında soruşturma başla- tılması ıçin Istanbul Cumhu- riyet Başsa\cılığı'na şikâyet dilekçesi verdı. Bunun üzeri- ne Istanbul Valilıği. Istanbul Emnıyet Müdürlüğü'ne bir yazı göndererek şıkâyetle ıl- gilı soruşturma yapılmasını istedi. tstanbul Emnıyet Mü- dürlüğü'nden Istanbul Valili- ğı'ne göndenlen cevap yazı- sında Altay'ın "kaçmaya te- şebbüs ettiği ve başını kapıya çarpüğT ıddia edıldı. Avukat Ergin Cinmen'ın şikâyet di- lekçesi sonuçsuz kaldı. Bu- nun üzerine Altay, avukatı Cinmen aracılığıyla AİHM'ye başvurdu. AİHM de Altunç Altay'ın "adil bir şekilde yargılanma- dığT, "gözaltmda işkence ve kötümuamelegördüğii", *gö- zaltı süresinin aşılması" ve "gözaltında avukaöylagörüş- mesine izin verilmemesi'' ne- deniyle Türkıye'yı suçlu bu- larak 110 bin Fransız Frangı (20 milyar lıra) ödemeye mahkûm etti. AİHM'ye 2000 yılında Türkıye aleyhine 735 başvu- ru yapıldı. Yine geçen yıl Türkiye hakkında 39 dava ka- rara bağlandı. Bunlardan 23 'ünde Türkiye tazminat ce- zasına çarptınldı. İki davada beraat karan çıkarken 13 da- va ıse "dostane çözüm" yo- luyla sonuçlandı. Hayata Dönüş operasyonu sırasında ve ölüm oruçlannda yaşamlannı yitirenlerin fotoğraflanm ve "Diri Diri Yakülar" yazılannın bulunduğu dövizleri taşıyan yaklaşık 300 kişi, Suitanahmefte gösteri yapn. Gösteri öncesi ve sonrasuıda polis yaklaşık30 kişiyi gözalüna akü. (Fotoğraflar: ZAFER ÜÇÜNCÜ / AA) Erdoğan toprağa verildi Eşiyle aynı mezan paylaştı ÖDP, HADEP ve İHD'lilerin suç duyurusunda 30 kişi gözaltına alındı Bakan Türk yargdansın ALPERTURGLT • Adalet Bakanı Türk'ün, ölüm oruçlan ve Hayata Dönüş operasyonunda görevinin gerektirdiği önlemleri almayarak cezaevlerinde ölüme sebebiyet verdiği belirtildi. Ölüm orucu eyleminde yaşamını yitiren 29. kişi olan Sevgi Erdoğan (45), Küçükarmutlu'da ve Karacaahmet Cemevi önünde yapılan. 1500 kişinin katıldığı cenaze töreninin ardından, 12 Temmuz 1991 günü öldürüien eşi Devrimci Sol liderlerinden tbrahim Erdoğan'ın Kara- caahmet'teki mezanna defnedildi. Küçükarmutlu'da önceki gün yaşamını yiti- ren ölüm orucu eylemcisi Sevgi Erdoğan için mahallede sabah saatlerinde bir tören düzen- lendi. Törende. Erdoğan'ın cenazesi sloganlar eşliğinde ölüm orucu eylemcilerinin kaldığı evlere götürüldü. Adli Tıp Kurumu'nda otopsisi yapılan Erdoğan'ın cenazesi, konvoylar eşliğin- de Karacaahmet Cemevi 'ne getiriidi. Bu- rada bekleyen gruplarla birleşen ve sayı- lan 1500"e ulaşan topluluk, saat 17.00 sıralannda yürüyüşe geçti. Önde "Sevgi Erdoğan öKimsüzdür" yazılı pankart ve kırmızı bir beze sanlan Sevgi Erdoğan'ın tabutu olmak üzere Karacaahmet Mezar- Iığı'na giren topluluk mezarlık ıçerisin- de yaklaşık 45 dakika yürüdü. Yürüyüşte ölüm orucu eyleminde yaşamını yitiren- lerin fotoğraflan ile "Kahramanlar öl- mez, halk yenibnez'* \ e •'İnsanstz, amaç- i i ö t ü ^ tstanbul Haber Servisi - F tipı cezaevleri ve tecnt sıstemıne kar- şı başlatılan ölüm orucu eylemi 270. gününe girerken dün yaklaşık 300 kişi Sultanahmet'te gösteri yaptı. Aralannda ÖDP. HADEP ve İnsan Haklan Derneği üyelerinin de bulunduğu bir grup, Sultanah- met Adliyesi'nde Adalet Bakanı Hiknıet Sami Türk hakkında suç duyurusunda bulundu. Gösteri ön- cesi ve sonrasında polis yaklaşık 30 kişıyı gözaltına aldı. Hayata Dönüş operasyonu sıra- sında ve ölüm oruçlannda yaşam- lannı yıtirenlerin fotoğraflanm ve "Diri Diri Vaknlar" yazılannın bu- lunduğu dövizleri taşıyan yakla- şık 300 kişi, Sultanahmet tramvay durağı yakınlannda çevik kuvvet tarafından durduruldu. Polis, bir süre sonra grubun adliye önüne kadar gelmesıne izin verdi. İHD Istanbul Şubesi Başkanı Eren Kes- kin, Halil Balkaya ve ÖDP ll Sek- reten Sinan Tutal'ın da aralannda yazılı pankartlar açıldı. Topîuluğun, Devrimci Sol örgütü li- derlerlerinden Ibrabim Erdoğan'ın me- zanna ulaşmasının ardmdan, Sevgi Er- doğan ' ın cenazesi eşinin mezanna def- nedildi. Sanatçı Bilgesu Erenus. ölüm orucu eylemlerinin sona ermesi için emekçilerin, aydınlann, demokratlann daha duyarlı olmasını istedi. Sevgi Erdoğan'ın cenaze törenine kanlan yaklaşık 1500 kişi "İçerde, dtşarda parçala", "İnsanlık onuru hücreleri yenecek", "Susma haykır. hücre ölümdür' ridi kaldınn. ölümleri durdurun" şeklinde sloganlar atn. (Fotoğraf: VEDAT bulunduğu grup, Sultanahmet Ad- ^liyesi'nde suç duyurusunda bulun- du. Ankara Cumhunyet Başsavcı- lığı'na sunulmak üzere Istanbul Cumhunyet Savcılığı'na yapılan suç dujmusu düekçesinde Adalet Bakanı Türk'ün, görevinin gerek- tirdiği önlemleri almayarak ceza- evlerinde ölüme sebebiyet verdiği belirtılerek Türk hakkında dava açılması istendi. Dışanda bekleyen ve oturma ey- leminde bulunan gruba katılan temsilciler yaptıklan açıklamada da tecridin ve ölümlerin devam et- tığıni hatırlattılar. Yüzlerce tutuk- lu ve hükümlünün, bedenlerinde ve beyinlerinde geri dö- nülmez hastalıklara yaka- landığı kaydedilen açıkla- mada şöyle denildi: "Tecridin sona erdiril- mesi için bugün (dün) Şiş- li Abide-i Hürriyet Meyda- nı'nda mitingdüzenlemek istedik. Ancak talebimiz kabul edilmedi. Bu karan protesto ediyoruz. Tecrit kaldınlsuı, yaşam kazan- sın." Gösteri öncesinde yak- laşık 20 kişiyi gözaltına alan polis, basın açıklama- sının ardmdan dağılan grubun,. PKK lideri Ab- dullah Öcalan lehine slo- gan atması üzerine müda- halede bulundu. Polis, ara sokaklara kaçmaya çalışan hücreleri ıo kişiyi gözaltına alarak 've"Tec- emniyet müdürlüğüne gö- ARIK) türdü. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Ekonominin bu gidişle ve bu anla- yışla düzlüğe çıkamayacağı fikri, toplumun geniş kesimlerinde artık ortak birgörüş haline dönüşmüş du- rumda. Ancak bu ortak kanaatin ne- denleri konusunda ortak bir anlayış- tan henüz söz edemeyiz. Kimilerine göre, sorun bu hükümette. Bunlar beceriksiz ve ilkel bir siyasi anlayış- la bu ülkeyi yönetmeye kalkıyorlar. Türkiye gibi, dengeleri zaten bozul- muş bir ülkede bu tür bir siyasetin başarı şansı olamaz diyorlar. • • • Böyle düşünenler haksız da değil- ler. Mercimek'i bile Türkleştinp Ma- lazgırt yapan bir göçebe milliyetçili- ğinin 65 milyonluk bu ülkeyi yönet- mesı, bunca kritik konuya çözüm bulması mümkün mü! Türkiye, tari- hinin en milliyetçi hükümeti tarafın- dan yönetiliyor. Ecevit 'sol millıyet- çilik'in, MHP ıse hakiki ve şiddetli Türkmilliyetçiliği'nm temsilcileri ola- rak halktan oy isteyip aldılar. Ekonomi mi Çıkmazda, Siyaset mi?Güneydoğu'ya silahlı, bayraklı, da- vullu zurnalı milliyetçi asker sevkle- rinin primi MHP'ye yazıldı. Öcalan ın yakalanıp Türkiye'ye getirilmesınin primini ise DSP, MHP birlikte paylaş- tı. Ancak hamasete dayalı milliyetçi- lik kann doyurmadı. Içeride milliyet- çilik iyi prim yapıyordu. Bunu gören hükümetimiz dışarıda da milliyetçilik yolunu tuttu. Kıbns, Ermeni sorunu, Kürt soru- nu, komşu ülkelerte ilişkiler, AB ile ilişkiler ve Kopenhag kriterleri gibi bütün konularda içeriye milliyetçi kahramanlık nutukları atılır ve Çetin Altan ustanın deyişiyle 'Türk'ün Türk'e propagandası' yapılırken bu hamasetın dışanda da prim yapaca- ğı sanıldı. Kazın ayağı öyle değildi. Dışarıda milliyetçilik sökmezdi. • • • Dışarının ölçüleri farklıydı. Orada 'asanz, keseriz' diyerek prim yapa- mazdınız. En son ömeğini Telekom krizi sırasında yaşadık. Enis Öksüz, içeriden gelen bir alışkanlıkla dışarı- da da kurusıkı milliyetçilik deneme- sine girişti. Sonuçlan ortada. Oturup kaldı. Verdiği zarar da yanımıza kâr kaldı. • • • Bu hükümet beceriksiz, kabul. Ku- rusıkı milliyetçilikle işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirdi, o da kabui. An- cak günah yalnızca bu hükümetin mi?.. Neden Turkiye'de bdyle kuru- sıkı milliyetçiler ıktıdara geliyorlar? Neden ülkenin hiçbır temel sorunu- na bu hükümet bir çare bulamıyor? Asıl bunun üzerinde düşünmeliyiz. • • • Türkiye, biraz NATO'nun 1950'li yıllardaki antikomünizm stratejisinin teşvikiyle, biraz içerideki demokrasi duşmanı siyasi geleneğin etkisiyle bir 'güvenlik devleti' haline getiriidi. Bu devlet içeride solu bastıracak, dı- şanda ise kuzeydengelen tehlike'ye karşı bir kalkan olacaktı. Gel zaman gitzaman, 'kuzeyden' birtehlike gel- medi. Gelecek olan da yıkıldı gitti. Ancak, askeri darbelerle pekişti- rilen ve en son 12 Eylül darbesi ve anayasasıyla iyice perçinlenen 'gü- venlik devleti', kuzeydeki tehlike yok olup gitse de güçlenerek de- vam etti. Bu güvenlik devletinin te- mel stratejisı, 12 Eylül askeri darbe- sinin komutanı Kenan Evren'ın ağ- zından açıkça, "Önce güvenlik, sonra ekonomik refah" biçiminde ifade edildi. O strateji hâlâ varlığını koruyor. Türkiye, bir güvenlik devleti olarak yatırımını ekonomik refaha değil, 'güvenlik'e yatırıyor. Böyle olunca da, ekonomik krize temelden bir çö- züm bulunamıyor. AB ülkeleri, Sov- yetler Birtiği'nin dağılmasıyla birlikte savunma harcamalarında yüzde 30 indirim yaptılar. Biz ise hâlâ aynı tempoyla parala- rımızı asıl olarak güvenliğe yatınyo- ruz. Bundan bir milim taviz verilme- yeceği defalarca ifade edildi. O za- man şunu kabul etmeliyiz: "Biz, gü- venlik içinde yaşamak için Avru- pa'nın en yoksul ülkesi olarak yaşa- mayı kabul ediyoruz." Çünkü dünya- nın bu döneminde bütün paralan gü- venliğe yatırdıktan sonra bir ekono- mik istikrar sağlamak kolay değil. Sorun Enis Oksüz'lerle sınıriı değil. Sorun temel stratejik tercihlerde. Türkiye, 12 Eylül'de pekiştirilen ve 21 yıldır aralıksız sürdürülen, hatta giderek sertleştirilen 'güvenlik' stra- tejisinde ısrar edecek mi? Sorunun cevabı evetse, o zaman daha çok krize hazır olun. Bu kuvvet bu sıkle- ti çekmiyor. 2000Tİ YILLARD^ ERDAL ATABEK Güven Bunalımını Aşmak... - Hükümete güveniyor musunuz? - Uygulanan ekonomik programın başanlı ola cağına güveniyor musunuz? - Türkiye'nin düzlüğe çıkacağına güveniyor mu sunuz? - Enis Öksüz'le Kemal Derviş'in işbirfiği için de olduğuna güveniyor musunuz? - Hükümeti kuran üç partinin birbirine güvendi ğıne güveniyor musunuz? - Toplumun ortak hedefleri olduğuna güveniyoı musunuz? - Bu toplumda dürüstçe çalışanın kazanacağı- na güveniyor musunuz? - Üçkâğıtçılığın, rüşvetin, dolandırıcılığın kalka- cağına güveniyor musunuz? - Güç durumda kaldığınız zaman toplumsal ku- rumlann size destek vereceğine güveniyor musu- nuz? - Kendinize güveniyor musunuz? Işte size on sorudan oluşmuş bir 'güven testi' Verdiğiniz yanıtlan siz biliyorsunuz. Ama bugür bu toplumda yaşayan insanlann çok büyük ço- ğunluğunun da sizin gibi yanıtfar verdiğinden emir olabilirsiniz. Yaygın bir 'toplumsal güvensizlik' vardır ve bı. güven bunalımı yeni değildir. 'Güven duyma'nın temel kuralı 'tutariılık\w. Çok sevdiğiniz birisi, eğer tutarsız ise, ona gü- venemezsiniz. Hiç sevmediğiniz birisi de, eğer tutariı ise, one güvenirsiniz. Güven duymanın ikinci kuralı 'kararlılık'hr. Güven duymanın üçüncü kuralı da 'yapabilir- lik'tir. Bu üç kural; 'tutariılık, karariılık, yapabiliriik', is- ter kişiler olsun ister kurumlar, güvenin temel kay- naklandır. Eğer tutarsızsa, eğer kararsızsa, eğer yapamı- yorsa, annenize babanıza bile güvenmezsiniz. Aileniz gibi, çevrenizin de, sevgilinizin de, şirke- tinizin de, devletinizin de güven verebılmesi içir bu üç özelliğe sahip olması gerekir: Tutariılık, ka- rarlılık, yapabiliriik. İnsan neden hiç kimseye ve hiçbir şeye güver duyamaz? Bunun derindeyatan asıl nedenı, karşılaşacağ kişilere, durumlara, koşullara karşı ne yapacağın bılecek kadar 'kendine güvenmemesi'ü'ır. Özgüveni olmayan kişi de hiç kimseye ve hiç- bir şeye güven duyamaz. Bu güvensiz ortamîa kendi özgüvensizliği arasında da karşılıklı neden- sonuç ilişkisi vardır. Kişisel özgüven gelişiminin en büyük engeli, ço- cuk yetiştirme kültürümüzdeki 'aşın koruyucu- luk'tur. Çocuğu aşın korumanın 'iyi ve doğru an- nelik babalık' sayılması, çocuklarımızda özgüver oluşumunu engellemektedir. Böylece 'kendine güvenmeyen', hersorununun çözümü için kend dışında bir otorite kaynağı (aile, bir büyük, öğret men, devlet, Tanrı) arayan ınsanlar yetişmektedir Sorunları çözülmediği zaman da, kendi sorumlu- luklannı almayı bilmedikleri için her zaman kend dışında birilerini suçlayacaklardır. Anneleri baba- lan onlara bir şey bırakmamış, kardeşleri hakları- nı yemişlerdir, akrabaları hayırsızdır, öğretmen ga- rez olmuştur, devlet bir şey yapmamıştır, Tann on- lan unutmuş ya da cezalandırmıştır vb. Toplumsal özgüvensızlığın nedenı de toplumde hiçbir kuralın uygulanmadığını bilmeleri, gbrme- leridir. Kurala uyan zarar görmekte, kurala uyma- dan ışini uyduran kendi çıkannı sağlamaktadır. O- nun için de bizim insanımız 'toplumun hiçbir ku- ralına güvenmemekte', kurallan kendi çıkarı içir değiştirmenin çeşitli yollarla (hatır, rüşvet, nüfu2 vb.) olası olduğunu bilmektedir. Şimdi bu ekonomik krizde ıçi boşaltılmış ban- kalann, geri dönmemiş kredilerin, rüşvetlerleyön- lendirilmiş ihalelerin soruşturmalan, davalan orta- da iken vatandaş kime ve nasıl güvensin? Politikacılann çevresinde toplanmış ışadamla- nnın dosyaları bir bir ortaya çıkarken, politikacıla- nn pişkinliğini görüp dururken onlara oy verer seçmen kime ve neden güvensin? Elbette bunun yanıtı, 'önce kendine güven- sin 'dir. Ama vatandaşın önce kendine güvenmesi içir de kendisini 'bu yağma düzeninin ortağı' yap- maktan vazgeçmesi gerekir ki işin en zor yanı d£ budur. Toplumumuzun en önemli konularından biris bu 'toplumsal güven sorunu'dur. Bunu çözemeyen toplum hiçbir sorununu çö- zemez. Konuyu sürdüreceğiz. e-mail: erdalatak'; superonline.com Faks:0212-513 90 98 Adalet Bakanı Türk: Artık Ftipicezjoevi yapdmayacak TEKİRDAĞ (AA) - Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Türkiye'de- ki mevcut cezaevlerinın modernize edileceğinı belirterek "Bundan son- raTürkiye'nin hiçbirye- rinde F tipi cezaevi ya- pdmayacak" dedı. Bakan Türk, Tekir- dağ F tipi Cezaevi'ni zi- yaret etti. Buradaki tu- tuklu ve hükümlülerle görüşen Bakan Türk, onlara, istedıkleri faali- yetlere katılabıleceğini söyledi. Cezaevi spor salonunda voleybol oy- nayan tutuklu ve hü- kümlüleri bir süre izle- yen Bakan Türk, "geç- miş obun" dileklerinde bulundu. Bakan Türk. Tekirdağ Cumhunyet Başsavcısı Hayrettin Uysal'dan da cezaevi ile ilgili bir bri- fing aldı. Başsavcı Uy- sal. cezaevinde halen 3f kişinin ölüm orucuni olduğunu bildirdi. Bakan Türk buradt yaptığı açıklamada, ce- zaevlerinin tecrit odas olmadığını belirterel' "F tipi cezaevleri olduk ça modern ve sağnklı bu yaşam standardı sunu yor. Cezae\imizdekisos- yal tesislerden 50 hıhık- lu ve hükümlü yararla nıj'or" dedi. Bu arada cezaevindt kalan tutuklu ve hüküm- lülenn, bırbırlenne yaz dıklan yazı lan poşeth göndererek haberleştik- len belirtılerek bazı ya- zışmalar gazetecılen gösterildı. Bakan Türk daha sonra Tekirdağ Va- lisi Cemalettin Sevim' ziyaret ederek, sorunla n hakkında bilgı aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear