23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA O L A Y L A R V E VrORUJŞLER olay.gorus@cumhuriyetcom.tr lş Bankası CHP Hisseleri ile Ilgili Öneri Çetin HACALOGLU Ekonomist C umhuriyet Halk Par- tisi (CHP) Iş Ban- kası sermayesinin yüzde 28.1'likbö- lümüne sahiptir. Sa- hiplilik Atatürk'ün vasiyeti ile gerçekleşmiştir. CHP, Iş Bankası Yönetim Kurulu'nda sahip olduğu hisse oranında temsil edilir. Halen CHP tarafindan atanmış 4 üye mevcuttur. Yine Atatürk'ün vasiye- tine göre sermayenin yüzde 28.1 'lik kısmını teşkil eden bu hisselere te- kabül eden kâr paylan Türk dil ve Türk tarih kurumlanna ödenir. Bu hisseler boş hisse hükmündedir ve CHP herhangi bir gelir almaz. Vasiyetin yapıldığı tarihteki şart- larla bugünkü şartlar arasında çok şey değişmiştir. Atatürk bu vasiyeti ya- parken Türkiye için son derece ha- yati önemi olan özel statüdeki Iş Bankası'nın yönetiminde Türki- ye'nin tek partisi olan ve devleti yö- neten CHP'nin belirli ölçüde söz sa- hibi olmasını istemiş, aynca özel önem verdiği dıl ve tarih çahşmala- nnın desteksiz kalmamasını arzula- mıştır. Bugün bu yapı kanşıklık yarat- maktadır. - Bugünkü CHP, 1930'lann son- lanndaki Türkiye'nin tek partisi olan CHP değildir. - Iş Bankası'nın bugün ulaşmış olduğu değer ve yapı, 1930 sonla- nndaki dururndan çok farklıdır. - Modem ekonomilerde hiçbir par- tinin bir banka ile böyle bir ilişkisi yoktur. Böyle bir ilişki Türkiye'nin en önemli ticari bankasının yapısı- ru da bozmaktadır. - Devlet banka sektöründen çekil- mektedir. - Bu hisselerin varlığı CHP'ye, sa- dece 3-5 parti mensubuna yönetim kurulunda temsilcilik sağlamakta, bu üyelerin bankanın yönetiminde anlamlı bir fonksiyonlan bulunma- makta, buna karşılık banka yöneti- mince ticari amaçlarla alınan bazı ka- rarlar, zaman zaman CHP'nin poli- tikalan ile ters de düşebilmektedir. Bugünün gerçeklerine uymayan bu yapı başta CHP'nin ve Türk dil ve Türk tarih kurumlarının karar ver- meleri ve hukuki şartlann hazırlana- bilmesi kaydı ile Atatürk'ün anısı- na yakışacak ve büyük önem verdi- ği gençlerin eğitimine çok önemli kat- kı sağlayabilecek bir yapıya dönüş- türülebilir. ÖNERİ Iş Bankası'nın bugünkü borsa de- ğeri 7.5 milyar dolar civanndadır. Bu değer geçenyıl 15-16 milyar do- larlara kadar çıkmıştır. lş Banka- sı'nın yüzde 28.1 'lik payının 2.5 milyar dolarlık bir değer ifade ede- bileceği gerçekçi bir varsayım ola- rak düşünülebilir. Amaç, gerekli altyapmın oluştul- masından sonra bu hisselerin, teşkil edilecek Atatürk Eğitim Vakfı'na devredilmesi ve vakıfça hisselerin sa- tılması ile "Atatürk Eğitim Fonu" teş- kil edilmesidir. Satış sonunda oluşa- cak 2.5 milyar dolarlık böyle bir fon kısmen veya tamamen Hazinece çı- kanlacak 20-30 yıl gibi uzun vade- li dövizli tahvile yatınlabilir veya başka yatınm araçlannda değerlen- dirilebilir ve her yıl 250-300 mil- yon dolarlık gelir sağlayacak bir ya- pıya kavuşturulabilir. Böyle bir yıl- lık gelir, Milh' Eğitim Bakanlığı büt- çesinin yaklaşık yüzde sekizi ve dev- letçe yükseköğrenime verilen tüm burslar düzeyindedir. Devletçe bu- gün doktora öğrencisi için öngörül- müş aylık 100 milyon TL ödenme- si hesabıyla, yılda 300 bin öğrenci bursuna tekabül etmektedir. Türk dil ve Türk tarih kurumlan halen al- makta olduklan temettü gelirini bu- gün aldığından daha fazla miktarda, ihtiyaçlanna uygun olarak, fondan almaya devam ederler. tçinde bu- lunduğumuz 21. asnn ilk dönemi iletişim ve bilgi akımının son dere- ce hızlı geliştiği dönemdir. Böyle bir dönemin, eğitim sorunlarını he- nüz çözememiş olan ülkemizde, an- cak yeni tedbirler, yeni yaklaşımlar ve ek kaynaklarla olumlu etkiler ya- ratacağı aşikârdır. Fonun eğitim ala- nındaki amaçları çok farklılaştınla- bilir. Ancak en önde dikkate alınma- sı gereken ilke, mali olanaksızlıklar nedeniyle okuma firsatı elde ede- meyen ilk, orta ve üniversite öğre- nimindeki çocuk ve gençlerin eğiti- mi olmalı ve fon, toplumun eğiti- minde fırsat eşitsizüğini gidermede önemli bir araç olarak kullanılabil- melidir. Üzerinde durulabilecek di- ğer konular arasında teknik eğiti- min geliştirilmesi, bilim politikala- nna katkı, eğitimde internetin ge- liştirilmesi olabilir. Hukuki sorunlar aşılıp fona isler- lik kazandınlabildiğinde, tüm taraf- lar daha iyi bir konuma ulaşırlar: - CHP, kurucusu olan Atatürk'ün adını taşıyan vakıf ve eğitim fonu- nun gerçekleşmesine yapüğı katkı- nın onurunu taşır. Eğitimde eşitsiz- liğin giderilmesine önemli katkı sağ- lar. - tş Bankası 'nın sermaye yapısın- daki çarpıklık ortadan kalkar. - Hazine 2.5 milyar dolarhk iç bor- cunu uzun vadeye taşıyabilir, - Türk dil ve Türk tarih kurumla- n eğitime yapacaklan büyük katkı- nın yanında ihtiyaçlanna uygun ola- rak ve halen aldıklan katkının üze- rinde gelir almaya devam ederler. HUKUKİ DURUM Veraset uygulamasına göre, söz konusu lş Bankası hisselerinin be- lirtilmış amaç dışında kullamlması, ancak Cumhuriyet Halk Partisi ve Türk dil ve Türk tarih kurumlannın kendi iradeleri ile bu hisselerin sa- hipliğinden ve gelirinin kullanılma- , sından, kurulacak olan vakıf ve fon lehine vazgeçmeleri yoluyla olabi- lir. CHP ile Türk dil ve Türk tarih kurumlan kurulacak vakfın başlıca , kuruculan olurlar. Diğer kurucular, fonun Tûrk eği- timinde yapacağı katkının önemi dikkate alınarak özel ve kamu kesi- minden özenle seçilmeli ve bu seçim- de bazı özel ve resmi üniversiteler, vakıf ve dernekler ve kamu mües- seseleri göz önünde bulundurulma- lıdır. Vakıf ve fon yönetimleri bürok- ratik yapıdan uzak ve eğitim saha- sında öngörülecek hedefleri gerçek- leştirecek ve fonu uygun şekilde yö- netecek bilgi ve beceriye sahip ola- cak şekilde kurulup organize edilme- lidir. SONUÇ lş Bankası CHP hisselerinin ku- rulacak vakfa devredilmesi ile Ata- türk'ün anısına yakışacak önemde çağdaş bir eğitim fonu kurulabilir, iyi yönetildiği takdirde uzun yıllar mali olanaktan yoksun on binlerce gencimiz okuma olanağına kavuşa- bilir, eğitim ve bilimin gelişimine katkıda bulunulabilir. Fon, kaliteli in- san gücü yetiştirilmesine ve ülke- mizin bilgi toplumuna geçişine ye- ni bir soluk getirebilir. ARADABIR EŞREF ÖZDEMİR YunusEmre llkoğretim Okulu Televizyon ve Çocuk Ülkemizde ilköğretim çağındaki çocuklann tele- vizyon ile ilişkileri konusunda ne yazık ki ciddi bir araştırma sonucu yoktur. Ancak Türkiye'de televiz- yon izleme ortalamasının günde 4 saat olduğu dü- şünülürse, bilinçsiz televizyon izlemenin çocukla- ra verebileceği zarar kolaylıkla anlaşılabilir. Sade- ce bizim ülkemizde değil bütün dünyada konunun uzmanlan, aşın televizyon izlemenin çocuklar üze- rinde birçok olumsuz davranış bozukluğu meyda- na getirebileceğini dile getirmektedirler. Televizyon başında oturan çocuklar hareket etmezler. Başka çocuklarla ilgrtenmezler. Kitap okumak, hayal kur- mak onlara uzak olan davranışlardır. Televizyon on- ları hem görsel hem de işitsel yönde oyaladığı için çocuklann fiziksel ve sosyal hareket gelişmeleri en- gellenmiş olur. Oysa bir çocuğun en önemli gerek- sinimi, fiziksel ve sosyal hareketliliktir. Uzun süre televizyon izleyen çocuklar aşın ve dengesiz beslenirler. Reklamların etkisinde kaldık- lan için yedikleri şeyler genellikte abur cuburdur. Bun- lann hiçbir besin değeri olmadığı gibi, içinde pek çok katkı maddesi vardır. Televizyon karşısında ha- reketsiz durdukları için aldıkları kaloriyi yakamaz- lar. Bir süre sonra şişmanlariar. Aynca yapılan araş- tırmalar, bu tip çocuklann kolesterol düzeyierinin yük- sek olduğunu göstermiştir. Televizyonlarda bir gün- de ortalama on altı cinayet ve yaralama sahnesi gös- terilmektedir. Aşırı derecede televizyon izleyen ço- cuk, izlediği bu şiddet sahnelerinden etkilenir. En azından şiddete karşı duyarsızlık gelişir. Küçük yaştaki çocuklar gerçekle gerçek dışı olay- lan ayırt edemezler veya kanştınriar. Bu nedenlete- levizyonda izledikleri her korkunç olay, günlük ya- şamlannda karşılaştıkları her hangi bir olay kadar gerçektir. Korkmuyormuş gibi görünen veya umur- samaz davranan çocuklar bile gece kâbuslar gö- rerek uyanabilirler. Çocuklar toplumsal değer yar- gılannı büyüklerinden görerek öğrenirler. Televiz- yonlarda dostluğu, dayanışmayı, yardımlaşmayı iş- leyen programlara fazlaca yer verilmediği için ço- cuklar toplumsal değerlerden uzak yetişirler. Çocuğun sorunlarını anlayıp çözmek yerine, te- levizyonu açıp onu oyalamayı alışkanlık haline ge- tiren anne babalar, bir süre sonra çocuklannın be- ceriksizliğinden, yeteneksizliğinden şikâyet ederler. Oysa çocuklar, gerçek yaşamda karşılaştıkları so- runlaraçözüm bulmak yerine, televizyonun sundu- ğu kolay çözüm yollanna alıştırılmışlardır. Sorunlar- la başa çıkabilmek için gerek duydukları düşünce ve hayal gücünü kullanma becerileri hemen hemen yok denecek kadar azdır. Gününün önemli bir bölümünü televizyon karşı- sında geçiren çocuklar, çalışmaya ve okumaya da- ha az zaman aytnr. Çabucak değişen ve gelişen te- levizyon dünyası onun bütün gereksinimini sağlar. Bu nedenle okuma ona sıkıcı gelebilir. Bu durum, çocuklann başansını ve sosyal gelişmesini engel- ler. Meydana gelen bir olayı en ince ayrıntısına ka- dar gösteren televizyon, hayal gücü ve yaratıcılığa yer bırakmaz. Bütün bir gününü televizyon izlemeye ayıran ai- le bireyleri birbirleriyle iletişim kuramazlar. Maddi du- rumlan iyi olan aileler her odaya bir televizyon koy- duklan için neredeyse birbirlerini göremezler. Ve bundan en önemli zararı çocuklar görür. • • • Televizyon bazılannın dediği gibi "aptal kutusu" değildir. Ama günün önemli bir bölümünün karşı- sında geçirileceği bir eğlence aracı da değildir. fs- ter anne baba, ister öğretmen, kim olursak olalım televizyondan akıl sınırları içinde yararlanmayı bil- meliyiz. Bunun için; Günlük bir gazete veya televiz- yonlann bir haftalık programlannı veren bir dergi ala- biliriz. Gazete veya dergiden, gerek kendimize ge- rekse çocuğumuza yönelik programlan seçerek iz- lemeliyiz. Bu davranış hem seçici olmayı hem de gereksiz programlara vakit harcamamayı sağlar. Izlenen bir programdan sonra çocuklarla sohbet ede- biliriz. Programda yer alan ve gerçek yaşamda ola- bilecek veya olamayacak olaylara çocuğun dikka- tini çekebiliriz. Bu davranış, çocuklara mantık yü- rütme becerisi kazandırır. Televizyon ile aramıza mesafe koymak demek, aynı zamanda çocuklann başka etkinliklere zaman ayırması demektir. Bu ko- nuda gostereceğimiz hassasiyet çocuklanmızın ge- leceğine yapılan yatınmdır. Basm Değirmeni ve Erdoğan Tamer Av. Ceyhan MUMCU - ^ j - - y üzlerce ^ ^ f medya ^^ğ mensubu- • nun, bu- m günlerde işlerinden atıldıklannı ga- zetelerde okudukça; CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit'in imzasıyla, 1970'te Ulus gazetesin- de yaşanan toplu kıyımı anımsıyorum ve yüreğim sızlıyor. Hepsi de birinci sınıf gazeteci... Genel Yaym Müdürü Erdoğan Tamer, Yazıişleri Müdürü Ulkü Arman, Yazıişleri Mü- dürü Beyhan Cenkçi, Ha- ber Şefi Teoman Kara- hun,HaberŞefiAHHik- met Korkmaz, gazetede "ekonomikbunalnn'' ge- rekçe gösterilerek bir çır- pıda işlerinden atılmış- lardı. Kimdi bu gazeteciler? Beyhan Cenkçi ve Ül- kü Arman, Demokrat Parti iktidanna karşı ba- sın savaşı nedeniyle "An- kara Hüton"da (Ankara Kapalı Cezaevi'ne dur- madan girip çıkan basın mensuplarmın taktığı isimdi) yıllarca yatmışlar ve 27 Mayıs 1960 günü akşamı Ihtilal Komite- si'nin aldığı bir kararla kurtulabilmişlerdi. Bun- larla birlikte Kurtul Al- ruğ, Yusuf Ziya Adem- han ve yanılmıyorsam Şi- nasi Nahit Berker de ce- zaevinden çıkmışlardı. Hapishaneden çıkanlan karşılamaya gidenler ara- sında Bülent Ecevit, Ör- san Öjinen, Ali Hikmet Korkmaz ve Cenap Çe- tinel'ı ertesi gün çıkan gazetelerdeki fotoğraf- larda görmüştük. Erdo- ğan Tamer, DP'nin ünlü "Tahkikat Komisyo- nu"nun önünde ve taban- calar gölgesinde yedi sa- at boyunca ifade vermek zorunda kalmıştı. Nede- ni, Ismet tnönü'nün TBMM'de yaptığı konuş- ma... O tarihi konuşma- sında Inönü, "Bu yolda devam ederseniz, sizi ben de kurtaramam" demış- ti. Ve bu konuşmaya ya- yın yasağı konmuştu. 28 Nisan 1960 günü. Ismet Paşa'nın konuşması Ulus gazetesinde yayımlandı. Tek sorumlu isim ve tek imza ile: Erdoğan Ta- mer... Ve Ulus gazetesi süresiz kapatıldı. Başka hiç kimse o gün o sorumluluğu almak is- tememiş... Paşa'nın konuşması- nın yayımlandığı Ulus gazetesi, Kızılay'da yüz liraya kapış kapışa satıl- dı. (Gazeteler o zaman yirmi beş kuruştu.) CHP milletvekilleri, kendi oto- mobilleriyle, gazeteyi Anadolu'nun her yerine ulaştırdılar, halkın bilgi- lenmesini sağladılar ve böylece Demokrat Parti iktidannı çılgına çevir- diler... Ve biz öğrenciler de Ankara'da Siyasal Bil- giler ve Hukuk Fakülte- leri'nde elden ele o gaze- teyi okuduk ve okuttuk. Gazeteci Erdoğan Ta- mer, yakından tanıyan herkesin dürüstlüğü, be- yefendiliği, yüksek ka- rakteri, zekâsı, çahşkan- lığı ve iyi bir aile babası olduğu konusunda fikir birliği ettiği bir insandı. Kültürel yönden dolu do- lu bir insan... Her şeyden önce mesleğinin büyük- lerindendi. Ankara GazetecilerCe- miyeti'ni, Başkan Bey- han Cenkçi ile birlikte, başkan yardımcısı olarak yıllarca yönetti. Daha sonra, Basın Yayın Genel Müdür Yardımcısı oldu. Genel müdür yardımcısı ve genel müdür vekili olarak emekli oluncaya kadar çalıştı. Ve geçen yıl 16 Eylül 2000'de ya- şama gözlerini yumdu. Türk basm tarihinde önemli bir yeri olan "lkinci Basın Kurulta- yı"nm 1977 yılında Is- tanbul'da toplanmasını sağladı. Bu kurultay, Ba- sın Yayın Genel Müdür- lüğü'nün başanlı bir ça- lışması oldu. İÇOCUKLARINIZ BİR ORMAND TERK EDEI MİYDİNİZ? Öyleyse 16 Haziran günü, sizi Kilyos 7 Ağaç Ormanlan'na bekliyoruz. Orada yıllar önce diktiğiniz minik fidanlar, bugün 7 yaşına ulaştı. Siz görmeyeli, hepsi büyüdü, serpildi, boyunuz kadar oldu. Onlar sizin çocuklarınız! Onlar, geleceğimiz! Yemyeşil bir dünya hayaliyle yanıp tutuşan tüm gönüllûlerimizi... Bu ülkenin geleceği için çırpınan herkesi, 16 Haziran günü, 7 Ağaç'ın 7. yaş gününü kutlamaya çağırıyoruz. Çünkü onların hâlâ sizin ilginize ihtiyacı var. Hem, hiç insan çocuklarını koskoca bir ormanda terk edip gider mi? Bekledim ki bu güzel insan için, bu özverili ve dürüst insan için dostla- n ve meslektaşlan yazı- lar yazsınlar, toplantılar düzenleyerek ansınlar... Basının kendi mensup- lanna karşı bu duyarsız- lığına şaşmamak olanak- sız... Ülkü Arman ve Beyhan Cenkçi'yi çok daha önce yitirdik. Ali Hikmet Korkmaz, 1968- 1973 arasında Ankara Belediye Meclisi üyesiy- di. Turizm Bakanlığı 'nda basın müşaviri idi. Ge- nel müdürlük yaptı. CHP'denveDSP'denbir- kaç kez Kütahya listele- rinin birinci sırasından milletvekili adayı oldu. Şair de olan Korkmaz, şimdi Altınoluk'ta kitap- lar yazıyor. Neden bu yazı içinde Ali Hikmet Korkmaz'dan söz ediyorum, bunu aç- mam gerek. Erdoğan Ta- mer'in babası, Tavşan- lı'da kömür tesellüm mü- dürü olarak Devlet De- miryollan'nın bir görev- lisi... Onlann öğrenci oldu- ğu yıllarda bu yeni genç- ler, o dönemin Tavşan- lı'smda bir araya gehniş- ler ve ilerici bir aknrun öncüsü olmuşlar. 16-17 yaşındaki bu gençler "Fl- Kz" adında aylık bir ede- biyat gazetesi çıkanrlar. Erdoğan Tamer, Ali Hik- met Korkmaz, VfeysdÖn- gören, kardeşi Ferit Ön- gören ve daha küçük olan ve onlann yanında yeti- şen, "Asiye Nasıl Kurtu- lur?"un yazan Vasıf Ön- gören_ Onlardan iki üç yıl ön- cesinde de Sunullah An- soy_ Ansoy, 1950 yılına kadar Tavşanlı'da, Tunç- bilek maden bölgesinde çalışmakta... Ve bu ileri- ci insanlar, sağın kalesi görünümündeki Kütah- ya'nın Tavşanlı'sında ile- riciliğin öncüleri oluyor- lar. Şimdi bu gençlerin bulunmadığını, Kütah- ya'da, Tavşanlı'da bele- diye başkanlannın, Fazi- let Partisi'nden olduğu- nu söylersek, sanınm bı- rakılan boşlugun nereye geldiği daha iyi anlaşı- hr. Yeniden basın konusu- na dönecek olursak, gü- nümüzde olduğu gibi, ba- sın zaman zaman değir- menleşiyor... Yetişmiş elemanlannı hiç acıma- dan öğütüp öğütüp geçi- yor, Atatûrk'ün gazete- si Ulus, o kıyımdan on bir ay sonra temelli kapatıl- dı. CHP de ondan sonra bir daha belıni doğrulta- madı. Sayı çok daha büyüdü. Yüzlerden, binden söz ediliyor şimdi... Bu in- sanlann sonu ne olacak? Çoluk çocuklan ne ola- cak? Gelecekleri ne ola- cak?.. Bu insanlar, bundan sonra, basının dışında ne yapabilirler? Çoğunun basm dışında iş yapma- lanna yaşlan da izin ver- mez. Bu yüzden, bir bö- lümünün yuvalannın bi- le yıkılacağını kimse dü- şünmez mi? Oysa iletişim fakülte- leri, fınndan pide çıkanr gibi, durmadan gazete- ci, TV'ci yetiştiriyor!.. Bütün basın kuruluşlan- nın bu konuyu önlerine koyup düşünmelerinin, bir plana bağlamalannın zamanı gelmedi mi? Erdoğan Tamer'i say- gıyla ve rahmetle anar- ken; Ali Hikmet'in "Che" adlı şiirinin son bölümüyle yazımı nokta- lıyorum: "Bitmezbutür- kübudestan/Bolivyagü- neşi gördü bir kez / Ir- makiar aktı damariar- (O 212) 249 64 64 www.cekulvakfi.org.tr ÇEVRE VE KULTUR DEGERLERINI KORUMA VE TANITMA VAKFI KOVANCILAR KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1990/228 Karar No: 1990/235 Mahkememizin 20.04.1998 tarih ve 1990/235 esas, 1998/29 karar sayılı ilamı ile Karabörk köyün- de kâin 370 no'lu parselin 1/2 hissesinin Hazine, 1/2 hissesinin Ibrahım Halil oğlu Süleyman Arslan adına tesciline karar verilmiş, adı geçen karar yap- tınlan zabıta araştırmasına ragmen ölü Süleyman Arslan mirasçılan Ali, Kemal, Halil, Galip, Na- ime, Nezaket, Neben Arslan'a Şadiye Yağcı'ya ve Kaya Yıldınm mirasçılan Hasan, Hüseyin, Tür- kan, Şirin, Cafer, Elif Yıldınm'a tebliğ edilememiş- tir. Yine mahkememizin 17.02.1997 tarih, 1990/228 esas, 1997/27 karar sayüı ilamı ile Karabörk köyün- de kâin 331 no'lu parselin Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de adı geçen karar yaptınlan za- bıta arâştırmasına ragmen ölü Süleyman Arslan mirasçılan Ali, Kemal, Halil, Galip, Naime, Neza- ket, Neban Arslan'a tebliğ edilememiştir. Yukan- da özellikleri belirtilen ilamlar muhataplanna Yar- gıtay yolu açık olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 01.05.2001 Basın: 26059 PENCERE Cıânhuriyet Hcrkese Lanm OlabiKr... Yeni RTÜK yasası gündeme girdiği güg yazıiş- lerifıde bir kıyamet... j Sordum: 4 '. -Neoluyor?.. » 'ü^bibu para cezalarının altından Cumhuriyet'in kalkması olanaksız... -Sonra?.. * ' '< -^Bir de ihale işleri var!.. Ertuğrul Özkök çâlâk kalemiyle Hürriyet'teki köşesinde medyanın yapısını özetliyor: »• "...Hürriyet, Milliyet, Posta, Doğan Grubu'nun öteki yayınlannın arkasında Doğan Holding var. Akşam, Güneş gazetelehnin arkasında Çukuro- va Gnıbu bulunuyor. Stargazetesinin ardında Uzanlar'ın Rumeli Hol- ding'i var. Yeni Şafak gazetesinin arkasında asıl faaliyet alanı Istanbul Belediyesi'nden aldığı ihaleler olan Albayrak Gnıbu bulunuyor. Gürbüz Çapan ve Esenyurt Belediyesi, Cum- huriyet gazetesine önemli bir ekonomik destek vermişti. Milli Gazete'nin arkasında Fazilet Partisi var? Türkiye gazetesi Ihlas Holding'e ait." • Tabloda bir düzeltmeye gerek var... Ertuğrul Özkök'e bu düzeltmeyi yapmak fırsatı- nı verdiği için teşekkür ediyorum: Tüm öteki gazeteler patron gazeteleridir; Cum- huriyet ise çalışanlann gazetesi... Nasıl oluyor bu?.. Başyazanmtz Nadir Nadt'yi yitirdikten sonra kur- duğumuz yapı şöyle: Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi "Cum- huriyet Vakfı"d\r. Vakıf Yönetim Kurulu çalışanlardan oluşuyor. Gazeteyi yine çalışanların şirketi olan "Yeni Gün Ajansı" çıkarıyor. 199O'lı yıllar kriz üstüne krizle bunalan çalışan- lar, şirkete sermaye aşılamak amacıyla "Yeni Gün Holding"] kurdular, 10 milyon dolar sermayeli hol- dingin altın hisseleri vakıfta... Holding'e şimdiye dek en büyük parayla katılan babayiğit Günay Çapan oldu, 2 milyon dolar (Cum- huriyet'in iki aylık cirosu) yatırdı, Almanya'dan Gö- lizar Cengiz 100 bin markla katıldı, adını vermek istemeyen bir dost 250 bin dolar yolladı; halka açıl- ma işlemlerinde çok titizlendiğimiz için gecikiyo- ruz; yeşil sermaye gibi gözü kara değiliz; kılı kırk yanyoruz; bu alanda bir türlü becerip ortalığa çı- kamadığımız için yakın dostlann katkılanyla yeti- niyoruz; ama, yakında geniş bir alana açılmak ha- zırtığındayız. • Berrin Cankat Milliyet'teki köşesinde dün so- ruyordu: "Cumhuriyet'in sahibi kim?.." Yanrt: "• ^ -*•' " Çalışanlar!.. 1992'den 2001'e dek yaklaşık on yıldan beri, çalışanlar, Cumhuriyet'in sahibidirler; şimdi bu ya- pıya sermaye aşılama sürecini yaşıyoruz. Başaracak mıyız?.. • Sanınm Ertuğrul özkök, Berrin Cankat ve öteki meslektaşlar, başarıya ulaşmamız için destekleri- ni esirgemeyeceklerdir; çünkü medyadaki son olay- lardan sonra iyice anlaşıldı ki Cumhuriyet herkese lazım olabilir. Cumhuriyet hepimizin... İKİ TÜRKİYE ÂŞIĞININ YASAMÖYKÜSÜ İki "insan "ın yaşamöykûsü... Nilgûn Ktşlalı "Türk" dedi... Ahmet Taner Kışlalı "Atatürk" dedi. Bir Tûrk'ün ölümü... İki Türk'ün ölümü... Türklerin ölümü... Ölüyorlar, öldürülüyorlar, "Türk" dedikçe, "Atatürk" dedikçe... Ve "Ötefi ölûr. kalan sağlar bizdendk" diyenler ürûyor... Olsun... Bu kitap, Kışlalı'ların geride bıraktıkları sevginin, doğallığın insanlığın ve umudun izterini yansıtıyor. KITAPCINIZDAN ISTEYINIZ. I S â KONUR SOKAK 27/106640 KIZILAY - ANKARA ÖŞST TEL: (0312) 419 36 26-27 FAKS: (0312) 41756 68 MUSTAFA BALBAY'DAN YENİ BİR ARAŞTIRMA KİTABI Bu kitopta yer alan konulorm tömS gerçektir. Türkiye'nin 9O'lı yıllarına damgasını vuran, banko bosartmakiTindan küçük bir kesrfi oktarmoktodır. Demireller desinden yeğen I. Yahya, 1970li yıllarda bayalt ihracot yöntemini geliştirrrrişri. 9O'lı yıllarda be yeğen II. Yahya, cepten para harcomodon banka sahibi olup, kendi bonkasınm içini boşoltmaya girişen bir kişi olarak tarihteki yerini aldı. Mustafa BALBAY, Y. Murat Demirelin eserlerini yazdı. Siz de okuyun. KITAPCINIZDAN ISTEYINIZ.... ^ KONUR SOKAK 27/106640 KIZILAY - ANKARA Ü M İ T TEL: (0312) 419 38 26 • 27 FAKS: (0312) 417 56 68
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear