Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1-3 HA2İRAN 2001 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET
HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Isstanbul A 26 Sinop A 25 Adana A 38
A 30 Samsun A 27 Mersin A 34
KCocaeli A 31 Trabzon
Çanakkale A 29 Giresun
Izımır A 35 Ankara
A 25 Diyarbakır A 37
_A 25 Şanlıurfa A 40
A 36 Mardın A 35
A 38 Eskışehır A 34 Siirt A 37
Aydın A 40 Konya A 36 Hakkân
Oenızlı A 38 Sıvas A 33 Van
Zonguldak A 25 Antalya A 39 Kars
Yurttayağişbeklen-
mıyor. Butün bolge-
ler az bulutlu ve açık
geçecek. Hava sı-
caklığı yurdun ku-
zeybatısında biraz
azalırken öteki yer-
lerde değişmeye-
cek. Rüzgâr kuzey
ve doğu yönlerden
hafrf ara sıra orta
kuvvette esecek.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
PB
Y
PB
Y
PB
Y
Y
PB
16
20
18
21
20
21
24
24
Münih PB 21 Zürih
Beriin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
PB
PB
PB
Y
Y
Y
B
23
26
32
22
25
25
28
30
Y 25 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
Y
PB
Y
PB
PB
Y
PB
A
19
32
21
34
30
32
31
35
A 38
Bulutiu t Çok bulutiu ı Yağmurtu
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Medyanın ve hükümetin yalakalan diledikleri ka-
dar yadsısınlar, hatta bu duruma düşmemizdeki
tek nedenin yine bizden kaynaklandığını söyleye-
rek IMF'ye, IMF ile aynı kulvarda koşan Batılı ser-
maye veya siyasal güç sahiplerine övgüler yağdır-
sınlar.
Gerçek, patlasalar da çatlasalar da gerçektir ve
bir dizi dayatmayı yansıtan tablo iç karartıcı içerik-
te:
Önce Dünya Bankası'nın Türkiye temsilcisi Ajay
Chhibber başladı; "Uygulamada süreklilikgerekir-
ken olası gecikme Türkiye'ye pahalıya mal olacak"
dedi.
Ardından ABD Hazine Bakan Yardımcısı John
Taylor konuştu: "Türkiye'ye krediiçin koşul dayat-
tık."
Sıra IMF'nin Avrupa temsilcisi Michael Depp-
ler'de: "Programın herhangı bir unsurundaki ge-
cikme bûyük ihtimalle sorun yaratır."
29 Mart'ta buluşan ABD Başkanı George W.
Bush'la Almanya Başbakanı Gerhard Schröder,
Türkiye'yi krizden mutlaka kurtarma konusunda
uzlaştılar ama, bugünlerde paradan başka bir şey
düşünmeyenlerin pek umursamadığı; ne ki, ulusal
onurumuzla oynayan kimi koşulları birlikte sapta-
dılan
"Türkiye koruma altına alınmalı-Her yardım so-
mut taleplere bağlanmalı."
Türkiye IMF'nin sürekli denetimi altında. Ama
adamlarnazik. Denetimeyeni birad buldular. "Göz-
den geçirme" diye anıyorlar.
Dayatma sözcügünü de kullanmıyorlar; "Heray
IMF'nin Türkiye 'ye yeni ödevlerinden" söz ediyor-
lar.
IMF'nin 8. gözden geçirme (denetleme) ışlevini
yerine getiren yeni Cottarelli, Juha Kahkonen,
aylardır süregelen dayatmalara son dört noktayı
koydu:
Türk Telekom'a profesyonel yönetim-Ek bütçe-
nin Meclis'ten geçmesi-Emlakbank'ın kapatılması-
Tütün Yasası'nın kabul edilmesi.
Bu koşullann (ödevlerin) "yerine getirilmesi" için
son bir tarih de verdi: 25 Haziran!
Bu koşullan (ödevleri) söylediğimiz tarihe kadar
hele bir yerine getirme de gör başına geleceklerı:
"Zımık kredi alamazsın" dedi, dediler.
Gazete manşeti, Kahkonen'i (Derviş'i) özetledi:
"önce dört şart, sonra para."
Ama kimi yüzler kızarmtyor!
Zam müjdecisi
Batı, neredeyse kırk katır mı kırk satır mı diyor.
Öylesine batırdı ki ekonomiyi bu hükümet; bir üçün-
cü kriz olasılığıyla tir tir titrediği gibi, aman IMF'yi,
IMF'nin patronu ABD'yi danltmayalım, ne söylerse
söylesinler, sineye çekelim, direnmeden istenileni
yerine getirelim, yeter ki paracıklar gelsin diyor da
başka bir şey diyemiyor.
Kahkonen, programın tek sözcüğüne dokunul-
masını istemediklerini yineledi. Işçiye verilen zam
ve buğday taban fiyatlanyla programda sapmalar
olduğunu söylerken içinde bulunduğumuz zavallı
durumu bir örnekle kanıtladı.
Hükümetin işçi ve buğday zamlarındaki sapma-
yı "telafi etme taahhüdünde bulunduğunu" açık-
ladı.
Yani? Yanisi şu ki; (güler misiniz, ağlar mısınız bi-
lemem) hükümet buğday ve ışçiye verdiği zammı
başka yollardan geri alacak.
Yazar-çizer, hükümet taahhüdünün yöntemi ne-
ler olabilir, kazık yeni vergi mi acaba diye arpacı
kumrusu gibi düşünürken Kemal Dervişimiz iki
zamma şıpın işi kaynak buldu bile. Frankfurt'a uçar-
ken müjdeledi. Köprü ve otoyola bir iki güne kadar
zam geliyooomi
Zamlar geliyor, zamlan müjdeleyenler de gelip
gidiyor...
Dayatmaların ardı arkası kesilmiyor.
Siyasal nezaket sınınnı da aşan dayatmalan si-
neye çekenler işbaşından aynlmamakta direniyor...
Arada Atatürk'le edindiğimiz "bir şey" var ki,
elimizin altından kayıp gidiyor!
BülentEcevit'ten
Süvyanigenelgesi
ANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan
Bülent Ecevit, terör ne-
deniyle Güneydoğu'dan
Avrupa'nın çeşitli ülke-
lerine göç eden ve köy-
lerine dönmek isteyen
Süryani asıllı yurttaşlara
zorluk çıkarılmamasını
isteyen bir genelge ya-
yımladı. Ecevit, "Sürya-
ni yurttaşlanmızuı tüm
anayasal, yasal ve de-
mokratik haklardan ser-
bestçe yararlanmalan
devletimizin güvencesi
arandadır" dedi.
Ecevit, yayımladığı
genelgede PKK terörü
nedeniyle Süryani yurt-
taşlann köylerine dön-
melerinde bazı sorunlar-
la karşılaştıklan iddiala-
nna dikkat çekerek bun-
lann uluslararası çevre-
lerce Türkiye'nin önüne
bir insan haklan sorunu
olarak getirilmek isten-
diğini kaydetti. Ecevit,
bu durumun Türkiye
karşıtı bir kampanyaya
dönüştürülmemesi için
Avrupa ülkelerine iltica
etmiş veya yerleşmiş
olan Süryani asıllı yurt-
taşlann istemleri duru-
munda köylerine dön-
meleri yönündeki çalış-
malann Içişleri Bakan-
lığı'nca yürütüleceğini
kaydetti. Ecevit, "Devle-
timizin güvencesi altmda
bulunan Süryani yurt-
taşlanmızın bu haklan-
m kullanmalannda igili
kamu kurum ve kunı-
Iuşlarmm gereken dik-
kati ve hassasiyeti göster-
melerini önemle rica
ederim" dedi.
Başbakan'dan baz7
genelgesi
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan
Bülent Ecevit, baz istasyonlanyla ilgili kuruluş ve
işletme sürecinin, Ulaştırma Bakanlığı'nuı
düzenlemesine tabi olduğuna ilişkin eski genelgesini
iptal etmek için genelge yayımladı. Yeni genelgeyle
baz istasyonlanna dair düzenleme sorumluluğu
Telekomünikasyon Kurulu'na geçmiş oldu.
Egemeıılik zedelendi
HACER BOYACIOĞLU
ANKARA - IMF heyetinin,
1.5 tnilyar dolarhk kredi dilımi-
nin serbest bırakılması için TB-
MM'ye müdahale niteliğinde ta-
limatlar vermesine, toplumun
üreten tüm kesimleri sert tepki
gösterdi. Akademisyenler, işa-
damları ve emekçilerin IMF
Türkiye Masası Şefi Juha Kah-
konen'in TBMM'ye müdahale
niteliğindeki açıldamalanna yö-
nelik değerlendirmeleri özetle
şöyle:
Prof. Dr. Slnan Sönmez
(AÜ SBF): IMF'nin Türkiye'ye
direkrifler vermesi yeni bir ge-
lişme değil. Nitekim, geçen yıl
verilen 62 maddelik ek niyet
mektubu da IMF tarafindan ha-
zırlanmıştı. Bu noktada, IMF ve
politıkalan ile uyum içinde olan
hükümetin. acz içinde olduğunu
söylemek de doğru olmaz. IMF
Başkanı Kohler, 30 Mayıs
2001 'de Türkiye'de yapılmak is-
teneni net bir biçimde açıkladı
ve "Türldye'de devletin müda-
haleci ve konımacı yönü tasfıye
edüecek" dedi. IMF heyetlerinin
denetimlen sonrası, yenilenen
niyet mektupları da bu süreçte,
Türkiye'nin ev ödevinin ne ka-
dannı yaptığını gösteren belge-
ler şekline getirildi.
Prof. Dr. Erlnç Yeldan
(Bilkent Ü. Ekonomi): Son 2 yıl-
dır uygulanan IMF patentli
program, Türkiye'yi küresel ser-
mayenin spekülatif çıkar alanına
çekmeyi hedefliyordu. Fakat,
programın iktisadi ayağındaki
tutarsızlıklar nedeniyle kasım ve
şubat krizleri patlak verdi. Süre-
\ ••
Öncereform sonrapara
AiNKARA(Cumhuriyet Bü-
rosu) - Uluslararası Para Fonu
(IMF), ekonomik bunalımdan
geçen gelişmekte ve azgeliş-
miş ülkelere yönelik uygulaya-
cağı programda büyük değişik-
lik içeren bir çahşmayı yürütü-
yor. ABD'de yeni yönetimin
iktidara gelmesınin ardından
öncelikler arasında gördüğü
IMF'nin yeniden yapılanması
çerçevesinde "mali vanhmdan
çok.gerektireformlanngerçek-
leşmesini sağlamak" görüşünü
yaşamageçirdi. IMF.bumode-
li ilk kez, şubat ayında büyük
bir bunalım geçiren Türkiye
üzerinde uygulamaya başladı.
ABD'deki cumhuriyetçi yö-
netim, CEnton döneminde eko-
nomik zorluk geçiren ülkele-
rin kurtanlmasına yönelik ol-
dukça sık mali operasyonlar
düzenleyen IMF'ye yeni bir
görev biçimlendiriyor. Bush
yönetiminin, ocak aymdagö-
cin her aşamasından sorumlu
olan IMF, bu başansızlıklarda
Türk hükümetini suçladı. Başın-
dan itibaren teslimiyetçi bir tu-
tum izlendiği için de IMF bugün
doğrudan talimatlar verebilecek
gücü kendinde buluyor. Tüm bu
yasa ve programlann tek gayesi.
Türkiye'yi küreselleşme süreci-
ne 2. sıruf bir tüketim toplumu
olarak eklemlemektir.
DİSK Genel BaşkanıSü-
leyman Çelebi: Bir IMF bü-
revi devralmasının ardından
IMF'nin 2 numaralı adamı
Stanley Fischer'in yerine cum- ,
huriyetçilere yakınlığıyla bili- ,
nen Anne Kruegeri ataması
dikkat çekti. Krueger'in dün-
yada ticaretin serbestleşmesine
yönelik birçok çalışması oldu-
ğu biliniyor. ABD Hazine-
si'nin dışilişkiler bölümüne
atanan John Taylor da yaptığı
açıklamada, IMF'nin ülke kur-
taran rolünden mutlaka sıynl-
ması gerektiğini bildirmişti.
IMF ve ABD Hazinesi'nin, .
fonun ekonomik zorluklar ;
içindeki ülkelerle yapılacak '
görüşmelerde önceliği "küre- '
sei ekonomik gerçeklerdoğrul- :
tusundagereklireformlannye- \
rine getirümesine'' verecekle- .
ri biliniyor. Reform düzenle-
melerini "olmazsa olmaz'* ko-
şul olarak gören IMF. gerekli
reformlann yapüması konu- '
sunda teknik destek verecek.
rokratının kendini hükümetin si-
cil amiri gibi görmesini, ikitida-
n oluşturanlar içlerine sindirebi-
lir ama biz sindiremeyiz. "Ege-
menlik kay ıtsız şartsız milletin-
dir" dıyen TBMM'nin, ulusla-
rarası bir mali kuruluş tarafin-
dan yasa dikte edilmesine nasıl
tepkisiz kaldığını anlamamız ise
mümkün değil. Egemenlik hak-
kımız göz göre göre zedelenmiş-
tir. IMF hem hükümet hem de
Meclis olmaya soyunmuştur.
Üstelik böyle bir ortam bizzat
en ulusalcı, en milliyetçi ve en
muhafazakâr olduğu iddiasında-
kı partilerin koalisyonunda ger-
çekleşmektedir. Bu ülkenin va-
tandaşlan olarak bizleri bu onur
kmcı duruma getiren tüm siya-
silerden hicap duyuyoruz. Her-
kesi ulusal egemenliğimize sa-
hıp çıkmaya, onurumuzu zede-
leyenlere karşı seslerini yükselt-
meye çağınyoruz.
DENETDE Cenel Ba$ka-
nı Atılay Ergüven: Uygu-
lanan şantajcı politika ve prog-
ramlarla Türkiye tasfiye edil-
mek ısteniyor. Fakat ne yazık ki
tepki göstermesi gerekenJer bu
sürece sessiz kalıyor. Ulusal çı-
karlardan para karşıhğı taviz ve-
renleri, Türkiye halkı ve tarihi
affetmeyecektir. Yabancı kaynak
ve yardımın, ekonomik kurtuluş
için gerekli olduğu koşullandır-
ması sonucu. egemenlik ve ba-
ğımsızlıgımızı kaybetme nokta-
sına geldik. Artık sessiz kalına-
maz. ülkesini seven herkeshare-
kete geçmeli.
ulusal Sanaylcl ve l$a-
damları Dernefil (USİAD)
Cenel Başkanı Kemal Öz-
den: Türkiye'nin yaşadığı so-
runlan aşması için kendi kay-
naklan yeterlidir. Ancak ne ya-
zık ki, siyasi irade teslimiyetçi
bir anlayış çerçevesinde, bu ger-
çeği görmezden geliyor.
Tarihin tekerrür ettiğini gör-
memiz için, IMF heyetinin Dü-
yun-u Umumiye binasına yer-
leşmesi mi gerekiyor? Türkiye
kendi kaynaklanyla, bu zor sü-
reci aşabilir, yeter ki bunun bi-
lincinde olsun.
Baykal: Krizden kim yararlandı?
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal,
hükümetin ekonomik
krizden kimin ne kadar
kazanç sağladığını, kri-
züı gerçek boyutlarına
ilişkin rakamları ve
IMF'den gelen paralann
nerelerde kullanıldığını
açüdamasını istedi. Bay-
kal, hiçbir dönemde
IMF'ye karşı bu kadar
teslimiyet içinde olun-
madığını vurgularken,
"Hükümet IMF ile yüz
göz oldu" diye konuştu.
FP Genel Başkanı Recai
Kutan, hükümetin
IMF'ye teslim olması
nedeniyle "Türkiye'nin
arnk yönetuemez bir ül-
ke olmaya doğru gittiği-
ni" söyledi. Kutan, par-
tisinin grup toplantısm-
da, "Ülke resmen planh
bir şekilde işgal ve çöküş-
le karşı karşıya. Ulkele-
rin işgalinde arük silah-
larm yerini dolar ve
mark almıştır. Gelinen
noktada Türkiye'nin ba-
ğımsızlığı tehlikededir,
Türkiye'nin üzerinde
karanhkoyuıüar oynanı-
yor. Bu beceriksiziktidar
bu tuzağı göremiyor" di-
ye konuştu.
MHP Grup Başkanve-
kili İsmail Köse,
Baykal,Türkiye'nin ülke yönetimindeki özgüvenini vitirdiğini söyledi. (Fotoğraf. AA)
IMF'nin hükümetin
ikinci bir mektup iste-
mesiyle ilgili olarak,
"Ekonomide entegras-
yonu kabul etmişseniz,
bunun kurallanna uy-
mak zorundasınız. MUli
kimlikten iskonto yapıl-
madıgL, egemenlikten ta-
viz verihnediği sürece bu
tür bdgelerdüzenlenebi-
Br. Bunu normal karşıla-
mak lazun" dedi. CHP
Genel Başkanı Deniz
Baykal da, dün gazeteci-
lerin sorulannı yanıtlar-
ken, Türkiye'nin iki kriz
sonucunda "ülkemiken-
dim yönetirim" konu-
sundaki özgüvenini yi-
tirdiğine dikkat çekerek,
"Ben bunu çok ağır bir
bedel olarakgörüyorum.
Çok iyi biüyorum ki öz-
güvenini kaybeden bir
tophun umudunu da id-
diasuu da kaybetmiş de-
mektir. Hiçbir ülke sö-
mürge kuMrü üzerinde
demokrasisini geliştire-
mez" dedi. Baykal, eko-
nomik krizle ilgili olarak
hükümetin şu sorulan
yanıtlamasını istedi:
"Kriz spekülatörleri,
krizden yaraıiananlar
kimkrdirve nemiktarda
kazanç sağlamışlardır?
Şeffaf yönetim vaat eden
hükümet kriz konusun-
daki gerçek rakamlan
ne zamari açıklayacak-
tır? EVfF'den gelen yar-
dım nerelerde kullanıl-
mıştır? Bundan sonra
gelecek diBmler nereler-
de kullanılacaktır?"
CHP'nin bu konuda ça-
lışmalannı sürdürdüğü-
nü aktaran Baykal, "Bu-
nu yapmak CHP'ye düş-
memeüdir. Biz bu çahş-
malanyine yapanz ama,
ayıp oluyor" diye konuş-
tu. Baykal, IMF'den ge-
len yardımın nerelerde
kullanıldığını hüküme-
tin açıklamaması duru-
munda CHP olarak ken-
dilerinin açıklayacağmı
bildırdi. Baykal, IMF
Türkiye Masası Şefi Ju-
ha Kahkonen in önceki
gün düzenlediği basın
toplantısmda Türkiye'ye
verilecek kredinin her
dilimi için ayn niyet
mektubu istemesine iliş-
kuı soruyu şöyle yanıtla-
dı: "Niyet mektubunun
yinelenmesinden söz edi-
üyor. Herhalde daha ön-
ceki niyet mektubu ay-
nen uygulanamadığı için
böyle bir ihtiyaç doğdu.
Böyle bir karar ahndı
mı? Ahndıysa nerede
ahndı? Kimlerakh, bunu
bilemiyoruz. Ama bu şa-
şıröcı bir olaydır. Bu hü-
kümet IMF ile senli ben-
li oldu. İçli dışh oldu, yüz
göz oldu. Bunu doğal
karşılamak mümkün
değUdir. Türkiye IMF ile
17 kez masa başına otur-
du. Bu ilişkilerin hiçbi-
rinde bu kadar laubaU,
bu kadar teslimiyetçi, bu
kadar yüz göz olmuş bir
noktaya geünmedL'
1
Tür-
kiye'nin knzden kurtul-
mak için bir kurtancı
beklediğini, peşine takıl-
mak için "fareli köyün
kavalcısınT gözlediğini
kaydeden Baykal, bu du-
rumun Türkiye'ye ya-
kışmadığını, mucizevi
kurtuluşlara bel bağlan-
masının bir ülkenin onu-
ruyla bağdaşmadığını
söyledi.
Tekel'deld iLsıılsiizlüklere soruşturtna
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Içişleri Bakanı RüştüKâ-
zun Yücelen'e devlet bakanlığı
döneminde bağlı olan, daha son-
ra Özelleştirme ldaresi Başkan-
lığı'na devredilen Tekel'deki
yolsuzluk ve usulsüzlükler Baş-
bakanlık Teftiş Kurulu'nca so-
ruşturuluyor.
Tekel Teftiş Kurulu'nun 1998
ve 1999'dahazırladığıraporlar-
da, Tekel ürünlerinin Istanbul
Anadolu yakasında pazarlama-
sını yapan Esdağ AŞ 'nin, kuru-
mu zarara uğratarak haksız ka-
zanç sağladığı, açılan ihalelere
girmek için yasal prosedüre uy-
madığı yönündeki bilgiler yer
aldı. Raporlarda firmanın çeşit-
li tarihlerde Tekel ürünlerine
yapılan zamlar sonrasmda elin-
deki stok malzemeyi eksik be-
yan ederek kurumu zarara uğ-
rattığı vurgulandı. Müfettişler,
firmanın malzeme satmaması-
na karşın açığa fatura kestiğini
de belirledi.
tanbul Anadolu yakası için 13
Ocak 2000 tarihinde açtığı iha-
leye, Esdağ AŞ ile BAKES adlı
firma katıldı. Komisyon, ihale
şartnamesi ve Alım-Satun Yö-
netmeliği'ne aykm olarak ihale-
• Tekel ürünlerinin Istanbul'iin Anadolu yakasında
pazarlamasını yapan Esdağ AŞ'nin, kurumu zarara
uğratarak haksız kazanç sağladığı, açılan ihalelere girmek
için yasal prosedüre uymadığı ileri sürüldü. Firmanın
zamlar sonrasında elindeki stok malzemeyi eksik beyan
ederek kurumu zarara uğrattığı vurgulandı.
Raporda, firmanın iyi niyet
kurallan ile bağdaşmayan işlem-
leriyle kurumu zarara uğratması
nedeniyle 2000 yılında toptan
satış sözleşmelerinin yenilenme-
mesı gerektiğine dikkat çekıldi.
Uyannın ardından Tekel'in Is-
yi Tekel Yönetim Kurulu'na ha-
vale etti. Daha önce hazırlanan
müfettiş raporlannın bürün uya-
nlanna karşın Anadolu yakası
dağıtım ihalesi kurumu zarara
uğratan firmaya verildi.
Raporun sonuç bölümünde
firmanın fiyat ayarlamalannda
gerçeğe uygun stok beyanı ver-
mediği, stok depolannı Tekel'in
denetimine açmadığı dile geti-
rildi. Raporda Tekel Genel Mü-
dürlüğü ve yönetim kurulu üye-
lerine bu konuda yapılan yazılı
bildirimin dikkate alınmadığı
vurgulandı. Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu, tespit edilen
yolsuzluk ve usulsüzlüklerin
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nca
soruşturulmasını istedi. Kurulun
Başbakan Bülent Ecevit'ten
'olur' ahnasının ardından müfet-
tişler soruşturmaya başladı.
Öte yandan, Nevşehir'de Te-
kel'e ait rakı fabrikastndan sah-
te belgeyle 100 milyar liralık ra-
kı almak isteyen Metin ve Hüse-
yin Şimşek suçüstü yakalandılar.
SÖYLEŞİ ArnUlLJHANî
"Eden Bulup, Dünyası* Bu!..:
I Baştarafı Arka Sayfada
let' kültürünü birlikte)
korumak istiyor; bunun
için yasal önlemler alı-
yorlar. Hem haklan bu,
hem de, 'hükümran dev-
let' olmanın doğal sonu-
cu! Kim ne diyebilir? De-
necek şeyler var: bir ke-
re biz, bu AB ülkelerine,
açık ve seçik olarak şu-
nu diyebiliriz:
Sizin aldığınız ön-
lemlerin benzerlerini,
Türkiye Cumhuriyet,
ÜmmetveMilletkürtü-
rünü -biriikte- koru-
mak amacıyla alırsa,
acaba neden insan
haklannı ve inanç öz-
gürlüğünü çiğnemiş
oluyor da, siz olmuyor-
sunuz? ABD, -dinler
dahil- her şeyi yozlaş-
tnp, güçlü Media ba-
sıncıyia üçüncü ülke-
lere dayatarak, kendi
(öz) 'Küreselleşme'sini
gerçekleştirmeye kal-
laşınca, haksız ve yan-
Itş oluyor da; aynı 'ope-
rasyonu' -Türkiye gibi
üçüncü ülkelere- da-
yatmaya kalkışan, Al-
manya gibi, Ingiltere
gibi ülkeler, neden in-
san haklan ve inanç
özgürlüğü mücadelesi
vermiş sayılıyor?
VVashington'ın Batı
Avrupa (AB) ülkelerine
saldınsı da, elbette, bu
soru istikametinde ola-
caktı, öyledeoldu...
Tepki ABD'den
oellyor...
Avrupa'daki "...bu
sertleşmeye karşı,
durumu izleyenler, sa-
dece Fransa'da bile
yüzlerce milyon franklık
imkânlara sahip olan,
çokuluslu tarikat hol-
dinglerinden, bir kar-
şı/saldın beklemektey-
diler; fakat tepki,,,
ABD'cten geldi:u
1997"nin 27 Ocak'/nda,^
Almanya 'nin aldığı o^
'Bilimselciler'i (Scien-
tiste) vuran önlemler, '•
VVashington tarafindan
'resmen' kınandı. Birkaç
gün sonra, ABD Dışiş-
leri Bakanlığı'na bağlı
birbirim olan 'Çalışma,
İnsan Haklan ve De-
mokrasi Bürosu/Bure-
au for Democracy, Hu-.,
man Right and Labo-^
ur"; yeryüzünde bu hak-A
lann ne durumda oldu-.j
ğunu belirten raporunur
açıkladı: şiddetle hücum
edilen Almanya, din Çı-
nanç) özgüriüğünü tanı-^
mayan ülkeler listesin-'
de, (Komünist) Çin7e b/r'|
tutulmuştu..." (a.g.g.) ''
Açıkça gördüğümüz
nedir? Gücü yeten, ye^g
tene vuruyor: 'insanîj
haklan', 'inanç özgür-
lüğü', bahane; Was-<
hington, yeryüzü ege<*
menliği savaşımında,
Avrupa Birliği'nin ken-,
disine rakip olabilme-
sini engellemek için,
kendi mezhep ve tari-
katlanyla, Avrupalılan
kendi yurtlarına ve
kültürlerine yabancı-
laştırmaya çabalıyon,
onlar, aldıklan önlem-,
lerie buna engel olma-j
ya yettenince de, 'öz-.
güıiük ihlâli' yaygara—
sını basıyor. Yok yok,
aslında bu kadarla ye-,
tinse yine iyi ama, çok',
daha ileriye gitmiş! r
]
1998 de, ABD Kong-,
resi'nin kabul ettiği bir
yasa, bu yasaya göre
kurulmuş 'resmi' bir ku-
ruluş var ki, yaptıklan ve
soyledikleri...
Neyse, onu daha son-
ra tartışınz... ^
Ermeni lobisi
'holding'gibi
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)- Tüm dünya-
da Türkiye karşıtı kam-
panya yürüten Ermeni lo-
bisi gün geçtikçe büyü-
yor. Yakuzca ABD'de et-
kinlik gösteren Ermeni
kuruluşlannın sayısı
1200'ü aştı. Birçok kişi-
ye iş olanağı sağlayan bu
kuruluşlar, sözde soykı-
nm kampanyası çevre-
sinde başlı başuıa bir sek-
tör yaratmış durumda.
Ermeni Araştırmalar
Enstitüsü'nce (EREN)
yayunlanan incelemeye
göre, Türkiye'ye sözde
soykınmı kabul ettirmek
için kampanya yürüten
Ermeni lobisi, şubeler
hariç, 1228organizasyo-
na sahip. ABD'deki Er-
meni diyasporası, hemen
her eyalette yerleşmiş,
kurumsallaşmış, maddi
yönden son derece iyi du-
rumda bulunan. bilinçli,
ne yaptığını çok iyi bilen
birkitle olarak görülüyor.
1887 yılından bu yana
ABD'de yasayan ve bu-
gün sayılan 1 milyona
yaklaşan Ermenilerin si-
yasi olarak etkin rol oy-
nayan 182 kilisesi bulu-
nuyor. 23 ayn Ermeni
Çalışmalan ve Araştırma
Merkezi koordineli çalış-
malan ve soykırım konu-
sunda, sayısı 2 bini bulam
yayınlan ile dikkat çeki--
yor. Ermeni diyasporasıj
100'ün üzerinde okul ve"
kütüphane, 17 kitabevi,
13 yayınevi, ABD'ninS
çeşitli eyaletlerinde çıkan
1
'
ve sayısı 21 'i bulan gün-"
1
lük ve haftahk gazeteler,'^
17 ayn Ermeni Çalışma-
?
lan Periyodiği, 188 bül-'4
ten, 25 radyo ve 10 TVO
programı aracılığıyla;i
soykmm propagandası
yürütüyor.
EREN'in araştırma-^
sında Ermeni lobisinin'
amaçlan şöyle sıralam-
yor: ^
• "Sözde" soykınmi-
Amerikan Senato-
su'ndan çıkarmak.
• Türk devletine özür
diletmek ve tazminat
ödetmek.
• Doğu Anadolu'da
Ermeni topraklan ve Batı
Ermenistan diye iddia et-
tikleri bölümün ken-i
dilerine verihnesini sağ-
lamak ve buralarda
bağımsız bir Ermenistan
devleti kurmak.
Araştırmada, Ermeni
lobisinin organizasyon
çabalanna karşın Tür-
kiye üzerinde etkili ola-
maması. ABD'nin böl-
gedeki çıkarlanna bağ-;
lanıyor. j
Ermeni Araştırmalar
Enstitüsü resmen açıldı
ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Ermeni lo-
bisinin sözde soykmmı kabul ettirme konusun-
da Batt'da elde ettiği başanlann ardından yeni
yollar arayan Türkiye, ilk Ermeni Araştırmalar
Enstitüsü'nü (EREN) dün açtı. Devlet Bakanı
Tunca Toskay. açıîısta yaptığı konuşmada en-
stitünün açıiışını "çok geç kalmmış, ancak çok
isabedi bir adım" olarak değerlendirdi.