23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 2001 PAZAFTTESİ HABERLER Demirel: Ben yargıç değilim •İSTANBUL/ANKARA (AA)-ABD'de, 'Ortadoğu Araştırma Komisyonu'nun toplantısına katılan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, dün yurda döndü. Demirel, kendisine yöneltilen, 'Cavit Çağlar'm aklanacağını düşünüyor musunuz?' şeklindeki bir soruyu, 'Ben yargıç mıyım? Yargmın vereceği kararlan kimse vermesin. Haberciler kayboldu • tstanbul Haber Servisi - Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesindeki "Valla Kanyonu"na çekim yapmak için giden Show TV Haber Merkezi muhabiri Serdar Ipek, kameraman Erdinç Köse ve beraberlerindeki bir kişiden, dün öğle saatlerinden bu yana haber alınamadığı öğrenildi. Sarp kayalıklar ve tehlikeli uçuruinlann bulunduğu yaklaşık 22 kilometre uzunluğunda ve 900 metre derinliğindeki kanyonda kaybolan Ipek, Köse ve diğer kişinin bulunması amacıyla bir arama ekibinin oluşturulduğu kaydedildi. Acargün ve eşi IBOLU(AA)- Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Yalçın Acargûn, kendi kullandığı otomobiliyle Istanbul'dan Ankara'ya giderken trafik kazası geçirdi. Kazada yaralanan Acargün, tedavi altına alındı. Acargün'ün eşi ise kazayı hafif sıynklarla atlattı. AİHM heyeti Tüpkiye'de • İstanbul Haber Servisi - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi Başkanı Luzius Wildhaber başkanlığındaki 4 kişilik heyet. çeşitli temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye geldi. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi üyeleri ile çeşitli görüşmeler yapacak olan 4 kişilik heyette, Türk hâkim Rıza Tülmen de bulunuyor. 'Bozkurtlu para basacaiK1 • KAMAN(AA)- Devlet Bakanı Ramazan Mirzaoğlu, "tek başına ıktıdar olduklannda, üzerinde bozkurt resimleri bulunan paralar basacaklanru" bildirdi. Mirzaoğlu, "Atatürk'ten sonra göreve gelenler, Atatürk'ün ve bozkurtun resimlerini Türk parasından çıkardı, kendi resimlerini koydular. dedi. ÇGDveFMD'de seçimler • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin (ÇGD) 15. Olağan Genel Kurulu'nda Ismet Demirdöğen Genel Başkanlığa yeniden seçildi. Foto Muhabirleri Derneği'nin (FMD) 9. olağan Genel Kurulu'nda ise Abdurrahman Antakyalı dernek başkanlığına yeniden seçildi. Düzeltme • tstanbul Haber Servisi - Gazetemizin 6 Mayıs 2001 tarihlive9. sayfasmda yayımlanan Gençler 'Bağımsızlık' için Ankara'ya Yürüyecek başlıklı haberinde "Tam Bağımsız Türkiye Yürüyüşü"nün tarihi 17- 19 Kasım olarak belirtilmiştir. Yürüyüş 17-19 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Düzeltir, özür dileriz. Müsteşar yardımcılan ve genel müdürlere makam aracı için Taşıt Yasası değişecek Oto saltanatma devamSERTAÇEŞ ANKARA - Ekonomik bu- nalım nedeniyle kamudaki makam otosu ayncalığına son vermek amacıyla yayımlanan genelge uygulanmaya başla- madan deliniyor. Maliye Ba- kanlığı ile Başbakanlık'ın 237 sayılı Taşıt Yasası'nın değişti- rilerek müsteşar yardımcılan ile genel müdürlere de makam otosu verilmesi için tasan ha- zırladığı öğrenildi. Değişiklik tasansı ile kamuda görev ya- pan 150'nin üzerinde müste- şar yardımcısı, genel müdür ve genel müdürlük seviyesindeki kurum başkanlanna da ma- kam aracı tahsis edilmiş ola- cak. Başbakan Bülent Ecevit imzasıyla yavımlanan genel- geye göre Başbakanlık'ta 40 aracın yer alacağı bır havuz oluşturulacak. De\let bakan- lıklanna da makam aracı dahil toplam 3 araç tahsis edilecek. Genelge beküyor Üzerinde yaklaşık 3 hafta çalışılan ve Başbakan Ece- vit'in imzasıyla geçen hafta yayımlanan genelge ile müs- teşarlann altında görev yapan bütün kamu çalışanlarının kullandığı makam araçlanmn alınmasını öngören genelge henüz uygulamaya konula- madı. 1961 yılından bu yana yü- rürlükte olmasma karşın uygu- lanmaşı için genelge çıkanlan 237 sayılı Taşıt Yasası"nın de- ğıştirilmesi gündemde. Maliye Bakanlığı ile Başbakanlık'ın ortaklaşa yürüttüğü çalışma kapsamında kamuda çalışan birçok bürokratın makam oto- lan alınmadan geri verilecek. Değişiklik tasansı ile müste- şar yardımcılan, genel müdür- ler ve genel müdür seviyesin- deki kurum başkanlanna yasa ile makam otosu tahsis edile- cek. Bakanlara üç araç Oluşturulacak havuzdaki araçlar 24 saat görev yapacak. Devlet bakanlıklanna, bakan- lann makam otolan dahil 3'er araç tahsis edilecek. Başba- kanlık'ta taşıt düzenlemesinin, Taşıt Yasası'nda öngörülen de- ğişikliğin iç genelge ile yapıl- ması bekleniyor. Taşıt Yasası gereğince ma- kam aracı tahsis edilen görev- lilerden bazılan şöyle: Cum- hurbaşkam, TBMM başkanı, Anayasa Mahkemesi başka- nı, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, komisyon başkanlan ve grup başkanvekilleri, baş- bakan, bakanlar. Genelkur- may başkanı, kuvvet komu- tanlan, Jandarma genel ko- mutanı, müsteşarlar, üniver- site rektörleri, Askeri Yargı- tay başkam. Tantan'ınjandarma açıklamasına 'suskun' kalması, ANAP'ta rahatsızlık yarattı Hesaplaşma Iran gezisi sonrası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile Jandarma Genel Komutanhğı ara- sındaki "Beyaz Enerji" tartışmasında "sessiz" kalmayı yeğleyen tçişleri Ba- kanı Sadettin Tantan, partisinde "hedef bakan" haline geldi. ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Me- sut Yılmaz ile uzun süredir aralan so- ğuk olan Tantan. özellikle 'BeyazEner- ji' operasyonu sürecinde, parti yöneti- minin tepkisini çekti. Yılmaz'ın kar- deşi ve MKYK üyesi TurgutYılmaz'ın • Operasyonlarla "işadamlannı ürküttüğü" iddia edilen tçişleri Bakanı Sadettin Tantan'a dönük rahatsızlığın temelini "potansiyel genel başkan adayı" olarak görülmesinin oluşturduğuna işaret ediliyor. yolsuzluk operasyonlan nedeniyle "işadamlannı ürkütmekle" suçladığı Tantan'a dönük rahatsızlığın temelini ise "potansiyel genel başkan adayT ola- rak görülmesinin oluşturduğuna işaret ediliyor. tçişleri Bakanı Sadettin Tantan ile ANAP Genel Başkanı Yılmaz arasın- da uzun süredir yaşanan gerginlik, Jan- darma Genel Komutanlığı'nın, açıkla- masının ardından su yüzüne çıktı. Tan- tan'ın, hükümet içinde "bağunsız" bir bakan gibi davranmasının ve 'Beyaz Enerji' operasyonunda suskun kalma- sının. parti içinde hedef olmasına yol açtığı öğrenildi. Hizbullah operasyonu Ankara İl Kongresi Yılmaz 'reform' istediANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Beyaz Enerji davası nedeniyle Jandarma Genel Komutanhğı ile gerginlik ya- şayan ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Me- sut Yılmaz, "shil siyaseti tek başına kalma pahasına savu- nacağını" söyledi. Yolsuzluk- lardan, siyasete olan güven- sizliğe kadar her şeyin teme- linde Türkiye'deki devlet ya- pısının çarpıklığının yattığını belirten Yılmaz, devletin *te- peden nrnağa reforma tabi ru- rulmasj gerektiğüu"' söyledi. ANAP'ın Ankara 7. Olağan İl Kongresi, dün parti genel merkezinde yapıldı. Genel Merkez'in desteklediği, mev- cut İl Başkanı Erol Akgün'e karşı muhaliflerin adayı Meh- metDemirel'in yanştığı kong- rede divan başkanlığına Ge- nel Başkan Yardımcısı Musta- faTaşar seçildi. Kongre önce- sinde adaylardan Akgün, ko- nutunda ziyaret ettiği Yıl- maz'la bir süre görüştü. ANAP lideri Yılmaz, daha sonra katıldığı kongrede yap- tığı konuşmada, bütün eleşti- rilere, iftiralara, saldınlara karşın partisinin ayakta kal- mayı başararak "rüştünüispat ettiğinr savundu. gerginliği nedeniyle geçen yıl iptal edi- len Iran gezisine bugün çıkacak olan Tantan ile partisı arasındaki hesaplaş- ma ise gezi sonrasına ertelendi. Jandarma-ANAP tartışmasında sus- mayı tercih eden Tantan'ın yakın çev- resine yaptığı değerlendirmede, parti- sinden gelen baskılan yadsımayarak "Her şey kamuoyunun gözü önündece- reyan edh'or" görüşünü dile getirdiği ifade edildi. Bazı ANAP kurmaylan ise Tantan'ın bilinçli olarak Yılmaz yöne- timinin yıpranmasına göz yumduğunu ileri sürerek "Çünkü Tantan genel başkanlık hesabı yapıyor" görüşü- nü savunuyor. Gerginlik yaratan olaylar Tcday: 'Sultans sadece Türkiye Kültür Bakanı Istemihan Talay, "Sul- tans Of The Dance" adlı gösterinin sa- dece Türkiye'de sahnelenmesinin "ek- sikJik" olacağı inancında olduğunu söy- ledi. Önceki gece Mydonose Show land'de iz- lediği gösterinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan tstemihan Talay, "Bu çalışma, sadece bir gösteri niteh- ğinde kalmıyor. Bir ritüel, inançlar ge- çidi. adeta bir tapınma, yakarış var. Ola- ğanüstü başanlı bir sanat ürünü" diye konuştu. Maliye Bakanlığı ile bazı ku- rumların, daha önce "Sultans Of The OfTheDance' 'de halmamalı Dance" gibi çalışmalan bir tkari orga- nizasyon gibi değerlendirdiklerini anla- tan Talay, "Biz bakanlık olarak bunun bir ticaret değil, bir sanat olduğunu ve bu şeldlde algılanması gerektiğini ileri sürdük ve bu da kabul gördü" dedi. Suitans Of The Dance adlı gösteride 90 dansçı Anadolu'nun nıüziğini, ritmini halkoyunlarını ve danslarını modern dansla buieştiriyor. Hazirana kadar İs- tanbul'da sergilenecekolan gösteri, önü- müzdeki sezonda ise ABD'de Brod- vvay'de görücüye çıkacak. (Fotoğraf: CANER ÖZTÜRK) Yılmaz, Tantan'la ara- lannda herhangi bir so- ğukluk olmadığını ileri sürse de son dönemde ya- şanan olaylar bunu doğ- rulamadı. Bu olaylardan bazılan şöyle: • Soruşturmalar için "polis devletine mi gidiB- yor" kuşkusunu dıle geti- rerek "gestapo" benzet- mesi yapan Mesut Yıl- maz, kendi bakanını da doğrudan hedef almaktan çekinmedi. • Iki gün süren açıkla- malannın ardından Mesut Yılmaz'ı "sorumsuzluk- la" suçlayan Jandarma Genel Komutanlığı'nın Tantan'a bilgi verip ver- mediği tartışıldı. Tantan, kendisi TBMM'de oldu- ğu dönemdejandarmanın bakanlığa herkesten önce açıklama gönderdiğini, a- ma o bakanlığa gitmediği için gecikmelı olarak açıklamayı aldığını bildir- di. Askeri yetkililerin "Yılmaz'a gerekli yanıü bakanın vermesi için 24 saat bekledik*1 sözleri ise çekişmenin diğer boyutu- nu gösterdi. • ANAP Genel Sekre- terliği de. komutanlığın "bağlı olduğu bakanın bfl- gisi dışında açıklama yap- toğT gerekçesiyle jandar- manın Sadettin Tantan'a da tavır aldığı izlenimi vermeye çalıştı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Özel ve kamu kesiminden ol- mak üzere, birçok batık ya da battığı söyienen bankanın ge- leceği yıllardır tartışılıyor. Bu bankalann daha önce satılaca- ğı söyleniyordu, ancak artan kriz, bankalara ilgıyi de azalttı. Şimdi bu bankalann bır çatı al- tında toplanmasından söz edi- liyor. Eskiden bakkal dükkânı gibi açılan ve halkın paralannı, devletin paralannı hortumla- mak" için kullanılan banka dö- nemi artık geride kalmış gibi görünüyor. Ancak bu "hortum- lama" dönemi bazı çok köklü bankaları da kriz içine soktu. Bu sağlam bankalar hortumcu- lann eline teslim edildi ve şim- di onlann da satışı gündemde. Önümde, Türkiye'nin en kök- lü bankalarından birisi olan Türk Ticaret Bankası çalışanla- nndan gelen bir mektup duru- yor. Türk Ticaret Bankası da son yılların banka boşaltma operasyonlanndan nasibini alan bankalardan. Ancak daha daönemlisi, bu köklü bankaya yıllannı vermiş çalışanlann dra- mı. Onlar, yaşamlarının önemli bir bölümünü bu bankaya ver- diler. Kimisi emekli oldu ve bu Batınlan Bankalann Çalışanlan banka sandığında yaratılan bi- rikimlere dayanarak kendi ge- leceğini garanti altına almaya çalıştı. Türk Ticaret Bankası ça- lışanları birçok banka gibi ken- disine yardım sandığı kurmuş- tu. Bu sandık, çalışanına sağlık hizmetlerinden yararlanma, emekli olduğunda kıdem taz- minatı alma ve en önemlisi, emeklilikte SSK'nin önüne koy- duğu 100 milyon liralık komik aylığına muhtaç olmayacak bir birikim sağlamıştı. Türk Ticaret Bankası çalışanlan, yılların emeğiyle yaratılan bu birikimi kaybeder miyiz endişesi için- deler. Işte onlann mektuplanndan bazı bölümler: "Bizler Türk Ti- caret Bankası (TTB) AŞ 'de ça- lışan 4 bin Türkbank çalışanı- yız. Aynı zamanda banka için- de örgütlenmiş Banka ve Si- gorta IşçilerSendikası 'nın üye- leriyiz. Şu anda bizJerin maaş- lanndan kesilen primlerie 7 bin banka emeklisine maaş ödeni- yor. TTB, 1913yılındaAdapa- zan'nda kurulmuş bulunan, Cıl- kemizin ilk özel milli bankası- dır. TTB'nin yüzde 85 hissesi 1997yılına kadarbiz Türkbank- lılara aitti (4 bin çalışan, 7 bin emekli olmak üzere toplam 11 bin kişiye). Şu andaki payımız ise yüzde 6 civanndadır." "Ülkemizin içinde bulundu- ğu krizi her Türk vatandaşı gibi biz de biliyor ve yaşıyoruz. Açıklanmış bulunan ulusal eko- nomik programı yürekten des- tekliyor ve başanlı olacağına inanıyoruz. Bunun için biz de üzerimize düşeniyapmaya ha- zınz. Satılamayan Fon bünye- sindeki bankalann tek çatı al- tında toplanacağının açıklandı- ğı şu günlerde biz bu biheşme- nin, 88 yıllık mazisi olan Türk- bank çatısı altında olması ge- rektiğine inanıyoruz." TTB çalışanlan ilginç bir du- ruma daha dikkat çekiyorlar. Diyorlar ki, bizim bankamız hortumlanmadı. 1991 yılındao zaman bir kamu kuruluşu olan Sümer Holding'e kullandırılan "büyük montanlı" krediler, za- manında piyasa faizleri ile tah- sil edilemedi. Işte bu süreçte bankadaki hisselerinin yüzde 85'ten yüzde 6'ya düştüğünü söylüyorlar. Yani ortada kamu- nun neden olduğu, daha doğ- rusu bürokratlann neden oldu- ğu bir mali kriz söz konusu. TTB çalışanlan şunu da ekli- yorlar: "Fon bankalan içerisin- de yaklaşık 7 bin emeklisine, devletten bugüne kadar tek ku- ruş yardım almadan emekli maaşı ödeyen tek Fon banka- sı Türkbank'tır." Burada çok önemli bir noktaya da dikkat çekiyorlar; bu bankanın yaşa- ması, aileleriyle biriikte 50 bin Türkbanklının geleceği anlamı- na geliyor. Yine TTB çalışanları, Fon bankalan arasında 258 şubesi. 4 bin çalışanıyla en büyük ban- kanın TTB olduğunu söylüyor- lar. Kredi durumu, müşteri port- föyü, en düşük maliyetle piya- sadan para toplaması gibi bir- çok olumlu özelliğini daha sa- yıyoriar. 1999 yılında bankanın kâr ertiğini, 2000 yılında kâr beklerken kasım ayındaki kriz döneminde faizlerdeki ani yük- selme sonucu taşıdığı Hazine kâğıtları yüzünden zarar ertiği- ni sözlerine ekliyorlar. Ancak burada da en az zararı eden Fon bankasının TTB olduğunu vurguluyoriar. Taleplerini şöyle bitiriyorlar "Yukarıda sadece birkaçını saymış olduğumuz bu sebep- ler bile neden Türkbank çatısı altında birleşme istediğimizi ortaya koyuyor. Türkbank'ın mevcut kurumlan ile biriikteya- şaması, biz 50 bin kişilik Türk- bank ailesi için hayati önem ta- şımaktadır." Yukandaki feryat, fondaki bankalardan birinin çalışanlan- nın talepleri. Devleti yöneten- lerin, bankaları yönetenlerin yolsuzlukları, beceriksizlikleri, vurgunları, bu bankaların emekçilerinin ekmeğini ellerin- den almaya gelip dayandı. On- lann bu gelişmelerden hiçbir sorumlulukları ve günahları yokken bütün bedel onlara ödetilmeye çalışılıyor. Umanz, bu bankalann kaderi konuşulur ve karara bağlanırken çalışan- lann geleceği de karartılmaz, adil bir çözüm üretilir. 2000Tİ YILLARDA ERDAL ATABEK İnsanlar Neden • Mesleklerini Yapmıyor?.. Insanların gün geçtikçe daha çoğunun 'eğitimini gördükleri mesleklerini yapmadıklan', başka işlere yöneldikleri, yaptıkları işlerde de başanlı olduklan görülüyor. Mühendislik eğitimi görmüş, turizmle uğraşıyor ve 'başanlı'. Mimarlık eğitimi görmüş, yazar ve 'başanlı'. Tıp doktoru, televizyon alanında ve 'başanlı'. Hukuk fakültesini bitirmiş, gazeteci ve 'başanlı'. Bu örnekleri, kendi eğitimini yaptıklan alanda 'iş bulanlar', 'yüksek gelir elde edenler've 'sosyalsay- gınlığı olan' bir mesleği olduğu halde başka iş ya- panlar arasından seçtim. Yoksa, eğitimleri belirii bir meslek vermeyen ya da meslekleri iş bulamayan, pa- ra kazanamayan kişilerin başka işler yapmalan da- ha kolay anlaşılır bir şeydir. Ankara'da görevde bulunduğum yıllarda da bu ör- neklerin ne denli çok olduğunu görüp şaşırmıştım. Üniversitelerin iktisat fakültesini, hukuk fakültesini, eğitim fakültesinin çeşitli bölümlerini bitirmişlerdi, a- ma kimisi sekreteriik, kimisi büro memurluğu, kimi- leri de bulabildikleri bir işte çalışıyoriardı. Nedenleri çok çeşitliydi. Kimileri mesleklerine uygun görev bu- lamamışlardı, kimileri başka bir kente gitmek isteme- mişlerdi, kimilerinin ailesi oradaydı. Sonra bu ömek- lere hemen her meslek bölümünden katılanlar oldu- ğunu anladım. Bu kez iş bulamamak da söz konusu değildi, başka mazeretleri de yoktu, sadece istedik- leri işi yapmaya karar vermişlerdi. Peki, meslek ola- rak seçip eğitimini yaptıklan dalı istememişler miy- di? Bu da söz konusu değildi. Onu da isteyerek seç- miş, eğitimini de isteyerek yapmışlardı, ama şimdi o mesleğin dışında işler yapıyoıiardı. Eğitimini yaptıklan mesleği yapmayıp da başka iş- ler yapanların birbölümü için dahafarklı nedenlerol- malıdır. Çünkü bu kişiler kendi mesleklerinde başa- nlı çalışmalar yapmışlar, istedikleri paralan da ka- zanmışlardır, ama başka bir işin çekiciliğini de göz ardı etmemişlerdir. Bu konu bir ülke için çok önemli sayılmalıdır. Çün- kü yüksek eğitim yaparken harcanan yıllar, harcanan paralar ve harcanan emekler çok büyük bir ekono- mik maliyet oluşturur. Toplum için de, kişiler için de bu maliyet çok yüksektir. Öyleyse bu konuya daha yakından bakmak zorunlu olmaktadır. öncelikle bu konuda sistemli bir araştırma yapıl- masının zorunluluğu kabul edilmelidir. Böyle bir araş- tırma pek çok gerçeği ortaya çıkaracak, yapılması gerekenler de beliıienecektir. Çalışmalanm sırasın- da dikkatimı çeken nedenler arasında özellikle üçü çok önem taşımaktadır 1. Lise ikinci sınıfta yapılan 'alan seçimi', ileride se- çilecek meslekler açısından sağlıkh olmamaktadır. 'Alan seçımı' öğrencilerin karanna bırakılmış görün- se de gerçek öyle değildir. Matematik ve fen dersle- rinde başanlı bir öğrenci, kaçınılmaz olarak 'mafe- matik-fen bölümü'nü seçmekzorundadır. Çünkü bu bolüm, bölümler hiyerarşisinin en üst basamağında- dır. Bölümün ucunda da mühendislik meslekleri, tıp gibi çekici meslekler bulunmaktadır. Öğrencinin öte- ki alan yetileri bu durumda bir rol oynamamaktadır. 'Sosyalbılimleralanı'', gerçekte sosyal bilimlerin se- çiminden çok, 'matematik-fen a/an/'nın göze alına- mayışı nedeniyle seçilmektedir, böylece de gerçek bir seçim olmamaktadır. 'Dilalanı' ise bir meslek sa- hibi yapmaktan çok bir alanda uzmanlaşmayı sağ- lamakta; bu da, üniversite bitirmiş bir kişinin ne ya- pacağını kestirememesi ile sonuçlanmaktadır. Bu nedenlerin yanında aile baskısı gibi, o günün ruhsal durumu gibi, bir arkadaşın etkisi gibi daha pek çok etken vardır ve sonuçta, öğrencinin lisedeki 'alan se- çimi' sağlıkh değildir. Bundan sonraki adımlarda, ar- tık genye dönülemez biçimde bu adımdan etkilen- mektedir. 2. Seçilen bir mesleğin 7ş bulma, yüksek gelirsağ- lama, iş güvenilirlığı'' açılarından durumu zaman için- de değişmekte, bu arada da kişinin önüne yeni iş fır- satları çıkmaktadır. özellikle teiekomünikasyon, kit- le iletişim araçları, reklamcılık, turizm, eğitim gibi alanlarda özel becerileri olan kişilere yeni olanaklar çıkmaktadır. Bu da insanlara, 'kendi yetenek ve be- cerilerini yeniden gözden geçirme' şansını vermek- tedir. Peter Drucker'ın 'ikinci, üçüncü kariyerler' dediği yeni kariyerfırsatlannın önü gün geçtikçe açıl- maktadır. Düne kadar önemli bir beceri sahibi olma- dığımız bir alanda, dikkatli ve azimli bir çalışmayla ye- ni beceriler kazanma olasılığı artmaktadır. Bu da in- sanlann kendilerini geliştirme, yeteneklerini keşfet- me, beceri alanlannı zenginieştirme gibi konulara dikkat etmelerini gerektiren yeni fırsat koşullandır. 3. Konunun çok önemli bir nedeni de, 'insanlann çok yönlü yetenekler sahibi' olduğunun artık anla- şılmasıdır. Sağ ve sol beyin yanmkürelerinin işlevsel öneminin anlaşılması, yeni zekâ alanlannın keşfi, be- yin işlevlerindeki yeni buluşlar artık göstermektedir ki, 'insan çok yönlü yeteneklere ve beceri gelişim gü- cüne sahiptir'. Tek yönlü, tek alanlı, tek meslekli in- sanlar yakın gelecekte yerierini çok yönlü, çok alan- lı, çok meslekli insanlara bırakacaklardır. Bu da, 'üretidinsan'm, yerini 'yaratıcı insan'a bı- rakması demek olacaktır. Artık bütün eğitim süreçlerinin yeniden gözden ge- çirilmesinin, eğitimin amaçlarının ve sonuçlannın ye- niden irdelenmesinin zamanının geldiğini kabul et- meliyiz... e-maJI:erdalatak(a superonline.com Faks:0212-513 90 98 Merhum Muharrem ve merhume Seher Gökçe'nin kızlan, merhume Muazzez Işçimen'in kardeşi; Yavuz, Ertuğrul, Yıldız Kürkçü'nün anneleri, Ekim Kürkçü'nün babaannesi; Ahmet Işçimen, Müjdelen Ersoy, Ayşegül Dayıoğlu'nun teyzeleri, Turgut Reisliler"in sevgili "Cemo"su FATMA CEMÎLE GÖKÇE 5 Mayıs 2001 günü aramızdan aynldı. 7 Mayıs 2001 Pazartesi günü Turgut Reis Yalı Camii'nde öğle namazından sonra Karabağ Kabristanı'nda defhedilecektir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear