23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 MAYIS 2001 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 Aydınlanmanm bedelli ustasmın doğum günü bugün sekiz büyük kentte kutlanıyor Rıfat Dgaz doksan yaşmda • Topluma adadığı yaşamından ve aydınlık tohumlanndan başka kendisi için edindiği bir şeyi olmamıştı. Uzun yaşamı sayesinde son yıllannda halkmdan aldığı ödüllerle mutluluğu tattı. Adı sokaklara, caddelere, meydanlara, bulvarlara, kütüphanelere, kültür merkezlerine verildi. MEHMET SAYDUR 7 Mayıs 1911 Salı günü doğan Rıfat Dgaz tam doksan yaşına bas- tı. Ilgaz, doksan yıl önceki Balkan ve I. Dünya Savaşı'nın acılı orta- mında büyümeye başladı. Savaşlar, çocuk Mehmet Rıfafın yanıbaşın- daydı. En büyük ağabeyi Ismail Ça- nakkale'de savaşıyordu. Yaralanıp Cide'ye gelmese, onu tanıyamaya- caktı bile. Bir süre sonra Ismail, Hemadan'da şehit düşmüş; ta oralardan kılıcı gelmişti. Bir resim kalmıştj ondan kon- solun gözünde Kim bilir nerelerdedir kıbcı? Aynahçarşı'da değilse, Ça- nakkale içinde, Istanbul'da Kapahçarşı'dadır. (Talimlerimız'Kulağımız Ki- rişte) tlkokul günlerinde kardeş acı- sının sıcaklığına komşu çocukla- nnm acılan da eklendi. Kurtuluş Savaşı başlamıştı bu kez de... Ye- ni gelen Harbiye'li başöğretmen Hilmi(Eniem)Bey,Cide'de u tstihba- ratOdası" kurmuştu. Rıfat da bir şey- ler yapmalıydı. Henüz dokuz yaşında burada ajans haberlenni kopya ederek ilk kez ezılen tarafın yanında eylemli olarak yerini alıyordu. "._ Halkın istilacılara karşı açtığı sa- vaşın bütün haberfcrini aynntılanna ka- dar karbonlu kâğıtlann üsründen bastı- ra bastıra kakm yürütüp çoğalttım, Ya- I fa'dan cephane taşıyan \ örekli gemfcfle- rin takalanm yüzdürdüm. Yunan gemi- leri tarafindan sıkıştınlanlan karaya çek- tim. Hemşerim Rahime Kaptan'ı da öbür kaptanlaıîa birlikte bu günlerde tanıdım..." (CartCurt, s. 18). 'Istersen zurnacı ol, ama iyi çaT Rıfat Ilgaz'ın kişilıği böylesine direnme ve karşı koyuş ortamında oluştu; Kurtuluş Savaşı kültürüyle mayalandı. Bu hızla Tem- muz 1923'te henüz on iki yaşında "Rahime Kaptan"ın romanını yazmaya başladı. Bir yıl sonra da ikinci roman denemesine giriş- tı. u .~ Hırsızı Beşiktaş'tan rramvaya bindir- nıiş. Üsküdar'da indirmiştim. tstanbul'u bi- len Nizami, okumuştu da karıla katıla gül- müştü_." (San Yazma, s. 113). Bir yandan Hababam Sınıfı olaylannı ya- şadığı Kastamonu'da bir yandan da şiir denemeleri- ne başlamıştı. Babası bu duruma pek sevinme- miş; mektubunda bir uyanda bulunuyordu: "... Oğlum, ben senin mühendis, doktor obnanıdüşü- nüyordum. istersen ol, kanşmam, ama neyi iyi yapacağı- na akiın yanyorsa onu yap. İstersen zurnacı oL, ama zurnayı en iyi biçimde çal!™" Artık ona düşen göre\' yazarlık alanında zurnayı en iyi çalabümekti. Bu hızla yazdı- ğı "Sevgüunin Mezannda" şiiri ilk yayımla- nan ürünü oldu. Şiir, 27 Temmuz 1927 gün- lü Kastamonu Nazikter gazetesinin birinci sayfa sağ üst sütununda yayımlandı. 2 Tem- muz 1928 günlü Açıksözgazetesinde yayım- lanan "Saznu Çalana" şiiri ise ses getirdi. Kastamonu'ya gelen Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati ve şair Faruk Nafiz gazetede gördükleri bu şiiri beğenmiş, şairi ile tanış- mak istemişlerdi. Necati Bey onu kutlarken öğretmenlere dönmüş, şöyle demişti: "... Bu gibi şairler çok lazun bize. Saanı ça- lanlara seslenirken memleket halkına da ses- lenmesini bilen şairler istiyoruz biz™" Cezaevi ile ilk tanışıkhğı 1944'te oldu Atatürk döneminde Mustafa Necati Bey gibi bakanlar. devlet yöneticileri vardı. Şair- ler, yazarlar büyükelçi yapılıyordu. Yazık ki Atatürk erken öldü. Üstelıkl938'deyal- nızca Atatürk ölme- di; daha neler öldü, ne- ler... Yitikler ileriki yıllar- da birbırini izledi. Olum- suz gidiş şaire. yaza- ra. aydına erken- den yansıdı. 1942'lerde Yürü- yüş dergisi ve ilk şiir kitabı Yaren- lik'teki şiirleri ile "toplumcu-ger- çekçi lark kuşa- ğı"nın kurucuları arasında yer aldı. ama 1944'te çıkan Sınıf kitabı 25 gün sonra Bakanlar Kurulu karanyla toplatıl- dı. Ilgaz da sınıftan ve öğretmenlikten atıl- dı. Cezaevi ile bu ilktanışıklığıydı. Gelgelelim arkası kesil- meyecek. tam otuz yedi yıl boyunca en sık mekânı olacak; ömrünün 5 yıl, 5 ay, 25 günü bu kapalı kapılar ardında geçecekti. 1946'da ülkemize yeniden girmeye başlayan ABD emperyalizmine iktidan muhalefeti ku- cak açınca, içlerinde duyumsadıklan tam ba- ğımsızlık tutkusundan ve aydın olma sorumlu- luğundan hareketle, Sabahattin AH ve AzizNe- sin ile birlikte mizah silahına sanlarak Marko Paşa muhalefet gazetesini çıkardılar. "... Bu işte hangi menfaaüann oyunu var? Dünyayı bir ahtapot gibi sarmaya çalışan em- peryalist sermayenin kucağuıa aülmak, mil- İetin alm terini dolara ve sterline sarmak iste- yenler kim? Gözü doymaz paranın bu kor- kunç taarruzu karşısında mületini ve vatanı- m seven her namuslu insan sesini yüksettme- ye mecburdur. Çünkü bir memkkete girip yerleşen yaban- cı sermayeyi çıkanp armanın. yabancı ordu- lan süriip denize dökmekten çokdaha güç ol- duğunu, biz Osmanlı İmparatoriuğu'nun mi- rasçılan herkesten iyi bifiriz..." (Marko Paşa 2.12.1946, sayı: 2). Yazılan geçerüliğinden bir şey yitirmedi Gazeteleri toplatıldı. kendileri ikide bir içeri atıldılar. Yılmadılar. Dışanda kalan, yeni paşa- lan çıkardı: Merhum Paşa, Malûm Paşa, Aliba- ba, Yedi-Seldz Paşa, Hür Marko Paşa.. Bu ga- zetelerdeki yazılar elli yılı aşkın bir süre sonra bugün de geçerüliğinden bir şey yitirmiş değil- dir. Üstelik, bugün yazılmışçasına daha da an- lam kazanmıştır: "... Her gün gazetelerde okuyoruz. Sağhk is- lerimizi düzenlemek için Amerikalı mütehassıs geldi. Bütçc> i hâlâ yola koymak için mister bU- mem ne geldi. Madenieri aramak ve işlermek için Amerikah heyet gddL Peki amma, sizin vadfeniz nedir baylar? Açık konuşalım. Ayıp değil a! Gücümüze gjdiyor, ka- nımıza dokunuyor. Oldu olacak, çekilin bari, Amerikahlar idare etsin bizL Naylon diş firçası gibi. süaşnk mı Amerikalı bakan da irhal ede- lim.olsun bitsiih.." (Merhum Paşa, 29.10.1947, s:3)(*). 1948'de Bakanlar Kurulu bir kez daha Rıfat Ilgaz için toplandı ve yeni çıkan Yaşadıkça şi- ir kitabı toplatıldı. 1952'de çıkardığı Ademba- badergisındeki yazılan yüzünden "yedidosya- fa" davaaçıldı. Adı "yasakb" oldu. Babıâli pat-. ronlan yazılannı koymadılar. O da ekmeğini dizgicilikten kazandı. "Kapandı \"üzümüze dergi kapaklan Bir varmış, bir yokmuş olduk sağhgımızda Şiir... O yosmanın boyuna. Gazete... Gelene gidene başyazı. Ara ki bulasın sa\falarda Şair Rıfaz Rgaz'ı İyi ki doğdun sevgili Ilgaz! Sen hep yaşayacaksın... Sen kalktuı şair oldun, yazar oldun. Ne (*) Marko Paşa gazeteleri incelenerek hazır- lanan Marko Paşa Gerçeği' adlı Mtabımız Çı- nar Yayınlan ndan çıbnak üzeredir 'Artık bir sokağım var...'Adı yasaklı Rıfat Ilgaz'a sayfalannı açan yürekli bir dergici çıktı: llhan Selçuk... O- nun Dolmuş mizah dergisınde "Stepne" takma adıyla yazdığı "Hababam Sınıfi" ünlendi; ünü yazannı da aştı gittı. 1975 yılında emekli olarak yerleştiği Ci- de'de peş peşe yapıtlar verdi. Yazdıklan kadar toplum kalkınması uğrunda yaptık- ları da göze battı. 12 Eylül'ün hemen son- rasında, bir Mayıs günü, 70 yaşındaki ya- zar "bir operasyonla" gözaltına alındı... Kastamonu Et Kombinası'nda verdiği, as- lında hâlâ Kurtuluş Savaşı toplumculuğu- nun hesabıydı. Kırk yıl önce kırk yıl son- ra başından geçenler yine aynıydı... Yaşa- mı boyunca çile çeken Ilgaz"ın topluma adadığı yaşamından ve aydınlık tohumla- nndan başka kendisi için edindiği bir şeyı olmamıştı. "Geride kalanlara ne bırakacağım. Çocuklanma, Onlann da çocuklanna? OLsaolsa Karadeniz'den payuna düşenL- Beş on e\ lek \ er gök>iizünden. (...) (Bilmeyecekler) Aydınlanmanm bedelli ustalanndan Rı- fat Ilgaz uzun yaşamı sayesinde son yılla- nnda halkından aldığı ödüllerle mutluluğu tattı.-Adı sokaklara, caddelere, meydanla- ra, bulvarlara, kütüphanelere, amfı tiyatro- lara, kültür merkezlerine verildi. Bunlann ilkinde. 2 Mayıs 1991 'de Kastamonu'daki "Rıfat Ugaz Sokak"ın levha değişıminde. bu mutluluğu şöyle dillendirmişti: "Şöyle kasılahm biraz!... Arök, bir sokak sahibi olarak! Bir diküi çöpüm yok... Evim, köyüm >ok ama, artık bir sokağım var_. MüUdyet duygusu güzel şeymiş!™" 80. yaş törenı, onun deyişiyle "dört bü- yük kentte: Ankara, tstanbul, tzmir ve Kas- tamonu'da" yapılmıştı. 80. yaş törenınde. 90. yaşında yine birlikte olma sözü ver- mişti. Olmadı. Sıvas yangınının olacağını nereden bilebilirdi ki... O yangında yiten canlara dayanamadı. Sıvas'tan sıçrayan kı- vılcım Istanbul'daki Ilgaz'ı da yaktı. Sevgili Ilgaz Hoca. Şuna emin ol ki sen zurnayı iyi çaldın. Fincancı katırlannı ür- küten sesinle yine aramızdasın işte... Bak bu kez 90. yaşını 8 büyük kentte kutluyo- ruz. Halkımızın artan coşkusuyla ve olumlu değişikliklerle... lzmir'de yaşgü- nü pastanı, senin Hababam Sınıff nın bu- günkü toplumcu öğretmen ve öğrencile- ri akıl edip getirdiler. salona... Polis kame- rası yine vardı, ama bu kez arkadasın Po- lis Hüseyin idi çekim yapan. Düşüncele- rinle aydınlattığın ortam mumlarla daha da aydınlandı... iyi ki doğdun sevgili Ilgazî Nice yıllara demiyorum; çünkü: Sen hep yaşayacaksın... Adını taşıvan sokakta. dostu Asun Bezirci ile.. Uçan Süpürge 4. Kadm Filmleri'nde gün, Archibugi'nin Armut Ağacı'yla başlıyor Kapkara dünyayı çoeuklar aydınlataeak Agnes Varda'nın fdmi "5'ten 7'ye Cleo'" CUMHUR CANBAZOĞLU ANKARA - Uçan Süpürge 4. Kadın Filmle- ri Festivali, Yeşilçam'ın dört kraliçesi Türkan Şoray, Hürva Koçyiğit, Fatma Girik ve Filiz Akm'ın ilk kez bir araya geldiği, Yeşilçam'a e- mek vermiş kadm sanatçılann ödüllendirildi- ği görkemli bir açılıştan sonra zengin progra- mıyla yoluna devam ediyor. Böyle dev adımla başlayarak hoş bir 'gövde gösterisi' yapan Uçan Süpürge ile ılgili ilk gözlemimiz, organizasyo- nun çok iyi akması ve tematik bir etkinlik ol- masına karşm erkek sinemaseverin de salon- larda gözükmesi. Ancak Ankaralı sinemaseverin 'festivalfîhn- leri'ne soğukluğu yine devam ediyor; salonlar yan yanya dolu, bazen de gişe 15-20 kişiye ini- yor. Oysa programda hayli iyi filmler var. Ör- neğin Agnes Varda'nın Fransa'nın dört bir ya- nını dolaşarak yanındaki el kamerasıyla çekti- ği son filmi Arokçılar Ve Ben, çok keyifli. son derece zeki ve usta işi bir 'özneP belgesel. Tü- ketim toplumundaki saplantılan, israfı, kapi- talizmin umarsız sisteminin altında var olma şansı bulamayan 'jitik insanlar'ı anlatan Var- da'nın belgeselinden herkesin payma acı ders- ler düşüyor. Festival'de dikkat çeken bir başka uygulama da birçok kadın yönetmenin ve uz- manın Ankara'ya gelip yapıtlannın gösterim- lerinden sonra sinemaseverlerle bire bir ileti- şim sağlayarak moda deyimle interaktif bir or- tam yaratmalan. Bu arada. senaryo yanşmasma katılan aday- lann IşılOzgentürk'ün yönetmenliğinde sürdü- rülen atölye çalışmalanna katıldıklannı da ek- leyelim. Bugünün programma gelınce; Alman Kültür Merkezi'nde, kısa filmlerin toplandığı Kısa Ohnazsa Obnaz bölümü başlıyor Bu bö- lüm, on altı ülkeden gelen 28 filmden oluşu- yor. Kızılırmak'ta ise ilk film, Italyan yönetmen Francesca Archibugi'nin Armut Ağacı. Archi- bugi, daha önce CINE 5'te de ekrana gelmiş olan Armut Ağacı'nda, yine kapkara dünyayı çocuklann gözüyle izlemeyi ve umudun onlar- da olduğunun altını çizmeyi sürdürüyor. Bu salondaki 5'ten 7'ye Cko ise Varda'yı uluslararası sinema pazanyla tanıştıran fibn olarak tarihe geçmiş durumda. Kavaklıdere'de ise Macar yönetmen Marta Meszaros'un günce üçlemesinin son ayağı 'Son Günce' öne çıkıyor. Meszaros'un kendi yaşan- tısından, anavatanlanndan ayn bıraktınlan in- sanlardan notlar var yapıtta. Baba Naşit, ödülleriyle yaşıyor Kültür Servisi - Uluslararası Lions Kulüpler Birliği'nin düzenlediği ve bu yıl ilki verilen Setim Naşit Özcan H>'atro Ödülİe- ri cuma akşamı Harbi- ye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde düzenle- nen törenle sahiplerini buldu. Geçen yıl 19 Ağus- tos"ta yitirdiğımiz ti- yatro sanatçısı Sefim Naşit Ozcan' ın anısına düzenlenen ödüllerin değerlendirme ve ödül- lendirme programı Li- ons Kulüpler Birli- ği'nın oluşturduğu halk jürisi tarafindan yapıl- dı. Sanatçının oğlu Na- şit Özcan, Ash Öngö- ren'le birlikte sunduğu gecede tören öncesin- de babasına yazdığı bir mektubu okudu. Öz- can, babasının Afife Ödülleri'nde en iyi yar- dımcı erkek oyuncu ödülü alırken söylediği "Ben bir tiyarro deni- şiyim, bekieyen derviş, muradma erermiş" sö- zünü hatırlatarak ken- disinin de babasının izinden giden bir tiyat- ro dervişi olacağını söyledi. Gecenin en çok ödül alan kurumu Şehir Ti- yarrosu oldu. En çok ödül alan oyun ise, en iyi yönetmen (Neşe Atakan), en iyi erkek oyuncu (Emrah Özer- tem), en iyi prodüksi- yon ödülleriyle tstan- bul Şehir Tiyatrosu ya- pımı 'Sabaha Az Kala' adlı oyun oldu. Yine aynı kurumun yapımı 'Çuı Sabahta', en iyi yerli oyun yazan (Nezi- he Meriç) ve en iyi ka- dın oyuncu (Hale Akm- h) ödülleriyle 'Sabaha AzKala'yı izledi. En iyi yardımcı er- kek oyuncu ödülü Sü- kan Kahraman (Hasır Şapka), en iyi yardım- cı kadın oyuncu Ash Seçkin (Hepsi Oğlum- du), en iyi sahne tasa- nmı Ethem Ozbora (Leenane'nin Güzellik Kraliçesi), en iyi kos- tüm tasanmı Nunülah Tuncer (Woyzeck), en iyi ışık tasanmı Murat tpek (Gün Uzar Yüz yıl Olur). en iyi oyun müziği Yannis Sa- oulis'e (Troilos ile Kressida)'e verildi. Gecede aynca 'Tîyat- roya bir Omür' başlığı altında tiyarro sanatına birömürverdikleri için Cüneyt Gökçer ve Su- na Pekuysal'a ve erken yaştaki başanlanndan dolayı genç sanatçılar Burak Davutoğlu ve Esra Ede'ye verildi. Karikatür ve siyaset • KüJtür Servisi - '7. Uluslararası Ankara Karikatür Festivali' dahilinde bugün Ahmet Taner Kışlalı Kültür Merkezi'nde saat 14.00'te "Karikatür ve Siyaset' konulu söyleşi gerçekleştirilecek. Yine festival kapsamında "Karikatür ve Siyaset" başlığı altında oluşturulan kitapta ise aralannda Nezih Danyal, Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Viladimir Kazanevsky, Tan Oral, Kâmil Masaracı, Peter Nieuwindijk, Izel Rozental'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve yazann bildinleri. karikarürleri yer alıyor. » tZDOB'da Napoliten Akşamı' • tZMİR (AA) - Izmır De\ let Opera ve Balesi, tzmir Sanat Evi'nde bugün ve yann 'Napoliten Akşamı' düzenliyor. Gecede soprano Birgül Su Ariç, mezzosoprano Belgın Tufan, tenor Ziya Elmacı ve Fırat Yalçınkaya; baritonlar Haldun Özörten ve Cengiz Sayın konser verecek. Piyanist Anrietta losifova'nın eşlik edeceği konserde Rossini, Cardillo, Tagliaferri. Falvo gibi bestecilerin eserleri sunulacak. Cevdet Kudret Ödülü • Kültür Servisi - Beş ayn dalda dönüşümlü olarak verilmekte olan Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, bu yıl denerne-inceleme-araştırma dalında verilecek. Ödüle Aralık 2000 ile Kasım 2001 tarihleri arasında yayımlanmış kitaplar aday olabilecek. Yanşmanın seçici kurulu Doğan Hızlan, Sami Karaören, Uğur Kökden, Emin Özdemir ve Afşar Timuçin'den oluşuyor. Ödül, Cevdet Kudret' in doğum tarihi olan 7 Şubat'ta verilecek. Başvurulann en geç 1 Arahk'a dek yapılması gerekiyor. (Cevdet Kudret Ödülleri, Amiral Engin Sok. Vaizoğlu Apt.No 8/5 Rumelihisan-îstanbul) 'Sanatta Beştiri' paneli • Kümır Senisi - İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, 'Sanatta Eleştiri' adlı bir panel düzenliyor. Perşembe günü saat 14.00'te İTÜ Taşkışla binası 109 No'lu salonda yapılacak panele öğretim üyesi, küratör ve eleştirmen Ali Akay, Prof. Dr. Seçkin Cılızoğlu, Prof. Dr. Jale Erzen, ressam ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Başkanı Mehmet Güleryüz, öğretim üyesi, küratör ve eleştirmen Ayla Ödekan ve yazar- eleştirmen Tahsin Yücel katılacak. "Türkiye'de her alanda olduğu gibi sanat alanında da eleştiri yokluğu bir gerçektir" saptamasından yola çıkılarak düzenlenen panelde eleştirinin tanımı, eleştirinin niteliği, "doğru" eleştirinin oluşturulması için yapılması gerekenler tartışılacak. Ömer Seyfeddin Hikâye Yanşmasi • Kültür Servisi - 2001 Ömer Seyfeddin Hikâye Yanşması'nın sonuçlan belli oldu. Birincilik ödülü 'Dedemin Sevdalan' isimli hikâye ile Zafer Altunkozaoğlu, ikincilik 'Ölümün Sulannda' başlıklı çahşmayla Sabahattin Özkan'a, üçüncülük de 'Raylar Cinnete Gider'le Hüseyin Karaca'ya verildi. 10 Mayıs Perşembe günü saat 20.00'de Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek ödül törenine Kültür Bakanı Istemihan Talay da katılacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear