23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
- 6 MAYIS 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Isparta'da Osman Honamlıoğlu, Isparta ll Tanm Müdür- lügü'nde veteriner sağ- lık teknisyeni oiarak ça- lışıyordu... ll Tanm Mü- dürü Ramazan Naz- h'nın talebi üzerine Is- parta Valisi Ibrahim Da- şöz'ün onayı ile kente 104 kilometre uzakta- ki Sütçüler ilçesinde "ihtiyaca binaen" ve sü- resi belirtilmeden ge- çici olarak görevtendi- rildi. Honamlıoğlu'na SütçüJer'de ihtiyaç kal- mamış olacak ki ara ay sonra geçici görevi bi- tirildi ve bu kez de yi- ne ll Tarım Müdürlü- ğü'nün yazısına daya- nılarak Tanm Bakanlı- ğı tarafından Muş Vali- liğj emrine atandı. Eşi kamu görevlisi {&%•, olarak Ispar- Sp!^ ta'daçahşan,iki A çocuğu lisede eğitimini sürdüren Os- man Honamlıoğlu, Ta- nm Bakanlığfndaki MHP'likadrolarveon- larla hesabına çalışan bürokratlar tarafından Isparta'dan Sütçüler'e ve sonra Muş'a niye gönderilmiş olabilir? Sorunun yanrb çok ba- sit; Osman Honamlıoğ- lu Isparta'da bir grup arkadaşıyla birlikte Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Derneği'ni kur- duğu ve yöneticisi ol- duğu için! Tanm ve Kö- yişleri'nin MHP'li Ba- kanı Hüsnü Yusuf Gö- kalp, aksini kanıtlasın şapka çıkartalıml Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - Gazetecilerin Meclis kulisine girmesi yasaklanmış... "Milletvekillerinin de gazete/ere girmesi vasaklansın!" O kurumuz Taner Alp'in gönderdiği tabloya göre Türkiye'nin dünya enflasyon liginde Su- dan'dan sonra ikinci sırada yer aldığını; Türkiye'de günde 16.2 trilyon liranın borç faızlerine gittiğini; Türk vergi sisteminin 102 kez de- ğıştirildiğini; Türkiye'de toplanabilen verginin yüz- de 51 'nin sabit gelirlilerden alındığını; toplam vergi- nin yüzde 66'sının iç borç faizlerinin ödenmesinde kullanıldığını; Türkiye'nin kişi başına yılda 16 dolar ile bilgi teknolojisi harcamasında Avrupa Birliği ül- keleri arasında en son sırada olduğunu ve Isviç- re'de bu rakamın 1000 dolan bulduğunu; nüfusu 70 milyon olduğu söylenen Türkiye'de yılda 3 bin 774 bılimsel makale yayınlanırken 6 milyon nüfuslu Is- rail'de 9 bin 167,16 milyon nüfuslu Hollanda'da 19 bın 598 bilimsel makale yayınlandığını; OECD ülke- lerinde ortalama 6 çalışan 1 emeklinin ücretini kar- şılarken Türkiye'de 1 çalışanın 2.4 emeklinin ücre- tini karşıladığını ve Türkiye'nin sosyal güvenlikte Canım Turkiyem OECD ülkeleri arasında sonuncu olduğunu; çocuk işçi oranında yüzde 24 ile Kenya, Bangladeş ve Ha- iti'den sonra Türkiye'nin dünya dördüncüsü oldu- ğunu; Türkiye'de çalışan gençlerin yüzde 54'ünün sigara, yüzde 6'sının alkol bağımlısı olduğunu ve yi- ne çalışan gençler arasında yapılan bir araştırmada yüzde 30'unun Ferdi Tayfur, yüzde 18'inin Müslüm Gürses, yüzde 8,8'inin fbrahim Tatlıses dinlediğini; Türkiye'de 200 bin sokak çocuğu olduğunu ve bun- lann 15 bininin Istanbul'da yaşadığını; insanlann birbirine güven duyması açısından Türkiye'nin Fili- pinler'den sonra yüzde 6 ile sondan ikinci sırada bu- lunduğunu ve Isveç'te insanlann yüzde 60'ının bir- birine güvendiğini; siyasal ve sivil özgüriükler konu- sunda yapılan bir araştırmada Türkiye'nin 191 ülke arasında 136'ıncı geldiğini; Devlet Güvenlik Mahke- melerindekı 10 dosyadan 6'sının faili meçhul oldu- ğunu ve Diyarbakır'daki faili meçhul dosya sayısı- nın 11 bini bulduğunu; Türkiye'nin dünyada kişi ba- şına alkol tüketiminde üçüncü, sigara tüketiminde dördüncü olduğunu; son üç yılda uyuşturucu kul- lanımının yüzde 350 arttığını; 52 ülke arasında ya- pılan rüşvet araştırmasında Türkiye'nin sekizinci geldiğini; Türkiye'de günde üretilen ortalama 66 mil- yon ekmegin 12 milyonunun israf edildiğini; Türki- ye'nin dünyada en çok resmi tatil yapan üçüncü ül- ke olduğunu; bir öğretim üyesine düşen öğrenci sa- yısının Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde 1647, Is- tanbul Teknik Üniversitesi'nde 44 olduğunu; ağaç kesiminin bu hızla devamı halinde 2020 yılında Tür- kiye'de kesecek ağaç kalmayacağını; Türkiye'nin 2000 yılında Guiness Rekorlar Kitabı'na "para biri- mi en düşük ülke" olarak girdiğini biliyor muydunuz? Türkiye, kendisini bu hale getirenlerle gurur duyuyor! SESSÎZSEDASIZ(l) miRjKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(§yahoo.com Medya piyasalara sahte umut pompalıyor; yalanın bını bir para! Sosyal Sigortalar'ın yeni amacı Sosyal Sigortalar Kurumu, prim ke- sintisinde ücret tabanını 210 milyon liraya, tavanı ise 1 milyar 50 milyon li- raya yükseltti. Buna göre tavandan prim ödeyen bir çalışanın ücretinde 72 milyon lira azalma oluyor; işverenin ödediği pay ise 108 milyon lira artıyor. Bir başka açıdan, yeni uygulamay- la Sosyal Sigortalar Kurumu, tavan ücret üzerinden işsizlik sigortası pa- yı dahil çalışandan 168 milyon, işve- renden 252 milyon lira olmak üzere toplam 420 milyon lira kesinti yapıyor... Yılda yaklaşık 5 milyar lira... Sosyal Sigortalar Kurumu'na yılda ödenen 5 milyar liranın karşılığında ise çalışan ne alıyor? Sağlık hizmeti olarak hastane kuy- ruğu ve emekli olduğunda en fazla 200 milyon lira maaş! Bir sigorta şirketine gitseniz ve yıl- da 1 milyar lira prim ödeseniz, başı- nız ağndığında en lüks hastanede si- ze özel oda açarlar! Yine yılda üç-beş milyar lira prim ödeyerek özel emeklilik sigortası yap- tırsanız, birkaç yıl sonra emekli ma- aşı olarak neresinden baksanız ayda 200 milyon liradan fazlasını alırsınız... Bu durumda, Sosyal Sigortalar Ku- rumu'nun ne yapmak istediği belli oluyor gibi: Işverenleri sigortasız işçi ça- lıştırmaya özendirmek; çalışan- lan da işverenle anlaşıp sağlık ve emeklilik için özel sigorta şirketlerine yönlendirmek. ?A ÇED KOŞESl OKTAY EKtNCt f Bir 'Aynlığın' Tragedyası... Birbirlerine "yakınlık" duy- malarına rağmen buna engel oluşturan değışik nedenler yü- zünden "uzak durmaya" çalı- " ; şanıkiinsandüşünün... Heleyı- ?' nehepbirbırlerinidüşünerekya- ^ şadıklan halde "ayn davran- -î mak" zorunda kalıyorlarsa.... 1980'lenn ortalanydı... "Mi- -J mariık" ile "şehircilik" arasın- ," dakı bugünkü "duvarın" ilk .e örülmeye başlandığı yıllardı... \[ Izmir'dekı bir şehircilik sempoz- jjı yumunda, bu ıkı "dost" mesle- -£ ğın çok geçmeden, işte o iki "ta- .« lihsizsevdalının"durumunadü- şeceğmı söylcmıştım.. Bu ben- n zetmeyle sunduğum; "Mimar şehircinin, şehirci de mirnann can yoldaşıdır..." temalı bildiri- mı de şöyle noktalamıştım: "Kentlerimizin hem kimükli hem de çağa uvgun gelişmesini istiyorsak, mimarla şehirciyi zorla ayıran bu duygusuz süre- ci hemen durdurmalıyız." ••• Şimdi. geçen 15 yıla baktığım- da. korktuğumun "hızla" ger- çekleştığını görüyorum... Üste- lik "spekülarif niyetlerle" de durmadan körüklenen bu aynlı- ğın. ıkı can yoldaşıyla birlikte kısıtlamalannı istemeyenler" oluyor... Sözün kısası, ikı sevdabyı zor- la, "ayn davTanmaya" sürükle- yenler, bu bırlıktelıkten doğacak "gözellikleri" imar çıkarlan önünde engel görenlerdir... Kent- lerimizin "pFanü" (!) kesimle- nnde bile egemen olan "çirkiıı- liğin" temelinde işte bu yattığı gibi, "projeli" bınalann da ken- ti tahrip etmesinin ardında yine aynı aynlığın yarattığı "davra- nış bozukluğu" var... ••• 1990'lann başlannda tstan- bul'a gelen eski İlIA (Uluslara- rası Munarlar Birliği) başkanı ve tngiliz lordu Rod Hackney şu- nu söylemişti: "Dünyada artık ruhu olmayan, kalbi atmayan şehirler var. Çünkû mimarla şehircinin birlikte olduklann- da duyduklan heyecan, o ken- tin yapılarına ve planlarına yansımıyor..." 1970'lerde de ünlü Sovyet şe- hircisi ve mimar Posokhin de kitabında şunlan yazmışti' "Mi- marhkla şehir planlaması ara- sına bir çizgi çekmek isteyen- ler çoğalıyor... Oysa bu çizgi- nin nereden geçeceğini bula- Burada şehirci de var, mimar da... Ama, "birlikte" değillerse?.. lo kentlerimizı de kendi benlikleri- "I ne "yabancılaştırdığım" her- "^ kes görüyor... ^ Yine bu dayanılmaz aynlığı, -i( derinlıği olmayan bir sözde "uz- ' c manlığa saygı" (!) adına "bö- _n lücü yasalara" bağlayan çıkar- 9î cı sıyasılere koşut olarak, kimi üniversitelerin de "bölücü eği- tim programlanyla" kökleştir- melenne ise ses çıkaran yok. Oysa, mımarlıkla şehirciliğin 'kucaklaşmasını" önleyen bır eğitımın sonucunda ne mimar kente "şefkatle sanlarak" tasa- nm yapabilıyor, ne de plancı, ay- nı kentin "mimari duygulannı" hissederek yarınlara taşıma ye- tısıni kazanabiliyor... Çünkii mimar, başını sadece "parsele" gömünce, kentin gü- zellıklerine göre değil, o parse- lın rantına göre bina yaptırmak isteyenlerin talepleri karşısında daha da "yalmzlaşıyor"... Şehirci de imar kârarlannı ken- tin mimari dokusunu gözeterek değil, sadece "yoğunluk hesap- lanna"' göre belirleyince, bun- dan da yine kazançlı çıkanlar, "külrürel kimliğin ve peyzajm sürdürülmesi için gerekÜ imar bilmek bile çoğu kent için mümkün değildir..." Ne var ki bu çizgiyi Türkiye'de öylesine acımasızca çektiler ki mimarla şehircinin iç içe geçmiş "ütopyalarını" bile adeta han- çerlediler... Işin dramatik yanı da, kimi yürekleri körelmiş mi- marlar ve şehirciler, bu "ope- rasyonun" ardındaki rant bek- lentılerinden "nemalanmak" uğruna, "ayrüık şarkılarını" bile hüzünle değil, "neşeyle" söylemenin "buruk gülümse- meleri" içindeler... Peki,buinsanındoğasına daay- kın "tragedya" daha ne kadar sü- rebilir?.. Ben inanıyorum ki tüm engellere rağmen sonu yakındır. Çünkü, ne mimarlık "şehir- siz" kalmaya artık daha fazla katlanabilir ne de şehircilik "mi- marlıkla el ele tutuşmadan" rantın baskısım göğüsleyebilir. Ya kentlerimizden yükselen "çığjık"?.. Hangi toplumun gön- lü, bu aynhğın yarattığı tahriba- tın "ölümcül çırpınışlarına" böylesine birkayıtsızhk içinde da- ha uzun yıllar dayanabilir ki?.. Oekinci@cumhuriyetcom.tr. HAYVANLAR ISMAIL GVLGEÇ igulgec(q yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK jençfeşfneyt fv/ o/* j y«ü~ın/ onsekiıt dv/urdok Jtnç. 5 •::.- i- ., ••; ¥! ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACI HARBt SEMtH POROY semihporoyûı yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Mayıs GÖRİNG'İN TESLİM OLUŞU.. 19+S'TE 6U6ÜN,HAZİ ALMAAIYA'SlfiJIN EN ÖMEMLİ YÖA/ET7C/L£/e/A/D£/\/ HEKMAfJN 6ÖBİMG, AME&İKAN KüVVETl£#İHE TESL/U OIMUÇTU.. NAZl (VVASyOAlAl. SOS- yAUST) PAGTİSİtoE 192Z 'OE SİÜMİÇ OLAAJ tt. DÜHYA SAVAÇt SteAStNOA ALA4AA/ MAl/A LEftİNİN (LUFTUfAFFZ) 8AÇ/NDA MT HİTLER'fH LU OU&UMUNMYDt. BİK UYUfrVBuCi/ MADDC 7UTKU- AIU VE HASmUK O£B£C££lAJDE GÖSTEJ&Ç MERAk&JSI OLAAJ SÖ/tİAJS, AfJCAH SAM4Ç/N SON GÜMLEJSJHO€ GĞZOEAJ DtjfÜyOR, HİTL&Ç'rAJ WCİY£TtjAKie£İAtD€ OE VEK ALMVORPU. >MA£ALAAJ£XKT>I/U SOMBA, NÜBNSBee MAHKEMESİUDE VABSILAUIP ÖLÜM C£ZA£f*JA . eprne/CM/ş AMA 'A/FAZ&AM BiR sece ÖNC£, SAKLAPfĞt StMNÜRLÜ f*4PO4 //V- PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU 'Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden' Onu, birçokları gibi ben de ilk kez bir gaze- tede yayımlanan, 1968 yılı Haziran'ındaki 'iş- galgünleri'nde Istanbul Üniversitesi'nin sena- to toplantı odasında, çevresi öğrencilerle sarı- lı, bir masanın üzerinde saz çalarken çekilmiş fotoğrafıylatanımıştım. Rüzgârın 'bizdenyana' estiği o coşkulu günlerde yirmi üç yaşında bir hukuk öğrencisiydi Rahmi Saltuk. Çalıp söy- lediği türküler o gün bir ses yükselticisinden üni- versite bahçesine yayılmış, ondan sonra da, -Celal Başlangıç'ın deyişiyle-, 68 Hareketi'nin 'resmi türkücüsü' olmuştu. Elinde sazı o fakül- te senin, bu fakülte benım koşuşturuyordu... İki ay sonra, 24 Ağustos 1968 günü Beyazıt'taki büyük mitingde Çetin Altan konuşurken üzer- lerine saldıran faşistlerden zor kurtarmıştı ca- nını... 'Milliyetçi gençlik'm solcu kıyımına giriştiği, dal gibi fidanların birbiri ardınca kırılmaya baş- ladığı günlerde Umur Bugay'ın önerisi üzeri- ne Halk Oyunculan'nın sahneye koyduğu 'Pir Sultan Abdal' oyununda 'ozan' rolünü üstlen- mişti. Tıyatronun çıktığı Tunceti turnesinde olay- lar çıkmış, oyunun tüm kadrosu gözaltına alı- nıp dayaktan geçirilmişti. O Tuncelili olduğu için ayrıca 'özel muamele'ye tabi tutulmuş, ye- diği dayaklann yanı sıra bir de bıyıkları yolun- muştu... Pir Sultan'dan türküler okuduğu ilk 45'liğini çıkarması da o zamanlara rastlıyor... Bizim kuşağın 'teslim a/;namayan/ar'ındandır Rahmi Saltuk. Babadan aldığı Pir Sultan aşkı, üniversitede Fikir Kulübü üyeliği, sonra Türki- ye İşçi Partisi... Baskınlar, kovuşturmalar... Ik- tidarlarla yıldızı 33 yıldır hiç banşmamıştır... ••• 12 Mart Darbesi'nden sonra yurtdışına çık- mış, Avrupa'yı dolaşmaya başlamıştır. Bizim de ilk yüz yüze karşılaşmamız, 1972 yılında Al- man Sendikalar Birliği'nin düzenlediği 45 gün- lüktumenin duraklanndan biri olan Nümberg'de- dir zaten... Az değil, tam otuz yıl geçmiş... Ne var ki, her şeyin, ama her şeyden önce de in- sanlann değişip başka hayatlara kaydıkları o uzun yıllar içinde inancı, direnci, duruşu gibi se- vecenliği de değişmemişti onun... Geçen hafta, Aziz Nesin Vakfı'nın 'Çocuk Cenneti'nde kutlanan 23 Nisan Şenliği'nin dö- nüşünde Çatalca-Selimpaşa arasında o, eşi, oğulları ve Erol Özkök'lerle bol rüzgârlı biryaz- lık lokantada verdiğimiz molada rakı kadehle- rimizi kaldırırken, bunca değişebilirliğe inat, değişmeyenlere ne kadar çok şey borçlu oldu- ğumuzu düşünmüştüm... Eğer Ruhi Su'lar, Ne- simi Çimen'ler, Hasret Gültekin'ler, Sadık Gürbüz'ler, Rahmi Saltuk'lar değişip çıkıverse- lerdi hayatlarımızdan Pir Sultan Abdal'ı, Kara- caoğlanı şimdi tanıdığımız gibi tanıyabilir miy- dik? Hasan Hüseyin'ler, Ahmed Arrf 1 ier nasıl türküleşirierdi? Bir şeyler eksik olmaz mıydı yaşamımızda? 1975 yılında çıkardığı 'Dosttan Dosta'danbu yana sanınm sekiz albüm yapmıştı Rahmi Sal- tuk. 'Açılın Kapılar Şaha Gidelim', 'Türkülehn Dili', 'Terketmedi Sevdan Beni', 'Hadi Gülüm- se', 'HoyNare', 'Dostlara Çağn', 'Yenice Yol- lan'... Adını Ahmed Arif'in bir şiirinden alan son albümü 'Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden' ise geçen günlerde çıktı. ••• Bugün 6 Mayıs... Deniz Gezmiş, Hüseyin Inan, Yusuf Aslan 29 yıl önce bugün koparıl- dılar bizden... Son sözleri "Bağımsız ve de- mokratik Türkiye" oldu... Türküler söyleyerek gittilerölüme... Bugün, Rahmi Saltuk'un türkü- lerini, Ahmed Arif'in ezgilerini dinleyerek ana- cağım onlan... 'Hani Kurşun Sıksan Geçmez Ge- ceden'de, 'Hasretınden Prangalar Eskittım'de, 'Terketmedi Sevdan Beni'de eşlik edeceğim seslerine... En güzel türküler, en güzel şiirler adam gibi yaşanan hayatlarla adam gibi ölünen ölümler için okunup söylenmemiş mi zaten? Faks: 0212 - 723 84 97 (e-posta: dkavukcuoglu(« tuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 11 I I 21 I I3 I l J 4 5 6 7 8 U I I 9 2 3 4 5 6 7 8 9 S0LDA1NSAĞA: 1/ Istanbul'un bir semti. 2/ ll- geç... Deniz su- vunda, deniz bıtkılennde, doğal tuzlarda 4 bulunan kımya- sal element. 3/ 5 Fırat Irma- - ğı'nın iki ko- lundan biri... 7 Tanrıtanımaz. 4/ Şanhurfa- ö Gazıantep ka- g rayolunda bir dağ... Uğraş. 5/ Gece gündüz eşıthğı. 6/ Es- -j kı bir siyasal partımızın „ kısayazılışı... Yaprak- ^ lan salata olarak yenen 3 baharlı bir bitki. 7/ Bir 4 işıyaptırabilmegücü... 5 Bo'lluk,varlıkverahat- lık içinde yaşama. 8/ b Kullanmasüresı... Yel- 7 kenlı gemilerde, gabya 8 çarmıklanru ana direğe g bağlayan kısa çarmıîc- lar. 9/ "Korkunç güzel, erkek hemşire" örneklenn- de olduğu gıbı, birleşemeyecek ters kavramlann bir arada kullanılmasına verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Nefes, soluk... Bir şarkının ya da bir filmin dene- me kaydı. II Eski dilde düşman... Çamaşınn az kirli suyu. 3/"—1 mihrü vefayı kim okur, kım dinler"(Kâ- mi)... Adale. 4/ Merkür gezegenine verilen bu- baş- kaad... Borusesi. 5/ "Haldun—": Yazanmız. 6/Çem- berin çeyresinin çapına oranını gösteren sayı... Boğa güreşçisi. II Avuç ıçı... Özel bır mantarla keçı ya da inek sütünün mayalanmasıyla hazırlanan ekşı ıçecek. 8/ Polkayı andınr bir dans... Telefon sözü. 9/ Vücut ısısı... Kurnaz, cın fikirh. Y A T A Ğ A N | S A V A L | S A B A T A B A K A •0 K A L A C A 1H A L Ğ | K A H Y A | 1 A S A •Y A T A K N A •H A T 1 M E •B 0 A | A M A N S A K L 1 K E N T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear