Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2001 PERŞEMBE
14 KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr
Erol Keskin 'Herkes Kendi Evinde'yi gerçek bir Türk filmi olarak nitelendiriyor
"Ben bir aktörün
yorum
kavramından çok
hatta ve hatta
tamamen varatıcı
olarak; yani soyut
bir önemi olan
rolü bedeninden
geçirerek tensel ve
tinselbir
olgunlaştırma Ue
betimlediğini
kabul
etmekteyim. Bu
açıdan Nasuhi, bir
yaşam olarak
ortadadır."
(Fotoğraf:
UĞUR DEMİR)
ırakbktan vazgeçmeyen usta
NAÇALİDİS
Göç, kimine göre yenı bir yaşamın ilk umut-
lannı verse de genelde mutlu sonla bitmiyor.
'Herkes Kendi Evinde' filmı de 21. yüzyılın
göç trafiği ve yeni umutlar için seçilen kaçış
teması üzerine kurulu. Semih Kaplanoğlu'nun
yönettiği filmde tiyatro dünyasının duayenle-
rinden Erol Keskuı'in canlandırdığı Nasuhi,
sosyalizm uğruna 58 yıl önce SSCB'ye git-
raiş. SSCB'nin dağıhşı ile yeniden çocuklu-
ğunu geÇırdığı eve dönen yorgun bir savaşçı.
Keskin. canlandırdığı Nasuhi karakteri ile Is-
tanbul Film Festıvali'nde EniyiErkekOyun-
cu dalındaki ödülü SavaşDincer'le paylaşmış-
tı.
- Canlandırdığmız Nasuhi karakterini nasıl
yorumluyor sunuz?
EROL KESKİN - Nasuhi. bir karakterden
çok: bir tıp olarak değerlendirilmelidir... Çün-
kü bir sürü karakteri içerebilecek yoğunlukta
bir nicehk ve niteliğe sahip. Çevremize şöy-
le bir göz gezdirirsek bu yaklaşımın ne denli
doğru ve sağlıklı olabileceği anlaşılır.
• "Gençlerle oynamak benim için özellikle geçmişimle yaptığım
sonsuz hasaplaşmaya ışık hüzmeleri tutan bir buluşmadır. Kaldı ki
oyuncu ne kadar yaşlansa da 'insan oyuncu' olarak hep acemidir ve
bir rol yaratısına girişirken de 'çırak'tır."
Yorumlama konusuna gelince... Ben bir ak-
törün yorum kavramından çok hatta ve hatta
tamamen yaratıcı olarak; yani soyut bir öne-
mı olan rolü bedeninden geçirerek tensel ve
tinsel bır olgunlaştırma ile betimlediğini ka-
bul etmekteyim. Bu açıdan Nasuhi, bir ya-
şam olarak ortadadır. Filmi görmek lazım.
Oyuncu yaptığım anlatmaz, oynar ve göste-
rir. Ne gördünüzse, bence odur Nasuhi.
'Beden dili geniş kapsamlı meseledir'
- Filmde yer alan Selim karakteri bugûnön
gençtiğine bir göndermeyajMvor. Peki Nasuhi'nin
doğduğu eve dönmesi bir nevi sosyalizmin çö-
küşünü mü simgeüjor?
KESKtN - Hayır! Nasuhi'nin yanırgısını
sımgelıyor. Yanılgılı bir göçü; bir geriye doğ-
ru göçü anlatıyor. Daha doğrusu çok geç ka-
lınmış bir göç olduğunu ifade ediyor.
- Daha önce sizin de senaryo çahşmalannız
olmuştu. Göç teması 21. yüzyıl için ne kadar
gûncel?
KESKtN - Göç ve göçerlilik çobanlık dö-
neminden beri insanın yakasına yapışmış bir
derttir. Kaçınılması çok güç bir kaçıştır.
- Peki ya genç oyuneular?..
KESKİN - Bu güzel bir rastlaşmadır... Be-
rum için özellikle geçmişimle yaptığım son-
suz hesaplaşmaya ışık hüzmeleri tutan bir bu-
luşmadır. Kaldı ki oyuncu ne kadar yaşlansa
da.. 'insan oyuncu' olarak hep acemidir ve bir
rol yaratısına girişirken de hep 'çırak'tır. Ya-
ni kısaca Anna'dan da Toiga'dan da hiç far-
kım yoktu işe başlarken.
- Beden dilinizi filmde çok iyi kullaruyorsu-
nuz. Tıyatrocu künliğiniz, sinema oyunculuğu-
nuza nasıl yansıdı?
KESKtN - Beden dili geniş kapsamh bir
meseledir bır aktör için. Bir insanın 'günlük
yaşayış'ının ötesinde bir 'günlûküstü yaşayış'
arz etmektedir. Gerek sessel gerek gösterge ola-
rak... Bu da gösteri alanı olarak sinemadır, ti-
yatrodur diye parçalanmamalıdır. Yoksa işin
özünde yanılgıya düşülür.
-Türksinemasını nasıldeğeriendirryorsunuz?
KESKtN-Öncelikle şunu söylemek istiyo-
rum: Çok sık sinemaya giden bır ınsan deği-
lim. Gördüklerim arasında iyı olanlar da var
başansız olanlar da. Şunu tahmin ediyorum
ki genelde iki alternatif var. Konularaym şey-
ler üzerinde dolanıyor. Ya çok arabesk ya da
bizim ötemizde bir postmodernizm katılıyor.
Yani Batının bile pek yüz vermediği fazla
Amerikanvâri gösterimler oluyor. 'Herkes
Kendi Evinde', bence gerçek bir Türk filmi.
Bu ülke insanlannın ve gençliğinin meselesi-
ne soğukkanh ve nötr bir yaklaşımla bakıyor.
Türk sineması dünya sınemasının bir parça-
sıdır. 'Herkes Kendi Evinde' de Türk sinema-
sının bir parçasıdır.
Doğumgünü
için topluma
açık bir planı
olmadığını
söyleyen
ünlü müzisyen
Bob Dylan'a
armağan
olarak
Türkiye'deki
hayranlan
Marmaris
Hisarönü'nde
bir parti
verecekler.
Bob Dylan 60 yaşında
KûltûrServisi-Folk rock'ın ku-
rucusu, altmışlardan günümüze
dek süren müzik yaşamında daha
çok bir 'ozan' olarak nitelenen Bob
Dylan. bugün 60 yaşına gıriyor.
Bob Dylan, doğumgününde top-
luma açık bir planının olmadığını
söyledi. Ama Türkiye'deki hay-
ranlan onun doğumgününü kutla-
mak için Marmaris Hisarönü'nde
bir parti verecekler.
Dylan'a ellinci doğumgününde
Loudon YVainwright III, 'Talking
New Bob Dylan' adlı bir şarkı yaz-
mıştı. Belki altmışıncı doğumgü-
nü için de bir şarkı yazılır.
Ünlü müzisyen için bu yıl ol-
dukça parlak geçti. 'Tune Out of
Mind' adlı şarkısıyla Oscar alan sa-
natçı ikı haftalığına ara verdiği tur-
nesine de 24 Haziran'da Norveç'te
vereceği konserle devam edecek.
Bu yıl bir de biyografi yayın-
landı Dylan üzerine. Hotvard So-
unes'in kaleme aldığı biyografi
'Dovvn The Highway' adını taşı-
yor.
Gerçek adı Robert Allen Zim-
merman olan Dylan. 24 Mayıs
1941 'de Minnesota'da, Amerika'ya
göç eden Yahudi bir Rus ailenin to-
runu olarak dünyaya geldi. Ileriki
yıllarda şiirler yazmaya ve kendi
kendine piyano ve gitar öğrenme-
yebaşladı. EhisPresley. JerryLee
Levvis'den etkilendı ve onlann par-
çalannı lise yıllannda kurduğu
grupta yorumladı.
Minneapolıs'te üniversiteye baş-
ladığında ise artık RobertJohnson,
Hank VVilliams ve VVoody Guthrie
gibi blues, country ve folk müzik
ustalannı dinliyordu. Bu yıllarda
Bob Dylan adını kullanmaya baş-
layan Dylan, ilk albümünü, 'Bob
Dylan' adıyla Mart 1962'de piya-
saya çıkardı. Ardından. 1963'te
ikinci albümü 'TheFreewheeKng'i
çıkaran Dylan. müzik tarihine ge-
çen 'Blowin in the VVTnd' ve 'A
Hard Rain'sA-Gonna Fall' adlı ıki
parçayı armağan etti. 'The Times
They A-Changin'le aynı adı taşı-
yan üçüncü albümünde yer alan
Dylan'ın artık iyice belirginleşen
müzik çizgisi, farklı ses renginin
yani sıra şarkılannda yer verdiği
filozofik hayat görüşü ona binler-
ce hayran kazandırdı.
Joan Baez ile birlikte folk mü-
ziğin kral ve kraliçesı olarak anıl-
dı. 1965'tefolk-rock olarak bilinen
türü keşfetti ve 'Bringjng It AI1
BackHome' adh yan elektronik ya-
n akustık ses özellikleri taşıyan
albümünü kıtlelerle tanıştırdı. Bu,
pop tarihinde bir dönüm noktası
oldu. inanılmaz bir ilgi gördü.
Modern Folk Üçlüsü bugün saat 21.30'da Babylon'da
Gelenekselden çağdaşa
CUMHUR CANBAZOĞLU
1970'lerde tek sesli halk müziğini
çoksesli hale getirmekle işe başla-
yan. Anadolu'yu konserlerle, yanş-
malarla dünyaya taşıyan Modern FbDi
Üçlüsü uzun aradan sonra özgün kad-
rosuyla yeniden bir arada. Doğan
Canku, Ahmet Kurtaran ve Selami
Karaibrahimgil dün akşam Iş Sanat
Kültür Merkezi'nde çaldıktan sonra
bu gece de saat 21.30'da Babylon'da
sahneye çıkacak.
Dile kolay, tam 32 yıldır Modern
Folk Üçlüsü müziğin içinde ve üret-
tıkleri hâlâ ilk günkü lezzetiyle, taze-
liğiyle kulaklarda. Grubun uzun yol-
culuğundan ana hatlanyla çıkabilecek
özet şöyle: Önce Doğan Canku, Esin
Afşar'la tanışıyor ve babası Seref
Canku'nun Anadolu'nun çeşitli yer-
lerinde gezerken yaptığı derlemeleri
birlikte değerlendiriyorlar. Bu ikili-
nin atılımı taraftar buluyor ve girişim-
leri Batı'daki folk arayışlannın bir
uzantısı olarak Türkiye'de doğan halk
müziğini modernleştirme akımına
büyük güç katıyor. Ardından Canku,
Kurtaran ve Karaibrahimgil'le Mo-
dern Folk Üçlüsü'nü kuruyor; Türk
halk müziğini, klasik Türk müziğini
polifonize edip dünyaya tanıtmayı
amaçhyorlar.
Bir tarafta Banş Manço, Cem Ka-
raca, Moğollar gibi kentsoylu genç-
ler Anadolu'nu ezgilerini rockla, me-
gapolleşmeye başlayan büyük yerle-
şim merkezlerine taşırken Modern
Folk Üçlüsü de bu yapıtlardaki me-
lodiyi bozmadan üzerine armoniyi
koymaya çalışıyor. Halk müziğini
modernize ederek milyonlarca insa-
na daha ritmik. renkli, çağdaş yorum
sunuyor ve bu çaba en az rockçılar ka-
dar destek alıyor. Grup, TRT Denet-
leme Kurulu'nun sansürüne karşın
çok seviliyor, plakları kapışılıyor.
Ancak an kovanına çomak soru-
yorlar; birtakım isimlerin devletin
radyo ve televizyon arşivinde büyük
kıskançhkla, gözü gibi sakladığı ha-
zineye uzanıyorlar, bunlan Batı armo-
nisiyle seslendiriyorlar. Olacak iş de-
ğil, geleneğe aykın; bir yolunu bulup
akıma dur deniliyor ekranda ve mik-
rofonda. TRT Denetim Kurulu bü-
üziğimizi evrenselleştirme yolunda
önemli adımlar atan Modern Folk
Üçlüsü'nün ürettikleri, 32 yıldır ilk
günkü lezzetiyle, tazeliğiyle kulaklarda.
tün parçalannı yasakhyor grubun.
Ilginç bir durum ortaya çıkıyor;
devlet, Modern Folk Üçlüsü'nü ülke-
yi temsil için yurtdışına müzik elçi-
si diye göndenyor, ama kendi radyo
ve televizyonuna çıkarmıyor. Yeni rü-
rün tutması halinde, onca halk müzi-
ği sanatçısının ekmeksiz kalmasının
böylece önüne geçiliyor.
Üçlünün zengin serûveni
Modern Folk Üçlüsü inatla yoluna
devam ediyor; sonra klasik Türk sa-
nat musikisi çoksesli yorumlamayı
başanyor. 1974'te Canku, Hacettepe
Üniversitesi"nde kurulan Müzik ve
Güzel Sanatlar Bölümü'nde müzik
direktörlüğüne başlarken grup 40 Yıl
Sonra adlı albümle yerli pop tanhin-
de yepyeni bir sayfa açıyor.
O dönem Ecevit ile sloganı 'Ak
Günler' çok moda; Canku kalkıyor.
Ecevit'in Takalar adlı şiirini besteli-
yor. Bu arada grup, Eurovision'da
Türkiye adma yanşmayı da ihmal et-
miyor. Seksenlerin başında Canku,
solo bir şeyler üretmenin zamanının
geldiğine karar veriyor ve gitannı alıp
Köçekçeleradı albümünü hazırlıyor.
Bu çalışma, tamamen arabeske tes-
lim olmuş yerli popun yüreğine su
serpiyor. Bir süre sonra Sonsuza Dek
Ayniık adlı bır albüm daha yayımlı-
yor. Modern Folk Üçlüsü bünyesin-
deki çahşmalar konserlerle sınırla-
nırken Canku ağırlığını öğrenci ye-
tiştirmeye ve solo konserlere veriyor.
Ardından Karaibrahimgil. dışişlerin-
deki görevi nedeniyle yurtdışındaya-
şamaya başlıyor ve Modern Folk Ûç-
lüsü faaliyetlerine ara veriyor. Daha
sonra doksanlann ortasında Kurta-
ran ve Karaibrahimgil, aralanna Ha-
san CihatÖrter'i alıp Canku'suz gru-
bu yeniden ayağa kaldırmayı deni-
yor, ama birliktelik yürümüyor.
Modern Folk Üçlüsü'nü zirveye ta-
şıyan parçalardan oluşan bir albüm
1999'un sonlanna doğru yayımlanı-
yor. 'Müziğimizde Bir Doğru Nota
Ö>1disü' adı verilen albüm, başta Can-
ku olmak üzere müziğımizi evTen-
selleştirme yolunda önemli adımlar
atmış üçlünün serüvenini tüm zen-
ginliğiyle bugüne taşıyor.
Parlak öykünün devamı da var. Bu-
gün konserlerle, kim bilir, yann yep-
yeni bir albümle.
IŞILDAK YE YELPAZE
ATtLLA BİRKÎYE
İlk Anti-Emperyalist
Roman'
19 Mayıs 1919, Bağımsızlık Mücadelesi'nin sıç-
rama noktalarının en önemli tarihidir. Bu tarihte
başlayan kanla yazılmış serüvenin önemli sıçrama
noktalanndan biri de hiç kuşkusuz ki Sakarya Sa-
vaşı'dır.
Kazanılan zafer, Yunan ordusunun geriye çekili-
şi, bir ülkenin bağımsızlığına çok yaklaştığını gös-
termektedir.
Halide Edib Adıvar, "Sakarya Ordusuna" ithaf
ettiğı Ateşten Gömlek adlı romanını Kurtuluş Sa-
vaşı sırasında kaleme alır. Roman ilkönce Ikdam ga-
zetesinde tefrika edilmiş (Haziran 1922/Ağustos
1922); bir yıl sonra da kitap olarak yayımlanmıştır.
Halide Edib, romanın başına "Yakup KadriBey'e
Açık Mektup" başlıklı bir "açıklama" koyar ve Ya-
kup Kadri'den hem özür diler hem de teşekkür
eder.
Yakup Kadri, Sakarya Savaşı sonrasında Tetkiki
Mezalim Heyetinde görevli olarak Anadolu'da Yu-
nan ordusunun "yaptıklannı" incelemiştir. Anka-
ra'ya döndüğünde kafasında "Ateşten Gömlek"
adlı "Anadolu romam" vardır. Kurtuluş Savaşı'nın
ateşini yazacaktır.
Bu düşüncesini Halide Edib'e açar. Ancak Hali-
de Edib, Yakup Kadri'den daha önce davranır ve
Anadolu'nun ateşini yazarak adına da Ateşten Göm-
lek der. Bu yüzden de kitabın başına, yukanda sö-
zünü ettiğim mektubu koyar. -
Yakup Kadri ise, romanından birkaç sayfa yayım-.
lamış (Dergâh, 1922, No: 18), daha sonra Halide
Edib'in önce davrandığını görünce vazgeçmiştir. On
yıl sonra romanını Yaban adıyla yayımlayacaktır.
Ateşten Gömlek, Kurtuluş Savaşı'nı konu edinen
ilk romandır. Kurtuluş Savaşı ilk anti-emperyalist sa-
vaş olarak da tanımlanır, ki doğrudur. (Mondros
gereğince ingilizler, italyanlar, Fransızlar ve Yunan-
lılar ülkenin dört bir yanını işgal etmişlerdir.)
Bu özelliğiyle de romanı, dünya edebiyatında ilk
anti-emperyalist savaşı konu alan "ilkroman" ola-
rak da tanımlamamız yanlış olmaz. Romanı, Cebe-
ci Hastanesi'nde başındaki kurşunun alınmasını
bekleyen, birayağı kesilmiş, acılar içinde kıvranan
Peyami'nin bıraktığı defterden izleriz.
Onceleri suya sabuna dokunmayan Hariciye me-
muru Peyami, uzaktan akrabası Ayşe ve yakın ar-
kadaşı Binbaşı Ihsan'ın da etkisiyle, onlarla birlik-
te Anadolu'ya geçerek Kuvâ-yı Milliye'ye katılır.
Ingilizlerin işgali sırasında Istanbul'un göbeğin-
de, Şişli sosyetesinde başlayan bu üç gencin se-
rüveni, bağımsızlık serüveniyle örtüşür; onlann öy-
küleriyle birlikte cephenin dehşetine de tanık olu-
ruz.
Ateşten Gömlek adı, savaşın vahşetini, ölümle-
ri, şiddeti, -aynı zamanda haklı bir mücadeleyi- im-
lemekle birlikte, "aşk"ı da imlemektedir.
"Peyami ile Ihsan, hastabakıcılık yapan hamşi-
re Ayşe'yi içten içe sevmeğe başlamışlardır. Bu aşk
her ikisi için de bir 'ateşten gömlek' olmuştur"
(Cevdet Kudret).
Halide Edib'in bütün yapıtlannt özgür Yayınlaffr
yeniden özenli bir biçimde yayımlıyor. Romanın (Ni-
san 1997), sonunda yer alan "Bugüne Bir 'Ateşten
Gömlek'..." başlıklı yazısında Selim lleri şunlan
yazıyor:
"Yetmiş beş yıl boyunca okunmuş, herhalde bir
dönemlerçok sevilmiş, çok etkilenilmiş bu roman,
yalnızca anlatımının ateşi, humması, buhranıyla
değil, 'anlattıklanyla' da bugün yeniden anlam ka-
zanıyor; yetmiş beş yıl sonra biz Ateşten Göm-
lek'e yeniden gereksiniyoruz.
Doğu ve Batı kültürlerinin sentezine ulaşabilmiş
Halide Edib, efsanevi konuşmacısı olduğu Sulta-
nahmet Mıtingi'nde 'hükümet'/er/n düşman, 'mil-
let'lerin dost olduğunu söylemişti. Geçen onca za-
man onun sözünü ne yazık ki doğrulamaya devam
ediyor, hükümetleh birtühü ferdin ezefîhürriyetmü-
cadelesinde' fertlere dost kılamıyor.
Belki bu yüzden ferdin sırtında hâlâ ateşten göm-
lekler var."
Beştirmen Hans Mayer ölttii
• BERLİN (AFP) - Almanya' nın ünlü
edebiyat eleştirmeni Hans Mayer, 94 yaşında
öldü. Thomas Mann. Bertolt Brecht ve Richard
Wagner hakkındaki eleştinleriyle bilinen
Mayer, kariyeri süresince birçok eleştiri kitabı
yayımladı. 1907'de Cologne'de doğan ve üst
smıf bir Yahudi ailesine mensup olan Mayer,
kendisini sosyalist olarak tanımlamıştı. 1933'te
Nazilerin Abnanya'da güçlenmesinden sonra
Fransa ve Isviçre'de sürgün hayatı yaşadı.
1945'te savaşın son bulmasıyla Almanya'ya
dönen Mayer, ölümünden sonra Leipzig'de
onursal vatandaşlıkla ödüllendirildı.
Doğançay rekora koşuyor
• Kültür Servisi - Burhan Doğançay'ın
Retrospektif Sergisi ve Vitra Sanat TIR Gezici
Sergisi 54.700 izleyici ile rekora koşuyor.
Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde
gerçekleştirilen Retrospektif Sergisı, 5 Nisan-
21 Mayıs tarihleri arasmda 11.700 kişi
tarafından izlendi. Vitra Sanat TIR aracıhğıyla
gerçekleştirilen 'Doğançay Çocuklar ve
Gençlerle' başlıklı gezici sergi ise 2300
kilometre yol katederek 43 bın öğrenciyle
buluştu. Sergiler 27 Mayıs'ta sona erecek.
Mükeppem Berk amsına konser
• Kültür Servisi - 'Borusan Kültür ve Sanat
Merkezi Etkinlikleri' çerçevesınde yann flüt
sanatçısı Mükerrem Berk anısına bır konser
düzenleniyor. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet
Konservatuvan Üfleme ve Vurmalı Çalgılar
Ana Sanat Dalı öğrencilennin gerçekleştireceği
flüt dinletisi Italyan Kültür Merkezi'nde saat
19.00A
da başlayacak.
Panflütustası Zamfir Antalya'da
• AIVTALYA (AA) - Pan flüt sanatçısı
Gheorghe Zamfir, şef Gürer Aykal
yönetimindeki Antalya Devlet Senfoni
Orkestrası (ADSO) ile Aspendos Antik
Tiyatrosu'nda bir konser verecek. Bu gece
gerçekleştirilecek 'Bahar Konseri'nde, 'Don't
Cry For me Argentina" (Benim için Ağlama
Arjantin) ve James Last'ın 'Bir Sonbahar
Rüyası' gibi popüler eserlerin yani sıra Ulvi
Cemal Erkin'in Köçekçe'si de seslendirilecek.