23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3© NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DSP'DE KURULTAY Bülent Ecevit'in rakibi kongrede yuhalandı, oğlu Yüce ise partililerden dayak yedi DSP'de demofcratik yasakTÜREYKÖSE ANKARA-DSP'nin 5. Ola- ğan Kurultayı'nda Başbakan Bülent Ecevit, 963 oy alarak yeniden genel başkan seçilir- ken karşısına aday olarak çı- kan Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt 86 oy aldı, 35 oy da geçersiz sayıldı. Adaylık baş- vurusunu yapmak için divana Notlar Yenibir İek adam 9 kurutayı BÜLENT SARIOĞLU ANKARA - DSP'nin 5. Olağan Kurultayı, yenı bir 'tek adam' kurultayı olarak tanhe geçerken Başbakan BülentEcevit'in karşısına a- day olarak çıkan Sema Piş- kinsüt salonda 4 özel koru- ma eşliğinde dolaşabıldi. Partililer. 'tahammülsüz- lüklerini' Pişkinsüt'ün oğlu Yüce'ye saldırarak da göste- rirken salonda uçurulan be- yaz güvercinler sembolik kaldı. Kurultaydan bazı il- ginç notlar şöyle: • Tribünlerde oturan par- tililerin arasına 3'er kişilik gruplar halinde sivil polisler yerleştirildi. 'Polfaiın' diye- rek belinde silahıyla salona girmeye çalışan bir kişi ya- kalandı. • Salon; tepeden sarkitı- lan beyaz güvercinlcrin ya- nı sıra, ağırlıklı olarak Ale- vi deyişlerinden esinlenen pankartlarla süslendi. • Sema Pişkinsüt tribün- de milletvekilerine aynlan yerde otururken milletveki- li arkadaşlan kendisinden uzak durmayı yeğledi. Ya- nında, oğlu Yüce ve delege olmayan üç yardımcısı dı- şında kimse bulunmayan Pişkinsüt, her işlem için kendisi dolaşmak zorunda kaldı. Bunun üzerine, des- tekçisi Rıdvan Budak yanı- na gelerek "Siz mümkün ol- duğunca yerinizden kalk- mayın" önerisinde bulun- du." • Pişkinsüt, PM'ye aday gösterdiği delege arkadaşla- nnın bile salona alınmadığı- nı söyledi. • Gündemin büyük bölü- münü VIP salonundan izle- mek zorunda kalan Pişkin- süt, konser, dans ve halay- larla disko salonunu andırân kurultayı terk ederken "tn- sanlanmızaçhkla mücadele ediyor, büyük hicap duyuyo- rum. Bövİe bir tabîoda oyun oynaülabiliyor. Partimin rö- ban daha fazla zedelenme- sin diye aynhyonım'' dedi. geldiğinde bazı partililer tara- findan yuhalanan Pişkinsüt, kurultayda konuşturulmadı. DSP'nin 5. olağan kurultayı, dün ASKİ Spor Salonu'nda yapıldı. Sema Pişkinsüt oğluy- la birlikte geldiği salonda mil- letvekillerine aynlan bölüme oturdu. Ecevit salona girerken diğer milletvekilleriyle birlik- te Pişkinsüt de kendisini ayak- ta alkışladı. Pişkinsüt, daha sonra Ecevitler'in yanına gide- rek 'Hoşgddiniz' dedi. Ecevit, kurultay konuşma- sında "Şimdi önümüzde bir he- defkakü, oda tek başına çoğun- lukiktidanolmak"dedi. "Tak- Ktçi değil, ulusal soku oldukla- ruu, hizipçüikk bölünmedikle- rini" vurgulayan Ecevit, "Umuduın yeni bir orta sol itti- fak kurulmasında yaüyor" di- yen Devlet Bakanı KemalDer- viş'e "Sohınhertürünübirara- ya getirmeye kalkışmak gibi ol- mayacak hayaOare kapdmadık. Birüğbnizi, doğrumı tutarhnğı- nun ve şeffafhğunızı öyle koru- yabildik'' karşıhğını verdi. Sema Pişkinsüt, adaylık baş- vurusu için divana geldiğinde bazı partililer kendisini yuha- DSP'de genel başkaobk yanşına katüan Sema Pişkinsüt, kongreye oğlu ile birlikte geldi. Pişkinsüt, yapamadığı konuşmasını basına dağıttı: Demokrasiye darbe SERTAÇEŞ ANKARA - DSP Genel BaşkanlığVna aday olduğu kurultayda konuşturulmayan Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, demokrasi istemine karşılık 'hiddet ve şiddet gördüğünü' belirterek "Banş güvercinkrinin uçurulduğıı DSP kurultayında, demokrasiye büyük bir darbe vurulmuşrur" dedi. Kurultay öncesinde hedefıni, "Deriye dönük düşünüyonım, amacım tarihe not düştnek, Miras bekleyen çocuk görünümünde ohnamalıyız'' diye anlatan Sema Pişkinsüt, karşılaştığı engellemeler konusunda. "SorgukmamH gereken DSP'nin sol olması ve parti olmasıy la Ugüi tabiodur. Demokrasi adma hepimiz biıük obnabyız'' görüşünü dile getirdi. Divan Başkanı'nın kendisini hedef gösteren anonslanna tepki gösteren Pişkinsüt, DSP'den aynlmayacağuu, partiyi büyütmek için çahşmaya devam edeceğini söyledi. Basına dağıttığı yazılı metne göre. Pişkinsüt, yapamadığı konuşmasında şu görüşlen dile getirmeyi tasarhyordu: • Bu kürsüdeki gücümü halkımdan ve parti tabanımızdan alıyorum. Halk rahatsız, durumdan memnun ve mutlu değil; halkıa bu konuma gelmesinde büyük siyasi sorumluluğumuz var. • Türkiye'nin iyi yönetilemediği son derece açık. Gelişmiş demokrasilerde, başansızlıklann siyasi bedelleri vardır. Ama biz hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam etmek istiyoruz. • Hakça düzen diye yola çıktık. Çalışanı emekliyi, çiftciyi, ensafi gerçek sanayiciyi, yani halkı mağdur ettik. Onlan suçladık, haklannı savunanlan "popüHst poNtika izöyorlar" diye eleştirdik. • Haksız kazanç elde edenlere engel olamadık. Devalüasyonla halkın yüzde 80 yoksullaşmasına neden olduk. Ülkede, sanayileşme ve üretim anlayışından uzaklaşarak tüketim ve rant ekonomisine dayalı bir yapıyı egemen hale getirdik. • Ülkede şeriat düzeni kurmak isteyenlerin yargılanmalanndan üzüntü duyduğumuzu kamuoyuna açıkladık. Bir tarikat şeyhinin Süleymaniye Camisi'ne gömülmesine onay verdik. • Son 20 yıl dikkate almdığında, geçmişın karamsarlığı, geleceğin ise umudu çağnştırdığını unutmamalıyız. Geleceği yalnız düşünmemeli. onu yaratmahyız. "Idare-i maslahatçılar gerçek devrimd olamazlar." Budak: DSP, babasmın mah değil Rıdvan Budak, listesinde yer aldığı Pişkinsüt'ün engeüenmesine sert tepki gösterdi. "Muiuüefetten yararlanma hakkını gösteremeyen, akdh iktidar otamaz. Siz toplnma rağmen siyaset yapıyorsunuz" diyen Budak. şu görüşleri dile getırdı: "DSP kimsenin babasının mah değfl. Bu partide kafanak bizim muradunızdır. Sayın Ecevit'in, 1971'de Inönü ile farklılaştığı gibi, bizim de şimdi kendisiyte farkhlaşmamız var. Kendisme de 'Bu siyasi listeyie, bu kadroyla Türkiye'yi refaha götüremezsiniz' dedik. Ülke, bu siyasi kadroyla hiçbir yere gjdemez. Bu kongrede bir eksiklik var: Kongre değişime öncii olmalıydı. Halkın tümü şikâyetçi, siz diyorsunuz ld her şey iyi. Çoğulculuğa nereye kadar karşı çıkacağK." \t-Ti larken, bazılan da alkışladı. Kongre divanı, ilan edilen gün- demde yer almadığı gerekçe- siyle Pişkinsüt'e konuşma izni vermedi. Pişkinsüt, bunun üze- rine hükümet komiserine yazı- lı bir dilekçe ile başvurarak ko- nuşma yapmak istediğini bil- dirdi. Hükümet komiseri ise yetkinin divanda olduğunu bil- dirdi. Yeniden protokole dönen Se- ma Pişkinsüt ve oğlu Yüce, VIP salonunun girişinde düzeni sağlamakla görevli olan mavi gömlekli parti görevlilerinin saldınsnıa uğradı. Partililer, "Sen buraya gireınezsin'* diye- rek kolundan çektikleri Yüce Pişkinsüt'ü yumruklarken Se- ma Pişkinsüt de kısa bir tartak- lamayla karşılaştı. Güvenlik görevlileri, partili gençleri uzaklaştırdı. Pişkinsüt listesini çekti Pişkinsüt'ün 40 kişilik PM listesinin başında Rıdvan Bu- dak, Mehmet Özcan ve Ramis Savaş yer aldı. Listede yer alan- lardan bazılannın partiye üye olmadığı itirazlan ve 2 kişinin de çekilmesi üzerine Pişkinsüt listesini çekti. Pişkinsüt, yalnız- ca genel başkan adayhğinı sür- dürdüğünü bildirdi. Pişkinsüt'ün genel başkan adayı olarak konuşmasının söz konusu olmadığını savunan Di- van Başkanı Ramazan Gürsoy, başvuruyu delegelerin oyuna sunacağını bildirdi. Aydın Ku- şadası delegesi CevdetTemizd dışındaki tüm delegelerin oyuy- la Pişkinsüt'ün konuşma iste- mi reddedildi. Çalışma raporu üzerinde görüşmeler sürerken Pişkinsüt kürsü ve sandık gü- venliğinin sağlanması için ye- niden divana başvurdu. Basının yoğun ilgisi sonucu divanda ya- şanan arbede sırasında bazı par- tililer "Hain dtşan" diye bağı- rırken tribünlerden bazı partili- ler de "Salon konuşmaunı isti- jıor* diye bağırdı. Özkan'a 'çizik' Başbakan Ecevit ve eşi Rah- şan Ecevit, kurultay çalışmala- nnı sonuna dek izledi. 1189 ka- yıtlı delegeden 1084'ünün oy kullandığı kurultayda 1049 oy geçerli sayıldı. Ecevit 963 oy alırken Pişkinsüt 86 oy aldı, 35 oy da geçersiz sayıldı. Ecevit, sonuçlann açıklanmasından sonra kürsüye çıkarak teşekkür konuşması yaptı. Ecevit'in PM listesi aynen seçildi. Öctisatçı Ihsan Çabuk 1000 oy alarak en yüksek oyla seçilirken Rahşan Ecevit 998 oy aldı. 921 oy alan Başbakan Yardımcısı Hüsa- mettin Ozkan ise en düşük oy- la seçilen PM üyesi oldu. 13 yeni isün Listede Izmir Büyükşehir Belediye Başkam Ahmet Priş- tina ile Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Bü- yükerşen'e de yer verildi. Lis- teye giren 13 yeni isim şöyle: "HiktnetUluğbay,Hasan Ya- vıızalp. Sabahat Vardar, Süley- man Yağız, Yılmaz Büyüker- şen, Hüsnü Dilaver, Erdoğan Bi- İenser. Ramazan Gürsoy, Müs- lüm Akahn, FanıkAlkaya, Hay- ati Kırkpınar, Necip Şekerdoğ- Ju, Yonca Sorgun." IRMIKI AYDIN ENGİN aengin@doruk.net tr. Borsacılar, para jonklörleri krcin ekonomik olduğunu söy- leyedursun, Türkiye'yi temel- lemden sarsan "kriz"\n siyasal olcuğu, günübirlik olgularla ka- nıtanıyor, kanıtlanıyor, kanıtla- nıyor... Alın Kemal Derviş'in hükü- rrKtteki konumunu. Resmi adı: Ekanomiden soaımlu Devlet Ba<anı. Peki Derviş, sayısını artk kimselerin bilmediği dev- letaakanlarından herhangi bi- h ni, yoksa koalisyonun dör- di/ıcü ve zoraki davetli ortağı mı' Bakanlar Kurulu'ndaki öttki bakanlar için o bir "kabi- nearkadaşı" mı, yoksa "Ner- cfe7 çıktı bu lanet olası herif" mi' Okkalı faizlerie 10-15 milyar dcar borç vermek için bile kılı k ı r yaran IMF'nin, son anda Bsbakan'a telefon edip bir ke. daha "Programı siyasal arBmda destekliyor musu- ncj." diye sorması ve bunu o pwgramı hazırlayan bir baka- n«r başbakanına sorması do- ğ=mı? Sütün bunlar bir "siyasal Ne Demokratik, Ne Sol, Ne Parti kriz"öen başka neyin kanıtları- dır kuzum? Gelelim siyasal krizin kendi- sine... Sizce kriz, yaşı çok ileriemiş, muhakeme yeteneğinde şid- detli kayıplar olduğu ekranlara yansıyan, ama sınırsız ihtırası ile ülkeyi yönetmeye devam et- mekte kararlı, saçları karaya boyalı bir parti başkanı; gırtla- ğa kadar yolsuzluğa bulaşmış, neredeyse vurgun ekonomisi- ne yardım ve yataklık etmek parti programına dönüşmüş bir başka parti başkanı ve pusuya yatmış "kurt"un inanılmaz sab- rı ile yüzünde kıl bile kıpırda- maksızın avın üstüne çullana- cağı anın gelmesini bekleyen bir başka parti başkanının uyumlu görünen uyumsuz ko- alisyonundan mı kaynaklanı- yor? Yoksa, ülkeyi temellerinden sarsan, çıkmaz sokaklarda ka- fasını taştan taşa vurmasına y- ol açan siyasal krizin daha de- rinlerde yatan nedenleri mi var? Soruyu değişim ekseninde enine boyuna tartışmak gerek. Bu köşede, önümüzdeki gün- lerde pehlivan tefrikasına ben- zemeyi de göze alıp bu yapıl- maya çalışılacak. Ama bu sa- tırların yazıldığı şu günlük gü- neşlik, yaz müjdecisi pazar gü- nünde, sürmekte olan Demok- ratik Sol Parti 5. Kurultayı göz- lemleriyle yetinilecek. DSP 5. Kurultayı başladı. Siz bu yazıyı okurken kurultay res- men bitmiş olacak. Bu yazıya- zılırken yalnız Hüsamettin Oz- kan ile Rahşan Ecevit'in bildi- ği parti meclısı listesi filan da belli olacak. Ama DSP 5. Kurultayı'nın üstündeki utanç verici demok- rasi lekesi hep kalacak. Hayır, sadece bir "demokra- si magandası"n\n, "öteki" ge- nel başkan adayı Sema Piş- kinsüt'ün oğlunun yüzünde patlayan tokadından söz etmi- yorum. O tokat, genç Pişkin- süt'ün suratında değil demok- rasınin suratında patladı. Ama yine de 5. kurultayın tek ayıbı o tokat olaydı, diyebiliriz. Hayır, Sema Pişkinsüt'e ge- nel başkan adayı olarak söz hakkı verilmemesi ve bunun için parti tüzüğünün abuk sa- buk maddelerinin ardına sakla- nılması da sözünü ettiğimiz utancın tek nedenı değil. Hayır, Rahşan Ecevit-Hüsa- mettın Özkan ikilisinin özenle seçtiği delegelerden oluşan kurultay kalabalığının hemen hemen oybirliği ile Sema Piş- kinsüt'ün genel başkan adayı oiarak konuşmasına "hayır" oyu vermesinden de ibaret de- ğil. Tamam, bu oylama kendi basına ezici bir utanç nedeni, ama o delege yığınından baş- ka bir davranış beklemeyecek kadar DSP'yi tanıyoruz. Biz asıl Sema Pişkinsüt'ün parti meclisi için verdiği listenin reddedilış gerekçesıne dikkati çekmek istiyoruz. Liste "parti- li olmayan kişilere de yer veril- diği" gerekçesiyle reddedildi. Sema Pişkinsüt'ün DSP üyesi olmayanlardan bir parti meclisi listesi yapıp divana ver- mesi için ya budala olması ge- rek ya kara cahil. Siz Pişkin- süt'te bu iki özelliğin herhangi bir belirtisini görüyor musu- nuz? Peki, kurultay başkanlık di- vanı hile mi yaptı? Yoooo... O listede üye olma- dığı söylenenler gerçekten de artık parti üyesi değiller. Çünkü DSP'de hiç, ama hiç, bakan bile olsa hiç kimse par- ti üyesi olup olmadığını bilmi- yor. Parti üyesi olarak yatanlar, sabah artık parti üyesi olma- yabileceklerini biliyoriar. De- mokratik Sol Parti de kural bu. Peki, Türkiye'yi AB'ye taşı- ma iddiasındaki bir hükümetin en büyük kanadını oluşturan bu siyasal örgüte parti dene- bilir mi? Peki, demokratik de- nebilir mi? Peki, sol denebilir mi? Son Mektuba Giden Yol.. AnkaraDGM Savcılığı'nın açık suçlamalanna karşın, ancak koalisyondaki gerilim üzerine istifaya razı olan Cumhur Ersümer'in yapacağı savunma merakla bekleniyordu. Ersümer, basın toplantısında önce basını hedef aldı: "Yasama da, yürûtme Cumhur Ersümer de, yargı da basından şikâyetçi. Basın birinci güç haline geldi." Sonra, eleştiri oklarını geçmiş dönemlere ve yakın çevresine yöneltti. Davaya konu olan sözleşmelenn 1992 yılına kadar uzandığını; 1994,1996 ve 1997 yıllanndaki uygulamalardan kaynaklanan sorunlar olduğunu anlattı. Ersümer'e göre, Türk Ceza Yasası'nın 366. maddesine göre iddianameye alınan konular "zamanaşımına" giriyordu. "Kaldı ki" dedi eski bakan, "daha öncekı dönemde tek teklifle alınan işler mevcut. Aynca, devlet memuru, konusu suç teşkil eden emh yerine getiremez. Zaten görevden almaya çalıştığım bu memurtann bana husumetleri var." Bu savunmalar, eski Sovyetler Birliği devlet adamı Nikita Kruşçev'i anımsattı. Oscar ödüllü "Trafik" filminde de aktanlan öykü -belki dilden dile dolaşan bir rivayet- ama sankı bugünleri anlatıyor: Başbakanlıktan indirilen Kruşçev, halefi Kosigin'e 3 mektup bırakır. "Başın dara düşünce bu mektuplan sırasıyla aç" diye öğütler. Gün gelir, Kosigin'in de başı derde girer. Birinci mektubu açar "Beni ve basını suçla" diye önermiştir Kruşçev. Böylece atlatır ilk sorunu. Ikinci bunalım gelir ve peşi sıra ikinci mektup: "Yakın çevreni suçla!" Bir badireyi daha atlatır başbakan. Üçüncü sorunda, son umutla üçüncü mektubu açar: "Üç mektup da sen yazıveri" Avustralya mı yakın, Sincan mı? Cezaevterinde, dışandaki destek eytemlerinde her gün insanlar öKiyor. "Çeçen kardeşler" ile pazarlık yapan devlet, cezaevlen söz konusu olunca şahin kesilip "Pazariıkyok" dıyor. Adalet Bakanı Hlkmet Sami Türk'ün yaklaşımı ortada. Ya, TBMM Iri8an Haklan Komisyonu ne yapıyor? TBMM Insan Haklan Komisyonu, Avustralya, Almanya, Danimarka, Isveç ve Norveç'te yaşayan Türklerin sorunlannı araştınyor. Komisyon başkanlığının MHP'ye geçmesiyte işievi de değişen komisyonun bu gidişle ad/nı da "Dtş Türfder Komisyonu" olarak değiştirmek gerekecek. Cezaevterinde ölen yufttaşiar, Avustralya'da yaşayan Türider kadar ilgi göremiyor. Komisyon üyelerinden sadece DYP'li Kamer Genç ile FP'Iİ Mehmet Bekaroğlu çırpınıp duruyor, ancak ellerinden bir şey gelmiyor. Bekaroğlu çaresizlik içinde kendi komisyonuna mektup yazarak durumu protesto ediyor: "Kurulan att komisyonlar toplanamıyor, çalışmalarfa ilglll bllgi vehlemiyor. Biıiken ktşlset başvurular konusunda kurvmlara yazı yazılması dışında işlem yapılmıyor. Komisyonumuzun insan haklan konusundaki işlevselliği ve güveni sarsılıyor. Komisyon hak ıhlalien üzenne inandıncı ve etkili şekılde gitmezse, üye olmamın biranlamı kalmayacak* Meclis Başkanı Ömer Izgi'nin, TBMM'nin81. kuruluş yıldönümünde verdiği resepsiyona "askerikesim", milletvekıllennden daha çok ilgi gösterdi. Resepsiyona katılan mılletvekilleri kısa bir süre kalıp aynlmayı yeğlerken; başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu olmak üzere kuvvet komutanlan Meclis'i en son terk edenler arasında yer aldı. Resepsiyona en az katılım ise ANAP'tan oldu. üder düzeyinde temsil edilmeyen ANAP'ın milletvekilleri de resepsiyona ilgisiz kaldı. Gazeteciler, bunun nedenini Taşar'm hesabı Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Taşar'a sordu. Yanıt "politikti": "Bizim kongrelerimiz var. Milletvekillen'miz seçim bölgelerinde. Askerlerin öyle bir derdi yok." Ancak gazeteciler ikna olmadı: "Askerlerin de 30 Ağustosu var. Aylar öncesinden hazııiık başlıyor, üstelik askerler daha titiz hazırlanın'ar..." Köşeye sıkışan Taşar, pes etmek zorunda kaldı: "Ağustosa kadar bizim kongrelerimiz biter. Milletvekillerimiz de 30 Ağustos törenlerine katılır, ödeşiriz." Tantan'ın niyeti Polis Yükseköğretim Yasası'ntn gdrüşmelerinde, FP ve DYP'nin imam hatip tisesi mezunlanna akademiye giriş yolunu açma girişimine MHP de destek verince hükümette küçük çaolf bir bunalım yaşandı. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın da bu girişime destek verdiği, hatta bu nedenle istifa noktasına geldiği de biliniyor. Genel kurulda tasarı görüşülürken Tantan'ın "kerhen" destegiyle, tmam hatip lisesi mezunlanna akademi yolu kapattldı. Bir süre askiya alınan tasan, geçen hafta TBMM'de kabul edildi. Tasan görüşülürken gözler Tantan 'ı Sadettin Tantan aradı. Ama yerinde Devlet Bakanı Edîp Safter Gaydalı oturuyordu. Tantan ise Istanbul'da bir sempozyuma katılmayı yeğfemişti. Tantan'tn bu tutumundan rahatsız olan bir ANAP milletvekili, Tantan'm "kasıtlı" olarak görüşmelere katılmadığını vurguladı: Tantan, katıldtğt sempozyuma bütün iktidar partili Istanbul milletvekillerini davet etti. Hepimize özel mektup yazmış toplantının ne kadar önemli olduğunu, muttaka gelmemizi istiyor. Amacı belli. Biz o toplantıya katılacaktık, bu yasa da burada geçmeyecekti. Ama hesabı tutmadı...* Milletvekili ve iUbar Milletvekillerinin "sokağa çıkamaz" hale geldiği, kulisin sık sohbet konularından. Bu "itibar kaybına" son örnek, DYP Kayseri Milletvekili Sevgi Esen'in basına geldi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Kavseri'de düzenlenen törenlerde yaşadıklarını Esen'den dinleyelim: "Tören alanına gittiğimde, protokol sıralanna yöneldim. Ama gördüm ki milletvekillerine yer aynlmamıştı. Ben de bu tutumu protesto edip oradan aynldım. Böyle bir tabloy/a karşılaşmak gerçekten üzücüydü." Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu. ankcum@ttnet.nettr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear