23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Orta Asya'ya köprü: KORA Karadeniz ve Orta Asya Ülkeleri Araştırma Merkezi (KORA) 1992'de kurulmuştu. Aradan geçen 8-9 yıl içinde merdivenleri ağır ağır tırma- nan KORA, heryıl belli sayıdayük- sek lisans ve doktora öğrencisini alan araştırmaları yapmak üzere bölge ülkelerine gönderdı. Sonuç- ta KORA'nın, bölge ülkelerinin dil- lerini konuşabilen, bilgili, deneyim- li bir uzman kadrosu oluştu. Ayça Ergun, Azerbaycan'da de- mokratikleşme süreci ve siyasal seçkinleri; Erdoğan Yıldırım, Sov- yetler Birliği sonrası Türkmenis- tan'da değişen moral değerleri; Cengiz Sürücü, Kazak-Rus ilişki- lerını; Evrim Binbaş, Türkler'de Nevruz geleneğini; Aslı Baykal, öz- bekistan'da milli kimlik oluşumun- da kadının yerini; Ayşegül Baydar Aydıngün Ahıska Türklenni; Mus- tafa Şen, Kırgızistan'daki Türk gi- rişimcileri irdeledi. Yakın dönemde ODTÜ'de öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlayacak bu genç aka- demisyenler, bilgi ve birikimlerini KORA çerçevesinde açılan yüksek lisans programına sunacaklar. Avrupa ülkelerinin ve ABD'nin tam tersine Türk üniversitelerinde Avrasya çalışmalan konusunda yük- sek lisans programı yürütülmediği dikkate alınırsa, KORA'nın son adı- mının önemi ortaya çıkıyor. KORA Başkanı Prof. Dr. Ayşe Güneş Aya- ta, çok haklı olarak "Bölge Tûrkiye için çok önemli. Sözünü ettiğimiz ülkelerbizim coğrafi ve kültürel kom- şuianmız. Türkiye, kendi komşulannı başkalan üzerinden tanıma çabaJanna arhkson vermeMr' diyor. Yıllardır ağızlara pelesenk edilen "köprü" var ya, işte o köprü asıl şimdi KORA tarafından atılıyor galiba... t ISIK KANSU Halkla temasını koparmamış beledi- ye başkanlan ile eski milletvekillen ile geçmişte il yönetimlerinde çalışmış epey siyasetçi ile konuştuk geçen hafta. Söz- lerini getirip şu noktada odaklıyoriardı: "Yeni bir siyasi yapılanma şart. Top- lum; samimi, umut verici bir harekete hazır ve bekliyor. Parçalı görüntü ver- meden, toplumu asgari müştereklerde kucaklayacak bir hareket gerekiyor." Bu amacayönelen gruplann, kimi kez aralannda dirsek temaslan kurarak ça- lışmalarını hızlandırdıklan biliniyor. Bu gruplardan biri de, aralannda Prof. Dr. Mümtaz Soysal tn bulunduğu hareket. Mümtaz Soysal, Türkiye'nin saplandığı batağa ve çıkış noktalanna ilişkin görüş- lerini, bundan birkaç yıl önce Cumhuri- yet'in kültür kitapları arasından çıkan "Çûrûyüşten Oirilişe" adh çalışmasında açıklamıştı. Şoysal, "çürüyüş'e ilişkin gözlemle- rini 10 konu başlığı altında özetlemişti: "Yön duygusu yitirilmiş, coşkuyokol- muştur. Umutlarboşa çıkmış, tutunulan dallar kınlmıştır. Çılgınca tüketme rüz- gân estirilmiş, üreterek kazanma heve- si söndürülmüştür. Toplum daha da den- gesizleşmiş, insancıl değeıier yıkılmış- tır. Aşılmış olması gereken ikilemleraşı- Çuruyuşten dirilişelamamış, kutuplaşma keskinleşmiştir. Kamuya hizmet anlayışı aşınmış, kamu yönetimi yozlaştınlmıştır. Dıştan ekono- mik model dayatılırken içte düşünce te- rörû estirilmiştir. Niteliksizlik her alana egemen olmuştur. Türkiye, dünyadaki yeri bakımından şaşkına çevrilmiştir. Za- yıflayan bünyede demokrasi cumhuri- yeti kemirmeye yönelmiştir." Mümtaz Şoysal, çürüyüşe karşı diri- lişin tlkelerini de şöyte sıralamıştı: "Cumhuriyetin devrimciliğine inan- mak. Evrensel değeriere bağlı kalmak. Kü- reselleşmeyi doğru yorumlamak. Dü- şünce bağımstzlığını sağlamak. Ulusal devletin değerini ve işlevini bilmek. Ulu- sal bütünlüğü, sınıflar ve bölgeler arası sosyal adalette aramak. Eğitimi en sağ- lam bütünleştirici saymak. Planlama kav- ramını canlandırmak. Kamu yönetiminin düzeltilmesine öncelik tanımak. Ekono- miyi yatınmcılığa ve üretime yöneltmek. Karma ekonomi modelini çağdaşlaştır- mak. Kamunun ekonomik gûcüyle bire- yi özgüheştinnek. Nitelikli ve parasız eği- timi temel amaç saymak. Sağlık hizme- tirıin ticarete dönüşmesini önlemek. Bü- tûn ulusu sosyal güvenliğe kavuşturmak. Polise ve adalete güveni, ulusal çıkaha- n korurken uluslararası saygınlığı arttır- mak. Demokrasiyi yıkmadan devletidü- zeltmek ve yeni baştan tanımlamak." Soysal, "dirilîş" için son ilkeyi "Parti- leşmeyi 'ortak aklın örgütlenmesi' o/a- raİcgöVmefc'diyetanımlamıştı: "Cumhu- riyeti diriltmek isteyen birgirişimin, lider ve onun dar çevresi peşinden sürükle- nen bilinçsiz birörgütlenme biçimini cte- ğil, geniş yığınlann içinden süzülen or- tak aklı örgütleyip işlevsel duruma getir- meye yönelik bir biçimi benimsemesi kendiliğinden ortaya çıkan zorunluluk- tur. Eğer bir lider ya da hizip çevresinde iktidar nimetlerini paylaşmaya yönelik bir örgütlenme istenmiyorsa ve en akıl- lının bile aklına başka akıllar da ekleyerek daha iyi sonuçlara vanlacağına inanıtıyor- sa, Türk siyasal yaşamının pek alışık ol- madığı yöntemlerin denenmesi gerekiyor. Çürüyüşe sürüklenen birTürkiye'yi dirilişe yöneltmek, duyguyla ve boş lafla değil, akılla ve doğru eylemle başarılabılecek bir iş olduğuna göre, ortak aklın doğru eylemler için örgütlenmesi "bu amaca inanan insanlar için kaçınılmaz ödevdir." Soysal'ın saptamalan, önerdiği ilkeler ve yapılanma yöntemi, özlemi duyulan sol hareketten beklenen hedefierte büyük ölçüde örtüşmüyor mu? Esnaf; Tokat'ta, Bursa, Mahmutpaşa'da, Ha- tay'da, Isparta'da Trab- zon'da, Kırşenir'de durup dururken sokaklara çıkmı- yor. TESK'in beliriemeleri- ne göre son 1-1.5 yılda 650 bin esnaf kepenk kapat- mış, 340 bin kişi de yeni iş kurmuş. Rakamların dili 1ESK, kampanyaya haartenıyor gösteriyor ki, yüzbinterce esnaf birkaç yıl içinde sıfı- n tüketmiş. TESK yetkilile- rinin işaret parmaklan, üye- lerini biçen, perişan eden asıl suçluyu gösteriyor: "Üretmeden tûketmek, kendi kendiniyoketmektir.' Yakında, çok yakında "Yerii malı, yurdun malı" kampanyasına başlaya- caklar. Afişler asacak, TESK'e bağlı biriik ve oda- lar aracılığıyla konuya iliş- kin milyonlarca kokart, ro- zet ve gazete dağrtılacak. llanlar verilecek, televiz- yon filmteri çekilecek, kam- panya doğrultusunda bir- kaç gün süren bir kuruttay toplanacak. Amaç, tek ve belli: "Üretim dışında başka çözüm yokJ" Enerji işçileri haklı çıktı Enerji alanındaki soruşturma- lar, geçen hafta Soma, Yata- ğan, Yeniköy, Kemerköy sant- rallanndaki ihaleleler ve işlem- lere değin uzandı. Böylece Ya- tağan Tes-lş Şube Başkanı Erol Soğancı ile Türkiye Maden-lş Şube Başkanı Murat Bekem'in öncülüğünde yıllardır yöre işçi- lerinin sürdürdükleri zorlu mü- cadelenin doğruluğu kanıtlan- dı. Işçilerin, eşleri ve çocuklany- la hem santralların, hem de çe- şitli bölümlerinin ihaleleryönte- miyle özelleştirilmesine karşı son yıllarda onlarca etkinlik ve miting gerçekleştirdiklerini bir kez daha anımsattı Erol Soğan- cı: "Bizler yıllardır bıkmadan, usanmadan enerji alanının öze/- leştirilmesinin vatana, halka iha- net, devletin bağımstzlığına kar- şı saldın olduğunu söyledik. Santralların halkın 70 yıllık biri- kimleri olduğunu vurguladık. Buna karşılık Don Kişotlukla, ay- nkotu olmakla suçlandık hep." Santrallann elden çıkmama- sı, santraliardayolsuzluklarya- şanmaması uğruna sürdürdüğü mücadeleler sonucu hakkında 5'i hâlâ sürmekte olan tam 62 dava açılan, çeşitli çevrelerden tehditler de alan Erol Soğancı, bugün avunmaya çalışıyor: "Hiç olmazsa mücadelemizin sonuçsuz kalmadığını görüyo- ruz. Santrallarta ilgili açılan peş- peşe sonjşturmalarta hakUığıma ortaya çıktı ya, o da yeter." ÇALIŞANLARIN HAYVANLAR İSMAIL CÜLCEÇ lgulgec@yahoo.com SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sosyal Güvenlik Kunımları ve 'Bagımlılar 9 Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmış. bu sayımda Türkiye'nin nüfusu 13 milyon 650 bin kişi olarak saptanmıştır. 1980 yılında yapılan sayımda nüftısun 44 milyon 350 bine yükseldiği görülmüştür. 2000 yılında yapılan sayımda isetıü- fusun 20 yılda % 46 oranında ve 20 milyon 250 bin kişi arta- rak, 65 milyona ulaştığı varsayılmaktadır. Son 20 yıldaki nü- fus artışı, birkaç AvTupa ülkesr nüfiısuna eşitth". Ulkemizde katlanarak büyüyen sorunlann kaynağını biraz da bu nüfus artışında aramakta yarar vardır. Bugün Türkiye'de sosyal güvenlik kurumlan kapsamında çahşanlarla bu kurumlardan aylık alanlann sayısı, 17 milyon 860 bin kişidir. Bu kişilere bağımlı olanlann (eş, çocuk, ana ve baba) sayısı ise 41 milyon 152 bindir. Bu da ülke nüfusu- nun yüzde 64'ünün "bağımlı" olduğu anlamına gelmektedir. Bu sayılar bize düşündürücü olduğu kadar ürkütücü de gel- mektedir. 15 Kasım 2000 günlü resmi Gazete'nin "mükerrer" sayı- sının 165. sayfasında "Sosyal Sigorta Programlarının Kapsadığı Nüfus" başhklı TABLO: VI. 11 'deki 1999 yılı ve- rilerine göre sosyal güvenlik kurumlannın durumu bize göre pek "iç açıcı" değildir. 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'mn 67. maddesi: "a) Kan, b) Koca, c) Çocuklar, d) Ana, e) Baba"yı dul ve yetim olarak tanımlamıştır. Dul ve yetimler, yasada öngö- rülen haklardan yararlandınlır. Sosyal Sigortalar Yasası ile Bağ-Kur Yasası uygulamasın- da, aktif sigortahlarla, aylık alanlann "geçindirmekle yü- kümlü olduklan eş, çocuk, ana ve babalar"ı da yasada be- lirlenen sigorta yardımlanndan yararlanırlar. Bütün sosyal güvenlik kurumlannda, aktif sigortalılarla, bu kurumlardan aylık alanlann eş ve çocuklannın yanı sıra ana ve babası da "muhtaç" durumda olmak koşuluyla, kurumla- nn sağladığı yardımlardan yararlandınlmaktadır. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behlcak@turk.net KEDt LEVO APTÜLIKA 65 Milyon Nüfusun Sosyal Güvenlik Kurumlarına Göre Dağıbmı SSK Aktif Sıgortah Isteğe Bağlı Sigortalı Tanm Sıgortahsı Aylık Alanlar Bağımlılar Toplam 5.858,000 901 000 194 000 3 149 000 26 266 000 36 368.000 EMEKLİ SANDIĞI Aktif Sigortalı Aylık Alanlar Bağımlılar Toplam 2.118.000 1.257.000 5.059 000 8.434.000 % 9.04 % 1.39 % 0 30 % 4 86 % 40 53 % 56.11 % 3.27 % 1.94 % 7.81 % 13 01 TÜRKİYE GENELİ .Vküf Sigortalı steğe Bağlı Sigortalı anm Sigortalısı Aylık Alanlar lağımlılar oplam Sigorta Dışı Nüfus ürkıye Nufusu 9.995.000 1 165 000 1.055 000 5.645.000 41.152.000 59.012 000 5 802 000 64.814 000 BAĞ-KUR 1.940.000 264.000 861.000 1 180 000 9 632 000 13.877 000 % 2.99 %0.41 % 1.33 °i 1 82 % 14 86 %21 41 ÖZEL SANDIKLAR 79 000 59 000 195.000 333.000 %0.12 % 0.09 % 0.30 % 0.51 % 15.42 % 1 80 % 1.63 % 8.71 % 63.49 % 91.05 % 8.95 % 100.00 ÇHJK. 3A*IA VCAİ/ KARTIMl TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Nisan Sayılann anlatımından, Türkiye nüfusunun yüzde 64'ünü duşturan 41 milyon 152 bin kişi, Türkiye nüfusunun yüzde 28'ini oluşturan sosyal güvenlik kurumlanna prim ödeyen ak- tf sigortalılarla, bu kurumlardan aylık alanlardan oluşan 18 nilyon kişinin "eline bakmakta" olduğu ve bu kurumlann ağladığı sigorta yardımlanndan yararlandığı anlaşılmaktadır. ŞİŞLİ 4. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2000/90 Davacı Fatma Çelik tarafından davalı Osman Çelik aleyhine açılan boşanma davasrnın yapılan duruşmasında: Davalı Osman Çelik adına, Ortabayır Mah. Sangöl Cad. No. 24 D.4 Gültepe - Kâğıthane - îstan- bul adresine çıkanlan davetiye tebliğ edilemediğinden ve zabıta tahki- katı ile adresinin tespıti mümkün olmadığından, şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davasuun dava dılekçesi ve duruşma günü- nün ılanen tebliğine karar verilmiş olup duruşmanın bırakıldığı 19.06.2001 günü saat 11,30'da mahkememizde hazn bulunması veya kendisini bir vekille temsıl etürraesı hususu davetiye yerine kaim ol- mak ûzere ilanen tebliğ olunur. 22.03.2001. Basın: 16555 AHMET VEF/K PASA 'N/N DE6ERİ.. £, 189i'DE 8UGÜU ÛULÜ D&/LET ADAMt VE CJJSÜ AHM6T 68 BAŞLAYAN OBVLST ü ÖU>Ü. ÇSVÎfS- C , ELÇ.İÜK, , f , v#UuK,Mecus BAŞKAMUĞI YAPA4IŞ, DAHA DA ÖTESl, BAŞVE&U.İK AMKAM/NA 6e TİRİLMİŞTİ. S&SÇi 1T. ASDÜLHAİAİr ZAMAUiyVt VE A~A/- CAK ÛÇ GÛKf KAL4BrLMrŞTİ AMA, BU OMÜU ULAÇntl BÜR.OKRATUK OÜzeyiA/i SEU&L£M£KTEPİR. PAŞA'N ÖNBMLİ HİZAABTİ, 8A77U AMLAAAOA BU6ÜNKÜ TÜRIC TKOSUMUN GJeU£GM A A f M ' YAPT7S/ t ROOA &£/?O/SM yHPM/ÇTt. AY&fCA, SU OYUNLABfflJ SAH- HEYB KOA/üP OYfJAUMASt İÇ/N OS BUBSA'OA S//e 77>A7jeo ~ 7T7&M/ÇT7. ORAPA SULUNDuğu ÜÇ YtL Se/JBES/A/CE HALKIM TIYATISOm GfTMES/Mİ SAĞLAMA/A ÇASALAMIÇTJ. . . . .. İLAN ^ ^ V< ANKARA ASLlYE 18. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/535 Davacı Başak Sigorta AŞ vekili Av. Levent Hale Yılmaz tarafından davalı Emine Nilüfer Aygener aleyhine açılmış bulunan ödence davasuun yapılan açık yargüaması sonunda: Davaluun adresi meçhul olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Kaıar gereğince; dunişmanın atılı bulunduğu 25.04.2001 günü saat 10.50'de duruşmaya bızzata gelmeniz veya kendinızi bir vekil ile temsıl ettirmeniz, gelmediğiniz veya temsıl ettirmediğiniz takdirde yargüamaya yokluğunuzda devam olunacağı; 7201 sayılı Tebligat Yasasf nın 31. maddesi uyannca ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğin yapılmış sayılacağı, tebliğ yerine ge- çerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 13.02.2001. Basın: 16505 GÖRÜŞ Prof. Dr. NECLA ARAT 8 Maıt 2001'e BakışBu yıl Dünya Kadınlar Günü Kurban Bayramı'na rastladığı için kutlarna ya da daha doğrusu değertendirme etkinlikleri hep ileri bir tarihe alındı. Istanbul'daki 40 kadın örgütünden oluşan bir platform olan Istanbul Kadın Kuruluşlan Biriiği (İKKB) de bu yılki etkinlığinı 18 Mart'ta gerçekleşttrebildi. Ankara Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu'nun Medeni Kanun değişikliğini irdelediği, büyük bir ilgi ile izlenen ilginç konferansından sonra Devlet BakanıHasan Gemici, Aydınlanma'nın Kadınlan 2001 Onur Ödüiü'nu bu yıl İKKB'nin belirlediğı yedi degerli Cumhuriyet kadmına sundu (*). ödül törenini ise çok zengin bir Kadın Şenliği izledi. Bilgılenmeler, törenler ve şenlikier, kuşkusuz güze) ve heyecan veria; ama bir de kitlesel olarak kadınlan ilgilendiren çıplak gerçekier var. Nitekim, dünyadaki ve Turkiye'deki genel duruma kadın açısından bakıp bir değertendirme yaptığımızda, bu 2001 8 Martı'nda da kadınlara ilişkin iç açıcı gelişrnelerden söz etme olanağımız pek yok. Oysa, Dördûncü Dünya Kadın Konferansı sonunda oluşturulan Pekm Eytem PlatfonTtu'nda belirlenen hedefler arasında ilk ve ortaöğrenimde okuliaşma oranlanndaki cinsiyetler arası açığı 2005 yılına kadar kapatmak; dünya kadınlannın okuma-yazma oranını 2000 yılına kadar yüzde 100'e çıkartmak; tüm yüksekoğrenim alanlanna girişte ctnsiyetler arasındaki dengesizliği ortadan kaldıımak vardı. Bu hedeflerden 2000 yılına ılışktn olanlar gerçekteştinlemedi. Çünku, bılındiği gibi butün dünyada 876 milyon kişi okuryazar değil. Bunlann üçte ikisi ise kadın... Ne yazık ki önümuzdeki 20 yılda da bu sayıda bir azalma beklenmiyor. Ancak yüksekoğrenime kaydolmada kadınlar, dünyanın pek çok bolgesinde onemli adımlar atıp üniversitelerde ya erkeklere eşit ya da erkeklerden yüksek oranlarda yer aldılar. Ne var ki artık globalleşen (!) dünyamızda yeni medya mesleklerine girebilmek için gerekli olan temel bilgiler ve bilgisayar becerileri. kadınlarda hâlâ erkeklerden çok eksik. Aynca, kadınlar özellikle de genç kadınlar, erkeklerden daha çok ve daha uzun süreli işsizlik dönemi yaşıyor; iş piyasasının en alt düzeyindeki mesleklerde yoğunlaşıyor ve aile sorunlannı işle bağdaştırmak için olağanüstü çaba harcıyorlar. Kendi işini kurma, part-time çalışma ve evde çalışma, ışgucune katlmalan tçın kadınlara betki yeni fırsatlaryaratyor, ama bu fırsatlara ış guvenlığinin, emeklilik hakkının olmaması ve duşük ücretter eşlik ediyor. Kadınlar artık daha az sayıda çocuk yapıyor; ne var ki doğurganlık yaşında çok sayıda kadının bulunması, dünya nüfusunu arttiımaya devam ediyor. Daha az çocuk doğduğu ve yaşam beklentisi arttığı (yani insanlar daha uzun süre yaşadıkları) için nüfus bütün dünyada yaşlanıyor. Önümuzdeki 20 yıl içinde 60 yaşını geçmiş nüfusun 1 milyara çıkması beklenmekte. Bu da daha çok sayıda yaşlı kadın ve erkek anlamına geliyor. (şte bu yaşlanan, ama birtiırlu yetkinteşemeyen dünyada, milyonlarca genç kız ve kadın, fiziksel ve cinsel istismara uğruyor. Bazı Afrika ülkelerınde genç kız ve kadınlann yandan fazlasının genttal organlan kesiliyor. Bazı Asya ülkelerinde cınsiyetçı aynmcılık yüzünden kız bebekler daha anne kamında iken öldurtJlüyorlar. Dünyadaki mültecilerin deyansını kadınlar oluşturuyor. Bu kadınlar, savaş sırasında, kaçarken ve mülteci kamplannda ya da yeni yerieşım yerierinde cinsel şiddete, tecavuze uğruyoriar. Dünya kadın örgütlennin ve çeşitli uluslararası kurumlann tüm çaba ve çağnlanna karşın kadınlar, hukümeüerde, siyasi partiierde ve hatta Birieşmiş Milletler örgütu içinde çok az sayıda temsil ediliyoriar. 8 Mart'ı Türkiye özelinde degerlendirdiğimiz zaman da benzerolumsuziuk ve ekstklkleıie karşılaayoruz. ömeğin, kadınlanrmztn okuryazariığını hâlâyüzde 10O'e çtkartamadık. Ne yazık ki her 100 kadınımızdan 28'i okuma-yazma bilmiyor. 1997 verilerine göre, 12+ yaş grubundaki kadın nüfusun, ancak yüzde 25'i işgücüne kaölıyor. Kadmlanmızın işgücüne katJİımlan yıllara göre surekli azalıyor. Bu oran 1990'dayüzde 34 iken 1997'de yüzde 25'e kadar düşmüş bulunuyor. Doğurganlık ise azalıyor (yüzde 2.7), ama yalnız Batı Anadolu'da... Doğurganlık, Doğu Anadolu'da hâlâ çok yüksek (yüzde 4.4)... Son yapılan araştırmalarda karşımıza çıkan kadın profilinde ise çok düşündürücü öğeler var. örneğin, kadmlanmızın yüzde 89'u "Bekâret, kadın için önemlidir ve namusun simgesidir" diyor. Yüzde 81 'i nazara, yüzde 44'ü büyüye, yüzde 26.5'i fallara inanıyor. Okuryazar kadınlann yüzde 31.7'si hiç gazete okumuyor. Kadınlanmızın, ancak yüzde 15'i siyasi olay ve gelişmeleri ilgi ile izliyor. Hiç izlemeyenlerin oranı yüzde 28.7; ara sıra izleyenler ise yüzde 36.7... Her 100 kadınımızdan 70.5'i hiç kitap okumuyor; 81.5'i stnemaya; 86.5'i tiyatroya, 94'ü bale-opera ve konsere gitmiyor. Kadmlanmızın yüzde 88'ınin kişiye ozel kredi kartı; yüzde 94.7'sinin bilgisayan; yüzde 88.4'ünün cep telefonu; yüzde 91.9'unun sürücü belgesi yok. DünyaveTürkiye, kadınlar oephesindeki tüm bu yokluklan var kılmadan ve olumsuzluklan ortadan kaldırmadan geçecek bütün 8 Mart'lar kadınlann tarihinde hep buruk günler olarak anımsanacak. (*) Gültekin Baktır, Muazzez llmıye Çığ, Aysel Ekşi, Müserref Hekimoğtu, Çtgdem Kagrtçıbaşı, SÜun Katipoğlu, Meriç Velidedeoğlu. Kaynaklar VVorld's Women 2000. Türkiye'de Kadının Durumu, KSS Gen. Md. Yay, Ankara 1998. Türkiye Kadın Profili Araştırması, Taylor Nelson Sofres Piar, 2000. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Bir kapta -j ekşitilen ve alındıkça su ' eklenerekço- 3 ğaltılanüzüm 4 ya da üzüm, ,. elma, armut karışımı bir 6 tür içecek. II 7 Malezya hal- g kına özgü bir tür öldürücü ' 1 2 1 2 3 4 5 6 7delilik... "Haramivar diye korku verir- 1 ler/Benim — yüklü 2 kervanım mı var" 3 (Karacaoğlan). 3/ 4 "Apsent" adh içki- 5 nin elde edildiği, çok g acıveıtırlıbirbitki... 7 Kayınbirader. 47 Şar- « kı, türkü... Kullanma g süresi. 5/lritanelibir kiraz cinsi. 6/ Belirti... Kutsal inanç. II Tannta- nımaz... Cılız, zayıf. 8/ Eskiden yazı levhalanna ya da yazma kitaplara konulan hattat imzası... Uğ- raş. 9/ Denizli'nin bir ilçesi... Kurnaz, açıkgöz. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Tapınılannesne, fetiş. 2/Emirler, beyler... Bir kadeh içki. 3/ Şube, dal... Hıristiyan sanatında, ölü îsa'nm vücudunu kollannda rutan Meryem Ana betimlemesi. 4/ Tıp dilinde "bere" anla- mında kullanılan sözcük... Yabancı. 5/ Afrika'da bir ırmak... Oyunda cezalı çocuk. 6/ Bir soru eki... "Zinhar eline — vermen o kâfirin/Zira gö- rünce suretini put-perest olur" (Baki). 7/ Bir ki- tabın kısaltılmış biçimi ve özellikle kısa tarih ki- tabı. 8/ Budizm'in, Japonya'da büyük önem ta- şıyan kolu.. Doğu Anadolu'da bir göl. 9/ "Biz kim- seye — tutmayız/Kamu âlem birdir bize" (Yu- nus Emre)... Dışa vuran sevinç.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear