23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 2001 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Suriye DevletBakanı NasırKaddur, su konusunda anlaşmaya varıhrsa Arap ülkelerinin TürUye 'yeyardıma koşacaklarını söyledi AYNIDİLİ KONUŞUYORUZ Lübnan'a yardım ettik - Siz Suriye 'nin dtşişlerinden sorumlu devlet bakanı olarak Lübnan 'ın bugün içinde bulunduğu durumla ilgiline düşünüyorsunuz? - Suriye ve Lübnan bir ulus. Lübnan*da iç savaş çıktığı zaman Suriye, Lübnan'a gitti. Kan dökülmesinı önledi. Bugün artık Lübnan'da her şey kurumsallaştı. Hükümet, parlamento var. Lübnan'a hâlâ yardıracı oluyoruz. Bakınız biz bir ulusuz. Lübnan'daki durumu göz ardı ederek Suriye'nin güvenliğinden söz edemezsiniz. Biz bugün oradayız, çünkü Lübnanlı kardeşlerimizin çoğunluğu bizim onlara yardımcı olduğumuzu biliyor ve orada kalmamızı istiyor. Biz bu yolda, insan kaynağı, maddi olanaklar ohnak üzere pek çok özveride bulunduk. Bugün Lübnan'la çok iyi ilişkilerimiz var. Batı Avrupalılar bile bizim Lübnan'a nasıl yardımcı olduğumuzu biliyorlar. Arada, Lübnan'da bazı çevreİer, bazı basın kuruluşlan, "SuriyeHlerin burada ne işi var" sorusunu soruyorlar. Bu da çok doğal. Ama Lübnanlı kardeşlerimizin çoğunluğu onlar için yıllardır nasıl özveride bulunduğumuzu biliyorlar. Üstelik burada Müslüman ya da Hıristiyan ayrunı yapmadan Lübnan halkından söz ediyorum. Eleştiri yapıcı olmalı - Peki, Suriye'deki bu değişim süreci bağlamında bir aydır "Addomeri" admda yayımlanan ve her türiü eleştiriyi açıkça yapabilett gülmece dergisiyle ilgili değerlendirmeleriniz nedir? -Değişim değil... Ben herkesin fikirlerini serbestçe dile getirebilmesi ve yazabilmesinden yanayım. Bunun savunuculuğunu yapıyorum. Ama bu eleştiriler doğru, düzgün, yapıcı bir biçimde olmalı. Bu eleştiriler, durumu kanştırmaya değil, daha iyi bir yola sokmaya yönelik olmalı. Addomeri'yi baştan beri okuyorum ve çok beğeniyorum. Bakuı, Cumhurbaşkanımız Beşer Esad, "Karşımızdakinin döşünce&ne saygı göstermeli, onu dinlemelL haUamızı daha iyi anlamaya çai^mabytz" der. Her türlü eleştiri kabul. Ama bir de şu anda yaşamakta olduğumuz savaş hali var. Düşman tam karşımızda. Topraklanmız işgal altında. Bu koşullar altında yaşarken her şeyi güllük gülistanlık istemek de pek normal olmaz. însanlann fikirîerini özgürce dile getirmelerini, yanlış gördükleri uygulamalan eleştirmelermi yüreklendirmek her zaman yöneticilere yardımcı olur ve sağlıklıdır. Ama günün koşullanm göz ardı edip birtakım aynntılara girerseniz, savaş halinde olduğumuzu unutmak isterseniz doğru olmaz. Ben 14yıldır bakanhk yapıyorum. Addomeri dergisi ya da başkalanmn benim yanlış bir uygulamamı gördüklerinde, "Yankş yapıyorsun" demelerinden de memnunluk duyanm. Ben olağanüstü gücte değilim ki. Sonuçta bir insanım. LEYLA TAVSANOGLU ^uriye 'nin Dışişleri 'nden sorumlu Devlet Bakanı Nasır Kaddur 'un makamındayız. Bizi ayakta karşıhyor. * Çay ikram ediyor. Bulunduğumuz salon geleneksel Suriye el işi tahta oymalarla bezenmiş eşyalarla döşeli. Kaddur'la konuşmaya başlıyoruz. Gündemimizin en önemli konuları, Suriye deki açılım ve değişim politikasıyla bunun Suriye-Türkiye ilişkilerini nasıl etkileyeceği, iki ülke arasındaki su sorunu, Cumhurbaşkanı Beşer Esad'ın, hâlâ adı konamayan Ankara 'yı ziyaret tarihi, tsrail 'le barış sürecinin Ariel Şaron 'un başbakan oluşuyla birlikte nasıl etkilenebileceği... NasırKaddur, Şam'ın Türkiye 'yle ilişkilerin artarak gelişmesine ne kadar önem verdiklerini anlatırken aradaki sorunların aşamalı olarak ele alınıp çözülmesinden yana olduğunu, hükümetinin de bu görüşii taşıdığını söylüyor. Bunun su sorunu için de geçerli olduğunu düşünüyor. Kaddur, Suriye deki anlayış değişikliği ve açılımla ilgili olarak da herkesin fikirîerini özgür bir biçimde dile getirmesinden yana olduğu, ancak eleştirilerin yapıcı bir biçimde yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. PORTRE/ NASIR KADDUR 1932, Halep doğumlu, 1948y de Baas Partisi üyesi oldu. 1955'te SuriyeAskeriAkademisi'ni bitirdL 1963'te Dışişleri Bakanhğı *na girdl İlk dış görevini Bağdat'ta Suriye Maslahatgü'zan olarakyaptu 1964'te Trablusgarp Maslahatgü'zarlığı 'na atandu 1971-77arası BelgradBüyükelçisi oldu. 1977'de DışişleriBakan Yardımcılığı'nagetirildi Uzun birsüreBM'nin Cenevre Ofisi'ndegö'revyaptu 1987'den bu yana Suriye'nin Dışişleri'nden sorumlu Devlet Bakanu - Türkiye ve Suriye, neredeyse 1000 km 'lik ortak bir sı- nıra sahip olmaiarına, iki ülkeden ort binlerce kişinin ya- kınlart veaüelerinin karşı ülkedeyaşamalanna karşın bir- birlerineuzakkaldüar. İlişküerherzaman soğuk oldu. Şim- di Uişkilerdeyeni biryakınlaşma sürecine girildL Siz ikili ilişkilerin geleceğini nasdgörüyorsunuz? - Ben pek çok kez Türkiye'ye gittim. Hiçbir zaman ken- dimi bir yabancı gibi hissetmedim. Birbirimize o kadar ben- ziyoruz, birbirimize halklar olarak o kadar yakınız ki... A- ma her ailenin içinde anlaşmazlıklar olur. Ama bu demek değildir ki o toplumsal topluluk bir aile değildir. Türkiye ve Suriye sınır komşusu; dost, kardeş iki ülke. Halklar birbirine çok yakın, birbirlerine çok benziyor. Han- gisi Suriyeli, hangisi Türkiyeli, ayırt edilemez bile... Hiç kuşkusuz, özellikle sınırdaş olan komşu ülkeler ara- sında zaman zaman zorluklar baş gösterebilir. Ama bu hiç- bir zaman onlann birbirlerine düşman olduklan anlamına gelmez. Zorluklann üstesinden her zaman açık görüşmeler, iyi niyet gösterileriyle gelinir. Biz, Suriye olarak Türkiye'yle mükemmel ilişkiler geliştirmeyi hedefliyoruz. Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Abdülhalim Had- dam'ın Türkiye'yi ziyaretinde ben de vardım. Cumhurbaş- kanınız Sayın Sezer, Başbakanınız, TBMM Başkanı, başka yetkililerle görüştük. Bu görüşmeler bizi çok mutlu etti. Çünkü karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla aynı eği- limlerde olduğumuzu ve aynı dilde konuştuğumuzu gördük. Bugün de Türkiye'yle her alanda, özellikle ekonomik, si- yasi alanlarda ılişkilen geliş- tirmenin yollannı anyoruz. Eskl blrHlcteHk - Sizce Türkiye'yle Suriye bunca yüdır neden birbirie- rinden ayn düştûler? - Bu çok iyi bir soru. Hatır- layacaksınız, biz Mısır'la 1958'de federasyon kurmuş- tuk. Ne yazık ki bu birlik Ey- lül 1961'de son buldu. Aynl- dıktan sonra da Mısır'la ara- nuzdaki sorunlan nasıi çöze- ceğimiz konusunda çalışmalar yapmak zorunda kaldık. Hâlâ da yapıyoruz. Ama bu demek değildir kiMısır'la düşman ol- duk. Aksine, Mısır'la bugün ilişkilerimiz mükemmel. Türkiye'yle birlikteliğimiz ise 450 yıldan fazla bir tarihe sahip. Bugün de pek çok Suri- yeli Türkiye'de, pek çok Türk de burada yaşıyor; bu kişilerin mülkleri var. Herkes Türkiye'nin herhangi bir ülkeden çok Suriye'yle yakınlasmasından çıkan olacağını biliyor. Hiç kuşkusuz bu çıkar karşılıklı. Bazı dış güçler Türkiye'nin Suriye ve Arap dünyasının ge- ri kalanıyla mükemmel ilişkiler içinde olmasını istemiyor. Eğer bu ilişkiler gerçekten güçlenir ve gelişirse aradaki so- runlann çözümünde bir zorluk olacağını düşünmüyorum. - Kim bu bazı dış güçler? - Bunlann ismini mi vermemi istiyorsunuz? Siz bunlann kim olduğunu benden daha iyi biliyorsunuz. ABD, lsrail, da- ha pek çok dış unsur. Ama ABD'yi bunlann içine katmamız yanlış olur. ABD'nin bu yakınlaşmayı istemediğini düşün- müyorum. Türkiye'yle Suriye mükemmel ilişkiler kurmak isterlerse ABD'nin buna itiraz edeceğini hiç sanmıyorum. Ama tsrail öyle değil. lsrail arayı bozmak için her yola baş- vurabilir. . - ' - * — . " . • * - Peki, Türkiye'yle Suriye'nin yaşadığı buyeniyakınlaş- ma sürecini nasü değerlendiriyorsunuz? -Galiba şimdi doğruyönübulduk. CumhurbaşkanınızAh- met Necdet Sezer'in, merhüm Cumhurbaşkanımız HafizE- sad'ın cenaze törenine katılması, halkımızın acılannı pay- laşması, toplumumuzu derinden etkiledi. Çok olumlu bir hava estirdi. iki ülke halkının da aynı mantıkla hareket ettigini düşü- nüyorum. Aramızda derin kırgınhklar olabilir. Ama sizin çok olumlu bir davranışınız beni öylesine etkiler ki geçmişteki bütün kırgınlıklann üzerine bir sünger çekebilirim. Türk ta- rafi da benzer biçimde davranır. Birbirimize çok benziyo- ruz. İyi niyetle ve yapıcı bir biçimde ilişkilerimizin neden bu kadar kötüleştiğini görüşmeye başlar, adım adım giderek bütün anlaşmazlık konulannı ele alırsak olumlu bir yöne doğru gideriz. Omeğin iki ülke içişleri bakanlannın imzaladüdan Ortak Güvenlik Anlaşması... Bu çok iyi bir adım. Şimdi başka bir konuya atlamalı, açık fikir ve iyi niyetle bunu görüşmelıyiz. O konuda da bir anlaşmaya varabiliriz. Böyle böyle, işler hal- ledilme yoluna girer. Yıllann birikimiyle ortaya çıkan bütün sorunlan paket ha- lınde çözemezsiniz. Türkiye'nin de sorunlan açık fikir ve iyi niyetle görüşmek isteyeceğini düşünüyorum. - Sizce Fırat ve Dicle'nin sulannınpaylaşımı sorunu na- sıl çö'zülebilir? -1987de TurgutÖzal, 1993 'te Sûleyman Demird'le su ko- nusunda iki protokol imzalandı. 199?'de imzalanan ortak bil- diride de bunun maddelerine uymayı taahhüt ettik. Ama şimdi artık bir sonuç anlaşması imzalamalıyız. Yeni sayfa açacaflız Bakın. on beş gün kadar önce Türkiye'den bize saniyede gelen su miktan 64 metreküptü. Oysa bunun yaklaşık 500 metreküpün üstünde olması gerekiyordu. Bunun üzerine Türkiye'deki meslektaşlanmızı, hatta Dı- şişleri Bakanı Ismail Cem'ı aradık. Nedenini araştıracakla- n sözünü verdiler. Suyla ilgili sonuç anlaşmasını imzaladı- ğımız zaman yeni bir sayfa açacağız. Böylece ekonomik, si- yası ilişkilerimiz hızla gelişecek. Biliyorsunuz, Suriye, Türkiye için Körfez ülkeleri ve öbür bütün Arap ülkelerine açılan kapıdır. Türkiye ve Suriye bu işbirliğinden büyük çıkarlar sağlayacaktır. Türkiye'nin AB üyeligine hiçbir itirazımız yok. Türkiye, AB üyesi olursa bu, buradaki komşulannı unutacağı anla- mına gelmez. Çünkü Türkiye'nin bu bölgede büyük çıkar- ian vardır. Yineliyorum, Türkiye Avrupah olsa bile bu bölgenin bir parçası olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Türkiye, AB üyesi olmaya harcadığı enerjinin aynısını bu bölgeye daha çok yakınlaşmaya harcamalıdır. Aynı şekilde Arap dünya- sıyla olan ilişkilerini normalleştirmeye çahşmalıdır. Birlik- te yapacak çok işimiz var. \ Türkiye'ye yardım - Geçen hafta Dünya Su Haftası kutlandu Bu hafta kut- lamaları çerçevesinde de dünyadayeni bir topyekûn sava- şın su yüzündenpatlak vereceğigö'rüşü savunuldu. Siz bu görüşii nasü değerlendiriyorsunuz? - Bizden de bir heyet Türkiye'de bir su toplantısına gitti. Toplantı GAP'ta oldu. Ben işin başlangıcından beri su ko- nusunu izliyorum. 1991'de Madrid'de banş süreci başladı- ğında bütün dünya su konusunda dikkat kesildi. Çünkü Tür- kiye'nin su bakımından bölgedeki en zengin ülke olduğunu herkes biliyor. Bu nedenle Israil'e su buhnanın yollannı aramaya başla- dılar. Böylece dünyanın her yanında su konferanslan düzen- lenmeye ve bu konferanslarda Ortadoğu'nun su konusu ele alınmaya başlandı. Bundan sonra ABD'nin girişimiyle bir Ortadoğu Su Zir- vesi yapıldı. Su, çok önemli ve duyarlı bir konu. Çünkü insan yıllar boyu petrol olmadan yaşayabilir, ama su olmadan asla. Kar- deşimiz, dostumuz Türkiye'yle su konusunda nihai bir an- laşmaya vanrsak yeni bir sayfa açmış oluruz. Böylece gele- cekteki işbirliğini geliştirme alanlannı görüşmeye başlanz. -Ariel Şaron 'un tsrail Başbakanı oluşundan sonra Or- tadoğu Banş Görüşmeleri süreci sizce nasıl etküenir? - Biliyorsunuz, bu hafta Ürdün'ün başkenti Amman'da Arap Birliği Zirvesi yapıldı. lsrail bugün Batı Şeria'nın her tarafinı kesip biçmek için kollan sıvamış durumda. Her gün televizyondan orada in- sanlann öldürüldüklerini, acı çektirildiklerini izliyoruz. Bu çok tehlikeli bir gidiş. Ne yazık ki kamuoyu hâlâ bu olaylar- la yakından ilgilenmekten uzak. lsrail, Madrid'de başlayan banş sürecini görüşmeyi ve iş- gal altında tuttuğu bütün Arap topraklanndan çekilmeyi ka- bul ederse, yani BM Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 338 sa- yılı kararlarına uymayı taahhüt ederse ne âlâ. O zaman Fi- listin halkı ulusal kimliklerine kavuşur, Filistin devletinde yasama hakkını elde eder. Aksi halde hiç kimse burada ba- nştan söz edemez. Barak başbakan olduğunda Amerikalılardan lsrail'in bir uzlaşmaya varmaya hazır olduğu mesajını almıştık. Biz de, eğer bir güvenlik anlaşması olacaksa bunun bir tarafin çı- karlanna rağmen düzenlenmemesi ilkesi temeline oturtul- ması gerektiğini söyledik. Biz hakça, topyekûn ve BM Güvenlik Konseyi'nin 242 sa- yılı karannı temel alan birbanş için görüşmelere hazınz. Bu zaten ABD girişimiyle hazırlanan bir plandır. O dönem ABD Başkanı olan baba George Bush. "BM Güvenlik Konseyi'nin 242 ve 338 sayıb kararian temeline oturtuimıış, banş topraklannı temel alan topyekûn banş is- tiyoruz" demıştı. Onlar (tsrail) bunu kabul ederse biz banş görüşmelerine hazınz. Ne yazık ki tsrail'in hazır olmadığı görülüyor. On- lar hazır olduğu zaman biz de hazır oluruz. Ama şunu da ek- leyeyim ki biz topraklanmızın bir kanşından bile ödün ver- meyiz. Burada su konusuyla ilgili bir ek yapmak istiyorum. Arap ülkeleri Türkiye'yle aramızdaki su meselesinde bizi destek- liyorlar. Türkiye'yle Suriye su konusunda bir anlaşmaya va- nrlarsa ve ilişkilerini geliştırme- ye başlarlarsa öbür Arap ülkele- rinin, bugün yaşamakta olduğu ekonomik ve parasal krizde Tür- kiye'ye yardıma koşacaklann- dan hiç kuşkum yok. Bakın, lsrail hem Arap top- raklannı işgal etmeye devam edecek, hem de Arap ülkeleriy- le ekonomik ilişkilerini sürdüre- cek. Yok böyle şey. Emlak konusu - Türkiye'yle suyun dışında hangi meseleler konusunda te- maslaryürütüyorsunuz? - Su konusunda Fırat ve Dic- le'nin sulanndan söz ediyoruz. Türk tarafi da Asi Nehri 'nin su- lannı açıyor. Aynca, her iki ül- kede de bulunan emlak konusu ele ahnıyor. Kültürel ve tarihi geçmişi ko- nuşuyoruz. Aynca, buradakı ba- zı kitaplarda Türk dostlanmıza zarar verecek ibareleri ele alıyoruz. Her iki taraftaki kitap- larda yer alan bu türden ibareleri, deyim yerindeyse, temiz- lemeye çalışıyoruz. Bunun gibi pek çok konu var. Konuşmamn başında da söylediğim gibi yüzlerce yıl sü- ren ortak bir yaşamımız olduğu için bazı sorunlann bulun- ması da doğaldır. Ama bu sorunJan aşmayı da bilmek ve bu- nun için irade göstermek gerekiyor. Bunun en kolay yolu da iyi ilişkileri geliştirme yolunda, meseleleri tek tek. adım adım ele almaktır. Halkmuzın bu yakınlaşmaya ihtiyacı var. Aynca aramız- daki her türlü konu iyi niyetle ve uygar bir biçimde ele alı- nabilir düşüncesindeyim. Bakın, yıllann birikmiş sorunlannı bir günde öylesine çö- zemezsiniz. Bu işe üç buçuk yıl önce başladık ve yol aldık. Önemli olan iki tarafta da bunun üstesinden gelmek için iyi niyet bulunmasıdır. Bu olursa her şey açık fikirle tartışılır. - Peki, Suriye Cumhurbaşkanı BeşerEsad'ın Türkiye 'yi ziyaret tarihi ne zaman belli olacak? - Çok yakında. Ama tarihin kesinleşmesi Şam ve Anka- ra'da dışişleri bakanlıklannda belgelerin yazımının tamam- lanmasına bağlı. Bu da teknisyenlere düşüyor. İki cumhur- başkanı bu tür görüşmelere girmemelidir. Ama arada bir teknisyenler karşıuklı görüşmelerde engel- ler çıkarabiliyorlar. - Esad'ın ziyaretinde su konusunda bir anlaşma imzala- nabilir mi? Bunun gerçekleşmesini umuyoruz. Bu çok önemli. Ama bir önkoşulumuz yok. Her şeyi görüşmeye hazınz. Ama su konusunun çözülmesini diliyoruz. Çünkü burada Suriye halkı su darlığı yüzünden çok mağ- dur durumda. 1987'de imzalanan suyla ilgili protokolde Türkiye ve Su- riye dışişleri bakanlannın 1993 sonunda bir araya gelip so- nuç anlaşmasını imzalamalan öngörülmüştü. Ama 2001 yı- lında olduğumuz bugün hâlâ böyle bir anlaşma imzalanmış değil. Biliyorsunuz, o dönemde ilişkilerde bazı zorluklar vardı. Ama bugün iklim artık değişti. Dolayısıyla böyle bir anlaş- mayı ımzalamarun yollannı bulacağımızı diliyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear