23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
r 2001 PAZARTESt CUMHURtYET EKONÖMT7 SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr kiye'de uygulanan ekonomik progranüar hiçbir şeyi değiştirmedi. Vatandaş aynı senaryoyuyedikez izledi i Bey'in ömrü enflasyoıüa geçti Türk Lirası'ylabtrlikte yaşamı da devalüe edilen \\ doğumlu Ali Bey, "bankalann hortumlandığr ülkede, operasyon bombardımam altında ayakta Imaya çalışan yurttaşlardan sadece biri. Ali Bey ksulluğu arttıran devalüasyonu yedinci kez yaşıyor. "paradanparakazanma" olanağı sunarken; emek karşıtı, üretimi, istihdamı, vergiyi gözardı eden politikalann yerleşmesine neden oldu. umomi Servisi- Cumhuriyetin * yıllannda başlatılan yatınm ımlelerim sürdüremeyen iirkiye, 1946'dan bu yana rtalama lOyıldabir devalüasyon" yaşarken her perasyon, yoksulluğu bir kat laha arttndı. 1980'de ıygulanmaya başlanan ekonomi ;>olitikalan gelir dağılımındaki adaletsizliği derinleştirerek dar ve sabit gelirli kesimi her geçen gün yoksullaştınrken Türkiye'de bir nesil "enflasyon"la büyûdü. Türk Lirası'yla birlikte yaşamı da devalüe edilen 1941 doğumlu Ali Bey, "bankalann hortumlandığı'" bir ülkede, operasyon bombardımanı altında ayakta kalmaya çalışan yurttaşlardan sadece biri. Devalüasyonla tanışma Henüz 5 yaşındayken Recep Peker hükümetince dolann 2.80 liraya yükseltilmesi sayesinde devalüasyon olgusuyla tanışan Ali Bey şu anda 60 yaşında. 1958 yılında on yedi yaşındayken ikinci kez devalüasyonu yaşayan Ali Bey, 1963'te 22 yaşında eğitimini tamamlayarak iş yaşamına başladı. Kazandığı 100 birimle bu dönemde geçinebilen Ali Bey, 2 yıl boyunca temel üıtiyaçlanru karşıladı, hatta az da olsa tasarruf yapabildi. 1970 yılma gelindiğinde, 29 yaşında olan Ali Bey'in, Demirel nükümetinin ilk devalüasyonunun ardından gereksinimlerini karşılaması için 185 birim paraharcaması gerekli oldu. Oysa Ali Bey'in maaşı 1971'de de sadece 103.4 birimle sınırlı kaldı ve Ali Bey'le aynı kaderi paylaşan ücretlilerin büyük bir çoğunluğunun maaşlan, bundan sonra hiçbir zaman fıyatlardaki artışı yakalayamadı. 24 Ocak 1980'de yürürlüğe sokulan ekonomik kararlar, "AB Bey'inTürkiyesi'ni'', ucunda kronik enflasyon, dış ticaret açığı, yüksek faiz, trilyonlarca lira borç ve katrilyonlarca liralık bütçe açığının bulunduğu bir çıkmaza sürüklerken kimileri için de rant cenneti yaptı. "Serbest piyasa ekonomisine geçiş." adı altında aluıan ve "yabancı sermayeye kolayhk, vergi geüıierinde emekçflerin aleyhine düzenlemeler, üretim yerine ticaret sektörüne ağırhkveren potitikalara geçömesi'' biçiminde özetlenebilecek kararlar dizisi, Türkiye'de rant ekonomisinin yolunu açan program niteliğini taşıdı. lşçi sendikalarının bir anlamda "dağıühnası" ve "yoksulluk ücretmin" dayatılmasına karşı oluşan kamuoyu tepkisinin etkisizleştirildiği 12 Eylül darbesiyle yaşama geçirilen kararlar, sermayeye j£*»t 24Ocak döntimnoktaa 1980 yılında Türkiye'nin ekonomi politikalannda dönüm noktası olarak kabul edilen 24 Ocak kararlannın ardından ücretler ile fiyatlarda yaşanan artışlar arasında uçurum daha da derinleşti. Bu dönemde Ali Bey'in 1963'te 100 birim olan maaşı 82.7 birime gerilerken fiyatlardaki artış 1981'de 382, 1984te de 990 kata ulaştı. 199O'lı yıllara gelindiğinde de Ali Bey'in maaşı 86.9 birim, fiyatlardaki artış bin 307 kat olarak gerçekleşti. Ali Bey, 1993 yılında kısmen düzelen maaşıyla "betini doğrultmaya çahştrken" 5 Nisan kararlan olarak anılan altıncı devalüasyon, bütçesine yeni ve büyük bir darbe indirdi. KİT ürünlerine yüzde 100 civannda zamlann yapıldığı ve dolann fırladığı kararlann ardından Ali Bey, yaşadığı ülkede bir kez daha "aynı senaryonun" uygulandığını gördü; zam yağmuru, ücretlerde erime, yüksek vergüer, kamu yarannı gözardı eden özelleştirmeler, kamu yatınmlarına son. Enflasyon düşüyor ama mutfaktaki yangtn söranûyor Makroekonomik göstergelerin alarm verdiğibir sırada, IMF direktifleriyle Aralık 1999'da uygulamaya konulan istikrar , j . £rograihı çerçevesinde > enflasyonun düştüğü söylendiyse de Ali Bey'in mutfağmdaki yangın dinmedi. Enflasyonun düştüğünü gösteren rakamlar, ahşveriş sepetini doldurmakta sürekli zorlanan ve giderek harcamalanndan kısmak zorunda kalan Ali Bey'i şaşırtmaktan başka bir işe yaramadt. 1997 yılında, 1963'te kazandığı 100 birim maaşı 113.7'ye yükselen Ali Bey bu dönemde ihtiyaçlannı 1963'e göre 8 milyon 126 bin 650 kat daha pahalıya karşılarken 1999'da birim maaşı 131.6 oldu, fiyatlardaki artış ise 24 milyon 395 bin 67 kata ulaştı. Ekonomik istikrar programının sonuçlannın ortaya çıkmaya başladığı 2000'e gelindiğinde ise Ali Bey'in maaşı 116.9'a düşerken fiyatlardaki artış, bir önceki yıla göre 1.5 kat artış gösterdi. Bey farklı gelişmelere de tanık oldu. Krizden yarar sağlayanlardan bürokratlara, kapitalizrrun simgesi haline gelen sermayedarlara kadar hemen herkes televizyon ekranlannda "Tûm Türkiye'nin fakirleşuğinden ve 2000'de fıyat artışlan 1963'e göre ise 36 milyon 592 bin 601 kat yükseldi. Ali Bey, bugün 60 yaşında ve Türkiye'nin yedinci devalüasyonuna da tanık oldu. Bir gecede parasmın yüzde 30-40 oranında eridiğini öğrenen Ali Bey, yüksek oranlı yeni zamlann ve vergilerin yağacağından emin. Ancak yedinci devalüasyonla sonuçlanan krizin ardından, Ali herkesin aynıgemide olduğundan" söz ederken Ali Bey emekçi kesimlerin, ülkenin IMF'siz ve Amerikasız programlara ihtiyacı olduğu fıkrinde birleştiğini gördü. Ali Bey'e göre, Türkiye'nin yaşadığı krizlerden ve emekçilerin her geçen gün daha yoksullaşmasından yarar sağlayanlar ise bugün faturayı paylaşma görüntüsü vermeye çalışıyorlardı ve bu gelişmeler, korkunun en önemli göstergesiydi. D Ü N Y A E K O N O M Î S Î N E B A K I Ş / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA ergin.yildizo9 lu(abtinternet.com Dünya ekonomisi resesyona gir- di ve tehlikeli biryönde iterliyor. Ge- çen hafta yayımlanan veriler ve pi- yasalann bunlaratepkileri, önümüz- deki dönemde yine Asya'dan, ön- celikle de Japonya'dan kaynakla- nan ciddi bir sarsıntı olasılığının güçlenmekte olduğuna işaret edi- yordu. Hazırltksız yakalanmamak için Japonya'dakigelişmeleri yakın- dan iziemekte büyük fayda var. ABD'den esen rttzgârlar 10 trilyon doiarlık ABD ekonomi- si, dünya ekonomisinin en önemli parçasınıoluşturuyor; ancaksaltbir büyüklükten öte biranlamıvar dün- ya ekonomisi için. Asya kriztnden sonra büyük tüketim kapasitesiyle dünya ekonomisini peşinden sü- rükledi ABD, butüketimide özellik- le Japonya'dan aldığı 340 milyar doiarlık borçla fınanse etti. Bu fı- nansman, ABD borsasındaki canlı- lığın yarattığı zenginlik etkisiyle tü- keticitalebinedönüşerekAsyaeko- nomilerini, yalnızca 1999 yılında 450 milyarlık bir ithatatla destekle- mişti. Küresel düzeyde kurulan bu dengenin, ABD'deki yavaşlama, borsadaki gerileme yoluyla hızla bozulurken Japonya'dan gelecek ikinci bir darbeyte de toptan çök- mesi olasılığı giderek güçleniyor. Geçen yılın sonundaABD ekono- misi hızla frene basmıştı. Büyüme hızının, ilkdokuz ayın ortalamayüz- de 5 düzeyinden dördüncü çeyrek- teyüzde 1.4'e gerilediğini, imalatsa- nayii etkinliğinin geçmiş resesyon dönemlerindegörülenbirdüzeyein- diğini geçen aytn ilkyazısında aktar- mıştım (Cumhuriyet, 5/02). Büyü- me hızındaki ani gerileme, ivmesi göz önüne alındığında bir resesyon başlangıct olarak kabul edilebilirdi. Ancakhâlâpiyasalarda, duraklama- nın kısa sürede yerini güçlü bir bü- yümeye bırakacağına inananlar (bu Japonya'yaDikkathatta The Economist birçok say- gın ekonomistinteketekkonuşuldu- ğunda çok daha kötümser bir hava çizdikleriniaktardı ama)hâlâçoğun- luktaydı. Geçen hafta çarşamba gü- nü Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan Kongre'ye verdiği rfa- dede "ekonorninin daha birsüreyu- muşak kalacağını" (The Wall Stre- et Journal, 1/03), diğer bir deyişle ekonomik yavaşlamanın daha bir süre devam edecegini açıkladı (Fı- nancial Tımes) ve en azından "V" mi "U" mu tartışmasına son verdi. Ekonomi en iyimser yaklaşımla "U" biçiminde birtoparlanma sergileye- cek, kötümser bir yaklaşıma göre de, özellikle Japonya'daki sorunlar daha da ağırlaşırsa, "L"tipi bir hare- ketle düşük bir büyüme htzında, şimdiden öngörülemeyecek kadar uzun bir süre kalacak. "Business Cycles" (iş devreleri) üzerine haien sürmekte olan tartışma- lardagiderek bukötüm- ser yaklaşımları kuram- sal olarak destekleyen sonuçlar üretiyor. "Business Cycle"ın farklı özellikler göster- meye başlamış olabile- ceğine, özellikle Asya krizinden sonraki dö- nemdeABDborsasında sıklaşan şiddetli sarsın- tıları tartışırken 1929'a gönderme yaptığımız luğun, 1950 sonrastnın enflasyonıst baskılar içeren devrelerinin aksine, 1900'lerin başındaki deflasyonist devrelere benzediğine dikkati çek- ti (Global Economic Forum, 28/02). Cuma günü Financial Tı- mes'da bu konuda, Roach'ı des- tekleyen biryorumyayımlandı. Eğer bu yaklaşımlar doğruysa bu dur- gunluğun yaklaşık2 sene, hattada- ha uzun sürme olasılığı var. Bu he- nüz erken bir saptama olsa bile, ABD'de durgunluğun birkaç ay ön- ce öngörülenden daha uzun süre- ceğini söylemek yanlış olmaz. Japonya ve Asya Geçen hatta açıklanan veriler, dünyanın 2. büyük ekonomisi Ja- ponya'da da ekonomik koşullann Geçenhaftaaçıklananverikregöre dünyanm2.büyükeko- nomisiJaponya'da da koşullaryenidenbozubnayabaşladı. yazılarda değinmiştim. Geçen ay- larda Morgan Stanley Dean Wrt- ter'ın başekonomisti Stephan Ro- ach butemayı işlemeye başladı. 28 Şubat tarihli makalesinde de, AB- D'de son yıllann en parlak ekono- misti olarak bilinen, eski Hazine SekreteriSummers'layaptıklan bir toplantıya atıfla, bugünkü durgun- yeniden bozulmaya başladığını gösteriyordu. Çarşamba günü Ja- pon Ticaretve Sanayi Bakanlıgı, sa- nayi üretiminin ocakta, bir önceki yıla göre, piyasalardaki yüzde 0.4 artışbeklentisinin aksine, yüzde 3.9 gerilediğini açıkladı. Mal satışlan da, bir önceki aya göre yüzde 3.9 geri- iemişti. Geçen agustosta srfır faiz politikasını terk ederek faizleri yük- seltmiş olan Japon Merkez Banka- sı, ekonomiyi desteklemek için fa- izleri yüzde 0.25'ten yüzde 0.15'e çekti. Cuma günü Kamu Yönetimi Bakanltğı işsizliğinyüzde 4.9'dakal- dığını açıklarken (piyasalar yüzde 4.8'e düşmesini bekliyordu - Asian Financial Review) Tokyo borsası, faizlerin düşmesine aldırmadanson 15 yılın en düşük düzeyine inerek kritik 12.000 tabanına 261 puan yaklaştı (Wall Street Joumal). Tüm bunlar, bir türlü sonu gelme- yen siyasi istikrarsızlıklaria birleşin- ce Japonya ekonomisinin yeniden bir resesyona girmeye başladığına işaret ediyordu. Londra'daki Brook Institute'den RobertBrook'agöre üç etken, ABD ve Japonya'da tek- nolojihissesenetlerindeki gerileme- ler, Japon bankasisteminin taşımaya çaltştığı büyükba- tıkborçlar(yaklaşık291 mil- yar dolar) ve gittikçe artan kamu borçlan, birbirini bes- leyerek sorunları daha da derinleştiriyor. "Japonya'da durum dramatik bir nokta- ya" ulaşmaküzere, "tikanık- lık, bir mali kriz olmadan açılacak gibi görünmüyor* dedikten sonra Brook ekli- yordu: "Ya bu koşullarda Japon bankalan, yükûmlû- lükterini karşılamak için ka- salanndaki hisse senetleri- ni (çoğu ABD'ye ait - E.Y.) boşaltmaya başlariarsa?"(DailyTe- legraph, 3/03) Üstelik, Japonya'nın ihracatının yüzde 31'ini alan ABD'deki ekonomik daralma da (DTÖ) Japonya'nın sorunlannın gi- derekdahadaağıriasacağını göste- riyor. Japon, Merkez Bankası veriie- rine göre ABD'ye ihracat, ocaktabir önceki yıla göre yüzde 12 düşmüş. Siyasi istikrarsızlığa gelince, durum o kadar ümitsiz ki, Far Eastern Economic Review'un yorumuna göre "Başbakanın artık kaçtnılmaz hale gelen istifası dapek birşey de- ğiştirmeyecek" (8/03). Japonbankalannınellerindekikâ- grtlanboşaltmaotasılığı ABDborsa- sının başı üzerinde Demokles'in kı- lıcı gibi sallanadursun, ekonominin yeniden bir resesyona girmeye baş- laması, krizdençıkmaya çabalayan Asyaülkeleri içinçokkötübirhaber. Asya ülkeleri, ihracatlannın yüzde 42'sini birbirine, yüzde 10.4'ünüJa- ponya'ya, yüzde28.3'ünüde Kuzey Amerika'ya gönderiyoriar (DTÖ). Asya kriztnden etkilenen ülkeler ise ortalamaGSMH'terininyansına ya- kın büyüklüklere ulaşan (Dünya Bankası) ihracatlannın yüzde 13'ünüJaponya'ya, yüzde21'ini de ABD'ye yapıyoriar (DTÖ). Bu ko- şullarda ABD'ye ihracatlan gerile- meye başlayan Asya krizi ülkeleri birdeJaponyapiyasasındaki daral- manın etkilerinialmaya başlariarsa, bölgedeki ekonomik toparlanma- nın da sonu gelir. Asya krizi ülkele- rinin ekonomik geleceklerinin böy- lebir belirsizlikaltınagirmesi, bura- lann ABD borsasından kaçan spe- külatif sermayeden de pekfazla ya- rarianamayacakları anlamına geli- yor (WaH Street Journal, 2/03). Tüm bunlara bakarak Avrupa'dan gelenyavaşlama işretleriyle biriikte, dünya ekonomisinde dengeler bo- zulmaya devam ederken Japon ekonomisindeki bir resesyon olası- lığının, durumu kritik bir noktaya doğru ittiğini söylemek mümkün. Stephen Roach'agöre modern za- manlarda görülmedik ölçüde eşza- manlı bir resesyonun gelişmesine şahitoluyoruz. Oyleyse, eğer lastik- lerden biri patlarsa diğerlerinin ara- bayı çekmeye devam etmesi pek mümkün değil. Japonyailkpatlaya- cak lastik olabilir. ANKARAPAZAR1 YAKUP KEPENEK Siyasefin Setaleti Türkiyesiyaseti, zavallı durumdadır. Ne ülke so- runlarına çözüm bulabiliyor, ne de kendi iç sorun- lanna eğiliyor. Sıyaset, ısrartave inatla intihar edi- yor. Son günlerin kurtancı arayışı da siyasetin ye- tersizliğini, buna isterseniz zavallılık deyin, bir kez daha sergiliyor. Araîık 1999'da oldukça olumlu koşullarda baş- latılanûç yıllıkekonomikistikrarprogramı dahabi- rinci yılının sonunda tamamıyla çöktü. Kimi iyim- seriik dağıtıcılan ne derse desin, ülke çok ağır bir ekonomik bunalıma, bunun da ötesinde yıkıma sürüklendi. Ekonomik çöküntünün asıl sooımlusu siyaset- çilerdir, onlar hiçbir şey olmamışçasınayerierinde kalıyor, kalabiliyor. Hükümetinuygulamaya koydu- ğu İstikrar Programı'nı düzenleyen niyet mektup- lanndayazılanlar,çözümlemeler, öngörüler, verilen sözler ve atılan imzalar unutuluyor. On beş gün- dür, faiz, döviz kuru ve zamlanyia tam bir ekono- mik kargaşa yaşanıyor, bunlar çıldınyor; onlara bağlı olarak insanlar da. Toplumu çıldırtanlar, hiç sıkılmadan iletişim araç- lannıntau^ısınageçiyor veyerimizdenaynlmıyo- ruz, bu hükümeti bırakmıyoruz, diyor. Demokratik bir ortamda böyle şey olmaz. Siyasal sorumlular, kendıleriniseçıpişbaştna ge- tiren halkın karşısına çıkıp yanlış yaptk bile de- miyor, diyemiyoriar. Çünkü böyle bir davranışın gerektirdiğı toplumsal duyariıtıkyok; daha doğru- su demokrasi içinde hesap verme anlayışı çok kıt. Ancak, hiç olmazsa ekonominin bu uçurum noktasına sürüklenmesinde birinci derecede so- rumlu otan kimi bakanlar neden görevlerinden ay- nlmaz? Bu sorunun yanıtı verilemez; çünkü yok- tur. Oysa, hesap verme günü, bugündür. Yapılan yanlışlannya dayapılması gerekirken yapılmayan- lann hesabı verilmelidir. Hesap vermenin iki ayn ve büyük boyutu var. Birincisi, Ekonomik istikrar Programı başansız olmuştur, bu başarısızlığın siyasal sorumlulan gö- revlerinden kesinükle aynlmalıdır. Çünkü, Prog- ram'ın çöküşüyle birlikte ekonominin siyasal yö- netimine olan güven de yok olmuştur. Ekonomi- nin bundan sonraki yönetim sorumluluğu datek sözcükle siyasetçinin işidir; başarı da başansız- lıkda dünyanın her yerinde siyasetçiyefatura edi- lir, kesin kural budur. Ekonominin yönetiminin, ye- tenekleri ve uluslararası parasal kuruluşlar karşı- sındaki güvenıliriiği yüksek olan Kemal Derviş'e verilmesi seçimle gelen sıyasetçileri sorumluluk- tan kurtaramaz. Dervişmodelininçözümügereken büyüksorunu, bundan sonra uygulanacak olan ve kendi içinde tutarlı olması beklenen yeni istikrar programıyia güven duyulmayan bir hükümet ara- sındaki büyük çelişkidir. Ikincisi, rüşvet ve yolsuzluk konusudur. Mec- lis'teki oylamalarda iç© sindirilen ve sürekli üstü kapatlan yolsuduk ve çürümüşlüğün hesabı nasıl görülecektir? Bu sorunun yanıtını aramak kuşkusuz çokönemlidir;çünküyolsuzluk konusu, ekonomikprogramın bundan sonrasını doğrudan etkileyecektir. Kim ne derse desin, iç ve dış ser- maye sahipleri yolsuzluğa batmış bir ülkeye yatı- nm yapmaz, yabancı sermaye kalıcı bir biçimde gelmez; gelecekse de kapkaççı bir anlayışla gelir. Bu nedenle bundan sonra uygulanacak olan istik- rar programının en temel hedeflerinden biri, yalntz- ca göstermelik ve bürokrasi düzeytnde değil, si- yasetçileri deiçerecek biçimderüşvetve yolsuz- luklaria savaşım olmalıdır. ••• Türkiye'deyaşanan ekonomikçöküntü, aslında siyasaltıkanıklığındoğrudan sonucudur. Siyasal tıkanıklık da siyasal yapı bozukluğundan kaynak- lanıyor. Türkiye siyaseti, özellikle 12 Eylül sonra- sındaki yasal düzenlemelerin de katkısıyla, içine kapalı bir duruma gelmiştir. Siyaset, kendi içsel etkenlerive bunlann etkileşim ve devingenlikleriy- leevrimsürecinegiremiyor; esneklik kazanamıyor, değişim geçiremiyor, kendi kendini yenileyemi- yor. Yepyenitoplumsalkatılımlariaiçindentohum- lanıp kabuklannı kıramıyor, topluma ve dünya- ya açılamıyor. Çünkü kendi içinde demokratik katıhmcı süreçleri işletemiyor. Böyle olunca da tam demokrasiye doğru yol alınamıyor; demok- rasiyebenzerbirsiyasalyapıoiuşuyor. Bu neden- leTürkiye, 12 Eylül Anayasasfnınyarattığı siyasal ortamı, Siyasi Partiler ve Seçim Yasalannı da de- ğiştirerek daha demokratik bir duruma getimneli- dir. Sorunlaraduyarsız kalan siyasetyalnız kendisi- ni boğmakla kalmıyon toplumu bunaltıyor ve bo- ğuyor. Bunalımdan çıkış için asıl değlştirilmesi gereken, var olan siyasal yapılanmadtr. Bu yapıl- madığından, siyaset halkın gözünde iyicetükeni- yor, yatana sarılıyor ve ağlıyor. Tıpkı şair Tevfik Fıkret'in Tarih-i Kadim'de dediği gibi: Kizbe (yalana) ancakriyaÇıkiyüzlülük) ve humk (budalalık) ağlar, e-posta: yakup(â metu.edu.tr • ANKARA (ANKA) - Elektrik piyasasının serbest piyasa koşullanna göre yeniden yapılandınlmasını öngören Elektrik Piyasası Yasası yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 11 gün süreyle Köşk'te beklettikten sonra imzaladıgı yasa, Resmi Gazete'nin mükener sayısında yayımlandı. Yasaya göre elektrik piyasası faaliyetlerinde bulunacak tüzelkişiler her faaliyet için ayn lisans alacaklar. Lisanslar bir defada en çok 4 ( yıl için verilecek. Üretim, iletim ve dağıtım lisanslannda bu süre 10 yılm altmda olamayacak. Ureticiyebaypam avansı • ŞARKÖY (AA) -Tekirdağ'm Şarköy ilçesinde, TEKEL Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü tarafmdan Trakya'daki 450 tütür üreticisine yaklaşık 105 milyar lira tutarında avans verildi. Yetkililer, bayram nedeniyle tütün üreticilerine avans verildiğini ve ahmi önümüzdeki aylarda başlayacağmı bildirdil Tekirdağ'm Malkara ve Şarköy ilçelerinde Kırklareli, Edirne ve Keşan ilçesinde 200 üreticinin bulunduğunu belirten yetkililer, "Tütün üreticilerine bayram avansı olarak milyar lira dağıtıldı" dediler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear