23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 MART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER RESTORAN GÖZDOYURAN TURHANSELÇUK ü ü i DÜRUSÎ TABİAILI ÎSTANBUL EFENDİSİ IN HARİKULÂDE MACERALARÎ ZıKISIM ÜEKMİLİ BİRDEff Ai!. TÜM DUNÜARl Kutan: seçim kaçmıbnaz • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, dün Adana Muhtarlar Derneği Başkanı Ramazan Özünal ile muhtarlar heyetirü kabul etti. Kutan, koşullar uygun hale geldiğinde, sonbaharda erken seçime gidılmesini istedi. Özünal, muhtarlann yetkilerinin arttınbnasmı ve Yerel Yönetımler Yasa Tasansı'mn bir an önce yasalaşmasını istedi. Küba'ya gidîyor • HaberMerfced- MHP'li Mehmet Gül'ûn de içinde bulunduğu bir grup parlamenterin Küba gezisinin yankılan henüz unutulmamışken, milletvekilleri Küba'ya yeni bir ziyaret planhyor. 31 Mart-7Nisan - tarihjeri arasında gerçekleşecek olan geziye gazeteci götürülmeyeceği belirtildi. BDDK bankatarla görüşecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bankacıhk Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), kriz nedeniyle zor duruma düşen bankacılık sektörünün temsilcileriyle bır dizi toplantı yapacak. Her banka ile ayn ayn yapılacak görüşmelerin 3-5 gün içinde tamamlanabıleceği belirtildi. BDDK'den yapılan yazılı açıklamaya göre, ilkı bugün gerçekleştirilecek toplantılar Ankara ve Istanbul'da yapılacak. tzmffte Işçl eyleml • İZMİT(AA) -Izmit Bekirpaşa Belediyesi'nde 3 aydır maaş alamayan ve yaklaşık 1 trilyon 800 mılyar lira alacağı biriken işçiler, 1 günlük işbırakma eylemi yaptılar. Hizmet-Iş Sendikası'na üye işçiler, Yeşilova Mahallesi'ndeki belediye garajmda toplandılar. Sendikanın Kocaeli Şube Başkanı Mustafa Taştekin, ödenmeyen maaşlann ve toplu iş sözleşmesinden doğan sosyal haklannın ödenmesini isteyerek "Gösterdiğimiz özveri istismar edildi" dedi. Soytaran Hldlalapı • SACRAMENTO (AA) - ABD'nin Kaliforniya eyaleti senatosu, 24 Nisan'rn sözde Ermeni soykınmını anma günü ilan edilmesini öngören tasanyı kabul etti. Amerikan Kongresi'nden sözde soykınmı tanrmasını talep eden tasan, eyalet kongresine gönderilecek. Sözde Ermeni soykınmını ilk kez 1994 yıhnda tanıyan Kaliforniya eyaleti, tasanyı son 3 yıldır kabul ediyor. son ATAOL BEHRAMOĞLU Sayın Hikmet Sami Türk, Geçen yıl Temmuz ayında si- zinle uzun bir telefon konuş- ması yapmıştık. F tipi cezaev- leri konusunda size yöneltti- ğim bir eleştiriyle ilgili olarak beni telefonla arama nezake- tinde bulunup eleştirilerimi yanıtlamış, ben de böylece düşüncelerimi size bir kez da- ha sözlü olarak iletme olana- ğı bulmuştum. Bu görüşme- mizin izlenimlerini 29 Tem- muz 2000 tarihinde "CumhuriyeTteki köşemde yayımla- dım. Yazımda, özetleyecek olur- sam, demokrat, in- sancıl kişiliğiniz- den kuşku duytna- makla biriikte söz- lerinizde siyasai ru- tuklu ve hükümlü- lere resmi bakışın izlerini görmekle üzüldüğümü belir- tiyor; yine de, "hu- kuksal aftyapı ku- ruhnadan F tipi ce- zaevlerine naldl ya- pıhnayacak" açık- lamanızm önemini vurguluyordum. Söz konusu yazım iyimser bir çağnyla sona eriyordu: "HükümerJn ceza- evierinden yüksekn seslere ve sağduyu- nunsesmekulakve- rerek, bu girisiın- den tümüyle vaz- geçmesmi bekfiyo- rum." Aradan çok fazla zaman geçmeden cezaevlerinde açhk grevleri başladı. Açhk grevleri ölüm oruçlanna dönüştü. Banşçıl çözüm umuduyla aydın ve yazarlar devreye girdi. Bunu "sanat- çüar guişimi" adı alurıda bır araya ge- len sanatçı ve ya- zarlann çabalan iz- ledi. Meclis Insan Haklan Komisyo- nu üyeleri, bazı milletvekille- ri, Istanbul Barosu başkan ve temsilcileri yoğun çaba har- cadılar. Birçok yazar arkada- şım gibi, ben de köşe yazıla- nmda neredeyse her hafta bu konuda yazdım. Aydnılan, si- vil toplum kuruluşlannı sus- kun kahnamaya çağırdım. "Terörle Mücadele Yasa- s"nda tanımlanan "terör", "terörist" kavramlannın anti- demokratik içeriğini eleştir- dim. Anayasanın antidemok- ratik hükümlerine göre çıka- nlan "şartb salrvenne yasa- a"nın hukuka, adalet duygu- suna, vicdana aykın yönlerini, yine birçok yazar arkadaşım- la birlikte bıİcıp usanmaksızm vurgulamayı sürdürdük. Ne yazık ki bütün bu çabalar bo- şa gitti. "Hayata dönüş" adı altında, herkesin bildiği gibi, korkunç şiddet ve kıyımlar gerçekleşti. Verilen sözlere aykın olarak ve en ağır şiddet, baskı ve işkence koşullannda F tiplerine sevkler yapıldı. Ve şu anda, yine herkesin bildiği gibi, ölüm orucu adı • Çabalar boşa gitti. "Hayata dönüş" adı altında, herkesin bildiği gibi, korkunç şiddet ve kıyımlar gerçekleşti. Verilen sözlere aykın olarak ve en ağır şiddet, baskı ve işkence koşullannda F tiplerine sevkler yapıldı.Ve şu anda, yine herkesin bildiği gibi, ölüm orucu adı verilen intihar eylemleri sürmekte. verilen intihar eylemleri sür- mekte. Hapishanelerden her şeye rağmen yükselen seslere kulaklannı ve vicdanlanm ka- pamamış olanlar, çok yakın bir gelecekte toplu ölümlerin gerçekJeşeceğini ve zaten bir- çok eylemcinin şimdiden ölüm derecesinde fıziksel ola- Cezaevi'nde gerçekleşmiş olan görüşmelerin tutanakla- n yer alıyor. Aydın ve yazar- larla, Meclis Insan Haklan Komisyonu üyeleri ve millet- vekilleriyle, Avrupa işkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi ile, Bakanlığın yet- kilendirdiği Türk Tabipleri görüşmelerin bu belgesel tuta- nağını. siyasai tutuklu ve mah- kûmlann "uzlaşmaya yanaş- madddan" aldatmacasına ina- nan; sonuç olarak da gelinen bu noktada söyleyecek fazla sözü kalmayanlar başta olmak üzere herkesin dikkatle oku- muş ohnasını isterdim... Dahafada ölümlerolmasın Insan Hakian Derneği (İHD) Istasbui Şubesi ûjderi, k k d d i k k i 'ayah, sessiz oturma cykmi'nde Adalet ö ü k F tii l i d ii g ^ ş y , y Bakam'm, venfiğ sözü tutarak Ftipicezaevlerinde tecriti kaldınnava çağırdüar. İHD önünde dün saat 13.00'te sfyıh gys&erie otnnuıiar adına açıklama yapan İHD tstanboi Şnbesi Başkanı Eren Keskin, Sincan Cezsevi'nde ölüm orucu eylenıcisi Cengiz Smdaş'tn ölümünün getecck öfömlerin habercisi okluğunu beürterek "Daha fazla öhlmka- ohnadan tecrit kaMmlsm" dedi Keskin, Adalet Bakanı Tûrk'fin 9 Arahk 2000 tarfldnde söylediğl, "sivfl tnphım kiınıhışlanyta h i r rT m <nh a ^ff* M vşnimarian F rip cezaevlerinin açdmayacağı'' ifadelerini anımsatö. Istanbul Ünhersitesi öğrencileri de Beyazrt kampusu önünde gösteri yaparak ölüm orucu eyiemlerine kayıtstz kabnmasmı kınadılar. tt öğrencflerinin basm açüdamasnda, ötöın orucu eyiemindeki diger tutuklulann durumunun, Cengiz Soydaş'uı ötümündefl öncekihalbMİenfarkHZoktağukımledOerekFtipi cezaevlerinin kapaülması IrtendL (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) rak sakatlandığım bihnekte- dir. Bu sonuca acaba nasıl ge- lindi? Her şey daha başka tür- lü olamaz mıydı? Cezaevle- rindeki direnişçileri ikna ede- cek bir çözüm yolu ve bunu açıklama biçimi bulunamaz mıydı? Yoksa, devletin bütün üst kurumlanna egemen olan gö- rüş, bir iktidar partisi millet- vekilinin sözlerinde "veciz" anlatımını bulan "gebersiıı- ler" miydi? Olup bitenler, söz konusu kurumlara egemen olan görüşün başından ben bu sözcüğün içeriğinden farklı olmadığını gösteriyor. Görüşmelerin kilitlendiği bir noktada topluma şöyle bir gö- rüş yansıüldı: Içerdekiler an- laşmaya yanaşmıyor. Devlet verebüeceği ödünleri vermiş- tir. Daha fazlasını veremez. Acaba gerçek böyk mi? TAYAD'm (Tutuklu ve Hü- kümlü Aileleri Yardmılaşma Derneği) Ocak 2001'de ya- yımladığı "Kim Ne Dedi?" başlıklı bültende Bayrampaşa Birliği temsilcisi ile, Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı ve Is- tanbul Barosu Başkanı ile, Türk Mühendis ve Mimar Odalan Birliği ve TAYAD temsilcisi ile 9-18 Aralık 2000 tarihleri arasında yapılan top- lam 15 görüşmenin tutanak- lan bu 50 sayfahk bülteni oluşturuyor... 18 Aralık 2000 tarihli sonuncu görüşmede, Istanbul Cumhuriyet Başsav- cısı Sayın Ferzan Çitid'ye tu- tuklular adına konuşan tem- silcinin söylediği kimi cüm- leler aynen şöyledir: " „ Bakanhğm oyalama, be- Hrsizlik üzerinden sonuç ahna gibi hesaplanndan vazgeçmesi lazun—Bizeferkh,kamuo^-una £arkfaaçddamalaryapmaktan; gücüm yetmiyor, devlet içinde- ki ferkh güçler edebiyanndan vazgecümesi gereJdr. Esas göç tdmse, bizimle de o muhatap olsun.Bugüntalepkrimize ewt deme gücünfi bfle bulamavan bir Bakan, yarm bu talepleri hayata gecirme gücünü zaten bulamaz-.'" Bayrampaşa Cezaevi'ndeki Operasyonlar ve F tipi ceza- evlerine sevkler sonrasmda konuyu yeterince aydınlatıcı açıklamalar yapıldı. Bunlar- dan biri, Istanbul Barosu Baş- kanı Yücd Sayman'm Istan- bul Barosu Staj Eğitim Mer- kezi'ndeki bir basın toplantı- sında yaptığı açıklamadır: "Zaten operasyon karan ahn- mış. Bizün üzerimizden sanki tutukhı ve hükümlüler uzlaş- maya yanaşnuyormuş gibi bir havayaranhp tekçarenin ope- rasyon olduğu gösterildL" CCumhuriyet"in tarihini not etmediğim bir kupüründen.) Görüşmelerin çok önemli bir adı, TBMM Insan Hakla- n Komisyonu üyesi Mehmet Bekaroğlu da aynı günlerde "Aktüd" dergisinde yayımla- nan bir söyleşide şöyle de- mekteydi: "12 Eyhll'den son- ra özel tip cezaevlerinde aynı şey yapümaya çahşılryordu. MuhaBfolan kapatüacak, ka- patmak yetmiyor, ıslah edik- cek. Bövİe bir psikolojryie bu cezaevieri yapudı. Tecritesash na göre yapdan cezaevleridir bunlar. Bu tecrit sadece fızik- sddeğiLıslahlailgUibirprog- ramlan var. Suçlunun ıslah edilmesinin anlamı, onun dü- zehnesi, devletin istediği doğ- rultuda görüşlerini değistir- ınesiyönünde." Sayın Hikmet Sami Türk, Sizinle telefon konuşmamı- za neden olan eleştirilerimin tam da bu konuda olduğunu belki ammsarsınız. Bir açıkJa- manızdaki "tutukhı ve hü- kümlüfcre kişiKklerini kazan- dmnak" sözlerinizin masum görünüşü altındaki tehditkar anlamı bir yazun- da eleştirmiş, beffl bu nedenle arayıp açıklama yapma gereğini duymuş- tunuz... Size göre bu sözlerinizin an- lamı onlara baskı uygulamak değil, onlan örgüt lider- lerinin baskısm- dan, etki alanın- dan uzaklaştır- maktı... Eleştirim, Saym Bekaroğ- lu'nun yukardaki saptamasıyla örtü- şüyor... Bütün açıklamalar, bu -kişilik kazandır- mak" kavramının yalnız bırakmak, tecrit etmek, kişili- ği "kazandırmak" değil >ok etmek" amacma yöneldi- ğini gösteriyor. Çünkü böyle bir baskıcı yöntemin sonucu, en iyi ni- yetlerle bile uygu- lanmış olsa, başka türlü olamaz... Kaldı ki F tipi ce- zaevlerine sevkler sırasında yaşanan- lar ve bugün bu cezaevlerinde ya- şanmakta olanlar, "ldşüik kazandır- mak"tan amaçla- nanın ne olup ne ohnadığmı ve ola- mayacağını açıkça gösteriyor. Saym Hikmet Sami Türk, Bunla- n sadece aydın ve insan olma sorum- luluğumla yazıyorum. Çok bü- yük çoğunluğu "tu&r" diye ni- telenebilecek herhangı bir ey- lemle ilgisi olmayan binlerce genç ınsanımız üstünde uygu- lanan şiddet, baskı ve kıyımlar beni bir yurrtaş, bir insan ola- rak utandınyor, acı içinde bıra- kıyor. *Otüm orucu" adı altındaki bu yavaş, ama kaçmılmaz sona daha acı biçimde yaklaşan in- tihareyiemlerine daha ne kadar süre gözlemci olarak kalacatı- sınız? Söz konusu eylemlerin bir an bile gecikmeksizin dur- durulması elbette bu eylemleri kendi kararlanyla durdurabile- cek olanlara da yönelik talebi- mizdir. Fakat kaçınümaz sona çok yaklaştığı artık bir sır oknayan bu kitlesel intiharlann insan onuruna, insan saygınhğına, verümiş olan sözlere uygun olarak durdurulmasını sağla- mak görevi ve sorumluluğu sizde ve bir üyesi olduğunuz hükümettedir. Bu çağnmınbir- çok insarnmızın ortak duygu- sunu ve düşüncesini yansımğı- na inanıyomm. DUZYAZI ORHAN BtRGtT Kimi Çevrelerdeki Derviş RahatSEdığı.. Milliyet'in dünkü başlık üstü manşetinde, "politi- kaya girmeyeceği ve bugünkü ödevinin iki yıl için- de tamamlanmasından sonra ABD'ye döneceği" bildirilen Kemal Derviş, kendisine mal edilen bu sözleri, görevtemaslan için gittiği Almanya'nın baş- kenti Beriin'den yalanladı. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı, "politikaya girip girmeyeceği konusunda doğrudan bir açıkla- ma yapmayı", haklı olarak mevsimsiz bulduğu için o konuda herhangi bir şey söylemiyor, ama bakan- lık görevinden aynldıktan sonra da ABD'ye gitme- yeceğini, gerekirse Türkiye'de bir üniversitede öğ- retim üyeliği yapacağını söylüyor. Derviş'in Berlin'deki büyükelçiliğimizde bu açık- lamayı yaptığı saatlerde, Başbakan Ecevrt de Cum- hurbaşkanı ile haftalık görüşmesinden aynlırken ga- zetecilerin aynı konudaki sorusunu gülümseyerek "hayır" diye yanıtlıyor: "Bana öyle bir şey söyleme- di." Anımsayalım. Dünya Bankası'nın eski başkan yardımcısı, 19 Şubat krizinden sonra, Başbakan Ecevit'in çağnsını kabul ederek Türkiye'ye geldiğıi zaman, kendisine münasip görüldügü kulislerde söylenen görev, Merkez Bankası Başkanlığı idi. Derviş, Ecevit ile görüşmeden çıktığı zaman, eko- nomiden sorumlu Devlet Bakanı olduğu öğrenıldi. O dakikadan başlayan bir tedirginlik, kimi politi- kacılan da, bazı çevreleri de gorünür biçimde tedir- gin etti. Ranatsızlık belirtileri, yenı bakanın hüküme- tin dördüncü ortağı olduğu biçimindeki fısıltılann yanı sıra kendisine DSP'ye girmesi için Ecevit'in yaptığı öneriyi reddettiği haberieri ile biçimlendi. Başbakanın, Derviş'i kendi partisinde üye olarak görme istemini, yeni bakanın üçlü koalisyonun öte- ki iki ortağının kendi sandalyelerinden özveride bu- lunmaya yanaşmamalanndan doğan birduyarlılığın sonucu olarak görulmelidir. Derviş gıbı, ulkesinde- ki yangını söndüıme görevini üstlenmiş birinln, eli- ne hortumu almadan üzerine bir siyasi parti forma- sı giymesini önermek elbette Ecevit gibi, uzun dev- let ve politika deneyimi olan bir liderin de yöntemi değildir. Ama öyle anlaşılıyor ki DSP Genel Başka- nı, öteki iki ortağın çaprazlama istekleri karşısında, ısrarlı olmayan bir öneriyi iletmek durumunda kal- mıştır. Bugünkü konumunda partiler üstü, ya da partiler dışında görev yapmak, Kemal Derviş'e sadece ha- reket özgürlüğü getirmekle kalmaz; krizden kurtul- ma programının sağlıklı uygulanmasına da katkı ya- par. Sanınm, gençliğinde babasından aldığı nasihat- lan vasiyete dönüştürme istemi sürüyorsa, Derviş 57. hükümetteki görevini tamamladıktan sonra, ya- ni itk genel seçimlere doğru eylemli politikaya atıla- caktır. Bu niyetin gerçekleşeceğini düşünenlerin önem- li bir bölümü, Kemal Derviş'in yeni bır yüz ve yeni bir solukla baştadığı maraton koşusunda başanh obnaması için şimdiden dedikodu makineterini ça- lıştınyorlar. Mesela, aynı hükümette Tarım Bakanı olarak gö- rev yapan MHP'Iİ Hüsnü Yusuf Gökalp, geçen haf- ta perşembe günü makam odasında biri FP'li ikisi MHP'li üç parlamenterin de bulunduğu Nevşehir Ziraat Odası heyetine Kemal Derviş'ten dert yanı- yor ve "Ecevit, ülkeyi IMF'e sattı; başımıza Derviş belasını attı" diyor. Bakan beyin, başbakanından ve bir bakan arkadaşından şikâyeti, köylüye ucuz güb- re verilmeyişinin kabahatini salt onlara yükleme amacıyla söylediği biliniyor. Hüsnü Yusuf Gökalp gibi hem kırmızı plakalı ara- basından inmeyi ve "sayın bakan" diye selamlanıl- maktan vazgeçilmesini içine sindiremeyen hem de tanmsal sorunlann eleştirilerini bile başkalannın omuzlanna yükleme sevdasında olanlar, elbette Derviş'in, hastalığın üzerine neşterle gitme hevesi- ni durdurmayı iş edineceklerdir. Ancak unutulma- mahdır ki, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı'nın arkasında, önemli bir halk desteği vardır ve Derviş de hem bu desteğin, hem de politikanın gerekleri- nin farkındadır. Nitekim, dün Beriin'e giderken ucakta oturduğu bölüm ile ekonomik sınıfın arasındaki perdeyi kapa- tan hostese'Sen/ halktan ayırmayın" diye rica et- meyi ihmal etmiyor ve dahası, acil önlemler pake- tini açıklamak için yaptığı basın toplantısına başlar- ken kelimelerin üstüne basarak "Çoksaygı duydu- ğum Başbakan, Sayın Ecevit'in çağrısı üzerine" sözlerini, konuşmasına bir tür dibace olarak seçi- yor. Uzun deneyimlerim, bana Derviş'in, ancak bu- günkü görevinde başansız olursa politikaya girme- yerek, bir Türk üniversitesinde öğretim üyeliği yap- mak zorunda kalacağını söylüyor. Derviş'in bugünkü görevinin başan ile sonuçlan- ması, 65 milyon insanımızın geleceği ile ilgili bir ka- der çizgisinin olumlu yönde yükselmesi ise, önün- de sonunda o insanlann duasını da arkasına al- mayacak mıdır? Faks: 0212-6770762 E-mail:obirgrt(« e-kolay net. TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI OLAĞAN GENEL KURULUNA ÇAĞRI Sendikamızın 12. Olağan Genel Kurulu, gereklı ço- gunluğun sağlanamaması nedeniyle 17-18 Mart 2001 tarihlerinde yapılamamıştır. Yasa gereğı bu kez Sendikamızın 24-25 Mart 2001 tarihlerinde yapılacak olan genel kuruluna tüm üye ar- katılmasım önemle rica edenz. TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI l.Gön 2.GÜB Sendilu merkezi Telefon 24.3.2001 Saat: 10.30 25.3.2001 Saat: 9.00'dan itibaren Yıldız Sarayı Dış Karakol Bınası Barbaros BulvanyBeşiktaş 259 74 74 Muayene, Teşhis, Tedavi TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/tstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Intemet http^/www.tkv.org.tr e-mail: gen.sekreterwtkv.org.tr koordinatortu tkv.org.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear