Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 2001 CUMARTESİ
EKONOMtDE KRÎZ
DUNYADA BUGUN
ALt StRMEN
Bunlar Program :
Yapamaz
22 Şubat 2001 günü Türkiye'deki yetkililerin
söyledikleri en dramatik söz ne idi biliyor mu-
sunuz?
"Bize güvenin!" sözüydü.
Necdet Sezer karşısında duygulannı denet-
teyemeyen Ecevit'in, 65 milyon insana dönüp
de "Bize güvenin" diyebildiğine göre, maşallah
çelikten bile sağlam sinirleri varmış.
önceki gün haberierde hükümet üyelerini ve-
yaekonomiden soaımlu bürokratları dinlerken
eşim sordu:
- Neden dinliyorsun bunlan?
- Bak sana birTemel fıkrası anlatayım, dedim
ve aşağıdaki fıkrayı anlattım:
Temel hasmını taammüden öldürmüş, öldür-
dükten sonra cesedi parçalayıp üç bavula koy-
muş, kısa sürede de yakalanmış. Deliller, ifade-
ler, itiraflar. tabanca da bulunmuş, cesedi par-
çaladığı, balta da; mahkemeye çıkarmışlar, yar-
gılama karar aşamasına gelecek, hâkim sor-
muş:
- Son bir söyleyeceğin var mı?
- Var haçum pey, ben pi avukat isteyrum.
Hâkimin tepesi atmış:
- Oğjum her şey ortada, itiraf da ettin, avukat
sana ne yapacak, ne söyleyecek ki?
- Ha zaten pen de onu merak edeyrum, ba-
kalım bu durumda ne bulup söyleyecek?
•••
Henüz krizin ne boyutunu biliyoruz, ne ne ka-
dar kaybettiğimizi ne de neler olacağını.
Şu anda hazırlanacağı söylenen yeni progra-
mı, hazıriamak durumunda olanlar da bilmiyor-
lar.
Bilinen tek şey, emekiinin, ücretlinin, dar ge-
lirlinin sırtına daha çok binileceği, daha çok ver-
gi ve zam geleceği, enflasyonun yüzde 30'un
üzerinde olacağı.
Bir de şunu biliyoruz: Ecevit de, hükümet de
doğrulan söylememişler, krizin gelişini bile an-
layamamışlar, bizi de kendilerini de avutmuş-
tardır.
Bu durumda, bu hükümetin hazırtayacağı ye-
ni programın da kıymeti harbiyesi yoktur.
Her şeyden önce, kimse artık yeni önlemler
paketine inanmayacak ve bunu yürütecek olan-
İara güvenmeyecektir.
Krizin en önemli yanı bu.
Ecevit de, Yılmaz da, Bahçeli de, artık kim-
seye güven veremez.
Bu poltikacılar, uzun süre aldattıklan insanlar-
dan şimdi destek isteyemezler.
, Kuşkusuz yapısal bozukluklann tüm fatura-
sını 57. hükümete çıkarmak yanlıştır. Ama ka-
bul etmek gerekir ki 57. hükümet, krizi yönet-
mek değil, kavrama konusunda bile aczini or-
taya koymuştur.
• • •
Normal demokratik rejimlerde bu durumda
sorumluluk mevkiinde olanlar, özür dileyip isti-
fa ederier, hatta siyasi yaşamdan çekilirier.
Bizim liderierimizin maşallah hiç de böyle ni-
yetieri yok.
Hoş istifa edip çekilseler de, pariamento için-
de krizi yönetebilecek, yeni program hazırlaya-
cak kadrolar da yok. Bülent Bey - Mesut Bey -
Devlet Bey üçlüsünün yerine, Bay Kutan - Ba-
yan Çiller ve de bay veya bayan bilmem kim
kompozisyonunun geçmesi de spnucu değiş-
tirmeyecek. Bayan Çiller'in dönemini de biliyo-
ruz.
TÜSlAD'ın çağnsını bu gerçeklerin ışığında
okumak gerek.
Onlar, ekonomiyi yönetebilecek bir başba-
kan yardımcısı isterierken bu noktadan hareket
ediyorlar. Aslında söylemek istedikleri, "Siz bu
işlerden elinizi çekin! Gelsin bu işi bilen birisi,
mekanizmayı yürütsün! Siz de ona kanşma-
y/n/"dır.
Ama dünyanın hiçbir yerinde böyle bir düzen
yoktur ve olamaz da.
Evet henüz içinde bulunduğumuz krizin bo-
yutlan netleşmiş değil.
Her krizden çıkmanın olanağı vardır.
Bunun için güven verici bir kadronun, akılcı
vadeleri belli, amaçlan iyi tanımlanmış, iyi an-
latılan bir program ile halkın önüne çıkıp ulusal
destek sağlaması gerekiyor.
Bülent Ecevit başkanlığındaki 57. hükümet de
bunu yapamaz, onlann yerine geçmek için ales-
ta bekleyenler de...
Krizin en vahim yönü de zaten bu.
Ekonomik program yenileniyor
Enflasyonda yenî
hedef yüzde 25
ANKARA(Cumhu-
riyet Bürosu) - Hükü-
metin enflasyon hede-
fini yüzde 25 olarak
değiştirmesi bekleni-
yor. Ancak bu düzeyin
de gerçekçi bir rakam
olmadığı belirtiliyor.
Hükümetin, çöken
programın sürdüğü id-
diası gerçekçi bulun-
mazken IMF'nin dal-
gah kuru desteklediği
açıklaması yeni bir
programın yürürlüğe
konulacağmı gösteri-
yor.
Bu program çerçeve-
sinde IMF, tüm
ekonomik parametre-
leri yeniden düzenle-
meye çahşıyor. IMF
Türkiye Masası Şefi
Cottarelli, dün Maliye
Bakanı Sümer Oral ve
Devlet Bakanı Tunca
Toskay'la görüştü.
Toskay, kur ve para
politikası konulannda
Cottarelli'yle görüş-
tüklerini belirtirken
enflasyon hedefini de-
ğiştirmek gerekeceği-
ni bildirdi.
"Dalgalı kur siste-
minde şimdiki rakam-
lan kabcı olarak gör-
memek laznn" diyen
Toskay, enflasyonda
hedefi, çalışmalar bit-
tikten sonra açıklaya-
caklannı kaydetti.
THE WALL STREET JOURNAL: Bunalımdan kimin sorumlu olduğu konusunda kuşku yok
Lirayı IMF vurduERGİN YILPIZOĞLU
"Uzmanlar" hâlâ krizi Baş-
bakan Ecevit ile Cumhurbaşka-
nı Sezer'in arasındaki "talihsiz''
ve "zamansız" kavgaya bağla-
yadursunlar serbest piyasa ide-
olojısının amiral gemisi WaB
StreetJournaTm krizden kimin
sorumlu olduğu konusunda hiç-
bir kuşkusu yok. WaD Street Jo-
urnal'ın cuma günkü (dünkü)
başyazısına göre "TL'nin işini
bttiren süahı IMF satm akfa ve
dotdurdu.".
Wall Street Journal'a göre:
"Türk Lirasfnın çöküşûne yol
açan paniğin arkasında
EVlF'nin Tûrkiye'ye dayatüğı
daralücı ekonomik poüükalar
veson aviarda yineIMPnin ver-
mekte otduğu devalüasyon sin-
yalleriyatıyor.'' Kasım ayındaki
krize ilişkin olarak. "EVfF'nin
isteğj üzerine vergjlerde gerçek-
leştirilen artişlann ülkeden ser-
maye kaçışına yol açtğmı" ya-
zan Journal. "Kusura bakma-
yın ama, biz buradan daha ön-
ce geçmedik mi, hem de birkaç
kez" diye sorduktan sonra, Tür-
kiye'de de yasanan, artıkklasik-
leşmiş senaryoyu bir kez daha
şöyle özetliyor: "YoksulbirlIL
Dünya ülkesi, sabit döviz kuru
sistenüne (bu kez bir sepete gö-
re saptanan) dayanarak enflas-
yonu denetim arana almaya ça-
hşmaktadır. Bfiyümeye yönelik
bir fonnûl yerine kendisine
IMF'nin eski 'kemer sıkma
programı' dayaüür; bu da eko-
nomiyi yavaşlatır. Bankalar dış
borç ödemelerini aksatmaya
başlarlar. IMF, bu sefer de ban-
kaiann başına gelenleridaha da
ağuiaşnracak ve sermaye kaçı-
şına yol açacak bir tedbir, deva-
lüasyon önerir. Arkasmdan pa-
ra göçer. Şimdi bankalann başı
gerçekten belaya gû-miştir."
Wall Street Journal, "bundan
sonra enflasyonla mücadelenin
kaybedikliğini yerel halkm, ger-
çek getirlerinin. tasarruflannın
değerinin gerilemesiyk hızia
yoksuDaşağmı" yazdıktan son-
ra bir kez daha soruyor: "Ulus-
lararası para sistemi böyle mi
yönetiBr?"
Uluslararası para sisteminin
nasıl yürütüleceği bir yana,
Wall Street Journal'a göre Tür-
kiye'nin geleceği de bizzat bu
IMF politikalanyla tehlikeye
girdi. Bu bağlamda "Enflasyo-
nun yenümesi, ülkenin (Türki-
ye) A\rupa BirüğTne girmesi ve
ekonominin modemleştirihnesi
için gereldj bir adım" olduğuna
işaret eden Wall Street Jour-
nal'a göre "Şimdi Türk lira-
sı'nm bu şeldkle göçmesi, bu rü-
vanın da son bulmasmı garanti
"altina alch." Wall Street Jour-
nal'ın işaret ettiği ikinci nokta,
daha dolaysız ve daha acil bir
gerçekle ilgili: "Washing-
ton'dald işgüzarlara haürlat-
mak isteriz ki, IMF'nin lirayı
serbestçe dalgalanmaya bırak-
ması, çahşan yoksuilarm ücret-
lerinden yapümış büyük bir in-
dirim anlamına geür."
'OLUMSUZ EĞÎLÎM'
S&Pnot
•• •• t ••
ANKARA(AA)-Kre-
di derecelendirme kuru-
luşlanndan Standard
and Poor's (S and P),
Türkiye'nin uzun vadeli
notunu B(+)'dan B'ye,
kısa vadeli notunu da
B'den C'ye düşürdü. S
and P'den yapılan açık-
lamada, Türkiye'nin
uzun vadeli notlannın
olumsuz eğilimle izle-
mede tutulduğu belirti-
lerek kısa vadeli notlan-
nuı izlemeden çıkanldı-
ğı kaydedildi.
Açıklamada, kredi no-
tunun düşürülmesine ne-
den olarak mevcut mali
krizin önemli ölçüde ka-
mu maliyesinde, banka
ve müşterileri arasında
dengenın bozulmasına
yol açması göstenldi.
Bu arada, kredi dere-
celendirme kuruluşu
Moody's, Istanbul bele-
diyesinin kredi notunun
görünümünü 'durağan'a
çevırdi.
ÎĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
Bush'tan Ecevit'e destek telefonu
ANKARA(Cumhuriyet Büro-
su) - Türkiye'nin içine girdiği
ekonomik bunalıma yönelik ma-
li destek vermekten kaçınan
ABD'nin Başkanı George W.
Bush, Başbakan Bülent Ecevit'i
telefonla arayarak destek verdi.
ABD Başkanı Bush, dün Ma-
kedonya'dabulunan Fxevit'ı tele-
fonla aradı. Yaklaşık 5 dakika sü-
ren görüşme hakkında Üsküp'te
gazetecilere açıklama yapan Ece-
vit,
K
Çok güzel bir görüşmemiz
okhı" dedi.
Başbakanlık'tan alınan bilgiye
göre Ecevit'in Bush ile konuşma-
sı şöyle:
Bush: Sayın Başbakan.
Ecevit: Evet, Başkan Bush. Si-
zinle görüşmek büyükbir şeref ve
mutluluk.
Bush: Telefonuma cevap ver-
diğiniz için teşekkür ederim. Si-
zi şahsen görmeyi isterira
Ecevit: Çok naziksiniz.
Bush: Bırçok nedenden dola-
yı sizi anyorum. Biri kendimi ta-
nıtmak. Ûci liderin birbirini kişi-
sel olarak tanımasının en iyi yol
olduğuna inanıyorum. Ikincisi,
Sayın Başbakan sizi temin ede-
rim ki, yönetimim, itnfakımızda-
ki dostluğu güçlendirmek için si-
zinle yakın çalışmak istiyor. Tür-
kiye, çok önemli bir dost ve dost-
luğumuzun daha güçlü obnası
için daha çok çaltşacağım.
Ecevit: Bu çok güven verici.
sayın başkan, bunlan sizden duy-
manın çok büyük değeri var.
ABD ile stratejik işbirliğimize
büyük önem veriyoruz ve sizin
başkanlık dönemüüzde bunu
güçlendirmek bizi çok mutlu ya-
pacak.
Bush: Ben de bunu arzu ediyo-
rum. Çok önemli bir ülkesiniz.
Ülkemizde çok güçlü dostlannız
var. Dış siyaset ekibim ve ulusal
güvenlik ekibim, banşı koruma
fıkri çerçevesinde Türkiye'nin
öneminin farkında ve sizinle ça-
hşmayı bekliyoruz. Şimdi zor bir
dönetnden geçtiğinizi anlıyorum
ve en iyi dileklerimi sunuyorum.
Ekonomik reform programınızla
büyük bir cesaret gösterdiniz ve
bu tarz üderliğinizi göstermeyı
sürdürürsünüz umanm. Bunu ya-
pacağınızı büiyorum ve bu IMF
ile çahşmayı da kapsayacakür.
Ecevit: Bu sözler çok güven
verici sayın başkan. Çünkü, eko-
nomimiz zor sulardan geçerken
biraz işbirliğine ve dostlanmızın
desteğine ihtiyacımız var. Nazik
sözleriniz için çok teşekkür ede-
rim sayın başkan. Bu büyük bir
mutluluk.
Bush: Şüphesiz ki liderlik ka-
biliyetleriniz var. En iyi dilekle-
rimizi sunuyoruz. Hükümetimiz-
le, yetkilileriniz her konuda te-
mas içinde olsunlar. Beni telefon-
la aramak isterseniz, birkaç mil
uzaktayım. Ahizeyi kaldırın ve
istediğiniz zaman beni arayın.
Ecevit: Çok naziksiniz sayın
başkan. Çok teşekkür ederim.
Bush: Sizinle göruşmeyi bek-
liyofum ve en iyi dileklerimi su-
nuyorum.
Ecevit: Çok naziksiniz. Çok
teşekkür ederim sayın başkan.
Bush: Evet, Sayın Başbakan.
Hoşçakalın.
Ecevit: Teşekkür ederim. Hoş-
çakalın.
Dış basında karamsar yorumlar
Türkiye'deki
kriz sınırları
aşabilir
Haber Merkezi - Dış
basın, dün Türkiye'de
yaşanan ekonomik kri-
ze geniş yer vererek,
genel olarak MF'yi ve
hükümeti sorumlu tu-
tan yaza, haber ve yo-
rumlarla, yaşanan olay-
larm etkisinin nereye
varacağmı sorguladı.
Hem ilk sayfasını,
hem yorum sayfasuıı,
hem de analiz sayfalan-
nı Türkiye'deki krizin
nedenleri ve etkileriyle
ilgili yazüara ayıran Fi-
nancial Times, Türki-
ye'deki krizin ülke sı-
nırlanm aşan bir etki
yaratabileceği olasılığı
üzerinde durdu.
Gazetedeki başyazı-
da, Türkiye'deki krizin
iki ana yolla sınırdışına
sıçrayabileceğini, bun-
lardan bırincısınin ül-
kenin Batıh bankalara
karşı olan sorumluluk-
lanru yerine getireme-
mesi, ikincisinin ise kri-
zin etkilerinın yatınm-
cılan da kapsaması ol-
duğu belirtildi.
The Guardian gaze-
tesi de başyazısında
Ankara'mn huzursuz
bir dönem geçirdiğini,
"diken üstündeki baş-
kentin probiemkrinm
sadece ekonomik so-
runlardan kay naklan-
raadığmı" bıldırdı. The
Economist dergısi, kri-
zinin en büyük kurbanı-
run.'enflasywılamüca-
dele programı oktuğu-
nu' belirtti. The Times
ise ekonomik krizin
Türkiye'yi Batıhturist-
ler açısından 'cazip' ha-
le getirdiğini savundu.
"Milyoner olup cüzda-
nınıpara>1a doidurmak
isteyenler Türkiye'yB
tatiiegitsin'' cümlesiyle
haberine giren gazete,
Türkiye'de tatil yapma-
yı seçen bir Ingiliz tu-
ristin bozdurduğu her
sterlin için 1 milyon
300 bin Türk Lirası ala-
bileceğini bildirdi.
İş dünyası tepkili
'Cottarelli
evine dön'teTAJNBUL/ANKA-
RA (Cumhuriyet) - İş
dünyasımn, Tûrkiye'ye
yaşanan son gelişmele-
re verdiği tepki artarak
devam ediyor. Son gün-
lerde cömertçe açıkla-
ma yapan dernek ve
odalar, hükümete,
MGK'de konuşulacak
Ulusal Program'dan is-
tikrarprogramının göz-
den geçirilmesine kadar
pek çok konuda öneri
sundu.
TÜSİAD:TürkSana-
yicileri ve tşadamlan
Derneği (TÜSÎAD),
pazartesi günü yapıla-
cak Milli Güvenlik lCu-
rulu toplantısında,
AB'ye üyeuk sürecinde
Ulusal Program'ın si-
yasi kriterleri ile ilgili
bölümünün mutlaka
kararabağlanmasuu is-
tedi.
tTO:lstanbulTicaret
Odası (ÎTO) Başkanı
MehmetYıkfanm, istîk-
rar programının revize
edilmesinin sözkonusu
olduğunu belirterek
"Bundan önce progra-
mı yürütenler içerisin-
de bir rnizasyon yapu-
ması lazuıT dedi.
ATO: IMF'nin Türki-
ye'de büro açmasma
karşı çıkılması üzerine
Cottarelli için Ankara
Ticaret Odası (ATO) bi-
nasında hazıriattığı oda-
yı basına gösteren ATO
Başkanı Sinan Aygün,
Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu krizin baş so-
rumlusu olarak göster-
diği IMF heyetine, "Ga-
me ovw, go home Cotta-
reffi" (Oyun bittı, evine
dön) çağnsı yaptı.
YASED: Yabancı
Sermaye Derneği ise
gelişmelerin, Türki-
ye'nin geleceğine du-
yulan güvenin cıddi bir
biçimde zedelenmesine
yol açtığıru ve yabancı
yatınmcıkr tarafindan
kaygıyla izlenmeye
başladığım bildirdi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Ekonomik kriz üzerine artık yaz-
mak istemiyorum. Bir ülke bu kadar
kötü yönetilemez. Kötü yönetilenle-
rin istifa etmesi gerekir. Israil'de Baş-
bakan Ehud Barak seçimleri kay-
betti. Bir süre sonra politikadan çe-
kildiğini açıkladı. Normali bu. Türki-
ye'de ne oîdu? Yurttaşa istikrar prog-
ramı uyguluyoruz dendi. Aylarca me-
mura, çalışana zam yapılmayan bir
düzen kuruldu. Sonra bir gecede
yüzde 40 devalüasyon yapıldı. Hükü-
met, yurttaşlan herkesin gözünün içi-
ne baka baka açıkça aldattı. Bunun
bir sorumluluğu olması gerekir.
• • •
"Birinci Istanbul Kadın Bienali" adı
altında önümüzdeki mart ayı içinde
bir dizi etkinlik düzenleneceği açık-
landı. Bienal çeşitli açılardan tartışı-
lıyor. Önemli tartışma konulanndan
birisi, "Kadın 6/ena//"nin erkekler ta-
rafindan düzenlenmesi. Kadın örgüt-
leri, feminist çevreler, kadınlar üzeri-
ne yapılan böylesine geniş kapsam-
lı birtoplantıyı erkeklerin düzenleme-
sini tepkiyle karşıhyoriar.
Toplantıyı iki erkek düzenleyince,
doğal olarak onların başvurduğu dü-
zenleme kurulunun çoğunluğu da er-
keklerden oluşuyor. Önümde biena-
Kadm Bienalini Erkekler Düzenler mi?
lin programı var. 10 üyeden 7'si er-
keklerden oluşuyor. Benim öğrene-
bildiğim kadanyla daha önce bu lis-
tede Tayfun Talipoğlu ve Zuhal 01-
cay da vardı. Onlar, bu kompozisyo-
nu görünce çekildiklerini açıkladılar.
Benim de bu bienal çerçevesinde bir
konuşma yapmam söz konusu edil-
diği için, ben de kendi durumumu
açıklamayı gerekli gördüm.
Bienali düzenleyenleri aradım. Bu
bienal çerçevesinde, daha önce bu
yapıyı bilmediğim için kabul ettiğim
konuşmayı yapamayacağımı bildir-
dim. Bir kadın toplantısının, erkek-
lerce düzenlenmesini yadırgadığımı,
aynca gazetedeki kadın arkadaşlan-
mın haklı olarak beni eleştirdiklerini
aktardım ve adımın çıkanlmasını is-
tedim.
• • •
Kadın örgütlerinin, özellikle femi-
nist çevrelerin bu erkek egemen top-
lantıyı eleştirmeleri üzerine, toplantı-
yı düzenleyen erkeklerin açıklaması-
nı okudum. Bu açıklamayı okuyunca,
kadınların ne kadar haklı olduğunu
anladım. Bakın nedeniyor açıklama-
da: "Bizim çağnmız, Pazartesi (femi-
nist Pazartesi dergisini kastediyor),
Salı demeden, tüm haftayı Boş Ça-
tı'larda (Mor Çatı adlı kadın örgütü
hedef alınıyor) gevezelikyaparak ge-
çirip kadın hareketini KADER'ine
(Kadın Dayanışma Derneği) bırakan
kummlara değil, ülkenin dön) birya-
nındaki büyük özverilerte çalışan ve
yeni aynmcılıklar (erkek-kadın aynm-
cılığı) yaratmaya çalışmayan ve hal-
kın 'saygın' adlettiği (dogrusu addet-
tiği olacak) kadın kvnıluşlandır."
Bu açıklama, bu işi yapan erkekle-
rin, ne kadar "erkek" olduğunu gös-
teriyor. Sözü edilen dergi ve kuruluş-
lan yakından tanıyorum. "Pazartesi"
dergisi, her hafta zevkle okuduğum,
çok şeyler öğrendiğim önemli bir ka-
dın dergisi. Şimdiye kadar çıkanlan
bütün kadın dergilerinden farklı. Ka-
dın mücadelesinde "erkek bienalci-
ler"\n dikkat çektiği gibi kadınlar le-
hine pozitif aynmcılık için mücadele
ediyor. Mor Çatı ve Ka-Der de, son
yıllarda çok önemli fonksiyonlar üst-
lenen kadın örgütleri. Onlara karşı
kullanılan üslup ve gösterilen "erkek-
si" tepki, aslında bu işi yapanlann ni-
teliğini de kısa sürede ele veriyor.
Kadınlann hakiannı savunduğunu
söyleyenlerin yapması gereken ilk
adım pozitif aynmcılıktır. "Erkek bi-
enalciler" işte tam da bu aynmcılığa
karşı çıkıyoriar. Nedir pozitif aynmcı-
lık? Erkek egemen dünyada, kadın-
lar lebine aynmcı ve kollayıcı davran-
mak. Ömegin, siyasi partilerde ka-
dın kotası istemek bir pozitif aynm-
cılıktır. Işyerierinde, ücret ve yönetim
kademelerinde kadınlar lehine zoria-
yıcı hükümler koymak pozitif aynm-
cılıktır. Dünyanın birçok gelişmiş ül-
kesinde bu nedenle pozitif aynmcılı-
ğı sağlamak amacıyla kurulmuş ve
devlet desteğinde çalışan "eşitlikku-
rumlan" oluşturuldu.
İlk bakışta, erkeklerin kadınlar için
düzenlediği bir bienali iyi niyetli bir er-
kek girişimi olarak da kabul edebilir-
siniz. Ancak, bu erkeklerin sonradan
düzenledikteri listeler, basına yaptık-
lan açıklamalar, onlann "maço" er-
keklerden çok da farklı bir kavrayış
içinde olmadığını gösteriyor. Kendi-
lerini tanımıyorum, açıklamalannı ve
tavıriannı basından izliyorum ve bu
"b/ena/"in bir kadın bienali değil bir
erkek bienali olduğunu düşünüyo-
rum.
Erkekler, kadınlar için toplantılar
düzenleyemezler mi? Tabiı ki düzen-
leyebilirler. Böylesine kapsamlı bir
kadın bienalini ise erkekler yapamaz-
lar. O, kadınlann işi. Yapınca da işte
böyle olur, her yönünden maçoluk
falsolan ortaya çıkar. Benim önerim,
şu aşamadan sonra bile remcinsim
olan erkeklerin bu işi kadnlara bıra-
kıp ileri geri demeçler vererek işi iyi-
ce yüzlerine gözlerine bulaştırmama-
lan.
Kadınların özgürleşmesi. bütür
toplumu ilgilendirdiği gib erkekleri
de ilgilendiriyor. Kadınlar ou toplum
içinde eşit bireyler haline gelmedik-
çe, uygar ve barışçı bir cünya kur-
mak mümkün değil. Bunagiden yol,
erkeklerin kadınlan kurtanna misyo-
nunu üstlenmeleriyle gerçekleştirile-
mez. Bu doğanın ruhuna aykırı. Son
bienalin erkek düzenleyicieri de işte
bu gerçeği kanıtlıyoriar.