23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11ŞUBAT2001PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Cihangir Postası Sevgili, Benim Cihangir'i keşfetmem ortaokul lise yılla- nma rastlar. Hafta sonlan ya da çarşamba tatille- rinde, sokaklan arşınlarken yolum sık sık Cihan- gir'e düşerdi. Evet o zamanlar yedi tepe üzerinde kurulu olan Istanbul, eğri büğrü de olsa kaldınmlannda yürü- nen, yollarında gezilen bir kentti. Şimdi ise artan trafiği kaldıramayan yollann bir nebzecik daha genişlemesi için, daraltılmış, çukur- larla dolu çarpık çurpuk kaldınmlanmız iyice yük- seltilmemişlerse eğer.araba parkı haline geldiler. Pek öyle yürüme alışkanlığı da kalmadı kimse- de, yürüyenler de, yollan arşınlamak yerine, garip azgelişmiş Doğu kentlerine özgü bir slalomu ba- şarmaya çalışıyorlar, yolun ortasında ve arabala- nn arasında. Geçenlerde bir gazeteden telefon edip "Cihan- gir" deyince aklıma ne geldiğini sordular. Bu tür soruiara yanıt vermek güçtür. Bir semti, bir kenti, bir görüntü, bir abide, bir bina ile simge- lemek bana hep tuhaf gelir. Amerikan filmlerine özgüdür bu tür davranış. Konu ne zaman Paris'te geçse mutlaka Eyfel Ku- lesi'ni görürsünüz ekranda. Ama tuhaftır, Cihangir'i aklıma nakşetmiş sabit bir görüntü vardır. • • • Kırk yılı aşkın bir süre önce, Istanbul'un öğleden sonra patlak veren poyrazının Boğaz'da ya da Marmara'da kuzu başı dalgalaroluştururken bağ- nnızı serinleten poyrazının başladığı sıcak bir yaz gününde, Cihangir Caddesı'nden Tavukuçmaz Yo- kuşu'nun başına adım atarken ayağımın altında is- kelesinden Üsküdar'a araba vapurlan kalkan Ka- bataş vardı ve apartmanlann arasında kalan arsa parçalarının oluşturduğu koridordan, göğsüme doğru esen, o zamanlar var olan saçlanmı uçuş- turan bir rüzgâr esiyordu. Manzaranın çok hoşuma gittiğini, şöyle durup birkaç dakika hem serinleyip hem nefeslenirken dalgalı denizi, karşı kıyılardaki yeşilliği izlediğimi anımsıyorum çok iyi. Aradan yıllar geçti. Bir gün Fransız Konsoloslu- ğu'nda bir sergiyi gezerken Ibrahim Safi'nin o anı olduğu gibi resmeden tablosu karşısında donup kaldım. Belleğimdeki görüntü ile tablo tıpatıp aynıydılar. Yıllar geçse de aradan, Cihangir denince aklı- ma hep o görüntü gelir. Kim bilir kimin evinde olan o tabloyu görme- mde, artık o arsalar binalarla dolduğundan, sürek- li geçtiğim Cihangir Caddesi'nin Tavukuçmaz'a bağlandığı o köşeden manzarayı görmem de mümkün değil. ••• Ben Cihangir'e taşınalı on dört yıl oldu. O za- manlar oldukça fırtınalı olan semt, biraz tedirgin edici eski sakinlerinden anndı. Bizim eğri büğrü so- kak, bu semtin yenjden gözegirip gayrimenkul fi- yatlannın artmasıyla birlikte, sakinlerinin gayretiy- le ağaçlandınldı, yeşillendi, hemen her tarafta bi- nalar onanlıyor, cepheler yeniden boyanıyor, kısa- cası Cihangir yeniden canlanmakta, kentin deği- şik bir semtı olmakta. Buralan ilginç kılan yalnızca kozmopolit yapısı değil. Daha önce oturduğum Etiler'de de, he)e he- le benim bulunduğum Çamlık mevkiinde de aynı doku vardı. Ama orada, burada olduğu gibi semti benimse- me, semtlilik veya mahallelilik duygusu bu denli gefişmiş değildi. Cihangir*de bu duygu çok gelişmiş durumda. Cihangir'i Güzelleştirme Demeği aktif bir sivil top- lum kuruluşu. Burası; kahvesi, ünlü Doğa Balıkçı- sı, Orhan Kemal Müzesi ve Ikbal Kahvesi, çağdaş marketi Keys'i ile insanlann birbirleriyle selamla- şıp konuştuklan mahallerte dolu. Cihangir'i Cihangir yapan, ünlüleri değil sadece; ünlüsü ve ünsüzü ile çoğunluğunda var olan semt ve kent bilinci. Bunun son örneği de ilk sayısı iki hafta önce ya- yımlanmış olan "Cihangir Postası". Cihangir'i kişileri, renkleri ve sorunlanyla anlatan bu dergiye katkıda bulunan Cihangir Güzelleştir- me Derneği'ne, Tuncay Akgün'e, Leman Dilece- oğlu'na, Şengün Kılıç'a, Mine Söğüt'e, Ali Dal'a, Behiç Ak'a, Korhan Gümüş'e teşekkür etmek için Cihangirii olmaya da gerek yok. Çünkü semt bilinci, yalnız bir semti değil, bütün kenti kapsar ve güzelleştirir. Uluslararası Af Örgutü HADEP'ttkayıplor için acüeylem çağnsı DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şırnak'ın Silopi ilçe- sinde gözaltında kayıp olduklan öne sürülen HADEP'li Serdar Ta- nış ve Ebubekir Deniz için Uluslararası Af Ör- gütü, "Adl Eylem Çaf- ns"nda bulundu. HA- DEP'te kayıplann bu- lunması için oturma ey- lemi yapılırken, Mezo- potamya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ce- mil Aydoğan, olayın ar- dında "malum güçter olduğumT söyledi. Şımak'ın SiJopi ilçe- sinde 25 Ocak'ta jan- darma tarafindan gözal- tına alındıktan sonra or- tadan kaybolan HA- DEP Silopi îlçe Başka- nı Serdar Tanış ve parti üyesi Ebubekir Deniz için eylemler sürüyor. Af Orgütü'nden yapılan açıklamada, yetkililerin bu kişilerin nerede ol- duklanna ilişkin bir bel- ge sunmadıklan kayde- dildi. Kayıp olayından önce Serdar Tanış ve babası Şuayip Tamş'ın Silopi ilçe jandarması tarafindan bir saat sü- reyle sorgulandıklan ve ölümle tehdit edildikle- ri anlatıldı. AtHM'ye başvuru DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Silvan'a bağbDolapde- re köyü ve mezralann- dan 1994 yılında göç et- ririlen ve tarlalannı eke- mediklerinden yakınan 24 köylû, zararlannın karşılanması için Avru- pa lnsan Haklan Mah- kemesi'ne başvurdu. Hükümetin MHP kanadının Nâzım Hikmet'e yurttaşlık hakkı verilmesine karşı çıkması tepki gördü Nâznn'a , msanhksuçuNâzım Hikmet'e yurttaşlık haklannın geri verilmesine ilişkin kararnameyi MHP'li Abdulhaluk Çay ile Enis Öksüz, "karşı olduklan" gerekçesiyle irnzalamıyor. Başbakan Ecevit, "Sayın Devlet Bahçeli ile görüştük. Aramızda bir görüş aynlığı yok. Bir itirazı yok" diye konuştu. Hikmet'in topluma, kûMrûmûze mal ohnasmı, kuşakiann onun şürin- den tat almasını geciktirraek bir in- sanhk suçudur" diye konuştu. Hükümetin, Nâzım Hikmet'i yurt- taşlıktan çıkaran 1951 tarihli Bakan- lar Kurulu karannın ıptali amacıyla imzaya açtığı kararnameye özellikle MHP'li bazı bakan ve milletvekille- rinin karşı çıkışıyla başlayan tartışma büyüyor. Şair Şükrü Erbaş, MHP'li- lerin tavnnı değerlendirirken "MHP'li bakanlar ya da mifletvekü- leri Rusya'ya ghsinler, Nâzım buraya gefciıı. İyi bir değişim ohır" diye ko- BAHAR TANRISEVER ANKARA - Hükümetin MHP ka- nadının, Nâam Hikmet'e yurttaşlık hakkınuı geri verilmesine ilişkin ka- rarnameye soğuk bakması, sanatçı ve yazarlann tepkisine yol açtı. Şair Şükrû Erbaş, kararname ile bir yan- lışhğın düzeltileceğine işaret eder- ken "MHP'li bakanlar ya da miDet- veldBeri Rusya'ya gitsnuer, Nâzım bu- raya gdsm" dedi. Şair SaHh Bolat da Nâzım Hikmet'in evrensel ölçüler- deki şairliğinin "MHP'nin iznine bağta ohnadığnu'' belirterek "Nâznn nuşru. Nâzım Hikmet'e yurttaşlık hakkının geri verilmesinin gecikmiş bir olay olduğunu anlatan Erbaş, "Bunu Nâzım'a itibar verilmesi ola- rak değil, bir y-anhşmdüzeltihnesioia- rak algıhyorum" dedi. 'Nâzım'ı dünya kabul ediyor' Şair Salih Bolat, Nâzım Hikmet'in "evrensel öiçülerde'' bir şair olduğu- nu belirterek "Onun evrensel şairöği MHP'nin iznine bağb değUdir" dedi. Nâzım Hikmet'i tüm dünyanın kabul ettiğini, bazı yabancı ülkelerin de edebiyatlannda okuttuğuna işaret e- den Bolat şöyle konuştu: "Nâzun Nikmet'in topluma, küttü- rümüze mal obnasuu, kuşakiann o- nun şiirinden tat aimasını geciktir- mek bir insanhk suçudur. Bir tarikat şeyhine jet hızıyla izin çıkaran hükü- metin Nâznn Hikmet'e yurttaşlık ia- desini aynı hızla kabul etmemesinden kuşkulanmak gerekir.'' Şair Ali Cengizkan, "Mezan ger- çekten Moskova'da kalabilir. Esas olanyıırttasjığının geri verümesi" de- di. Birçok oyunda Nâzım Hikmet'i canlandıran tiyatro sanatçısı Rüştü Asyau, bugüne dek şair ile ilgili yap- tıklanyla "Nâzım Hikmet'inyurttaş- hktan çıkanlmasına ilişkin Bakanlar Kunıhı kararunn iptalini" amaçladı- ğını belirtti. Nâzım tutkunu olduğu- nu anlatan Asyalı, "Mezann Türtd- ye'ye getirflmesi hiç önemli değiL As- loian 'Bir yanlışlık yaptık. bu yanlış- lığı düzeltiyoruz' dijecek bir hükü- metin davranışıdır. Eğer bu hüküme- te düşecekse bu ayıbı düzdtmek, ne muthı onlara. Nâzun Hikmet'e arok Türk şairi dhebileüm" diye konuş- tu. Asyalı, "Ö bir vatan haini değil Nâzım Vakfı 'Ülke bu ayıptan kurtulacak' Istanbul Haber Servia - Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi Genel Sekre- teri Kıymet Coşkun, Nâ- zun Hikmet'in iadei itıba- ra gereksinimi bulunmadı- ğını belirterek " Ama bu ülkenin, bu ülke insanlan- mn, hepimizin Nâzım Hik- met'e gereksinmii vanfar" dedi. Coşkun yaptığı yazılı açıklamada, Kültür Baka- nı tstemihan Talay'ın giri- şimi sonucunda Başbakan BülentEcevit'in imzalaya- rak Bakanlar Kurulu gün- demine getirdiği "Nâznn Hikmet'in Yurttaşhktan Çıkanlma Karannın Kal- dmlmasına tUşkin Karar- name"nin, bazı bakanlar tarafindan imzalanmadı- ğını ammsattı. Kararna- menin basında "Nâznn Hikmet'e iadei itibar" şek- linde yansıdığmı vurgula- yan Coşkun, Hikmet'in 1951 yılında yurttaşlıktan çıkanlma karannın politik ve hukuka aykın olduğunu ifade etti. Yaşamının 17 yı- lını cezaevinde geçiren ve ülkesinden aynlmak zo- runda kalan Nâzım Hik- met'i en çok yaralayanın yurttaşlıktan çıkanlması- nm olduğunu ifade eden Kıymet Coşkun, Nâzım Hikmet'in bukararatepki- sini, "Türldye Cumhuri- yeti vatandaşhğmdan, hey gidi dünya, çıkanlmışun. Beni Türklükten, halla- nun evladı ounaktan, mfl- letimc ölümsüz bağh bu- lunmaktan Idmse, hiçbir kuvvet çıkaramaz, ayıra- maz" şeklinde dile getirdi- ğini ammsattı. Nâzım Hik- met' in, bir büyük vatanse- ver olduğunu belirten Coşkun, "O Türk düinin, Türkçenin şairidir. O hal- kuunşairidir. Eryadageç Nâam Hikmet ile ilgili bu utanç verid karar kakhn- lacak ve Türldye bu aynv tan kurtulacakür" dedi. ÎĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN ütı £KQtı<ML.....$imttimmi Cumhuriyet Kadınlan Demeği'nin 2. Olağan Genel Kurulu yapıldı Kaduücnyiiriiyilşeluızıiantyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet Kadınlan Demeği "Me- deni Yasa tasansmm kabulü" için yü- rüyüşe hazırlanıyor. Cumhuriyet Ka- dınlan Derneği'nin 2. Olağan Genel Kurulu, 18 şubeden 100 delegenin ka- tlımıyla yapıldı. Hâİcimevi Konferans Salonu'ndaki genel kurul, saygı duruşu ve Istiklal Marşf nın okunmasıyla başladı. Der- nek Başkanı Şenal Sanhan, yaptığı açış konuşmasında, kurulun seçim atmos- feri içinde değil, Türkiye'nin sorunla- nnm tartışıldığı ve çözüm için görüş- lerin paylaşıldığı bir toplantı havasın- da geçmesinı diledi. Sanhan, Cumhuriyet Kadınlan E>CT- neği'nin gerici güçlerin Türkiye'yi or- taçağ karanlığına götürmek istemesın- den korkan ve buna tepki göstermek is- teyen kadınlar tarafindan 1998 yılında kurulduğunu belirterek ülkenin bağım- sız bir kadın hareketine gereksinimi ol- duğunu vurguladı. 'Gericilik önemli sorun' Sanhan, gericiliğin bugün de Türki- ye için önemli bir sorun olduğunu kay- dederek şunlan söyledi: "Bir dönemde yakasmda zaten ka- ranhk ve gericiliğin rozetini taşi) anlar iktidardaydı, ama bugün kendiîerinin aydınlanmadan yana olduğuna inan- makistediğimiz insanlann iktidarorta- ğı olduğu bir dönemde, Bakanlar Ku- nuu'ndan çok \^him bir karar çıkabi- liyor. Bu Bakanlar kurulu karanyla Mustafa Kemal 'in > asal düzentemeler- leezdiği, yok ettiği şeyhler ve tarikatiar, yeniden en güzel tarihi turistik yerieri- mizi bir mezarhkabidesine dönüştürü- yorlar." Sanhan, tüm kadınlan 17 Şu- bat'ta Medeni Yasa tasansının 1926 ru- hu ile hemen kabul edilmesi için Amt- kabir'de yapacaklan yürüyüşe çağırdı. Dernek bünyesinde başanlı çalışmalar yürüten Nurten Erus, Birsen Alkan ve ZaferGönül'e "emeködühı" verildi. tam tersine vurtseverdi" dedi. Yazar Ayla Kutiu, Nâzım Hikmet'e Türki- ye'nin yakışacağını vurguladı. Şair Hüseyin Atabaş. ise "Kim ne yapar- sa yapsm, Nâznn Hikmet her şeyden önce Türkçenin yurttaşıdn*. Bunu o- nun elinden ahnaya da vermeye dehiç kimsenin gücü yetmez" dedi. Ecevit savundu Başbakan Bülent Ecevit, Başba- kanlık'tan çıkarken bu konudaki so- rulan yanıtladı. Kararnameyi bazı MHP'li bakanlann iki kez geri gön- derdiğinin anımsatılması üzerine Ecevit, "Bflemiyorum, ancak Saym Devlet Bahçeli Ue görüştük. Aramız- da bir görüş ayrbğı yok" dedi. Bah- çeli'nın kararnameyi imzalayıp im- zalamadığırun sorulması üzerine, "Bir itirazı yok. Karşı görüşü yok" diye konuştu. CHP'de merkeze tepki Görevden ahnaknr sürüyor „ • CHP'de kongre takviminin işletilmeye başlamasrndan bir gün önce, Düzce ve Bursa il yönetimleriyle Istanbul'da 8 ilçenin yönetimleri • • görevden alındı. ANKARA / İS- TANBUL(Cumhari- yet) - CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) kongre tak- viminin başlamasına bir gün kala Bursa ve Düzce il yö- netimleriyle Istanbul'da 8 ilçenin yönetimlerini görevden aldı. Görev- den almalara tepki gösteren partili- ler, bugün Istanbul 11 BSşitantl^ önünde bir araya gelerek Afi Topuz başkanlığuıdaki il yönetimini ve ge- nel merkezi protesto etme karan al- dılar. CHP MYK, önceki akşam olağa- nüstü toplanarak Düzce ve Bursa il yönetimleriyle Istanbul'da Beyoğ- îu, Şişli, Fener, Kartal, Zeytinbumu, Maltepe, Tuzla ve Pendık ilçe yöne- timlerini görevden aldı. Haziran ayı içinde yapılacağı açıklanan olağan kurultaya dönük kongre takvimi kapsamında delege listelen dün as- kıya çıkanldı. Kongre takviminin işletilmesine bir gün kala yapılan görevden alma işlemi, muhalifler tarafindan tepkiyle karşılandı. Işle- min, Genel Başkan Deniz Baykal yönetimindeki genel merkezin kongre sürecini kontrol altına almak amacıyla yapıldığı ileri sürüldü. Ge- nel merkez, görevden almalara "söz konusu yönetimlerin partinin yeni üyelere açıunası yönünde çaba sar- fetmemesini" gerekçe gösterdi. Söz konusu il ve ilçeler, genel mekezin tüzüğün 13. maddesine göre yığma kayıt yapmasına karşı çıkmıştı. Istanbul'da 8 ilçenin görevden alınması nedeniyle genel merkeze ve il başkanına tepki gösteren par- tililer bu sabah saat 10.30'da il baş- kanhğı binası önünde bir araya gel- me karan aldılar. Ercan Karakaş genel merkeze sert tepki göstererek. "Bardağı taşmyoriar" dedi. îstanbul'da boşalan yönetimler için hemen geçici atamalar yapıldı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com HHİer ve onun Nazi Partisi'yle ka- dınlar arasındaki ilişki, özgürlükle ka- dın, faşizmle kadın, demokrasiyle ka- dın arasındaki ilişki konusunda ilginç ipuçlan veriyor. Nasyonal sosyalizmin (Nazizmin) kuramcısı Alfred Rosen- berg, kadınla iktidar arasındaki ilişki- yi şu satırlarla ifade ediyordu: "Bir noktanın altı açıkça çizilmelidir Yar- gıçlar, askerier ve devlet adamlan er- kek olmalı ve öyle kalmalıdır." Naziter, "kadın özgühüğû hareketi- ne karşı kadınlann harekete geçiril- mes/'ni temel hedeflerinden birisi ola- rak kabul ediyotiardı. Alman ihtilali, yani faşist müdahale, onlara göre "er- keksi bir olay"öı. Daha 1921 yılında üyelertoplantısında "kadınlann parti- nin yönetim kuruluna ve komisyonla- nna asla kabul edilmeyeceği" oybir- liğiyle karariaştınlmıştı. Nazi hareketi- nin amacı onlara göre halkı, ırkı ve kül- türü batıştan kurtarmaktı, işte bu ko- nuda kadınlara güvenilemezdi. Hitler bu eğilimi şöyle dile getiriyor- du: "Politik olaylara kanşan bir kadın- lar örgütû, bana göre nefret uyandı- ncı bir şey. 1924 yılında politikayla il- Kadınlar, Naziler ve Özgürlük gilenen kadınlar benimle görûştûler. Bayan Von Treuenfete ve Mathikte von Kemnitz, Reichstag üyesi (mil- letvekili) otmak istediMerini söyhdi- teti Söz konusu olan askeri şeyler ol- duğunda durum tam anlamtyla katla- nılmaz oiuri Partinin bütün birimlerin- de kadınlar en küçük mevkilere b/te sahip olamazlar... Söylüyorvm, mü- zakere konulannınyûzde doksan do- kuzu erkekleri ilgilendiren, kadınlann değeriendiremeyecekleri şeylerdir." Avusturyalı tarihçi Anna Maria Sig- mund, Doğan Kitap'tan çıkan "Nazi Kadınlan" başlıklı araştırmasında, Hit- ler ve arkadaşlannın yanı başındaki ünlü kadınlann yaşamını incelemiş. Bu araştırmada bir kez daha ortaya çı- kıyor ki saldırganlığın ideolojisi olan Nazizm, kadınlan da yalnızca bu ha- reket için kullanılacak bir araç olarak görüyofdu. Ülkenin önde geten sos- yetik kadınlan, açıkça kadınlan aşağı- tayan bu hareketin baş destekçisi olu- yorlardı. Birinci Dünya Savaşı sonrası, Al- manya'da özellikle sosyal demokrat ve komünist örgütlerde kadınlar, önemli yertere sahiptiler. Nazizm or- taya çıktığında bu ülkede güçlü bir kadın hareketi vardı. Naziler, bu duru- mu değiştirmek için çeşitli tezler ge- liştirmişlerdi. "Kadın ve erkek doğuş- tan itibaren birbirinden farklı işlevleri olan iki değişik vahıktır" diyorlardı. "Kadımn dünyası erkeğinkiyie kıyas- landığında çok sığdır" gibi sloganlar, Almanya'nın büyük bölümünde öfke- ye neden oluyordu. Nazi Propaganda Bakanı Dr. Jo- seph Goebbels, 1927 yılında şöyle yazıyordu: "Kadımn görevi güzel ol- mak ve çocuk doğurmaktır. Bu kula- ğa geldiği kadar kaba ve modem ol- mayan birdüşünce değildir. Dişikuş, erkek kuş için kendini temizlemekte ve kuluçkaya yatmaktadır. Buna kar- şılık erkekyiyecek sağlarya da nöbet tutarak düşmanı yuvadan uzak tutar." Naziler iktidara gelınce bu düşüncfr. lerini hemen hayata geçirdiler. 25 Ni- san 1935'te "Okullarve Fakültelerde Fazlalığa Karşı Yasa" adı altında Ya- hudiler ve kadınlar için kota koyan ya- sa çıkanldt. Bu yasaya göre Yahudi- lerin öğrenci kontenjanı yüzde 1.5, ka- dınlann öğrenci kontenjanı ise yüzde 1O'du. Alman Nazileri, iktidara geldikten sonra görüşlerini iyice netleştirdiler "Biz tekrar gerçek kadınlar istiyoruz, süslü püslü oyuncaklardeğil... Alman kadını asil şarap gibidır. Sevdiği za- man toprak çiçek açar. Alman kadını ana ocağımıztn güneşidir. Alman ka- dını hürmete şayan kalmalıdır, yaban- cı ırklann zevki ve oyuncağı olmama- lıdır. Halk saf ve temiz kalmalı. Bu, Führer'in (Hitler) yüce amacıdır." Na- ziler, yanı başlanndaki ünlü kadınlann da desteğiyle, bu düşünceteri hayata geçirdiler. Bir yandan kadınlan pro- paganda işlerinde en etkili şekilde kul- lanırken onlan iktidardan uzak tutma- yı da bir ilke olarak benımsedıler. Bir- çok etkili kadın, Nazi zulüm aygıtnn birer parçası olarak çalıştılar. Bu "er- keksı olay'm destekçisi veyayıcısı ha- line geldiler. Kadımn özgürlüğü tarttşmasının ne kadar özel ve önemli olduğunu, Na- zilerin kadınlara yaklaşımına bakınca bir kez daha anlıyorsunuz. Naziler de tıpkı birçok geri ve despotk ideoloji taşıyıcılan gibi kadınlan sosyal yaşa- mın dışına itmeye çalışırken, kadınla- n kullandılar. Kadınlann strana basa- rak, iktidara tırmanıp onlan savaş ma- kinesinin ikinci sınıf yurttaşlan olarak gördüler. Nazi kadınlannın kaderini izterken, kadınlann demokratik ve özgür bir toplum yaratmadaki önemıne bir kez daha tanık olduğumu ve bu ınancımın pekiştiğini söyleyebilirim. Erkeksi Tür- kiye'nin hepimizi yaralayan ve umut- suziuğa neden olan kaotik durumdan sjynlmasında kadınlara çok ihtiyacı- mız var. Bunu teorik bir doğru okJu- ğu, kulağa hoş geldiği için değil, inan- dığım için söylüyorum. Erkeklerin yö- nettiği bu ülkede bunakJığım için söy- lüyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear