23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ŞUBAT 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 • •Hanî şu. Aklı başında gazetelerden birinin aklı başında bir yazan, kısaltmalardan yola çıkarak "CHP"nin açık adının ne oldugunu anlatmak isterken "Hani şu Mustafa Kemal'in kurduğu parti" diyor... Gerçekten talihsiz bir anlatm... Aynı zamanda yanlış bir anlatm... Mustafa Kemal'in kurduğu partinin adı evet CHP'ydi ama o CHP ile bu CHP arasında pek bir benzerlik yok... Olmadığı da aradan beş gün geçmesine karşın Yeni CHP yönetiminden "Hani şu Mustafa Kemal'e" herhangi bir tepki gelmemesinden belli... PeugeotiOG Peugeot 106'lann elektrik donanımındaki fabrikasyon hatasından dolayı yurtdışında '' yaşamsal tehlike atlatan ve maddi zarara uğrayan bir tüketici benzer sorunun sıkça yaşandığını öğrenmiş; Turkiye'deki Peugeot 106'larda sorun yaşayanlann iletileri "yonteklyontek.com" adresinde toplanıyor. Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta: dentzsotndcunriwriyet.com.tr - 5 bin liralıklar da tarihe kanşmış... Tarihi para koleksivonunda üstümüze vokl" irleşmiş Milletler'in kabul ettiği "Soykınm Suçunun Önlenmesi ve Cezalandınlma- sı Sözleşmesi"nin 1. maddesınde "Sözleş- meci taraflar, soykınmı, ister banş, istersa- vaş zamanında işlensin, uluslararası hukuk suçu sayar ve bu suçu önlemeyi ve cezalandırmayı üst- lenir" denildikten sonra 2. maddede soykınm şöy- le tanımlanıyor: "Ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir gaıbun, tü- müyle ya da bir bölümüyle yok edilmek amacıyla; a) üyelerinin öldürülmesi b) üyelerinin bedensel ya da zihinsel olarak ciddi zarara uğratılması c) grubun tümüyle ya da bir bölümüyle bedensel yıkıma uğ- ratılması amacıyla tasarlanmış yaşam koşullanna bilerek sokulması d) grup içinde doğumlan önleme- yi amaçlayan önlemlerin alınması e) çocuklarının zorla bir başka gruba aktanlması edimlerinden her- hangi biri anlamına gelir." Sözleşme, 2. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'nın Dava! Yahudilere yaptığı soykınma haklı bir tepki olarak 9 Arahk 1948'de imzaya açılıyor; Türkiye Cumhuriye- ti de, sözleşmeye katılıyor. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti, soykınma karşı tavır almış bir ülkey- ken bugün, Avrupa ve Amerika parlamentolannda kabul edilen ve edilecek olan 1. Dünya Savaşı'nda gerçekleştiği iddia edilen "Ermeni soykınmı"nın doğ- rudan suçlanmayan (şimdilik) bir muhatabı olarak dün- ya kamuoyu önünde damgalanıyor... Doğrusunu söylemek gerekirse Ermeni diaspora- sı tarihi belgeleri saptırma konusunda başanlı ça- lışmalannın semeresini 85 yıl sonra alıyor! Sırada, Birleşmiş Milletler'in 26 Kasım 1968'de ka- bul ettiği "Savaş ve Insanlık Suçlanna Zamana- şımı Uygulanamazlığına llişkin Sözleşme" bekli- yor... Savaş suçlusu kaçak Naziler için yürürlüğe konan ancak Nazilerden doğrudan söz etmeden Nurnberg Uluslararası Askeri Mahkemesi Anlaşması'na gön- derme yapan bu sözleşme, soykınmı bir insanlık suçu olarak niteliyor... Sözleşmenin 1. maddesinde İşlendikleri tarih ne olursa olsun" denildikten son- ra (b) bendinde 1948 tarihli Soykınm Suçunun ön- lenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne atıfta bulunularak sözleşmede tanımlanan soykınm suçu- na zamanaşımı uygulanmayacağı vurgulanıyor. Amerikan eyaletlerinde "Ermeni soykınmı"nın ders kitaplanna alınacağını, Fransa'da "Ermeni soykın- mı"nın yasalaşacağını, "Jön Türkler"in soykınmına uğrayan Ermenilerin Ingiltere'de birer mağdur ola- rak ağırlanacağını düne kadar kim söyleyebilirdi? Yann, Uluslararası Adalet Divanı'nda "Ermeni Soy- kınmı Davası" görülmeyeceğini kim söyleyebilir! SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt erdincutku@yahoo.com Artık hiçbir şeye şaşınnıyoruz: Feleğimizi şaşırdık! Hikmet Sami Türk bilebilir mi? Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün ilgi ve uzmanlık alanına giren birkaç soru: Yargıtay'ın tüm deliller toplandıktan sonra yeni bir bilirkişi heyetinin raporu alınmalıdır şeklindeki karanndan sonra yeniden görülen davada iki bilirkişi incelemesinin davacı lehine sonuçlanması üzerine, mahkemenin yargıcı yeni bilirkişiler tayin ederken tutanağa, bozma ilamından sonra taraflann dosyaya ibraz ettikleri belgelerin hazırlanacak raporda göz önünde bulundurulmaması yazılabilir mi? Yargıç, taraflann gıyabında ve celse arasında bilirkişi seçimi yapabilir mi? Yargıç, bilirkişi tutanağının altını imzalamadan dosyayı celse arasında seçtiği bilirkişilere gönderebilir mi? Yargıç, verilen kesin süreden iki yıl sonra sunulan yeni delilleri dosyaya koyabilir mi? Yargıç, kesin mehilde gerekli belgeleri sunmayan davalı taraf için mahkemenin verdiği savcılığa suç duyurusu karannı uygulamayabilir mi? Bu sorulardan birinin yanıtı "hayır" ise o zaman şu sorunun yanıtı ne olabilir: Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı'na sunulan herhangi bir şikâyet dilekçesinin ciddi bulunup değerlendirmeye alınması için bir yargıcın daha başka ne olması gerekir? Soykırım İddialarına Karşı Ulusal Eylem Planı Dr. ENGtN BERBER Ermeni diasporasının, uzun- ca bir süredir sabır ve karariı- lıkla Batılı ülkelerin parlamen- tolannda "sözde Ermeni soy- kınmım" onaylatmak suretiy- le, Türkiye Cumhuriyeti'ni ile- lebet mahkûm ettirme çaba- sı, Fransa Ulusal Meclisi'nin desteğiyle başarıya ulaşmış gibi görünüyor. Ankara'nın, Sayın llber Ortaylı'nın bir te- levizyon programında söyledi- ği gibi "yumurta kapıya geldi- ğinde" yürütme erkine baskı- da bulunarak yasama organı- nı pasifize etme girişimi, ne yazık ki bu kez sonuçsuz kal- dı. Görünen o ki yakın gelecek- te gerek Ermeni, gerekse son birkaç yıldırAmerika'daki Yu- nan lobisinin etkin desteğiyle altyapısı kotanlmaya çalışılan "Anadolu Rumlan soykınmı" gibi sözde iddialara hak veren benzeri karartarın diğer parla- mentolarda da alkışlanması olasıdır. Siyasi karaıiar almak, tarihin kaydetmediği uygulamaları kuşkusuz var etmeyecektir. Ancak, ulusumuzu yürekten yaralayan/yaralayacak bu ve benzeri tasarruflara geçit ver- memek için her şeyden önce, titiz bir çalışma sonucu üretil- miş, ayakları yere sağlam ba- san, akılcı ve karariılıklatakip- çisi olunacak uzun vadeli bir ulusal eylem planı hazırlan- malıdır. Bu bağlamda "tarihçi" kim- liğimizle önemli olduğunu dü- şündüğümüz birkaç noktanın altını çizmek isteriz. 1. Osmanlı Devleti uyruğun- daki Ermenilerden söz eden çok sayıda belge ve bilginin, ulusal arşivlerimizde bulundu- ğu bilinmektedir. Son yıllarda, bazı kamu kurumlarıyla özel kuruluşların, bu belgelerden seçmeleryapmak suretiyle ha- cimli kitaplaryayımladığı, 1915 olaylannı konu edinen yüksek lisans ve doktora tezlerinin sa- yıca arttığı, dikkatlerden kaç- mamaktadır. Bunlann bazılan, Batı dille- rine de çevrilmiştir. Gelişme- ler kuşkusuz sevindiricidir, an- cak söz konusu çalışmaların Ermenice kaleme alınmış kay- naklara atıfta bulunmayışlan, çok önemli bir eksikliktir. Ermeni olmayan Avrupalı ve Amerikalılara haklılığımızın bel- letilmesi, bu yapılmadığı tak- dirde son derece güçtür. Ül- kemizin Ermenice ya da ara- sında sorun olsun veya olma- sın komşusu olduğu ülkelerin dillerini konuşabilen, kaynak- larını okuyabilen kaç tarihçisi vardır? Ne yazık ki iki elin par- maklan kadar bile değildir. Tür- kiye vakit geçirmeden, sosyal bilimlerde uzmanlığa ve uz- manlanna değer veren, politik degil, bilimsel düşünmeyi be- cerebilen, akademisyenleri bünyesinde banndıran üniver- siteyi yaratmalıdır. Aksi tak- dirde, ürettiğimiz çalışmalann Edirne'nin ötesine geçmesini beklemek, safdillılik olacaktır. 2. Soykınm ıddialannı onay- layan parlamenterier ve onla- rı seçenler, Türkiye'nin arşiv- lerini açıp açmaması ya da belgelerin ne dediği ile ilgilen- memektedirler. Bu insanlan, yazılı ve görsel iletişim araç- larıyla sanal ortamda süregi- den, Ermeni tekelindeki bilgi bombardımanından kurtarmak ve durumu ivedilikle denge- lemek gerekiyor. Dünya ka- muoyunu lehimize çevirme- nin yolu: kendi tezimizi med- yada etkin bir şekilde anlat- maktan geçmektedir. Türki- ye'nin insan kaynakları ve maddi gücü, ryi organize olmuş bir karşı atağı başlatma ve ba- şarıya ulaştırmaya fazlasıyla yeter. Son olarak birkaç cümley- le de olsa, taraf olmadığı bir ih- tilafta Fransa'nın neden saf tuttuğuna değinmek isteriz. Fransız diplomasisi 400 yüz bin Ermeni seçmenin oyu için Türkiye'yi takas etmeyecek kadar deneyimlidir. NATO'daki veto yetkisini kul- lanan Türkiye, Fransa'nın "Av- rupa Güvenliği Savunma Kim- liği"n\r\ karar mekanizmasın- dan kendisini dışlamasına, en- gel olmuştu. Ermeni Soykınm Yasası'nı kabul etmekle, sko- ru eşitlediğini düşünüyor oldu- ğunu sandığımız Fransa'nın izlediği siyasetle, eski başba- kanlarından Georges Cle- manceau'nun 1919'lardaki Doğu siyaseti örtüşmektedir. Fransa o yıllarda, Türk dostu ve Türkiye âşığı Pierre Lo- ti'nın de katkısıyla yanlışından dönmeyi becerebilmiş, Sevr'de önemli bir çatlak açan Anka- ra Antlaşması'na imza koya- rak TBMM hükümetini tanı- mıştı. Artık yeni bir Loti bek- lememize gerek yok. Yeter ki eksiklerimizi doğru tespit ede- lim ve kendimize güvenelim. TÜRK KALP VAKFI 'Çocuk Kardiyolojisi" Türk Kalp Vakfı kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde 79 Mayıs Cd. No: 8 ŞişlillSTANBUL Tel:(0 212)212 0707(pbx) Faks:(0212)212 6835 KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMİH POROY semlhpomy@yahoo.com KEDİ LEVO APTÜUKA TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN SAOAMLAK KAfA.VI Mİ yeoi MUZUM ?.. KBNDI 4İNC NİYC yAJ.t»K*l*J KAfA.VI Mİ _ ? KBNDI U lŞubot NEO-PLÂSTİSİZM'/N BA3ASI 1944-'TE &V6JJH, ÛMLÜ MOHDKlAN, ?2 YAf/NOA ÖLDÛ. GENÇJ-l&lNûS K/SASİ* SÜHE ÖĞH£TM£AJLJK yPVTtKTAN SONGA RESME S4Ç- LAMlŞTl. 13-tO'LAKûft PARİS'S SITMİÇ, O/SADA GE(Z- Ç-EKÇİ ÇAUŞtAALARtMI ÇSOLDA,AKXA fLÂAJDA) TTERKEOEBEK MODE&N RESİAA AKIKJlt-AISlNtN -BN ÇOK. DA KÛBlZM'İN-ETKlSİNDE KALMIÇTI. OER- k£fj, f92o'U YILLARDA, "NeO-PLASTİSİZM* AOt- Nt VEROİĞI AttMM IUC KUOALLAIİtMI SAPTAMŞ VE YAYINLAMlÇri. rAMAAASU GEOMET11İK ŞEKJL - LE&E DAYAUAM, YATAY VE OÛÇEY Ç.İZGİLERİU EGEMEU OLDUĞU, SIZKAÇ GENK KaLLAUAGAK YAPT/GI KESİMLEK., SÖZ KOMUSU tUJKALLARA UYGUNOU. MONORıAN, KEHDINDeN SOM/SA GELE- CEK. İ l DÜZ ÇİZGİ UMtTZtLELİ Yeni Bir ŞeyL Geçen hafta yine yollardaydım.. "Demokrasi haftası" çerçevesinde Bursa, Balıke- sir ve Bandırma'da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile Atatürkçü Düşünce Derneği'nin düzenle- diği toplantılarda konuştum. Kilometre hesabıyla birbirlerine pek uzak olmayan bu üç kentte farklılık- lann yanı sıra çok önemli iki benzerlik dikkatimi çek- ti... öncelikle, her üç kentte de katılım fazla, gençler ve kadınlar yoğunluktaydı. Üstelik yalnızca dinleyen değil, soru soran, düşüncelerini net biçimde ortaya koyan ve "çözûmûn ne olduğuna" odaklanan bir ka- rarlılık hâkimdi salonlara... Ikincisi daha da ilginç; insanlar üzgün, insanlar kırgın ve insanlar çok ama çok kızgındı!.. Dinlerken, soru sorarken, düşüncelerini söylerken ortaya koy- duklan öfke neredeyse elle tırtulacak kadar yoğun- du... Ortak yargı basit ve yalındı: "Bu iktidardan umut yok, hem siyasi, hem ekonomik anlamda küresel talana teslim olmuş durumda... Karanlığın temsilcileri, dinciler, Kûrt- çüter, mandacılar, işbiriikçiler hedefledikleri yol- da Batı'nın da desteğini arkalanna almış yûrv- yoriari.. CHP'nin yenif!) yönetimi ise Şeyh Ede- bali'den aldığı manevi destek doğrultusunda 'Anadolu solu' sloganıyla ve de 'küçük olsun, benim olsun' mantîğıyla oyun oynamayı sürdü- rüyori." Ortak soru daha da yalındı: "Ne yaprnatı?.." Yük- selen yanıt ile çok uzun yıllardan beri ilk kez karşı- laştığımı yurgulamalıyım: -Yeni bir şey!.. ••• Peki, nasıl bir şey?.. Bu yaşamsal sorunun yanıtını aslında bundan üç ay kadar önce Prof. Dr. Sina Akşin, Cumhuriyet ga- zetesine yazdığı, "Atatürkçü partiyi kurmanın sırası geldi" başlıklı yazısında vermişti. Akşin yazısında, derin bir bunalımın içine çekilmiş olan Türkiye Cum- huriyeti'nde ulusal güçbiıiiğini gerçekleştirecek Ke- malist bir partinin gereklilığıni anlatıyordu. Bu yazıya yurttaşlardan gelen yoğun ilgı üzerine Prof. Akşin, "Cumhuriyet Devrimi Partisi"nin ku- rulması gereksinimini dile getiren bir bıldirge hazırla- dı. Satırbaşlarıyla ozetlemeye çalışalım: "Türkiye'yi utanç verici bir yan bağımlılığa sû- rûkleyen mali durumu düzeltecek, Aydınlanma devrimini canlandıracak, banşçı ve onurlu bir dış siyaset izieyecek, herkesin sağlık, eğrtim ve ada- let hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmasını sağlayacak, demokrasi ve insan haklannı altı ok- çu siyaset uygulamalanyla güçlendirecek bir Atatürk devrimi ve ilketeri partisi..." -Işte "yeni bir şey" bu!.. Diğer taraftan, "Atatürk ilke ve devrimlerine sahip gkmak, siyasal ve ekonomik bağımsızlığımıza yöne- len saldınlara, bölücülüğe, irticaya karşı savaşım vermek amacıyla" Müdafaa-i Hukuk Vakfı kuruldu. Vakfın kuruculan 1998'den bu yana önce aytık "Mü- dafaa-i Hukuk Dergisı" sonra da haftalık "Müdafaa-i Hukuk Gazetesi" ile karanlığın uşaklanna karşı sava- şımlannı sürdürüyoriardı. Şimdi dev bir adım atarak bu savaşımı tüm Atatürkçülere açık bir vakfın çatısı altında topladılar. Bunalmış, umudunu yitirmiş mil- yonların her fırsatta sorduklan "Ne yapacağu" soru- sunun yanıtı işte orada... -Bu ülkenin aydınlık insanlan göreve!.. Ortadoğu'da petrol Türkiye'de bori.. Milliyetçi-solcu-liberal iktidar, bor madenlerini de yabancılann tekeline terk etmek için canını dişine takmış uğraşıyor!.. -Bor madenlen niçin çok önemli?. Petrol-lş Sendikası Bandırma Şubesi bunun yanı- tını en geri zekâlı yurttaşın bile kolaylıkla anlayacağı bir broşür hazıriayarak vermiş. Çok çarpıcı bir de slogan bulmuş. -Ortadoğu ve Kafkaslar'da petrol, Türkiye'de bor!.. Dünya toplam bor rezervinin yüzde 63'ü Türki- ye'de bulunuyor. Ikinci sıradaki Amerika'nın yalnızca yüzde 13 bor rezervi bulunuyor. Asıl önemlisi; Türki- ye dışındaki ülkelerde bulunan bor dünyanın ihtiya- cını ancak 50-60 yıl karşılayabilecek durumda. Tür- kiye'nin ise 450 yıllık rezervi bulunuyor. Bor maden- leri uzay sanayiinden ilaç sanayiine, roket yakıtlann- dan inşaat, tanm, boya ve elektnk sanayiine kadar 250'den fazla alanda vazgeçilmez ve alternatifsiz olarak kullanılıyor. Bu özellikleri nedeniyle de 1978 yılında Ecevit hükümeti tarafından kamulaştınlmış- tı!.. Işte bu iktidar 2840 sayılı yasayı değiştirerek böylesine yaşamsal öneme sahip madenleri yaban- cı efendilenmize sunmaya hazırlanıyor. Özelleştirme Idaresi daha yasa değişmeden Eti Holding'i progra- mına aldı bile!.. ABD'Iİ Rio-Tinto Zinc şirketitle elle- rini ovuşturarak bekliyori.. -Aslan milliyetçileıi.. Eposta: uzileli@ixir.com Faks:(0212)287 42 41 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Eski Tûrk- lerde su peri- sine verilen 2 ad... Utanç 3 duyma. 2/ Sü- lalc.Birçok- luğu oluşturan varlıklann her biri. 3/ Med- yumlann ruh- İarla temasta 8 bulundukları g zaman içine girdikleri değişık bi- linç hali... Ileri sürü- 1 lerek savunulan dü- 2 şünce. 4/Köpek...Bir 3 kimsenindavranışlan- 4 na temel olan ahlak il- kelerinin tümü. 5/ Bir aracı tutmaya yarayan 1 2 3 4 5 6 7 8 bölüm... Din bilginle- ri. 6/ Sentetik bir bo- " ya. II Teraziyi denk- 9 lemek için hafif gelen kefeye konulan ağırlık... Ke- sintilerden sonra kalan miktar. 8/ Ishal, hafif sür- gün... Parola. 9/ Uzaklık anJatmakta kullanılan söz... Yazlıkta ya da kent dışında, bahçeli ve gûzel ev. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Soğuk davranışlarla hoşlanmadığını belli etme. 2/ Ayakkabı kalıbının çapı... Asalak bir böcek. 3/ Avuç içi... Hindistan'da kast dışı olanlara verilen ad. 4/ Bir soru sözû... "Suna —": Kemancımız. 5/ Ge- nel kural, kaide... Konut. 6/ Tarlalar arasında sınır çizgisi olarak kullanılan ekilmemiş kısım... tç sı- kıntısı. II Yapılann dış duvanna kat kat kurulan ve çalışmak için üstüne çıkılan çatı. 8/ Soyundan ge- linen kimse... îki yüzü beyaz, kapsız yorgan. 9/ Par- laklık, göz alıcılık... Eski dılde su.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear