23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
•9 KASIM 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER DSP'li Devlet Bakanı Yılmaz, 'Kişilik problemi var' diyerek yakınlarına seslendi: Mumcu'yu lunaparka götürün• Başbakan Ecevit, Muum- cu'nun çıkışlan konusur»da "po- lemiğe girmek istemediğini" be- lirterek "Son derece ciddiyetten uzak bir demeçti bu" decii. ANKARA / İSTANBUL - Başbakan Bülent Ecevit kendisini "çagdışı" ola- rak nitelendiren ANAP Gen«el Başkan Yardımcısı Erkan Mumcu'yu "ciddi- ye ahnadığınr söyledi. Köy Mizmetle- ri Genel Mudürlüğü'nden d e sorumlu olan Devlet Bakanı Mustatfa Yılmaz ise "Köy-kent" projesine karşı çıkan Mumcu'ya "Kendisinin kişâlik prob- lemkri var. Şimdi de köyiü dTİşmanhğı yapryor. Yakmlanna tavsi\ e r n ara sıra Mumcu'yu lunaparka götürsünkr" di- ye tepki gösterdı. Başbakan Ecevit, MumcıT nun çıkış- lan konusunda "polemiğe ginnek iste- mediğini'" belirterek "Son dterece cid- diyetten uzak bir demeçti b u . Sayın Er- kan Mumcu tanı Köy-kent kavTamını aşağdarken Düma Bankası t»una sahip çıktL Bu ifadeler bence yeterli bir yanıt- tir" dedi. Devlet Bakanı Yılmaz ise «ski kabi- ne arkadaşı da olan Mumcu'mun bu tür "şoviannr geçmişten beri bildiğini be- lirterek, "Ama zamanlaması ilginçtir, tam da Türkiye'de bir iyileşıneye gjdi- Brken bu sözleri söylemesi dLkkat çeki- d" göriişünü savundu. Yılmaz. "Ben Başbakan Ecevit, gazetecflerin sorulan üzerine, kendisinc 'çağdışı' diyen ANAPGenel Başkanvekili Erkan Mumcu'yu 'ciddiye almadığını'. bu konuda ANAP lideri Yumaza da gjtmevecegiıu söyledi. (Fotoğraf: ÂA) Mumcu'nun kişuiksorunları olduğunu bilivordum. Kabinede büükte çalışügı- mız dönemden bunu biliyorum, böyle çocukça tavuian biliniyor. Köylü düş- manı olduğunu da birkaç gün önce öğ- rendim" dedi. Mumcu'nun, taşıdığı görevin ağırhğını taşıyamadığını savla- yan Yılmaz, şu göriişleri dile getirdı: "Bana göre oturduğu makam kendi- sine ağır geüyor. Üstlendiği görev onun çapma göre değiL Kendisine daha hafîf görevler verilmesi lazım. Benim, yakm çe\Tesine tavsiyem: Mumcu'yu arada bir lunaparka götürsünler. Bunu yapa- mıyoıiarsa, odasma birkaçoyuncak koy- malannda fayda var." Mumcu'nun. kentlerde oturanlann yüzde 50'sinin köylülerden oluştuğunu unutmaması gerektiğıni vurgulayan Yıl- maz. "Bu insanlar tatillerde, hafta son- lannda köykrine gidiyorlar. Köykriyle bağlarmı kesmiş degiller. O nedenle, köylünün kalkmması demek, kentlinin de kalkınması anlamına getir" görüşü- nü dile getirdi. Köylünün kalkındınlma- sının bütün hükümetlerin görevi oldu- ğunu ifade eden Yılmaz, şimdiye kadar bunun yapüamamasında bütün hükümet- lerin suçu olduğuna dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancı- oğludün, 19-20 Kasım tarihlerinde ya- pılacak "Avrupa Konseyi Güneydoğu Av- rupa Eğitim Bakanlan Konferansjr 'na katılmak üzere Strasbourg'a gitti. Bos- tancıoğlu, hareketinden önce Atatürk Ha- \ alimam"nda düzenlediği basın toplan- tısında ANAP Genel Başkan Yardım- cısı Erkan Mumcu'nun açıklamalany- la ilgili görüşünün sorulması üzerine şunlan söyledi: "Sa>Tn Erkan Mumcu, ANAP'ın iç sorunudur. ANAP'ın iç so- rununa bizim müdahak etmemiz yan- hş olur. Sorun, Atatürk'ü anlamakla, Atatürk'ün devrimlerini anlamakla ve Türkh c'nin kalkınmasryla UgUkür. Ben bundân başka bir şey söylemek istemi- vorum." Erkan Mumcu, ANAP'lılann 'kişisel' açıklamalanna açıklık getirdi: Eleştirileri ANAP adına yaptım Ecevit'in "Ciddiye almıyorum'' 1 sözlerine Mumcu'dan hemen cevap geldi: Benim kendisini ciddiye almama gibi bir lüksüm olamaz. ANKARA/ERZURUM (Cumhuriyet) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Mumcu, Başbakan Bülent Ecevit'e yöne- lik sert eleştirilerinın "IdsiseT değil, "par- ti adına" olduğunu söyledi. Mumcu, Ece- vıt'in kendisini ciddiye almadığına ilişkin açıklamalanyla ilgili olarak da "Benim kendisini ciddiye almama gibi bir lüksüm olamaz. Onun anlayışı bu ülkenin kaderi- ni tayin eder" dedi. Rapor Abantta hazırlandı Mumcu, Abant toplanhlannın ardından hazırladığı raporda, hükümet ortaklannın "çağdışı ideolojilere sahip olduklan", Baş- bakan Bülent Ecevit'in "yetkilerini kulla- namadığT yönünde eleştîriler getirdi. Bazı ANAP'lı bakanlar Mumcu'nun açıklamalannın kendi görüşünü yansıttığı- nı. partiyi bağlayıcı niteliği olmadığını ifa- de etti. ANAP Grup Başkanvekili YaşarDe- delek ise Mumcu'nun eleştirilerinin haklı olduğunu ifade ederek "Hûkümetteolsabi- le Türkhe lehine eleştirileri yapmamak gi- bi bir durum söz konusu olmamahdır. Çün- kü siyasi parti ayn. koalisyon ayn bir ha- disedir. Ama kişileri tek başına hedefahyor- sa, öyle algüamyorsa bu yanlıştır'" diye ko- nuştu. Tunzm Bakanı Mustafa Taşar. Mum- cu'nun sözlerinin ANAP'ı bağlamadığını ve koalisyon adabına uymadığını belirtti. Taşar. "Partinin Genel Başkanı bu tür ifa- delerde bulunmazken bir başka arkadaşı- nıızın koalisyon adabına uymayan sözleri- ni uygun görmüyonız'" dıye konuştu. Mumcu, Ecevit'e yönelık eleştinlenni İz- mir ve Samsun'da düzenlenen 'örgütü bü- gilendirme' toplantılannm ardından dün de Erzurum'da sürdürdü. Erzurum'a 11 kentten gelen ANAP ıl ve ilçe yönetıcile- nne "Çözüm İçin Yeniden Yapılanma" programını anlatan Mumcu. toplantıdan önce Dadaş Sıneması'nda basın açıklama- sı yaptı. Mumcu, açıklamasında Bülent Ecevit'in kendisini ciddiye almadığına iliş- kin açıklamalanna değinerek şöyle konuş- tu: "Ama ben onu ciddiye alnıak zorunda- >ım. Benim kendisini ciddiye almama gibi bir lüksüm olamaz. Onun anJayışı bu ülke- nin kaderini tayin eder. Hem eleştirip hem Çoculdara dernek yasağı kalkıyor EBRUTOKTAR ANKARA - Ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik "dernek kurma ve örgütlenme" yasağı kalkıyor. 15 yaşını bitiren her çocuğun dernek kurabilmesini, 11 yaşını bitirmiş olanlann da bu derneklere üye olabilmesini sağlayacak yasal düzenleme kapsamında, Dernekler Yasası'na aykın davranan öğrenciler de "hapis ve para" cezalanndan muaf tutulacak. Bu çocuklara okullannm tatil olduğu dönemlerde "1 ayhk sosyal hizmet" cezası verilecek. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun (SHÇEK) bağlı olduğu Devlet Bakanı Hasan Gemici tarafindan hazıılatılan yeni yasa tasansı taslağı, okullarda yeni bir sürecin başlangıcı olacak. Taslakta yer alan yenilikler şöyle: • Çocuk derneklerine 18 yaşmdan bfiyükler kurucu, yönetki ve üye olmayacak. Derneİderde yönetici ve kurucu oiabflmek için 15 yaşmı bitirmiş, üye otanak için de 11 yaşmı bitirmiş otanak gerekecek. • Çocuk dernekleri, Içişleri Bakanlığı yerine SHÇEK tarafindan denetlenecek. Çocuk derneklerinin genel kurullarında hükümet komiseri sıfatıyla, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, rehber öğretmen gibi meslek gruplanna üye kişiler görev yapacak. Bu komisere ödenecek ücret, dernek tarafindan değil. memurun bağlı olduğu kamu kuruluşu bütçesinden karşılanacak. (Diğer derneklerde, hükümet komiserinin parası, dernek bütçesinden karşılanıyor.) • Çocuk dernekkri PoKs Vazife ve Salahiyet Yasası'ndan muaf tutulacak. • Dernek Yasası'na aykın davTananlara, dernek kapatma. para ve hapis cezalan uygulanmayacak. Çocuk dernekleri kurucu, yönetici ve üyelerine "uyarma, lanama, bir kamu kunduşunda okullann tatil olduğu dönemde 4 haftayı geçmemek üzere ücretsiz çahşma, disipün cezası" gibi cezalar uygulanacak. Böylece, çocuk derneklerinin işlevsel ve amacına uygun bir şekilde çalışması sağlanırken, çocuklan cezalandırma yerine sorumluluk sahibi bireyler olarak örgütlenmeleri teşvik edilecek. • Çocuk demekkrinde sandık ofanavacak. de tarnşınnı. Kendisinin performansmı son derece önenısiyorum. Onemsediğim için de katkı sağlama\a çahşryorum. Bu katkı çözümüniçeriğuıde var olan katkKhr." Kal- kınmanın köyden başlayacağı tartışmala- nnın yeni olmadığını söyleyen Mumcu, "Bugünkü dünyada kalkmmavi köyden başlatarak kalkınmanın nıümkün olabile- ceğini sö>1eyen ya da politikacüann bu tür sözlerine inanan vatandaşlar varsa onlara mikrofon tutmanızı isti\orum. Ama korka- nm Sayın Ecevit yalnız kalacaknr" diye konuştu. Mumcu, söylediklerinın tamamı- nın partisinin görüşü olduğunu ve ANAP dokümanlarına dayanarak konuştuğunu \-urguladi. Ecevit'e yönelik eleştirileriyle ilgili ola- rak Türkiye'de herkesin kendisiyle aynı fi- kırde olduğunu sa\-unan Mumcu. "Konu- yu içeriğinden uzaklaşûrarak başka plat- forma çeken köşe yazarlan farklı mı düşü- nüyorlar? Farklı düşünenler söylesinler. Maalesef milletin ale> hine işle>en bir uziaş- ma adına, 'Buna uzlaşma demeye dilım \ armıyor' ülkeye yazık ediliwr. Doğnuar kryuna uğnıyor. Buna da seyirci kalmak mümkün değil*" dedi. Ül- kenin sorunlarına çözüm bulmaya çalıştığını anla- tan Mumcu, konuşmasına şöyle devam etti:"Ülke- nin, insanlann, daha faz- la fedakârbğa kaüanabile- cekgüçlerinin kalmadığı- nı düşünüyorum. Tasar- ruf genelgeleri adı altında orta>akonulan belgelerin çoğunun vatandaşın ke- merini değil, gn-tiağmı sık- nğını görüyorum. Bütün bunlan sö\iüyor ounanun kimi niçin rahatsız ettiği- nibflmiyorum.Sadeceekş- tirmh'orum. ortaya çözüm koyu>x)rum. Şu ana kadar ortaya koyduğum çözüm- lerin teksaünna ilişkin tek bireteştiri yapılmamışken sadece üsluba yönelik eleş- tiri yapümasuu da bu ül- kenin taühsiziiöiolarakgö- rüvorum.'* IRMIKI AYDIN ENGİN aengino doruk.net.tr Ustalanmızınöğüdüydü; "La- fı dolandırma" derterdi. "Hangi konuda, ne düşünüyorsan onu kısa, yalın bir cümie yap, yazı- yabaşla" diye eklerierdi. Bugüne dek ne zaman usta öğüdü dintediysem yaacılık mes- leğinde yüzüm kara çıkmadı; ne zaman az ya da çok kulak ardı ettiysem çuvalladım; yazdığım- dan kendim bıle tat almadım. Bugün yine o çataldayım. Usta öğütlerine boş verip ör- neğin Kıbns, ömeğin Afganistan, örneğin Avnjpa Bırliğı, örneğin Başbakan, örneğin ölüm oruç- lan, ömeğin IMF'nin yeni reçe- tesı. örneğin... Yani daha önce yazılan; yazı- Ia yazıla bıkılmayanlardan birini seçip farklı sözcüklerle, sözcük oyunlarıyla gunü geçiştıren, işi savuşturan bir yazı mı döktür- sem?.. Yoksa, "Ustadır, bırşeydedıy- se, bırbildiği vardır" deyip öğıit mü dinlesem? Bir 'Yazmama' Yazısı En iyisi ustalara kulak vermek. Ne demişlerdi: Hangi konuda, ne düşünüyorsan onu kısa, ya- lın bircümleyap, yazıya öylegir... Peki. "Yazıyazma konusu"nda dü- şünüyorum. Peki, bu konuda ne düşünü- yorum? Buyrun size yalın ve kısa bir cümle: Yazı yazmamayı düşünüyo- rum. • • • Meteoroloji Kurumu mu çuval- ladı, ben yanlışlıkla başka bir günün gazetesini mi okudum, bi- lemiyorum. Ama "Hava sıcaklı- ğı 13-14 derece düşecek ve karia karışık yağmur yağacak" diye okuduydum. Sabah uyandım. Oh-hooo- oo!.. Dışanda bir ödül gibi "kasım güneşi" parlıyor. Koru'nun kedileri yine fırsatı kaçırmadılar. Pembe kannlarını güneşe verip sırtüstü yatıyorlar. (Kedi sırtüstü yatar mı. demeyın, gelin Koru'ya kendi gözlenniz- le görün) Gördüm mü, uyduruyor mu- yum bilemiyorum; ama Koru'nun kış uykusuna hazırianan, hatta kimileri yatmış kemırgenleri ve sürüngenleri bile uykuya birgün- lük ara verdiler. Kuleli Lısesi'nin onünde balık tutanlar dırsek dirseğe vermış, yem bile kullanmadan çapari atıyor; hiç beklemeden her ığ- nesi dolmuş çaparileri çekip sal- kım gibi sallanan çinekopları topluyortar. Geçen yıl bu vakitler kilosunu 7.5 milyona bulamadığımız çi- nekoplar beğenılmiyor. Az kulak kabartın, mutlakaduyacaksınız: - Bendeki kısmete bak abi yav... Çapariye altı balık takıldı, beşi çinekop sadece birı sarı- kanat... Yufbe!.. Az ötede, bir acemı yanında- kıne danışıyor: - Ş/ş££ baksana, bu kadarbü- yük sankanat olmaz dı mı? Bu artık lüfer olmuş be!.. Kuleli'nin deniz kıyısındakı o aşıboyalı camiı bılir misinız? Bir torpil bulsam; kendimi oraya imam ya da müezzin filan diye tayın ettırebıisem. Yaz kış ca- mının avlusundakı küçucük ev- de otursam. Yaz kış kıyıdan ol- ta sallasam. Adım semtte "tem- bel imam "a ya da "haylaz mü- ezzın"e çıksa; hiç umursama- sam; yaz kış avludan denize ol- ta sallasam... Camiye bitişık yer tutan, yaz kış olta sallayan, acemi avcıla- ra olta kiralayan, misina, iğne satan balıkçı homurdanır gibi gülüyor: - Tam paraketa zamanı ha- aaa. Şöyle seksenlik birparake- ta hazırlasam, sandalın kıçın- dan denize salsam... Offfffi.. Haydi bütün bunları bırakıp eve gidın bakalım. Bilgisayar denen o Allahın belası aleti açın ve yazı yazın bakalım... Bir offfff daha... • • • Biliyorum ıçinizdeki kimi ça- tal dilliler, "Aydın Engin bugün de Tırmık'ışışınniş" dıyecekler; laf dokunduracaklar. Kabul. Içi boş bir yazı. Ama kabul edin ki katıksız ve alabildiğine içten bir yazı... Böyle hılesiz. hurdasız, say- dam bir gazeteciye hoşgörü göstermeniz gerekmez mi? Haydi göstenn!.. Bütçecilere 'maç' işkencesi... TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu yoğun bir çalışma dönemini geride bıraktı. 2002 yılı bütçe tasansı goruşmelerının son gunu, Türkiye- Avusturya ulusal maçına denk gelınce saiondaki heyecanın dozu yükseldi. Yan odadaki televizyondan gol sesleri gelirken, komisyon üyelennın bir bölümu Maliye Bakanlığı bütçesı üzerinde görüşlerını dile getiriyordu. Komisyon üyeleri sık sık salonun yanında bulunan dinlenme odasındaki televizyondan maçı izledi. TBMM fırtbol takımının kaptanlığını da yapan Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Metin Şahin iseyerınden kjmıldayamadı. Ârka arkaya gelen "gol" çığlıkları Şahın'i isyan ettırdi: "Burada büyük bir sabırla sadece 'gol' seslerinı dinlıyoruz. Gazeteciler bunu yazsın, nasıl sabıha çalışmalara devam ediyoruz. Bizim gibi futbol hastalanna reva mı, 4 gol oldu göremedik." Şahın konuşurken, ara ara maçı seyreden MHP'Iİ Başkanvekili Hayrettin Özdemir'e de, "4 gol seyrettin yeter artık" diye laf attı. Bu arada 5. gol sesi gelince Şahin ayağa fırladı, sonra "görev ve sorumluluklannı" anımsayıp yerine oturmak zorunda kaldı... 'VekiF alınganlığı ölüm orucu eylemcilerinin istem dışı beslenmesi, cezaevlerine yasak araç sokulması ve ölüm oruçlannı "teşvik"\n yaptırımlarının ağırlaştırılmasıyla ilgili yasa tasansının TBMM Adalet Komisyonu'naki görüşmesi milletvekillerinin "savunrna reflekslerine" sahne oldu. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, sorulara yanıtlar verirken, örgüt talimatlannın cezaevlerine nasıl iletildiğini anlatmaya başladı: "Yasadışı örgütlerin baskısı F tipi cezaevlerinde de henüz tam kınlamadı. Talimatlar cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü yakınlan ile vekiller aracılığıyla iletilebiliyor..." Türk'ün bu sözleri salonda bir uğultu yükselmesine neden oldu. Komisyon üyeleri, "Hangi vekilller, hangi vekiller?" diye söylenmeye başlayınca, DYP'Iİ Sevgi Esen, yüksek sesle "Sayın bakan hangi vekiller?" diye sordu. Komisyon Başkanı Emin Karaa devreye girerek yanıtladı: "Efendim, Sayın Bakan, 'avukatlar' demek istiyor." Karaa'nın yanıtı üzerine rahatlayan Esen, ekledi: "Ne bilelim yani. adımız çıkmış da bir kere..." İki Türk'e özel anlaşma Uluslararası anlaşmalar gündemıyle toplanan Dışişleri Komısyonu'ndaki ilk konu Turkiye ıle Hindistan arasında suç ve suçların yaygınlığı anlaşması idi. Komisyon Başkanı Kâmran Inan, suçluların iadesini de öngören anlaşmanın gerekçesinı anlamak Kâmran Inan. için Adalet Bakanlığfndan gelen bürokrata sordu: "Bu tasan nereden kaynaklanıyor? Acaba Türkiye'deki Hindistanlılann suç sayısında mı art;ş var, yoksa Hindistan 'daki Türklerin sayısında mı?" Heyecanla belgelerini karıştıran bürokrat gerekçenin kaynağını buldu. Hındıstan'da sahtecilık suçu ışleyen ıkı Türk kafadar. buradan isvıçre'ye kaçmış. Avrupa'da yakalandıktan sonra da Hındistan'a lade edilmiştı. Şımdı Türkiye bu suçluları ülkelerine getirmek ıstiyordu. Şaşkınlığını gizleyemeyen Kâmran Inan, "Yani iki kişiye özel uluslararası anlaşma mı çıkanyoruz?" diye sorunca, bakanlık görevlisi gelecek dönemde insan kaçakçılığının önüne geçilmesi için de anlaşmanın gerekli olduğunu vurguladı. Bundan tatmin olmayan inan, anlaşmanın altında başka neden aramayı sürdürdü: "Sayın genel müdür, yakm zamanda Adalet Bakanı 'nın Hindistan 'a veya Hindistan Adalet Bakanı'nın Türkiye'ye ziyareti var mı?" Her ikısı de soz konusu değıldi. Inan, sorusunun nedeninı açtı: "Bu, bana bir bavul anlaşması gibi geldi de..." Bakanlann, bir ülkeyı ziyaretlerınden hemen once "jest yapmak" amacıyla apar topar çıkardıklan anlaşmalar "bavul anlaşması" dıye anılıyordu. Gerekçe bu da değildi; ama "Hindistan 'a ayıp olmasın" diye tasan komisyonda kabul edildi. Kuzey Irak'ın kilimleri... ANAP'lı Mehmet Güneş'in eşi, partili mılletvekili eşleri için Şanlıurfa'ya bir gezi düzenledi. Adana Milletvekili Mehmet Ali Bilici'nin eşi Pırıl Bilici de geziye katılanlar arasındaydı. Mehmet Ali Bilici, "Bu gezi çok iyi oldu. Ben de güzel halı ve kilim almak istiyordum" diyen eşine şakayla karışık takıldı: "Şanlıurfa'nın kilimleri ne ki. Siz en iyisi Kuzey Irak'a gidin, oranın halı ve kilimleri çok daha güzeldir." Eşler Şanlıurfa'nın yolunu tutarken, milletvekilleri arasında bu gezi konuşuluyordu. Bilici, eşine söylediklerini anımsatınca bir partidaşı kendini tutamadı: "Allah senden razı olsun. Sının bir geçtiler mi nasıl olsa toptan kurtuluruz." DSP Genel Sekreteri neden gitti? DSP'de son günlerde "ımzasız mektuplu" planlar sahneye kondu. "Mahcup" muhalifler, ya da karşılıklı taktik savaşlanyla birbirini yıpratmak ısteyenlerin mektuplu savaşlan artık DSP geleneğınin bir parçası oldu. "Çıle çıçekleri"nm mektupları ıle af tartışmaları surecinde Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a sert suçlamalar yöneltilen mektupları anımsayalım. Bir parti düşünun ki, genel sekreteri uzaklaştırılıyor. Ve ne partililer, ne de kamuoyu bunun nedeninı öğrenemıyor. Genel Sekreter Hayri Diri seçildiğınden bu yana Rahşan Ecevit'in "TBMM'dekı sesi" olarak genel başkan yardımcıları Tayfun Içli ve Zeki Sezer'le birlikte hareket ediyor. Sonra ne olduysa Diri genel merkezde "istenmeyen adam" ilan ediliyor. Diri'nin "Hüsamettin Özkan '/n adamı" olduğu yayılıyor. Özkan'ın yakm çevresinde ise "Özkan'la Diri'nin selamı bile olmadığı" söyleniyor. Bir milletvekili, DSP'deki son gelişmeleri "Şeffaflık olmayınca, parti ıçi demokrasi kanallan işletılmeyınce dedıkodu ve imzasız mektuplarla belden aşağı mücadele olur. Hayri Diri'nin bir Nataşa ile görüntülendıği haberlerınin sızdmlması bunun göstergesi değil mi?" diye özetledi. Türey Köse, Emine Kaplan, Bülent Sanoğlu, Sertaç Eş ankcum@ttnet.net.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear