Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 EKİM 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Eektromk posta: denfesomdcumhtıriyeLcomJr Tei: O212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Cephedeki ülkeymişiz..
"Cepteki ülke olmak
vetmedi mi!"
Anavatan'ın
kardeşliği
Anavatan Partisi,
hükümet ortağı
olduğu, iktidann
nimetlerinden
yararlandığı halde
fena karıştı... Istifalar
birbirini izliyor... Bir
yandan Genel Başkan
Mesut Yılmaz muhaltf
milletvekillerini
toplantılaria
ikna etmeye
çalışıyor, bir
yandan da kardeşi
Turgut Yılmaz, Meclis
koridoruna kadar
giderek
milletvekillerinin
koluna giriyor...
Anlaşılan Anavatan'ın
geleceği "Yılmaz
kardeşler"in çabasına
kaldı... Ne demeli?..
Anavatan'ın mayası
böyle yoğrulmuş...
Kuruluşunda her ne
kadar Turgut Özal
öndeyse de
kardeşlerinin,
yeğenierinin ve kardeş
kadar yakın
bildiklerinin imzası
vardı... Sonra
kardeşlik yetmedi...
Kardeşler bile
Anavatan'dan aynldı...
Şimdi ikinci kuşak
"kardeşler" paıüyi
kurtarmak için
çabalıyor...
imya Mühendisleri Odası Antalya ll Temsil-
cisi Yüksek Mühendis Yılmaz Dikbaş'ı ziya-
ret eden bir meslektaşı Sıvas'taki Cumhuri-
yet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okuyan ço-
cuğunun Antalya'daki Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi'ne yatay geçiş için başvurduğunu ve sonucunu
öğrenmeye çalıştığını anlatıyor... Dikbaş da meslek-
taşına yardımcı olabileceğini söylüyor ve Antalya'da-
ki Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Baykara'ya
başına "Sayın" sıfatı ekleyerek bir faks çekiyor: "Fa-
kültenize bu yıl, yatay-geçiş için yapılmış başvurula-
nn hangi tarihte değerlendirilip sonuçlandıntmış ddu-
ğunu bildirmenizi rica ederim. Saygılanmla"
Sonrasını Dikbaş'tan dinliyoruz: "Faksı gönderdiği-
min ertesi günü telefon çaldı, sekreter, 'Sayın Dekan
Prof. Dr. Mehmet Baykara sizinle görüşmek istiyor' de-
di. Bu ne nezaket, telefonla arayıp bilgi vermek isti-
yor, diye düşünürken bağlantı kuruldu. Prof. Bayka-
ra, üst üste ve bence gereksiz yere, 'Çok özür dilerim'
Baykara'ya rica
dedikten sonra 'Elimde, Kimya Mühendisleri Antalya
ll Temsilciliği'nden gönderilmiş bir yazı var. Altında si-
zin adınız yazılı ve bir imza var. Acaba, bu yazı sizin
yazınız mı, bu imza sizin imzanız mı?' diye sordu. Şa-
şırmıştım. 'Evet, yazı da, imza da benim, Sayın Dekan'
diye yanrtladım. Ancak, Dekan tatmin olmamıştı... Ya-
zıyı bir daha baştan aşağı okudu ve aynı soruyu yine
sordu: 'Gerçekten bu yazı sizin yazınız mı, imza sizin
mi?' Şaşkınlığın yerini sıkıntı almaya başlamıştı. 'Sa-
yın Dekan, yazımı tekrar tekrar okumanın bir anlamı
yok! Yazı da imzada benim! Peki, sorun nedir* dedim...
Prof. Baykara, bir soru daha sordu: 'Öyleyse, bu ya-
zı bir şaka mı?' Aramızdaki konuşma, çok garip bir ka-
nala girmişti. 'Sayın Profesör, dünyada şaka anlayışı
çok değişik kişiler olabilir ama, fakültenizden bir bilgi
rica etmenin şakayla ilgisi nedir1
diye sordum. Dekan,
konuşmanın bu aşamasından sonra 'Siz bu yazıyı yaz-
mamış olun, ben de almamış olayım' dedi. Içimden
ya sabır çekerek, ama saygılı, 'Hangi gerekçeyle böy-
le bir yazının yazılmamış olmasını istiyorsunuz' diye
sordum. Baştan gösterdiği yapay nezaketi biranda bı-
rakarak, 'Ben bir Dekanım! Sen kim oluyorsun da ben-
den bilgiricaediyorsun!' diye telefonda bağırmaya baş-
ladı. Değil bir meslek odası temsilcisine, sıradan bir
vatandaşa bile böyle konuşamayacağını söylediysem
de Dekan, giderek tizleşen sesiyle, 'Ben Dekanım!
Benden bilgi rica edemezsin, sen kim oluyorsun, ben
Dekanım, ben, ben...' derken telefonu kapattım." Sa-
yın Dekan Prof. Dr. Mehmet Baykara'dan özellikle ri-
ca ediyorum... Yılmaz Dikbaş'ın anlattıklannda biryan-
lışlık varsa bir zahmet beni arasın... Kendisinden bu
konuda bilgi rica ediyorum ve ricamı geri çevirmeye-
ceğini umuyorum... Kamuoyuna doğrulan yansıtmak
görevimiz; rica ederim...
SESSÎZSEDASIZ(Î)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku@yahoo.com
Altın Portakal: Amerikan sıneması nezlesine karşı
ulusal sinemamızın C vitamini!
Amerika'daki lokanta: Usame'nin Yeri
Engin Aşkın, yerel televizyon
kanallanndan Toronto TV'den
aldığı bir haberi aktanyor:
"ABD'nin North Caroline
eyaletinde Fort Bragg askeri
üssünün bulunduğu kasabada
Ürdün asıllı Amerikan vatandaşı
Usame Yusuf'un 1997'de açtığı ve
iki yıl sonra hemşehrisi Hasan
Mustafa'ya devrettiği lokanta son
günlerde zor durumda...
Arapça "aslan" anlamında
"Usame" adını taşıyan lokantanın
müdavimleri bile Usame bin
Ladin'e mal edilen ve ikiz kulelerle
Pentagon'a yönelik terör
saldırılanndan sonra lokantaya
uğramaz oldu ve herkes
"Usame'nin Yeri" adının
değiştirilmesini istiyor...
Lokantasını "aslan" resimleriyle
dekore eden Hasan Mustafa ise
bu öneriyi kabul etmiyor...
Dükkânının ön camına dev bir
Amerikan bayrağı ve "Ben
Amerikalılığımla gurur duyuyorum"
pankartı astığı halde müşterilerini
giderek kaybeden lokantacı
şöyle diyor:
"San saçlı, mavi gözlü Timothy
McVeigh, Oklahama'da yüzlerce
insanın öldüğü bombalama
olayından yargılandı ve suçlu
bulunarak cezalandırıldığı halde
Amerika'da sayısı binleri geçen ve
'Timothy' adını taşıyan mağazalar
adlarını değiştirmedi... Ben niye
adımı değiştireyim?.."
Terör ve Amerika
Hayranlığı
Prof. Dr. COŞKUN
ÖZDEMtR
"Büyük Amerika ulusu çok
haklı olarak bugüne dek kendi-
sine yapılmış hiçbir saldınyı af-
fetmedi, eninde sonunda düş-
manı mutlaka cezalandırdı. Dev
hemen toparlanacaktır, silkin-
diğinde sillesi pek yaman ola-
caktır. ABDsavaş meydanında
öyte birdaıte vuracaktırkiyan-
dım Allah ne kaideden ne te-
melden ne de bodrumdan taş
üstünde taş kalmayacağı ke-
sindir."
Sevgili Cumhuriyet okurlan,
bu yukandaki satıriar kime ait
olabilir? Büyük olasılıkla fana-
tik şoven bir Amerikan milli-
yetçisi diye düşünebilirsiniz.
Oyle değil mi? Ama yanıldınız,
bu çarpıcı ifadelerin sahibi bi-
zim basınımızdan bir köşe ya-
zarıdır. Birzamanlarsol dünya
görüşünü yürekten benimseyen
böyle bir insanın, bugün nasıl
bir psikoloji içinde olduğunu
tahmın edebiliyor musunuz?
Şimdi bir ikinci yazardan alın-
tı yapacağım, bakalım onu ta-
nıyabilecek misiniz?
"Amerika dünyanın en açık,
en demokrat, hukuk kuralları
en net işleyen ülkesidir. Açık-
çası Amerika kendi demokra-
sisinin kurbanı oldu bir bakı-
ma. Peki böyle diye Amerika
açık toplum, hür toplum olma
özellığinden taviz verecek mi?
Hayırvermeyecek. ÇünkûAme-
rika rûyasını tanımlayan özelli-
ğidir hür olmak, özgür olmak.
Terör vurdu diye Amerika ken-
disin tanımlayan özelliklerin-
den \azgeçmeyecek. Bir Ame-
rikan ideali vardır, o süregele-
cek.'
"Bsn olaydan önce sporya
parken, yürüyüşte sık sık New
Yorku hayal ederdim. Şimdi
oradı olsam neler yapardım,
günCm nasıl geçerdi filan diye
düşüTûp içimi neşelendirirdim.
Yanlş habriamıyorsam tıpta bir
phartom organ sendromu var-
mış. Yani hayalet organ, ayağı
kesiten hastalarda olurmuş bu.
HasQ kendine geldiğinde aya-
ğı hââ oradaymış gibi hisleral-
may- devam edermiş. Ben de
A/evv York için bunu yaşıyor-
durr.olaydan sonra. Nezaman
haıyâ kurmaya çalışsam hep
aynı bildiğim, alıştığım silueti
ile geliyor aklıma şehir..."
"Canımın çektiği kadar göz-
yaşı döktüm, ağladıkça içim
açıldı, orayı ne kadar sevmek-
te olduğumu tekrar anladım,
içim yine umutla doldu."
Ne dersiniz, kim ola ki bu
büyük Amerika ve New York
hayranı? Bu köşe yazanndan
alıntılar okudunuz Cumhuri-
yet'te. Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu bunalım ile ilgili çok il-
ginç yazılar yazdı ve gerçekçi
saptamalaryaptı bu kişi. llhan
Selçuk ondan satıriar aldı ya-
zısına. Ben son yazılanmdan
birinde geniş bir altntı yaptım.
Peki nasıl olur diyeceksiniz,
dünyanın bugünkü gerçekleri
ortada dururken ve Amerika'nın
tüm olumsuzluklarda nasıl bir
rol oynadığı bu kadar açık se-
çik bilinirken, dehşet verici bir
olayı kınamanın, üzüntü belirt-
menin çok ötesine geçen bu
kayıtsız şartsız Amerika, bu
New York hayranlığı neyin ne-
sidir? Nedir o Amerikan ide-
ali? Türlü çeşitli ülkelerde dar-
be düzenlemek mi? Haksız,
gerekçesiz saldınlaria binlere in-
sanın ölümüne yol açmak mı?..
Bunların hiçbiri kayıtlı değil mi
bu insanların anılarında?
Ama bakın, ikinci yazar phan-
tom limb sendromundan söz
ediyor. Gerçekten böyle bir şey
var. Biz nörolojide buna tanık
oluyoruz. Ama bir de dissosi-
asyon sendromu var. Nasıl olur
bu çelişkili davranışlar, bu akıl
ve mantıkla bağdaşmaz tavır ve
tutumlar nasıl açıklanır diye
sorgularsınız, onun yanıtı bu
olmalı. Yalnız ruh hastalıklan,
ruh hastaları için değil, normal
insanlar için de geçerli bu ve
benzeri mekanizmalar. Disso-
siasyon, bölünme - ayrışma
olarak isimlendirilebilir. Belli
durumlarda düşünce sistemi-
nin bütünlüğü bozulabilir. Akıl-
da, bilincimizde mantık geç-
mez kompartımanlar oluşabi-
lir. Böylece birbiri ile çelişen
görüşler, düşünceler, duyuşlar
aynı kişilikte barınabilir. Kör
inançlar, itikatlaryollannı man-
tık geçmez kompartımanlarda
bulurtar.. Akıl almaz, inanılmaz
diye tanımladığımız davranış-
lann tek açıklaması beynin ışı-
ğını satmak değildir. Bu konu-
ya sonraki yazılanmda devam
etmek istiyorum.
İZMİR 9. İÇRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
MENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLANI
DosyaNo: 2001/3457
3ır borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve taymetlen yazılı
mıiJar satışa çıkanlmıştır
3mncı aıtınna23.10 2001 günü saat 10.15 ile 10.20'de 1202 sokak No.
3:Bozkurt Emüa E)eposu Yenışehır- Izmir adresınde yapılacak ve o gü-
mkıymetleruun % 75'ıne ısteklı bulunmadığı takdırde 24 10.2001 günü
ayu yer \ e saatte 2. artırma yapılarak % 40 ve satış masraflannı verene sa-
tılcâgı ve satış şartnamesmın ıcra dosyasından göriilebileceğı, masraf ve-
niıja takdirde şartnamenin bir ömeğinın ısteyene gönderilebıleceğı faz-
laıılgı almak ısteyenlenn yukanda yazılı dosya numarasıyla ıcra memur-
luuna başvurmalan ılan olunur. 28.09.2001
Muhammen Kıymeti: 8. 000.000.000.-TL.
\dedı. Bir
Ctnsı (Mahiyeti veönemlı nıtelikleri) Lira. 35 YK 803 Plaka no'lu, Pe-
uprt marka 2Ö00 model, 106 Quıcksılver 1.4 tıpı, M Quartz Gn metalık
reklı. VT31CKFXEYM002607 şase no, 1OFS9D288O547 motor no'lu H.
Cbmobıl, (Radyoteyp var.)
Basın- 55770
KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakuı turk.net
ÇtZGİLlK KÂMİL MASARACI
Çizerimiz Kâmil Masaracı yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine ara vermiştir.
HAKBİ SEMİHPOROY
tes/ lletişim
semihporoy(a yahoo.com
i öğmctlerttıe...
BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇI bulutbebektiı hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 4 Ekim
JANIS JOPLIN.JIMI HENDRüCtN Dİ$İ BENZERİ
8ueÛN,ÛNLÜ ^MeHİKV.1 HOC* ÇAOHCffl JMA/IS
Ştei OOZDA uyUÇTVGUCUDA*J,27 /AŞrNPA ÖLMÜçrÜ.
ĞE, gOĞUK SEStYL£ 'gLUES'"\?ÖyL£y£££K 71EK/4S'7M f
, İ966 DA HİPPlL£RİU tcUOÜS'Ü SAYfLŞIN SAN
ÇALIÇMIÇ, SK>S PyLAM 'W MEMACEieİ
pM4N'r/V KENOİSrNİ KEÇFI/VO£
YÜKSELMİŞT7. Sİ/ÇKAÇ *!. /ÇfM&E, M
ÇA&UC**: P4&O4YIP YOte OL/tA/ <tOf*ltA/, ÇU-6/MG4
yAŞAM/jrrr. sot- tç/c/, uyafrzj/euCu Ki/ccA^/A^
ŞAKKICt, AUÇ/LMAPtK G/Y£/L£/Zt, KüeüGLÜ KO-
NUÇMAST ıSS S£KS-£ £>ÜŞKÛMLUGÜY£.£ 7T4AJ/M'-
/ Ü
BİLE PEĞfLCH..
/, ÖLÜMÜ
KARŞIYAKA BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN
Karşıyaka-Şemikler mahallesi 25L-lb pafta 32158 ada 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12- 13-14-15-17-18-19 no'lu parsellere uy-
gulanan 1264 no'lu parselasyon planı ve dağıtım cetveli Belediye Encümeninin 11/09/2001 gün ve 2092 sayılı karan ile onan-
mıştrr.
Planın bir nüshası 17/09/ 2001 tarihinden itibaren bir ay süre ile Karşıyaka Belediyesi Harita Müdürlüp'nde ilgililerin tetki-
ki için askıya asılmıştır. Bu sürenin bitiminde 1264 no'lu parselasyon planı tescil için ilgili Tapu Sicil Müdürlüğü'ne gönderi-
lecektir. 3194 sayılı yasanın 19. maddesine istinaden duyurulur. Basın: 55773
DÜZÇİZGİ
UMİT ZİLELİ
Ölümcül Nefret!
Ağızlanndan çıkan ne "gaf" ne de "dilsürçmesi..."
Önce ABD Başkanı Bush'un, ardından Italya'nın pat-
ron Başbakanı Berlusconi'nin ve son olarak da yine
Italya'nın dünyaca ünlü gazeteci-yazan Oriana Fal-
laci'nin söyledikleri birbirini, hem de çok güzel tamam-
lıyor!..
Hatıriayacaksınız; ilk "gaf"\ Bush yapmış, kendi
ulusuna ve dünyaya yaptığı "savaş" açıklamasında ken-
dini tutamayıp "crusade" kelimesıni kullanmıştı. Bu,
dünyadaki bütun sözlüklerde aynı karşılığa sahipti: Haç-
lıSeferiL
Eminim, dünyanın en güçlü başkanı için özenle, kı-
lı kırk yararak hazırianan konuşma metninde bu keli-
me yoktu. Ama Bush, konuşmanın şehvetine kapılıp
aklından geçeni ağzından kaçırıverdi!..
Ardından sahneye Berlusconi çıktı. Italya Başba-
kanı'nın söyledikleri düşünülmüş, planlanmış, soğuk-
kanlılıkla söylenen sözlerdi. Faşizmin anavatanında,
Mussolini'den yanm yüzyıl sonra iktidara sahip olan
aynı kafadaki milyarder Beriusconi, gazetecilere içi-
ni dökmüştü.
- Bizim uygariığımız ortaçağda kalan Islam uy-
gariığından üstün... Halklan fethederek Batılılaş-
tırmak Batı için bir kader...
Kafa yapısı aynı olan her iki lider de büyük tepkiler
karşısında geri adım atmak, yanlış anlaşıldıklannı açık-
lamakzorunda kaldılar. Oriana Fallaci ise gazeteci ol-
manın, yazar olmanın, kanser olmanın ve hayatının elin-
den kayıp gittiğine tanık olmanın olanca açıklığı, olan-
ca nefretiyle dehşet üçlemesine son noktayı koydu:
- İkiz kulelerin yıkıldığı an cihat başladı, siz uyu-
yorsunuz... Islam eşittir Usame bin Ladın... Cihada
dhatla karşılık vermek, üstün Batı medeniyetini ko-
rumak için Islamı Avrupa'dan kovmak şarttır...
Işte medeniyetier savaşının fitilini ateşleyecek olan
düşünce bu!..
• • •
Üstelik, Fallaci'nin yazısının çağnştırdığı reddedi-
lemeyecek doğrular var...
Batı uygariığının Rönesans ve reformlarla yüzyıllar
önce öne geçtiği ve arayı giderek açtığı doğru... Bi-
lim, teknoloji, kültür, sanat ve sporda üstünlük kur-
dugu, dünyayı avucunun içine aldığı ve bu ustünlü-
ğü korumak adına inanılmaz silahlar ürettiği de doğ-
ru...
Buna karşılık Islam ülkelerinin (ve de insanlannın)
yüzyıllardır müthiş bir gerileme içinde olduğu, bağ-
nazlık ve ilkelliğin toplumlara egemen olduğu doğru...
Dinci yönetimlerin ülkeleri bir felakete mahkûm etti-
ği, en büyük petrol gelirierinin bile bu tür ülkeleri bi-
rinci ligeçıkaımayayetmediği, Islam kendi Rönesan-
sını yaratmadan bu geri kalmışlığın süreceği de doğ-
ru...
Ama Fallaci'nin büyük bir ikiyüzlülükle göz ardı et-
tiği, hatta sakladığı gerçekler var. Islam coğrafyasın-
da yer alan tüm rejimlerin aslında çağdaş Batı'nın
eseri olduğu, bu ülkelerde rejime başkaldıran, orta-
çağ zihniyetine karşı çıkan tüm aydınlann, politikacı-
lann, bilim insanlannın Batı'nın desteğiyle ve de acı-
masızca yok edildiği de doğru!.. Petrol uğruna dün
olduğu gibı bugün de çağdışı yönetimlere arka çıktı-
ğı da doğru!..
Eğer Batı geçen yüzyılın başlanndan itibaren sörrtür-
gecilik ruhuyla affedilmeyecek vahşi suçlann altına im-
za atmasaydı, bugün çok farklı bir dünyada yaşıyor
olabilirdik...
- Bu da çok doğru!..
• • •
Geçmişi görmezden gelen, "üstün insan", "üstün
uygariık" hülyasına kendini kaptıran Batılı aydın ve
politikacılar, aslında kendi sonlarını da hazırladıklan-
nın farkındalar mı acaba?!..
Doğuda nasıl milyonlarca Usame bin Ladin varsa,
Batı'da da on milyonlarca Fallaci, Beriusconi ve Bush
var!..
Batılı, yaşanabilir, banş içinde bir dünyanın üstün-
lükten değil, eşitlikten geçtiğini kavramadan, dini fa-
natizmi ve despotluğu açlık ve yoksulluğun doğurdu-
ğunu kabul etmeden, karşılıklı nefreti yok etmeden bu
kaos bitmez... Bir milyan aşkın Müslümanı bir çırpı-
da ortadan kaldırmak mümkün olmadığına göre, otu-
rup düşünmek gerek:
- Sıradan bir insan, bir uçakla ikiz kulelere dalıp pa-
ramparça olmayı, ama binlerce masum sivili de pe-
şinden sürüklemeyi göze alabilecek denli nefret do-
lu bir intihar komandosuna nasıl dönüşür?..
- Batı'ya karşı bu ölümcül nefret neden?..
- Günde bir dolann altında gelirie yaşayan, çocu-
ğunun gözü önünde dizanteriden, tifodan, ilaçsızlık-
tan ölup gittiğine tanık olan insanın nefreti nasıl bir nef-
rettir?..
- Afganistan'ı dize getirmek, Taleban'ı çökertmek,
Ladin'i yakalamak, Irak'ı, Libya'yı vurmak sorunu çöz-
meye yeter mi?..
- Önce insan demeden bu nefret biter mi?..
e-posta:uzileli ı superonline.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDA-N SAĞA:
1/ Bir organiz-
marun oluştur-
duğu, onaözel 2
rengini veren 3
kimyasal mad- .
de. 2/ Büyük
deliklikalbur... 5
Evin bölümü. g
3/ Kaz Da-
ğı'nın antik
dönemlerdeki 8
adı... Dönü- g
mün dörtte bi-
ri kadar olan alan öl-
çüsü. 4/ Akdeniz hav-
zasında yetişen ve to- 2
murcuklanndan turşu 3
yapılanbirbitki...Bir 4
renk. 5/ Yabancı... 5
Emile Zola'nın bir ro-
manı. 6/ Roma ve Kar-
taca'yı karşı karşıya
getiren üç savaşın or-
tak adı... Doğu Anado-
lu'da kullanılan bir tür küçük zurna. II Isim... Bir
cins iri at. 8/ Bir burç adı... İki tarla arasındaki sı-
nır. 9/ Mozambik'in para birimi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ruh hastası. 2/ Alınmış bir şeyi geri verme... Ki-
rni hastalıklarda yüzde, ellerde, ayaklarda görülen
yangısız şiş. 3/ Tektonik çukur... Bir nota. 4/ Ana-
dolu halklarının en eski ana tanrıçası... Bir organı-
mız... Tabaka. 5/ Lokmanruhu... "Ati çıkınca orta-
ya — silinmeli" (Tevfik Fikret). 6/ ttalya'da bir
kent. 7/ Yayla ya da bahçe kulübesi... Avuç içi. 8/
"James —": ABD'li sinema oyuncıısu... Hizmet hay-
vanlannın ayağına çakılan demir. 9/ Şen, şakacı ve
güldürücü kimse.