Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2001 SALI
12 JvLJI-jJ. U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Eskişehir'deki Covent GardenAtatürk'ün sınır tarumaz ile-
ri görüşlülügünün ürünü Hal-
kevleri 1952 de kapatılrnasay-
dı, tiyatro ülkemizin b i r dolu
beldesinde çoktan kök saimış
olacaktı.
Sözü 200l"de açılan Eski-
şehir Büyükşehır Belediye Ti-
yatrolan'na getiriyorum. Es-
kişehir Halkevi kapatıldıktan
sonra kentte riyatroyu yaşattna
adına yapılan sayısız girişim
yoluyla bugüne nasıl ulaşıldı-
ğına.
Anadolu Üniversitesi'nin ilk
rektörü, bugün de Eskişehir
Büyükşehir Belediye Başkanı
olan Yümaz Büyükerşen, ken-
tin sanatçı altyapısını, Anado-
lu Üniversitesi Devlet Konser-
vatuvarı'nı yıllar önce açarak
hazırlamış. Eskişehir Büyük-
şehir Belediyesi Şehir Tiyat-
rolan'nı kurmuş. Kentin eski
sebze ve meyve halini, Lond-
ra'nın ünlü Covent Garden mo-
delini çağnştıracak bir anlayışla çağ-
daş bir gençlik ve sanat merkezine
dönüştürmüş.
Türkiyede benzeri olmayan bu
mekân, ahşap ve taş kanşunı bir ta-
sanmın ince bir beğeniyle buluştu-
rulduğu iki kat üstiine knrulu. Ti-
yatro, yapıyı içten çepeçevTe saran
ve orta boşluklannı dolduran dük-
kânlar. "pub"lar, kafeler, lokanta-
lar ve buz pateni alanıyla iç içe.
Anadolu Üniversitesi Devlet Kon-
servatuvan Tiyatro Bölümü'ne yıl-
larca emek veren Ergin Orbey şim-
di de EBBŞT'nin genel sanat yö-
Jjjskişehir'e
yolu düşen
herkes "Haller
Gençlik Merkezi
ve Şehir
Tiyatroları"
mekânına
"misafîr" olmalı.
Sanatla yaşamın
bütünleşmesinde
"mekân "ın
taşıdığı önemi
gözlemlemek
için.
netmeni. Tiyatronun geçen yılkı açı-
lışı Orbey'ın sahnelediği, Turgut
Özakman ın "BirŞehnazOyunr
'uy-
la yapılmış.
EBBŞT'de 2001 -2002 döneminde
sahnelenen, BUgesu Erenus'un "Mi-
safir"inı, 13-21 Ekım tarihleri ara-
sında 7'ncisi yapılan Uluslararası
Eskişehir Festivali kapsamı içinde iz-
ledim. Operadan modern dansa, mü-
ziğin her rüriinden tiyatroya uzanan,
ustaca düzenlenmiş bir izlenceler
maratonunun yarattığı festival coş-
kusunu da paylaşarak.
1984 'ten bu yana pek çok kez sah-
nelenmış, güncelliğini de bir oran-
da yitirmiş ün]ü bir oyuna yönetme-
nin katkısı ne olabilir? Devlet Ti-
yatrolan 'ndan konuk yönetmen Ab-
metMümtazTavlan ın. Eskişehir'de-
ki ve başka kentlerdeki tiyatro okul-
lannı bitirmiş gençlerden oluşan ta-
ze ekiple kotardığı sahne olayı, so-
ruya bir yanıt oluşturuyor.
"Misafir", ilk sahnelendiği yıllar-
da, "yabancı" işçi olarak çahştığı
Almanya'dan dönünce "yabana"lı-
ğı ikiye katlanan insanlann sorunu-
nu, "yaren" geleneğinin "oyunçıkar-
ma" plastiği içinde irdeleyen bir ça-
lışma olarak nitelenebilirdi.
Yönetmen Taylan ise bugünün
gözlükleriyle, çok daha geniş bir
açıdan okumuş Erenus'un mernini.
Oyundaki "misafir" Musa'yı, sava-
şa yenik ülkesinde yapayalnız fo-
toğraflanmış "kömürgödü küçük Af-
ganh kız çocuğu"nu da kapsayan bir
"ötekj" olma konumu içinde "ge-
neFleştirmiş (Oyundan çıkarken fu-
ayeye dizilmiş 200 çift -seyirci sa-
yısı kadar- "misafir" ayakkabısının
arasından geçiyorsunuz. Siz de "mi-
safir"siniz).
Taylan, metne "söz" eklememiş.
Metindeki "söz"den daha çok
"oyun" çıkararak, kısacası,
"oyun içinde oyun" niteliği
taşıyan metne daha çok
"mTin" yükleyerek anlamsal
ve görsel-işitsel çeşitliliğe
ulaşmış. Böylece yalnızca
yurtdışında ve ülkesinde "öte-
ki" olan işçi değil, sözgelimi
"koca evi"nde "01610" olan
"geün" ya da "öteki'' gözüy-
le bakılarak sömürülen "pa-
ralı hemşeri" olma gibi insa-
nı insana "ötekj" kılan bir do-
lu ayırtı (nüans) da belirgin-
leşmiş. Yönetmenin, üreti-
min yok oldugu günümüz kriz
dönemine taşıdığı "yaren"
geleneği de "öz"ünden kop-
muş bir olgu olarak getirilmiş
sahneye. Akşam kahvede bu-
luşan esnafın sıradan "eğlen-
ce"si...
Taylan, Mete Ayhan, Dev-
rim Ozden Akın. Sinan Demi-
rer, Murat Danacu Metin Bu-
hıt Kıriak, Zafer ErgiU, Basri
AJbayrak'tan oluşan oyuncu kadrosuy-
la gerek toplu gerekse bireysel oyun-
culuk bağlamında öylesine aynnnlı bir
çalışma yapmış ki aynı anda 7 başa-
nlı sanatçıyı birden izleme zorunlu-
luğu duyuyor seyirci. Bu nedenle, se-
yircinin algılama düzeyi hiç düşme-
den, düzenli bir tartım içinde sürüyor
oyun. Çevre giysi tasanmı AH Cem
Köroğiunun, koreografisi Mustafa
Sekmen'in, ışık tasanmı Ersen Tunç-
çekiçın deneyünli ellerinden çıkmış
olan "Misafir" her yönüyle özenli ve
duyarlı bir çalışma niteliği taşıyor.
Sonbaharda
film rüzgârı
ANKARA (AA) - Ekonomik kriz nedeniy-
le iki kez ertelenerek sonbahara kalan Anka-
ra'nın en renkli festivali, 26 Kasım-9 Aralık
tarihleri arasuıda, 350'ye yakın filmle seyir-
ci karşısına çıkacak.
13. Ankara Uluslararası FUm FestivaB, bu
yıl ünlü Italyan yönetmen NanniMoretti'nin
Cannes FUm Festivali'nde 'En lyi FUm' ödü-
lünü alan 'Oğuhın Odaa' fılmiyle açılacak.
26 Kasım'da Ulusal Kısa Fiün Yanşması
ile başlayacak olan festivalin bu bölümünde
12 canlandırma, 55 deneysel ve kurmaca ya-
pıt yanşırken aynca 25+ Fîlmkri, Danish VV
deo Art Toplu Gösterimi, eşcinsellik konulu
filmler, korku filmleri, Lovv-Fî Vldeo Toplu
gösterimi, Signal-de-Pertegrubufilmlerive Pi-
erre Yves Clouin bölümleri sunulacak.
Festivalin 'Uluslararası Uzun Filmler' bö-
lümünde, 22 ülkeden gelen 48 film gösteri-
lecek. Dünya Sineması bölümünün bu yılki ko-
nuklan, usta yönetmenler RobertBresson ve
Andres Wajda olacak. Bu bölümde Bres-
son'un BotogneOrmanınınHanımlarr. 'Yan-
kesici', 'Jeanned'Arc'uı YargUanması', 'Ras-
geleBalthazar', 'Mouchette', 'GolunL'Ance-
lot' ve 'flara' adh filmleri yer alacak. NVajda'nın
ise 'Kanal', 'Bav Tadeusz', 'Vaader Ulkesi',
'Her Şey Sanhk', 'Küfler', 'A Chronide Of
Amorous Accidents' ve 'A Generation' adlı
filmleri seyirciyle buluşacak.
'Yurtdışında Yaşa-
yan Türkryefi Yönet-
menler' bölümünde
Almanya'da yaşayan
Hussi Kutlucan' ın
'Me Boss, You Sne-
akers', Thomas Ars-
lan'ın 'Kardeşler' ve
'Satus', Avustrarya'da
yaşayan SerhatKara-
dere'nin 'Çaresiz', Si-
nan Akkuşun 'Sev-
da', Danimarka'da ya-
şayan Mehmet Özçe-
Hk'in 'Içimdeki Daş-
man\ Yüksel Ya-
vuz'un 'Beyaz Man-
tolu Adam' ve 'Nisan Çocuklan' adlı filmle-
ri sunulacak.
Festivalde, Türk sinemasımn büyük ustası
LütiüÖmerAkad'mfilmlerinden oluşan bir
toplu gösterim düzenlenirkenAkad'a 'AzizNe-
sin Emek Ödülü' verilecek.
Ulusal Uzun Fflm Yanşmaa'nda Tûrk sine-
masına son dönemlerde damgasını vuran film-
ler yer alacak. Yanşmada toplam 16 dalda
ödül verilecek. Bu bölümde, OmerKavur'un
'MeleklerEvi', AyşePölat'ın 'Yurtdı^ Turne-
si', SerdarAkar' ın 'Dar Alanda Kısa Paslaş-
malar'. Zeki Demirkubuz'un 'Yazgı' ve 'İti-
raT, NihatSeven'in 'GölgeAşklar', ZekiÖk-
ten'in 'GükGule', AhmetÇadnn'nın 'Renk-
li Türkçe', Tunç Başaran'ın 'AbuzerKada-
yıf, Ömer Uğur'un 'Hemşo', Ali Özgen-
türk'ün 'Balalayka' ve Kazım Öz'ün 'Fotog-
raf. Banş Pirhasan'ın 'O da Beni Seviyor',
ErsinPertan'uı 'AcıGönül', GaniŞavata'mn
'Dava', Handanİpekçi ron 'BüjükAdamKü-
çük.4^i', Sa\aşAv" ın 'Dansöz' ve Semih Kap-
lanoğlu nun 'HerkesKendJEvinde' adlı film-
leri yanşacak.
• 13. Ankara
Uluslararası
Film Festivali
26 Kasım'da
başlıyor. 350
filmin
gösterileceği
festivalin açılışı
Nanni
Moretti'nin
'Oğulun Odasf
filmi ile
başlayacak.
DEPECHE MODE'UN KONSERİ BUGÜN
Müziğin üç kafadarı
Kültür Servisi - Depeche
Mode Zeytinburnu Abdi
Ipekçi Spor Salonu'nda bu-
gün müzikseverlerle buluşa-
cak. 1980'lerde başladıklan
müzik kanyerlerini günümü-
ze kadar başarılı şekilde de-
vam ettiren topluluğun 'Ex-
citer'albümleri ile aynı baş-
lığı taşıyan dünya turneleri-
nin son durağı Istanbul olacak.
Topluluk geçen hafta Fran-
sa'da, Lyon'da bir konser ver-
mişti. Lyon'daki konser 'Ex-
citer'den parçalarla başladı,
It'sNoGood', 'EnjoyTheSi-
lence', 'Dream On' ve I Feel
You'seyircilerisarstı. Toplu-
luk, okııl arkadaşı üç kafadar
Martin L. Gore, Andy Fletc-
her ve bugün Erasure'dan bil-
diğimiz Vince Clart tarafın-
dankuruldu. Synthisizer "dan
güç alan besteler karanlık,
yıkıcı şarkı sözleriyle özel-
İikle, Avrupa pop müziğine
yeni bir bakış açısı getirmiş-
YBLLARA ME YDAN OKUYORLAR - Tarzmdan
ödiin \ermeden bugünlere varan 1980'lerin nadir
topluluklanndan biri.
lerdi. Daha sonraki yıllarda Dave Ga-
han'mkatılımıyla topluluk ilk singla-
rını 1981 yılında piyasaya sürdüler.
Topluluğun aynı yıhn kasım ayında
çıkardıklan 'Speak and Spell' adlı
albümünün ardından Vince Clark
topluluktan ayrılarak yerini Alan
VVînder'a bıraktı. Depeche Mode, 1982
yılı itibarıyla bugüne kadar devam
edecek daimi kadrosuna kavuşmuş olda
Depeche Mode son albümleri Exci-
teriçin Björk'ünHomogenic albümün-
de yapımcıhğını üstlenen MarkBeD'le
bir araya geldiler. Türkiye'de on binlerce
hayranı olan topluluğun her albümü
korsan kayıtlara rağmen yaklaşık 20
bin civannda satıyor.
43 ile 80 milyon TL arasında deği-
şen konser biletleri. Biletk satış nok-
talanndan, internetteki www.bile-
tix.com adresinden ve tüm Vakkora-
ma'lardan temin edilebilir.
Bubi'nin
eserleri satışta
Kültür Servisi - Atölye Örümcek,
tanınmış sanatçı Bubi'nin değişik
dönemlerinden derlenmiş özel bir
koleksiyonunu 12 Kasun'a dek
satışa dönük olarak sergiliyor.
Adının açıklanmasmı istemeyen bir
koleksiyonerin ihtiyaç üzerine
satışa sunduğu koleksiyonda,
figüratif, soyut çahşmalann
yarunda, yaratıcısırun adıyla
özdeşleşmiş 'Kafesler'den de
örnekler yer alıyor. Boyutlan
açısından mütevazı olan yapıtlar,
birbirlerinden hem üslup hem tarih
olarak oldukça farklı. Küçük çapta
bir Bubi retrospektifi olan sergi,
pazar günü hariç her gün 11.00-
19.00 arasında görülebilir. 1985
yıluıda ilk sergisini Galeri Baraz'da
açan sanatçı, sonraki yıllarda Mine
Sanat Galerisi'nde 'Motif Tekran
veKafesler' ile Nelli Sanatevi'nde
'Afişe Müdahale' başlıklı
sergileriyle sanatseverlerle
buluşmuştu. Atölye Örümcek:
Hacı Emin Efendi Sok. 2/1-1
Teşvikiye. (0212 241 35 58)
Cohen'den
yeni albüm
Kültür Servisi - Leonard
Cohen'in, Sony Müzik'ten çıkan
'The New Songs' adlı yeni albümü
tüm dünya ile aynı anda müzik
marketlerde yerini aldı. Kısa bir süre
önce 1979 dünya turnesinin
kayıtlanndan oluşan 'Fîeld
Commander Cohen' adlı albümünü
çıkaran Cohen'in bu albümü 10 yeni
şarkısından oluşuyor. Çok zor şarkı
yazdığı bilinen ve ritizliği ile tanınan
sanatçıya yeni albümünde de
vokallerde Sharon Robinson
eşlik ediyor. Uzun yıllar
Yunanistan'da yaşayan Cohen, her
biri dünya çapında 800.000'den fazla
satan 'Flovvers For Hitier' (1963),
'The Favorite Game' (1964) ve
'Beautiful Losers' (1966) adlı
kitaplan yazdı. 1967 yılında
Amerika'ya dönen sanatçı
ilk kez aynı yıl Newport Folk
Fesrivali'nde sahne aldı. Aralık
1967'de Columbia Records'la anlaşan
Cohen, bugüne kadar 8 stüdyo
albümü, 2 konser albümü ve 2 ayn
'Best Of's kaydetti.
YAZIODASI
SELİM tLERİ
İstanbul Hayatının
Kapak Resimleri (3)
Muhittin Dalkılıç'ın En Yeni Adabı Muaşeret'i
Semih Lutfi Kitabevi'nce yayımlandı mı, bilmiyo-
rum.
Ama En Yeni Adabı Muaşeret'in orijinal kapağı
bende: Münrf Fehim'in bir başyapıtı.
On beş yıl olmalı, belki daha da fazla. Ayazlı, kes-
kin ışıklı bir güz akşamıydı. Güneş battı batacak.
Kadıköyü Iskelesi'nden Moda'ya doğru yünüyorum.
İstanbul sonbaharının yangınh renkleri git git sili-
niyor; yolda, bir bir ışıklanan pencerelere bakıyo-
rum.
O gün Münif Fehim'in resmine kavuşacağımdan
henüz habersizim. Sami Önal'a uğrayacağım; es-
ki kitaplar arasında gönlüme yepyeni gelecekler
mutlaka yine vardır...
Sami Bey bana Münif Fehim'in bir dizi çalışma-
sını göstermişti. Donakalmıştım. O eşsiz arma-
ğan öylece evimin duvarında şimdi.
Bakıyorum:
Arkada, fonda dans eden çiftler: Erkeklerin göm-
lekleri ve papyonlan beyaz, saçlar hep Valentino,
bu suare gecesi için bir ömek frak giymişler ve frak-
lar uçuk, iyice uçuk mavi. Mavilik, resme belkı de
derinlik katılmak istendiğinden. Uzun, ondüleli
saçlı -hepsi sarışın- hanımlar, filiziye kaçan san tu-
valetlerle, sırtlar tamamıyla dekolte, tuvaletlerin
askıları örümcek ağı gibi ince. Bize göre sağda,
mermer sandığım kaide üstünde, madalyon tar-
zı, büyük mavi vazo, safir mavisi; yine bize göre
sağ köşeden çok tuhaf bir iki sonbahar yaprağı
dökülüşüyor. Gerçekten çok tuhaf; bu resimde ne
işi var sonbahar yapraklarının?
Önde, püsküllü, rulo yastıklı, kadifesi limonkü-
fü renginde yayvan kanepenin de önünde kırmzı
tuvaletli bir genç hanımla siyah fraklı genç bir bey.
Hanım, kanepeye şöylece ilişmiş, tuvaletinin o ka-
dar geniş, dalgalı eteklerini -bize göre- sola doğ-
ru açmış; bir eli kolçağa hafiften dayalı, öbür elini
genç adama uzatmış. Bu, salon hayatında hanım
elıne buse konduıma sahnesidir. Nitekim, belini bük-
meden egilmiş Bay Valentino buseyi kondurmak
üzere! Erkek, kadının elini bilekten tutar gibi yapı-
yor... Işte tam o sırada adabı muaşeret bütün gör-
kemiyle beliriyor. Yine de çok gizlı bir istihza söz
konusu.
Sonra, günün birinde bazı gazetelerin cenaze ilan-
larından Münif Fehim'in, hayatımızdaki o müthiş
kültür gömleği değiştirmeleri resme dökebilmiş
bu ustanın, yüz yıla yaklaşan ömrünün yorgunluk-
lannı hiçe sayarak, yine tuvali başındayken, yine
yrtip gitmiş bir uygarlıktan, sosyolojiden, silinen çeh-
relerden söz açmaya çalışırken vefat etmiş oldu-
ğunu öğrendim.
Artık inik kepenklerıyle bile Ankara Caddesi'nde
yerii yerinde durmayan Semih Lutfi Kitabevi'nin so-
kağa dökülmüş terekesıni neyse kı küçük sahaf
dükkânına taşımış Sami Bey, bir akşamüzeri, de-
min anlattığım gibi, Münif Fehim imzalı bazı ka-
pak resimlerinin azıcık yıpranmış orijinallerinı ba-
nagösterdiğinde, kalbım çarpıyor, bu büyük eser-
den hiç olmazsa üç beş resmin saklı kalabilece-
ğini düşünerek avunmak ıstiyordum.
Çünkü kapak resimlerinin asılları sokakta büs-
bütün yok olabilirdi. Tıpkı Münif Fehim'in eşsiz
çalışmasına artık kayıtsız kalışımız gibi, tıpkı şu ka-
yıtsızlıktan esef duymayışımız gibi.
Oysa söz konusu emekte hem Doğu hem Ba-
tı, hem alaturka hem alafranga, karmaşık hayatı-
mızın, bir türlü senteze yol alamamış kültür kar-
şıtlığının bazı görünümleri, bazı ortamlan, zaman
dilimleri, simgesel anlamlaria yüklü çehreler olan-
ca canlıiıklarıyla yaşamayı sürdürüyor. Hepsi se-
vecen bir istihzayla bize bizi yansılıyor...
Takvimde Iz Bırakan:
"İnsana sevgi gerek, hepimiz sevmeliyiz, öyle
değil mi?"_ Anton Çehov, Bir Taşrahnın öyküsü,
Mehmet Özgül'ün çevirisi, Yankı Yayınlan, 1970.
Bon Jovi'den yeni proje
• Kültür Servisi - Rock grubu Bon Jovi,
11 Eylül'de Amerika'da gerçekleşen terörist
saldınlann kendilerinin yeni parçalar yapmak
için harekete geçirdiğini söyledi. Grup, haziran
ayından bu yana toplam 25 tane şarkı sözü
yazdı. Grup üyelerinden Richie Sambora,
yaptığı açılamada Amerikada yaşanan bu
olaylan çok yoğun şekilde hissederek, parçalar
yazdıklanm ve müziğide zamanm bir aynası
olarak gördüğünü söyledi. 2002 yılı ortalanna
doğru yeni bir albüm çıkarmayı düşünen gnıp
albüme 'Bounce' adını vermeyi düşünüyor.
ADT perdelerini açıyor
• ADANA (AA) - Adana Devlet Tiyatrosu
(ADT), 30 Ekim'de Arthur Miller'm 'Cadı
Kazanı' adlı oyunuyla perdelerini açıyor.
Sabancı Kültür Sitesi'ndeki Devlet
Tiyatrolan Sahnesi'nde 24 Kasım'a dek
sergilenecek oyunu Bozkurt Kuruç
yönetiyor. Oyunda, Amerika'da 169O'lı
yıllarda Salem kasabasuıda, dinin ve
dincilerin yoğun olduğu dönemde,
uydurulan cadı hikâyesi üzerine kaynattlan
'cadı kazam' anlatılıyor. Miller,
dönemin cadı davalanna neden olan düsünce
yapısı ile 1950'li yıllardaki McCarthyci
düşünce arasındaki benzerlikleri dikkate
alarak dört ayn durumu anlattığı oyunda,
toplumsal korku ve histeri zulümle
birleştiğinde ortaya çıkabilecek trajik
sonuçlan gösteriyor.
Faruk Erem Kültür Sanat Vakfı
• Kültür Servisi - Faruk Erem Kültür Sanat
Vakfı kuruldu. Vakfın kuruluşuna ilişkin
Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün
ilaru, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısmda
yayımlandı. Buna göre, vakfm amacı, "her
türlü kültür ve sanat faaliyetlerinde bulunmak,
sanatçı adaylannın yeteneklerini
geliştirebiuneleri için onlara ihtiyaçlan olan
her türlü desteği sağlamak, amacma uygun her
türlü yayını yapmak ve bu konuda yayınevleri
ve diğer ilgili kuruluşlarla işbirliği içinde
ohnak, vakfa adı verilen Faruk Erem'in sanat
eserlerinin yeniden basım ve yayınını
sağlamak" olarak belirlendi.