Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 3 EKİM 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
Bozlak yeni
anayasa istedi
• MANİSA(AA)-
Halkın Demokrasi Partisi
(HADEP) Genel Başkanı
Murat Bozlak,
Türkiye'nin anayasa
değişüdığinden çok yeni
bir anayasaya ihriyacı
olduğunu söyledi.
Bozlak, partisinin Manisa
merkez ilçe binasında
gazetecilere yaptığı
açddamada, 1982
Anayasası'nın yerine
başka bir anayasa
koyulmasmın, her
kesımden insanın talebı
olduğunu öne sürdü.
Bozlak, "Avrupa
Konseyi'ne üye hiçbir
ülkede idam cezası
yoktur. Tûrkiye'de de
olmamalıdır" dedi.
Basm Konseyfnin
uyan»
• tstanbul Haber
Servisi - Basın Konseyi,
TBMM'deki yasak dil
kavramının kaldınlması
ve ifade özgürlüğünün
geliştirilmesi yönündeki
değişiklik görüşmelerini
umut verici olarak
tanımladı. Konsey buna
karşm bazı gazete ve
dergilere uygulanan
kapatma ve toplatma
kararlannın bu olumlu
havaya gölge
düşürdüğünü bildirdi.
MUD
iflfır
kadrolaşması
• ANKARA (ANKA)-
Enerji-Yapı Yol Sen
Genel Başkanı Cengiz
Faydalı, hükümet ortağı
MHP'yi partizanca
kadrolasmaya gitmek,
hükümetin diğer
ortaldannı da buna sessiz
kalmakla suçladı.
Faydalı, Tapu Kadastro
Genel Müdürlüğü
Personel Daire Başkanı
Fethi Aksu'nun sendikal
çahşmalan yüzünden
MHP'nin partizan
tutumuyla görevinden
alınarak öğretmen olarak
atandığını bildirdi.
Faydalı, bu kadrolaşma
faaliyetlerinin Genel
Müdür Yardımcısı Behlül
Aksoy tarafindan
yönetildiğini iddia etti.
Iki valiye dalıa
dava
• ANKARA
(Cunıhuriyet Bûrosu) -
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Sabih
Kanadoğlu, Diyarbakır
Valisi Cemil Serhadlı ile
Içel Valisi Şenol Engin
hakkında dava açtı.
Kanadoğlu, Serhadlı'nın
"görevini kötüye
kullandığını", Engin'in
ise il özel idaresine
aktanlan ödeneğin faiz
gelirini yasaya aykın
jîharcadığını savladı.
»*Kanadoğlu, Serhadlı ve
|: Engin hakkındaki
ı iddianameleri Yargıtay 4.
ı CezaDairesi'ne
[ gönderdi. Iddianamede
ı her iki sanığın da 3 yıla
] kadar hapsi istendi.
AİHM'de
: 'dostane çözüm'
! • STRASBOURG(AA)
] - Türkiye, Avrupa Insan
i Haklan Mahkemesi'nde
i (AİHM) görülen bir
i davada 'dostane çözümü'
| kabul etti. Terör örgütü
ı üyesi olduğu ve yasadışı
! işlere kanştığı
| gerekçesiyle 12.5 yıl
ı hapis cezasına çarptınlan
] Abdülbaki Akbay, 1996
1
yılında Türkiye aleyhine
j AlHM'ye şikayet
\ başvurusunda
ı bulunmuştu. Türkiye'nin
! 'dostane çözümü' kabul
| ettigi Akbay'a 250 bin
i Fransız Frangı maddi
| tazminat ödeyeceği
ftildirildi.
Değişiklik paketi 2. tur görüşmelerinin ilk gününde 21 madde kabul edildi
Anayasada 'uzlaşma' hızıANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -
Anayasa pakerinin 2. tur görüşmeleri
dün başlarken ilk günde 21 madde ka-
bul edildi. Partiler arasında sağlanan
uzlaşma nedeniyle maddeler hızla ve
400'ün üzerinde yüksek oylarla ge-
çerken Kürtçe yayın yolunu açan ve
"savaş, çok yakın savaş tehdidi ve te-
rör suçları hafleri dışında öhım cezası
verilemeyeceğini'' öngören maddeler-
de kabul oylan diğer maddelere göre
düşük oldu.
TBMM Genel Kurulu, dün 37 mad-
delik anayasa değişikliği paketinin
ikinci tur görüşmelerine başladı. Ge-
nel kurulda dün kabul edilen bazı
maddelerin içeriği ve oylama sonuç-
lan şöyle:
• Anayasanın başlangıç bölümünde
değişiklik yapılarak "hiçbir düşünce
ve mülah&za" ibaresinin "hiçbir faali-
yetin" biçiminde değiştirilmesini ön-
gören madde 418 oyla kabul edildi.
En az qy ölüm cezasına
• Savaş, çok yakın savaş tehdidi ve
terör suçlan halleri dışında ölüm ce-
zası verilemeyeceğini hükme bağla-
yan maddede 383 kabul, 74 ret oyu
kullanıldı.
• "Dûşünceierin açıklanması ve ya-
yılmasında kanunla yasaklanmış oian
herhangi bir dil kuilanılamaz" düzen-
lemesinin yer aldığı fıkranın anayasa-
dan çıkanknasını öngören madde,
dün en düşük kabul oyu alan madde
oldu. Bu maddeye 381 milletvekili ka-
bul oyu verdi.
• "Kanunla yasaklanmış olan bir
dilde yayım yapıiamaz" düzenlemesi-
nin anayasadan çıkanlmasını öngören
madde 393 oyla kabul edildi.
• "Temel hak ve hûrriyetler, özleri-
ne dokunulmaksızın yamızca anaya-
sanın ilgüi maddelerinde beMrtilen se-
beplere bağb olarak ve ancak kanun-
la sınırlanabilir. Bu sınırlamalar ana-
yasanın özüne ve ruhuna, demokratik
toplum düzeninin ve laik cumhurrye-
tin gereklerine ve ökjülûlük flkesine ay-
km olamaz" düzenlemesini getiren
madde 430 oyla kabul edildi.
• Yakalanan veya tutuklanan kişi-
nin, tutulma yerine en yakın mahke-
meye gönderilmesi için gerekli süre
hariç en geç 48 saat ve toplu olarak iş-
lenen suçlarda en çok 4 gün içinde hâ-
kim önüne çıkanhnasım öngören dü-
zenleme 446 oyla kabul edildi.
• Deraek kurma özgürlüğünün an-
cak "milli güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesinin önknmesi, genel sağkk ve
genel ahlak ile başkalahnın hürrrvet-
lerinin korunması sebepleriyle ve ka-
nunla" smırlanabileceğini öngören
madde 439 oyla kabul edildi. Toplan-
tı ve gösteri yürüyüşü hakkuıın aynı
durumlarda smırlanabileceğini hük-
me bağlayan madde de, 444 oyla ka-
bul edildi.
• Hak arama hürriyetiyle ilgili mad-
deye "adilyargüanma" hakkını ekle-
yen düzenleme 439 oyla kabul edildi.
• Ailenin "eşler arasında eşfttiğe"
dayanacağı vurgulanan madde 410
oyla kabul edildi.
YASAK SÜRESİ1 YIL K1SALIYOR
Erbakaıı içiıı
uzLastdar
ANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - TBMM Ge-
nel Kurulu'nda 37 madde-
lik anayasa değişikliği pa-
keti görüşmeleri sürerken
kapatılan RP'nin yasaklı
genel başkanı Necmettin
Erbakan'ın yasak süresi-
nin bir yıl kısaltılması ko-
nusunda uzlaşma noktası-
na yaklaşıldı. DSP ve
DYP dışındaki tüm parti
grup başkanvekilleri ya-
sak süresinin 4 yıla indiril-
mesi konusunda uzlaşma
metnine imza atarken
DYP Grup Başkanvekili
Turhan Güven.
u
Uzlaşma
Komisyonu'ndan çıkma-
yan dcğisiküklere destek
vermeyiz" dedi.
SP Genel Başkanı Re-
cai Kutan, önceki gün
Başbakan BülentEcevit'le
görüşmesinde Erbakan'ın
siyaset yasağının 5 yıldan
4 yıla indirilmesi ve böy-
lece 2002 yılı şubat ayın-
dan itibaren siyasete dön-
mesi yolunu açan önerge-
lerine destek istedi. Ece-
vit'in "Diğer partikrin
desteğini alırsanız biz de
destek veririz'' demesi
üzerine, SP'liler dün gün
boyu çalışma yürüttü.
Bu temaslar sonunda si-
yasi partilerin kapanlma-
sına neden olanlara 5 yıl
süreyle siyaset yasağı ge-
tiren düzenleme değiştiri-
lerek yasağın 4 yıla indi-
rilmesi konusunda uzlaş-
ma noktasına yaklaşıldı.
AKP'lı Mehmet AfiŞahin,
ANAP'h NihatGökbulut,
SP'li Yasin Hatipoğlu ve
MHP'lı Mehmet Şandır,
bu içerikteki bir uzlaşma
metnine imza koydular.
DYP Grup Başkanveki-
li Turhan Güven ise "Uz-
laşma Komisyonu'ndan
gehneyen değişikliklere
destek vermeyiz. Diğer
partiler arasmda tam mu-
tabakat sağianırsa değer-
kndiririz
7
" dedi. DSP tem-
silcileri de, "kendileri dı-
şmdatfim parnlerin anbş-
ması durumunda destek
verecektermi" bildirdiler.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
ittin fttve Ytııfimz 'XMiı£Ti/Etöc4ftfiN
Anayasa Mahkemesi
AKP karannı erteledi
ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Anayasa
Mahkemesi'nin, AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan ile 6 türbanlı üyenin kurucu
üyelikten çıkanlma istemini görüşmeyi erteledi.
Mahkemenin bu karan Erdoğan'ı rahatlattı.
TBMM Genel Kurulu'nda 2. rur oylaması süren
anayasanın "miOetvekOi seçöme yeterlffiğr üst
başlıklı 76. maddesinde yapılan değişikliğin
Recep Tayyip Erdoğan'ın lehine olduğu dikkate
alındığmda, erteleme karanyla düzenlemeden
yararlanma şansı arttı.
'MecHs'i bekteme girişimr
Yürürlükteki yasalar çerçevesinde karar verdiğini
her firsatta açıklayan Anayasa Mahkemesi'nin
Erdoğan'a ilişkin başvurunun görüşûlmesini
"derinkmesine incekme" gerekçesiyle
ertelemesi, mahkemenin, "Mecfiste
görüşmeleri süren anayasa degişikligmi bekleme
girişimi'* olarak yorumlandı.
SlFIR
îdris Naim Şahin, memurken partiye kurucu üye oldu
AKP yasayı çîgnedi
MİYASEtLKNUR
AKP Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan döneminde Is-
tanbul Büyükşehir Belediyesi
Genel Sekreter Yardımcısı olan
İdris Naim Şahin, AKP'ye kuru-
cu üye olurken memurluk göre-
vinden istifa etmeyerek Siyasi
PartilerYasası'na aykın davrandı.
Erdoğan'nı ceza ahp hapse gir-
mesinden sonra Büyükşehir Mec-
lisi'nde Istanbul Büyükşehir Be-
lediye Başkanı seçilen AK Mûfit
Gûrruna, eski dönemden kalan
kadroda revizyon başlattı. Bu sı-
rada genel sekreter yardımcısı
olan İdris Naim Şahin de görev-
den ahndı.
Şahin, bir süre Sakarya Beledi-
ye Başkanlığı'nda danışman ola-
rak çalıştıktan sonra tstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Teftiş Kuru-
lu BaşkanlığYna atandı.
Tayyip Erdoğan'ın çekirdek
kadrosunda yer alan Idris Naim
Şahin, AKP kurulurken partiye
kurucu üye oldu. Ancak yasa ge-
reği kuruculann memuriyetle iliş-
kisini kesmesi gerekiyordu.
Emekliliğine az kaldığı için göre-
vinden istifa etmeden AKP'ye
kurucu üye olan Şahin, parti ku-
rulduktan bir süre sonra emekli-
liğinin dolduğunu düşenerek Tef-
tiş Kurulu Başkanlığı'ndan istifa
etti. Ancak istifa ettikten sonra
emeklilik gününün dohnadığını
gördü. O nedenle Gürtuna'nın
göz yummasıyla Şahin'in istifası
işleme konulmadı. Emekliliği ge-
çen ayın 20'sinde dolan Şahin, bu
tarihe kadar göreve gelmediği
halde çalışıyormuş gibi gösteril-
di. Uzun süre boş kalan Teftiş Ku-
rulu Başkanlığı'nı Şahin'in
emeklilik günü doluncaya kadar
AbduDahAha vekâleten yürüttü.
Alıcı'nm vekâlet yetkisi bulun-
mamasına karşın resmen işgal et-
tiği Teftiş Kurulu Başkanlığı'na
dahaönce soruşturma geçiren Sü-
leyman Kmlaslan atandı.
Siyasi Partiler Yasası'na aykın
davranan AKP kurucu üyesi ve
eski Teftiş Kurulu Başkanı îdris
Naim Şahin, göreve gelmediği
günlerde kurul başkanına hizmet
veren makam arabasını ve şofö-
rünü kullanmayı sürdürdü.
oralcalisJar@yahoo.com
New York'ta Dünya Ticaret
Merkezi'ne ve VVashington'da
Pentagon'a yapılan saldınnın
ardından gelen açıklamalar,
artık hiçbirşeyin eskisi gibi ol-
mayacağı yönündeydi. ABD
Başkanı Bush daha da ileri gi-
derek "on yıllık bir savaş"a
başladıklannı bile söyledi. Ar-
dından, Batı dünyası bu "sa-
vaş" çağnsının arkasında bir-
leşti.
Aradan 20 gün geçti, neler
olup bittiğini tam anlamış de-
ğiliz. Bildiğimiz ve gördüğü-
müz, Batı metropollerinde
"kahverengi den//"lerin işleri-
nin zorlaştığı. Çünkü her kah-
verengi derili, toplumun gö-
zünde birer "terör şüphelisi."
Ingiltere Başbakanı Tony Bla-
ir, "Birsüreç içinde terörşüp-
helilerini sınır dışı edeceğiz"
dedi. Bunu da kendi halkının
güvenliği için yapacaklarını
belirtti.
Benzer bir ruh halinin
ABD'de de olduğunu biliyo-
ruz. Oradada toplumun Müs-
lümanlara ve kahverengi de-
rililere yönelik öfkesini yatıştır-
mak için çaba sarf ediyorlar.
Dünya Yeni Bir Döneme mi Giriyor?
Sonuç olarak 11 Eylül 2001
tarihinden bu yana gerçekle-
şen ilk şey, Batı metropollerin-
de göçmenlerin işinin zorlaş-
masıydı. Birküçük örnek: Ba-
tı ülkeleri için vize almanın da-
ha da can sıkıcı hale gelece-
ği belli oldu.
••• ~
11 Eylül'den bu yana dikkat
çekici başka ne gibi gelişme-
ler oldu? ABD silahlı kuvvet-
leri, en büyük müttefiki Ingil-
tere silahlı kuvvetleriyle birlik-
te, uzun zamandır yapamadı-
ğı askeri harekâtları yapmaya
girişti. Paslanan silahlar çıka-
nldı, yağlandı ve harekâta ha-
zır hale getirildi. ABD'nin Or-
tadoğu ülkeleri üzerindeki as-
keri vesayeti bir kez daha te-
yit edildi, bu vesayet yeniden
test edilme oianağı buldu.
ABD'nin Asya'da kendisine
karşı Çin'le biriikte bir denge
oluşturma ihtimali bulunan
Rusya, askeri bir harekât için
ABD ile tam anlamıyla bir iş-
biriiğine girişti. Bu ilişki, yeni
süreç içinde artarak mı de-
vam eder, yoksa gerginliklere
mi neden olur, şimdiden kes-
tirmek mümkün değil. Ancak
ABD ile Rusya'nın böylesine
bir konuda işbiriiği içinde ol-
malan önemli.
• • •
ABD siyasetlerinde bundan
sonra ne gibi değişikliklerola-
bilir? ABD, Clinton dönemin-
de, CIA'nın denizaşın ülkeler-
de operasyon yapma alışkan-
lıklannı frenlemişti. Ülke için-
de de ajan yerieştirme konu-
su dahil CIA'ya birçok sınıria-
ma getirilmişti.
Bir başka önemli etken de
ABD ekonomisinin niteliğin-
deki degişme idi. ABD eko-
nomisi, son yıllara kadar pet-
role ve silaha dayalı bir temel
üzerine kurulmuştu. Clinton
döneminde bilgi teknolojisin-
deki büyük sıçrama, ekono-
minin öncüllerini değiştirdi.
Ülkenin en büyük zenginleri-
nin adlan ve işleri değişti.
ABD'nin en zengini, artık bir
petrolcü değil, Microsoft'un
sahibi Bill Gates'ti. Onu TV
ve internet dünyasının patron-
lan izliyordu.
• • •
Yıllardır petrole ve silaha
dayalı ABD ekonomisindeki
bir başka niteliksel degişim
borsacılıktı. ABD'den başla-
yıp tüm dünyayı saran bu sis-
tem, dünyadaki herkesin ce-
bindeki parayı kontrol eden
birağ yarattı. Yüz milyonlarca
insan, dünyanın her yerinde
sabah kalkıp borsa haberleri-
ni izliyor ve cebindeki paranın
kendi iradesi dışında düşüp
yükseldiğini heyecanlı bir şe-
kilde seyrediyordu. Bu siste-
min başında da ABD vardı.
ABD kâğıt alışverişine dayalı
bu sistemi, güçlü ekonomisi
sayesinde kontrol ediyor ve
yönlendiriyordu. Ülke ekono-
milerini denetleyen ve rapor
vererek o ülkelerin kaderini
belirleyen ABD şirketleri, dün-
yanın yeni egemenleriydi.
11 Eylül'den bu yana bu
sistemde bir değişiklik olma-
dı. Belki, silah şirketlerinin ve
petrol şirketlerinin borsalar-
daki hisseleri arttı o kadar.
ABD'deki silah şirketleriyle,
bilgi ve iletişim teknolojisine
dayalı şirketlerin hegemonya
alanları değişir mi, onu önü-
müzdeki dönemde görece-
Şu anda ABD merkezli dün-
ya sisteminde bir değişiklik
yok. Bu konuda yeni birseçe-
nek de görünmüyor. "Terörle
mücadele" için ortaya atıla-
cak yeni siyasetlerin ne oldu-
ğunu da henüz tam anlamış
değiliz. Batılılar da bu konuda
ne yapacaklanna karar vere-
bilmiş değiller.
Sonuç olarak, 11 Eylül
2001'den bu yana, henüz
dünyada dikkat çekici ve den-
geleri değiştirici yeni bir ge-
lişme olmadı.
Bundan sonrasına ilişkin
tahmin yapmak da o kadar
kolay görünmüyor.
Bu açıdan bakarsak Türki-
ye'nin durumunda bir değişik-
lik olabilir mi? Bunu da başka
bir yazıda tartışmak gerekiyor.
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOGLU
Bir Zehirli 7eorir
11 Eylül saldınsıyla "Uygarlıklar Çatışması" safsa-
tası medyanın günlük söylemine girdi. Bush, saldın-
lann nedenini "Batı'nın yaşam tarzına, yüksek tekno-
lojisineyönelik bir kıskançlığı" dayandırırken Berius-
coni, "Batı uygariığının üstünlüğünü, savunulması
gerektiğini" savundu. CNN'de de ABD'Iİ yorumcular
sık sık söze "uygarlığımız" diye başlıyoriar. Council
on Foreign Relations da S. P. Huntington'un "Uy-
garlıklar Çatışması" makalesini, son durumun arka
planını anlamamıza yardımcı olmak için sitesine koy-
du. Bu "safsata" şimdi ABD'nin karşısına aldığı "şe-
yi" belli bir yönde şekillenmeye zorlayarak işliyor.
İlk çıktığında (1993) uluslararası akademik çevre-
lerde şiddetle eleştirilmesine, tüm zaaflan gözler önü-
ne serilmesine karşın bu "teori", "siyasal Islamın"
sözcüleri, Ortadoğu ve Asya devletlerinin yönetici eli-
ti arasında yaygın birtaraftar buldu. Burada birde iro-
ni var "Batı" karşısında kullanacaklan bir kimlik sun-
duğunu sandıkları bu "teoriye" dört elle sanlanlar,
karşı olduklan şey tarafindan "molekülerdüzeyde asi-
mile edilerek" (Gramsci) edilgen öznelere dönüştü-
rülmekte olduklarının henüz farkında değiller. Sözde
bir "Batı" uygarlığına karşı, eşit düzeyde ve üstelik de
yükselen bir uygarlık olarak konuşlandıklarını sanan-
lar, çoktan hegemonik devletin ideolojik etkisi altına
girdiler bile...
Sinsi bir paradigma
"Uygarlıklar çatışması" çok uygartıklı bir dünyada
yaşadığımızı söylüyor. Sonra, Batı'nın etkisinin göre-
li olarak azaimasına karşılık, Müslüman uygariığının
bir nüfus patlaması yoluyla, Asya medeniyetierinin
de ekonomik, siyasi olarak yükselmekte olduğunu
saptıyor. Böylece teori "Bak biz deyükseliyoruz işte"
gibisinden bir şekerie kaplandıktan sonra, Hunting-
ton, olası bir uygarlıklar savaşını önlemek için, Batı'ya
kendi uygariığının özgün olduğunu kabul etmesini,
onu korumasını, ama kendi normlannı evrensel dü-
zeyde başkalanna dayatmamasını öneriyor. İlk ba-
kışta makul ve herkesi memnun eden bir "feori" bu.
Ama biraz daha yakından bakınca, bu "feori"nin yan-
lışlığı bir yana, çok sinsi bir paradigma kurduğunu
görüyoruz. Bu paradigma, dünyayı, kendilerini radi-
kal olarak farklı gören (Huntington'a göre uygarlıklar
temeldir) insan grupları temelinde kavramayı getiriyor.
Gerçekte, eşitlik değil farklılık, özellikle de refah fark-
lılığı söz konusu olduğu için de bu paradigma reka-
bet ve düşmanlık ortamında kendilerini özgün bir uy-
garlık olarak saptayan grupları, karşı karşrya (bu mo-
del bir değişmeyi içermediği için de) kalıcı bir biçim-
de konuşlandınyor. Böylece, barış ve ortak yaşam
aradığını söyleyen bir teori, kalıcı düşmanlıklann pa-
radigmasını kuruyor. Siyasal Islam da bu "Yükselen
uygarlıksınız" gazından yeni bir enerji buluyor, daha
da militanlaşıyor.
Peki ya gerçek yaşam...
Bu teoriye yönelik eleştirileri iki başlık altında top-
layabiliriz (Manglano, P: 1996, L'Affaire Huntington).
Birinci yaklaşım, özgün uygariıklarsaptamasını kabul
etmekle biriikte, bunlann, yayıldıklan topraklaraçısın-
dan uluslararası politikada, özgün amaçlan olan ak-
törlere dönüşebilecek homojenliğe sahip olmadığına
işaret eder, uluslararası alanda, ulus-devletlerin ege-
men olduğunu, uygariıklann devletleri değil, devlet-
lerin uygarlıklan kullandığını saptar. Buradan da bu te-
orinin pratikte işlemediği sonucuna vanr. Huntington
bu eleştirileri bu ölçüde kabul etti, ama "Ben soğuk
savaş sonrasına uygulanacak bir paradigma anyo-
rum" diyerek kendini savundu ve ekledi: "Peki, uy-
garlıklar değilse ne?"
Böylece gerçek yaşamda doğrulanamamakla bir-
iikte, bu teori, paradigma düzeyinde, çoğu kez siya-
si nedenlerden dolayı vartığını korudu.
Neo-oryantalizm
Bu "teonye" yönelik ikinci grup eleştiriler ise "öz-
gün bir uygariık gerçekte var mıdır" sorusuyla başlı-
yor, tarih boyunca her zaman birbirinden etkilenmiş
uygariıklann aslında bağımsız bloklar değil, merkezi
zaman zaman değişen tek bir insanlık uygariığı oluş-
turduğunu savunuyor. Gerçekten de Huntington'un
uygariıklan saptamakta zoriuk çektiği, kimini dine (Is-
lam), kimini coğrafyaya (Latin Amerika), kimini etnik
temele (Japon, Çin) göre tanımladığı görülüyor. Daha
da önemlisi, "VVesf and the rest" (Batı ve geri kalanı)
yaklaşımryla bir büyük aynm çizgisi çekiyor. Böylece
de Robert Kaplan'ın işaret ettiği gibi "ırk, din, dilay-
nmı temelinde karşı karşıya gelmiş muazzam ordu-
lann romantik tablolannı" çağnştınyor. Biz bir adım da-
ha atarak burada Hıristiyan teolojisinin "Armaged-
don" kavramını, Isa'nın lideriiğinde, iyi ve kötü ara-
sındaki nihai savaşı çağnştırdığını, ekonomik kaynak-
lı çelişkileri gizlediğini söyleyebiliriz. Buradan da "so-
ğu/(savas"sonrası döneme uygulanacak bir paradig-
ma aradığını söyleyen Huntington'un aslında Batı'yı
ABD hegemonyası altında, dünyanın geri kalanına
karşı birieştirecek, dünyanın geri kalanını da Batı'ya
karşı konuşlandıracak bir paradigmanın peşinde ol-
duğunu saptayabiliriz.
Şimdi bu teoriye bir de başka bir açıdan bakalım.
Karşımızda, "Batı" kaynaklı diğer "uygarlıklan" onlar-
dan daha iyi anlayan (Bu teori Batı'dan çıkmadı mı?
Anlamak egemenliktir!) bir söylem var. Diğer "uygar-
lıklar" bu söylemle ayn bir uygarlık olduklannı anlıyor
ve kendilerini tanımlayan Batı "uygarlığına" karşı ko-
nuşlanmaya başlıyorlar. Ama "Saf/"nın koyduğu pa-
radigma içinde kalarak... Bu noktada artık kolaylıkla
Edward Said'in, Batı'nın kendi emperyalist egemen-
liğinin nesnesi (araştınlacak, modernleştirilecek, re-
foımlaria dönüştürülecek edilgen bir nesne) olarak
Doğu kavramını yarattığını saptayan Oryantalizm
tezini hatıriayabilir, "uygarlıklar savaşı" safsatasının
"bir neo-oryantalizm" ABD hegemonyasının bir ide-
olojik egemenlik aracı olduğunu görebiliriz.
Ideapolrtika toplatıldı
• tstanbul Haber Servisi - Ideapolitika
dergisinin, "Ordu Ne Işe Yarar" konusunu
işleyen güz 2001 sayısı Genelkurmay
Başkanlığı'nın başvurusu üzerine Adalet
Bakanlığı tarafından 5680 sayılı Basın Yasası
uyannca toplatıldı. "Ordu Ne Işe Yarar" kapak
konulu sayıda, Erol Özkoray imzasıyla yazılan
yazı için de Istanbul DGM'ce soruşturma
başlatıldı.
9 kaymakam merkeze alındı
• ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Içişleri
Bakanlığı, bazı kaymakamlan merkeze alırken,
bazılaruun görev yerini değiştirdi, vali
yardımcılıklan ve il hukuk işleri
müdürlüklerine de atamalar yaptı. Bu
çerçevede 9 kaymakam merkeze alındı, 5
kaymakam vali yardımcılığına atandı.
Merkezdeki 1 kaymakam bir ilçeye atanırken 1
vali yardımcısı merkeze alındı, 62 vali
yardımcısının da görev yeri değiştirildi.