23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 4 EKİM 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA SAGLIK Insanhkkendisilahıyla vurulabilir Gen teröristlerinin DNA'larla oynayarak şarbondan çok daha yıkıcı mikroplar ve virüsler elde edebileceklerinden korkuluyor Dtş Haberter Servisi -11 Eylül saldınlannın ardından ABD ve dünyanın birçok ülkesinde or- taya çıkan şarbon vakalan, biyoloji uzmanlan- nın hızla gelişen gen teknolojisinin bir silaha dönüşmesi konusundaki korkulannı arttınyor. "Gen teröristkrinin" DNA'larla oynayarak şarbondan çok daha yıkıcı mikroplar ve virüs- ler elde edebileceği belirtiliyor. Olası kâbus- lar arasında şunlar yer alıyor: Antibiyotiğe ya- nıt vermeyen salgın hastalîklar, vereme yol açan bakteriler; genetik olarak değiştirilmiş, öldü- rücü grip; çiçek ve ebola kanşımı gibi pato- jen "kokteyfler." »AĞLIKBAKANLIĞI Mektuplu şaka kızdırdıANKARA (ANKA) - ABD'deki "şari)onlu mektup" panik yaratırken Türkiye'de şarbonlu mektup paniği şaka olarak kullanılmaya başlandı. Sağlık Bakanlığı, gönderilen 55 şüpheli paketten 28'ini incelemeye bile lüzum görmezken 5 mektubun şaka amaçlı gönderildiğini belirledi. Bir örneğin incelenmesi için 120-145 milyon lira harcandığı bildirildi. Sağlık Bakanlığı Müsteşan Sefer Aycan, Refık Saydam Hıfzıssıhha Merkezi'ne incelenmek üzere 55 şüpheli paketin geldiğini, bvınlardan 61 numune alındığuu bildirdi. Gelen numunelerden 33'ünün incelemeye alındığını, 9'unun mikrobiyolojik incelemesinin devam ettiğini, 24'ünün inceleme sonucu negatif çıktığını kaydeden Aycan, 28'inin incelemeye bile alınmadığını; bunun 23'ünun içinden kuşkulu materyal çıkmadığını, 5'inin bireysel şaka amaçlı olduğunun belirlendiğini, 1 'inin ise polis tarafindan açılmayı beklediğini bildirdi. Aycan, gönderilen mektuplann 24'ünün ûzerinde alıcı ve göndericinin adresi bulunduğunu, 15'inin ûzerinde yalnızca alıcı adresi bulunduğunu, 15'inin ûzerinde alıcı ve gönderici adresi bulunmadığını, bir mektubun ise henüz açılmadığını belirtti. Aycan, incelemelerde şüpheli paketlerde irmik, susam, un, şeker, tebeşir tozu çıktığını, şarbon mikrobuna Ünlülerpostadan Nature Genetics adlı dergide yayımlanan ha- berde. "Biyolojide yaşanan devrim nrteüğinde- ki gelişmeler, insanlara. tanmsal ürünlere ve hayvanlan hedef alan biyolojik silahlar yapüma- sına yol açabiHr" ifadalerine yer verildi. Cenom bllglleri Istlsmar edlleblllr 20. yüzyılda, Ingiltere, Fransa, Amerika, Irak, Japonya, Sovyetler Birliği ve ABD, öldürücü maddeleri saptayan, üreten ve silah haline getiren ülkeleri oluşturuyordu. Ancak uzman- lar, yeni kuşak silahlann üretiminde genom- la ilgili bilgilerin istismar edileceği konusunda kaygı duyuyorlar. Kolera, veba, cüzzam ve verem gibi hastalık- lan önleyen yeni ilaçlann gelişimini teşvik edi- ci DNA çahşmalan, tıp tarihinde büyük bir adun. Ancak, iyi üniversite bilgisine, oldukça yüklü mali güce ve iyi bir laboratuvara sahip biyo- teröristin, bu hazır verileri kullanarak genleri bakterilere ve virüslere yerleştirmek su- retiyle korkutucu maddelerüretmesinden endi- şe ediliyor. Bu korkular, aslında bugünkü şarbonun or- taya çıkmasından daha önce de vardı. 1990'la- korkuyor NEW YORK (AA) - Amerika'da ünlüler, New York, Washington ve Florida'da, şarbonlu mektuplar yüzünden şimdiye kadar 3 kişinin ölmesi üzerine hayranlanndan mektup kabul etmemeye başladılar. Cnlülerin bağlı olduğu stüdyolar, TV istasyonlan ya da reklam ajanslan binlerce mektubun ya yoUayıcılara geri gönderildiği ya da ayn bir yerde saklandığını belirttiler. Aralannda Tom Cruise'un da bulunduğu çok sayıda ünlüyü temsil eden reklamcı Pat Kingsley, "Şimdüik sanatçüarin hayranlaruıdan gelen mektuplan açmryoruz. Dİkkatli olmak lazun" dedi. Bu arada ünlülerin mektuplarım açmak için Los Angeles ve çevresinde özel hizrnet kuruluşlan türediği bildiriliyor. Bu kuruluşlar ünlülere gelen mektuplan açıyor ve içinde tehlikeli madde bulunmayan mektuplan sahibine teslim ediyor. Hipertansiyon, inme, diyabet gibi hastalıklara neden oluyor nn sonunda, ABD'deki Jason Group adlı bir bi- lim kurumu, tıbbi biyolojideki gelişmelerin, toplu yıkım yaratan yeni tür silahlann, genetik yollarla üretilmiş patojenlerin, gelişimini hız- İandıracağı yönünde uyarmıştı. Biyoloji uzmanlannın etik açıdan bilgilendi- rihneleri ve bu konuda bir uluslararası işbirli- ğine gidilmesi, biyolojik teröre karşı hayari öne- me sahip. 1972 yılında kuruUnası istenen Bi- yolojik ve Toksin Silahlar Antlaşması'na, de- netimi sıkılaştıncı bir protokolün etkilenmesi çabalan ise kaderin bir cilvesi gibi, ABD tarafin- dan yıllardır engelleniyor. RALGÖLÜ'NDE ObezîTe ömür törpüsütstanbul Haber Servisi - Tüm dünyanın artık bir hastahk olarak kabul ettiği obezite (şişmanlık), hipertansiyon, inme, diyabet gibi pek çok hastalığa zemin hazırlıyor. Dünya nüfusunun yüzde 25'inin obez, yüzde 25'inin ise ideal ağırlığının üstünde olduğu tahmin ediliyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde sıkhğı giderek artan obezitenin çok yönlü olarak tedavi ediknesi gerektiği beürtiliyor. Nedenleri, "genetik yatkmhk, hormonal dengesulik, psikolojik etkenler, çevre" gibi çok çeşitlilik gösteren obezite, toplumda hâlâ yeterince bilinmiyor. Yaşam süresini kısaltan bir hastalık olan obezite hakkında uzmanlar şu bilgüeri veriyorlar: "Kalp-damar, eklem, solununı hastahklan obezlerde 5-6 kat daha sıknr. Obezite bir metaboBk- hormonal hastahk olduğu için bir dryet ırygulayrvennekle ortadan kalkmaz. Yeni bir yaşam şekü gerekir." Obezite konusunda halkı bilgilendirmek amacıyla Biruni Laboratuvarlan tarafindan düzenlenen toplantı, bugün saat 12.00'de Profılo Alışveriş Merkezi'nde yapılıyor. ABD şarbonlu alanı temizleyecekDış Haberler Servisi - Orta Asya'da gömülü halde bulunan şarbon sporlannın teröristlerin eline geçmesınden korkan ABD, Aral Gölü'nde bulunan bir şarbon test alanını temizleme sözü verdi. Ingiltere'deki Times gazetesinin haberine göre ABD ve Özbekistan, önceki gün, Rus bilim adamlannın biyolojik silahlan denedikleri Vosroşdenije Adası'nın temizlenmesi ve 1988'de Sovyetler Birliği tarafindan gömülen şarbon sporlanndan anndınbnası için 6 milyon dolar aynlmasını öngören bir antlaşma imzaladı. Özbekistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Sodik Safayev gazeteye yaptığı açıklamada, biyolojik terörle mücadelenin öneminin herkes tarafindan anlaşıldığını vurguladı. Adadaki şarbona teröristlerin ulaşmasının küresel bir tehdit ortaya çıkaracağuu belirten Safayev, "Tüm ûlkeier, bu potansiyel tehditten kortubnak için bize yardım etmeBdir" dedi. Bir zamanlar Sovyetler Birliği'nin başlıca biyolojik test alanı olan ada, 9 yıl önce Sovyetler'in çekilmesiyle dünyanın en büyük batık şarbon yatağına dönüşmüştü. ABD'li bilim adamlan 1997 yılında adada incelemelere başlamış ve 11 yataktan 6'sının hâlâ faal olduğu sonucuna ulaşmışlardı. Yetkilüerin, ölümcül sporlan nasıl yok edecekleri açıkJanmadı. Birkaç yıl önce Rus askerleri, sporlan ağartıcı madde içine bastırmak ve kumun dibine gömmek suretiyle öldürmeye çalışmış, ancak sporlann büyük bir bölümü etkinliğini korumuştu. Çiçek hastalığı dünyadan silindi ANKARA (ANKA) - Sağlık Bakanlığı Müsteşan Sefer Aycan, çiçek hastalığı virüsünün biyolojik silah olarak kullarulmasının mümkün olmadığını söyledi. Hastalığın dünyada yok edildiğini belirten Müsteşar Sefer Aycan, bu virüsün sadece Ingitere'deki bir laboratuvarda, ileride aşı üretimi için bekletildiğini anlattı. Dünya Sağlık Örgütü'nün bilgisi dışında çiçek virüsünü kimsenin elinde tutamayacağını belirten Aycan, bunun suç olduğunu söyledi. Aycan, Türkiye'de 20 yıldır çiçek hastahğı aşısı yapılmadığını belirtirken panik yaratmaya gerek olmadığını ifade etti. Aycan, çiçek bastahğının kızamık, kızıl gibi hastalıklarla kanştınldığını, Türkiye'de hiçbir bölgede çiçek hastalığı görülmedığıni, aşısının uygulanmadığını vurguladı. Aycan, virüsün biyolojik silah olarak kullanılacağına ilişkin iddialann yersiz olduğunu söyledi. Avukat ve hakimler: tyileşme umudu olmayanlar yaşamak kadar ölmek de isteyebilir Otanazi doğal bir lıakSİBELKIZILIŞIK Istanbul'daki adliyelerde görev yapan 46 hâ- kim ve 61 savcı ile lstanbul Barosu'na bağh ola- rak çalışan 176 avukat, ötanazi ile ilgili soru- lar içeren ankete katıldı. Savcılardan farklı ola- rak hâkim ile avukatlann çoğu, iyileşme ümi- di ohnayan ve dayanılmaz acılar çeken bir has- tamn, yaşamak gibi öhnek istemesinin de do- ğal bir hak olduğunu düşündüklerini beürtti. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'nin yasalanna göre de ötanazi, "adam öldürme" ile eşdeğer. Bu nedenle bu konuda en iyi karan verecek olan ötanaziye ihtiyaç duyan kişi, bunu uygulayan hekimler ile öta- nazi konusunda yasal düzenleme yapacak olan hukukçulann görüşleri önem taşıyor. • îstanbul'daki adliyelerde görevli hâkim, avukat ve savcılar, ötanaziyle ilgili bir ankete katıldı. Anket sonuçlanna göre hâkim ve avukatlann çoğu, savcılardan farklı olarak ötanazinin doğal bir hak olduğunu savunuyor. Savcılar ise aynı şekilde düşünmüyor. Öte yandan hâkimlerin yüzde 57'si, avukatlann ise yüzde 59'u kendileri için ötanaziyi kabul edeceklerini söylüyor. Uzman Dr. Abdi Özaslan, Tabip Yüzbaşı Harun Tuğcu. Avukat Olcay Bağcı, Prof. Dr. Gürsel Çetin, Uzman Dr. Coşkun Yorulmaz, ve Prof. Dr. Sennet Koç'un yaptıklan anket ça- hşmasına katılan hâkimlerin yüzde 56'sı, avu- katlann yüzde 68'i, iyileşme ümidi ohnayan ve dayanılmaz acılar çeken bir hastanın, hür iradesi ile yaşamak gibi ölmek istemesinin de doğal bir hak olması gerektiğinı düşünürken savcılann yüzde 54'ü bunun aksi yönde görüş beUrtti. Hâkimlerin yüzde 57'si, avukatlann yüz- de 59'u kendileri için ötanaziyi kabul edecek- lerini belirtirken savcılann yüzde 6O'ı böyle bir durumda kendileri için ötanaziyi kabul et- meyeceklerini ifade etti. Hâkimlerin yüzde 56'sı, savcılann yüzde 65 'i, avukatlann yüzde 62 'si yakınlan için öta- nazi karannı onaylamayacaklannı kaydetti. Hâkimlerin yüzde 63 'ü, savcılann yüzde 52'si, a\ııkatlann ise yüzde 83.72'si ötanazi ile ilgi- li kanuni düzenleme yapılması gerektiğine inandığını ifade etti. Hâkimlerin yüzde 28.81 'i, savcılann yüzde 32.70'i, avukatlann yüzde 30.40'ı ötanazi karanru, kişinin kendisinin ver- mesini uygun gördü.Hâkiînlerin yüzde 69'u, savcılann yüzde 56'sı, avukatlann yüzde 73 'ü ötanazinin aktif biçimde uygulanmasını sa- vundu. Hâkimlerin yüzde 56'sı, savcılann yüz- de 45'i, avukatlann yüzde 44.85'i ötanazi uy- gulamasım, bu görevi üstlenmiş hekimin de- ğil, tedaviyi uygulayan hekimin yapmasını uy- gun gördü. Hâkimlerin yüzde 91 'i, savcılann yüzde 96'sı, avukatlann yüzde 89'zu ötanazi ile ilgili onanımın yazılı olarak alınması ge- rektiğini behrtti. Hukukçulann yüzde 8 l'i öta- nazinin gerekli olduğu bir durumla karşılaş- madığım ifade etti. DUZYAZI ORHAN BtRGtT AmanNazarDeğmesfcı Milletvekillerinin özlük haklannı anayasal güven- ce altına almak isterlerken endazeyi kaçırmalann- dan doğan kriz, çok şükür aşılmaya başladı. "Hırs, aklın önünde gitmeye kalkışırsa ne olur" diye düşünce fırtınası yapmak isteyen kimi millet- vekillerimiz, 86. maddenin Sayın Cumhurbaşkanı tarafindan veto edilmesi yerine halkoylamasına götürülmesi yolundaki karannın kendilerine yan- sıyan tepkilerinden adeta kroke olmuş durumday- ken zirveden gelen yeni istem, bir tür rota değişik- liği gibi oldu. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan- lık'ın referandum karannın Resmi Gazete ile ilanı için olmazsa olmaz diye ileri sürdüğü şekil şartını da kabul ederek yazılı istemini göndermekle kal- madı; şayet işlemeye başlayan süreç içerisinde TBMM, Uyum Komisyonu'nun benirnsediği eski 86. maddeyi kılına dokunmadan benimser, oylar ve kabul ederse halkoylamasının geçersiz kalaca- ğını söyledi. Şimdi, TBMM Başkanı Ömer Izgi'ye düşen, tek maddelik bir ikinci anayasa paketi ile taraflar ara- sındaki mütarekeyi kalıcı bir banşa döndürmek için hızla düğmeye basmak olmalıdır. Hem de bu netameli 86. madde, 29 Ekim 2001 günü TBMM'nin yeterli oyu ile kabul edilmekle kalmamalı, Cumhurbaşkanı tarafindan da onayla- narak o günkü Resmi Gazete'de ilan edilecek aşa- maya getirilmelidir. öylece, Cumhuriyetin 78. yıldönümünde, şayet varsa TBMM ile Cumhurbaşkanı arasındaki soguk- luk, yerini içten bir bayram kutlamasına bırakma- lıdır. Atiatılan tehlike Olası bir referandum, büyük vatandaş kitlesinin ne yazık ki heyecanla kendisine sanlmasına kar- şın parlamento ile halkı karşı karşıya getirecek ve politikacıyı iyisi ile kötüsü ile ayırt etmeden bir ke- fe içinde "tu kaka" ilan ettirecek bir seyir izleye- cekti. öyle bir tablodan sonra yapılacak bir erken se- çim ile oluşacak TBMM'nin saygınlığı, tek kelime ile askıda kalırdı. Sakalından bir kez fare geçtiği için tıraş etmek zorunda kalan adamın öyküsü gi- bi, pariamentolann yanlışlan, belirli dönemlerdeki soğukkanlı kampanyaların terazisinde tartılacak; genel seçimler yerine halkoylamalannın dizginle- nemez sonuçlan ile belirienmeye başladı mı, o ül- kede temsili parlamenter demokrasi pılısını pırt- sını toplar ve yerini, her gün bılgisayar ekranlan- mızda boy gösteren elektronik postalar aracılığı ile yönetime el koyduklannı sanan sevimli etkinlikle- re bırakır. Günümüzde bu tür etkinliklerin önemini çok iyi anlayan ve degeriendirenlerden birisi olduğumu söy- leyebilirim. Bu yüzden bılgisayar kulianmayı ileri ya- şımda ögrendiğim ve hemen her türlü çalışmamı bu araç kanalı ile yürüttüğüm için kendimi şanslı da sayıyorum. Ama bu sihirti aletin başına geçerek diledikleri kurum ya da kişiye istedikleri gibi sövme özgürlü- ğüne sahip olduklanna inanmtş görünen muhatap- lann, sırtlannda daha sonra kınldığı için pişmaniık duymalanna yol açacak yumurta küfeleri olmadı- ğını bilerek e-postalannı okuyup değerlendiriyo- rum. Ya bir de sorumluluğu olanlar? Onlarsadeyurttaşlanmızdır. Seçim günleri, san- dık başlarında, tıpkı bir otobüs durağında ya da bir çalışma ofisi kapısında karşılaştığımız gibi. Ama bir de sorumluluk taşıdıklanna inanmakla kalmayan, bizim de böyle bir yük ile donatıldıkla- nna inanmamızı isteyen kesim var. Kimi, hasbel kader yönetiminde bulunduklan bir siyasi partinin lideri ya da sözcüsü olarak referan- dum çığırtkanlığında ortalığı toz dumana çeviren... Kimi de benzer eylemler için gazetelerdeki köşe- lerini kullananlar... Çok merakediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı'nın önceki günkü karanndan sonra nesöyleyip neya- zacaklardiye... Ama kendilenni sakın ola ki köşeye sıkiştınlmış birer kedinin tedirginliği içinde sanarak hırslı mi- yavlamalar ile oraya buraya tırnaktannı geçirme- yeyeltenmesinler... Başbakan Yardımcısı Devtet Bahçeli'nin dün MHPgrubunda söylediğı gibi, herkes yanlış yapa- bilir. Onemli olan, o yanlıştan dönmektir ve bu da erdemlerin en büyüğüdür. Faks: 0212- 677 07 62 obirgrt®e-kolay.net Vehla Güngör özden ATATÜRK ŞİİRLERİ Atatürk Rcsimleriyle neredcn baksa gûzel, nereden baksangûzel Yekta Güngör Özden'in Şiir Kitapiarı • Atatürk Şlirteri 6OOO000- nereden baksa güzet, nereden baksan gûze) • Tançiçeği 5500000.- • Aşkımız - Şürimlz 7500000.- 'Aşk ve Sevi Şiirteri SeçkisT • TuisakYürek 4000ooo.- KüJ 1 www.bHglyayirxvl.coni.tr BİLOjVAYINtVİ MeşfU«y*C«d.46/AYenişe*-0642CyANKARA trl (0-312)434 49 96 - 434 49 99 F»fcs (0-312) 43177 58 •ilftİDA&TM Na(Wahç«Solı.No:17,K»t1,C»J»lojlu-3436WteTAN8m. Tei (0-212) 522 52 01 • 520 02 59 F«kt (0-212) 527 4119 B İ C 6 İ K İ U K V İ SakvyaCad.&'AKız4ıy0e42ttANKARA W (M12) 434 41 06 - 434 41 07 F«kv (0-312) 43319 36
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear