Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2001 CUMARTESİ
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ StRMEN
Sakın Dellenme Mesut!
Bu konuda hiç kompleksi olmayanlann ra-
hatlığ/ içinde yazıyorum.
35 yıllık köşe yazarlığım döneminde herza-
man milletvekili maaşlannın gelişmiş demok-
rasilerdekine, eşit değilse bile yakın olması-
nı savundum.
Bizim basınımız ve kamuoyumuz yıllardır
iki kesimin maaşlanna takmıştır. Birincisi mil-
letvekilleri, ikincisi hariciyeciler.
Her ikisinin maaşlan da, sokaktaki adama
göre yüksek olsa da, dünya standartlarına ve
kendilerine yüklenen işleve göfB düşüktür.
Popülist tepkilerden korkmadan, bunları
hep yazdtm.
Hatta 12 yıl önce, yine milletvekili maaşla-
nna zammın gündemde olduğu bir sırada,
biz gazetecileri bir araya getiren Kaya Er-
dem'e, haddim olmayarak, basının eleştirile-
rine son verecek yöntemi de gösterdim ve,
- Sayın Başkan, bir anayasa degişikliği ya-
par ve "Milletvekili maaşı en yüksek gazete-
ci gelirinden fazla o/amaz" dersiniz, bunlann
eleştirileri şıp diye kesilir, dedim.
Kendi aldıkian paraJann sözünü etmeyip, mil-
letvekili maaşına söverek popülizm yapan ki-
mi köşe yazarı ve patron kansı meslektaşla-
nmı o gün epeyce kızdırmıştım.
•••
Aynı zamanda sistemin tüm bozukluklarını
politikacının ya da milletvekilinin sırtına yük-
lemenin hem haksız hem deyanıltıcı olduğu-
nu yazdım. öyle ya, demokrasinin öbüröğe-
leri tam olarak yaşama geçmemiş olsa bile,
hiç değilse seçim olduğuna, bir zamanlar
"Ben odunu aday göstersem seçtiririm" di-
yen ve sonra da hem adaylannı seçtiren, hem
de kendi seçilen başbakanı bile olan bir ül-
kede, milletvekili ile bakanlan seçen de bu halk
olduğuna, onlan gâvurlarseçmediğine, Mos-
koflar da atamadığına göre, bütün bir halkın
sorumluluğunun yükünü milletvekilinin sırtı-
na yüklemek, asilin suçundan vekili yargıla-
maya benzemez mi?
Ama bütün bunlara karşın, milletvekillerimi-
zin son zamanlardaki avantacı kurnazlıklan,
herkes gibi benim de midemi bulandınyor.
Cumhurbaşkanı Necdet Sezer'in bu avan-
ta kurnazlığına kısa devre yaptınmasında, ki-
mi hukukçulanmızın ima ettikleri gibi, popü-
list kokan bir yan olsa bile, ben yine de bu ka-
rarı halkın çoğunluğu gibi destekliyorum.
Hele hele, Necdet Sezer'in, referandumu ber-
taraf edecek olan açık kapıyı gösterdiği de dü-
şünülürse...
• • •
İki gün önce bu sütunda, Sayın Sezer'in bu
tavnnın, Çankaya - Yürütme ilişkilerinden son-
ra, Çankaya - Yasama ilişkilerini de zedele-
yebileceğini yazmıştım.
Milletvekilinin her şeyi yapabileceği, buna
karşı çıkmanın demokrasi düşmanlığı oldu-
ğunu söyleyen ve kendisini demokrat sanan
küt kafanın ülkede egemen olduğunu bilen-
ler için, gelişmeyi öngörmek güç değildi, ama
yine de politikacıyı, böyle bir çekişmede ken-
disinin de zararlı çıkacağı konusunda uyar-
mak görevimizdi.
Pek seçkin seçilmişlerimizden, Sayın Me-
sut Yılmaz, belki biraz da seçtirdiklerinin bi-
rer birer elinin altından kaymasının sinirliliğiy-
le dellenmiş ve referandum karannı "sivil si-
yaseti boğmak isteyenlere gün doğması"
olarak nitelemiş.
Bence Sayın Yılmaz hiç dellenmesin! Çün-
kü dellenirse, zaran yine kendisi ve meslek-
taşlan görecektir.
Sayın Yılmaz'ın sivil siyaset dediği olgu o
hale geldi ki, halk şu sivil siyasilerden o ka-
dar gına getirdi ki, bu tür çıkışlara karşı "Val-
la sivil siyaset dediğin buysa boğulsun da-
ha iyi!" yanıtını verebilir.
Hem biz bu sivil siyaset yutturmacasını ye-
miyoruz.
Ayol, şu ünlü anayasa değişikliğinin, Avru-
pa'nın baskısıyla yapıldığını duyup bilmeyen
mi kaldı?
Hazretler sizin sivil inisiyatifiniz, çerçevesi
önceden verilmiş degişikliklere, avantaya açı-
lan kapıyı eklemekten öte nedir ki?
Uortum Süleyman a af,
gerekçeli kararı bekliyor
• tstanbul Haber Servisi - Beyoğlu Ilçe
Emniyet Müdürlüğü'nde görevli olduğu
dönemde televizyonda travestilere hortumla
dayak atarken görüntüleri yayımlanan
"Hortum Sükyman" lakaplı Başkomiser
Süleyman Ulusoy'un yargılanmasına devam
edildi. Beyoğlu 6'ncı Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşmaya, şikâyetçi 8 travestiden her biri için
hakkında 5'er yıl hapis istenen Ulusoy
katümadı. Duruşmada dinlenen şikâyetçi
MeKke Demir, Ulusoy'un 1991 yılında Ülker
Sokağı'nı terk etmeleri için kendilerini
hortumla dövdüğünü, mahalledeki esnaftan
alışveriş yapmalannı yasakladığını belirtti.
Mahkeme. Hortum Süleyman'ın af
kapsamına girip girmeyeceğini belirleyebilmek
için Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli
karannı bekliyor.
Canlı bomba operasyonunda
Hkişitutiiklandı
• tstanbul Haber Servisi - Istanbul'da DHKP-
C örgütü adına "canlı bomba" olarak eylem
yapacaklan öne sürülen 2 kişinin de
aralannda bulunduğu 14 kişi yakalandı.
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne dün
çıkanlan 14 kişiden 11 'ı tutuklandı.
Tutuklananlar arasuıda "canlı bomba" olarak
kullanılacakları öne sürülen Devrim Kalaycı
ile Şengül Aslan da bulunuyor.
Olüm orucuna yatanların biryıldır uykusuz olan analarıferyat ediyor:
Artık ağlamak istemiyoruzİLHANTAŞÇI
ANKARA- Siyasi tutuklu ve
hükümlülerin 1 yıldır sürdürdüğü
açlık grevi ve ölüm oruçlannuı
sıkıntısını en fazla analar çekti.
Artık tükendiklerini söyleyen
analar,
tt
Arûk ağlamak istemiyoruz.
Çiçeklerimiz her geçen gün soluyor,
solduruluyor" dediler. Başbakan
Bülent Ecevit'in yaşadıklanru
anlayamayacağuıı anJatan analar,
bunun gerekçesini, "eviadı olmayan
Çiçeklerimiz SOluyor Açlık grevi ve ölüm oruçlarının sıkıntısını en ççk analar
çekti.Yaşadıklannı Başbakan Bülent Ecevit'in anlayamayacağını öne süren acılı
analar, bunun gerekçesini, "Evladı olmayan acıyı göremezmış" diye açıklıyorlar.
aayı göremezmis" şeklinde
açıklıyorlar.
Cezaevinde ölüm orucu eylemini
sürdüren bazı tutuklu ve
hükumlülerin analan gazetemizi
ziyaret ettiler. Yaşadıklannı,
düşündüklerini ve istemlerini ana
başlıklanyla şöyle sıraladılar:
• Çocuğum 8 yıldır cezaevinde.
Azığını ben taşıdım. Yol
ortalannda ben coplandım, ben
sürüklendim. Çocuğum 1 bardak
sıcak çaya hasret. Nerede devlet?
• F tipini nasıl tanıttılar? Hani
lüks villalar, hani çiçekli masalar,
hani çocuklanmızı örgütten
kurtarmalar. Cezaevlerinin
önünden analar alınıyor. Benim
vergilerimle birileri saltanat
sürmesin. Vicdan diyorum.
Çocuklarırruza hoyratça el
uzatmasınlar.
• Devleri yönetenler biz analan
kandırdı. Evladı olmayan acıyı
göremezmiş. Insanım diyenleri,
duyarh olmaya çağınyoruz.
• Bakanlarla görüştük. 3Biz bir
şey yapamayız" diyorlar. Onlar bir
şey yapamayacaksa kim yapacak?
Adalet Bakanı bizleri kabul etsin.
• Çiçeklerimiz soluyor,
solduruluyor. Ölümlere daha ne
kadar seyirci kalacaklar? Yeter
artık. Artık ana yüreğim
dayanmıyor. Eğer kimse sesimizi
duymayacak, çözüm bulmayacaksa
demek ki biz bu ülkenin vatandaşı
değiliz.Bizi başka ülkeye
göndersinler. Artık ağlamak
istemiyoruz.
İHD Başkanı Öndül diyalog çağrısında bulundu.
Tecride son verilmeli
İSTANBUL/ANKARA (Cumhuri-
yet)-însan Haklan Derneği (İHD) Ge-
nel Başkanı Hüsnü Öndül, 1 yıldır sü-
ren ölüm oruçlarının sona erdirilmesi
için atılacak tek adımın "diyalog" ol-
duğunu vurgulayarak yetkilileri göre-
ve çağırdı. Tecridin kaldınlması gerek-
tiğini kaydeden Öndül. "İnsanın tecrit
edümesiinsan onuruna birsakündır. Tec-
rit bir tür işkencedir" de-
di. istanbul Cniversitesi
öğrencileri, devletin ölüm
oruçlan karşısındaki du-
yarsız rutumunu protesto
etti. Insan haklan savunu-
culan "Sessiz TepkT ey-
lemlerini dün de sürdür-
dü.
F tipi cezaevlerine kar-
şı 20 Ekim 2000 tarihinde
başlatılan ölüm orucu ey-
Iemi bugün 1. yılını doldur-
du. Ölüm orucu eylemin-
de bugüne kadar dışandan
destek eylemi yapanlarla birlikte 40 ki-
şi yaşamını yitirdi.
Olüm oruçlanna son vermek amacıy-
la cezaevlerine 19 Aralık 2000 tarihin-
de girişilen "Hayata Dönüş" operas-
yonunda yaşamını yitiren 32 kışiyle
birükte devletin F tipi cezaevi konusun-
daki ısran 72 kişinin yaşamına mal ol-
du.
Eylemde 150'yi aşkın genç sakat kal-
dı, hafızasını yitirdi. Öndül açıklama-
sında, tutuklu ve hükumlülerin görecek-
leri muamelenin insan onuruna uygun
olması gerektiğini vurgulayarak "Yük-
sek güvenlik nitelemesi bia ilgilendir-
miyor. Bizi, insanlan yüksek güven-
lıkîr cezaevlerinde hangi koşullarda
tuttıığunuz ügilendirmektedir. Bu koşul-
lar, haklann ve özgürlüklerin özünü ze-
deüyorsa itiraz ediyoruz" diye konuş-
ru. istanbul Üniversi-
tesi(tÜ)BeyazıtKam-
pusu'ndalYÖ-DER'li
bir grup öğrenci, F ti-
pi cezaevlerine karşı
başlatılan ve birinci yı-
lını dolduran ölüm oru-
cu eylemine karşı dev-
letin takındığı tavn pro-
testo etti. "YÖK'e ve
Savaşa Hayır Demek
İçin 6Kasun'da Anka-
ra'ya" yazılı bir pan-
kartla IÜ kapısına ge-
len öğrenciler, burada
" Yaşasın ölüm orucu direnişimiz" slo-
ganını attı.
YÖK'ü ve Afganistan'a yapılan ABD
saldınsını da protesto eden öğrenciler,
ölüm orucu eyleminde yaşamını yiti-
ren IÜ tktisat Fakültesi 4. sınıf öğren-
cisi Zehra Kulaksız'ı da taşıdıkları
"GençükZehralana geleceğe yürüyor"
pankartı ve "ZehraKulaksızölüınsüz-
dür" sloganıyla andılar. Açıklamanın
ardından öğrenciler olaysız dağıldı.
• İstanbul
Üniversitesi
öğrencileri, devletin
ölüm oruçlan
karşısındaki
duyarsız tutumunu
protesto etti. Insan
haklan savunuculan
"Sessiz Tepki"
eylemlerini dün de
sürdürdü.
İĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN
u
Adalet Bakanı Türk: Adli Tıp raporlan erken verirse sorun baştan çözülür
Işkenceyi öııleıneııin ilk şarb
Türk: İşkence ancak Adli Tıp ra-
porlan ile ortaya çıkrvor.
ANTALYA (AA) - Adalet
Bakanı Hikmet Sami Türk,
işkencenin bir anayasa suçu
olduğunu vurgulayarak işken-
ce ve insan haklan ihlalleri-
nin önlenmesinde Adli Tıp
Kurumu'na büyük görev düş-
tüğünü bildirdi.
Adalet Bakanı Türk, An-
talya'nın Kundu köyünde bu-
lunan Adalet Bakanlığı Güç-
lendirme Vakfı Dinlenme Te-
sisleri 'nde başlayan "Adli Tq)
Günleri Kongresi"nin açılı-
şında yaptığı konuşmada, in-
san HakJan Evrensel Beyan-
namesi ile Türkiye Cumhuri-
yeti Anayasası'nda, işkence-
nin yasaklandığını anımsattı.
Adli Tıp Kurumu'nun işken-
ce ve insan hakian ihlalleri-
nin önlenmesinde çok önem-
li bir işleve sahip olduğuna
işaret eden Türk şunlan söy-
ledi:
"İşkence ve insan haklan
OılaDeriAdKTıpKurumu'nun
vereceği raporİarile orta>a çı-
kabihnektedir. İşkence ve in-
san haklan ihlaflerinin sık sık
yaşanmaması için başka ku-
rumlann yanında Adli Tıp
Kurumu'na da önenni görev-
ter düşmektedir. İşkence ve
insan haklan ihlallerinin ön-
lenmesi, Adli Tıp Kuru-
mu'nun etkili ve zamanında
rapor vermesiyle nıümkün
olabilecektir. Adli Tıp Kuru-
mu bu ihlaüeri ne kadar cid-
di ve kısa sürede ele ahrsa iş-
kence ve insan haklan ihlal-
lerini de o derecede önleyebi-
nriz."
Bütün insan haklan sözleş-
meleri ve anayasada, işkence-
nin insanlık suçu olarak orta-
ya konduğunu ifade eden
Türk, sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"Böylesine bir insanhk su-
çuna ülkemizde yer verme-
mekiçin ahnacakolan idari ve
eğitsel tedbirlerin yanında,
Adli Tıp Kurumu'nun bu ko-
nuda görev yapması büyük
önem taşunaktadır. Tüm bun-
laıia Türtdve'yi insan hakla-
nna saygıh, hukuk devleti il-
kesinin tam olarak gerçekleş-
tiği bir ülke haMne getirmek is-
tiyoruz. Adalet devletin teme-
lidir. Bu temeun sağlam obna-
smda adli tıbbuı büvük öne-
mi vardır."
Adalet Bakanı Hikmet Sa-
mi Türk, adaletin çabuk ger-
çekleşmesi için bilgi ve bel-
ge akışmın da süratli olması
gerektiğine dikkati çekerek
bu amaçla Adalet Bakanlı-
ğı'nın uygulamaya koyduğu
"UlusalYargıAğı Projesrnin
sürdürüldüğünü bildirdi. Ba-
kan Türk. "2004 yıh sonuna
kadar bitirilmesi hedeflenen
uhısalyargı agıprojesi ile mab-
kemeler, viiksek mahkcme-
ler,Adalet Bakanlığı Ue kanıu
kurum ve kuruluşlan bügisa-
yar ağı ile birbirlerine bağla-
nacak" dedi. Bakan, proje-
nin tamamlanmasıyla işlem-
lerin hızlanacağım söyledi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
11 Eylül saldırılarından bu
yana, "Neden Islam ülkeleh
geri" sorusu da daha sık so-
rulur hale geldi. Italya'nın aşı-
n sağcı Başbakanı Berlusco-
ni, Hıristiyan dünyasının Islam
dünyasından daha üstün oldu-
ğunu söyledi, bunu Italyan ya-
zar Fallaci nin benzer sözleri
izledi.
Islam dünyasından ve Batı
dünyasından, Islam dünyası-
na yönelik bu tür küçümseyi-
ci ifadelere karşı yoğun eleş-
tiriler yapıldı. Toplumlar dini
inançlarına göre ileri ve geri
diye sınıflandırıldı. Özellikle
Batılılann bunu yapması yakı-
şık almadı. Kaldı ki, Hıristiyan-
lık da eğer katı bir şekilde yo-
rumlanırsa çok geri hükümler
içeriyor.
• • •
Bütün bu tartışmalarda bir
başka gerçek daha var ki, bu-
gün Islamiyeti bir inanç olarak
benimsemiş uluslar, ülkelerve
toplumlar, yoksul ve uygarlık
açısından geri bir düzey-
deydeler. Afganistanlılar, yaşa-
dıkları ağır ve uzun bir sava-
şın da etkisiyle seyredenleri
ürküten birgeriliksergiliyoriar.
• • •
Islam Ulkeleri Neden Geri?
Onların durumu, yalnızca
inançlanyla açıklanamaz, diye-
biliriz.
Ne dersek diyelim Afganis-
tan'da islam dini adına çok
ağır bir uygulama sürdürülü-
yor. Kız çocuklarının okutul-
maması ve yaşamdan dışlan-
masıyla başlayan baskıcı, ilkel,
geri bir sistem görüldüğü ka-
darıyla bütün toplumu bunal-
tıyor. Islamiyet adına bu ülke-
de uygulananlar, diğer ülke-
lerdeki Müslümanlan da derin-
den etkiliyor ve yaralıyor. inanç-
lannın bu kadar geri bir anla-
yışla uygulamasını izlemek bir
Müslümanın kafasında "Aca-
ba?" sorusunu da gündeme
getiriyor.
• • •
"Acaba" sorusunu daha da
korkutucu hale getiren, Afga-
nistan dışındaki ülkelerdeya-
şayan Islamcılann da zaman
zaman Taleban benzeri açık-
lamalar yapmalan. "Neden
Müslüman ülkeler geri?" so-
rusunu bir daha soralım. Bu-
nun nedeni bu dinin yanlış yo-
rumlanması mı, bu dini be-
nimseyen toplumların geri ol-
malan mı, yoksa bu dinin için-
de geriliğe malzeme verecek
unsurlar bulunması mı?
Bu köşede birçok kez dile
getirdik. Her inanç ve ideolo-
ji, uygulamacı veyorumcunun
kavrayışına göre farklı farklı
algılanabilir.
Bu yüzden de dinlerde mez-
hepler, tarikatlar, cemaatler or-
taya çıkmıştır. Aynı cemaatin
bile uygulama ve yorumlan-
nın farklı olduğunu biliyoruz. Bu
nedenle sorunu dinin kaynak-
larına bağlamak doğru olmaz.
Aynca böyle bir yorumun ya-
rarı da yoktur.
O zaman Islamiyeti benim-
seyen toplumların geri olma-
sı, bu tür yorumlamalarda ta-
yin edıci bir rol oynuyor diye-
bilir miyiz? Biraz daha açarsak,
Islamiyeti benimseyen top-
lumların geriliği, geri yorumla-
n da beraberinde getiriyor. Ön-
ceki gün gazetelerde Türk Di-
yanet Vakfı Yayınları'ndan çı-
kan bir kitaptan pasajlar yer âl-
dı.
"Günümüz Meselelerine
Fetvalar" isimli kitapta yeralan
yorumlar, Islam dünyasının ge-
riliğini gözler önüne sermesi
bakımından çarpıcı örnekler
sergiliyor. Aslında, Türkiye
Müslümanları, dünyada Isla-
miyeti en esnek ve çağdaş bir
şekilde yorumlayacak durum-
dalar. Türkiye laik bir ülke. Bu
ülkede çağdaş bir şekilde ya-
şayan Müslümanlarçok büyük
ağırlığa sahip. Üstelik Türkiye,
diğer ülkelerle karşılaştırıldı-
ğında daha gelişmiş bir ülke.
• • •
Bu gelişmiş laik ülkede bu
ülkenin resmi bir kurumu olan
Diyanet Işleri, kadınlann saç-
larına karışmayı, saçlannı kı-
sa mı uzun mu kestirecekleri
konusunu fetvalarla karara
bağlamayj savunan kitaplan
yayınlayabiliyor.
Bu ülkenin Diyanet Işleri ka-
dınların saçlannı boyatıp bo-
yatamayacağına kocalann ka-
rar vereceğini söyleyebilen bir
softalığa yataklık edebiliyor.
Bu konuda epeyce bir araş-
tırma yapan bir kimse olarak
söyleyebilirim ki, Türkiye'de
Islamcılar, Islamiyeti yorum-
layan kitaplannda öylesine ge-
ri fikirler ileri sürüyorlar ki, iş-
te bu krtaplan her kanştırmam-
da, yeniden "Acaba"sorusu-
nu sorduğum oluyor.
Bu soruyu sorduktan son-
ra, Yahudiliğin, Hıristiyanlığın
kutsal kitaplarına bakıyorum,
istenirse bu kitaplardan da çok
katı yorumlar çıkabileceğini
görüyorum. O zaman soru-
nun kaynaklarda değil, o kay-
nakları yorumlayan kafalarda
olduğu sonucuna vanyorum.
Islam toplumların en temel
sorununun kadın olduğu inan-
cındayım.
Kadını toplum dışına şu ve-
ya bu şekilde iterek, kadını
ikinci sınıf yurttaş görerek bir
düzen oluşturmaya çalışıyor-
lar. Kadının etkin olmadığı bir
toplum ise geriliğe mahkûm
hale geliyor.
Islam dünyasının kadın so-
rununu, baştan ayağa yeni-
den tartışması gerekiyor. Ba-
na temel takıntı bu noktada
düğümleniyor gibi geliyor.
Aydıniar yargftnyor
Düşünceye
ozgunuk
davası
İstanbul Haber Servi-
si - Bazı sıyasüer ve ya-
zarîann ceza ahnasına
neden olan yazıların yer
aldığı 'Düşünce>e Oz-
gûrlûk-Herkes İçin" ki-
tapçıgına imza atan 65
kişinin yargılanmasına
başlandı.
îstanbul 4 No'lu
DGM'deki duruşmaya
tutuksuz sanıklardan
Adalet Ağaoğhı, Şanar
\urdatapan, Ayşe Lale
Mansur,ZuhalÖlcaj Bfl-
gmer'uıdearalanndabu-
lunduğu 6 samk kanJdı.
Sanıklardüşünce özgür-
lüğüne inandıklan için
bilerek ve isteyerek ki-
tapçığı inızaladıklannı
belirttiler. Duruşma, diğer
sanıklann ifadeJerinin
ahnması amacıyla ileri
birtariheertelendi.
Duruşma sonrasında
açıklama yapan Ağaoğ-
lu, herkesin söz ve dü-
şüncesini açıklamasıyla
şiddetin önüne geçilebi-
leceğini söyleyerek "Bir
yazar olarak düşüncele-
rkni,vazarak,konuşarak
söyleyemeyeceksemken-
dJnrinasdifade edecegm.
Benim silahım kalemim,
tankını tüfeğan yok ki"
dedi.
Sinema sanatçısı Lale
Mansur ise hoşa gitme-
yen her türlü sesin dü-
şünceyasağı ile kesilme-
ye çaişıldığını belirte-
rek *Biz buraya spor ol-
sun diye gehniyoruz. Di-
terimbusefer gerçek bir
yargdama ohır*diye ko-
nuştu. Duruşma, Saadet
Partisi milîervekilleri
Mehmet BekaroğJu ve
Rıza Güneri ile Hasan
Celal Güzel'in de arala-
nnda bulunduğu birgrup
tarafindandestekamacry-
laiziendi.