16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2OEKİM2OO1 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA J\_ U L 1 LJ J \ [email protected] 15 " ] ^ ^ ^ Tim Burton'ın yönettiği 'Maymunlar Gezegeni' ülkemizde dün gösterime girdi lAinyayı yenidenyarattıKültür Servisi - 1968'de çekilen ve başro- Jünde Cfaarlton Heston'ın oynadığı 'May- munlar Cehenmemi' adlı fılm Amerikalı yö- rıetmen Tim Bu rton tarafından yeniden sine- maya uyarlandı. Ülkemizde diin gösterime giren fümde ta- rumadıgı bir gezegene indikten sonra burası- run diinyamn altüst edilmiş hali olduğunu an- layan bir pilotuoı hikayesi anlatılıyor. May- munlann egemem olduğu bu dünyada üısanla hayvan arasmdaiki roller değişmiştir. Artık in- sanoğlu hayvanlann üstünlüğüyle karşı karşı- yadır. İnsan avı v^e insana karşı ırkçıhk kol gez- mektedir. Filmin baş kaxakteri astronot i Leo David- son'ı Mark \Valhberg canlandmyor. Fihnin diğer rollerinde ise Tim Roth. kötü adam, des- pot general 'Thade'i, Helena Bonham Car- ter, özgür fikirli, insan haklan koruyucusu şempanze 'Ari'yi; Michael Clarke Dun- can, goriller ordusunun korkutucu lideri ve Thade'in sağ kolu 'Attar'ı; Paul Gi- amatti, köle taciri ve insan dostu 'Lim- bo'yu; Estella W'arren, savaşçı prenses 'De- ana'yı ve Kris Kristofferson da Deana'nm babasını canlandınyor. 1993'te Oliver Stone'un prodüktörlüğü- nü üstlenmek istediği fakat gerçekleştire- mediği fılm 200 milyon dolara malohnuş. Fihnin kadrosurkda yer alan bazı sanatçı- lar Amerikan sinema dergisi Empire'a 'Maymunlar C«hennemi' ile ilgili dü- şüncelerini anlarıılar. Rolüyle ilgili "Başlarda tek endişe duyduğum şey bir peştemala sannmak- tı ama provaJardan sonra buna alış- üm" diyen Mark Wahlberg, çekimlerin oldukça zorlu ama bir o kadar da zevkli geçtiğini söylüyoı. VVahlberg'in astronot kostümüyle boy gösterdiği ve filmin en önemli ve çarpıcı sahnelerinin geliştiği ormansı metropol go- ril şehrinin dizaynı, Oscar ödüllü, Rich He- inricks'e ait. Başanlı ve şaşırtıcı makyajlar ise Rick Baker'ın eseri. llk filmin birçok makyaj- cıya ilham verdiğini söyleyen Baker, "O za- nıanki filmin makyajcısı John Chambers'ın maymunlannda tek begenmediğim şey diş- lerinin gözükmemesiydi" dıyor. ProdüktörRichard Zamuck, "Dk fîlmler- de işlenen felsefik sorunlarla bu filmde hiç ilgilenmedik" derken senaryo yazan Mark D. Rosenthal da "Ama bu film ilki kadar sürprizlerle dolu; daha eğlenceli ve ente- lekrüel açıdan çok daha provokatif" diye ekliyor. Filmin yeniden çekimiyle ilgili eleştirilere hedef olan Burton ise eleştirileri sert ve karar- lı bir dille yanıtlıyor: "Bana yalnızca kötü filmlerin yeniden çekimini yapabilirsin de- diler. Oysa 'Maymunlar Gezegeni" kötü bir fılm değildi. Ben bir devam filmi yapmak niyetinde değildim. Amacım bu 'dünya'yı yeniden yaratmaktı. Öyle de yaptım". 80 gün boyunca Arizona çölünde geçen çe- kimler bütün ekip için oldukça zorlu bir yol- culuk olmuş. Maymunlan canlandıran oyun- culann 4 saat süren makyajlannın sabah saat 5'te tamamlanmasının gerekmesi, yoğun sı- caklardan dolayı bazı oyunculann kostümleri içinde bayılmalan gibi problemlerin yanı sıra yemek konusu da bir başka sorun olmuş çekim ekibi için.Ye- mekler küçük par- çalara bölünmüş ve makyajı bozma- ması tı için yağsız ve salçasız olmasına dikkat edil- miş. Maymunlan canlandıran oyuncular 6 haf- ta boyunca, bir zamanlann ünlü 'Cirque du Soleil'in (Güneş Sirki) akrobatlanndan Terry Notary'nin verdiği özel bir 'Maymun Okulu' kursundan geçmişler. Notary bunun ne- denini "Burton, maymun- lan canlandıran oyuncu- lann yüzde 20 maymun, yüzde 80 insan gibi gö- rünmelerini isriyordu. Oyuncuiara maymun gibi yürümeyi öğrermek çok zaman aldı. Sonra- dan nasıl oturacaklanm, yemek yiyeceklerini, mız- rak atmayı öğrendiler'' sözleriyle açıkhyor. 'îki Haliyle Burası' başlıklı görüşmeler dizisiAndre de Bouchefmn anısına düzenleniyor Fransız-Türk şairler buluşmasıKûltür Servisi - 23 Ekim-15 Ka- sım tarihleri arasunda Fransız Kültür Merkezinde 'İld Haliyle Burası' adlı Fransız-Türk şairleri görüşmele- ri dizisi yer alacak. Toplam dört se- anstan oluşacak bu dizinin her sean- sında, kuşaklannın en belirgin tem- sücileri olan bir Fransız ve bir Türk şair bir araya gelecek. Şairlerden her biri kendi dilinde birkaç şiirini okuyacak, Ahmet Soy- sal'ın çevirmiş olduğu başka şiirleri de diğer dilde okunacak. Bu dizi, ya- kın zamanda yaşamını yitiren Fran- sız şair Andre de Bouchet'nin anı- sına düzenleniyor. 23 Ekim Salı giinü saat 19. 00'da Gerard-Titus Camel ve llhan Berk bir araya gelecek. Kendi kuşağı için- deki en önemli ressamlar arasında y- er alan Gerard-Titus Camel'in aym zamanda on beşe yakın kitabı (öykü- ler, sanat üzerine yazılar, şiir dene- meleri) bulunuyor. Açık bir yazıyla ve aşınlıklann sertliği ile desteklenen şiiri, kayıp ve ortaya çıkma, karanlık ve göz kamaşmalan temalannı ince- ŞtÎR OKUMALARI YAPILACAK - Ühan Berk (solda), Gerard-Titus Camel'le, Ece Ayhan (ortada), Ber- nard Noel'le, Enis Batur (sağda), Michel Deguy'le, Ebubekir Eroğlu, Andre Velter'le bir araya gelecek. lıyor. 1945 sonrası Türk şiirinin ye- nilenmesindekatkısı olanllhanBerk, bu şiire gerçeküstücülüğün ve Fran- cis Ponge'unetkisini kazandırdı. Bü- yük sevgi duyduğu Istanbul ile ilgili çok sayıda kitap yazdı. 25 Ekim Perşembe günü saat 19.00'da Andre Velter ve Ebubekir Eroğlu şiir okumalan yer alacak. Andre Velter, 1973 yüında 'Mani- feste froid'ya ('Soğuk Bildin') ka- tıldıktan sonra, kararlı bir biçimde Doğu'ya yöneldi. Nouvelle Revue Tibetaine, Nulle-part ve Carava- nes gibi dergilen yönetti ve France- Culture radyo kanalında çok sayıda program sundu. Ebubekir Eroğ- lu'nun bütün şiirsel yapıtlan geçen aylarda Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı. 1 Kasım Perşembe günü saat 19.00 da Michel Deguy ve Enis Ba- tur biraraya gelecek. Michel Deguy, yayımlanmış eserleriyle aslında bir tek metni sergiliyor. Bu metnin bi- çimsel parçalılığı, dünyayı bütün an- lam dereceleriyle hesaba katma kay- gısına yanıt veriyor. Enis Batur, he- nüz çok gençken yoğun bir yayın et- kinliği ve îkinci Yeni uzanhsında bir şiir yapıtıyla kendini ortaya koydu. 15 Kasım Perşembe günü ise Ber- nard Noel ve Ece Ayhan bir araya gelecek. Bedeni ve diîi, araştırmanın birbirine kanşmış uzamlan olarak gören Bernard Noel, modern şiirin temel bir sorunu olan insanın kimli- ğiyle boğuşmasının sınırlannı sürek- li zorluyor. 1955'te Türk şürinde dev- rim sayılan Üdnci Yeni akımının ön- cülerindenbiri olan Ece Ayhan'ın şi- iri Türkçe'nin gramerini zorluyor. ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Abdi İpekçi'ye Mektup... Sevgili Abdi Bey, Yirmi iki yıl önce hunharca öldürülmeniz, politik ne- denlerle kurban edilmeniz, sizinle konuşmalanmı, sizinle dertleşmemi, size yani sizin ilkelerinize baş- vurmamı, sizden öğrendiklerimi uygulamamı, hiç a- ma hiç engellemedi. Şimdi Cumhuriyette yazıyor ol- mam da elbet bu durumu değiştirmedi, değiştirmi- yor. Hem size içimi dökerken Cumhuriyet okurtany- la da duygularımı paylaşmış oluyorum. Acayip inatçı, ne istediğini bilen birokuru varCum- huriyet'in. Yalnız kendi gazetesini okuyarak bir sürü çirkeften, pislikten uzak kalmayı seçtiklerine inanı- yorlar. Yaptıklan seçimle, değer ölçülerini de belirle- miş oluyortar. Ama işi, mesleği gazetecilik olan biz- lerin bu "lüksü" yok. Tüm gazeteleri okumak, en azından bakmak zorundayız. Işte Sevgili Abdi Bey, geçen pazar günü, yine tüm gazeteleri önüme almışken eşiniz, arkadaşım Sibel Ipekçi'nin tebessüm eden güzel yüzüydü Sabah'ın birinci sayfasından bana bakan. Fotoğrafın üzerin- deki başlık mideme saplandı: "AbdiIpekçi'nin eşi Ye- şil Kartaldı". Alt başlık, Sibel'in acz içinde olduğu- nu belırtiyordu. Ama sayfalan çevirip bu başlığa ne- den olan yazıyı okuyunca durumu anladım. Nebil Özgentürk'ün "AbdiBey ve SibelHanım" başlıklı ro- mantik, nostaljik yazısı yitirilen değerleri vurgular- ken bir yerde de Sibel Ipekçi'nin sigorta kartını kul- landığını belirtiyordu. (Bunun ne önemi varsa!) Durumu ben anladım, ama kimileri anlamamış ki ertesi gün Star gazetesinin birinci sayfasında dev puntolar Aydın Doğan'a saldınyor, Ipekçi'nin ese- riyle milyonlarca dolar kazananların, Ipekçi'nin eşi- ne sahip çıkamadığını haykmyordu. Artık okurtara bıkkınlık veren, beş duyusunu tehdit eden, ortaçağ gladyatörleri misali medyanın birbirine saldınlan için her yola başvurulabilirdi. Ama sizın, ailenizin bu yol- da kullanılmak istenmesi! (Içimden geçenleri yazma- mak daha iyi!) Ertesi gün Sibel Ipekçi, tüm bu yazılanlan yalan- layarak bir açıklama yapacak.. gazeteciliği sansas- yondan, sorumsuzluktan ibaret sayanlara müthiş bir gazetecilik dersi vererek "namus ve temizlik arayı- şındaki tüm basın mensuplannı özeleştihlerini yap- maya" çağıracaktı. Sibel'le konuştuktan, açıklamasını dinledikten sonra midemin bulantısı, kusma istegı azalır gibi ol- du. Sevgili Abdi Bey, Cumhuriyet okurian, bunlan gör- medi, okumadı. Ama aynı günlerde Cumhuriyet oku- mayanlann dagörmediği, duymadığı, okumadığı ka- nımca çok önemli olaylar vardı. Geçen hafta sonu dünyanın dört bir yanında ama özellikle Ingiltere, Al- manya, Fransa ve Avustralya'da yüz binlerce insa- nın sürmekte olan pis savaşa karşı sokaklara çıktı- ğından, sokaklan zaptettiğinden, yürüyüşler, göste- riler düzenlediğinden, Cumhuriyet okurian dışında kimsenin haberi olmadı! Berlin'de otuz bin kişi eyle- me katılmıştı. Londra'da yirmi bin kişi yürüyüşe geç- mişti. Fransa'nın çeşitli kentlerinde protesto eylem- len sürerken Italya'da insanlar Perugia ile Assisi kent- len arasında banş yürüyüşüne hazırianıyordu. Bu gibi haberieri Cumhuriyet dışındaki gazeteler yok saydılar ve yok sayıyoriar Abdi Bey. Tıpkı birkaç gün önceTürkiye'de bir araya gelen savaş karşıtı ay- dınlann "savaşa ve terorizme karşı" girişimini, "banş dilekçesini" yok saydıklan gibi... Korkanm ki, yakın- da savaşa karşı olmak, vatan hainliğiyle eş sayıla- cak... Gidişatoyönde... Şimdilik küçümsemekle ye- tiniyoriar. Savaşa karşı girişimleri yok sayıp, savaş kışkırt- macılığıyla karşı karşıyayız Abdi Bey. Kendi çocuk- lannın askere, çatışmaya, savaşa yollanmayacağını garantilemiş yazarianmız, "Afganistan 'a askeryolla- mayaniyekorkuyoruzki?"^diye sorabiliyor! Kendi ço- cuklannın savaşa yollanabileceğinden binde bir kuş- kusu olan bir insan, bu soruyu sorabilir mi? Afganis- tan cehenneminde oğlunu yrtirmiş hiçbir Rus anne tanımadı mı bunlar! Oysa Abdi Bey, ben ve daha birçok meslektaşım, sizden en başta kışkırtmacılığın gazetecilik ilkeleriy- le uyuşmadığını öğrenmiştik. Savaşa, çatışmaya, te- röre karşı olmak bir meslek ilkesiydi. Bu bir ahlaki değerdi. Uğruna mücadele etmemiz gereken de- ğerlerin başında şiddeti, çatışmalan, savaşı, çıkar kavgalannı ortadan kaldırmaktı. Bunlarda taraf ol- mak değil! Sizden öğrendimdi. Sevgili Abdi Bey, Geçen pazardan beri size söylemek istediklerim bu kadar değil elbet. Ama yine yerim bitti. Belki de tek söyleyeceğim şuydu: Sizi öyle çok düşünüyo- rum ki... e-posta: zeynepa zeyneporal.com 'Sokağa Bakan Pencere' yeniden sahneleniyor Kafka'nm dünyasına yolcuhık Kültür Servisi - Oyuncular Tiyatro Grubu'nun Kafka'nın öykülerinden yola çıkarakoyun- laştırdıklan 'Sokağa Bakan Pencere' adlı oyunu, bugünden inbaren Nâzam Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi'nın Kültür Mer- kezi'nde izleyicisi ile buluşuyor. Cumartesi günleri 19.00'da sah- nelenecek olan oyun, Kafka'nın 'SokağaBakanPencere'. 'Tapı- nan ile Sohbet','Kanun Önün- de', 'Açhk Canbazı', 'Şarkıcı Josepbine ya da Fare Ulusu', 'Kızılderuı Olmak' ve 'Ceza- hlarKoionisi' adlıöykülerinden yola çıkarak oluşturulmuş. Selma Köksal oyunlaştırarak BUGÜN BAŞLIYOR-Aralık ayının ortasına kadar sürecek olan ojTin,Nâzım Hikmet Kültür ve SanatVakfı'nda izlenebilir. yönettiği, geçen yıl ilgiyle kar- şılanan oyunda, Selma Köksal, GüJsüm Soydan, Emrah Ko- lukısa ve Cem Safran rol alı- yor. Kafka'nm gerçeküstü öge- lerle oluşandünyasını ve kendi- ne özgü ironisini taşıyan toplu- luk on yıldır, eksikhğini hisset- tiğimiz deneysel tiyatronun ba- şanlı örneklerini veriyor. Uzun okumalar, dramaturji ve oyun- culuk çalışmalannın ardmdan sahnelenen oyunda en büyük yol gösterici, oyunculann bi- yografileri olmuş. Dört farklı insamn, kendine özgü okumalanyla, farklı yol- lardan gelerek Kafka'da buluş- turan 'Sokağa Bakan Pence- re', tiyatronun gözardı edilmiş olanaklanrun yansıtılması, iz- leyicinin oluşum sürecine ka- tüması ve zor okumalar sonu- cunda vanlan noktada, Kaf- ka'nm dünyasına kendi sesini katabılmesı açısından çarpıcı bir çalışma. Oyun aralık ayı- nın ortasma kadar sahnelen- meye devam edecek. (0212 245 1314) BUGUN Resimlereyansıyan Nişantaşı Kültür Servisi - Şişli Belediyesi'nin, Teşvikiye ve Nişantaşı bölgesindeki tarihi mirası korumak amacıyla gerçekleştirdiği restorasyon ve yenileme çahşmalan, sa- natçılara esin kaynağı oluyor. Ressam Faruk Cimok'un Nişanta- şı'nın değişen yüzünü anlatan resimlerin- den oluşan "Nişantaşı Resimleri Sergi- si', Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sa- ngül tarafından açıldı. 18 Ekim'deNişan- taşı Artium Sanat Galerisi'nde açılan ser- gide, Nişantaşf ndaki değişik mekân ve yapılan yansıtan tablolar yer alıyor. Ser- gi, 3 Kasım tarihine kadar açık kalacak. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sangül, konuyla ilgili gönderdiği yazüı açıklama- da, kentlerin yavaş yavaş öldüğünü ve bu- nun insani güzelliklerin ve yaratıcılığın da tükenişini getırdiğinin altını çiziyor. San- gül aynca "Faruk Cimok, Nişantaşı'm konu alan tablolanyla tstanbullulann önüne çıkıyor. tstanbul geçmişte olduğu gibi yine şürlerde, öykülerde, ressamm tuvalinde yaşamaya devam edecek de- mektir. Çok ama çok muüuyuz" sözle- rine yer veriyor. (288 99 51) • TARDC ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18.00 Şehriyar'ı anma toplanhsı yapılacak. (0 212 317 77 00) • ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda saat 15.00'te Suat Bilgi'nın düzenlediği 'Metamüzik Tartışmalan' yer alacak. (0 212 317 77 00) M MUAMMER KARACA TtYATROSU'nda saat 11.00'de Orhan Kurt'un oynattığı 'Kukla Gösterisi' ve saat 14.00'te 'Küreselleşme Konferansı' izlenebilir. (0 212 317 77 00) • ALTUNİZADE KÜLTÜR MERKEZÎ'nde saat 20.00'de Göksel Baktagir'in düzenlediği 'tstanbul Sazendeleri' gösterilecek. (0212 317 77 00) • YAĞMUR CYBER CAFE'de Zerrin Cebeci'nin 'Yağmur Kuşu' illüstrasyon sergisi izlenebilir. (0 212 292 30 20) • BİLGİ ÜNTVERStTESİ KUŞTEPE KAMPUSU'nda saat 19.15'te Frederic Casteignede & Marcello Luna'nın yönettiği 'Bir Diğer Küreselleşme', saat 20.15'te Ersan Ocak & Berrin Balay'ın yönettiği 'Deprem/Earthquake', saat 20.45'te Ali Köse'nin yönettiği 'Bezden Pabuç/Cotton Shoes' adlı kısa fıhnler yer alacak. (0 212 292 33 03) • Bugün saat 11.00'de şef Ronen Nissan'nm yöneteceği konserin solistleri Toğrul Ganiyev (Keman), Hayrettin Hoca (Çello) ve Nermin Ganiyeva (piyano). (0 322 453 68 74)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear