Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18OCAK2001 PER$EMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Karadayı
vefasız'
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
DYP grubiı, REFAHYOL
dönemini sona erdiren 28
Şubat sürecine ilişkin
demeçlerin seçim
bölgelerinde
kullanılmasını tartıştı.
DYP grabunun dünkü
basına kapalı bölümünde
Hasan Ekinci, 28 Şubat
sürecinin DYP tabanını
yakından ilgilendirdiğini
belirterek "Erol
Özkasnak'ın
'postmodern darbe' sözû
çok önemli. Biz, bu
gazetelerin kupûrlerini
teşkilata gönderraeliyiz.
Vatandaş bunlan
bilmeli" dedi. Eski
Genelkurmay Başkanı,
Kilis Milletvekili Doğan
Güreş ise eski
komutanlann
tartışmasında sessiz
kalan eski Genelkurmay
Başkanı Ismaıl Hakkı
Karadayı'yı
"vefasızlıkla" suçladı.
khan serbest
bıpakıldı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı'ndaki enerji
ihaleleri, özelleştirmeler
ve sözleşmelerdeki
yolsuzluklar nedeniyle
başlatılan "Beyaz
Enerji" operasyonu
kapsamında gözaltına
alınan, tüm ihalelerin
yûrûtûldüğü Enerji Işleri
Genel Müdûr Vekili
Osman Ilhan, dün
Ankara DGMVieki
sorgusunun ardından
serbest bırakıldı.
Böylece, operasyon
çerçevesinde gözaltına
alınarak bırakılan
bûrokrat sayısı üçe çıktı.
Gözaltındakı
Özelleştirme Daire
Başkanı Seçkin Ülgen'in
de bugün DGM'ye
çıkanlması bekleniyor.
Zfya Aktaş'tan
açıklama
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Eski Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı, DSP
Istanbul Milletvekili Ziya
Aktaş dûn gazetecilerin,
Başbakanlık müfettişleri,
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersümer
ve kendisi hakkında,
"devlet çıkarlanru göz
ardı ettikleri"
gerekçesiyle suç
duyurusunda
bulunulmasını istemeleri
konusunda sorulan
sorulan cevapladı. Aktaş,
bakanlığı sırasmda
"devlet çıkarlannı göz
ardı ettiği" gerekçesiyle
hakkında suç
duyurusunda
bulunulmasının istenmesi
konusunda "Bir yanlış
anlama var sanıyorum.
Tek ilkem, ülkem ve
devletin çıkarlan oldu"
dedi.
Kııtan: Yapıfan
anayasa ihlali
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
FP Genel Başkanı Recai
Kutan, dûn partisinin
grup toplantısında 28
Şubat tartışmalanna
değinerek "28 Şubat'ta
en çok mağdur
olanlardan birisinin
kendisi olduğunu" iddia
etti. Kutan, "Adı ister
darbe ıster postmodern
darbe olsun, yapılan
açıkça anayasa ıhlalıdır.
Gelişmiş demokratik
ülkelerde bu tip eylemler
için ne yapılıyorsa
Türkiye'de de aynen o
yapılmalıdır" dedi.
Seçime sokmama cezası metinden çıkıyor, kapatma için üçte iki çoğunluk geliyor
Ve 69. madde ödünüANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - Hü-
kümet, partilerin ka-
patılmasını zorlaştıran
anayasa değişikliği
pazarlıklannda, hak-
kında açılan dava karar aşamasına ge-
len FP'ye ödün verdi. Cumhurbaşkanı-
nın görev süresini sınırlamak isteyen
hûkümet ortaklannın, kapatmayla ilgi-
li 69. madde konusunda FP ile uzlaşma-
lan üzerine. anayasa değişikliği paketi-
nin bugün Anayasa Komisyonu'nda gö-
rüşülmesi kararlaştınldı.
FP'nin isteği doğrultusunda, iktidar
partilerinin hazırladığı metinden "seçi-
me sokmama" yaptınmına ilişkin dü-
zenleme çıkanhrken Anayasa Mahke-
mesi'nin kapatma kararlannı üçte iki
çoğunlukla alması da benimsendi. Ana-
yasa alt komisyonu, bu değişiklik doğ-
rultusunda raporunu dün akşam saatle-
rinde komisyona iletti. Alt komisyon
toplantısında ANAP'lı üye Işın Çelebi
ise pakette yer alan ve cumhurbaşkanı-
• Hükümet kanadı ve FP arasındaki görüşmelerde 69. madde
nedeniyle tıkanan 3'lü anayasa değişikliği paketi ile ilgili
anlaşmazlık çözüldü. Bir partinin kapatılması için, suç sayılan
fıillerin partinin yetkili organlannca desteklendiği ya da
kararlılıkla işlendiğinin belirlenmesi koşulu aranacak.
nın "5 arü 5 " formülüne göre seçilme-
sini öngören 101. madde değişikliğine,
cumhurbaşkamnın ikinci kez seçilebil-
mek için "tarafszhğını yitireceği'' ge-
rekçesiyle karşı çıktı.
Uziaşma sağlandı
Hükümet kanadı ve FP arasındaki gö-
rüşmelerde 69. madde nedeniyle üka-
nan 3'lü anayasa değişikliği paketi ile
ilgili anlaşmazlık, önceki akşam lider-
ler doruğunda çözüldü. Cumhurbaşkan-
lığı seçimleri için "5 artı 5" formülü
doğrultusunda değişiklik öngören ana-
yasanm 101. maddesi ile parti kapat-
mayla ilgili 69. ve 12 Eylül döneminde
çıkanlan yasalara yargı yolunun açıl-
masma ilişkin geçici 15. maddesine da-
ir değişiklik önerilerinden oluşan paket
üzerindeki uzlaşmazlık, hükümet kana-
dının 69. maddede geri adım atmasıyla
aşıldı. Anayasa Komisyonu içinde oluş-
turulan alt komisyonun önceki gün ak-
şam raporunu vermemesinin ardından,
değişiklik önerisini değerlendiren lider-
lerin talimatı doğrultusunda, "5 arü 5"
düzenlemesine karşüık, FP'ye "Anaya-
saMahkemesi'nintemeffi kapaütmasın-
da nitelikli çoğunluk aranması" ödünü
verildi.
Rapor komisyonda
FP'lilerle hükümet arasmda çeşitli
görüşmeler olurken Anayasa Komisyo-
nu Başkanı Turhan Tayan, dün "kuvvet-
Bbir anlaşma ihtimali'' belırdiğini açık-
ladı. Bu çerçevede alt komisyon dün,
öğlen toplanarak raporunu hazırladı ve
akşam saatlerinde de komisyon başkan-
lığına iletti.
Alt komisyonun 69. maddenin 3. fır-
kasında öngördüğü yeni düzenlemeye
göre, "suç sayıian füller, bir partinin üye-
lerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu
durum o partinin büyük kongre, genel
başkan, merkez karar ve yönetim or-
ganlan veya TBMM'deki grup genel ku-
ruhı veya grup yönetim kurulunca zun-
nen ve açıkça benimsendiği, bu fıiller
doğrudan doğruya parti organlannca
kararhhk içinde işlendiği taktirde" söz
konusu fiillerin odağı haline gelmiş sa-
yılacak.
Anayasa Mahkemesi, temelli kapat-
ma yerine dava konusu fıillerin ağırlı-
ğına göre, ilgili siyasi partinin devlet
yardımından kısmen veya tamamen
yoksun bırakılmasına karar verebilecek.
Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin
kapatılması karannı, üçte iki çoğunluk-
la alabilecek.
Yeni sosyal demokrasi değerlendirmesi DlSK, KESK ve TÜSES başkanlanndan tepki gördü
Deniz BaykaPa îşçi mulıalefeti• DlSK Genel Başkanı
Çelebi, CHP'nin çalışan
kesimle bağını kopardığı
için b.arajın altına
düştüğünü söylerken
TÜSES Başkanı Prof. Dr.
Burhan Şenatalar, "Sol bir
partinin sınıf kavramını
terk etmesi, köklü şekilde
nitelik değiştirmesi
anlamma gelir" dedi.
ALİER
CHP Genel Başkanı Deniz
BaykaTın "Smıfkavramı arük
sol için kutsal değil, insan
önemlidir" açıklamasını da
kapsayan ve "Anadolu Solu"
olarak tanımladığı yeni sosyal
demokrasi değerlendirmesine
,DtSK, KEŞK ve Türkiye Sos-
yal Ekonomik Siyasal Araştır-
malar Vakfı (TÜSESJ başkan-
lan tepki gösterdi. Uç sosyal
demokrat kuruluşun başkanla-
n "sınıf gerçeği atlanarak sol
parti olunamayacağınr belir-
terek Anadolu erenlerinin
halktan yana görüşlerini yeni
bir keşifmiş gibi sunmanm ve
bu sahiplenmeyı sınıflarm
önemsiz olduğu görüşüne da-
yanak yapmanın anlamsız ol-
duğunu vurguladılar.
DlSK Genel Başkanı Süley-
man Çelebi, sosyal demokra-
sinin evrensel ilkelerini yok sa-
yarak sosyal demokrat olma-
nın mümkün olmadığını belirt-
ti. Çelebi, sınıflann varlığını
kabul etmenin ve emeğe daya-
lı olmanm sosyal demokrasi-
nin vazgeçılmez temel ilkeleri
olduğuna dikkat çekti.
Çelebi, "Bu bağ koparakhğı
için baraj amna düştük" dedi.
Her ülkedeki sol hareketlerin o
ülkenin halkının tarihsel-top-
lumsal birikimleri ve değerle-
ri ile bütünleşmesinin doğal ol-
duğunun altını çizen Çelebi,
"Tarihimizden yararlanmamız
elbette gerekir, ama bunu yeni
bir keşiftnişgibisunmakvanhş-
ör"dedi.
Çahşan
kesimden tepki
gören Baykal,
Cumhurbaşkanı
AhmetNecdet
Sezer'in
Çankaya
Köşkü'nde
verdiği yılbaşı
resepsiyonuna
eşiyle birlikte
kaukn.
(Fotoğraf: AA)
KESK Genel Başkanı Er-
dem de sınıf gerçeğini atlaya-
rak yeni bir sol ve sosyalizm
anlayışını ortaya koymanın
olanaksız olduğunu belirterek
"Böylebir yaklaşun halktan da
karşıhk bulmaz" dedi. Erdem
dünyada özü ıtıbanyla üretim
ilişkilerinde bir değişiklik ol-
madığını ifade etti.
Anadolu aydınlanmasının da
özünde haksızlıklara, kınmla-
ra karşı halkuı karşı koyuşu ol-
duğunu ve sınıfla doğrudan
ilintisi bulunduğunu anlatan
Erdem, sınıf kavramının genel
halk kavramının çok dışınday-
mış gibi bir değerlendirmenin
yanlışlığına dikkat çekti.
Sol için sınıf önemlidir
Prof. Dr. Burhan Şenatalar
da bilimde ve politikada "kut-
sal" kavramını kullanmamn
doğru olmadığını, bunun yeri-
ne "temel'' ya da "kütt" sözcü-
ğünün kullanılması gerektiğini
söyleyerek "Sosyal demokra-
sinin temel kavramlan özgür-
hlk, hakkaniyet ve dayaıuşma-
dır. Bunlar da sosyal sıruflar ve
tabakalarlaflişldsizolarak dü-
şünülemez" dedi
Sosyal demokrat partilerin
dar anlamda işçi sınıfı partisı
değil, emek ağırlıklı kitle par-
tileri olduğunu anlatan Şenata-
lar. "Ekonomik ve sosyal eşh-
sizükkrin sımfsal bir temeti ol-
duğu tarnşmasızdır. Herülke
kendi yolunu kendi belirier.
Sosyal demokrasinin evrensel
ilkeleri ve geçmişi ile ûlkesinde-
ki özgüriükçüflericihareketJer
ve gelenekler arasında bir sen-
tez ohışturmaya çahşır" dedi.
Çüler 'ANAP en fazla kazandıran şirket' derken Yılmaz siyasi ahlak yasası istedi
Sağda 'en temîz benim' kavgasıANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-" Beyaz Ener-
ji" operasyonu, "Mavi
Akun" projeleri nedeniy-
le yolsuzluk suçlamalann-
dan canı yanan ANAP,
"temizlik paketi" hazırlı-
yor. DYP Genel Başkanı
Tansu ÇiDer, Yılmaz'm
son zamanlardaki çıkışına
dün partisinin grup toplantısında yanıt
verirken ANAP'ı "Türkiye'nin en faz-
la kazandıran şirketi" olarak niteledi.
Çiller, Mesut Ytlmaz'ı "Şimdi jandar-
ma kapmıza dayaıunca mı demokrasi
akhnıza geldi" diye eleştirdi.
ANAP lideri Yılmaz'ın, yolsuzluk
suçlamalan karşısında "korkak ve çe-
kingen davranılmaması, tam tersine
üzerine gidümesi" yönündeki açıklama-
lannm ardından, parti yönetimi, "temiz
toplum" amacuıa dönük yasal düzenle-
meleri Meclis gündemine taşımaya ha-
zırlanıyor. ANAP yönetimi bu çerçeve-
de, Istanbul Milletvekili Bülent Akar-
cah tarafından hazırlanan, ancak TB-
MM Anayasa Komisyonu'nda reddedi-
len "Siyasi Ahlak Yasa Önerisini", grup
önerisi olarak yeniden gündeme getire-
cek. Çiller de dün partisinin grup top-
lantısında, Yılmaz'ı hedef aldı.
ANAP'ı "Türkiye'ninenfazla kazandı-
ran şirketi" olarak niteleyen Çiller'in,
koalisyona dönük eleştirileri özetle şöy-
le:
ANAP ve Mesut Yılmaz'a: Bu ülkede
bir başbakan pantomimle bir şeyler söy-
ledi. Arkasından, atanmış bu kişiye had-
leri bildirildi. Pişkinlikle geçiştirdiniz.
Şimdi jandarma kapınıza dayamnca mı
demokrasi aklınıza geldi?
MHP'ye: Bir diğer anlayış da, parti-
de herkesten yüzde 10 komisyonla ha-
raç keserek kimi zaman kendiniz için,
kimı zaman partiniz için alacaksmız ve
adeta ganimet paylaşacaksınız. Hükü-
metteki bir kanat da böyledir. Sessiz or-
tak, kendini kendinden bile sorumlu
görmüyor.
28 Şubat tarüşması: Bu ülkenin göz-
bebeği olan kurumunu töhmet altında
bırakamazsınız.
-mr.IRMIKIAYDIN ENGtN aengin(Ş doruk.nettr
Bazen bir fabrikanın işçileri-
dir, bazen bir belediyenin çalı-
şanlan, bir özel okulun öğret-
menleridir. Işten çıkanlmışlardır.
Hiçbir kusuıîarı yokken, yüksek
faizli kredileri alıp iş çevirmeye
kalkışınca patlak veren tflasın
sorumlulannın en son sırasında
bile yer almadıklan halde kapı-
nın önüne konmuşlardır. Eğer
orgütlenecek kadar bilinç gös-
terebilmiş, birsendikaya üye ol-
muşlarsa, ilkin sendikanın kapı-
sını çalarlar. Profesyonel sendi-
kacı onlara kanun maddeleri
sayar, tüzüklerden yönetmelik-
lerden söz eder. Kapının önüne
konmuş ve yann evine iki ek-
mek, yüz gram peynir, bebek
için bir şişe süt götürmekten
öte derdi olmayan işçilere, an-
latılanlar çok az şey söyler.
Sonra içlerinden birinin aklına
gelir. Bir gazetenin yolunu tutar-
lar. Bir "p/aza "ya yöneldilerse
hemen hiç şanslan yoktur. Tıp-
kı onlar gibi evine götüreceği ek-
meğin, peynirin, sütün derdine
düşmüş koruma görevtileri, on-
lan daha bahçe kapısında dur-
durur. İçlerinden bir temsilci ile
yukandaki bir "gazeteci" arasın-
da bir telefon görüşmesi geçer.
Söküğünü Dikemeyen Terziler
Ardından -şanslan varsa- üst
katlardan gencecik bir muhabir
iner; aralanna kanşır; defterine
notlar alır. Bir foto muhabiri bir
kaç kare fotoğraf çeker.
Işçiler evlerinin yolunu tutar-
lar. Plaza'nın üst katlanna taşn
nan "haber" ise çoğu kez çöp
sepetine gider. Şansı varsa iç
sayfalarda tek sütunluk bir ku-
ru haber olur.
Yok, gittikleri gazete bir "p/a-
za" değil de kentin göbeğinde,
"insanlann veyaşamın" içinde
bir gazete ise (bizim Cumhuri-
yefın gün görmüş barıçesinin,
odalannın dili olsa da anlatsa-
lar) bir gazetecinin, haber ser-
visinin daracık odalannda, kimi
bir iskemleye ilişmiş, kimileri
ayakta ve çoğu kez hepsi bir
ağızdan konuşan "işten çıkanl-
mış işçiler" dertlerini anlatırlar.
Gazeteciden medet umarlar.
Ondan seslerini duyurmalannı
isterler.
Salt işten çıkanlan işçiler mi?
Bir rüşvet rezilliğine tanık ol-
muş yurttaş; bir çevre kıyımını
duyurmak isteyen yurttaş;
cumhuriyete, demokrasiye yö-
nelen bir saldınyı başkalariyla
bölüşmek isteyen yurttaş;
YÖK'ü protesto ederken polis-
ten kıyasıya dayak yemiş öğ-
renciler, gözaltına alınmış oğlu-
nu kızını arayıp bulamamış ana-
lar, babalar...
Gazeteciden medet umarlar.
Seslerini duyurmalannı isterler.
• • •
Peki işten çıkanlan gazeteci-
ler ise ne olacak? Onlar sesle-
rini nerede, nasıl duyuracaklar?
Gencecik habercilerdir, Kimi
kamerasını, kimi fotoğraf maki-
nesini, kimi kâğıdını kalemini,
ses kayıt aygrtını sırtlayıp haber
peşine düşmüşlerdir. Akşamla-
n ekranlarda, yolda arabanın
radyosunda, evde gazetenin
sayfalannda okuduğunuz ha-
berleri onlar üretmişlerdir. Kı-
şın ayazında, yazın sıcağında,
yağmurda, çamurda, tozda,
dumanda haber peşinde ko-
şup, haberi üretip çalıştıklan
medya kurumunun mutfağına
iletirler.
Mutfaktaki arkadaşlan nöbe-
ti devralır. Haberi alır, işler, ke-
ser, biçer, düzeltir, gazetenin
sayfasına, TVnin ekranına, rad-
yonun mikrofonuna taşırlar.
Bir koca medya ordusu, hal-
kın haber alma hakkını ete ke-
miğe büründürmek için gece ve
gündüz işbaşındadır.
Emekleri ve hünerlerinden
başka satacak hiçbir şeyleri
yoktur. Işleri haber, röportaj, iz-
lenim, fotoğraf, görüntü hazıria-
mak, dünyada ve ülkede olup
bitenleri halka duyurmaktır.
Işleri budur.
Peki bir gün -hem de toplu-
ca- kapının önüne konduklann-
da, işsiz gazeteciler ordusuna
yığınsal bir katılımla eklendikle-
rinde onlar nereye gidecek,
kimden medet umacak, kime
başvuracak, dertlerine nerede
derman arayacak, haklannı
hangi düzlemde savunacaklar?
Şaka değil, zaten neredeyse
binlerle ölçülen işsiz gazeteci-
ler ordusuna, Sabah grubun-
dan, bir söytentiye göre 800, bir
başka söyientiye göre 1200 ga-
zeteci daha katılıyor.
Banka içi boşaltmamış, teş-
vik kredilerini har vurup harman
savurmamış, resmi bordroda
asgari ücretten çalışıyorgöste-
rilmelerine itiraz etme olanağı-
nı hiç elde etmemiş, 212 sayılı
Basın Kanunu'nun incecik ko-
ruyucu zırhına bile bürüneme-
miş, kimi ahçı yamağı kadro-
sundan, kimi bahçe bakımı bi-
riminden gösterilmiş yüzlerce
ve yüzlerce medya emekçisi
karakışın göbeğinde işsiz bıra-
kılryoriar.
Şu an "işsiz" olmama şansı-
na sahip bir meslektaşlan, bir
ağabeyteri kendine emanet edi-
len köşede, işte şu okuduklan-
nızla onlann sesine cılız bir yan-
srtıcı olabilmiş.
Üstelik neye yarayacağını,
hatta bir işe yarayıp yaramaya-
cağını bilmeden...
Sendikalan sektörden kazın-
mış, meslek örgütleri silikleşmiş
gazeteciler, en ufak bir sorum-
luluklan olmayan bir finans ba-
tağının ardından şimdi işsiz...
Onlar kimden medet uma-
cak, kiminle nasıl omuzdaşla-
şacak?
Kendi söküğünü dikemeyen
terzilerden beteriz...
POLİTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Siyasetçinin Kamburu...
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çanka-
ya Köşkü'nde verdiği yeni yılresepsiyonundayol-
suzluk soruşturmalannın sonuna dek yürütülmesi-
ni istedi...
Sezer, gazetecilerin sorulannı yanıtlarken şöyle
dedi:
"Ne kadar yolsuzluk varsa ortaya çıksın. Nereye
kadargidilecekse gidilsin. Siyaset temizlenmeli. Si-
yasetçikamburundan kurtulursa güçlü olur..."
Sezer'in bu sözlerinı başta Başbakan Bülent
Ecevit olmak üzere, Mesut Yılmaz dan Tansu Çil-
ler'e dek tüm siyasetçiler nasıl yorumlamalıdır?
Ne demektir 'siyasetçinin kamburu' söyler misi-
niz?
Türkiye bir dönemeçten geçiyor...
Enerji ihalelerinden Devlet Tiyatrolan'na dek uza-
nan bir dizi yolsuzluk ve usulsüzlük Türkiye'nin
gündemine oturuyor...
Peki, tüm bunlar olup biterken Çankaya resepsi-
yonunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Huseyin
Krvnkoğlu gazetecilere ne diyor?
Kıvnkoğlu, yolsuzluklann terör kadar tehlikeli
olduğunun altını çizip ekliyor.
"Yolsuzluklar her yeri sarmış. Ya zamanında gö-
rûlmemiş ya da başka nedenleri vari"
Demek ki Cumhurbaşkanımızdan Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne dek herkes, Türkiye'yi yolsuzluğun
kuşattığını biliyor ve bu kuşatmada siyasilerin bile-
rek ya da bilmeyerek desteği olduğunu söylüyor...
Sokaktaki yurttaş Türkiye'yi bataklığa sürükle-
yenlerin siyasiler olduğuna inanıyor, onlar da tıpkı
Sezer ve Kıvnkoğlu gibi düşünüyor
"Yolsuzluk her yeri sarmış; politikacılar bu kam-
burdan kurtulmalı..."
Hürriyet'in ortalığı kanştıran "düğmeye asker
bastı" haberinde adı açıklanmayan komutanın söz-
lerini bir kez daha okudum dün sabah...
Şöyle diyordu:
"Biz arkadaşlanmızla yıllardır Güneydoğu'da
PKKileçarpışıyoruz, savaşıyoruz. Yolsuzluk oiayıda
PKK kadar önemlidir..."
Demek ki sivil-asker herkes, Türkiye'yi kuşatan
yolsuzluğun terör örgütleri' kadar tehlikeli okju-
ğunda birieşiyor...
• • •
Siyasetçi kamburdan nasıl kurtulur?
Bir bakan, kendisine verilen yolsuzluk dosyalan-
nı masanın üzerinde bekletmez, suçlanan müs-
teşar, genel müdür hakkında soruşturma açıp ola-
yın üzerine giderse, elbette daha güçlü olur!..
Ama o bakan, kendi bakanlığında olup bitenle-
ri sadece izlemekle yetinır, her türiü yolsuzluğu bil-
diği halde gizlerse, sırtındaki kambur giderek büyür,
çıkar çevrelerinin güdümüne girer!..
Türkiye, 12 Eylül 1980 sonrası 'hayali ihracat
cenneti' oldu, devlet hazinesi yağmalandı; kamu
bankalannın kasalan soyuldu...
O tarihte Türkiye'yi yönetenler "Kır şişeyi don
köseyi" diyerek bu soygunu desteklemedi mi?
On beş yaşındaki çocuklar baklava, kalem, def-
ter çaldıklan için işkenceden geçirilip cezaevine atı-
lıricen devlet hazinesini soyup soğana çevirenter 10-
bariı kişi' olarak Çankaya'da yeni yıl resepsiyonla-
nna katılmadı mı?
Son günlerde yolsuzluk olaylan gündeme otur-
muşken bir de baktık '28 Şubat süreci' yeniden tar-
tışılıyor, soygunculan koruyup kollayanlar 'demok-
rasi' dersi verip, AB'ye girmemızın askerlerce en-
gellendiğini söylüyoriar...
On dokuz yıldır, 12 Eylül'ün ürünü olan 1982 Ana-
yasası'nı değiştiremeyenler, o tarihte yolsuzluklann
üzerine gitmeyenler, bugün yolsuzluklann üzerine
gidilmesi için ortaya çıkıyoriar...
Elbette bu da önemli bir gelişme!..
Yolsuzluk nerede varsa üzerine gidilmeli, ucu ki-
me dokunursa dokunsun hem siyasi hem de dev-
let erki pislikten temizlenmelidir...
Bir müsteşar, bir genel müdür, bir daire başkanı
tek basına milyonlarca dolar rüşvet alabilir mi?
Bu birörgüt işıdir!..
Eğer o kamu kurumunda yolsuzluk ve usulsüz-
lük olmuşsa, önce bakan ıstifa eder, soruşturmanın
sağlıklı yürütülmesi için!..
• • • - '
Türkiye'de sivil-asker herkes yolsuzluklann üze-
rine gitmelidir...
Gelelim 'demokrasi-darbe' tartışmalanna!..
Kim ister 'Baas Modeli' demokrasi?
Türkiye'nin var olan dinamikleri demokrasiyi ve in-
san haklannı, en temel hak olan demokratik örgüt-
lenmeyi gerçekleştirecek güçtedir...
Yeter ki siyasi erk burada tavrını alsın, önce ana-
yasayı ve Siyasi Partiler Yasası'nı değiştirsin, Tür-
kiye'ye çağcıl hukuk sistemini getirsin!..
Kim engelliyor bunlan, söyler mısiniz?
hikmetcetinkaya '< cumhuriyetcom.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Edebiyat dünyası yasta
Thilda Kemal
yaşaııuııı yitirdi
Haber Merke-
zi - Yaşar Ke-
mal'ineşi, enya-
kın çalışma arka-
daşı Thilda Ke-
mal Göğçeü. bir
süredir tedavi
görmekte olduğu
fstanbul Tıp Fakülte-
si'nde vefat etti.
Osmanlı padişahı Ab-
dülhamid'in baştabibi
JakMandfl Paşa'mn to-
runu, bankacı Soloroon
ile ev hanımı Kadun
Serrero'nun kızlan olan
Kemal, 1923 yılındats-
tanbul'da doğdu. Ingiliz
Lisesi'nı bitiren Thilda
Kemal, îngiliz NAFEN
ajansında çalıştı. Bu
ajansta çalışırken Yaşar
Kemal ile tanışan Thilda
Kemal, bir süre sonra
ünlü yazarla yaşamını
birleştirdi. Ararat ve Ant
Yayınlan'nı kuran Thil-
da Kemal. 1960'lıyılla-
ra damgasını vuran Ant
Yayınlan'nda önemli
görevler üst-
lendi. Thilda
Kemal, 12
Mart dönemin-
de Sabahattin
Eyuboğlu,
Magdalena
Rufer.AzraEr-
hat gibi isimlerie yargı-
landı ve hapis yattı.
lngilizce, Fransızca
ve Ispanyolca bilen
Thilda Kemal, Yaşar Ke-
mal'in 17 romanını Ingi-
lizceye çevirdi ve Ingil-
tere'de ödül aldı. Thilda
Kemal, çevirdiği kitap-
larla Türk edebıyatmı ve
kültürünü uluslararası
alanda tanıttı. Thilda
Kemal, Yaşar Kemal 'in
dış dünya ile kurduğu
uluslararası köprüyü de
başanyla inşa etti. Thil-
da Kemal'in cenazesi,
yann öğle namazından
sonra Teşvikiye Ca-
mii'ne kaldınlarak Zin-
cirlıkuyu Mezarlığı'nda
toprağa venlecek.