23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18OCAK2001 PER$EMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Karadayı vefasız' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP grubiı, REFAHYOL dönemini sona erdiren 28 Şubat sürecine ilişkin demeçlerin seçim bölgelerinde kullanılmasını tartıştı. DYP grabunun dünkü basına kapalı bölümünde Hasan Ekinci, 28 Şubat sürecinin DYP tabanını yakından ilgilendirdiğini belirterek "Erol Özkasnak'ın 'postmodern darbe' sözû çok önemli. Biz, bu gazetelerin kupûrlerini teşkilata gönderraeliyiz. Vatandaş bunlan bilmeli" dedi. Eski Genelkurmay Başkanı, Kilis Milletvekili Doğan Güreş ise eski komutanlann tartışmasında sessiz kalan eski Genelkurmay Başkanı Ismaıl Hakkı Karadayı'yı "vefasızlıkla" suçladı. khan serbest bıpakıldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndaki enerji ihaleleri, özelleştirmeler ve sözleşmelerdeki yolsuzluklar nedeniyle başlatılan "Beyaz Enerji" operasyonu kapsamında gözaltına alınan, tüm ihalelerin yûrûtûldüğü Enerji Işleri Genel Müdûr Vekili Osman Ilhan, dün Ankara DGMVieki sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Böylece, operasyon çerçevesinde gözaltına alınarak bırakılan bûrokrat sayısı üçe çıktı. Gözaltındakı Özelleştirme Daire Başkanı Seçkin Ülgen'in de bugün DGM'ye çıkanlması bekleniyor. Zfya Aktaş'tan açıklama • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, DSP Istanbul Milletvekili Ziya Aktaş dûn gazetecilerin, Başbakanlık müfettişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer ve kendisi hakkında, "devlet çıkarlanru göz ardı ettikleri" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulmasını istemeleri konusunda sorulan sorulan cevapladı. Aktaş, bakanlığı sırasmda "devlet çıkarlannı göz ardı ettiği" gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunulmasının istenmesi konusunda "Bir yanlış anlama var sanıyorum. Tek ilkem, ülkem ve devletin çıkarlan oldu" dedi. Kııtan: Yapıfan anayasa ihlali • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, dûn partisinin grup toplantısında 28 Şubat tartışmalanna değinerek "28 Şubat'ta en çok mağdur olanlardan birisinin kendisi olduğunu" iddia etti. Kutan, "Adı ister darbe ıster postmodern darbe olsun, yapılan açıkça anayasa ıhlalıdır. Gelişmiş demokratik ülkelerde bu tip eylemler için ne yapılıyorsa Türkiye'de de aynen o yapılmalıdır" dedi. Seçime sokmama cezası metinden çıkıyor, kapatma için üçte iki çoğunluk geliyor Ve 69. madde ödünüANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Hü- kümet, partilerin ka- patılmasını zorlaştıran anayasa değişikliği pazarlıklannda, hak- kında açılan dava karar aşamasına ge- len FP'ye ödün verdi. Cumhurbaşkanı- nın görev süresini sınırlamak isteyen hûkümet ortaklannın, kapatmayla ilgi- li 69. madde konusunda FP ile uzlaşma- lan üzerine. anayasa değişikliği paketi- nin bugün Anayasa Komisyonu'nda gö- rüşülmesi kararlaştınldı. FP'nin isteği doğrultusunda, iktidar partilerinin hazırladığı metinden "seçi- me sokmama" yaptınmına ilişkin dü- zenleme çıkanhrken Anayasa Mahke- mesi'nin kapatma kararlannı üçte iki çoğunlukla alması da benimsendi. Ana- yasa alt komisyonu, bu değişiklik doğ- rultusunda raporunu dün akşam saatle- rinde komisyona iletti. Alt komisyon toplantısında ANAP'lı üye Işın Çelebi ise pakette yer alan ve cumhurbaşkanı- • Hükümet kanadı ve FP arasındaki görüşmelerde 69. madde nedeniyle tıkanan 3'lü anayasa değişikliği paketi ile ilgili anlaşmazlık çözüldü. Bir partinin kapatılması için, suç sayılan fıillerin partinin yetkili organlannca desteklendiği ya da kararlılıkla işlendiğinin belirlenmesi koşulu aranacak. nın "5 arü 5 " formülüne göre seçilme- sini öngören 101. madde değişikliğine, cumhurbaşkamnın ikinci kez seçilebil- mek için "tarafszhğını yitireceği'' ge- rekçesiyle karşı çıktı. Uziaşma sağlandı Hükümet kanadı ve FP arasındaki gö- rüşmelerde 69. madde nedeniyle üka- nan 3'lü anayasa değişikliği paketi ile ilgili anlaşmazlık, önceki akşam lider- ler doruğunda çözüldü. Cumhurbaşkan- lığı seçimleri için "5 artı 5" formülü doğrultusunda değişiklik öngören ana- yasanm 101. maddesi ile parti kapat- mayla ilgili 69. ve 12 Eylül döneminde çıkanlan yasalara yargı yolunun açıl- masma ilişkin geçici 15. maddesine da- ir değişiklik önerilerinden oluşan paket üzerindeki uzlaşmazlık, hükümet kana- dının 69. maddede geri adım atmasıyla aşıldı. Anayasa Komisyonu içinde oluş- turulan alt komisyonun önceki gün ak- şam raporunu vermemesinin ardından, değişiklik önerisini değerlendiren lider- lerin talimatı doğrultusunda, "5 arü 5" düzenlemesine karşüık, FP'ye "Anaya- saMahkemesi'nintemeffi kapaütmasın- da nitelikli çoğunluk aranması" ödünü verildi. Rapor komisyonda FP'lilerle hükümet arasmda çeşitli görüşmeler olurken Anayasa Komisyo- nu Başkanı Turhan Tayan, dün "kuvvet- Bbir anlaşma ihtimali'' belırdiğini açık- ladı. Bu çerçevede alt komisyon dün, öğlen toplanarak raporunu hazırladı ve akşam saatlerinde de komisyon başkan- lığına iletti. Alt komisyonun 69. maddenin 3. fır- kasında öngördüğü yeni düzenlemeye göre, "suç sayıian füller, bir partinin üye- lerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük kongre, genel başkan, merkez karar ve yönetim or- ganlan veya TBMM'deki grup genel ku- ruhı veya grup yönetim kurulunca zun- nen ve açıkça benimsendiği, bu fıiller doğrudan doğruya parti organlannca kararhhk içinde işlendiği taktirde" söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sa- yılacak. Anayasa Mahkemesi, temelli kapat- ma yerine dava konusu fıillerin ağırlı- ğına göre, ilgili siyasi partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilecek. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin kapatılması karannı, üçte iki çoğunluk- la alabilecek. Yeni sosyal demokrasi değerlendirmesi DlSK, KESK ve TÜSES başkanlanndan tepki gördü Deniz BaykaPa îşçi mulıalefeti• DlSK Genel Başkanı Çelebi, CHP'nin çalışan kesimle bağını kopardığı için b.arajın altına düştüğünü söylerken TÜSES Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar, "Sol bir partinin sınıf kavramını terk etmesi, köklü şekilde nitelik değiştirmesi anlamma gelir" dedi. ALİER CHP Genel Başkanı Deniz BaykaTın "Smıfkavramı arük sol için kutsal değil, insan önemlidir" açıklamasını da kapsayan ve "Anadolu Solu" olarak tanımladığı yeni sosyal demokrasi değerlendirmesine ,DtSK, KEŞK ve Türkiye Sos- yal Ekonomik Siyasal Araştır- malar Vakfı (TÜSESJ başkan- lan tepki gösterdi. Uç sosyal demokrat kuruluşun başkanla- n "sınıf gerçeği atlanarak sol parti olunamayacağınr belir- terek Anadolu erenlerinin halktan yana görüşlerini yeni bir keşifmiş gibi sunmanm ve bu sahiplenmeyı sınıflarm önemsiz olduğu görüşüne da- yanak yapmanın anlamsız ol- duğunu vurguladılar. DlSK Genel Başkanı Süley- man Çelebi, sosyal demokra- sinin evrensel ilkelerini yok sa- yarak sosyal demokrat olma- nın mümkün olmadığını belirt- ti. Çelebi, sınıflann varlığını kabul etmenin ve emeğe daya- lı olmanm sosyal demokrasi- nin vazgeçılmez temel ilkeleri olduğuna dikkat çekti. Çelebi, "Bu bağ koparakhğı için baraj amna düştük" dedi. Her ülkedeki sol hareketlerin o ülkenin halkının tarihsel-top- lumsal birikimleri ve değerle- ri ile bütünleşmesinin doğal ol- duğunun altını çizen Çelebi, "Tarihimizden yararlanmamız elbette gerekir, ama bunu yeni bir keşiftnişgibisunmakvanhş- ör"dedi. Çahşan kesimden tepki gören Baykal, Cumhurbaşkanı AhmetNecdet Sezer'in Çankaya Köşkü'nde verdiği yılbaşı resepsiyonuna eşiyle birlikte kaukn. (Fotoğraf: AA) KESK Genel Başkanı Er- dem de sınıf gerçeğini atlaya- rak yeni bir sol ve sosyalizm anlayışını ortaya koymanın olanaksız olduğunu belirterek "Böylebir yaklaşun halktan da karşıhk bulmaz" dedi. Erdem dünyada özü ıtıbanyla üretim ilişkilerinde bir değişiklik ol- madığını ifade etti. Anadolu aydınlanmasının da özünde haksızlıklara, kınmla- ra karşı halkuı karşı koyuşu ol- duğunu ve sınıfla doğrudan ilintisi bulunduğunu anlatan Erdem, sınıf kavramının genel halk kavramının çok dışınday- mış gibi bir değerlendirmenin yanlışlığına dikkat çekti. Sol için sınıf önemlidir Prof. Dr. Burhan Şenatalar da bilimde ve politikada "kut- sal" kavramını kullanmamn doğru olmadığını, bunun yeri- ne "temel'' ya da "kütt" sözcü- ğünün kullanılması gerektiğini söyleyerek "Sosyal demokra- sinin temel kavramlan özgür- hlk, hakkaniyet ve dayaıuşma- dır. Bunlar da sosyal sıruflar ve tabakalarlaflişldsizolarak dü- şünülemez" dedi Sosyal demokrat partilerin dar anlamda işçi sınıfı partisı değil, emek ağırlıklı kitle par- tileri olduğunu anlatan Şenata- lar. "Ekonomik ve sosyal eşh- sizükkrin sımfsal bir temeti ol- duğu tarnşmasızdır. Herülke kendi yolunu kendi belirier. Sosyal demokrasinin evrensel ilkeleri ve geçmişi ile ûlkesinde- ki özgüriükçüflericihareketJer ve gelenekler arasında bir sen- tez ohışturmaya çahşır" dedi. Çüler 'ANAP en fazla kazandıran şirket' derken Yılmaz siyasi ahlak yasası istedi Sağda 'en temîz benim' kavgasıANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-" Beyaz Ener- ji" operasyonu, "Mavi Akun" projeleri nedeniy- le yolsuzluk suçlamalann- dan canı yanan ANAP, "temizlik paketi" hazırlı- yor. DYP Genel Başkanı Tansu ÇiDer, Yılmaz'm son zamanlardaki çıkışına dün partisinin grup toplantısında yanıt verirken ANAP'ı "Türkiye'nin en faz- la kazandıran şirketi" olarak niteledi. Çiller, Mesut Ytlmaz'ı "Şimdi jandar- ma kapmıza dayaıunca mı demokrasi akhnıza geldi" diye eleştirdi. ANAP lideri Yılmaz'ın, yolsuzluk suçlamalan karşısında "korkak ve çe- kingen davranılmaması, tam tersine üzerine gidümesi" yönündeki açıklama- lannm ardından, parti yönetimi, "temiz toplum" amacuıa dönük yasal düzenle- meleri Meclis gündemine taşımaya ha- zırlanıyor. ANAP yönetimi bu çerçeve- de, Istanbul Milletvekili Bülent Akar- cah tarafından hazırlanan, ancak TB- MM Anayasa Komisyonu'nda reddedi- len "Siyasi Ahlak Yasa Önerisini", grup önerisi olarak yeniden gündeme getire- cek. Çiller de dün partisinin grup top- lantısında, Yılmaz'ı hedef aldı. ANAP'ı "Türkiye'ninenfazla kazandı- ran şirketi" olarak niteleyen Çiller'in, koalisyona dönük eleştirileri özetle şöy- le: ANAP ve Mesut Yılmaz'a: Bu ülkede bir başbakan pantomimle bir şeyler söy- ledi. Arkasından, atanmış bu kişiye had- leri bildirildi. Pişkinlikle geçiştirdiniz. Şimdi jandarma kapınıza dayamnca mı demokrasi aklınıza geldi? MHP'ye: Bir diğer anlayış da, parti- de herkesten yüzde 10 komisyonla ha- raç keserek kimi zaman kendiniz için, kimı zaman partiniz için alacaksmız ve adeta ganimet paylaşacaksınız. Hükü- metteki bir kanat da böyledir. Sessiz or- tak, kendini kendinden bile sorumlu görmüyor. 28 Şubat tarüşması: Bu ülkenin göz- bebeği olan kurumunu töhmet altında bırakamazsınız. -mr.IRMIKIAYDIN ENGtN aengin(Ş doruk.nettr Bazen bir fabrikanın işçileri- dir, bazen bir belediyenin çalı- şanlan, bir özel okulun öğret- menleridir. Işten çıkanlmışlardır. Hiçbir kusuıîarı yokken, yüksek faizli kredileri alıp iş çevirmeye kalkışınca patlak veren tflasın sorumlulannın en son sırasında bile yer almadıklan halde kapı- nın önüne konmuşlardır. Eğer orgütlenecek kadar bilinç gös- terebilmiş, birsendikaya üye ol- muşlarsa, ilkin sendikanın kapı- sını çalarlar. Profesyonel sendi- kacı onlara kanun maddeleri sayar, tüzüklerden yönetmelik- lerden söz eder. Kapının önüne konmuş ve yann evine iki ek- mek, yüz gram peynir, bebek için bir şişe süt götürmekten öte derdi olmayan işçilere, an- latılanlar çok az şey söyler. Sonra içlerinden birinin aklına gelir. Bir gazetenin yolunu tutar- lar. Bir "p/aza "ya yöneldilerse hemen hiç şanslan yoktur. Tıp- kı onlar gibi evine götüreceği ek- meğin, peynirin, sütün derdine düşmüş koruma görevtileri, on- lan daha bahçe kapısında dur- durur. İçlerinden bir temsilci ile yukandaki bir "gazeteci" arasın- da bir telefon görüşmesi geçer. Söküğünü Dikemeyen Terziler Ardından -şanslan varsa- üst katlardan gencecik bir muhabir iner; aralanna kanşır; defterine notlar alır. Bir foto muhabiri bir kaç kare fotoğraf çeker. Işçiler evlerinin yolunu tutar- lar. Plaza'nın üst katlanna taşn nan "haber" ise çoğu kez çöp sepetine gider. Şansı varsa iç sayfalarda tek sütunluk bir ku- ru haber olur. Yok, gittikleri gazete bir "p/a- za" değil de kentin göbeğinde, "insanlann veyaşamın" içinde bir gazete ise (bizim Cumhuri- yefın gün görmüş barıçesinin, odalannın dili olsa da anlatsa- lar) bir gazetecinin, haber ser- visinin daracık odalannda, kimi bir iskemleye ilişmiş, kimileri ayakta ve çoğu kez hepsi bir ağızdan konuşan "işten çıkanl- mış işçiler" dertlerini anlatırlar. Gazeteciden medet umarlar. Ondan seslerini duyurmalannı isterler. Salt işten çıkanlan işçiler mi? Bir rüşvet rezilliğine tanık ol- muş yurttaş; bir çevre kıyımını duyurmak isteyen yurttaş; cumhuriyete, demokrasiye yö- nelen bir saldınyı başkalariyla bölüşmek isteyen yurttaş; YÖK'ü protesto ederken polis- ten kıyasıya dayak yemiş öğ- renciler, gözaltına alınmış oğlu- nu kızını arayıp bulamamış ana- lar, babalar... Gazeteciden medet umarlar. Seslerini duyurmalannı isterler. • • • Peki işten çıkanlan gazeteci- ler ise ne olacak? Onlar sesle- rini nerede, nasıl duyuracaklar? Gencecik habercilerdir, Kimi kamerasını, kimi fotoğraf maki- nesini, kimi kâğıdını kalemini, ses kayıt aygrtını sırtlayıp haber peşine düşmüşlerdir. Akşamla- n ekranlarda, yolda arabanın radyosunda, evde gazetenin sayfalannda okuduğunuz ha- berleri onlar üretmişlerdir. Kı- şın ayazında, yazın sıcağında, yağmurda, çamurda, tozda, dumanda haber peşinde ko- şup, haberi üretip çalıştıklan medya kurumunun mutfağına iletirler. Mutfaktaki arkadaşlan nöbe- ti devralır. Haberi alır, işler, ke- ser, biçer, düzeltir, gazetenin sayfasına, TVnin ekranına, rad- yonun mikrofonuna taşırlar. Bir koca medya ordusu, hal- kın haber alma hakkını ete ke- miğe büründürmek için gece ve gündüz işbaşındadır. Emekleri ve hünerlerinden başka satacak hiçbir şeyleri yoktur. Işleri haber, röportaj, iz- lenim, fotoğraf, görüntü hazıria- mak, dünyada ve ülkede olup bitenleri halka duyurmaktır. Işleri budur. Peki bir gün -hem de toplu- ca- kapının önüne konduklann- da, işsiz gazeteciler ordusuna yığınsal bir katılımla eklendikle- rinde onlar nereye gidecek, kimden medet umacak, kime başvuracak, dertlerine nerede derman arayacak, haklannı hangi düzlemde savunacaklar? Şaka değil, zaten neredeyse binlerle ölçülen işsiz gazeteci- ler ordusuna, Sabah grubun- dan, bir söytentiye göre 800, bir başka söyientiye göre 1200 ga- zeteci daha katılıyor. Banka içi boşaltmamış, teş- vik kredilerini har vurup harman savurmamış, resmi bordroda asgari ücretten çalışıyorgöste- rilmelerine itiraz etme olanağı- nı hiç elde etmemiş, 212 sayılı Basın Kanunu'nun incecik ko- ruyucu zırhına bile bürüneme- miş, kimi ahçı yamağı kadro- sundan, kimi bahçe bakımı bi- riminden gösterilmiş yüzlerce ve yüzlerce medya emekçisi karakışın göbeğinde işsiz bıra- kılryoriar. Şu an "işsiz" olmama şansı- na sahip bir meslektaşlan, bir ağabeyteri kendine emanet edi- len köşede, işte şu okuduklan- nızla onlann sesine cılız bir yan- srtıcı olabilmiş. Üstelik neye yarayacağını, hatta bir işe yarayıp yaramaya- cağını bilmeden... Sendikalan sektörden kazın- mış, meslek örgütleri silikleşmiş gazeteciler, en ufak bir sorum- luluklan olmayan bir finans ba- tağının ardından şimdi işsiz... Onlar kimden medet uma- cak, kiminle nasıl omuzdaşla- şacak? Kendi söküğünü dikemeyen terzilerden beteriz... POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Siyasetçinin Kamburu... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çanka- ya Köşkü'nde verdiği yeni yılresepsiyonundayol- suzluk soruşturmalannın sonuna dek yürütülmesi- ni istedi... Sezer, gazetecilerin sorulannı yanıtlarken şöyle dedi: "Ne kadar yolsuzluk varsa ortaya çıksın. Nereye kadargidilecekse gidilsin. Siyaset temizlenmeli. Si- yasetçikamburundan kurtulursa güçlü olur..." Sezer'in bu sözlerinı başta Başbakan Bülent Ecevit olmak üzere, Mesut Yılmaz dan Tansu Çil- ler'e dek tüm siyasetçiler nasıl yorumlamalıdır? Ne demektir 'siyasetçinin kamburu' söyler misi- niz? Türkiye bir dönemeçten geçiyor... Enerji ihalelerinden Devlet Tiyatrolan'na dek uza- nan bir dizi yolsuzluk ve usulsüzlük Türkiye'nin gündemine oturuyor... Peki, tüm bunlar olup biterken Çankaya resepsi- yonunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Huseyin Krvnkoğlu gazetecilere ne diyor? Kıvnkoğlu, yolsuzluklann terör kadar tehlikeli olduğunun altını çizip ekliyor. "Yolsuzluklar her yeri sarmış. Ya zamanında gö- rûlmemiş ya da başka nedenleri vari" Demek ki Cumhurbaşkanımızdan Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dek herkes, Türkiye'yi yolsuzluğun kuşattığını biliyor ve bu kuşatmada siyasilerin bile- rek ya da bilmeyerek desteği olduğunu söylüyor... Sokaktaki yurttaş Türkiye'yi bataklığa sürükle- yenlerin siyasiler olduğuna inanıyor, onlar da tıpkı Sezer ve Kıvnkoğlu gibi düşünüyor "Yolsuzluk her yeri sarmış; politikacılar bu kam- burdan kurtulmalı..." Hürriyet'in ortalığı kanştıran "düğmeye asker bastı" haberinde adı açıklanmayan komutanın söz- lerini bir kez daha okudum dün sabah... Şöyle diyordu: "Biz arkadaşlanmızla yıllardır Güneydoğu'da PKKileçarpışıyoruz, savaşıyoruz. Yolsuzluk oiayıda PKK kadar önemlidir..." Demek ki sivil-asker herkes, Türkiye'yi kuşatan yolsuzluğun terör örgütleri' kadar tehlikeli okju- ğunda birieşiyor... • • • Siyasetçi kamburdan nasıl kurtulur? Bir bakan, kendisine verilen yolsuzluk dosyalan- nı masanın üzerinde bekletmez, suçlanan müs- teşar, genel müdür hakkında soruşturma açıp ola- yın üzerine giderse, elbette daha güçlü olur!.. Ama o bakan, kendi bakanlığında olup bitenle- ri sadece izlemekle yetinır, her türiü yolsuzluğu bil- diği halde gizlerse, sırtındaki kambur giderek büyür, çıkar çevrelerinin güdümüne girer!.. Türkiye, 12 Eylül 1980 sonrası 'hayali ihracat cenneti' oldu, devlet hazinesi yağmalandı; kamu bankalannın kasalan soyuldu... O tarihte Türkiye'yi yönetenler "Kır şişeyi don köseyi" diyerek bu soygunu desteklemedi mi? On beş yaşındaki çocuklar baklava, kalem, def- ter çaldıklan için işkenceden geçirilip cezaevine atı- lıricen devlet hazinesini soyup soğana çevirenter 10- bariı kişi' olarak Çankaya'da yeni yıl resepsiyonla- nna katılmadı mı? Son günlerde yolsuzluk olaylan gündeme otur- muşken bir de baktık '28 Şubat süreci' yeniden tar- tışılıyor, soygunculan koruyup kollayanlar 'demok- rasi' dersi verip, AB'ye girmemızın askerlerce en- gellendiğini söylüyoriar... On dokuz yıldır, 12 Eylül'ün ürünü olan 1982 Ana- yasası'nı değiştiremeyenler, o tarihte yolsuzluklann üzerine gitmeyenler, bugün yolsuzluklann üzerine gidilmesi için ortaya çıkıyoriar... Elbette bu da önemli bir gelişme!.. Yolsuzluk nerede varsa üzerine gidilmeli, ucu ki- me dokunursa dokunsun hem siyasi hem de dev- let erki pislikten temizlenmelidir... Bir müsteşar, bir genel müdür, bir daire başkanı tek basına milyonlarca dolar rüşvet alabilir mi? Bu birörgüt işıdir!.. Eğer o kamu kurumunda yolsuzluk ve usulsüz- lük olmuşsa, önce bakan ıstifa eder, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için!.. • • • - ' Türkiye'de sivil-asker herkes yolsuzluklann üze- rine gitmelidir... Gelelim 'demokrasi-darbe' tartışmalanna!.. Kim ister 'Baas Modeli' demokrasi? Türkiye'nin var olan dinamikleri demokrasiyi ve in- san haklannı, en temel hak olan demokratik örgüt- lenmeyi gerçekleştirecek güçtedir... Yeter ki siyasi erk burada tavrını alsın, önce ana- yasayı ve Siyasi Partiler Yasası'nı değiştirsin, Tür- kiye'ye çağcıl hukuk sistemini getirsin!.. Kim engelliyor bunlan, söyler mısiniz? hikmetcetinkaya '< cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Edebiyat dünyası yasta Thilda Kemal yaşaııuııı yitirdi Haber Merke- zi - Yaşar Ke- mal'ineşi, enya- kın çalışma arka- daşı Thilda Ke- mal Göğçeü. bir süredir tedavi görmekte olduğu fstanbul Tıp Fakülte- si'nde vefat etti. Osmanlı padişahı Ab- dülhamid'in baştabibi JakMandfl Paşa'mn to- runu, bankacı Soloroon ile ev hanımı Kadun Serrero'nun kızlan olan Kemal, 1923 yılındats- tanbul'da doğdu. Ingiliz Lisesi'nı bitiren Thilda Kemal, îngiliz NAFEN ajansında çalıştı. Bu ajansta çalışırken Yaşar Kemal ile tanışan Thilda Kemal, bir süre sonra ünlü yazarla yaşamını birleştirdi. Ararat ve Ant Yayınlan'nı kuran Thil- da Kemal. 1960'lıyılla- ra damgasını vuran Ant Yayınlan'nda önemli görevler üst- lendi. Thilda Kemal, 12 Mart dönemin- de Sabahattin Eyuboğlu, Magdalena Rufer.AzraEr- hat gibi isimlerie yargı- landı ve hapis yattı. lngilizce, Fransızca ve Ispanyolca bilen Thilda Kemal, Yaşar Ke- mal'in 17 romanını Ingi- lizceye çevirdi ve Ingil- tere'de ödül aldı. Thilda Kemal, çevirdiği kitap- larla Türk edebıyatmı ve kültürünü uluslararası alanda tanıttı. Thilda Kemal, Yaşar Kemal 'in dış dünya ile kurduğu uluslararası köprüyü de başanyla inşa etti. Thil- da Kemal'in cenazesi, yann öğle namazından sonra Teşvikiye Ca- mii'ne kaldınlarak Zin- cirlıkuyu Mezarlığı'nda toprağa venlecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear