Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 OCAK 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
iJ. LJil. kuttur@cumhuriyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
Zamansız yolculuğun adı: InternetHalen kâğıdın, kalemin aynlmaz
bir dostu olarak intemetle zoraki baş-
layan, sonrasuıda da kaçınıhnaz bir
biçimde süren üişkimden söz etmek
isterim size.
Yakın bir zamanda, bir web sitesi-
nin yaym yönetmenliğini üstlendim.
Kişisel bilgisayanmı 'getişmiş birya-
zı makinesi' olarak kullanan ben;
onunla adım attığım internet dünya-
sının dilini çözeli beri ilgi alanlanmın
-kaçmılmaz biçimde- giderek deği-
şebileceği korkusunu yaşamadım de-
Aslına bakarsanız, pek yersiz de
değildi bu kaygım. Sizi saatlerce kar-
şısında tutabilen bir 'aygrt'la öylesi-
ne akıl almaz yolculuklara çıkıyordu-
nuz ki bir an, birçok şeyin, hatta za-
manın bile dışında yaşadığuıızı his-
sediyordunuz!
Sonuçta intemetle size sağlanan
erişim ağı, dünyarun bilgisini getirip
önünüze koyuyordu. Bır tür elektro-
nik ansiklopedi, hatta ondan da öte bir
şey.
Geçen gün. Açık Radyo'da Çiğ-
dem Dalay, Ugandalı yazar Moses
Isegaroa'nın Hollanda'da yayımlanan
bir romanından söz ediyordu. Bana
çok ilginç gelmiş-
ti bu yazar ve ro-
mam. Merak ettim.
Daha aynntılı bilgi
nasıl edinebilirim di-
ye oturdum internetin
başına. Önce yazarın
adım, sonra da "Ugan-
da" sözcüklerini yazarak
bu yazara ait bilgilere ulaş-
mak istedim. Karşıma 'alal
almaz' bilgiler çıkmıştı. Merak bu
ya; haritada belki yerini bile çok doğ-
ru gösteremeyeceğimiz, ancak dikta-
tör Idi Amin adıyla anımsayabildiği-
miz bu ülkeyle ilgili dünyamn bilgi-
si karşıma çıkınca, şaşırdım doğru-
su.
Bir an, yazara dönmeyi sonraya bı-
rakıp Uganda gezisine çıktım! Bu
merak, anlık ilgi yaklaşık bir saatlik
zamanımı aldı. Asıl dönmem gereke-
ni anımsamasam, bunun çok daha
katlanacağını söylemelıyim.
Zaman dedim de, bu erişim ağın-
"Sa. ner'bır şey buna göre düzenlenmiş.
Sunulan bilgiden, yenilenen/eskiyen
bilgiye; 'hemen'e, 'şimdi'ye, 'an'a,
'an'ın da en küçük 'an'ına değin her
bir şey zaman kavramının ne olduğu,
bunun nasıl kullanılması gerektiğini
bize sürekli hatırlatıyor sanki.
Internet, bize zaman kavramının
ne olduğunu anlatırken değerini, de-
ğersizliğini de sunuyor aslında!
Bilgisayarla önce bir yazı aracı,
sonrasında da 'bilgi deposu' olarak
kurulan ilk bağuı, giderek bizi böy-
lesi bir erişim ağına ulaştırabileceği-
ni düşünebilir miydik?
OKUMA ÖNERİLERİ
* Bill Gates, önümüzdekj Yol,
Çev: Esra Dexavutoğlu-Alper
Erdal, 1999, Arkadaş
Yayınevi, 328 s.
* Bill Gates, Dijital Sinir
Sistemiyle Düşünce Hızinda
Çahşmak, Çev: Ali Cevat
Akkoyunlu, 1999,
Doğan Kitap, 422 s.
* Angus J. Kennedy, Internet/
The Rough Guide, Çev:
Şimşek Demir, 2000, Dost
Kitabevi, 304 s.
* Asha Kalbag, Dünyayı Sarun
Ağ: WWW, Çev: Selma ÎMz,
1999. TÜBlTAKYay., 50 s.
* Asha Kalbag, Bilgisayardaki
Adresiniz: Web Sitesi, Çev.:
Cevhan Temürcü, 1999,
TÜBlTAKYay., 50s.
* Philippa Mngate,
Internet, Çev: Selma
tkiz, 2000, TÜBtTAK
Yay.,50s.
OKURKEN ALTI
ÇİZİLENLER
"Sonuçta, bilgisayar ve ekran
teknolojisindeki arttırımh gelişme-
ler, bize bugünün kâğıt kitabımn
yerini alacak evrensel bir elekro-
nik kitap veya 'e-kitap''sağlaya-
caknr. Bugünkü kalın veya kâğıt
dltli kitaplarla yaklaşık aynı bo-
yut ve ağırhktaki bir kasa içinde,
yüksekçözünürlüklümetin, resim
ve görüntû gösteriminiz olabile-
cek. Sayfalan parmağımzta 'çe-
virebüecek' veya istediğiniz bö-
lümleri aramak için sesli komut
kullanabileceksiniz." B. Gates
Bu işe 1970'lerde adım atan
Bill Gates'in de elektronik ile-
tişimin kısa sürede bu denli ge-
lişebileceğini düşünmediğini,
yazıp ettiklerinden öğreniyoruz.
internetin gelişimine önernli kat-
kılan olan Gates'in yaşadığı şaş-
kınlığın çok daha fazlasmı bizler
yaşıyoruz demeliyim.
Geçenlerde onunla yapılan bir
söyleşiyi(*) okurken söyledikleri il-
gimi çekmişti; Gates, e-mail'in pos-
tanenin yerini almayacağını, ama kâ-
ğıt yığımru ortadan kaldıracağıru söy-
leyerek "Postane ve dağrtım şirkeüe-
ri dağıttıklan mektup sayısında azal-
ma, dağıtüklan tkari mallarda ise ar-
üş gözleyecekler''ini belirtiyordu. Da-
ha da ilginci. Gates, şunlann da altı-
nı çiziyordu: "Internet dünyanın en
bûyûk piyasası olma yolunda deği-
şim geçirecek, çûnkü ürünlerle flgüi
olarakkimin en dûşükfiyatasahip ol-
duğu da dahil olmak ûzere, birçok
bilgiye ulaşmak için çok kolay bir yol
olacak."
Gates'in bu söyleşide anlatnklan hı-
zın, zamanın, değişimin insanı nere-
ye götürdüğûnün de bir göstergesiy-
BELLEK KUTUSU
"Kuşkucu biri sorabilir:
'Churchill sözcüm işlemci
kuUansaydt, yaztfan daha
mı iyi olurdu? Cicero, Roma
Senatosu'nda daha mt iyi
konuşmalar yapardıVBu
eîeştirüer modern araçlar
olmadan bûyûk işlerin
başartlmış olmasına dikkat
çeker ve daha iyi araçlann
insanhğın potansiyelini
yûkseltip yükseltmeyeceğini
sorgular. Da Vinci veya
Shakespeare düzeyinde bir
dâhi söz kontisu olduğunda,
neler olabilirdi diye tahmin
yürütmek zordur ama kişisel
bilgisayarlann, çok
yetenekli insanlartn bile
verimliliğini ve
doğruluğunu arttırdığı
çok açıktır."
& Gates
di aslında. Gene de, o da, kâğıt ka-
lem konusunda sakınımlıydı: "ln-
sanlar daha uzun bir sürekâğıtve ka-
lem kullanacaklar, ancak şimdi kul-
landıklanndan daha az."
Bill Gates'in deyimiyle, kısa süre-
de "tüm endüstriyi ve halkm düş gü-
cünü" ele geçiren internete uzak dur-
mak pek olası değil. Gene de, Gates
gibi düşünmediğimi söylemeliyim:
Oyle saruldığınca değil, "heyecanve-
rici iletişim yom" olma özelliği göre-
celidır. Hele hele bu tür bir teknolo-
jikyeniligi/gelişmeyi 'yenibir dn'ola-
rak nitelendirmek...
Bir internet kullanıcısı, World Wi-
de VVeb sayfasının hazırlayıcısı ola-
rak; bu denli zengin bir içeriğe,
elektronik ansiklopediye nasıl ba-
kılması gerektiğini kestirmekle bir-
likte, hayatımızda nasıl yer etmesi
konusunda kesinleyici bir yargıya
vannış değilim. Popülerliğinin ötesın-
de, bilgi aygm/bügi havuzu olma du-
rumu bu alandaki yayınlan seçerek
okumaya; www sayfalannı da gene
seçmeci bir bakışla irdelemeye yönel-
tiyor beni.
Değişimin yabancüaşmışlığından
ise; buradakı insanı olanlarm nelerola-
biîeceğini düşüriüyo?, hayatımızı ve'
yaptığımız işi/uğraşı nasıl kolaylaş-
tırabildiğını tanımaya/benimsemeye
çalışıyorum. Engin Geçtan'ın sevdi-
ğim sözünü bir kez daha burada anar-
sam; zamanı yaşamak için bu zaman-
sız yolculuğun adını koyabilmek ça-
basıyla intemetle yolculuğa çıkıyo-
rum günün belirli saatlerinde*.
'Internet: Zamansızyotcuhık
1
, der-
ken aslında teknolojik olanağı ken-
dimize yararlı/faydalı biçime dönüş-
türebilirsek; onun sunduklanndan
kaçma olanağı yok. Ama bir de tersi
olur da yakıcıyyıkıcı etkilerine (ör-
neğin zaman tüketme, okumaktan/dü-
şünmekten ahkoyma) kapûnrsak ken-
dimizi; günümüz gençlerinin eğilim-
lerini belirlemek için yapılan bir araş-
tumadaki yakıştırmada olduğu gibi,
'interperest'liğin yanına bir de in-
terkolik'lik eklenebüir. Bununsa, ça-
ğımızda tedavisinin olduğunu pek
sanmıyorum!
Tüm bunlan derken de; yaygınla-
şan, adeta salgın halini alan inter-ca-
fe'lerin, nasıl bir gençlik yetiştirme-
ye dönük eğilimleri taşıdığımızı da
görmemizi isterim. Hatta bu ücarime-
kân'lar üzerine düşünmemizi de sa-
lık veririm.
Bahar aylannın ilk günlerinde Bat-
man-Diyarbakır-Mardin hattında yap-
tığım bir yolculukta gördüğüm inter-
cafe'lerin yaygmlığı beni şas.ırtmıştı
doğrusu!
Mardinli bir gençle Diyarbakır-
Mardinminibüsünde başlayan sohbe-
timizde, bu cafelerin sunm ele veren
ilginç sözler duymuştum. Bu merak-
la da, Mardin Devlet Hastanesi'nin ya-
nı başmdaki bir internet cafeye uğja-
yıp gençlerin burada nelerle ilgilen-
diklerini göz-
lemleme olana-
ğrnı buhnuştum.
Gördüklerim
üzerine onlarabir-
kaç soru yöneltir-
ken'keşfeöne'/'an-
lama' / 'tanıma'
duygulannın daha
baskın olduğunu gör-
müştüm. Ama neden,
nasıl yararlanacakla-
nnı bilmeden zaman-
sız bir yolculuğa doludizgin gidiyor-
dular. Şaşkm, heyecanlı bakışlarla gi-
zemli olana ulaşmaktı dertleri.
Evet, intemetle yolculuğun bizi ha-
yatm ötesinde daha nerelere götüre-
ceğini doğrusu ben de merak ediyo-
nım.
Işte bu meraktır ki bana, günlerdir,
Bill Gates'in "önümüzdeki Yol" ki-
tabuıı okutturuyor. Hem yeni mesle-
ğimi 'öğrenmek'(!) hem de artık ka-
çuııhnaz biçimde hayanmda yer eden
interneu yararu/faydalı biçimde na-
sükııllanabiliriminyollanaıkavramak
için.
Sizlere de önerim; bir tuşun ardm-
daki 'gizemli' yolculuğa çıkmadan
önce, ona/oraya dair bazı şeyleri se-
çerek okumamz. Bedri Rahmi Eyu-
boğhı'nun «K^ûzelfleFaydah"daki di-
zelerini de kulağımıza küpe ederek:
"Ben güzele güzel demem
Güzel faydah obnah
Güzel dediğin işe yaramah"
* GeleceğeDair Konuşmalar, Larry
King, Çev: N. Aslı Tekinay, 1999,
Borusan
Reggae, modernjazz ve ötesi
Courtney Pine yarın ve cumartesi günü Babylon 'da
HÜLYATUNÇAĞ
Courtney Pine, bir kez daha Istan-
buPda... Sanatçı, Fuji Film Music We-
ekends etkinlikleri çerçevesinde 19 ve
20 Ocak'ta Babylon'da sahneye çıkacak.
Jamaika kökenli Pine, 1964 Londra
doğumlu ve fanatik bir Londralı... Öy-
leki; 1986 Camden Jazz Festivali'neka-
tılan ArtBlakey'nin ünlü JazzMessen-
gers topluluğuna katılma önensini ge-
ri çevirmiş, çalışmalannı Londra'da sür-
dürmeyi yeğlemiştı o dönemde...
Reggae ve funk müzikle büyüdü,
Boston Berklee Müzik Okulu'nda ise
Hard- bopla tanıştı. Tenor ve soprano
saksofon, alto flüt, bas klarinet çalan Pi-
ne, tarz olarak Chariie Parker, Sonny
Fortuneve özellikle Eric Dolphy'den et-
kılendi.
1987 yılında çıkan "Journey to The
Urge Wıthin"adh albümüyle Ingiliz
Jazz sahnesinde hemen yer edindi. Bu
albümle yalnız Ingiliz değil Amerikan
jazz listelerinde de üst sırada yer aldı.
1988 'de ikinci albümünü çıkardı: "Des-
tiny'sSong"... Marsalis ailesinden DeJ-
feayo Marsalis'ın prodüktörlüğünü üst-
lendiği albüm, Pine'in uluslararası üne
kavuşmasını sağladı. Aynı yıl, Nebon
Mandela'nın 80. doğuîn günü etkin-
likleri kapsamında VVembley'de bir kon-
ser verdi.
Yine Delfeayo Marsalis'inprodüktör-
lüğünde üçüncü albümü 1989'da caz-
severlerin beğenisine sunuldu. Adı:
"The VTsion's Tale"di. Courtney Pine
1990'da köklerine döndü ve Jamaika'da
"Ooser to Home" albümünü kaydetti.
Albüm, çağdaş bir reggae seçkisiydi.
1992'de Amerika'nın en çok satan al-
bümleri arasına girdi.
Pine'in en iyi çahşmalanndan biri de
kayıtlarını New York'ta yaptığı "VVh-
hin The Realms of Our Dreams" albü-
mü kuşkusuz... Bu albümde bascı Char-
nett Moffett, davulcu JeffTain Watts ve
piyanist Kenny Kirkland gibi genç ku-
şağın usta yorumculanyla bırlikte çal-
dı. Albümlerin yanı sıra televizypn ve
sinema filmlerine müzik yazdı. Orne-
ğin Alan Parker'ın "Angel Heart" fıl-
minin gizemli, içe dönük müziği...
"ToTheEvesofCreanon" albümün-
de ise jazz, Afrika, Hint etkilerini kay-
naştırdı. Armonikacı Larry Adkr'ın
"The Glory of Gershwin" albümünde
modernjazz anlayışuıı bu kez hip-hopla
yansıtmayı seçti.
Olumlu eleştiriler alan bu albüm,
kendi dalında birçok ödül kazandı. Ay-
nı hızla aynı tarzdaki ikinci albümü gel-
di: "Underground". Yine gençjazz us-
talan ve Dj Pogo ile Sparki yer alıyor-
du...
"Underground"dan "SaveTheChfld-
ren" ve "Tryin Tunfe" adh iki vokalli
bestesi, Ingiliz hip-hop listesine girdi.
Courtney Pine art arda gelen bu yo-
ğun albüm çalışmalannın yanı sıra, Ma-
Jamaica kökenli
Courtney Pine,
fanatik bir
Londrah.Bu
çok yönlü genç
müzisyenin son
etkinbğiise
Stephen
WDOle>'in
'Monalisa,
Arsohıte
Beginners'
fllmininfbn
müziğLFuji
Film Music
VVeekends
etkinlikleri
çerçevesinde son
projesindeki
sürprizleri
kesfetmek de
heyecanh
olacak.
donnanın "Evfta" fihninin soundt-
rackında yer aldı. Aynca Pohce'in eski
parçalan üzerine gerçekleştirilen "Jazz
Jamaica" albümüne konuk oldu...
BBC'nin. Lou Reed'in "Perfect Da>"
adlı eski parçası üzerine ünlü şarkıcı ve
topluluklarla gerçekleştirdiği projesine
katkıda bulundu ve BBC'nin Windrush
Gala konserinin müzik direktörlüğünü
üstlendi.
Bu çok yönlü genç müzisyenin son
etkinliği ise Stephen VVooley'in "Mo-
na Lisa, Arsohıte Beginners'' filminin
fon müziği... Aynca, başrolünde Bifl
Puflman'uı yer aldığı ve son soğuk sa-
vaş döneminde Helsinki'de geçen bir öy-
kü üzerine kurulu fılmin, bir sahnesin-
de topluluğuyla birlikte çahyor Court-
ney Pine...
19 ve 20 Ocak'ta Babylon'da son pro-
jesindeki sürprizleri keşfetmek de he-
yecanlı olacak Courtney Pine'in...
Borusan'ın orkestraları ünlüleri ağırlıyor
Genco Erkal ile
'Askerin Öyküsü'
Knhûr Servisi-Borusan tstanbul FDanno-
ni Orkestrası (BİFO) ve Borusan Oda Or-
kestrası (BOO) 2001 konser mevsimi boyun-
ca Istanbullu müzikseveriere her ay iki önem-
li sanat olayı sunuyor.
Yeni yılı ünlü besteci ve piyanist Faal
Say'ın konseriyle karşüayan Borusan Istan-
bul Filarmoni Orkestrası, ocak ayının ilk
konserini konuk Italyan şef Fabiano Moni-
ca'nın yönetiminde solist PhiHp Bride'ın
katılımıyla gerçekleştirdi. Orkestra, konser
programmda 'Sevil Berberi' Uvertürü ve
Mozart'ın 40 No'lu senfonisine de yer ver-
di.
Genel Müzik Direktörlüğü'nü Gûrer Ay-
kal'ın yaptığı Borusan Istanbul Filarmoni Or-
kestrası'nrn konserlerine katılacak diğer ko-
nuk sanatçılar arasında Sofya Filarmoni Or-
kestraa'nın Genel Müzik Direktörü EmilTa-
bakov, yabancı solistler arasırıda PhiBp Bri-
de, Alerander Rudin, piyanist Dmitri Squ-
oros da yer alıyor.
Başkemancılığını Cihat Aşkm'ın yaptığı
Borusan Oda Orkestrası'nın bu sezon ko-
nuk şefleri arasında ise EmreAracrve Alpas-
lan Ertûngealp bulunuyor. Mart ayında Bu-
dapeşte'de düzenlenen Ilkbahar Festivali'ne
katılacak olan Borusan Oda Orkestrası'nı Al-
paslan Ertûngealp yönetirken tiyatro sanat-
91si Genco Erkal, Stravinski'nın 'Askerin
Oykûsû' adlı eserini seslendirecek.
Borusan Oda Orkestrası'nın şef Emre Ara-
a yönetiminde 28 Şubat'ta gerçekleşecek olan
konserinde 'Savaş ve Banş: Kırun 1853-56'
başhğrnı taşıyan tematik bir konser gerçek-
leştirilecek. Osmanlı Imparatorluğu'nun
Rusya'ya karşı giriştiği bu talihsiz savaşm
kısa hikâyesi, dönemin popüler müzik par-
çalan ile yeniden canlandınlacak.
BOO'nun 2001 Mayıs ayındaki konserle-
rinin solisti ise büyük keman virtüozu Ye-
hudiMenuhm'inoğlu, piyanist JeremyMe-
mıbin.
Genco Erkal
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Slyaset Meydam'nda
İkinci Bahar'...
12 Ocak Cuma akşamı atv'de yayımlanacak olan
"Siyaset Meydanı" programını merakla bektiyordum.
Çünkü Şayın Ali Ktca'nın yönetimindeki "S/yasefMey-
danı" bir tartışma programıydı ve bu kez tarbşmanın
konusu olarak, bir gün önce atv'de son bölümü ya-
yımlanan, yayımlandığı sürece de çok büyük ilgiyle
karşılanmış olan "İkinci Bahar" dizisi seçilmişti.
Beklentim, böylesine ilgi uyandırmış birdizinin ola-
bildiğince tüm boyutlanyta tartışılması, böytece de ku-
rulan iletiştmin salt duygusal tepkiler temeliyle sınır-
lı olmaktan çıkanlıp bilinç ve eleştirel düşünce teme-
line oturtulmasıydı.
Bu bektentimde yanıldığımı hemen anladım.
Çünkü bu kez "Siyaset Meydanı", bir konuyu tar-
tışmayı değil, ama mutlak anlamda yiıceltmeyı he-
deflemişti. Ve programın miman Ali Kırca da bir tar-
tışmanın yöneticisi değil, doğrudan tarafıydı. Ona
göre "İkinci Bahar", bugüne kadar ülkemizde yapı-
lanlann içerisinde "en /y/s/"ydi; "kusursuzdu"; oyun-
culann "hepsi" başanlıydı; bu eser, hiçbir zaman
"unutulmayacaktı" ve ortada bir "efsane dizi" vardı!
Yani tartışmanın yöneticisi, görevli olduğu kanal-
da gösterilmiş olan İkinci Bahar" dizisinin aslında tar-
tışılmasını değil, övülmesini bekliyordu. Başka deyiş-
le, tartışmanın sınırlan, tarüşma daha başlamadan öv-
gülerle çizilmişti bile. Ve yaklaşık beş saatlik "tartış-
ma", hep bu sınıriar içerisinde kaldı.
O sınıriann dışına çıkmaya kalkıp tartışmayı gerçek
anlamda bir tartışma temeline oturtmaya çalışanla-
ra da hadleri bildirildi. Ömeğin Mimar Sinan Üniver-
sitesi Devlet Konservatuvan Tiyatro Bölümü'nden iki
son sıntf öğrencisi, Tayanç Ayaydın ile Onur Bay-
raktar'ın söyledikleri, neredeyse "tepkiyle" karşılan-
dı. Peki ne demişlerdi bu öğrenciler? Sözleriyie "Ikin-
ciBahar"\n başansını mı yadsımışlardı? Hayır. Onlar,
özetle ve yalnızca şöyle demişlerdi: Bu dizinin sanat-
sal başansını kuyrukluyıldtz gibi görmeyelim, çünkü
olması gereken, zaten bu değil midir? Bir de şöyte
demişlerdi: Bu başanyı keşke bir sinema filmindeya
da tiyatro oyununda da görebilsek!
Evet, 0 öğrenciler, yalnızca bunlan dediler.
Ama bu yüzden, dizidekilerin emeklerini yadsıma-
malan için bile uyanldılar. Çünkü oradaki tartışmada
yalnızca "koşulsuz övgülere" yer vardı.
Durumu öylesine böyleydi ki, Saym Ali Kırca-dizi-
nin önemini belirtmek için- bu dizinin ve "Siyaset
Meydan/'"nın aynı kanalda, yani kendi görevli oldu-
ğu kanalda yayımlandığını unutup "Bundan önce
Tûrkiye'de hiçbir dizi için bir 'Siyaset Meydanı' dü-
zenlenmedi" bile diyebildi!
Ve Güven Hokna. Neredeyse kırk yila yakındır
Devlet Tıyatrolan'nda ustanın ustası bir oyuncu; ay-
nca "Ferhunde Hanımlar" dizisinde gerçekten unu-
tulmaz karakterterden birinin yaratıası. Ama "İkinci
Bahar", başka her şeyi, ömeğin bütün birTürk tiyat-
rosunu ve televizyonlarda daha önce yapılmış olan-
lan bile öylesine silmişti ki, arada ciddi tiyatro eleşti-
rileri de kaleme alan, tanınmış bir sinema eleştirme-
nimiz. Sayın Güven Hokna'ya dönüp "özür dilerim,
ben sizi daha önce tanımıyordum, ama bu dizide ta-
nıdım!" dıyebjldi! Bu sözler İkinci Bahar"a yönelik
bV övğü mü", yöksa ülkemizde sanatın çeşitli dallan
arasındaki inanılmaz kopukluğa ilişkin bir itiraf mı, sa-
nınm "tartışılabilir"...
Hiçbir eser daha tamamlandığının ertesi günü ne
"kalıcı" demekle kalıcılığa erişir ne de efsaneleşir.
Kalıcıhk ve efsaneleşme, aradan zamanın geçmesFn\
gereksinen niteliklerdir. Bilindiği gibi eser, ancak son
noktası da konulduğu gün tamamlanmış sayılır. Bu
nedenle, daha bir gün önce son bölümü izteyici önü-
ne çıkanlmış bir eser için bir gün sonraki bir tartışma
programmda "kalıcı" ve "efsane" gibi nitelendirme-
İer kullanmak, bulanık bir kehanetten öteye gidemez.
"İkinci Bahar", her şeyden önce ciddi bir çalış-
maydı. Şimdi aklıma gelen soru ise şu: Dizi, bu cid-
diyetine uygun bir biçimde tüm yönleriyle başanlı ve
daha az başanlı, hatta kimi zaman da başansız yan-
lanylagerçeWen tartışılsaydı, ne yitirirdi? Elbette hiç-
bir şey yitirmezdi. Tam tersine, böyle bir tartışma iz-
leyiciye çok beğenmiş olduğu bir eseri, zaman öğe-
sinden yoksun bir nostaljif!) atmosferi yerine, akılcı-
eleştirel bir zeminde yeniden değerieridirme olana-
ğını kazandınrdı.
Ne yazık ki henüz eleştirel düsüncenin çok, ama
çok uzağındayız!
e-posta:ahmetcemal(a superonline.com
acem20@hotmail.com
ZehraÇipak'a
sso ödülü verüdi
• BERLİN (AA) - htanbul da doğan ve Berlin'de
yaşayan Türk şaıri Zehra Çırak, 25 bin marklık
Adelbert von Chamisso odülüne layık görüldü.
1985'ten beri her yıl anadili Almanca olmayan
yazarlara verilen Adelbert von Chamisso ödüllerini
dağıtan Robert Bosch Vakfi, yaptığı açıklamada,
Çırak'm Alman dilini büyük bir ustahkla kullandığım
belirtti. Her biri 10 bin mark değerindeki teşvik
ödüllerini de Varşova doğumlu Radek Knapp ile
Vladimir Vertlib kazandı. Ödüller 22 Şubat'ta Münih
Bavyera Güzel Sanatlar Akademisi'nde yapılacak bir
törenle sahiplerine verilecek. 1960 yılında tstanbul'da
doğan ve 1982 yılından bu yana Berlin'de yaşayan
Zehra Çırak, bugüne kadar 4 şiir kıtabı yayımladı.
IHİİ7IKLI
KÛLTÜR SANAT
YAYINCIUK
Ocak
Perşembe 2001, saat 18:30
"İstanbul'un
Gazinoları"
Mustafa Kandıralı
Canlı müzik ve sövlesi
Yapı Kredı Kultür Merkezı Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi
Istiklal Cad. No.285. Kat 1, Beyoğlu