23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 OCAK 2001 SAU 8 HABERLER Seydaoğlu da yanlış' anlaşıtmış • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu'nda geçen hafta yaptığı konuşmada, Milli Savunma'ya bütçeden yûzde 20 pay ayrılmasım eleştiren ve Türkiye'nin 850 bin rütbesiz, 150 bin rütbeli subayla, "Rusya'dan da büyük bir külfeti içine sindirdiğini" söyleyen ANAP Diyarbakır Milletvekili Sebgetullah Seydaoğlu, bugün parti grubunda sözlerinin yanlış anlaşıldığı gerekçesıyle "özür" dileyecek. ANAP Grup Yönetimi'nin dünkü toplantısında Seydaoğlu'nun sözleri değerlendirildı. Toplantıda, Seydaoğlu'nun "yanlış anlamalara neden olabilecek bir üslup kullandığı" sonucuna vanldı. Muhammet öğer yakalanth • İstanbul Haber Servisi - Hayali ihracat olaylanyla ilgili olarak halen aranmakta olan ve yurtdışında bulunan Orhan Ashtürk'ün "sağ kolu" olduğu belirtilen Muhammet Ciğer, polis tarafından yakalandı. Polis yetkilileri, Ciğer'in kurduğu 91 paravan şirket ile yaklaşık 1 milyar 729 milyon dolar değerinde hayali ihracat gerçekleştirdiğınin belirlendiğini ileri sürdüler. Ağca için af başvurusu I tstanbul Haber Servisi - Italya'dan Türkıye"ye iade edilen Mehmet Ali Ağca'nın avukatı Şevket Can Özbay. mü\ ekkilinin şartlı tahliye talebinin üst mahkeme olan Kartal 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce de reddedilmesi üzerine, karara Adalet Bakanhğı kanahyla itiraz edeceğini bildirdi. KartaM'de tutuklama • Bl RSA (Cumhuriyet) -Bursa'da " Kartal-1" adı verilen hayali ihracat operasyonu kapsamında gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen 4 sanıktan Akil Balcı ve Bülent Cenami Tuzcuoğlu tutuklarurken Şakir Gümüş ile Mustafa Barut tutuksuz yargılanmak ûzere serbest bırakıldı. Bursa Emniyet Müdürlüğü ekiplerince sürdürülen operasyonda, sanıklann UTGS firması üzerinden 40 trilyon lirahk hayali ihracat yaparak 6 trilyon liralık haksız kazanç elde ettikleri belirlenmişti RFnin AIMdeki davası bugün • STRASBOURG (AA) - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde (AİHM) bugün yapılacak duruşmada, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Refah Partisi'nin (RP) yaptığı ilk şikâyet başvumsuyla ilgili olarak taraflar dinlenecek. Kapatılan RP'nin liden Necmettin Erbakan ile birlikte eski milletvekilleri Ahmet Tekdal ve Şevket Kazan, bireysel ve partı adına 22 Mayıs 1998 tarihinde Türkiye aleyhine şikâyet başvurusunda buİunmuşlardı. Kültür Bakanı Talay, îçişleri Bakanlığı'na yazılı başvuruda bulunacağını söyledi Nâzım'ın yurttaşhğı gündemdeİstanbulHaber Servisi-Kül- tür Bakanı İstemihan Talay, Nâzun Hikmet'in 2002 yılın- da yeniden Tûrk yurttaşlığına geçmesi için girişimde bulu- nacaklannı söyledi. Nâzım Hikmet Kültür v©- Sanat VakfVnca, The Marma- ra Oteli'nde düzenlenen, "Nâ- zım Hikmet'i Anma" toplantı- sında konuşan Kültür Bakanı istemihan Talay, "Îçişleri Ba- kanı Sadettin Tantan'l» tele- fonla görüştum, Nâzun Hik- met'inyeniden Türkyurttaşh- ğma geçmesi için mevzuatm uygun olup oknadığuu sor- • "Nâzım Hikmet'i Anma" toplantısında konuşan Kültür Bakanı Talay, "Nâzım'ı yok varsaymak sanata da, şiirin yüceliğine de ters düşen bir anlayış olur. Okul kitaplannda yer alması için Milli Eğitim Bakanlığı'yla görüşeceğim" dedi. dum. Birkaç günlüğüne Azer- Moskova'da Türklüğün sem- bolü, kendi kültürümüzü ammsatan bir değer olarak var. Toplum gelmesini isterse o ayn bir tarnşma" dedi. Nâzım Hikmet'in ders ki- baycan'a gideceğim, dönûşte Îçişleri Bakanhğı'na yazılı ola- rak başvuracağun" dedi. Ta- lay, "Nâzun Hikmet'in meza- nnın Moskova'da kahp kalma- yacağT yönündeki soruya, "Bu konuda bazı değerlendir- melervar,kişiselgörüşüm, Nâ- am'ın kendi mezarmda rahat bir şekflde yatmasıdır. Nâzım, taplanna gireceğini belirten Talay, "Nâzun'ı yok varsay- mak sanata da, şiirin yüceliği- ne de ters düşen bir anlayış olur. Okul kftaplannda yer al- ması için MilK Eğitim Bakan- lığı'yla görüşeceğun" diye ko- nuştu. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı BaşkanıAydm Ay- bay da "UNESCO, 2002 yıhîn 'Nâzım Hikmet YuY olarak kabul ederse Nâzun'ı hâlâ ders khaplanna sokmayan kafala- nn alacağı dersler ölacaknr sa- nıyorum" dedi. Şair-yazar Ataol Behramoğlu, sinema sa- natçısı Tank Akan ve çok sa- yıda davetlinin katıldığı top- lantıda, Nâzım Hikmet'in eserlerinden oluşan bir CD'nin tanıtımı yapıldı. Tank EROL SADİERDÎNÇ Hürriyet'in llam ile başlayan ve sü- reklilik kazanan siyasal yaşantımızın öncesi ve belirginleşmesi ile ortaya konması, irdelenmesi ve yorumlanma- sı. konulannda büyük çaba göstermiş ve öncülük etmiş Tank Zafer Tunaya. Öncelikle Meşrutiyet'in yürürlük ka- zanması ve onu izleyen dönemin dü- şünsel akımlannı incelemekle işe ko- yulmuş. BuradaM.Hanriou'nunetki- si de varsayılabilir. Nitekim "Müesse- se ve Tesis Teorisi"ni dilımize çevir- mekk (îstanbul 1944) kalmamış; son- ra da bu teorinin açıklamasına giriş- miştir (Müessese Teorisinde Fikir Un- suru ve Bazı Hususiyetleri, İstanbul 1947). Bu dönemin -1908 ve sonrası- getir- Tunaya ve bıraktıklarıdiği hürriyet havası içinde düşünsel akımlar, kuruluşlann oluşmasında, ge- leceği hazırlamak yönünden önem ta- şımışlardır. Meşrutiyet'in siyasal yapı- İanmasmda da Tunaya'mn görüşü ile bu düşünsel kümeleşmenin, halk hare- ketinin ve halkın varlığı esastır. Hürriyetin llanı'nda tabandan gelen etki, düşüncelerden başlayarak ku- rumsallaşmaya giden Batıcılık, Islam- cılık, Türkçülük akımlan, bu nedenle karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. (Amme Hukukumuz Bakımından tkinci Meşrutiyet'in Fikir Cereyanla- n, Teksir, İstanbul 1948). Bu çahşmayı ızleyecek olan başka bir çalışma, kurumsallaşmayı bütü- nüyle ele alacak olan Türkrye'de Siya- sal Partüerdır. Tunaya, bu başyapjtının 78 sayfalık girişinde, dünyada ve Os- manlı tmparatorluğu ile Türkiye Cum- huriyeti'nde siyasal partilerin toplum- sal ve hukuki gelişimini, çok ve tek partili rejimleri inceledikten sonra, 1859'dan başlayarak yapıtın yayın ta- rihi olan 1952 yılma kadar getirir. Ya- pıtın, dört kitap halindeki aynmuıda birincisi 1859'dan başlayarak Hürri- yet'in llanı'na kadar olan dönem; ikin- cisi Meşrutiyet devresi; üçüncüsü Mü- dafaa-i Hukuk devresi ve dördüncüsü de Cumhuriyet rejiminde siyasi parti- lerdir. Temel kaynak Tunaya'nın bu başyapıtı, Hürriyet'in llam ile başlayan yakrn tarihimizin olaylan ve kuruluşlan hakkında araş- tırma yapacak olanlann temel kayna- ğıdır. Tunaya anüıyor Anayasa hukuku pnofesörü, sfyaset ' biümcisi Tank Zafer Tunaya, doğumunun 85. yüdönümünde Aybay Hukuk Araşürmalan Vakfi'nda düzenlenen etkinliJde amütak. Tunaya'nın amsuıa r düzenlenen toplanö bugün saat 17.00'debaşlayacak. Tank Zafer Tunaya'nın doğum günü nedeniyle düzenlenen toplantuun ilk bölümünde Tunaya'nm eski öğrencikri hocalannı anlatacak. Bu bölûmde Prof. Dr. Fazd Sağjam, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Prof. Dr. Uğur Alacakaptan ve eski Turizm Bakanı Alev Coşkun, Tunaya hakkmda izlenimleri ve onun Türkiye'ye getirdiği kazanımlanm tarüşacaklar. Konuşmalann ardından Aybay Hukuk Araşürmalan Vakn'nın düzenlediğı «Tank Zafer Tunaya Yanşması"nda dereceye girenlere törenk ödülleri verikcek. Siyaset bilimi açısından ele aldığı Hürriyet'in llam (îstanbul 1959) ile bunu izleyen Türkiye'nin Siyasi Haya- tmda Batılılaşma Hareketleri (İstan- bul 1960), Islamcılık Cereyam (İstan- bul 1962), Türkiye'nin Siyasi Geliş- meleri (İstanbul 1970) dünün bugüne bıraktığı deneyimlerinin, hâlâ süren sorunlar ile bundan çıkanlmış yanıtla- nmkapsar. Tunaya, katıksız Cumhuriyetçi özel- liği ve devrimciligi ile laik Türkiye'nin savunucusu olmuştur. Özellikle Türk Kurtuluş Savaşı'ndan başlayarak Cumhunyet ve Devrimler konusunda- ki "Devriın Hareketleri İçinde Atatürk ve Atatürkçülük" (2. basım, tstanbul 1981) Cumhuriyetin sorunlan ile çö- zümlerini içeren en önemli kaynaktır. Tunaya, olaylar karşısmdaki düşün- celerini günlük yazı- lan ile de ortaya koy- muş; bu yazılanndan seçtiği derlemeler ise iki yapıtta toplanmış- tır: Insan Derisiyle Kaplı Anayasa (2. ba- sım, İstanbul 1988) ve Medeniyetin Bekle- me Odasmda (İstan- bul 1989). Hukuki yapılanma ve siyasal sistemleri bir bütün halinde ve- ren Siyasal Kurumlar ve Anayasa Hukukiı (5. basım, İstanbul 1982) ayn tutulursa, yeni bir yöntemle üze- rinde çalıştığı "Türld- ye'de Siyasal Parti- ler"in I. cildi Ikinci Meşrutiyet Dönemi 1908-1918 (İstanbul 1984); II. cildi Müta- reke Dönemi 1918- 1922 (îstanbul 1986) ve III. cildi Ittihad ve Terakki, Bir Çağın, Bir Kuşağm, Bir Par- tinin Tarihi'ne aynl- mışhr. Bu III. cilt ile Ittihad ve Terakki Ce- miyeti de tarih önün- de yargılanmış ol- maktadır. Parlamenterrejım var mı. bugün Türkiye'de? Yoİc. Çünkü, barut yok. Çünkü parla- mento -özellikle Mület Meclisi- ça- lışnuyor. Çalışamıyor. Çalışnnlmı- yor. Ve çünkü seçimle oluşan de- mokratik (temsili) rejinüerde, her şey parlamento içinde, yasama-yü- rütme, ıktıdar-rauhalefet dıyalogu içinde, partiler arasında oluşur. Ve çünkü, Bakanlar Kurulu, tek başı- na de\ietin yönetimini yüklenemez. 5 Haziran 1977 genel seçimle- rinden bu yana, Türkiye Cumhuri- yeti. sanki Meclissiz bir rejimle yö- netilmekte, Anayasanın düzeıdedİ 1 gi hükümet şekli yanında, Tdfi" (Anayasada yazılı olmayan) bir re- jim oluşturuluyor. 1961 Anayasa- sı 'nın yanında da "fHfi" bir Anaya- sa. Türkiye'deMeclisler ~ 1876'dan( 1. Meşrutiyet'ten) be- ri, halk seçimiyle oluşan Meclis fıkri, tek kişi yönetiminin (sorum- suz monarşilerin)pençesinden kur- tuluş reçetesi sayılmıştır. Bugünün deyimıyle ve anlatunıyla ıstibdat- tan, halkın parasını (beytülmal'ı) israftan kurtulmakiçintek ve en et- kin önlem olarak kuşaktan kuşağa benimsenmiştir. lsteyenler, "Mektebi İdadö Şâ- hânekitabetmuaflimlerinden Tka- reti Bahriw Meclisi zabrt kâöbi E- sat Efendİ'nın. daha Abdülhamk tahta çıkmadan yazdığı "Hükûme- n Mesruta" ("Meşnıtiyet rejimi" anlamına) kitapçığina bakabilirler. Tarihimizin ilk çağdaş Anayasa Hukuku eseri sayılması gereken bu "risâle" sorulu-cevaplı yazıknıştu". Çoğumuzun gözünden kaçnuş bu özlü açıklamalarda, Esat Efendi'ye göre "ahaM" (halk) tarafindan seçil- miş bir Meclisin *venüfi" (görev- len) açıktır Devletiıı gelinni ve gi- derinı, kanunun tam olarak uygu- lanmasHu, memlekete zararlı ola- rak yerleşmiş kötü tt nizaın''lann Prof. Dr. Tank Zafer TUNAYA Meclissiz Cumhuriyet değiştırilmesini gözetmek. Abdülhamit'e otuz yıl "M«*si Mebusan"ı çahştırmadıgı için "müstebit" (dıktatör anlamına) denmışnr.. Yönetımı. Meclissiz sürdürdüğu ıçuı "istibdat devri" (totaliter dıktatörlük) olarak nite- lenmıştır. "Kanunu Esasi" devlet ydhklanıun başında, her yıl yayım- lanıyordu, ama uygulanmıyordu. O da, dışborç arayıp bulmada, Düyu- nu Umumiye kurmada. "konsoli- de" işlerinde on bir kez borçlana- bildiğine göre, hayli becerikliydi. Ne var ki halkın temsilcilerini, ik- üdannın dışında tutmuştur. Ittihat ve Terakki, Meclissiz bir yöneume saptğı için, karşısındabir muhalefet birikimi çığlaşmıştır. Kendisine yüklenen en ağır suç, devletin üç kuvvetine (Yürütme, Yasama, Yargı), "Merkeri Uımı- mi"sini (Genel Merken'ni) bir dör- düncü kuvvet olarak kattığı ıddı- asuıda toplanmışür. "Yok kaoan, yap kanun" formülüyle hükümet- çe çıkanlan geçici kanunlar (kava- nini muvakkate) sistemini kurdu- ğu, savaş bahanesıyle "MecBsi L! nnuni"yı (Parlamentoyu) sık sık tatil ettığı için de bir "Abdülhamit gitti, yüzkrce Abdülhamit gekfi" denmiştir. Oysa, Ikinci Meşruti- yet'in getiricileri Meclis'e kutsal bir nitelik tanunışlardı. 1920'de, işgalci devletler, son Osmanlı Parlamentosu'ndan kork- tuklan için, Istanbul'un ışgalinı ça- buklaştırmışlardır. Demokrasi şam- piyonu sayılan Ingiltere'nin işgal subayı Mebusan'm kapısına gelip de, Meclişi kapatmak ve mebusla- n da Malta'ya sürtnek emrini bil- dırdığı zaman. mebuslar, yine de Meclisi kapatmamışlardır. Yalnızca büieşimleri ertelenuşlerdır, Anado- lu'da devammı sağlamak için. An- cak, Damat Ferit Paşa. Müdafaa-i Hukukçulann gınşımlenni baltala- mak amacıyla Meclis'i feshettir- mıştır. Buna karşılık, Müdafaa-i Hu- kukçular Türkiye Büyük Millet Meclisi'ninkuruluşunda ısıarlıydı- lar. 192rdenSevgüerle Tarih, 14 Temmuz 1922. Anka- ra'da, Fransız elçıliğinde, Büyük Devrinün 133. yıldönümü kutlanı- yor TBMM Reısi Mustafa Kemal Paşa, kendisini selamlayan Kotood Mougin'in (Mujen) konuşmasını yanıtlıyor. Fransız "thtibdi''ran aşa- malannı anlattıktan sonra, şöyle dı- yor: "Efeodfler. herbangi bir kişi, bir mileti ihtflâk (devrime)götüre- bffir. Fakat, devTİmi milleün gerçek bedefine yöoetane ve üetme ancak tiim nhKiın ilgkini <]^glaınaHıı nb- nakkazanır. Dünyada bunu başar- ma yrteneğl işi ancak milli mecfc- lerin ek alması>la gerçekkşmiştir" Türkiye'nin devrim tarihinde, Meclis (parlamento) adı verilen anayasal organın büyük yeri vardır. Isuklâl Savaşı TBMM ile kazanıl- mışur. Tam bağımsızlıkla ulusal egemenliği eşdeğer sayan odur. Saltanatı ve halifeliği o Meclis kal- dırmıştn. Cumhuriyeti ilâneden de, Anadolu'nun bağnnda, halkm için- den kendilığinden somutlaşarak çı- kan da aynı Meclistir. Tarihsel gerçek bu. Bir de, yazımızın başında belirt- tiğimiz gibi, bilimsel ve anayasal gerçekvar. Şöyle ki,temsdi demok- rasinin hangi şekli olursa olsun (ıs- ter Başkan Hükümeti, ister Parla- menter Hükümet, ister Meclis Hü- kümeti), tümü de meclis ya da par- lamentonun varlığuu gerektirir. Ay- nca kuvvetler aynlığı ya da birliği, hükunıetlenn. meclislerce denet- lenmesını ortadan kaldırmaz. Kuşkusuz, bu rejimler. teoride planladıklan gibi kalmazlar. Belir- lı birzamanda. belüii birülkede uy- gulanınca, zaman ve ülke koşulla- rının etkisi altında değışirler, fark- lüaşırlar. Bu değişıklıkler ne olur- sa olsun, meclis yıne meclistir. 57 Yd Sonra Türkiye, bu gerçeğin dışında ka- lamazdı. Kahnamtşnr. Fakat 1920'den, ellı yedi yıl sonra, TB- MM beş aydır toplanmıyor. Top- lansa da çalışamıyor. Başkanını se- çemiyor. Bakanlar Kurulu smüan- nınbeşaydırboşkaldığı günlük ha- berler arasmda. Oysa, Meclisler lüks eşyalar değıldir. Eğer Meclis varsa, hareketsız ve işlevsız bırakı- lamaz. Onu işlemezliğe terketmek, Anayasayı yok farzetmekur. Son günler bir yana, çoğunluk bulunmadığından birkaç dakikalık oturumlar yapıldı. Çoğunluk olun- ca da, Başkan adaylanna verilen oylar, partilerin milletvekili sayıla- nnı tutmuyor. CHP bu baknndan, iyi bir örnek vennemiştır. Çok partilidönem bo- yunca otuz iki yıllık tarihının (1945-1977) en büyük zafervni ka- zanmış olan CHP, halkın güvenini, TBMM'ne devamla da kanıtlama olanağuıı bulabilirdi. Bazı partile- rin, parlamento denetimi dışında kalmak isteyışlenni açıklamak zor olmasa gerek. Fakat, TBMM'nin en güçlü partisi olan CHP mıUetve- killerinin, de\amsızlıklarını açıkla- mak hayli zor. Seçmenlenn bu ko- nudaki sorulannı yanıtlamak hiç de kolay olmayacakör. Burada bir gözlemimiz var. O da parti disiplininin gücünü yitirme- sidir. Partiler iç çekişmelerle uğra- şuicen, birbirlerinin çözülmesini beklemektedirler. Ufak sayılarla ik- tidarda olup olmama mümkün ol- duğu için, bir tek mebusun büe ay- nhnamasına en büyük dikkati gös- termektedırler. Vaktiyle gıyotin gi- bi ışleyen "Haysi>"et Drvanlan" şimdi susku içinde. Bazı partilerin milletvekilleri, partilerini ve lider- lerinı istedıkleri serbestlikte ve şid- dette eleştirebihnektedirler. Artık, "ihraç" edihnekten çekinmiyorlar. Liderler ısrarla devam istiyor. Gel- miyorlar. Karşdıklı transferlere ye- şil ışık yakıtauşken, onur kurullan sık sık harekete geçirilemiyor. Partı disiplmmın, seçimler. bu sonuçlan verdikçe, niteliklerini yi- tirmeye devam edeceği, bir sürpriz sayümamalıdır. Giderekparti lider- lerinin ve merkez organlannın da bu durumun etkisi altında birleştı- ricı bir araçtan yoksun kalacaklan söylenebilir. Bu Rejimin Ozelliği Gözlemleri arttırmak mümkün. Fakat bugünkü rejimin ozelliği yal- nızca, parlamentonun durumunda görülmüyor. Hükümetin tutumun- da da belirleniyor. Hükümet, parla- mentonun denetimi dışında, onun- la diyalog kurmadan, ülke için ola- ğanüstü önemde sorunlan tekbaşı- na ele alnuş durumdadır. Hüküme- tin, tekyönetici ^'vet olarak, par- lamentoya danışmadan, parlamen- tonun sürekli desteğine dayanma- dan hareket edebilmesi, 1961 Ana- yasası'nm kabul etmedıği bu" re- jimdir. Aksine, 1961 Anayasası, böylesine bir rejimin bir daha gen gelmemesi için yapılnuştır. Ve böyle bir rejimin, bol bol kul- landığımız "hür demokratik par- lamenter rejim"le hiçbir ilişkisi yoktur. (25 Ekim 1977, Cumhuriyet) SİP Beyoğlu ilçe örgüründe düzenlenen toplanbda ka- parnıa gerekçesinin göstermeuk okhığu öne süröklû. Nâzım Kükürevi'nin kapatılması kınandı İstanbul Haber Servisi - Cezaevlerinde sürdürülen ölüm orucu eylemleri 89. gününü doldururken sivil toplum örgütlerinin baskı altında olduğu belirtildi. Gazeteciler Meclisi Giri- şimi'nin "Hayata Dönüş" operasyonu sırasında ba- sının haber anlayışmı tar- tışacağı gün Nâzım Kül- türevi'nin kapatılması kı- nandı. Nâzım Kültürevı'nın Beyoğlu Şubesi'nin kapa- tılması, dün Sosyalist tkti- dar Partisi (SİP) Beyoğlu ilçe örgütünde Nâzun Kül- türevi yöneticileri tarafin- dan yapılan toplantıda kı- nandı. Nâzun Kültürevi yöneticileri Ali Mert, Hik- met Yaman ve Ekin Me- sut, kapaöhna gerekçeleri- nin göstermelik olduğunu ifade ettiler. Ali Mert, 1996'da kurulan merkezin Nâzun Hikmet'in adına yaraşır bir şekilde emek- ten, aydınlıktan yana sana- ün her alarunda ürünlenn önünü açmaya çahştıklan- nı söyledi. Gazeteciler Meclisi Gi- rişimi'nin Hayata Dönüş operasyonunda basınm tu- tumunu tartışacaklan top- lantırun yapılacağı 10 O- cak Çarşamba günü, poli- sin sabah saatlennden iti- baren kültürevine gelerek kapatma tehdidindebulun- duğunu öne süren Ali Mert, "F tipi cezaevlerivle ilgili hiçbir toplantiya izin vermediklerini,saJonumn- ZU k-MİlanHirHığimi7 du- rumda kapatacaklannı söyledüer" diye konuştu. Ali Mert gazetecilerin baş- ka biryer bulmasına karşın kültürevinin yine de mü- hürlendiğini ifade etti. Tutuklu ve hükümlü ya- kınlan, Aksaray'da bulu- nan TAYAD'ın 7 Ocak gü- nü bazı güçlerce saldınya uğradını anımsatarak "Ce- zaevlerinde insanlar hüc- relere kapanhrken dışan- da da dernekler kapaüb- yor" denüdi. Halkın Hu- kuk Bürosu'ndan yapılan açıklamada da TAYAD'a saldıran "baa güçter 7 " tara- fından camlannın kınldı- ğı gün olay yerine giden avukat Nurhayat Işya- pan'ın da saldınya uğradı- ğı belirtildi. 11 tutuklama F tipı cezaevlerini pro- testo etmek ve ölüm oruç- larmı desteklemek ama- cıyla gerçekleştirilen gös- terilerde gözaltına ahnan ve Ankara DGM'ye sevk edilen 35 kişiden ll'i tu- tuklandı. uA\ TCCnin basın raporu 'Arahky yayinyasağı tehdidi altimlageçti' İstanbulHaberServisi- Türkiye Gazeteciler Ce- miyeti (TGC), Türk bası- nımn aralık ayını, "Yaynı yasağı tehdidi amnda ge- çirdiğini''belirtti. TGC'nin aralık ayı ba- sın raporuna ilişkin yapı- lan açıklamada. cezaevle- nnde birbiri ardma başla- yan ölüm oruçlannın, ya- zılı başında, televizyon ve radyolarda her yönüyle yoğun bir biçimde yer al- ması üzerine, İstanbul 4 No'lu DGM tarafından, olaylann fazla büyütül- mesini önlemek amacıyla yayın yasağı konulduğu anımsatıldı. Açıklamada, TGC'nin, DGM'nin bu kararuun, "Halkuı haber atana ve bilgi edinme hak- kmda ters düştüğünü ve basm özgüriüğüne a> kın olduğunu" belirttiği ifade edildi. Cumhuriyet ile Bi- zim Gazete ve Çağdaş Hukukçular Derneği'nce DGM'ye ayn ayn yapılan başvurularda, yayın yasa- ğmın anayasaya ve ilgili yasalara aykın olduğu, "sansür" niteliği taşıdığı ifade edilen açıklamada, yasağın kaldmlmasımn istendiğine yer verildi. Açıklamada aynca, ceza- evi operasyonlanyla ilgi- li tüm haber, köşe yazısı ve değerlendirmeleri ge- rekçe gösteren istanbul 4 No'lu DGM'nin, Evren- sel gazetesinin geçen 25 Aralık tarihli sayısmın toplatılmasına karar ver- diği bildirildi. Basına yö- nelik olaylardan birinin de F tipi cezaevlerini An- kara'da protesto eden tu- tuklu ve hükümlü yakın- lanna polis müdahalesi sırasında yaşandığı belir- tilen açıklamada, çıkan olaylan izleyen Hürriyet, Cumhuriyet ve Evrensel gazeteleri muhabirleri- nin, yumruklu ve tekmeli salduı sonucu yaralandığı anımsatıldı. C Cumhurtyet ^ ^ kitap kulübü r TAKSİM SERGİ SALONU'NDA Koreograf ı:Rudolf Nureyev MARGOT FON'TEYN-RUDOLF NUREYTV (Okuma Salonunda Vıdeo Gösterimı) Saat.15.00'te Suresı 106 Dakıka İstiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 8 1 '82
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear