Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16OCAK2001SAU
HABERLER
DÜTVYADA BUGUIV
ALİ StRMEN
Ya Bizde Olaydı?..
Almanya'daki Joschka Fischer tartışması
Türkiye'ye de sıçradı. Millıyet gazetesinde iki
gün üst üste, SPD-Yeşil koalisyonunun kariz-
matik Dışişleri Bakanı Fischer ile ilgili yazılar ya-
yımlandı.
Son zamanlarda gençliğindeki eylemleri tartış-
ma konusu edilen Alman Dışişleri Bakanı'nın ey-
lemler sırasında çekilmiş resimleri. Der Spiegel
dergisinin son sayısında, bütün Almanya'ya ve
dünyayadağıttldı.
Joschka Fischer gençliğinde radikal solun ön-
de gelen kişilerinden biriydi.
Zaten politikaya atıldıktan sonra da Fischer
geçmişini yadsımadı, büyük bir açık yüreklilikle
anlattı gençlik eylemlerini.
Toplumu değiştirmek istediğini saklamadı, Al-
rnanya'nın geçmişiyle hesaplaşması gerektiğini
hep söylüyor, Vietnam Savaşı'na karşı tutumu-
nu gizlemiş değil, bu pis savaş ile ilgili görüşle-
ri şimdi de değişmemiştir.
Unutmayalım, Bill Clinton da Vietnam'da sa-
vaşmayı reddetmiş gençler arasında yer alıyor-
du.
Gençliği böyle geçmiş olan iki kişiden biri, şim-
di iki dönemlik süresini birkaç gün sonra doldu-
racak olan Amerikan Başkanı olarak Beyaz Sa-
ray'daki son konukluk günlerini yaşıyor, öbürü de
Avrupa'nın devi Almanya'nın Dışişleri Bakanı.
Gerçi muhalifleri, Fischer'in istifasını istiyorlar,
amaAlman kamuoyunun büyük bir kesimi de bu
eylemleri sırasında şiddete bulaştığı ispat edil-
mediği sürece, böyle bir aynlmanın gereksiz ol-
duğunda ısrariılar.
• • •
Kurulu düzene karşı çıkmış olan insanlar, de-
mokrasilerde bir süre sonra ülkenin en önemli
görevlerini bile üstlenebiliyorlar.
Zaten, demokrasinin kıstası bu, bizim gibi dü-
şünmeyen ve düzenin değişmesini isteyenlerin
de yaşama, görüşlerini açıklama. bu yönde ör-
gütlenme ve günün birinde iktidara gelme hak-
lan var.
Tabii bu haklar da sınırsız değil. bunlar şidde-
te başvurmadan kullanılmak durumunda. ayrı-
ca demokrasiyle bağdaşmayan, totaliter, faşist
görüşlere de hoşgörü gösteremiyor demokrasi.
Ama ülkenizin yürüttüğü bir savaşı haksız bu-
labiliyor, ülkenizin geçmişiyle hesaplaşması ge-
rektiğini ileri sürebiliyor, baskıcı olduğunu san-
dığınız düzene karşı göruşierinizi açıklayabiliyor-
sunuz.
Peki, ya Fischer bizde olsaydı, ne olurdu?
Bizim sokaklarımızda, üniversitelerimizde de
nice Fischer'ler vardı, ama onlan, görüşlerini de-
ğiştirip yan çizenler dışında, hiçbirini yaşatma-
dık, değil siyasete girmelerine olanak vermek,
normal bir yaşam sürmelerine bile razı olmadık.
• • •
Bilmiyorum, Joschka Fischer, Berlin'de 1967
yılı aralığında yapılan, o zamanlarm ünKi genç-
lik lideri Rudi Dutscke'nin başını çektiği büyük
Vietnam gösterisine katılmış mıydı?
Ona katılmadıysa bile, benzerlerine katıldığı
kesin.
Sözünü ettiğim Berlin Yürüyüşü'ne ben gaze-
teci olarak katıldım. Kızıl Rudi ile yaptığım gö-
rüşmeyi, o zamanlar çalıştığım Akşam'da etraf-
lıca yazdım; gösteriyi ve Avrupa'da da, dünya-
nın her yanında da gençliğin bu pis savaşa na-
sıl karşı çıktığını anlattım.
Bu büyük gösterıye katılan Türkler arasında,
o sırada Almanya'da bulunan Prof. Dr. Muam-
mer Aksoy da vardı.
Birde o zaman benimle aynı gazetede çalışan,
aynı zamanda MÎT'e de haberler veren biri da-
ha...
Aradan yıllar geçti. 12 Eylül döneminde, Banş
Derneği Davası'ndan tutuklandım.
Hiçbir mahkûmiyet almamama karşın 38 ay
içerde kaldım. Askeri mahkeme mahkûm ediyor,
Askeri Yargıtay bozuyordu, ama serbest de bı-
rakılmıyorduk. Bu süreç iki kez yinelendikten
sonra üçüncü defa mahkeme hepimizi serbest
bıraktı.
Bütün bu dava süresince, savcılann en katı
davrandıklan, sürekli ön sırada mahkûmiyetini is-
tedikleri kişi oldum. Nedenıni anlayamadım bir
türlü.
Sonunda, Muammer Aksoy kendi dava dos-
yasında bulduğu birçok gizli belgeyi ulaştırdı ba-
na.
Hâkimlere kanaat ve savcılara belge oluştur-
ması amacıyla dosyaya konmuş olan, Nurettin
Ersin imzalı "çok gizli!" MİT belgesinde, "Av-
mpa'daki Türk komünistlerinin başı olarak Mu-
ammer Aksoy ve Ai Sirmen" gösteriliyordu.
Biz Almanya'daki bir gösteriye katıldığımız (ki
zaten gizlemiyordum ve gazetede de yazmıştım)
için ömür boyu fışlenmiştik, Muammer Aksoy ile
biriikte.
Sakın, olayı askeri dönemin özelliğine bağla-
mayın, gösteri 1967 yılındaydı ve henüz askeri
rejim falan yoktu.
Bugün de bir şey değişmedi.
Joschka Fischer oturup kalkıp Türk olmadığı-
na dua etsin!
ANAP: Engellemeyiz
Hükümet gensorudan
'korkmuyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - DYP'nın.
Enerji ve Tabıi Kaynak-
lar Bakanı Cumhur Er-
sûmer hakkında gensoru
önergesi verme karan-
nın ardından, hükümet
kanadı da taktık belirle-
meye başladı.
Hükümet içinde sık
sık ANAP ile karşı kar-
şıya gelen MHP kana-
dında, gensorunun "hü-
kümette sıkıntı yaratma-
yacağı'' görüşü dile geti-
rilirkenbazıDSPMimil-
letvekillerinin gensoru
oylamasına katılmaya-
rak dolaylı destek \ere-
ceklen ıfade ediliyor.
"Beyaz EnerjP ope-
rasyonu nedeniyle sıkın-
tılı günler yaşayan
AN APlılarıse ''Genso-
ru önergesi görüşülür,
bunu engellemeyiz. An-
cak. bakanın düşürül-
mesi söz konusu ola-
maz" görüşünü dile ge-
tirivorlar.
ÂNAP Grup Başkan-
\ekili Beyhan Aslan,
"Bİ7 konunun Meclis'te
konuşulmasından yana-
yız, engeüeyici bir tutum
içinde olmayız1
'* dedi.
Tutuklanan TEAŞ bürokratlarından, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'na suçlama
'Ersiîmer baskı yaptı'tLHANTAŞÇI
ANKARA - "Beyaz Enerji" operas-
yonu çerçevesinde gözaltma alman
enerji bürokratlan, Jandarma Genel
Komutanlığı'nca başlatılan soruş.tur-
ma kapsamındaki özelleştirme, şartna-
me ve ihale yolsuzluklannda Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Er-
sümer'in bilgisi olduğunu ve kendile-
rine işlemleri hızlandırmalan için bas-
kı yaptığım öne sürdüler. Görevden alı-
nan TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer
Sehi'ninjandarma ve DGM sorgusun-
da, yapılan tüm işlemlerden Bakan Er-
sümer'inhaberdar olduğunu söylediği
• 'Beyaz Enerji' operasyonunda tutuklanan TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi ve yönetim kurulu
üyesi Birsel Sönmez, bakanlıktaki yolsuzluklardan Bakan Ersümer'in sorumlu olduğunu savundular.
Özelleştirme Dairesi Başkanı Seçkin Ülgen'in gözaltına alınmasıyla operasyon özelleştirmeye de uzandı.
öğrenildi. ANAP'lı eski Devlet Baka-
nı Birsel Sönmez de, "Yolsuzhıklann
üzerine gittiğim için mağdur duruma
düştum" dedi.
Beyaz Enerji operasyonunda gözaU.
tına alınan ve tutuklanarak cezaevine
gönderilen TEAŞ Genel Müdürü Mu-
zaffer Selvi ile yönetim kurulu üyesi
Birsel Sönmez,jandarma ve DGM ifa-
delerinde bakanlıktaki "yolsuzJuk ve
usuküzlükkrden'" CumhurErsümer'in
"sorumlu" olduğunu savundular.
ANAP Genel Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı MesutYümaz'ın ilk kurdu-
ğu hükümeün devlet bakanlanndan
Birsel Sönmez'in, kendisinin herhan-
gi bir suçu olmadığını söylediği öğre-
nildi. Sönmez, ifadesinde "Rüşvet al-
madım. Bakanhkta yobuzluklann ol-
duğunu anlayınca üzerine gittim ve
mağdur duruma düştüm" dedi.
Görevden alınan ve tutuklanan TE-
AŞ Genel Müdürü Selvi, çeşitli hata-
lar yapmış olabileceklerini, ihale şart-
namelerinde hatalar olabileceğini, "ka-
srtüdavranmadıklannr söyledi. Yap-
tıklan tüm işlemleri bakana da ilettik-
lerini belirten Selvi, "Ersümer'in, ki-
mi ihale ve özeUeştirmelerde özeOüde
baskısı vanh. Şimdi biz buradayız, an-
cak Ersümer'in yapılan tüm işİemler-
den haberi vardır. Zaten biz onun iste-
diğiyöndeçahşmalaryürûttük. Birşey
yapılmışsa Ersümer de bunu bffiyor"
diye konuştu.
Diğer sanıldarın da, "Eğer ortada
bir suç varsa tek sanık biz olamayız.
Çünkü yaproamra isteyenler ve benze-
ri işlemleri yapan başka kişiler de \ar-
dı" dedikleri öğrenildi.
Beyaz Enerji operasyonunda Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Özelleş-
tirme Daire Başkanı Seçkin Ülgen'in
gözaltına alınmasıyla soruşturma,
"özelleştirmeye'' de uzandı. Özelleştir-
me Daire Başkanı Ülgen, önceki gün
Jandarma Kaçakçılık ve Organize Suç-
larla Mücadele Dairesi ekipierince
evinden gözaltına alındı.
DYP operasyon için gensoru verecek, FP araştırma önergesi verdi
'Beyaz Enerji' Meclis gündeminde
• FP Genel
Başkan Yardımcısı
Mehmet Bekâroğlu,
Bakan Ersümer'in
soruşturmanın
sağlıklı
yürütülebilmesi
için istifa etmesi
veya görevden
alınması gerektiğini
söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-
"Beyaz Enerji" operasyonunu gen-
soru ve araştumaönergeleriyle Mec-
lis gündemine getiren muhalefetpar-
tileri, iktidan dosyalarla sıkıştırma-
ya çalışacak. FP Genel Başkan Yar-
duncısı Mehmet Bekâroğlu, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakaoı Cumhur
Ersümer'in soruşturmanın sağlıklı
yürütülebilmesi için istifa etmesi, bu
gerçekleşmiyorsa o zaman görevden
alınması gerektiğini söyledi. DYP
Grup Başkanvekili Nevzat Ercan;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Cumhur Ersümer hakkındaki gen-
soru önergesınin reddedilmesi duru-
munda Başbakan hakkında gensoru
vereceklerini bildirdi.
FP, "Beyaz Enerji" operasyonuy-
la ilgili olarak araştırma önergesi
verdi. Konya Milletvekili Teoman
RızaGünerive arkadaşlannca hazır-
lanan araşhrma önergesinde "Ener-
ji yönetiminin üzerineyolsuzluk, rüş-
vet ve usulsüzlük gibi ciddi ithamlar
mevcuttur. Enerji Bakanhğı'nda za-
manaşımınauğrâmışbirçok usulsüz-
lük ve yolsuzmğun olduğu, bu ope-
Mesut Yılmaz: Bazı kişiler birilerine yaranma çabası içinde
'Görevlerini unutanlar var'
IstonbulHaberServi-
si- Başbakan Yardımcı-
sı ve ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yümaz, ba-
zı kişilerin demokrasi-
ye karşı olan görevleri-
ni unutup birilerine ya-
ranma çabası içine gir-
diklerini belirterek
"ANAP'ın miUetten
başka yaranacak kim-
sesi yoktur" dedi. Yıl-
maz, demokrasiyi koru-
manın ve ona saygı gös-
termenin herkesin göre-
vi olduğunu söyledi.
Partisinin Istanbul il
merkezinde, kadın kol-
lan üyelerine yönelik
birkonuşmayapan Me-
sut Yılmaz, Beyaz
Enerji operasyonuyla
başlayan süreci değer-
lendirirken "Son bir
haftadayaşananoiaviar,
demokraside ne kadar
geri olduğumuzu orta-
ya koymuştur" diye ko-
nuştu. Demokrasiyi ko-
Vılmaz, partisinin tstanbul il merkezinde kadın koflan üyeterine yönelik
yapüğı konuşmada enerji krizi sürecini değerlendirdi ve demokrasiyi ko-
nımanın herkesin görevi olduğunu, herkesin çıkarma olduğunu söyledi
rumanın herkesin görevi, herke-
sin çıkanna olduğunu belirten
Yılmaz, "Demokrasiyi korumak
isteyenlerin, demokrasinin vazge-
çümez kurumlanna da saygı gös-
termesi gerekir. Bu basın için de,
siyesetçiler için de, vatandaşlar
için de, herkes için de geçerikfir"
dedi.
Son bir haftadaki tartışmalann.
bazı köşe yazarlannm demokra-
siye bakışındakı sakatlığı da orta-
ya koyduğunu öne süren Yılmaz,
ANÂP'm bu konuda üzerine dü-
şen görevi yerine getireceğini sa-
vundu. Türkiye'de siyasetin ge-
nel anlamda, asıl uğraşması gere-
ken konulardan uzaklaştığma
dikkat çekerek Türkiye'nin gele-
ceği için siyaset yapma anlayışı-
nın yeniden gündeme gelmesi ge-
rektiğini vurgulayan Yılmaz, ak-
si takdirde, geleceği planlamanın
başkalanna kalacağını söyledi.
Beyaz Enerji operasyonu ile il-
gili tartışmalan, "Çok temel bir
tarüşma, ama başka mecraJarda.
asıl tartışüması gereken zeminde
değiL Farkh yerlerde tarüşüryor.
Antkkmokratikyaklasımlaria la-
sırlaştHTİmaktadır" diye değer-
lendiren Yılmaz, eski Genelkur-
may Genel Sekreteri, emekli
Tümgeneral Erol Ozkasnak'ın,
"28 Şubat'ta generallere yaran-
mak için herkesi ihbar edenler,
şimdi aslan kesUdi'* sözlenyle il-
gili de şu değerlendirmeyi yaptı:
"Aslanlarla kaplanlaria Ugüi
değUim. Sadece, demokrasiyi ko-
rumanın herkesin görevi oMuğu-
nu vedemokrasiy esaygılı olduğu-
muz zaman demokrasinin ku-
rumlannı bunun d^fmda tutanıa-
yacağnmzı söylüywum.'"
Yıunaz, partisinin Türkiye'de-
ki herkesin düşünce, inanç ve te-
şebbüs özgürlüğünü savunduğu-
nu, her zaman savunmayı sürdü-
receğini söyledi. Daha temiz bir
Türkiye, daha düzeyli ve verinüi
bir siyaset için kadınlan partisi-
ne çağıran Yılmaz, ANAP'ın ola-
ğan kurultayında, kendisine ayn-
lan 20 kişüik kontenjanın yansı-
ru kadınlar için kuUanacağını ifa-
de etti. Yılmaz, kadınlann siya-
sette hak ettikleri yere gelmeleri
için ellennden geleni yapacakla-
nnı vurguladı.
rasyonla üzerine gidflen yolsuzluk ve
usulsüzlükterin aysbergin sadece gö-
riinen kısmıolduğu şeklindeciddiid-
dialar mevcuttur" görüşüne yer ve-
rildi. Önergede, operasyonun za-
manlaması ile oluş biçhninin soru
işaretleri yarattığına dikkat çekile-
rek "Ortada daha önce enerjiyle zik-
redilen birçok şaibeierle beraber bu
son operasyondaki yolsuzluklann
yetküi kişiler taranndan görühneme-
si vehaberdarolunmamasıinandın-
cı gelmemektedir. Düğmeye farkh
odaklar taranndan basıldığı şeklin-
deki iddialar da enerji yö-
netiminin zaafiyeti ve vur-
dumduymazhğını göster-
mektedir" denildi.
FP Genel Başkan Yar-
dımcısı Mehmet Bekâroğ-
lu, düzenlediğı basın top-
lantısında soruşturmanın
sağlıklı yürütülmesi için
Enerji Bakanı Ersümer'in
istifa etmesi gerektiğini,
bu olmuyorsa Başbakan
Bülent Ecevit'in zaman
geçirmeden "azfl" yoluna
başvurması gerektiğini
kaydetti. DYP'nin Ersü-
mer'le ilgili gensoru öner-
gesine de destek verecek-
lerini belirten Bekâroğlu,
ANAP lideri ve Başbakan
Yardımcısı Mesut Yü-
maz'ın bu süreçte izlediği
tavn da eleştirdi. Bekâroğ-
lu, "Biz srvil siyasetin ya-
nındayız ama yolsuzhık-
laria ilgili çahşmalan su-
landırmak ya da bunlan
örtmek için rejim tartış-
malan yaratmak doğru
değü" dedi. Yılmaz'ın 28
Şubat sürecınde izlediği
tutuma dikkat çeken Be-
kâroğlu, "Yümaz demok-
rasiye sahip çdayor değO.
Soruşturmanın önünü
kesmek için böyle bir tar-
bşma yaranyor. Asker-si-
yasetçî polemiğhünkimse-
ye faydası yok" diye ko-
nuştu.
DYP Grup Başkanveki-
li Ercan da dün düzenledi-
ğı basın toplantısmda,
"Zifiri karanhkta yürütü-
len bankave medyapazar-
hklarmdan enerji çirkefı-
ne yürüyen kirti bir yol
var" dedi. Istikrar gerek-
çesiyle Hazine'nin soyul-
duğunu savunan Ercan,
"Alternatifmüz yok dedi-
ler, demokrasiyi bir yerle-
re tesMmettiter" görüşünü
dile getirdi. Yüksek bü-
rokratlann Hazine'yi soy-
mak için kuyruğa gırdığı-
ni ileri sürdü. .<r
BOTAŞ yetkililerinin raporu
'MoviAkım
cıtılhcıle
gelebüir
9
ANKARA (CumhuriyetBürosu)- "BeyazEner-
ji" operasyonuyla gündeme gelen enerji yolsuz-
lukları kapsamında tartışılan Mavi Akım doğal-
gaz boru hattı projesiyle ilgili gerçekler de orta-
ya çıkmaya başladı. Maliyetinin çok üstünde bir
bedelle, ihale yapılmadan ANAP'a yakın şirket-
lere verildiği iddıalanyla gündemdeki yerini kay-
betmeyenMavi Akım'ın, ileride "atil" hale gele-
bileceği BOTAŞ yetkililerinin raporlarına da yan-
sıdı. Boru hattının Samsun-Ankara kısmını ger-
çekleştirmekle yükümlü Hazinedaroğlu ve öztaş
şirketlerinin 421 milyon dolardan 340 milyon do-
lara indirdiğiproje maliyetininBOTAŞ taranndan
200 milyon dolar olarak hesaplanması da dikkat
çekti.
Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında 15
Aralık 1997 günü imzalanan ve imzalandığı gün-
den buyanatepki çeken Mavi Akım doğalgaz bo-
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ru hattıyla ilgili soru
• BOTAŞ
tarafindan 200
milyonı dolar
tutacağı
öngörülen
Samsun-Ankara
boru hattı, 339
milyon dolara
ihale edildi.
BOTAŞ, anlaşma
uyannca 50
milyon dolar
avans ödemek
zorunda kaldı.
işaretleri henüz yanıtla-
namadı. Karadeniz al-
tmdan Samsun'a. ora-
dan da Ankara'ya ulaş-
ması beklenen doğalgaz
boru hattında bazı
önemli noktalar şöyle:
Genel Müdür Yar-
duncısı Uğur Başer baş-
kanlığında 4 kişüik BO-
TAŞ ekibi 5-6 Temmuz
günlcrinde, Rusya'da
temaslarda bulundu.
Ekibin gezininardından
hazırladığı raporda, bo-
ru hattının Karadeniz
geçişinde bir aksama-
nm Türkiye topraklann-
da inşa edilecek Samsun- Ankara hattında oldu-
ğu gibi Rus topraklannda inşa edilecek boru hat-
tı sistemini de aül hale getireceği değerlendirme-
si yapıldı.
200'den 339 nühon d<tora
BOTAŞ, boruhattının Türkiye bölûmünün yak-
laşık 200 milyon dolar tutacağînı öngördü. Ancak
önce Tümaş, sonra Hazinedaroğlu-öztaş konsor-
siyumu, proje maliyetinin yaklaşık 2 kat fazla ola-
cağını hesapladı. BOTAŞ Yönetim Kurulu'nun
bu maliyetin yüksek olduğuna yönelik itirazlan
üzerine Rusya Gazprom şirketininbelirlediği Ha-
zinedaroğlu-öztaş konsorsiyumu, 339 milyon 750
bin dolara üıdi. BOTAŞ, anlaşma uyannca sözleş-
me bedelinin yüzde 15'i olan 50 milyon 962 bin
500 dolan avans olarak ödemek zorunda kaldı.
Ahmtaahhüdü
Anlaşma uyannca BOTAŞ, 2001 yıhndan itiba-
ren her yıl belirlenen "asgari ahm taahhüdü" ora-
nnıda gazı teslim almak, almasa dahi bedelini an-
laşmada belirlenen oranda ödemekle yükümlü kı-
hndı. Eğer Türkiye, kendinden kaynaklanan ne-
denlerden dolayı 2001'de alması gereken 4 mil-
yar metreküplük doğalgazı alamazsa 153 milyon
dolar ödemek zorunda kalacak.
SlFIR NOKTASl /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Emekli Tümgeneral Erol Ozkas-
nak'ın 'mor general' sözcüğüne
gösterdiği tepkiyle büyüyen tartış-
ma, gazetecilik açısından önemli
dersler içeriyor. Ertuğrul Özkök,
gazetecilerin bilgi kaynaklannı açık-
lamaması üzerine geçmiş bir öme-
ğe değinmişti. Bu ömekte Erol öz-
kasnak bir haber nedeniyle Sedat
Ergin'i aramış ve açıklama yapan
komutanın hangi komutan olduğu-
nu sormuş ve "mavimi", "beyaz mı"
diye ısrar edince Sedat Ergin, esp-
rili bir dille "mor" cevabını vermişti.
Erol özkasnak bu yazı üzerine bir
açtklama yaptı ve şunları söyledi:
"Açıklamayı yapanı biliyordum, ara-
mama gerek yoktu. Zaten Ergin'in
bana bu cevabı verecek cüreti gös-
termesi de mümkün değildi. O dö-
nemde generallere yaranmak için
herkesi ihbar edenler, şimdi aslan
kesildi."
Sedat Ergin ise yer ve olay göste-
rerek Erol Ozkasnak'ın böyle birte-
Gazeteci - General Ilişkisi
lefonu ertiğini belirtti. Eğer Güven
Erkaya yaşasaydı, bu konu daha
doğru olarak ortaya çıkarılabilirdi.
Zaten bu olayda söylenenlerin doğ-
ru olup olmamasının ötesinde, gaze-
tecilik mesleğine ilişkin derin sorun-
larla yüz yüzeyiz.
Birinci sorun, Erol ozkasnak'ın
gazetecilere ilişkin iddialan: Özkas-
nak, o dönemde, "Bazı gazetecile-
rin generallere yaranmak için herke-
si ihbar ettiklerini" söylüyor. Bu çok
ağır bir iddia. Ancak bu iddianın de-
vamı da var. Diyor ki özkasnak, "O
dönemde Genelkurmaykarargâhıy-
la çalışabilmek için askeri kaynaklı
haber kmntılannı bile manşet yapa-
rak komutanlarayaranmaya çalışan,
karargâh bir şey söylemeden haber
kaynaMarını ihbar -eden kalemler,
bugün benim kaynak soruşturması
yaptığımı iddia eden kalemlerdir."
Ozkasnak'ın söyledikleri günü-
müz gerçeğini dile getiren olgular
içermiyor mu? örneğin Şemdin Sa-
kık'ın sahte ifadeleri nasıl servise
sokulmuştu? Bunu o zaman yayım-
layan gazetelerin yöneticilerine sor-
muş, bir cevap alamamıştım. Aynı
soruyu Erol Özkasnak'a da dolaylı
olarak yöneltmiştim. Şimdi emekli
olduğu için belki daha rahat anlata-
bilir.
"Andıç" belgesiyle ortaya çıktı ki
bir dönem Genelkurmay yetkilileri,
gazeteleri ve gazetecileri kullandı-
lar. Şimdi kullanmıyoıiar mı? Buna
hayır diyebilir miyiz? Sedat Ergin'in,
Güven Erkaya ile ilgili anlattıklan da
şaşırtıcı. Bir gazetenin üst düzey iki
sorumlusu bir komutanı evinde ziya-
ret ediyor, isim vermeden onun adı-
nademeçleryayımlıyorlar. Hatta, Er-
kaya'nın oğlunun düğününe gittikle-
rini ve onunla çok yakın dost olduk-
lannı dile getiriyortar.
Bu kadar içli dışlı olmak meslek
etiği açısından ne kadar doğru? Ga-
zetelerin üst düzey yöneticilerinin,
devletin üst düzey yöneticileriyle bu
kadar samimi olması, onlarla içli dış-
lı hale gelmeleri sakıncalı değil mi?
Bu ilişki daha sonra tarafsızlığın yi-
tirilmesine neden olmaz mı? Büyük
gazeteler birçok kez, bu ilişkilerin
sonucu Türkiye'nin geleceğini olum-
suz yönde etkileyen, yalan oldukla-
n sonradan ortaya çıkan haberier
yapmadılar mı? Kardak'tan andıça
kadar birçok önemli dönemeçte ga-
zeteler, haber yerine politik yönlen-
dirme aracı olarak kullanılmadılar
mı? Erol ozkasnak'ın tepki içinde
dile getirdtği olgulan herkes kendi
gerçekliği içinde yaşamadı mı?
12 Eylül gazeteciliğinin, bu mes-
leğin birçok temel ilkesini yerle bir
ettiğini, şimdi daha iyi anlıyoruz.
Başbakanların evinde kahvaltı et-
mek, yatak odafarına kabul edilmek,
bir gazetecilik başarısı sayılıyordu.
Birçok "önemli" gazeteci, önemle-
rini devlet büyükleriyle 'samimi-
yet 'lerinden elde etmişlerdi.
Gün oldu, devran döndü. Çevik
Bir de, Erol Özkasnak da emekli ol-
du. O günlerden söz etmek kolay-
laştı. Ancak, ilişkilerin biçimi değişti
mi? Hâlâ 'üst düzey yetkili' peşinde
koşan bir gazetecilik anlayışı ege-
men değil mi?
Erol Özkasnak'la, Sedat Ergin
arasındaki tartışmada hangisinin
gerçeği aktardığının ne kadar öne-
mi var? Önemli olan askerler, bürok-
ratlar ve siyasetçilerie gazetecilerin
ilişkilerinin içeriği, yöntemi. Burada
ciddi bir kayma yok mu?
Mesleğin temel ilkelerini enine bo-
yuna tartışmamız gereken bir dö-
nemden geçiyoruz.