23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 2000 SAU HABERLER DUNYADA BUGUN AIİ StRMElV Aypaıu Yok Içmeye Bu sefer karartıyım. Yok! Artık eskisi gibi ol- mayacağım. Daha iyimser bakacağım dünya- ya, daha büyük düşüneceğım, vizyon sahibi olacağım. "Gelişiyonjz, yoksulluk geride kaldı, yaşasın Bûyûk Türkiye!" diyeceğim. Münafıklann, dinozorlann sözlerine kulakas- mayacağım. lleri geri konuştuklannda, onlara Özal'ın ne büyük bir adam olduğunu, gelişmenin rakam- lanyla anlatacağım. 20 yıl evvel, daha Ozal gelip bize çağ atiat- madan önce, yalnızca yılda 8.5 milyar dolar it- halat yapabiliyordu yoksul Türkiye. 2000 yılının ilk altı ayında 2.2 milyar doJaryal- nız otomobil ithalatında verdik; böyle giderse, 20 yıl oncenin tüm ithalat potansiyelinin yansın- dan çoğunu, sadece otomobile verebiliyoaız şjmdi ise. Evet evet, artık böyte konuşmayı, büyük dü- şünmeyi, dünyaya büyük vizyonla bakmayı öğ- renebilmeliyim. Köşe dönme felsefesini benimseyip bu ker- van içinde bir yer edinebilmeliyim. "Gerçekten, 2000'in ilk 6 ayında yalnızca it- hal arabaya 2.2 milyar dolar verebilmek az ba- şan mı?" diyeceğim. ••• Amayapamıyorum, dinozoryanım mı depre- şiyor ne? Bu yılın ilk altı ayında yalnızca ithal ara- baya 2.2 milyar dolar para verdiğimizi okuyun- ca, şaşınyorum; Türkiye'nin bir yılda genç nü- fusunun eğitimine harcayabildiği parayı, hete bunun içinde, cari harcamalan dışanda bıra- kınca, yeni okul yapmak için elde kalan fonu dü- şününce, çıldıracak gibi oluyorum. Her şeyin üç yıllık istikrar paketinin başanst- na endekslendiği söylenirken, amagerçekte, is- tikrarın bedeli yalnızca emekçiye ödetilirken "Bu neperhiz, bu ne lahana turşusu?" diyorum. Sakın kimse öküz altında buzağı aramasın! Ne sefalet edebiyatını seviyorum, ne de "In- sanlar, kısacık ömûrlerinde, araba sahibi olma- sınlar, iyi şeyler kullanmasınlar" diyorum. Ama yine de şu 2.2 milyar dolara akıl erdire- miyorum. Vbksa, "Piyasa kötü, yaprak kıpırdamıyor, if- laslar birbirini izliyor, nice vahıklı şirketler, kü- çük miktariaryüzünden batıyor" diyenler yalan mı söylüyorlar? Peki, vatandaşın filesini her geçen gün daha zor doldurduğu, artık büyük satış mağazalan- nın da mahalle bakkalı usulü veresiyeye başla- dığı da mı yalan? Bütün bunlar yalansa ve işler tıkınndaysa ger- çekten, bu gördüğümüz insan manzaralan ne? • • • Gerçekten, engin iktisat görüşü olan uzman- lar belki açıklayabilirler. Ama ben Türkiye'nin bu ekonomik darboğazda, nasıl olup da, yalnız araba ithali içın 6 ayda 2.2 milyar dolar bulabıl- diğini anlamıyorum. Piyasa ekonomisinin erdemi dedikleri bu mu acaba? Ücret artışına sınırlama getirilen, gasp ile alın- mış zorunlu tasarrufunun zaten heba edilmiş olan gelirinden geri kalan nemanın ödenmesi bile istikrar duvanna çarpan bir ülkede, bu pa- ralar nereden bulunuyor? DeVlet sektörü güç durumda; kendi söyle- diklerine bakarsanız, özel sektör de güç du- rumda, memur güç durumda, emekçi güç du- rumda, turizmci güç durumda Peki, nereden geliyor bu para? Galiba Türkiye'de işi tıkınnda olan, güç duru- ma düşmeyen bir "haramzade sektörü" var. Onlann durumu keka. Biraz önce, bir yabancı gazeteci soruyordu, "Türkiye'nin durumu nasıl?" diye. - Fena değil, dedim. Sonra da ekledim: - Her ne kadar ayranımız yoksa da içmeye, tahtırevanla gideriz def-i hacet etmeye... Anlamadı; ben de üstelemedim. Meraklısı için not: Def-i hacet etmek: Kibar deyişiyle büyük aptesini yapmak. Tabii halk de- yişinde yerine başka sözcük kullanılıyor. Burdur cezaevi Tutuklulâr arasmda çifte standart SERGÜLCANIGÜR BURDUR - Geçen hafta sanıklann mahke- meye ifade vermek iste- memeleri üzerine olay- lann çıktığı ve düzenle- nen operasyon sonra- sında siyasi tutuklu ve hûkûmlülerin işkence yapıldığını, cinsel taci- ze uğradıldaruıı bildir- dıği Burdur Ceza- evi'nde, Genel Maden- Iş Sendikası Genel Baş- kanı Şemsi Denizer'in katılı Ceogiz Bahk lüks içinde yaşıyor. Siyasi tutuklulâr hüc- relerde zor koşullarda ~tehrken Denizer'i 40 milyon borcu için öldûr- düğünü iddia eden Ba- lık'm 'oda'smda her tûrlü elektronik eşya bulunuyor. Burdur Cezaevi 'nde siyasi tutuklu ve hü- kûmlülere darp, işken- ce, küfiir ve cinsel taci- zin devam ettiğini belir- ten sanık yakınlannın tepkileri sürüyor. Siyasi tutuklulâr ön- ceki gün avukatlan ara- cılığıyla yaptıklan açık- lamada, operasyonun ardından Burdur Ceza- evi'nde kalan 17 siyasi tutuklunun hepsinin hasta ve yaralı olduğu- nu belirtmişlerdi. Ya- kınlan ve avukaüanyla görüştürûltneyen tutuk- lulâr, cezaevi yöneti- mince baskılann devam ettiğini ifade ederek in- sanca yaşamak istedik- lerini söylemişlerdi. Burdur Cezaevi'ndeki eylemlere katılan 41 tu- tuklu ve hükümlü de ya- ralı olduklan halde baş- ka cezaevlerine nakle- dümişlerdi. Burdur Cezaevi'nde yatan Şemsi Denizer'in katili Cengiz Balık son derece rahat koşullarda yaşıyor. Siyasi tutuklu- lâr, yerin 2 metre altın- da içinden kanalizasyon geçen 'hûcre'lerde ka- lııken Balık'ın 'oda'sın- da buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon, şofben, müzik seti, cep telefonu bulunuyor. Iddianamede 156 cinayetten sorumlu tutulan 15 sanıktan 13'ü hakkında ölüm cezası istendi HizbııllalıdavasıbaşladıDtYARRAKIR (Cumhuriyet Büro- su) - Hizbullah operasyonlan kapsa- mında yurdun çeşitli bölgelerinde ya- kalanao ve 283 silahlı eylemde 156 ci- nayetten sorumlu tutulan örgütün üst düzey yöneticilerinın de aralannda bu- lunduğu 1S sanıkla ilgüı Hizbullah ana davasına başlandı. 13 sanık hakkında ölüm cezasının istendiği davada terö- ristler EdipGümüş ve Cemal Tutar iti- rafçı olmadıklanm söyledıler. Kamu- Sen Genel Başkanı Resul Akay, şeriat- çı örgüt tarafindan öldürülen 23 kamu görevlisi adma müdahil olmak için mahkemeye dilekçe verdi. Hizbullah'ın üst düzeyyöneticilerin- den Edip Gümüş ile askeri kanat so- rumlusu Cemal Tutar'ın da aralannda • Hizbullah'ın üst düzey yöneticilerinden Edip Gümüş ile askeri kanat sorumlusu Cemal Tutar'ın da aralannda bulunduğu 15 sanıklı Hizbullah ana davası dün geniş güvenlik önlemleri arasında Diyarbakır DGM'de başladı. Teröristler Edip Gümüş ve Cemal Tutar itirafçı olmadıklannı söylediler. bulunduğu 15 sanıklı Hizbullah ana da- vası dün geniş güvenlik önlemleri ara- sında Diyarbalar DGM'de başladı. Ba- sın mensuplan duruşmanın başladığı saate kadar bina bahçesinde bekletilir- ken, duruşmaya alınmayan sanık ya- kınlan ıse DGM'den de uzaklaştınldı- lar. Davanın ilk oturumuna, haklannda idam istenen Edip Gümüş, Cemal Tu- tar, FuatBaka,MehmetFeysdBozkuş, Abdulkerim Kaya, Fahrettin Özdemir, Yunus Avo, Sinan Vakırt ile haklannda 15 yıla kadarhapıs cezası istenen Meh- met Nuri Karabuhıt ve Abdulkuddüs Yersiz katıldı. Bingöl Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve haklannda ölüm cezası istenen Mab- mut Demir, Kemal Gülşen. MefametVa- roL Mustafa İpek ve Mehmet Ezme ise herhangi bir gerekçe bildirmeden otu- ruma katılmadılar. Oturumda sanıkla- nn kimlik tespıtlennın yapılmasının ar- dından iddıaname okundu. Iddianame- de, sanıklar 283 silahlı eylemde 156 ci- nayetten sorumlu tutulurken 13 sanık hakkında idam, diğer iki sanık hakkın- da ise örgüt üyeliğinden 15 yıla kadar hapıs cezası istendi. Iddianamede, ida- mı istenen Sinan Yakut'un DEP millet- vekili Mehmet Sincar'ın öldüıülmesi eyleminin sorumlusu olduğu vurgulan- dı. Hizbullah'a dış destek veren ülke- lerin de ele alındığı ıddianamede, Iran'ın rejim ihraç etmeye çalışnğı ül- kelerarasındaTürkiye'nin de bulundu- ğu vurgulandı. Daha sonra sanıklann sorgusuna ge- çildi. Ancak tüm sanıklar, ıddıaname- nin kendilerine geç ulaştığını öne süre- rek hazırlamalan için süre istediler. Gû- müş, "Benvaklaşık5aybovuncaiK2a- rettegözatonda kajdım. GözaJöndakal- manınverdjğisıkmtıvepsikolojiden do- layı savunmamı hanrtâyamadım. An- cak 15 gün önce nezarethaneden ceza- evine götürüldüğümün kayrtlara geç- mesini istivünım" dedi. Mahkeme Baş- kanı Ismail Kara, Gümüş'ün bu sözle- ri üzenne "Cezaevinde işkence ve bas- kı mı gördün" dıye sordu. Gümüş ise u Psikotojiksıkmnçektinı,onedenlesa- vıınmamı hamiamaıhm 7 ' AeA\ Gümüş itirafçı ohnadıgını da vurguladı. Örgüt üyesi olduğu savıyla hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istenen Ab- dullcuddüs Yersiz, pişmanhk yasasm- dan yararlanmak istediğiıü söyledi. 'UFO gibi bir adamım' diyen Ağca, Vatikan'ın insanlık düşmanı olduğunu savundu Ağca, Vatikan'a savaş açtı• Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanması süren Mehmet Ali Ağca, hakkındaki iddialan 'masal' olarak nitelendirdi. Ağca, "însanlığın ve Tann'nın düşmanı Vatikan'da yaşayacağıma kendi isteğimle buraya geldim. Vatikan'a kültür savaşı ilan ettim" diye konuştu. BERIANAĞANOĞLU Kendisini "UFO gibi bir adam" olarak nitelendiren ül- kücü terörist MefametAli Ağca, "Vatikan lmparatorluğu'nu perişan edeceğhn. Vatikan'a kültür savaşı açürn" dedi. Ağ- ca hakkındaki gasp dosyalan Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahke- mesi'nde birleştinidi. Italya'dan Türkiye'ye iade edilen ülkücü terörist Mefamet An' Ağca'mn yargılanmasına dün devam edildi. Ağca, tutuk- lu bulunduğu Kartal Ceza- evi'nden geniş güvenlik ön- lemleri altında Kadıköy Adli- yesi'ne getirilirken avukaü Şevket Can Özbay ve kardeşi Adnan Ağca da Kadıköy Adli- yesi'ne geldiler. Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya gazetecilerin gö- rüntü almasından sonra başlan- dı. Oturumun başında söz alan Mehmet Ali Ağca, "savunma- a" olduğunu söylediği kâğıtla- n gazetecüere vermek istedi. Ağca, Türkiye'ye gektiğinden beri avukaü 0e görüşemediğini söyledi (FotoğrafıKAAN SAÖANAK) Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Nusret tnce, kendisini "Bu basmtoplanüsıdeğfl. Mah- kemede böyle şey oimaz" diye uyardı. Mahkeme Başkam'na Türkiye'ye geldığinden beri avukatıyla görüşemediğini be- lirten Ağca, avukatıyla görüş- mek istediğini söyledi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Ağ- ca'ya avukatıyla cezaevinde görüşebileceğini belirtti. Mahkeme Başkam, oturum- da Ağca'yı temsil eden Şevket Can Özbay'a da, "vekfl" olarak değil "mndafi" olarak bulun- duğunu anımsattı. Mahkeme- ye gelen yazıları okuyacağmı belirten mahkeme başkanı, Ağca'ya otunnasım söyledi. Ancak Ağca ayakta durmak is- tediğini belirtti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Ince, "Sen canın istediği gibi hareket ede- mezsin, oturmaüsm" dıyerek Ağca'yı azarladı. Mahkeme başkam daha son- ra, Kadıköy 1. Ağır Ceza Mah- kemesi'nde görülen Ağca'yla ilgili gasp dosyasımn mahke- meye ulaştığmı bildirdi. Dos- yamn incelendiğıni belirten In- ce, yargılama aşamalanm da tutanaklara geçırdi. Ağca ge- çen oturumda olduğu gibi iddi- alan "masal" olarak nitelendi- rerek şöyle devam etti: "Dûnyada hiçbir güç beni zoriagetiremezdL Ben aptalnn- yım. Bunlar masaL Tann'mn düşmanı Vatikan, insanhğnı ve Tann'mn düşmanı Vatikan'da yaşayacağıma kendi isteğimle buraya geldim. Hepsi hikâye. Ben Okmeydanı ve Samsun'da yargdaodun. Fotoğrafim tele- vizyonlarda yayunlandL Ağca UFOgibi bir adamanhyormu- sunuz? Gören görene, tanıyan tanryana. Almanya'da 3 cina- yetten yargılandım, ama ben Ahnanya'yı rüyamda bfle gör- medim. Avrupa'da hakkunda 40-50 ihbar var. Hepsinde Ağ- ca diyorlar. Hepsi yalan." Kfiltûr savaşı Ağca'nm sözlerini tamamla- masının ardından mahkeme heyeti, aralannda hukuki ve fi- ili bağ bulunuduğu gerekçesiy- le dosyalan n birleştirilmesıne karar verdi. Mahkeme heyeti, Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahke- mesi'ndeki dosyanın iddiana- me tarihinin daha eski olması nedeniyle dosyalan bu mahke- meye gönderdı. Otunımun ta- mamlanmasının ardmdan Ağ- ca, "fnsankğm en büyük düş- manı Vatikan tmparatorhı- ğu'nu ptşman edeceğim. Vati- kan'a kültür savaşı ilan ettim" diye konuştu. Ağca daha sonra soygun da- vasmdan yargılanmak üzere Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahke- mesi'ne götürüldü. Kızıltop- rak'ta soyulan kuyumcu dükkâ- nının sahibi Hamza Fikri Yıldı- run'ın da müdahil olarak katıl- dığı duruşmada kimlik tespitı yapılan Ağca, "ûniversite öğ- rends" olduğunu söyledi. Mahkeme heyetinin daha ön- ce kuyumcu soygunuyla ilgili verdiği ifadeleri okumasmın ar- dından söz alan Ağca, suçlama- lan reddettı. Otunım tamklann dinlenilmesi için ertelendi. Hapishanede olan Sıvas katliamı davası sanığı Faruk Ceylan'ın eşi Gülten Ceylan ifade verdi Açık görüşte ^firsat buldukça 9 ilişki HATİCEBİÇER SIVAS - Sıvas E Tipı Kapalı Ceza- evi'nde "Sıvas katitamı davası'' sanıkla- nndan Faruk Ceylan'ın eşı ile cinsel iliş- kiye girdiği bölmenin 2 metre yüksekli- ğinde, 96 santimetre eninde ve 115 san- timetre uzunluğunda bir kabin olduğunu belirten bilirkışi, "ayaktaiüşkiyegirilebi- Br" raporu verdi. Sıvas olaylan sanıklanndan Faruk Ceylan, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın açık görüş iznınden yararlana- rak eşi Gülten le cinsel ilişkiye ginniş ve Mücahit adını verdiği bir oğlu olmuştu. Olayda ihmalı olan cezaevi yetkilileri hakkında dava açılmıştı. Açık görüşte cinsel ilişki olayıyla ilgi- li davadosyasında ıfadesi bulunan Gülten Ceylan, eşiyle üişkiye girdiğini doğrula- yarak açık göriiş sıralanndafirsatbulduk- ça biriikte olduklannı söyledi. Faruk Cey- lan ise ifadesinde kendini şövle savundu: "Ben idam mahkûmuyum. tki kardeşim decezaevinde.Soyumun devametmesikân eşimle ilişkiye girdim. Ancak bir açık gö- rüş smsmda birkaç kez biriikte oldum. Ayn ayn açık görüş sırasnda değfl." Sıvas 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın dünkü oturumunda, 13 Haziran'da cezaevinde yapılan keşif so- nucu bilirkişi tarafindan hazırlanan rapor okundu. Bilirkişi raporunda, cinsel iliş- kiye girilen bölümün, 14 adet kabinden oluşan tel ve cam ile bölünmüş diyafon sisteminin bulunduğu 2 metre yüksekli- ğinde 96 santim eninde ve 115 santim boyunda kabin olduğu, içeride sabit bir taburenin bulunduğu belirtildi. Raporda,"tlişkive ayaktagirilebuır.Gö- revhler de açık görüş yerlerini dolaşarak yaklaşık 17 dakikada denetleyebflir 9 ' ifa- desine de yer verildi. Mahkeme, "görevi kötüye knllanmak" suçundan yargılan- malanna başlamlan Cezaevi Müdürü Mehmet Yalçın. gardıyanlar Emin Kö- mük, Recep İnce ve tlyas Yddız'ın da ha- zır bulunduğu oturum sonunda halen ce- zaevinde bulunan başgardiyan Hayrettin Karahan'm tutukluluğunun devamına karar verdi. Mahkeme, aynca olay günü görevli bu- lunan cezaevi çalışanlanAhmet Turan Güneş,HüseyinToprak,KâzımIşık,Ab- met Korkmaz ve Gürsel Çakmak hak- kında da suç duyurusunda bulundu. Ağca 'Kardeşim Papa istifaet' İsfambalHaDerSer- via- Hakkındaki 3 ay- n gasp dosyası nede- niyle 45 yıldan 60 yıla dek ağır hapis cezası istemiyle yargılanan Mehmet Ali Ağca, Pk- p a l Jean Paul'ü istifa- ya çağırdı, Vatikan'ı "Kendi Papa'sına sa- ikastdüzeııleyenşcytan merkezP olarak nite- lendirdi. Ülkücü terörist Ag- ca, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi Baş- kanı Nusret fnce'nin uyansı üzerine gazete- cilere duruşma salo- nunda veremediği açıklamasım, avukatı Şevket Can Ozbay ara- cılığıyla ulaştırdı. "fendi Papa^tna sn- SatttdüzenJeyen,şeyta- nm merkezi Vatikan kapaûlsın'* başhklı bir sayfalık açıklamada Ağca, Vatikan'ın tarih sahnesındcn çekilme- sini, "firavunsuz pira- mitter gibi müzeye dö- nâşmesiai'' istedi. Ağ- ca açıkJanıasında a Ey »evgüi kardeşim Papa: ktifa eU hemen istinı et ve Polonya'ya dön . Seniyi bir insansm Pa- pa. Sen şeytanın mer- kezi Vatikan, tarihin çöplüp Vatikan nrw- snde oturamazsm, he- men istifa et ve papahk yasakiansın" dedi. Va- tikan'ın BM'den ihraç edilmesini isteyen ve "onursabjbi" devletle- ri Vatikan"la olan dip- lomatik ılışkıleriru kes- meye çağıran Ağ- ca,açıklamasında ' r Vs- tikan Fatüna'nm baa ariarmı değ^tirdP de- di. HermiUetten "«mır- ta" insanlann kendisi- ni izlemesıni isteyende Ağca, Vatikan'a karşı kültür mücadelesi baş- lattığım, "Lutber" ve "CalvHi''in yapama- dıklanm yapacağını ve "KatoKkkriVatikan'm safate,manevi,kkoiojik zincirlerinden kurtara- cağmı" da ileri sürdü. SjFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Mehmet Ali Aybar'ın, Aziz Ne- sin'in ve Rıfat llgaz'ın ölüm yıldö- nümleriydi. Onlar, bizim kuşağın ta- nımaktan, biriikte mücadele etmek- ten onur duyduğu isimlerdi. Aybar"la Nesin'in zorunlu bir cezaevi buluş- masında çekilmiş birfotoğraflan var- dır. Aybar ince uzun boyu, Aziz Ne- sin ise onun yanında kısa kalan gö- rünüşüyle çok sevimli bir ikili olarak obiektiflere gülümsüyoriardı. — Uçünündeyaşamtan mücadeteve ak/rrtı içinde geçti. Saldınlara uğra- dılar, hapishanelere atıldılar. Bütün baskılara karşın hep direnen ve iire- ten birçizgi izlediler. Aybar, birhukuk adamı ve bir akademisyen olarak başladığı yaşamına, önüne çıkanlan engeller nedeniyle daha çok bir po- litikacı olarak devam etti. Aziz Nesin, bir mizah deviydi. öm- rü boyunca hem dövüştü, hem yaz- dı. Bu topragın insanlannı anlatan en güzel mizah öykülerini o kaleme al- dı. Yazdıklanyla geçimini sağlayarak Aybar, Nesin ve Ilgaz önemli bir örnek oluşturdu. Rıfat Ilgaz da üreten ve direnen bir yazanmızdı. "Hababam Sınıfı" gibi mizah şaheseri yarattı. Şiirler, düzya- zılar, öyküler, romanlaryazdı. Zaman onlan aramızdan alıp götürdü. Sev- gileriyle, kavgalanyla, inançlarvedi- renişleriyle bize epeyce miras bıraka- rak gittiler. Aziz Ağabey bir de vakrf miras bıraktı. Yazarak kazandıklannı, dişinden tırnağından arttırarak, ta- sarruf ederek bir vakfa dönüştür- müştü. Ona "cimri" diyenlere inat, bütün vannı yoğunu gençlerin eğitimine vakfetmişti. Bu vakfın yaşatılması, o- nun yokluğunda onun ideallerinin sürdürülmesi, bizlerin boynunun borcu. Aziz Ağabey'in oğlu Ali Ne- sin, vakfın maddi sıkmtı içinde oldu- ğunu uzun zamandır dile getiriyor. Aziz Nesin'in ideallerinin sürdürül- mesi o kadar zor mu? Bu vakfı yaşa- tamazmıyız? Mehmet Ali Aybar, birörgüt ve dü- şünce adamıydı. Sovyetler'deki çö- küntüyü ilk fark eden sosyalistlerden birisiydi. Proletarya diktatörlüğünün bir azınlık diktatöriüğüne dönüştü- ğünü söylediğinde ona birçogumuz kızmıştık. Çekoslovakya, Sovyetler tarafindan işgal edildiğinde ilk tepki verenlerden birisi yine Aybar'dı. Bu konulardaki kıymetini geç fark ettik. Aybar, bizim kuşak için ilk ortaya çıktığından efsane bir isimdi. Sonra TİP içindeki kavga ve çekişme nede- niyle ona birçogumuz haksız saldın- larda bulunduk. Bu kavgalann daet- kisiyle TİP bölündü, parlamento dı- şında kaldı. Sosyalistler bölük pör- çük güçler halinde etkilerini yitirdiler. Aybarbütün bu sıkıntılara rağmen, zorzamanlarda Aziz Nesin veSadun Aren'le biriikte sosyalistleri yeniden DİrieştireDilmek için, geçmişi unutup yeniden kollan sıvadı. Sosyalist Bir- lik Partisi'nin kuruluş çalışmalanna destek oldu. O hep bir örgüt adamı, aydın olarak yaşadı ve öyte öldü. Rıfat Ilgaz, Ctdeli bir öğretmend). Bize eserlerini miras bıraktı. Onun hüzün ve kahır dolu gülümseyişi geçmiş dönemi hatırlatır. llgaz'ın mi- rasını oğlu Aydın Ilgaz, Çınar Yayın- lan yoluyla sürdürmeye çalışıyor. Aybar, aristokrat bir aileden geli- yordu, Aziz Nesin ise halk çocuğuy- du. Sosyalistlerin birliği için yaptığı- mız birtoplantı sırasında Aziz Nesin, Mehmet Ali Aybar'a hoş bir sataş- mada bulunmuştu ve şunlan söyle- mişti: "Kardeşim, bizim yabancı di- limiz yok. (Aybar 1 ! işaret ederek) Bu burjuva çocuklanda bize çevirip an- latmadılar ki, sosyalizmin tûrlü türiü sorunlan varmış. Bizbirçokşeyi, her türiü gelişme olup bittikten sonra an- layabildik." Aziz Nesin'in bu sözleri- ne Aybar, sevimli bir gülümsemeyle karşılık vermişti. • • • Aziz Nesin, Mehmet Ali Aybar ve Rıfat Ilgaz zorzamanlarda başvurdu- ğumuz, ihtiyacımız olan insanlardı. Bir suredtr yaşamtmtzı onlar olma- dan süreJürüyoruz. Hücre tipi ceza- evi sorunu çıktığından bu yana dü- şünüyorum, onlar hayatta olsa he- men onlara başvururduk. Destekle- rini isterdik ve mutlaka bir etkileri de olurdu. Onlar artık yok. Mazlumun dostu, zulmün düşmanı olan bu insanlar yok. Onlann eşitlik, özgüriük ideali, sosyalizm ideali ise yaşıyor. Zor za- manlarda yetişen ve bir ömür boyu ayakta kalan bu örnek insanlan hâlâ anyoruz. Onlan sevgi ve özlemleanı-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear