23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 TEMMUZ2000CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Azmlıkmışı Kimi dernek ve vakıflann, AB Komisyonu Türkiye Masası uz- manlanndan Patrick Simmonet ile yaptığı görüşmelerden çıkarılan sonuçlar hayret vericiydi: "Aleviler azınlıktır." Hoppala, bir yaşımıza daha gir- dik... Alevi kesimde saygın bir konu- mu bulunan eski Turizm Bakanı Şahin Ulusoy'u aradık, sorduk: "Sayın Ulusoy, Aleviler azınlık mıdır?" "Türkjye'de 20 milyon ctvannda- ki Alevi yurttaşımızı azınlık olarak algılamak olası mıdır?" diye girdi söze. Ulusoy'a göre Kurtuluş Sa- vaşı'nda başrol oynayan, Cumhu- riyet'in değerlerinin korunması için çaba gösteren bu insanları azın- lık statüsüne koymak çok yanlış: "Aleviler, Türkiye Cumhuriye- ü'ninasliyurttaslandır. Hem, konu- ya Alevileri azınlık olarak nitelen- direnlerin mantığı ile yaklaşırsak şöyle bir tablo ile karşılaşınz: Tür- kiye'deki bütün inanç gnıpiannı, tarikatlan ayn aynete alırsanız, Ale- viler çoğunluk bile olurlar." Ulusoy'un üzerinde dikkatte dur- duğu nokta başka. Laiklik ilkesi- nin yeterince uygulanmaması so- nucu Alevilerin "inançsal haksızlı- ğa" uğradıktannı savunuyor: "Diyanet Işleri Başkanlığı gibi bir kurvm olduğu sürece, laıkliğin uy- gulanması mümkün değil. Alevile- rin de verdiği vergilerie müftülere, imamlara, Diyanet'in lOObiniaş- kın personeline maaş ödeniyor. Bu durum, laikliğe aykın. İnanç, vicda- ni bir sorumluluktur. Cemaatler, inançsal konuda kendiyapılanma- lannı kendileri kurmalılar. Devlet ise bu cemaatlerin irticaya yönel- memesi için denetleyici rol üst- lenmeli. 0 zaman herkes rahat eder." ISIK KANSl tansuicumbufTyetcom.fr. Ajay'ı tanıyon mu abey?CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Sehri'ye mektup gönderiyorlarmış: "Cevdet Bey, Avrvpa Insan Haklan Mahkemesi'ne nasıl başvurulacağına ilişkin bilgi verir misiniz?" Selvi, duyarlı insan. Mektubu yazanın derdiyle ilgilenmek için kendisine ulaşıyormuş: . - . - Sonınunuz neydi? - Bizim tariada sınır anlaşmazJığı var. Bir türlü halledemedik. Son çare, Avrupa'daki mahkemeye başvuracağız... Cevdet Selvi'ye, telefon geliyormuş: "Sevgili Başkan, IMF Türkiye Masası Şefi Cario Cottarefli'n/'n telefon numarasını rica etsem..." Selvi, yardımcı olmak istiyormuş: - Hayrola, ne yapacaksın Cottarelli'yi? - Bizim geri ödeyemediğimiz banka kredisi için randevu alacaktım... Selvi, Anadolu'da dolaşırken biri kolundan tutup soruyormuş: "Cevdet Ağabey, Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber ile tanışıyor musun?" Selvi, bu kez hazııiıklı ama, yine de öykünün sonunu öğrenmek istiyormuş: "Ne o, bir sorunun mu var?" Karşısındakinin gözleri ışıldıyoımuş: "He ya, söylentiye bakılırsa bizim işletmeyi Dünya Bankası istediği için özelleştirmişler. Işimize son verdiler, durum perişan. Biryol onu diyecektim adamcağıza." Bir değil, iki değil. Hemen hemen her gün böyle... Cevdet Selvi, yüzünü acıyla buruşturuyor "Toplumda çözülme var. Ûlkesine, yöneticilerine, devletine güvenemiyor, uman başka yerierde anyor." Dünya Bankası yetkililerini çiftçinin arasına sokup alkışlatanlara, yurdun bir bölgesinde yabancı bir ülkenin irtibat bürosu açmasına göz yumanlara, IMF'nin her önerisine "Başım gözüm üstüne" diyentere duyurulur... . Ankara'nın yaz akşamında uzun bir gölgeydi, geçmişteki acıları biriktirip süzen... Oost sofrasında yürege ve akla ilişiveren bilgeydi, hiç de uzak olmayan anılara bir solukta uzanan: "Ben bir savunmanım. Güzel insanlan savundum. Halkını seven, onlann 'Bir orman gibi kardeşçesine' yaşaması için gencecik yaşamlannı veren insanlan. Dar günlerin dostu özgürtüklerini, yaşanmamış yemyeşil yıllannı ortaya koyan insanlan. Hakça toplumsal bir düzene giden yoia ışık saçan insanlan savundum. Onlar bir çiçek gibi an, taze ve renkliydiler. Insan olmaktı suçlan. İnsanlan sevmekti. Baskısız, sömürüsüz, özgür bir dünya istemekti. Her biri birer dünyaydı. Idealleri için öldüler, idam edildiler, hapis yattılar. Ben bu güzel insanlan savunarak, onlarla beraber insan sevgisini, banş dolu, özgür ve mutlu birdûnyayı savundum. Bu güzel insanlan seviyorum. Biryaşam bu sevgiyle geçti. Çok mu, kendilerini tüm insanlığa adayanlara bir yaşam vermek!" Eğitimciler, öğretmen örgütçüleri, savunmanlar, insan haklan savunuculan, geçen hafta Eğit-Der'in Halit Çelenk'in onuruna verdiği yemekteydiler. Halit Çelenk ile "hukuku" vardı hepsinin. Plaket verdiler Çelenk'e ve üstüne şöyle yazdılan "öğretmen örgûtierinin değişmez avukatı, dar günlerin dostu, eşsiz hukukçu Halit Çelenk'e... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU Bizi Büyütenler Mürarözkul Mahmut Hoca! öğretmenlerin en güzeli. Rıfat llgaz'ın ölümsüz eseri 'Hababam Sınıfı'nm sine- maya aktarılmasındaki yasal ve etik sorunlar beni hep rahatsc et- miştir, ama bu, beyazperdedeki Mahmut Hoca'ya duyduğum bü- yük hayranlığı hiç etkilemedi. Mahmut Hoca mı Münir öz- kul'dur, yoksa Münir özkul mu Mahmut Hoca'dır, bende kanş- mıştır. Sert görüntüsünün altın- da yufka gibi bir kalbi vardır onun ve 'yaramaz, tembel fakat temiz' öğrencilerine ne kadar ceza ver- se de, onlan hep korur. 'Burslu' okuyan yoksul öğrenciler için en büyük güvencedir. Sınıfın fırlamalan yeni bir tez- gâh yaptıklannda, 'sonucunda Mahmut Hoca üzülecekyine'ö\- ye tasalanıp, bu yüzden en ko- mik sahnelere bile doya doya gülemedim çocukluğumda. Has- talanıp yatağa duştuğünde artık gözyaşımıtutamadım. Neşeli an- larda hızlanıp hazin sahnelerde yavaşlayan Melih Kibar imzaiı Hababam Müziği gibi (ki, isabet- li bir saptamayla 'Mona Lisa'adt- nı vermiş bu müzığe Mustafa Sandal), ben de Mahmut Ho- ca'yı iz'erken hep duygu boşlu- ğuna düştüm; bir agladım, bir güldüm. Zaten Münir özkul bu- dur! Tiyatronun simgesi olan ağ- layan ve gûlen masklar kanştp tek bir ifade halinı almış, gelip üsta- dın simasınayerleşmiştir. 0, ko- medyenlerin en huzünlüsü, dra- matik aktörlerin en komiğidir. Onurunu her şeyin üstünde tutan, gönlü zengin 'küçük in- sanlarevreninin' sonsuza kadar kralıdr! Ne 'Sersem Kocanın Kur- nazKans/'ndaki ünlü tirad yoru- mu unutulabilir, ne 'Gülen Göz- ler", 'Neşeli Günler" gibi filmlerin- deki gönül adamı rolleri, ne de bir başka çalışması... Ama o, Mahmut Hoca'dır. O'nun gibi bir öğretmenim, bir müdür muavinim olmasını nasıl isterdim. Insanlar âleminde kısa bir tur! • Sabah gazetesinin '/s- tanbul' adh bir eki var. Logo- nun üzerinde "Nereden gel- diğinizi değil, nerede yaşadı- ğınızı düşünün, Istanbullu ohın" şeklinde 'emir tadın- da' bir slogan, altında ise "Başka Istanbul yok" şeklin- de 'kent klasiği' bir başka slo- gan bulunuyor. Bu 'Istanbul hastası' günlük ekin 28 Ha- ziran 2000 tarihli sayısında "Küçûk Elvan ölümden dön- dû" başlıklı bir haber yer al- mış. Alt spotta, "Karnesin- deki kınklaryüzünden intihar etmek isteyen Elvan, mucize eseri kurtuldu" yazıyor. "Mi- nk biröğrenci ölümden dön- müş, ne güzel" diye düşü- nüp haberi okuyorsunuz ve ilk paragrafta dumura ugru- yorsunuz: "Kendini dersleri- ne vermeyi, yûzlerce sayfalık kitaplan okumayı, okuduğu- nu anlamayt bir türlü başara- mamtştı. Çarpmalar, bölme- hryapmak, köşegenteri he- sapiamak ona göre değildi. Aeyapsa bir türlü kafası bas- myordu işte. O da istiyordu snıfın en çalışkanlanndan bi- r, olup 'akıllı kız' diye par- makla gösterilmeyi, ama ol- nuyordu işte." El insaf! llkel baskılar yüzünden kü- çicük yaşında canından vaz- çeçen, ne muttu ki hayatta feyân bir öğrenci için "birtür- k kafası basmıyordu" gibi tu- tef, aşağılayıcı saytlabilecek ör tanım kullanmak nasıl bir (îofesyonelliktir? Nereli olur- anız olun, ama birazdikkat- l biraz vicdanlı olun! • Akit gibi, dûrüst gazete- dtlği bırakın, insanlıktan na- sbini alamamış bir gazete çin ne söylense boş. Insan- inn 'gönûl bağlannı' ilgilen- siren din olgusunu tekeKne ima girişimindeki terbiyesiz- k, "Bize oy vermeyen pata- as dinindendir" söylemine e kadar benziyor. Fakat 'Akit afast' bir başka vaka. Tama- ıen provokasyon amaayla tynattlan bu kuklaiann ipleri ok başka ellerde gibi göaı- üyor. Bu odağın hangi hor- tumtariabestendiğintn, 'içsa- vaş tezgâhlayan kan ticaret- çilerinin' kımlertarafından pa- lazlandınldığının ortaya çıka- cağı umudunu kaybetmek is- temiyorum. • Hürriyet'in dünkü sayı- sında, Erkal Zenger'in lider- lerte ilişkilerini ve anılannı an- lattığı kitabtndan bazı bölüm- lere yer verilmiş. Zenger, Özal'ın odasındaki tablolar- dan birinde dinleme cihazı çıktığını ve birilerinin Özai'ı dinlediğini ıleri sürmüş. Özai'ı kimlerin dinlediğini merak et- tim. Aklıma 'CIA, MİT, Kontr- gerilta' gibi bazı tahminler gel- di, ama işin doğrusunu elbet- te bilemem. Fakat şunu bili- yorum ki Özal, siyasal haya- tı boyunca kimleri 'dinlediy- se', onlar da çaktırmadan özai'ı 'dinlemişleri' • Azerbaycan'ın Türkiye Büyükelçisi MehmetNevru- zoğlu AÛyev, Ermenistan sı- nır kapısının açılmasının Kars'a ve Türkiye'ye hiçbir yararı olmayacağını savun- muş ve "1 milyon aç Ermeni- nin Türkiye ye ne faydası ohjr?" derniş. Uluslararası iüş- kilerin ince ve karmaşık den- geleri bir yana, mitliyeti ve va- tanı ne olursa olsun, "1 mil- yon aç" bir tnsanlık sorunu- dur. AçlığınTürkü, Kürtü, Aze- risi, Ermenisi, dindan, dinsi- zi olmaz. Büyükelçinin de- meci talihsiz bir demeçtir. Düşmanlığın, silahın, terörün savaşın, sömürünün, açlığın ve yoksuiluğun otmadığ» bir dünyayı düşlemek, bu hedef uğruna çaba harcamaK 'insan' olmak yeter! • llginç, hoş bir haber: Ad- rian Nichoias adlı bir Ingiliz, Leonardo da Vinci'nin 1485 yılında yaptığı paraşüt tasa- nmtnı gerçekieştirmiş ve bu pi- ramit şeklindeki paraşütle 3030 metre yükseklikten at- lamtş. Keşke bizden de bir maceraperest çıksa, Hezar- fen Ahmet Çetebi'nin inanıl- maz başansını tekrarlasa. "Kolaysa senyap" derseniz. "Ben yüksekten korkanm" Belediyelerin buyulu degnegı Dara düşmüş belediye başkan- lan Ankara'daydı. TBMM'nin kapı- sına dayanıp haykırdılar: "Yerelyönetimlerreformu tasla- ğı bir an önce yasalaşsın." Yerel yönetimlerie ilgili yasalar- da değişiklik öngören "reform" sanki büyülü değnek. Dokundunuz mu, belediyeler güllük gülistanlık olacak... Belediyelerde örgütlü Genel-lş Sendikası, uzun süredir bu "re- form" taslağı üzerinde çalışıyor. Yakında konuya ilişkin kitapçık çı- karacak. Genel-lş'e göre durumlarından yakınan belediye başkanlannın tek çıkaryol olarak gördükleri taslağın kurgusunun dayandığı temel belli: 'Belediye hizmetlerinin özel sek- töre gördürülmesi, belediyelerin birerihale makamı haline getirilme- si... 'Taslak yasalaştı mı, çöpten su- ya, asfalttan park-bahçe yapımı- na dek tüm belediye hizmetleri fı- yatlandırılacak... Ne demek bu? Belediyeler, hemşerilerine hizmet vermek yerine hizmet satacaklar. Belediye başkanlannın seçmen- leri, "müşteri"ye dönüşecek... Dahası, tasan ile iç ve dış borç- lanmada belediyelere geniş ola- naklar tanınacak. Genel-lş'in yo- rumu şöyle: "Belediyeler, borçlanma olanak- lannın çeşitliliği nedeniyle altyapı yatınmlannda küresel piyasa güç- leriyle yüz yüze bırakılacak..." Bugün çalıştırdığı işçilerin SSK primlerini bile ödeyemeyen bele- diyeler, bir de dışandan borçlana- caklaryani. Bu borcu kim ödeye- cek? özelleştirilen hizmetleri sa- tın alacak olan belediye başkan- lannın hemşerileri tabii ki... HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net I1ARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com KEDÎ LEVO APTÜÜKA UER OEV/t? VE DUOUMA \ 'GÖ/eE FİKİR £f£ĞİŞTİ/t- ) TARlHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN DOKTOR AONAN ADIVAR '/N ÖLÜMÛ 8USÜM,ÜULÜ BİLİM VE Sty*S£T ADAMI AOtvAft ÖLMÜf7V. yÜZYIL BAÇLAerıyP/) TTP f SONBA K.ASDÜLHAMır YÖNBTfMİUİM I Temmuz ür. Adnam çT İLÂNINI izısreN GuuLeeoe eefti 7Ü. fSf7'P£,lM/LÜ yAZAR. UALlPE EOlP'LS PA Y£& ALMIÇT7. B<J SVS4L4& SAĞLfK VE İÇİfLS/eJ DA YAPMIŞT7. 1924 TB, HALK f Savafı yıl larmda -<f. GÖRÜŞ ,•*' EMİN GÜRSES Kuzey Irak Körfez Savaşı'ndan bu yana VVashington yöne-' timi Kuzey Irak'ta kendisine bağlı bir Kürt devleti kurmanın kâr-zarar hesaplarını yapıyor. 'Müslü- man Israil' rolü oynatılacak olan bu 'ABD Kürdiş_$». tanı', Hazar'dan Körfez'e, bölgeyi kontrol etmek içia ideal bir üs teşkil edecekti. Önce, Kuzey Irak'ta Tâ-" < labani ve Barzani taraftarlannın yaşadığı bölge- ler Irak'ın egemenlik alanından çıkanldı. 1992'd.e/ bölgede seçimler yaptınldı. Aynı yıl, Irak muhal^-] fetini bir çatı altında toplamak amacıyla Irak Ulü-'' sal Kongresi kuruldu. 1998'de VVashington'daTa-1 ' labani ve Barzani ile yapılan görüşmelerde vanlaA' anlaşmada ise Kuzey Irak'taki Kürtler için bir fe- derasyonun kurulması kararına varıldı. > Ankara buna karşı çıkınca bu liderier Ankara'yaj,,- Irak'ı bölmek niyetlerinin olmadığını açıklamakzp-, runda kalmışlardı. Bu planlann bölgede var olan den-.;t geleri bozacağı düşüncesi ABD yönetimini rahatfj sızediyor. Gerçekte Ankara veTahran'ın, gelişme^' ler karşısında Bağdat'la işbirliğine gitmeleri halinf-' de ABD'nin bölgeden tasfiyesi gündeme gelir. ABD^ı yönetimi böyle bir riski göze alamıyor. -J VVashington ve Londra'nın bölgesel planlann»: uygulamaya koyabilmeleri için Ankara'da ya Özal". gibi birine ya da Türkiye'nin elini kolunu bağlayait cak bir iç kanşıklığa ihtiyacı var. Özal gibi bir taraıfcvi tar bulmaları zor görünüyor. İç karışıklık için ise etr, .- nik ve dinsel her yol denendi. Bu başansızlıkların^, dan sorumlu tuttukları TSK'yi zayıflatma çabala-; rından bir sonuç alamadılar. Uluslararası sisterrvi den izole edilmiş bir Iran yaratmayı da başarama?-; dı VVashington ve Londra. VVashington hesaplanndan vazgeçmiş değil. Bu' hafta VVashington'a çağnlan Irak Kürdistan Yurt- severler Birliği (KYB) lideri Celal Talabani, Irak Kür- distan Demokratik Partisi (KDP) bölgesel yönetim sorumlusu Neçirvan Barzani ve Irak Ulusal Kong- resi (INC) lideri Ahmet Çelebi, Başkan Yardımcı- sı Al Gore ile görüştüler. Görüşmede, Irak'taki ge- lışmelen takıp etmek ve yönlendirmekten sorum- lu Frank Ricciardone de vardı. Görüşmelerde, ABD yönetiminin 1998'de vaat et- tiği 97 milyon dolarlık yardım ve yeni gelecek yar- dımlar gündeme getirildi. Muhalefet gruplannı Pen- tagon'un eğiteceği açıklandı. Bu gelişme, bölge- de yalnızca Bağdat'a karşı değil, Iran ve Türki- ye'nin ileride olası bir Kürt yapılanmasını Bağdat'la işbiriiği ile tasfiye etme girişimine karşı askeri ya- pılanmaya doğru gidiş olduğunu da göstermekte- dir. 'Foreign Affairs' dergisinin Ocak/Şubat 1999 ta- rihli sayısında yayımlanan harita, Irak'ta gelecek- te nasıl yeniden coğrafı bir yapılanmaya gidilece- ğinin ipuçlannı vermekteydi. Petrol kaynaklannın yoğun olarak bulunduğu Irak'ın kuzey ve güneyin- de iki ayn bölge oluşturulması ve bunların ABD'nin koruması altınaalınması hesaplanmaktadır. INC'den NabM Musavi, Londra'da Aralık 1998'de yaptığı açık- lamada, Londra ile 'Irak'taki kurtanlmış bölgeler konusunda Ingiliz hükümetinin de kabul ettiği de- taylı bir planlan olduğu'nu açıklamıştı. Yine Eylül 1998'de, Barzani 'Al-Hayat'a verdiği mülakatta, Ankara'ya bu işlere kanşmaması için uyarıda bu- lunuyordu. "Tûfkmenkartını AnkarakullanirsBba- şanlı olamaz. Kendilerinin ve bölgenın zaranna olur" diyordu Mesud Barzani. Kendi aralarında bir şeyler kotarmaya çalışıyor- lartarihten ders almadan. 1962 yılında baba Bar- zani, New YorkTimes'a verdiği birdemeçte, "Ame- rika bize askeriyardım versin, otonom birbölge ola- lım, sonra biz sizin Ortadoğu 'da sadık bir ortağınız oluruz" diyordu. O zaman ABD ve Iran Şahı'nın des- teği bunu gerçekleştirecek düzeyde olmadı. Baba Barzani 1975'te hayal kırıkhğına uğradı ve tarihten silindi. Barzani'nin 1967 sonrası birdönem, Isra- il'den de ayda 50 bin dolar yardım aldığı açıklan- mıştır. CIA, daha 1991 'de Kongre'den Irak'a karşı faaliyetler için Irak muhalefetine verilmek üzere 19 milyon dolar istemişti. Yıllardır yapılan hesaplar, sı- radan Kürtlere maddi ve manevi olarak pahalıya mal oldu. Gerektiğinde Talabani'nin Barzani ve Irak'a kar- şı Tahran'dan yana tavır alması, Barzani'nin ise Talabani ve iran'a karşı Bağdat'la yakınlaşmast ABD ve Ingiltere'nin işini zorlaştırmaktadır. Anka-, ra ve Tahran'ın bölgesel işbiriiği ise 'Müslüman Is- ra/7'in oluşumu önünde en büyük engellerden bP> rini oluşturabilir. Ankara'yı Bakû-Ceyhan konusurK da sıkıştıranlara karşı D'Amato yasasını delen Fran-' sa ömek verilerek Tahran'dan doğalgaz, lrak'ta"fv petrol alarak cevap verilebilir ancak. '2 E-mail: emingurses" yahoo.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 a :SOLDANSAGA: 1/ Hiçbir dev- letle uynıkluk 1 bağı olmayan 2 kişı. II Gümüş- balığınınküçü- 3 ğü... Adın du- 4 rum eklerinden biri. 3/ Ham 5 ipekten yapıl- g mış astarlık ku- maş... Ayın et- 7 kisiyle huyu- g nun değiştiğı sanılan kımse. 9 4/ Bir haber ajansının simgesi... Bir cetvel türü. 5/ Kemik- 1 lerin yuvarlak ucu... 2 Tavladaüçsayısı...Ma- 3 dencılıkle ilgili kuru- 4 luşumuzun kısa yazılı- g şı. 6/ Otel, tiyatro gıbı yerlerde gırışe yakın ° genışyer.. Üzümşıra- 7 sının tortulannı çöktür- 8 mek için kullanıldığın- 9 dan "pekmez toprağı" da denilen, kille kanşık kıreçlı toprak. II "O yer" an- lamında kullanılajLSÖzcük.. "Yokedınınsanıruflsaı. I I I I II I II E ıMın • E - - 1 2 3 4 5 6 7 8 9 I I R T K A N E R | S A R A Y T L A F | M A L A Z D | A L A M A N A İ M R 0 Z | K | M R A A N | E N I N •N A T M A C A T z •IL A M l S M A T L T Y E na kulluğımu/ B u — bızım" (Nâzım Hıkmet). 8/ K -^_ - Yılmabaşar": Seramık sanatçımız... Çeşit, cins, tûr. 9/ Ekim ayına eskiden verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Dokulanınceleyenbilimdalı. 2/Telefon sözü... Bir ınsanın ruhsal gücü. 3/ Kalın kabuklu bır portakal cın- sı... Bazen gecelen ufukta çakan panltı. 4/ Tıpta en gelişmiş görüntüleme yönteminın kısa yazılışı... Isyan- kâr... Bir gıda maddesı. 5/ AVTJÇ içi. 6/ Bacakları sıkı- ca saran bır tür pantolon... Ingiltere ile Fransa arasın- daki deniz. II Sait Faik'in bır öykü kitabı. 8/ Serbest meslek adamlannı ıçınde toplayan resmi birlik... Ro- ma'yı tekrar görebılmek için içine para atılması âdet olan ünlü çeşme. 9/ Eğlencelerde savrulan, renkli kâ- ğıttan yapılmış ınce ve uzun şent
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear