22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2OHA2İRAN2000SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@ cumhuriyetcom.tr 15 Philip Glass, kendi adını taşıyan topluluğu ile bugün veyarın AKM'de retrospektifbir konser sunuyor ' Sürekli değişerek yaratıyorum'AV ŞE KÖKSAL Radyo tamircisi ve aynı zamanda plak satıcısı olan baba, az satılan plak- lan eve getinp dinleyicilere neden ca- zip gelmediğiniçocuklannadinleterek anlamaya çalışıyordu. Daha sonra 'mi- nimalist' müziğin öncüsü diye anıla- cak olan Philip Glass ilk kez müzikle böyle tanıştı. Once keman, daha son- ra ise hayran olduğu piyanoyu çalma- yı öğrendi. 8 yaşına geldiğınde Beet- hoven'dan Şostakoviç e kadar bütün klasik bestecileri tanıyordu. Önce Chi- cago Üniversitesi'ne, ardındandaNew York'taki Jultiard Okulu'na girdi.Bu dönemde senal sistemi bırakmış Harry Patcto. Ives Moondog gibı bağımsız bestecilen kendıne örnek alarak bugün- kü 'Glass Müziği'nin ilk işaretlerini vermeye başladı. 28. Uhıslararası tstanbul Müzik Fes- tivaü'nin konuğu olarak îstanbul'a ge- len Philip Glass, uçaktan yeni inmiş ve yorgun olmasına karşın sorulanmızı he- yecanlı ve samimi bir sıcaklıkla ce- vapladt: - Bugûnkü mfirfgjnmn Paris serû- veninizrie biçimlendiğini söyleyebffir mi- yiz? PHİLİP GLASS - Kesinlikle doğru bir saptama. Pans benim müziğimin şe- killendiği yer. Mûzik eğitimimin biti- şini simgeliyor. Kendimi klasik mûzik eğitiminden sıyırdığım ve kendi kişi- liğimi, müziğimi yakaladığım yoculu- ğun başlangıcı. Aynca benim için çok önemli iki insanla tanıştım. Öğretme- nim Nadia Boulanger, benim geçmi- şimi ve eğitimimin son noktasını ve Ra- viShankarise geleceğimi simgeliyor. Kısacası geçmişim sona ererken ken- di içime doğru yolculuğum da Paris 'te başladı. Paris'te, Amerikalı bir tiyat- ro grubu Mabou Mines Tiyatro Top- luluğu ile 11 yıl çalışmam yaşamımı şekillendirdi. Iki çocuğumun annesı ile orada tanıştım. Sahnelediğim ope- ra ve mûzikli tiyatrolarda o grupla ya- şadığım deneyimin çok etkisi oldu. Aynca, o dönemde Ravi Shankar'ın fil- minde asistanlık yapüm. Bu yûzden si- en kendi müziğimi hiçbir tanım içine koymadan sürekli değişim içinde yaratmaya devam ediyorum. Belki beni ancak bir yerlerde kök salmış, belirli dönemlerde şunlan yapmış ama değişken, sürekli değişen ve hâlâ değişmekte olan biri olarak tanımlamak doğru. Çünkü müzik bir dinamizmdir.' [ ff^oğraf: NEZAHAT EKMEKÇt) nema ve tiyatro ile bağım orada kurul- du. Şu anda eriştiğim noktada tek ek- siğim o dönemlerde Paris'te gösteri yapmamış olmam. Ancak New York'a döndükten sonra kendi müzik grubu- mu kurdum. Eğer bunu da Paris'te yap- mış olsaydım sanınm kendimden da- ha memnun olurdum. 'Düşûnceterimi dc aktanyorum' - 1974'te tanuunladığmız 'Musk In Twdve Parts' ile bir kapıyı kapaüp yü- zünüzü tiyatroya döndüğünüzû betir- tiyorsunuz? Bu kadar kesin bir dönüş naal gerçekleşti? GLASS- '74'ten itıbaren artık tama- men farklı bir dûşûnce yapısı oluştur- maya, beni sıkan ve yoran tekrarlardan, sıkı kurallardan sıynlmaya başlamış- tım. Bu tûr başlangıçlar ve bitişler as- lında çok kesin değildir. Ama genel ola- rak '75'te opera ve dans tiyatrosuna doğru radikal bir dönüş yaptım. Ken- dim için, yaratıcıhğım için ortam ha- zırlamaya başladım. - Müziğe âşıksınız. Ama tiyatrodan da vazgeçmiyorsunuz. Nedir bu ikisi- ni bir araya getirme tutkunuzun ar- dında yatan? GLASS -Bunun benim içimde bir- çok cevabı var. Tiyatro sayesinde aş- kım olan müziğe anlam kazandınyo- rum. Çünkü istediğim bir konuyu se- çiyor ve onun üzerinde kendi düşün- celerimi yansıtabıliyorum. 'Koyaanis- qatsi'de olduğu gibı, Gandhi'yı anla- tirken ırkçılık, politik baskılar ve sos- yal problemler üzerine de bir şeyler ak- tarabiliyorum. Resitalde ise sadece duygulanm, hissettiklerim ortaya çı- kıyor. Oysa dünya ile, politika ile, in- sanlar ile ilgili fıkirlerimi de izleyen- lere aktarmak istiyorum. Bir konu seç- tiğimde zaten açıkça ne düşündüğümü ifade etmiş oluyorum. Diğer bir neden, tiyatroda işin içine tasanmcılar, ışık- çılar, koreograflar, yönetmenler girdi- ği için işbirlikçi ve ortak bir çalışma yapılıyor. Konser salonunda sadece müzik dünyan ile baş başa kalıyorsun. Tiyatroda ise benim yaptığım işe, her- kes yeni bir şeyler ekliyor. Ortaya şa- şırtıcı, benim beklediğimden farklı 'ye- ni' bir şey ortaya çıkıyor. Bu beklen- medik sonucu görmek beni çok heye- canlandınyor, motive ediyor ve ilham kaynağı veriyor. Bir üçüncüsü ise mü- zıkli tiyatroya, konsere gelenden dört- beş kat fazla insan gelmesi. Mesela Kafka üzerine yeni bir opera yapıyo- rum ve daha bitirmememe karşın New York, Seattle ve Chicago'da sahnele- neceği kesin. Müzikli bir tıyatroyu yıl- da sayısız kere sahneleyebiliyorsunuz, yeni bir senfoni yaptığımda ise en faz- la 10 gösteri oluyor. Bu kadar rakam- Ekspresi 2000 yolculajoı kıtaımı başkentij SEZERDURU BRÜKSEL- 15 Haziran sabahı Pa- ris'in Gare du Nord'una (Kuzey Istas- yonu) gelen Avrupa Edebiyat Ekspre- si 2000 yolculan 11 No'lu peronda sa- natçı PatBnıder'in yerde gerçekleştir- diği enstalasyonla karşılaştılar. 1954 doğumlu sanatçı kırmızı, beyaz ve ma- vi renklerde (ki Fransız bayrağırun renk- leri) 650 m2'yi kapsayan insan kafala- n resmetmişti yere ve admı da "Tapis Mouvanf koymuştu. lstasyonlardaki tren kalkış ve vanş levhalannda hep Train Literature 2000 belirtiliyor. Tren yalnızca yazarlara aynlmış olan özel bir tren oluyor. Aynı gün LJlle'e ulaşan yolculara burada "Kuzeyden gûneye göç edebiyatT, "Çağdaş edebiyat nedir" başlıklı tartışmalara katılmak düşüyor- du. Öğleyin belediye sarayında verilen büyök yemeğin en renkli yam, LJIk'e yerleşmiş olan Filistinli çocuklann ye- rel giysileri içinde söyledikleri Arap- ça şarkılar oldu. Şimdiye kadar geçti- ğimiz kentler içinde en büyük kent olan Paris ise son derece yoğun bir program- la yüklüydü. Dünya kenti Paris'te He- inrich Heine evinde çeviri work-shop'u, Moliere Tiyatrosu'ndaki Maison de la Poesie'de 23 şairin karıldığı "Hangj Av- rupa'dan sözedryoruz". "Dflkrin ve şa- irlerin AvrupasT. Genç izleyicilertiyat- rosunda 10 yazann katıldığı "İnsan Haklan ve Avrupa Bilinci", Polonya Enstitüsü'nde Juri Andruchovvytsch'in okuması, Marche de Poeae'de tüm ya- zarlann katıldığı okumalar, konser, Bib- liotheque National de "Hâlâ bir Avru- pa edebiyaü ütopyası var mı?" Centre George Pompidou'da "Avrupaentelek- tûeDeri Avusturya karşısında". Goethe Enstitüsü'nde "Suurian aşan bir ede- biyat gezhi" adlı toplantılar vardı. Bu yoğun program içinde oradanora- ya giderken Paris'i görmek mümkün ol- du. Tabii daha çok metro kullandığımız için yerin altında yaşayan kanncalara benzettim biraz kendimizi. Gene de ben Türkiyeli sanatçı Sarlds'in Panthe- on'da gerçekleştirdiği işi görebildim. Orada yatan Fransa'nın ünlü ölülerinin adlannı mavi neonlarla yazrmş. En üst- teki kuleye de kendi adını. Tepeden aşağıya bir sarkaç iniyor. Içeride Istan- bul'un kuşlannın, Ayasofya'nın sesle- ri duyuluyor. Gece tüm Pantheon'un camlan masmaviye dönüşüp nefes alıp veriyor. Asla kaçıramayacağım bir diğer ser- gi de Centre George Pompidou'daki Pi- casso heykelleri sergisiydi. Tüm yor- gunluğa rağmen bu sergiyi gezebil- mem yeniden güçlenmemi sağladı. Do- ğal olarak Çafe Sefeckt, Cafe FTore, Brasserie LJpp'e uğradım ve Komet'i görmeyi ihmal etmedim. Bugün Brüksel'e vanr varmaz Avru- pa Parlamentosu'nun yeni binasma gö- türüldük ve orada bir salonda Avrupa Komisyonu Kültür Dairesi Başkan Yar- dımcısı Bayan C. Mierop, aynca par- lamento üyeleri ve Belçikalı 2 yazar tarafindan karşılandık. Konuşmalar- dan sonra, yazarlara daha önce dağıh- lan kartpostallara yazdıklan "vedze- ler!" yazarlar tarafindan okundu. Bu- rada parlamenterlerin sıralanna yerleş- miş olan yazarlar, bizim 23 Nisan Ço- cuk Bayramı'nda Meclis sıralanna otu- ran çocuklan anımsattı bana. Kimisi "vecizesini" okurken tir tir titriyordu heyecandan, kimisi Kennedy'ye gön- derme yaparak "Ben bir Brüksenrfim" Eııka Vakfi 'nda Kültür Günleri Kâltür Servisi - Kültür, sanat, spor ve eğitim alanın- daki çalışmalannı yeni pro- jeieriyle sürdüren Enka vyifl.30 A^ustos'a dek sü- recek on ikincisi gerçekleş tirilen 'Kültür Programı 2000' ile izleyicilerle bu- luşuyor. Film, oyun ve konser içerikli tüm etkinlik- ler, Enka Vakft Sadi Gül- çelik SporTesisleri'nde sa- at 21.15 'te gerçekleşecek. Bugün MaatamKîper'in yönettiği tstanbul Beledi- yesi Şehir Tiyatrolan'mn sahneleyeceği 'Kadıo ile Memur', çarşamba 1Ü Tf- yttro Böiümü öğrencileri- nın sahneleyeceği Haldun Donnen'in yönettiği 'ftı- paz Kaçü', 26 Haziran'da genel yönetmenliğini Müş- fik Kenter'in yaptığı Ba- kırköy Belediye Hyatro- su'nun müzikli, dansiı ço- cuk oyunu 'Nerede Oyâa- yalım' ve 27 Haziran'da müziklerini Timur SeJ- çuk'un yaptığı, yönetmen- liğini Ortaan Aydın'm üst- lendiği 'RumuzGoncagûT adh oyunlar izlenebilecek. 29 Haziran'daîSevraveMe- tin Serezü'nın rol aldıgı 11- yatro tstanbol'un 'Syhia', 3 Temmuz'da Dormen Ti- yarrosu'nun Ray Co- oney'nin iki pcrdelik ko- medisi 'Yukanda Biri mi \ar?', 4 Temmuz'da Üker Özalp(bas), SerkanÖzy^ maz (piyano) ve Cengiz Baysal'dan (davul) oluşan CengEEBaysalTrio'nun caz konseri, 5 Temmuz'da MSÜ. DevletKonservatu- an öğrencilerinin Doç. Ze- _ ^ a Berkso> danışmanlı- ğında sahneledikleri 'Mi- das'ın Kubklan', 7 Tem- muz'da tlhanŞeşen'inyaz- dığı 'Her Şey Şahane' adlı oyunve 11 Temmuz'da AH Poyrazoğhı Tryatrosunun sahnelediği 'Gölgede Mu- habbet' adlı ûıterakrif gül- dûrü izleyicilerle buluşa- cak. 13 Temmuz'da Enka Sinfonietta Orkestras'nm klasik müzik konseri, 18 Temmuz'daGenco Erkal'ın Can Yûcel'in eserlerinden derlediği 'Can' adlı oyun yer alacak. 25 Temmuz'da Oyun AtöJyesi'nın Ferhan Şensoy'un yönettiği, Ha- luk Bflginer ve Zuhal O+- cay'ın başrollerini oynadı- ğı 'Dohı Dûşûn BoşKonuş' ve_22_ Teramuz tarıhinde Ankara Sanat Tiyatro- su'nun MoBe're ın'Yobaz' adh oyununun gösterimi gerçekleşecek. Enka Vak- fi'nın kültür etkinlikleri, 9 Ağustos'ta DormenTîyat- rosu'nun Ray Cooney im- zalı 'Hangisi Kansı' ve 23 Ağustos günü Istanbul Dev- let Tiyatrosu'nun 'GeJ Ev- leneUm Yürü Boşanahm' adlı oyunlar ile son bulacak. 31 Temmuz-31 Ağustos ta- rihleri arasında isepazarte- si ve perşembe günleri sa- at 21.15'te fiîm gösterim- leri gerçekleşecek. dıyordu, kimisi "Ermenistan Avru- pa'sız, Avrupa Ermenistan sızotamaz" diyordu, bu tip vecizeler hep eski Do- ğu Blok'u ülkeleri yazarlanndan geli- yordu. Batılı yazarlar ise Avrupa Bir- liği ile dalga geçi\ orlardı. En çok alkış alan vecize ise "Hamburgere daha çok et konsun" oldu. Bilindiği gibi Avrupa kültür başken- ri bu yıl Brüksel. lngiltere'den gelen Bob Palmer Brüksel 'de bir Bloomsday düzenlemiş. Bugün 16 Haziran oldu- ğuna göre biz de tam bu Bloomsday'e rasgeldik. James Joyce ünlü romanı Ulysses'te 16 Haziran günü sevdiği ka- dın Nora'ya "Bugün benierkek yapün" dedirtir kahramanı Leopold Bloom'a. Beb Pahner "BenLeopoM Btoom otsay^ dım" diye başladığı sözlerıni Brük- sel'in Avrupa kültürünün bir ürünü, her şeyin iç içe geçtiği bir kent olduğunu, her köşede bir ülke gördüğünü, yaratı- cılık gözlemlediğini, mimaride Art- Nouvea, Art-Deco ve post moderniz- min yan yana olduğunu, buranın Ku- zey Güney ve Doğu Batı arasında bu- lunduğunu, kınk düşlerin ve Avrupa'nın çeşitli kültürlerinin kenti olduğunu, edebiyat treninin dil zenginliği taşıdı- ğmı, kendisinin biz yazarlan kültürel özgürlüğün ve çeşitliliğin bahçeleri ola- rak gördüğünü söyleyerek şu sözleri ekledi konuşmasına: "Birbirimize se- vinç veretim. Hepiniz birer LeopoM Bk*- om'sunuz." sal konuşmam sizi düşündürebilir. Ama aslında sayılar gerçekten ne kadar in- sana ulaştığımın somut bir gösterge- si. Ben de, kendim ve sadece beni çev- releyen müzik dünyam için bir şeyler yapmak yerine insanlarla paylaşmayı istiyorum. Sayılar, izleyicileri ırklan- na, zenginliklerine ya da toplumsal sı- mflanna göre ayırmadan bana gerçek ilginin derecesini gösteriyor. Teknotojiyle dûırya müziği - Sizink birtiktecahşma yapan ögren- dnizGiovannı Sollıma İstanbul'a kon- ser vermeye geldiğinde sizin, minima- Kzmin '70'lerde sona erdiğini söyledi- ğinizden bahsetri. Buna karşdık hâlâ 'minimalist' olarak anıuyorsunuz? GLASS - Gerçekten '70'lermini- malizmin sonu demek. Ben Istanbul'da sunacağım konserde kendimi çok ge- niş bir biçımde sergilıyorum. Bazıla- n İirik, bazılan, re-addiktıf ve repetı- tif, bazılan romantik, bazılan ise hiç- bir dönemime ait olmayan parçalar ça- lacağım. Ama bunlann içinde minima- list öğeler aramak, bulmaya çalışmak bence anlam11 değil. Jean Cocteau'dan etkilenerekyapOğım 'LaBeDeetLaBe- te'yı binne dınlemeden önce gel mi- nimal opera izleyeceksin desen, so- nunda 'Minimalizm neredeydi' diye sorar. Bu yüzden bu tür aynmlar zor- lama. Ben kendi müziğimi hiçbir ta- nım içine koymadan sürekli değişim içinde yaratmaya devam ediyorum. Belki beni ancak bir yerlerde kök sal- mış, belirli dönemlerde şunlan yapmış ama değişken, sürekli değişen ve hâ- lâ değişmekte olan biri olarak tanım- lamak doğru. Çünkü müzik bir dina- mizmdir. Yeni teknolojiler, yeni çalış- ma stilleri ve yeni insanlar sürekli de- ğişim yaratırlar. Popüler müzik ve kon- servatif konser müziği arasmdaki iliş- ki bile artık farklı. Bu yüzden artık 'Hindistan'a gitmiş müzisyen' unvanı da beni sıkıyor. -Ama Hindistan'uıbirkültüroiarak sizin bütün yaşamanızı etldlediğuıi de yadsımıyorsunuz- GLASS- Doğru. Bir müziği anlamak için o kültürün bütün katman- lannı bilmeniz gerekir. Eğer tek tek bölerseniz hiçbirinden bir şey anlamazsınız. Hindis- tan'a o kadar çok gittim ki di- ni, tarihj^ yemekleri, şairleri ve poîitikacılanyla tanıştım. Ancak o zaman oranın müzi- ği benim için bir anlam ka- zandı. Dolayısıyla bu yakın- laşmarun üzenmde de eflcisi ol- du tabii. Müziğin o kültürün içinde ne işlevi olduğunu an- ladım. Ama bunu da bu kadar kısıtlamamak laztm. Mesela Çin müziğini çok ilginç bulu- yorum. Ama Çin'in tarihi ba- na çok kanşık geldiği için an- layamıyorum. Afrikamüziği- ne bakarsak tanıdığım Afri- kalı müzisyenler ile kurdu- ğum iletişim sayesinde biraz olsun tarihi hakkında bilgi edi- nebildim. Artık dünya müzi- ğinden bahsetmek gerekiyor. Yeni teknolojiler bunu müm- kün kılıyor. Bugünün besteci- lerinin kafalanndaki sorular eskilerden çok değişik. Bütün farklılıklan görebiliyor ve ula- şabiliyorlar. Ne yaptıklannı daha iyi bilmek zorundalar. 'Rahat etmeyi sevmem' - Bir söyleşinizde kendinizi yenidurumlaraadapteetmek- ten \c rahatsız edilmekten hoş- landıgıniTi söylüyorsunuz. Si- zi sürekli rahatsız edecek or- tamlan nasıl yaratıyorsunuz? GLASS - Ben rahat etmeyi sevmem. Bu yüzden daha ön- ce hiç çalışmadığım insanla- n buluyonım. Yeni operamda hiç çalışmadığım bırtasanm- cı ile çahşıyonım. Eğer dans koyacak olursam ne yapaca- ğmı tahmin edemeyeceğnn bir koreografla çalışınm. Mesela bir Brezilyalı müzisyene eşlık ettim. Ama bu müziği hiç bil- mediğim için üç gün boyun- ca sadece Brezilya müziği din- leyerek onu anlamaya çalış- tım. Bu tür değişiklikler ve zorlamalar beni esinlendiri- yor. Aynı şekilde değişik dil- lerde operalar yazıyorum. Bir taraftan dilin o eşsiz sesinin müziğime etkisini görüyorum, diğer taraftan işe beni zorla- yıcı bir unsur dalıakatrmş;ohF" Î 'orum. Fransızca, Almanca, talyanca ve hatta eski Mısır dilinde bile operalar yazdım. O kadar çok iyi yönetmen, ko- reograf, dansçı ve müzisyen var ki hâlâhiç bilmediğim.. bu açıdan kendimi 'rahatsız' et- memin zor olmayacağını dü- şünüyorum. Aslında doğal ya- pı olarak tembel ve rahatı se- ven biriyim. Bana dokunma- yın, her şey aynı kalsın, haya- tım değişmesin. Ama iş mü- ziğe gelince her zaman aynı yerde oturarak kendimi yeni- leyemem. Dünyadaki sanat- sal ortamda var olmak istiyor- sam da sürekli değişmem şart. Caine, Mendes ve Rovvting şövalye oldu • LONDRA (AFP) - Oyuncu Micnael Caine, bol Oscarlı 'Amerikan Güzeli'ni yöneten Sam Mendes ve çocuk kahraman Harry Potter'ın yazan J. K. Rowling'in adlan Kraliçe Elizabeth'in doğum günü nedeniyle açıklanan spor, iş, sanat, medya ve siyaset r dünyasından pekçok ismin de bulunduğu onur listesinde yer aldı. Şu sıralar Sandra Bullock'la 'Miss Congeniality' filminin çekimlerini sürdüren, gerçek adı Maurice Micklewhite olan , 67 yaşmdaki Caine, 40 yılı aşkın kariyerinde 80'den fazla fılmde rol aldı, 5 kez Oscar'a aday oldu. 1986'da 'Hannah ve Kız Kardeşleri', 2000'de 'Tann'nın Eseri Şeytanın Parçası' filmlerindeki performansıyla en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar'ını kazandı. Bu yılki Oscar töreninden önce "Kendi ülkemde mesleğimle takdir edildiğimi gerçek anlamda hiç hissetmedim" diyen Caine, onurun ardından "Hayatımın en güzel günü. Kendimden geçtim" diyerek ülkesinde artık daha sıcak karşılanacağmı ümitettiğini belirtti. Samuel Jackson, ünlüler : kaidıpımmda • LOSANGELES (AFP)-Amerikalı oyuncu Samuel Jackson'ın adı, Hollywood ünlüler kaldınmında ölümsüzleşti. 2000'den fazla ünlünün yıldızmm yer aldığı kaldınma 9 Şubat 1960'ta adını ilk yazdıran oyuncu Joanne Woodward'dı. 51 yaşındaki Jackson, aralannda 'Ucuz Roman', 'Orman Ateşi', 'Kırmızı Keman' fîlmlerinin de bulunduğu 70'ten fazla filmde rol aldı. Rimbaud'dan Rambo'ya • PARİS (AFP) - Fransız edebiyatı düşkünleri, Yemen'in önemli kentlerinden Aden'deki Arthur Rimbaud adlı kültür merkezinin, Hollywood savaş kahramanı John Rambo'nun adını alarak bir otele dönüştürülmesine gözyaşı döküyor. Ünlü şair Rimbaud'nun 1880'lerde yaşadığı yapı, 1994'te 'Rimbaud Evi' admı almıştı. 1997'de Fransız hükümetinin mali desteğini çekmesiyle ev kapanmıştı. Aden'i son ziyaretinde Rimbaud Evi'nin yerini Amerikan maço kahramanı Rambo'ya bıraktığına tanık olduğunu söyleyen '""' Rimbaud hayranı Jose-Marie Bel, şaire ve Fransa'ya büyük saygısızlık yapıldığını dile getirdi. Meg Ryan, ücret yarışında Jufla Roberts'a yaklaştı • Kültür Servisi- Beyazperdenin sempatık ve güzel oyuncusu Meg Ryan, ücret yanşında Holhnvood'un en pahalı kadın oyuncusu Julia Roberts'a yaklaştı. Ryan, 'Proof of Life' (Yaşamın Kanıtı) adlı son fılminden aldığı 15 milyon dolarlık ücretle, 'Erin Brockovich' « fılmindeki rolü için 20 milyon dolar alan Roberts'a neredeyse yetişti. Internet sitesi netscape'deki habere göre, Hollywood'un altın mevsimi yaz sezonunun başından bu yana herhangi bir fılmde boy göstermeyen Ryan, kış aylannda hızlı bir çıkış yapmaya hazırlanıyor. Warner Bros yapımı olan yeni filminden aldığı ücretle 36 yaşmdaki Ryan, Hollywood'un en çok ücret alan oyunculannın dahil olduğu (A) ~ 1 sınıfında yerini aldı. Çekimleri Ekvador'da gerçekleştirilen fılmde, Ryan'a 'Gladyatör' ile büyük sükse yapan Russell Crowe eşlik ediyor. Ryan'ın rehine kansı rolünü üstlendiği fılmi Taylor Hackford yöneriyor. BUGUN • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 15.00te Philip Glass'ın 'Müziğini ve Ben' adh söyleşisi yer alıyor. (29i 98 48) • BABYLON'da saat 21.30'da Sultana konseri var. (292 73 68) • 1Ü EDEBİYAT FAKÜLTESİ GENEL KURUL ODASI'nda saat 14.00'te Mma L'rgan'ı anma toplantısı gerçekleşecek. (514 03 75) • ÇEK FtLMLERİ GÖSTERİMİ kapsamında saat 19.00'da Jiri Menzel'ın 'Kaprisli Yaz' adlı fılmi gösteriliyor. (274 98 70) • FR\ıNSIZ KÜLTÜR MERKEZtnde 19.00'da Gülseren Vıldınm (vokal). Orhan Topçuoğlu (vurmalılar), Adil Çelebi (mey-ney-zurna), Serge Pesce (gitar) ve Mkjueu Montanaro'dan (flüt) oluşan beş Akdenizli sanatçının konseri var. (244 44 95) B0ĞAZİÇİrI3TtV*LrTİKBUGÛN • CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TTVATROSU 21,30'da Juan Martin Flamenko Dans Topluluğn " gösterisme sahne olacak. (231 54 97) • YILDIZ SARAYI'nda Gokkn Horn Ensembte'ın 'Sultan Bestekârlar' adh konseri var. (231 59 97) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda 19.00'da Vietnam-Fransız asıllı gitarist Nguyetı Ll'nin kurucusu olduğu "Trio Sand" konseri izlenebilir. (232 98 30) teTATBUlMÜZfc(FESTtWUjT«EBüGÛN • AKM Büyük Salon'da Philip Gbss Topluhığu'nun konseri izlenebilir. (251 56 00)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear