Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2OHA2İRAN2000SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur@ cumhuriyetcom.tr 15
Philip Glass, kendi adını taşıyan topluluğu ile bugün veyarın AKM'de retrospektifbir konser sunuyor
' Sürekli değişerek yaratıyorum'AV ŞE KÖKSAL
Radyo tamircisi ve aynı zamanda
plak satıcısı olan baba, az satılan plak-
lan eve getinp dinleyicilere neden ca-
zip gelmediğiniçocuklannadinleterek
anlamaya çalışıyordu. Daha sonra 'mi-
nimalist' müziğin öncüsü diye anıla-
cak olan Philip Glass ilk kez müzikle
böyle tanıştı. Once keman, daha son-
ra ise hayran olduğu piyanoyu çalma-
yı öğrendi. 8 yaşına geldiğınde Beet-
hoven'dan Şostakoviç e kadar bütün
klasik bestecileri tanıyordu. Önce Chi-
cago Üniversitesi'ne, ardındandaNew
York'taki Jultiard Okulu'na girdi.Bu
dönemde senal sistemi bırakmış Harry
Patcto. Ives Moondog gibı bağımsız
bestecilen kendıne örnek alarak bugün-
kü 'Glass Müziği'nin ilk işaretlerini
vermeye başladı.
28. Uhıslararası tstanbul Müzik Fes-
tivaü'nin konuğu olarak îstanbul'a ge-
len Philip Glass, uçaktan yeni inmiş ve
yorgun olmasına karşın sorulanmızı he-
yecanlı ve samimi bir sıcaklıkla ce-
vapladt:
- Bugûnkü mfirfgjnmn Paris serû-
veninizrie biçimlendiğini söyleyebffir mi-
yiz?
PHİLİP GLASS - Kesinlikle doğru
bir saptama. Pans benim müziğimin şe-
killendiği yer. Mûzik eğitimimin biti-
şini simgeliyor. Kendimi klasik mûzik
eğitiminden sıyırdığım ve kendi kişi-
liğimi, müziğimi yakaladığım yoculu-
ğun başlangıcı. Aynca benim için çok
önemli iki insanla tanıştım. Öğretme-
nim Nadia Boulanger, benim geçmi-
şimi ve eğitimimin son noktasını ve Ra-
viShankarise geleceğimi simgeliyor.
Kısacası geçmişim sona ererken ken-
di içime doğru yolculuğum da Paris 'te
başladı. Paris'te, Amerikalı bir tiyat-
ro grubu Mabou Mines Tiyatro Top-
luluğu ile 11 yıl çalışmam yaşamımı
şekillendirdi. Iki çocuğumun annesı
ile orada tanıştım. Sahnelediğim ope-
ra ve mûzikli tiyatrolarda o grupla ya-
şadığım deneyimin çok etkisi oldu.
Aynca, o dönemde Ravi Shankar'ın fil-
minde asistanlık yapüm. Bu yûzden si-
en kendi
müziğimi hiçbir
tanım içine
koymadan sürekli
değişim içinde
yaratmaya devam
ediyorum.
Belki beni ancak bir
yerlerde kök salmış,
belirli dönemlerde
şunlan yapmış ama
değişken, sürekli
değişen ve hâlâ
değişmekte olan biri
olarak tanımlamak
doğru. Çünkü
müzik bir
dinamizmdir.' [ ff^oğraf: NEZAHAT EKMEKÇt)
nema ve tiyatro ile bağım orada kurul-
du. Şu anda eriştiğim noktada tek ek-
siğim o dönemlerde Paris'te gösteri
yapmamış olmam. Ancak New York'a
döndükten sonra kendi müzik grubu-
mu kurdum. Eğer bunu da Paris'te yap-
mış olsaydım sanınm kendimden da-
ha memnun olurdum.
'Düşûnceterimi dc aktanyorum'
- 1974'te tanuunladığmız 'Musk In
Twdve Parts' ile bir kapıyı kapaüp yü-
zünüzü tiyatroya döndüğünüzû betir-
tiyorsunuz? Bu kadar kesin bir dönüş
naal gerçekleşti?
GLASS- '74'ten itıbaren artık tama-
men farklı bir dûşûnce yapısı oluştur-
maya, beni sıkan ve yoran tekrarlardan,
sıkı kurallardan sıynlmaya başlamış-
tım. Bu tûr başlangıçlar ve bitişler as-
lında çok kesin değildir. Ama genel ola-
rak '75'te opera ve dans tiyatrosuna
doğru radikal bir dönüş yaptım. Ken-
dim için, yaratıcıhğım için ortam ha-
zırlamaya başladım.
- Müziğe âşıksınız. Ama tiyatrodan
da vazgeçmiyorsunuz. Nedir bu ikisi-
ni bir araya getirme tutkunuzun ar-
dında yatan?
GLASS -Bunun benim içimde bir-
çok cevabı var. Tiyatro sayesinde aş-
kım olan müziğe anlam kazandınyo-
rum. Çünkü istediğim bir konuyu se-
çiyor ve onun üzerinde kendi düşün-
celerimi yansıtabıliyorum. 'Koyaanis-
qatsi'de olduğu gibı, Gandhi'yı anla-
tirken ırkçılık, politik baskılar ve sos-
yal problemler üzerine de bir şeyler ak-
tarabiliyorum. Resitalde ise sadece
duygulanm, hissettiklerim ortaya çı-
kıyor. Oysa dünya ile, politika ile, in-
sanlar ile ilgili fıkirlerimi de izleyen-
lere aktarmak istiyorum. Bir konu seç-
tiğimde zaten açıkça ne düşündüğümü
ifade etmiş oluyorum. Diğer bir neden,
tiyatroda işin içine tasanmcılar, ışık-
çılar, koreograflar, yönetmenler girdi-
ği için işbirlikçi ve ortak bir çalışma
yapılıyor. Konser salonunda sadece
müzik dünyan ile baş başa kalıyorsun.
Tiyatroda ise benim yaptığım işe, her-
kes yeni bir şeyler ekliyor. Ortaya şa-
şırtıcı, benim beklediğimden farklı 'ye-
ni' bir şey ortaya çıkıyor. Bu beklen-
medik sonucu görmek beni çok heye-
canlandınyor, motive ediyor ve ilham
kaynağı veriyor. Bir üçüncüsü ise mü-
zıkli tiyatroya, konsere gelenden dört-
beş kat fazla insan gelmesi. Mesela
Kafka üzerine yeni bir opera yapıyo-
rum ve daha bitirmememe karşın New
York, Seattle ve Chicago'da sahnele-
neceği kesin. Müzikli bir tıyatroyu yıl-
da sayısız kere sahneleyebiliyorsunuz,
yeni bir senfoni yaptığımda ise en faz-
la 10 gösteri oluyor. Bu kadar rakam-
Ekspresi 2000 yolculajoı
kıtaımı başkentij
SEZERDURU
BRÜKSEL- 15 Haziran sabahı Pa-
ris'in Gare du Nord'una (Kuzey Istas-
yonu) gelen Avrupa Edebiyat Ekspre-
si 2000 yolculan 11 No'lu peronda sa-
natçı PatBnıder'in yerde gerçekleştir-
diği enstalasyonla karşılaştılar. 1954
doğumlu sanatçı kırmızı, beyaz ve ma-
vi renklerde (ki Fransız bayrağırun renk-
leri) 650 m2'yi kapsayan insan kafala-
n resmetmişti yere ve admı da "Tapis
Mouvanf koymuştu. lstasyonlardaki
tren kalkış ve vanş levhalannda hep
Train Literature 2000 belirtiliyor. Tren
yalnızca yazarlara aynlmış olan özel bir
tren oluyor. Aynı gün LJlle'e ulaşan
yolculara burada "Kuzeyden gûneye
göç edebiyatT, "Çağdaş edebiyat nedir"
başlıklı tartışmalara katılmak düşüyor-
du. Öğleyin belediye sarayında verilen
büyök yemeğin en renkli yam, LJIk'e
yerleşmiş olan Filistinli çocuklann ye-
rel giysileri içinde söyledikleri Arap-
ça şarkılar oldu. Şimdiye kadar geçti-
ğimiz kentler içinde en büyük kent olan
Paris ise son derece yoğun bir program-
la yüklüydü. Dünya kenti Paris'te He-
inrich Heine evinde çeviri work-shop'u,
Moliere Tiyatrosu'ndaki Maison de la
Poesie'de 23 şairin karıldığı "Hangj Av-
rupa'dan sözedryoruz". "Dflkrin ve şa-
irlerin AvrupasT. Genç izleyicilertiyat-
rosunda 10 yazann katıldığı "İnsan
Haklan ve Avrupa Bilinci", Polonya
Enstitüsü'nde Juri Andruchovvytsch'in
okuması, Marche de Poeae'de tüm ya-
zarlann katıldığı okumalar, konser, Bib-
liotheque National de "Hâlâ bir Avru-
pa edebiyaü ütopyası var mı?" Centre
George Pompidou'da "Avrupaentelek-
tûeDeri Avusturya karşısında". Goethe
Enstitüsü'nde "Suurian aşan bir ede-
biyat gezhi" adlı toplantılar vardı.
Bu yoğun program içinde oradanora-
ya giderken Paris'i görmek mümkün ol-
du. Tabii daha çok metro kullandığımız
için yerin altında yaşayan kanncalara
benzettim biraz kendimizi. Gene de
ben Türkiyeli sanatçı Sarlds'in Panthe-
on'da gerçekleştirdiği işi görebildim.
Orada yatan Fransa'nın ünlü ölülerinin
adlannı mavi neonlarla yazrmş. En üst-
teki kuleye de kendi adını. Tepeden
aşağıya bir sarkaç iniyor. Içeride Istan-
bul'un kuşlannın, Ayasofya'nın sesle-
ri duyuluyor. Gece tüm Pantheon'un
camlan masmaviye dönüşüp nefes alıp
veriyor.
Asla kaçıramayacağım bir diğer ser-
gi de Centre George Pompidou'daki Pi-
casso heykelleri sergisiydi. Tüm yor-
gunluğa rağmen bu sergiyi gezebil-
mem yeniden güçlenmemi sağladı. Do-
ğal olarak Çafe Sefeckt, Cafe FTore,
Brasserie LJpp'e uğradım ve Komet'i
görmeyi ihmal etmedim.
Bugün Brüksel'e vanr varmaz Avru-
pa Parlamentosu'nun yeni binasma gö-
türüldük ve orada bir salonda Avrupa
Komisyonu Kültür Dairesi Başkan Yar-
dımcısı Bayan C. Mierop, aynca par-
lamento üyeleri ve Belçikalı 2 yazar
tarafindan karşılandık. Konuşmalar-
dan sonra, yazarlara daha önce dağıh-
lan kartpostallara yazdıklan "vedze-
ler!" yazarlar tarafindan okundu. Bu-
rada parlamenterlerin sıralanna yerleş-
miş olan yazarlar, bizim 23 Nisan Ço-
cuk Bayramı'nda Meclis sıralanna otu-
ran çocuklan anımsattı bana. Kimisi
"vecizesini" okurken tir tir titriyordu
heyecandan, kimisi Kennedy'ye gön-
derme yaparak "Ben bir Brüksenrfim"
Eııka Vakfi 'nda Kültür Günleri
Kâltür Servisi - Kültür,
sanat, spor ve eğitim alanın-
daki çalışmalannı yeni pro-
jeieriyle sürdüren Enka
vyifl.30 A^ustos'a dek sü-
recek on ikincisi gerçekleş
tirilen 'Kültür Programı
2000' ile izleyicilerle bu-
luşuyor. Film, oyun ve
konser içerikli tüm etkinlik-
ler, Enka Vakft Sadi Gül-
çelik SporTesisleri'nde sa-
at 21.15 'te gerçekleşecek.
Bugün MaatamKîper'in
yönettiği tstanbul Beledi-
yesi Şehir Tiyatrolan'mn
sahneleyeceği 'Kadıo ile
Memur', çarşamba 1Ü Tf-
yttro Böiümü öğrencileri-
nın sahneleyeceği Haldun
Donnen'in yönettiği 'ftı-
paz Kaçü', 26 Haziran'da
genel yönetmenliğini Müş-
fik Kenter'in yaptığı Ba-
kırköy Belediye Hyatro-
su'nun müzikli, dansiı ço-
cuk oyunu 'Nerede Oyâa-
yalım' ve 27 Haziran'da
müziklerini Timur SeJ-
çuk'un yaptığı, yönetmen-
liğini Ortaan Aydın'm üst-
lendiği 'RumuzGoncagûT
adh oyunlar izlenebilecek.
29 Haziran'daîSevraveMe-
tin Serezü'nın rol aldıgı 11-
yatro tstanbol'un 'Syhia',
3 Temmuz'da Dormen Ti-
yarrosu'nun Ray Co-
oney'nin iki pcrdelik ko-
medisi 'Yukanda Biri mi
\ar?', 4 Temmuz'da Üker
Özalp(bas), SerkanÖzy^
maz (piyano) ve Cengiz
Baysal'dan (davul) oluşan
CengEEBaysalTrio'nun caz
konseri, 5 Temmuz'da
MSÜ. DevletKonservatu-
an öğrencilerinin Doç. Ze-
_ ^ a Berkso> danışmanlı-
ğında sahneledikleri 'Mi-
das'ın Kubklan', 7 Tem-
muz'da tlhanŞeşen'inyaz-
dığı 'Her Şey Şahane' adlı
oyunve 11 Temmuz'da AH
Poyrazoğhı Tryatrosunun
sahnelediği 'Gölgede Mu-
habbet' adlı ûıterakrif gül-
dûrü izleyicilerle buluşa-
cak. 13 Temmuz'da Enka
Sinfonietta Orkestras'nm
klasik müzik konseri, 18
Temmuz'daGenco Erkal'ın
Can Yûcel'in eserlerinden
derlediği 'Can' adlı oyun
yer alacak. 25 Temmuz'da
Oyun AtöJyesi'nın Ferhan
Şensoy'un yönettiği, Ha-
luk Bflginer ve Zuhal O+-
cay'ın başrollerini oynadı-
ğı 'Dohı Dûşûn BoşKonuş'
ve_22_ Teramuz tarıhinde
Ankara Sanat Tiyatro-
su'nun MoBe're ın'Yobaz'
adh oyununun gösterimi
gerçekleşecek. Enka Vak-
fi'nın kültür etkinlikleri, 9
Ağustos'ta DormenTîyat-
rosu'nun Ray Cooney im-
zalı 'Hangisi Kansı' ve 23
Ağustos günü Istanbul Dev-
let Tiyatrosu'nun 'GeJ Ev-
leneUm Yürü Boşanahm'
adlı oyunlar ile son bulacak.
31 Temmuz-31 Ağustos ta-
rihleri arasında isepazarte-
si ve perşembe günleri sa-
at 21.15'te fiîm gösterim-
leri gerçekleşecek.
dıyordu, kimisi "Ermenistan Avru-
pa'sız, Avrupa Ermenistan sızotamaz"
diyordu, bu tip vecizeler hep eski Do-
ğu Blok'u ülkeleri yazarlanndan geli-
yordu. Batılı yazarlar ise Avrupa Bir-
liği ile dalga geçi\ orlardı. En çok alkış
alan vecize ise "Hamburgere daha çok
et konsun" oldu.
Bilindiği gibi Avrupa kültür başken-
ri bu yıl Brüksel. lngiltere'den gelen
Bob Palmer Brüksel 'de bir Bloomsday
düzenlemiş. Bugün 16 Haziran oldu-
ğuna göre biz de tam bu Bloomsday'e
rasgeldik. James Joyce ünlü romanı
Ulysses'te 16 Haziran günü sevdiği ka-
dın Nora'ya "Bugün benierkek yapün"
dedirtir kahramanı Leopold Bloom'a.
Beb Pahner "BenLeopoM Btoom otsay^
dım" diye başladığı sözlerıni Brük-
sel'in Avrupa kültürünün bir ürünü, her
şeyin iç içe geçtiği bir kent olduğunu,
her köşede bir ülke gördüğünü, yaratı-
cılık gözlemlediğini, mimaride Art-
Nouvea, Art-Deco ve post moderniz-
min yan yana olduğunu, buranın Ku-
zey Güney ve Doğu Batı arasında bu-
lunduğunu, kınk düşlerin ve Avrupa'nın
çeşitli kültürlerinin kenti olduğunu,
edebiyat treninin dil zenginliği taşıdı-
ğmı, kendisinin biz yazarlan kültürel
özgürlüğün ve çeşitliliğin bahçeleri ola-
rak gördüğünü söyleyerek şu sözleri
ekledi konuşmasına: "Birbirimize se-
vinç veretim. Hepiniz birer LeopoM Bk*-
om'sunuz."
sal konuşmam sizi düşündürebilir. Ama
aslında sayılar gerçekten ne kadar in-
sana ulaştığımın somut bir gösterge-
si. Ben de, kendim ve sadece beni çev-
releyen müzik dünyam için bir şeyler
yapmak yerine insanlarla paylaşmayı
istiyorum. Sayılar, izleyicileri ırklan-
na, zenginliklerine ya da toplumsal sı-
mflanna göre ayırmadan bana gerçek
ilginin derecesini gösteriyor.
Teknotojiyle dûırya müziği
- Sizink birtiktecahşma yapan ögren-
dnizGiovannı Sollıma İstanbul'a kon-
ser vermeye geldiğinde sizin, minima-
Kzmin '70'lerde sona erdiğini söyledi-
ğinizden bahsetri. Buna karşdık hâlâ
'minimalist' olarak anıuyorsunuz?
GLASS - Gerçekten '70'lermini-
malizmin sonu demek. Ben Istanbul'da
sunacağım konserde kendimi çok ge-
niş bir biçımde sergilıyorum. Bazıla-
n İirik, bazılan, re-addiktıf ve repetı-
tif, bazılan romantik, bazılan ise hiç-
bir dönemime ait olmayan parçalar ça-
lacağım. Ama bunlann içinde minima-
list öğeler aramak, bulmaya çalışmak
bence anlam11 değil. Jean Cocteau'dan
etkilenerekyapOğım 'LaBeDeetLaBe-
te'yı binne dınlemeden önce gel mi-
nimal opera izleyeceksin desen, so-
nunda 'Minimalizm neredeydi' diye
sorar. Bu yüzden bu tür aynmlar zor-
lama. Ben kendi müziğimi hiçbir ta-
nım içine koymadan sürekli değişim
içinde yaratmaya devam ediyorum.
Belki beni ancak bir yerlerde kök sal-
mış, belirli dönemlerde şunlan yapmış
ama değişken, sürekli değişen ve hâ-
lâ değişmekte olan biri olarak tanım-
lamak doğru. Çünkü müzik bir dina-
mizmdir. Yeni teknolojiler, yeni çalış-
ma stilleri ve yeni insanlar sürekli de-
ğişim yaratırlar. Popüler müzik ve kon-
servatif konser müziği arasmdaki iliş-
ki bile artık farklı. Bu yüzden artık
'Hindistan'a gitmiş müzisyen' unvanı
da beni sıkıyor.
-Ama Hindistan'uıbirkültüroiarak
sizin bütün yaşamanızı etldlediğuıi de
yadsımıyorsunuz-
GLASS- Doğru. Bir müziği anlamak
için o kültürün bütün katman-
lannı bilmeniz gerekir. Eğer
tek tek bölerseniz hiçbirinden
bir şey anlamazsınız. Hindis-
tan'a o kadar çok gittim ki di-
ni, tarihj^ yemekleri, şairleri
ve poîitikacılanyla tanıştım.
Ancak o zaman oranın müzi-
ği benim için bir anlam ka-
zandı. Dolayısıyla bu yakın-
laşmarun üzenmde de eflcisi ol-
du tabii. Müziğin o kültürün
içinde ne işlevi olduğunu an-
ladım. Ama bunu da bu kadar
kısıtlamamak laztm. Mesela
Çin müziğini çok ilginç bulu-
yorum. Ama Çin'in tarihi ba-
na çok kanşık geldiği için an-
layamıyorum. Afrikamüziği-
ne bakarsak tanıdığım Afri-
kalı müzisyenler ile kurdu-
ğum iletişim sayesinde biraz
olsun tarihi hakkında bilgi edi-
nebildim. Artık dünya müzi-
ğinden bahsetmek gerekiyor.
Yeni teknolojiler bunu müm-
kün kılıyor. Bugünün besteci-
lerinin kafalanndaki sorular
eskilerden çok değişik. Bütün
farklılıklan görebiliyor ve ula-
şabiliyorlar. Ne yaptıklannı
daha iyi bilmek zorundalar.
'Rahat etmeyi sevmem'
- Bir söyleşinizde kendinizi
yenidurumlaraadapteetmek-
ten \c rahatsız edilmekten hoş-
landıgıniTi söylüyorsunuz. Si-
zi sürekli rahatsız edecek or-
tamlan nasıl yaratıyorsunuz?
GLASS - Ben rahat etmeyi
sevmem. Bu yüzden daha ön-
ce hiç çalışmadığım insanla-
n buluyonım. Yeni operamda
hiç çalışmadığım bırtasanm-
cı ile çahşıyonım. Eğer dans
koyacak olursam ne yapaca-
ğmı tahmin edemeyeceğnn bir
koreografla çalışınm. Mesela
bir Brezilyalı müzisyene eşlık
ettim. Ama bu müziği hiç bil-
mediğim için üç gün boyun-
ca sadece Brezilya müziği din-
leyerek onu anlamaya çalış-
tım. Bu tür değişiklikler ve
zorlamalar beni esinlendiri-
yor. Aynı şekilde değişik dil-
lerde operalar yazıyorum. Bir
taraftan dilin o eşsiz sesinin
müziğime etkisini görüyorum,
diğer taraftan işe beni zorla-
yıcı bir unsur dalıakatrmş;ohF"
Î
'orum. Fransızca, Almanca,
talyanca ve hatta eski Mısır
dilinde bile operalar yazdım.
O kadar çok iyi yönetmen, ko-
reograf, dansçı ve müzisyen
var ki hâlâhiç bilmediğim.. bu
açıdan kendimi 'rahatsız' et-
memin zor olmayacağını dü-
şünüyorum. Aslında doğal ya-
pı olarak tembel ve rahatı se-
ven biriyim. Bana dokunma-
yın, her şey aynı kalsın, haya-
tım değişmesin. Ama iş mü-
ziğe gelince her zaman aynı
yerde oturarak kendimi yeni-
leyemem. Dünyadaki sanat-
sal ortamda var olmak istiyor-
sam da sürekli değişmem şart.
Caine, Mendes ve Rovvting
şövalye oldu
• LONDRA (AFP)
- Oyuncu Micnael
Caine, bol Oscarlı
'Amerikan Güzeli'ni
yöneten Sam
Mendes ve çocuk
kahraman Harry
Potter'ın yazan J. K.
Rowling'in adlan
Kraliçe Elizabeth'in
doğum günü
nedeniyle açıklanan
spor, iş, sanat,
medya ve siyaset r
dünyasından pekçok ismin de bulunduğu onur
listesinde yer aldı. Şu sıralar Sandra Bullock'la
'Miss Congeniality' filminin çekimlerini
sürdüren, gerçek adı Maurice Micklewhite olan ,
67 yaşmdaki Caine, 40 yılı aşkın kariyerinde
80'den fazla fılmde rol aldı, 5 kez Oscar'a aday
oldu. 1986'da 'Hannah ve Kız Kardeşleri',
2000'de 'Tann'nın Eseri Şeytanın Parçası'
filmlerindeki performansıyla en iyi yardımcı
erkek oyuncu Oscar'ını kazandı. Bu yılki Oscar
töreninden önce "Kendi ülkemde mesleğimle
takdir edildiğimi gerçek anlamda hiç
hissetmedim" diyen Caine, onurun ardından
"Hayatımın en güzel günü. Kendimden geçtim"
diyerek ülkesinde artık daha sıcak karşılanacağmı
ümitettiğini belirtti.
Samuel Jackson, ünlüler :
kaidıpımmda
• LOSANGELES
(AFP)-Amerikalı
oyuncu Samuel
Jackson'ın adı,
Hollywood ünlüler
kaldınmında
ölümsüzleşti.
2000'den fazla
ünlünün yıldızmm
yer aldığı kaldınma
9 Şubat 1960'ta
adını ilk yazdıran
oyuncu Joanne
Woodward'dı. 51
yaşındaki Jackson, aralannda 'Ucuz Roman',
'Orman Ateşi', 'Kırmızı Keman' fîlmlerinin de
bulunduğu 70'ten fazla filmde rol aldı.
Rimbaud'dan Rambo'ya
• PARİS (AFP) - Fransız edebiyatı düşkünleri,
Yemen'in önemli kentlerinden Aden'deki Arthur
Rimbaud adlı kültür merkezinin, Hollywood savaş
kahramanı John Rambo'nun adını alarak bir otele
dönüştürülmesine gözyaşı döküyor. Ünlü şair
Rimbaud'nun 1880'lerde yaşadığı yapı, 1994'te
'Rimbaud Evi' admı almıştı. 1997'de Fransız
hükümetinin mali desteğini çekmesiyle ev
kapanmıştı. Aden'i son ziyaretinde Rimbaud
Evi'nin yerini Amerikan maço kahramanı
Rambo'ya bıraktığına tanık olduğunu söyleyen '""'
Rimbaud hayranı Jose-Marie Bel, şaire ve
Fransa'ya büyük saygısızlık yapıldığını dile getirdi.
Meg Ryan, ücret yarışında Jufla
Roberts'a yaklaştı
• Kültür Servisi-
Beyazperdenin
sempatık ve güzel
oyuncusu Meg Ryan,
ücret yanşında
Holhnvood'un en
pahalı kadın
oyuncusu Julia
Roberts'a yaklaştı.
Ryan, 'Proof of Life'
(Yaşamın Kanıtı) adlı
son fılminden aldığı
15 milyon dolarlık
ücretle, 'Erin
Brockovich' «
fılmindeki rolü için 20 milyon dolar alan
Roberts'a neredeyse yetişti. Internet sitesi
netscape'deki habere göre, Hollywood'un altın
mevsimi yaz sezonunun başından bu yana
herhangi bir fılmde boy göstermeyen Ryan, kış
aylannda hızlı bir çıkış yapmaya hazırlanıyor.
Warner Bros yapımı olan yeni filminden aldığı
ücretle 36 yaşmdaki Ryan, Hollywood'un en çok
ücret alan oyunculannın dahil olduğu (A) ~
1
sınıfında yerini aldı. Çekimleri Ekvador'da
gerçekleştirilen fılmde, Ryan'a 'Gladyatör' ile
büyük sükse yapan Russell Crowe eşlik ediyor.
Ryan'ın rehine kansı rolünü üstlendiği fılmi
Taylor Hackford yöneriyor.
BUGUN
• İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
15.00te Philip Glass'ın 'Müziğini ve Ben' adh
söyleşisi yer alıyor. (29i 98 48)
• BABYLON'da saat 21.30'da Sultana konseri var.
(292 73 68)
• 1Ü EDEBİYAT FAKÜLTESİ GENEL KURUL
ODASI'nda saat 14.00'te Mma L'rgan'ı anma
toplantısı gerçekleşecek. (514 03 75)
• ÇEK FtLMLERİ GÖSTERİMİ kapsamında saat
19.00'da Jiri Menzel'ın 'Kaprisli Yaz' adlı fılmi
gösteriliyor. (274 98 70)
• FR\ıNSIZ KÜLTÜR MERKEZtnde 19.00'da
Gülseren Vıldınm (vokal). Orhan Topçuoğlu
(vurmalılar), Adil Çelebi (mey-ney-zurna), Serge
Pesce (gitar) ve Mkjueu Montanaro'dan (flüt) oluşan
beş Akdenizli sanatçının konseri var. (244 44 95)
B0ĞAZİÇİrI3TtV*LrTİKBUGÛN
• CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TTVATROSU
21,30'da Juan Martin Flamenko Dans Topluluğn "
gösterisme sahne olacak. (231 54 97)
• YILDIZ SARAYI'nda Gokkn Horn Ensembte'ın
'Sultan Bestekârlar' adh konseri var. (231 59 97)
• CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda
19.00'da Vietnam-Fransız asıllı gitarist Nguyetı
Ll'nin kurucusu olduğu "Trio Sand" konseri
izlenebilir. (232 98 30)
teTATBUlMÜZfc(FESTtWUjT«EBüGÛN
• AKM Büyük Salon'da Philip Gbss
Topluhığu'nun konseri izlenebilir. (251 56 00)