23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 2000 PAZARTESİ HABERLER Kn/mkoğlu Bnüksel'e gitti • ANKARA(AA)- Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvnkoğlu, NATO toplantılarına katılmak üzere Brüksel'e gitti. Genelkurmay Başkanlığı Gcnel Sekreterliğfnden yapılan yazılı açıklamaya göre Orgeneral Kıvnkoğlu, Belçika'da yapılacak NATO'nun planlı toplantılanndan 138. Askeri Komite Toplantısı ile Avrupa- Atlantik Ortakhk Konseyi, NATO-Ukrayna ve NATO-Rusya Federasyonu Asken Komite toplantılanna katılacak. Toplantılarda, 1999 yılında yapılan Washington zirvesi gereğince icra edilen NATO'nun adaptasyon faaliyetleri. Balkanlar'da yürütülmekte olan NATO harekâtı ve Avrupa güvenliğini ilgilendiren diğer konularda görüş alış verişinde bulunulacak. KartaMa cinayet • İSTANBUL(AA)- KartaPda bir telsiz istasyonunun özel güvenlik görevlisi, tartıştığı gençlerden bırini öldürdü, diğerini de yaraladı. Alınan bilgiye göre Aydos Tepesi'nde bulunan ormanlık alanda sabah koşusuna çıkan Bayram Önsöz ile yeğeni Emin Önsöz. Aselsan Telsiz tstasyonu'nun olduğu bölgeye geldiklerinde, istasyonun özel güvenlik görevlisi Fikri Çam tarafından durdunıldu. Özel güvenlikçinin istasyonun yakınında koşmamalan için uyanda bulunması ûzerine Çam ile gençler arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi sonucu Fikri Çam, tabancasını çekerek ateş ettı. Başından vurulan Bayram Önsöz olay yerinde can verdi. Ege Denizi sempozyumu • BODRUM(AA)- Türkıye Denız Araştırmalan Vakfı (TÜDAV) tarafından Bodrum'da düzenlenen "Ege Denizi 2000" sempozyumunun son oturumunda konuşan eski Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, kıta sahanlığı sorununda Yunanistan'ın ikili bir deklarasyonla karasulannı 6 mil olarak açıklaması gerektiğini söyledi. Soysal, sorunlan her iki ülkenin de kabul etmesi, çözüm yolları ve yöntemlerinde paket olarak anlaşması gerektiğıni vurguladı. ILO Çalışma Konferansı • AISKARA(AA)- Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) - 88'inci çahşma konferansı, 30 Mayıs-15 Haziran tarihleri arasında Isviçre'nin Cenewe kentinde yapılacak. Konferansa 176 ülkeden 3 binin üzerinde işçi ve işveren temsilcisi -katılaeak. Çalışfi» ve Avukat Değer, tetikçilerin arkasında İran'dan başka güçlerin de olduğunu savundu Ylıımeıı ailesi umuthı• Uğur Mumcu'nun ablası Beyhan Gürson ile kardeşi Ceyhan Mumcu, Tantan'ın suikastla ilgili olduğu belirtilen 9 sanığın yakalandığına ilişkm açıklamasına inandıklannı söylediler. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Uğur Mumcu'nun avu- katı Emin Değer, Mumcu su- ikastının aydmlatılmasımn se- vindirici bir gelişme olduğunu belirterek "Suikastta, yalnızca tran'ın değil, Türkiye'ye yöne- Mk çıkarlan bulunan iilkelerin de pannağı olduğu inancında- yun. İran aracılı tetikçilerin ar- kasında Gladio ve CLVıun da yer almış olabileceği kanısında- yun" dedi. Gazetemiz yazan Uğur Mumcu suikastının, yıllardır bir "gizli servis planı" olduğu üzerinde durulduğunu, hatta buna ilişkin bilgilerin TBMM tutanaklanna da geçtiğini anımsatan Değer şunlan söy- ledi: "Mumcu suikastma kaolan tetikçiler bir tesadüfle mi ele geçti? Yoksa işin içinde terörist Abdullah Öcalan'uı yakalan- masında olduğu gibi bir pazar- uk mı söz konusu? Bu noktalar henüz açığa kavuşmamıştır. Ük uiaşan bilgilere balchrsa İranta ajanlar suikastta yer alnuşiar- dır. Suikastta tran gibi kökten- dincüiği dünyayayaymayı amaç edinmiş bir ülkenin parmağı olabileceği gibi, İran'da eğitilen teröristler Türkiye üzerinde çı- karlan bulunan başka ülkeler tarafindan kullanılmış da olabt- lirler." Içişlen Bakanı Sadettin Tan- tan'ın Uğur Mumcu cinayetiy- le ilgili olduğu belirtilen 9 sa- nığın yakalandığına ilişkin açıklaması Mumcu ailesi tara- fından olumlu karşılandı. ANKA'nın haberine göre, Uğur Mumcu'nun ablası Bey- han Gürson, bu kez cinayetin aydınlatılmasmdan umutlu ol- duğunu belirterek "Sayın Sa- dettin Tantan, bu operasyonun adına 'Umut Operasyonu' de- dL Ben de umutediyorum ki bu kez doğru kişiler yakalandı. Ancak sadece tetikçilerin ya- kalanması yeteıii olmayacak. Biz Mumcu ailesi olarak ancak cinayetin arkasındaki güç bu- lunduğu zaman rahata kavuş- muş olacağız** diye konuştu. Uğur Mumcu'nun kardeşi Avukat Ceyhan Mumcu ise Içişleri Bakanı Sadettin Tan- tan'ın yazılı açıklamasını de- ğerlendirirken "Tantan doğru- lan söylüyor" dedi. Mumcu, 21-22 Temmuz 1999 tarihinde Içişleri Bakanı Sadettin Tan- tan'm kendisi ve Uğur Mum- cu'nun eşi Güldal Mumcu'yu davet ederek katillerin bulun- masına ilişkin yeni bir operas- yon başlattığını söylediğini bil- dirdi. Ceyhan Mumcu şu açıkla- mayı yaptı: "Saym Tantan% la bir saat ka- dar görüştük. Bize bu operas- yon hakkmdaki düşüncelerin- den bahsetti Bizlerin de güven duygusuyla kendilerine yar- dıma olmamızı istedL Daha sonra Ankara Emniyet Müdü- rü Uğur Bademlı beni buldu ve biz eiimizdeki imkânlan kendi- sine ilettik." Celismeler umut verdi Gözler Kışlalı suikastında ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)- Uğur Mum- cu suikastı soruşturma- sında ortaya çıkan geliş- meler, gazetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı suikastınuı aydın- latılması konusunda da umut ışığı yarattı. Jandarma Kriminoloji Laboraruvan'nda yapı- lan incelemelere göre Kışlalı, bira kutusunun altı delinerek içine yer- leştirilen "Composit B" denilen hem C-4'ün hammaddesi olan "RDX" hem de "TNT" kanşımı bombayla öldü- rüldü. Patlayıcı 18 Ekim 1999'da Istanbul'da Di- yanet Işleri Vakfı Kitabe- vi'nin kapısının önüne bırakılan bombayla me- kanik düzenek açısından hemen hemen aynı özel- likleri gösteriyordu. Ki- tabevine bırakılan patla- yıcmın da saat ateşleme- li, elektrikli fünyeli, par- ça etkili, el yapımı, saat- li boru bomba olduğu be- lirlenmişti. Kışlalı suikastında kullanılan bombayla ay- nı düzeneği taşıyordu, ancak farklı miktarlarda patlayıcı malzeme içeri- yordu. Composit B, RDX ile TNT'nin aynı kap içinde bir araya geti- rilmesinden oluşuyor. ÖzellikJe Almanya ve tn- giltere'de üretimi yapılan bomba NATO standardı- na sahip. Patlayıcı, Orta- doğu ülkelerinde terör örgütleri tarafından kul- lanılıyor. Suikastın ardından Türkiye'den çıkış yap- mak isteyen 3 Iranlı şüp- he üzerine gözaltına alın- dı. Iranlılar 12 saat sor- gulandıktan sonra ser- best bırakıldı. Iranlılann gözaltına alınmalan An- kara ile Tahran arasında yoğun diplomatik giri- şimlere neden oldu. Hizbullah'a yönelik operasyonlann Ankara ayağında Etimesgut'ta hücre evinde yapılan ara- mada Kışlalı suikastında kullanılan düzeneğin ay- nısı ele geçirildi. Ancak sonuç alınamadı. Komşuları: Evde bir anormallik görmedik Gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun suikastma kanşnldan gerekçesiyle önceki gece Başakşehir Sitesi'ndeki evinden gözamna ahnan Mehmet Ah Tekin, Yusuf Karakuşve AbdülımcitÇeiHc'h* " v komşulan, bugüne dek evde bir anormallik görmediklerini söylediler. Mehmet AH Tekin'in komşulan, Tekin'in dört çocuğu bulunduğunu ve "normal bir aile görüntüsü" çizdiklerini beürtti. . . •• r • .« ' % r ' - • • ' • • ' • • • ? -• Uğur Mumcu: Iraıı taşeron kuüaıuyorANKARA(Cumhuriyet Bürosu)-Ga- zetemiz yazan UğurMumcu öldürülme- sinden kısa sûre önce yazdığı yazılarda, Iran'ın Türkiye'deki uzantılannı birçok boyutuyla irdeliyordu. Ortadoğu'da giz- li servislerin cirit attığını ve tran'ın şeri- atçı terör örgütlerini "taşeron" olarak kullandığını vurgulayan Uğur Mumcu, adeta kendine kurulan tuzağı tanımlarca- sına, "Kim, küni, neden öldürüyor? Bu sorulann yanrtlannı anında bulmanın olanağı da yoktur. CMaylaryıHarsonra ay- dmlanır. O da bir kısmr demişti. Uğur Mumcu'nun, öldürûlmesinden yaklaşık 5 ay önce yayımlanan 3 yazısından özet almtılar şöyle: İran ve PKK- (2 Eyhll 1992): ... PKK, Suriye ve Irak dışında Kuzey İran'da bannıyor. PKK, Iran'ın verdiği bu desteği karşıhksız bırakmamak için İran devriminden sık sık övgüyle söz edi- yor. Abdullah Öcalan "Din Sorununa Devrimci Yaklaşun" adlı, Almanya'da basıbp Güneydoğu'da gizlice dağıtılan kitabında bakın neler diyor? "Bu bağ- lamda dinin anrjemperyalist, antisömür- geci bir temekle ve nalkın tarihi gelenek- lerine uygun bir mücadele aracı olarak kullanılrrıasınaönayakolmakgerekir. Bir tran deneyiminde olduğu gibi. antiem- pervalist radikal çıkış ömeklerinden ya- rarlanarak bunlann olumlu yönlerini kendi koşuUannuzda değeıiendirerek ve daha olumlu bir karşıhk vererek sonuç alabüiriz_" Olaylan izler ve bunlan da bilirseniz, PKK ile Islamcı Tahran rejimi arasında- ki dayanışmaya hiç şaşırmazsınız. Bu te- rör siyaseti içinde tslam Kürtleştirilme- ye çahşıyor, Kürtçülük de Islamlaştınl- maya! Olay bir yönü ile bu... Hizbulkontra! (26 Eyhll 1992): ..."Hizbullah", 1973 yılında Iran'm Kum kentinde Muhammed Gaffari tara- fından kuruldu. Gaffari, Şah rejimi tara- fından rutuklandı ve cezaevinde öldürül- dü. Örgüt, Humeyni'nin iktidara gelme- sinden sonra Muhammed Gaffari'nin oğlu Hadi Gaffari tarafından yaşatıldı. Hizbullah, İran'da lslam Cumhuriyeti kurulduktan sonra kısa sürede 75 silahlı militana sahip bir örgüt haline geldi... tktidara geldıkten sonra komşu lslam ülkelerine "devrim ihraç" etmek isteyen Tahran rejimi, bir yandan büyük çaplı bir propaganda çalışmasına girişirken bir yandan da tran lslam Cumhuriyeti'nin emrindeki Hizbullah eliyle Ortadoğu ül- keleri ile Avrupa ve Türİciye'de Şah yan- lılanna karşı eylemler düzenlemeye baş- lanmıştı. İran rejimi, ilk aşamada Irak'a ve daha sonra Türkiye'ye devrim ihraç etmek istiyordu. Asıl amacı da Irak ve tran'daki Kürtleri denetimi altında tut- maktı. Hizbullah, Türkiye'deki Kürtleri etki- lemeye çalışıyordu... 1988 yılından son- ra Tahran rejiminin PKK'ye Kuzey tran'da kamp yerleri vermesi üzerine PKK lideri Öcalan, tran tslam Dev- rimi'ni öven demeçler vermeye başladı. "Kürt rDzbullahı" özellikle son bir yıl- dır PKK'ye karşı saldınlar düzenliyor. Bu saldınlar devlet içindekı örgütler, ör- neğin "KontrgerUla" olarak bilinen eski adı "Özel Harp Daireg" tarafından des- teklenıyor mu? Bunu, bugün için bil- meye ve yazılı belgeye dayanarak kanıt- lamaya olanak yoktur. Bazı devlet görevlileri ile bu tür örgüt- ler arasında hiyerarşik düzen içinde ve emir komuta ile değil, 12 Eylül öncesin- de kanıtlandığı gibi bireysel ilişkiler de kurulabilir. SjFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Güvenlik - Bakanı Yaşar Okuyan ile Türk-tş Genel Başkanı Bayram Meral 8 Haziran'da, TtSK Genel Sekreteri Bülent Pirler ise 9 Haziran'da genel kurula hitap edecek. "Pazartesi", feminist kadın- lann çıkardığı aylık derginin adı. Pazartesi", 5 yıldır çıkı- yor. Son sayısının kapağında- ki haberlerden birisi ise "Daya- ğa Karşı Dayanışma Yürüyü- şü'ne ilişkin. Bu yürüyüşün üzerinden tam 13 yıl geçmiş. 1987 dün gibi. Kadınlar sokak- lara çıkıp kendileri için yürü- meye başladıklannda birçoğu- muz şaşırmıştık. Sağcılar te- ^aşlanmış, sotcular ise bu Iştn "emeğin kurtuluşuyla çözüle- ceğini" söyleyerek dudak bük- müşlerdi. "Pazartesi" dergisini oku- rum. Hep bir şeyler öğrenme- ye çalışırım. öğrenirim de. 1980 sonrası yükselen Türki- -ye'deki feminist hareket, baş- -lanfiçta aydm kad*nlar arasHv önemli izler bı- Pazartesi Günleri Kadm sorununa yeni bir boyut katar- ken, ülkenin temel meselele- rinde de hep özgürlüklerin ya- nında saf tuttular. Azınlıklann haklarının savunulmasında, Kürt sorununun demokrasi ve kimlik sorunu olarak gündeme gelmesinde, çocuklarını ara- yan kayıp anneleriyle dayanış- ma sırasında, siyasi Islamın tehdidine karşı özgürlüğün ve laikliğin savunulmasında femi- nist kadınlar sayılan çok olma- sa bile önemli bir işlev yerine getirdiler. Feminist hareketin 1980'ler- de ortaya çıkmasıyla, hayatın hemeo her alarunda kadınlar -daha etkili olmaya başladılar. raktı. Önemli bir birikime ne- den oldu. Biz erkeklerin de bu hareketten çok etkilendiğini iti- raf etmeliyim. Kadınlar, mücadele eden kadınlar, feminist kadınlar, bu süreç içinde bir yandan kadın lann siyasi hareketler içinde et- kili hale gelmesi için örgütlen- mesi de bu sürecin parçasıy- dı. Sonuç olarak "Dayağa Kar- şı Dayanışma Yürüyüşü "nden bu yana köprülerin altından çoksularaktı. Kadınlar, geçmi- şe göre çok mesafe aldılar. An- cak yine de Türkiye'de sorun- lar dağ gibi duruyor. ••• "Pazartesi" dergisinin son sayısında bir kadın mektubu il- gimi çekti. Mektubun bir bölü- münü sizinle paylaşmak iste- dim. Mektubun başlığı "Araba aldığım gün kadın oldum." Şöyle sürüyor topal olduğunu söyleyen Nazmiye Güclü'nün mektubu: "Kırmızı ışıkta dur- dum. Yanımdaki arabanın şo- förü bir şey söylüyor gibi gel- di. Camı tamamen açıp dik- katlibirşekilde baktım, ne söy- lediğini anlamak için.. 'Çok güzelsin yavrum' dodi. O^ö— ne kadar^ sadece sakatUmj araba alınca birden kadın ol- muştum. Güldüm, teşekkür ettim. Adam şaşırdı. Yeşilyanınca gaza basıp git- ti. Ben de gaza bastım. Heye- candan her yanım titnyordu. Otuz beş yaşındaydım ve ha- yatımda ilk kez bir erkek bana laf atıyordu. Sonradan düşü- nünce bunun aslında taciz ol- duğunu, başka bir kadının kı- zacağı bir şeyden hoşlandığı- mı fark ettim. O gün pek çok erkek laf attı. Kırmızıda durdu- ğumda ya da trafik sıkışıp ya- vaşladığımda. Hepsi de hoşu- ma gitmişti, ama diğerlerine teşekkür edemedim... Taciz- den hoşlanıyor olmamı kimse- lere anlatamıyordum. Utanç verici bir şeydi ama hoşlanı- yordum işte. Geçenlerde bir arkadaşıma bunlan itirafeder- ken fark ettim, kendimi kötü hissettiğimdeçttep Zeyt'mbur- nu sokoklannde arabayla 4e— se alay etmiyordu..." Bir sakat kadının mektubuydu bu. Fark- lı bir yönünü çıkanyordu kadın duyariığının. Dergi, 1987 yılında yapılan "Dayağa Karşı Yürüyüşü"nü o dönemde önayak olan kadın- lann dilinden aictanyordu. Şirin Tekeli o günü şöyle anlatıyor- du: "Feminist hareket yalnız ideolojik olarak değil, yapısal olarak da rüştünü ispatlamak- taydı. 17MâyıssabahıYoğurt- çu Parkı'na gidefoen içimdeki korku ve endişeyi atamamış- tım... Başarmıştık. Feminizm bu eylemle biriikte birharekete dönüştü." "Pazartesi"yi evirip çevihp okuyorum. Kadınlann özgür- leşmesir&keğin özgürteşmesi- anlamnagoliyor. Kadınıayak- da laf atıyordu erkekler. Çün- kü ben okula giderken o so- kaklarda alay etmişlerdi be- nimle. O sokaklarda düşmüş, o sokaklarda ağlamış, o so- kaklarda yaralanmıştım. Şimdi o sokaklardan geçerken kim- 4a- durabilen bir geleceğe umutla bakabilir. Türkiye gibi erkek egemen bir toplumun değişip, demok- ratikleşmesi ancak kadınlarla mümkün. Kadınlar olmadan asla. Ne demokrasi, ne uygar- lık, ne eşitlik... 2000'Lİ YILLARDA ERDAL Elbette Başaracağım... Üniversite sınavına girecek gençler için kısa bir sü- re kaldı. 18 Haziran'da yapılacak sınav, bu sınava ha- zırlanan gençler için maraton yarışının sonuna ben- zeyen bir heyecan yaratmaktadır. Bu sınavın sonu- cunda kazanacaklar olacak, kaybedenler olacaktır. Sınavı kazananlar arasında da istediği yer olmadığı için sevinçleri yanm kalanlar olacaktır. Ama hiç unutulmasın ki 'Herkes kendi kaderini kendisi çizmektedir. Başanasla birrastlantı değildir, Başan çoğu yeri dikenli, engelli, sıkıcı, can acıtıcı uzun biryolun sonundadır'. Böyle olmayan, aile des- teğinde, birilerinin koltuğunda kazanılan başanlar ise sadece bir görüntüdür, başarı değildir. Bu 'payanda- lı kolayelde edişler' başannın insanda uyandırdığı öz- güven duygusunu, yapabilme gücünü veremeyece- ği için de kişıye kolay bir hayatın dışında hiçbir şey katmaz. Böyle dışardan gelen başanlar da gene dı- şardan gelen desteğin çöktüğü durumlarda uçar gi- der. Insanın kendi başansı nasıl elde edilir? Önemli olan budur, insana yapabilme gücü veren budur, insanı ha- yatta güçlendiren kazanım budur. 1. ADIM: ELBETTE BAŞARACAĞIM DEMEK... Başannın ilk adımı, 'Elbette başaracağım' dryebil- mektir. 'Ben başaracağım' diyebilmektir. 'Engellere rağmen başaracağım' diyebilmektir. 'Kendimden başka mazeretim olmayacak' diyebilmektir. Bunu di- yebilmek kararlı bir irade ister, bu kararlılığı uzun bir zaman sürdürebilmek ister, bağımsız bir irade ister, hedefini belirleyen bir kararlılık ister. Bütün bunlan is- tediği için de herkes bu adımı başanyla atamaz. İçin- de itici güç bulunmayan hiç kimse hedeflerine ulaş- makta başanlı olamaz. Büyük başanlar büyük çaba- lar ister. Bu çabalan gösteremeyenler hedeflerini kü- çüttmek zorunda kalırlar. ELBETTE BAŞARACAĞIM... BEN BAŞARACAĞIM... ENGELLERE RAĞMEN BAŞARACAĞIM... KENDİMDEN BAŞKA MAZERETİM OLMAYA- CAK... Bu sözleri, anlamlannı sindirerek ilke edinenler ba- şannın ilk adımını atmış demektir. 2. ADIM: GEREKEN GÜCÜ DE, TEKNİĞI DE KA- ZANACAĞIM... Her başannın arkasında uzun ve sabırlı bir çalışma çabası vardır. Söz konusu olan sınavlar seçme sına- vı olduğuna göre hem bilgi gücünü hem de sınav tek- niğini kazanmaya dayanır. Bu kazanım bugüne ka- dar gelen çabalarla elde edilmiştir. Sınav öncesine ka- dar yapılan çalışmalar adayı bugünlere getirmiştir. Bu çalışmalar ne bütünüyle tam olabilir ne de bütü- nüyle eksiktir. Fazlasıyla eksiğiyle bugüne gelindiği- ne göre şimdi yapılacak olan, son bir ayda yapılma- sı zorunlu çalışmalardır. Artık adayın kendisini hırpa- laması gereksizdir. Şimdi kazanılan her şeyi en yük- sek verimle başanya yönlendirebilmek önemlidir. Bu da umutsuzluğa düşerek yapılamaz. Tam tersine, el- de var olan bütün gücü akıllıca kullanarak hedefe u- laşmak gereklidir. GEREKEN GÜCÜ DE, TEKNİĞI DE KAZANACA- ĞIM... Elbette bu kararlılık zamanın doğru kullanımını zo- runlu kılmakt^dır. 6 u aşamada zamanın doğru kul- lanımı sorulara verilecek yanıtların zamanlamasını doğru yapabilmekten geçer. Bir dakikanın önemi he- saba katıiarak zaman ayarlı çalışmalar yapılması ada- yın gücünü arttırır. 3. ADIM: GÜCÜMÜ GEREKEN YERDE VE ZA- MANDA KULLANMALIYIM... Kontrol edilemeyen güç, en büyük yanlışların ne- deni olur. Bunun için de 'gücün kontrol edilebiliriiği' en önemli kazancımızdır. Bilgi ve teknik gücümüzün 'gereken yerde ve gereken zamanda kullanılması' performans dediğimiz niteliktir. Gücümüzü kontrol etmemizi zorlaştıran en önemli engel 'stres 'tir. Bir olayın içinde iken duyduğumuz kaygıdan kaynakla- nan stres (zorlanma) gücümüzü 'gereken yerde ve gereken zamanda' kullanmamızı güçleştirir. Bu du- ruma karşı önceden psikolojik hazırlık yapmalıyız; heyecan duymamızın normal olduğunu, gereksizye- re paniğe kapılmanın ise bizi engelleyeceğini kendi- mize söylemeliyiz. Her şeyden önce, 'duyacağımız sorumluluk ken- dimize karşı olmalı'. Aşın ve yanlış sorumluluk en bü- yük kaygımızın nedeni olabilir. Her sonucu da göze alabilecek cesaretimiz olma- lıdır. Başan cesur insanları sever 4. ADIM: HER SONUCU GÖZE ALMALIMIYIM?... Evet, sınavda her sonucu göze almalıyız. Elbette başan için hazırlandık, yıllarca, aylarca hazırlandık. A- ma sonuç istediğimiz gibi olmazsa ne yapacağız? Buna verilecek tek bir yanıtımız olmalıdır: Eğer iste- diğim sonucu alamazsam, bu başansızlıktan ders alarak yeniden hazırlanacak ve kazanacağım. YILMAYACAK VE ELBETTE BAŞARACAĞIM 5. ADIM: HEDEFİMİ BEN SEÇİYORUM VE SO- RUMLULUĞUALIYORUM... Hedefimizi seçmek en önemli işimizdir. Bunun için konuşacağız, görüşeceğiz, dinleyeceğiz, araştıraca- ğız ama sonuçta 'kararı biz vereceğiz ve verdiğimiz karann sorumluluğunu alacağız'. Başannın yolu her zaman budur. Ailemizle de görüşeceğiz, öğretmen- lerimize de soracağız, arkadaşlarımızla da konuşa- cağız ama son karan KENDİMIZ VERECEĞİZ. Çünkü bu hayat bizim hayatımızdır, sorumluluğu da bizim olacaktır. Şimdi arök kazanma zamanıdır. Hepimizin hayattaki yollan açık olsun. E-mail: erdal.atabek a mynet.com.tr Fax: 0212 513 90 98 İran Buyukelciliği 'Suçlamolartemehiz ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - İran, ga- «etemiz yazan Uğur Mumcu'nun bombalı suikast sonucu öldürül- mesi olayı ile bağlantıla- n olmadığını iddia etti. tstanbul'da yakalanan Uğur Mumcu cinayeti faillerinin ifadelerinde —bombayı Iranlı ajanhra sallıklaıını itiraf etme^ lerinin basma yansıma^ sı üzerine iran Büyükel- çiliği yazılı bir açıkfr- ma yaptı. Büyükelçilğinaçıkla- masında, "İran lslam Cumhriyeti gecmişte de defalarca vurguladığı gibi, Türkiye devleti aleyhine faaliyet göste- ren tslamive>-a başka si- yasi amaçh hiçbir Idşi, grup veya onlara bağh kişilerie, açık veya girti Uişkisi olmamıştır ve bu komıda >apılan herhan- gi bir iddiayı reddet- mektedir" denildi. Bü- yükelçilik yetkitileri; ct- ~ nâyetle ıigilı olarak d a ^ Tıa oncela yfllarda da suçlamalarla karşılaş- tıklanna dikkaf çeKerek "Bu çabalar boş ve ku- ru zanlar üzerine kuru- lu olduğundan netkede sonuçsuzkahnışnr T ' gö- rüşünü bildirdiler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear