23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S MAYIS 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Atatünk Orman Çrttliği 75 yaşında Orman Mühendısleri Odaa ve Ata- türkçü Düşünce Vakfı, geçen şubat ayında düzenledikleri Atatürk Orman Çiftliği'nin (AOÇ) geleceğine ilişkin toplantının sonunda kamuoyuna bir bitdiriyayımlamışlardı: "Idari ve tek- nik şartnamelerin hazırianarak, mad- dikaynakyaratlmaksuretiyle tapu ka- dastro kayıtlanna göre AOÇ'nin sı- nııiannın ve alanlannın kesin tespiti yapılmalıdır. Mevcut yasaya temel olan karar, Atatürk'ün vasiyetidir. Aslolan bu yasanın uygulanması ve yasaya karşı hile yollannın kapatıl- masına ilişkin tüm tedbirlerin alın- masıdır. AOÇarazisine ilişkin sabn al- ma, satma, yapma, yaptırma, kiraya verme işlemlehne ilişkin yönetmeli- ğin bazı maddeleriyle ilgılı olarak Da- nıştay 10. Dairesi'nin verdığı ıptal ka- ran 21 Şubat 2000'de Başbakanlığa tebliğ edilmiştir. Gerekeninyapılma- sı hukuka saygılı bıridare ıçin her şe- yin başlangıcı olacaktr." AOÇ'nin 75. kuruluşyıldönümün- de Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, bundan böyle çiftlik arazisinin azaltılmayacağını, başka kişi ya da kuruluşlara devredilme- yeceğini açıkladı. AOÇ'nin arazileıi- ne zarar verilmemesi için artık kesin kurallar konulmalı. Bu yönde atılan adımlar sözde kalmamalı. ISIK KANSl 3 Mayıs "Dünya Basın özgürtüğü Günü"r\de üzerinde durulan ana temalar; sermayenin medyaya egemen olması, medya birleşmeleri, tekelleşme, gazetecilik meslek ilkelerini uygulanamaz hale getiren ticari baskılardı. Türkiye Gazeteciler Sendikası Gene! Başkanı Ziya Sonay, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun (FIJ) 1998'deki genel kurulunda, medyada "serbest pazar" ilkelerinin egemen olması gerektiğine inanan siyasetçi, yayıncı ve medya kuruluşlarının uyarılmasının karaıiaştırıldığını anımsatarak şunları söyledi: "Bu zamana kadar ekonomik güç sahibi olmak politik güç sahibi olmakla eşdeğer görüldü. Ancak medya gücü, politık gücün de kat kat üzerinde bir gücü ifade Piyasa fikirleri etmektedir. öyte ki, medya sahipleri, iletişim teknolojisindeki gelişmelerin de sağladığı avantajlaria, siyasi iktidardan çok daha ustaca manipülasyonlar yapabilmektedir. Bu güç sayesinde, medya sahipleri, , sadece basın özgürfüğü üzerinde değil, sadece siyasi iktidarlar üzerinde de bûyük bir tehdit haline gelmiştir." Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayımladığı bildirideki vurgu da çok anlamlıydı: "Gazetecilik; ilan-reklam piyasasının ve kâr-borsa oyunlannın basit bir uzanttsı haline sokuluyor. Her özelleşprme ihalesinde medyayı görmemiz rastlantı değil. Bir zamanlar demokrasi ve onun aynlmaz parçası olan basın özgüriüğü en azından 'fıkirler piyasası' olarak adlandınlırken bugün 'piyasanın fikirleri* gazeteciliği ve basın özgüriüğünü, dolayısıyla demokrasiyi de tahakkümü aftına alıyor." Her ıkı açıklama da, son dönemde medyada, iki Cumhuriyet'e ve iki Cumhuriyet'in önderierine dönük gerici-liboş ittifakından yönelen saldırıların gerisinde yatan rahatsızhğı gün ışığına çıkarıyor. Nedir iki Cumhuriyet? llki, 1923 devrimi ile yeşeren halk yönetimi Cumhuriyet. Diğeri, Cumhuriyet devriminin sürekliliğini savunan halkın gazetesi Cumhuriyet. "Piyasanın fıkirieri'mn sıradanlığında çırpınanlara göre her iki Cumhuriyet de "dinozor". Kendilerini çağa pek "uyduranlar"\n unuttuklan küçük bir ayrıntı: Halk, aydınlar, gazeteciler "koyun" değil ki "piyasa fıkirieri" doğrultusunda kopyalansın... Istanbul DGM Başsavcısı Oktar Çakır'ın geçirdiği trafik kazası ile ye- ni ilişkıler ağı ortalığa dökülüverdi. Çakır'ın birlikte olduğu ve kazada ölen Melik Giray'ın silahlı tehdit, kar- şılıksız çek verme, adam kaçırma gi- bi olaylara karıştığı anlaşıldı. Kaza sonrası doğal olarak Istanbul DGM Başsavcısı'nın geçmışı irdele- niyor. Oktar Çakır, 1980'li yıllann ikin- ci yartsında Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evlerı Genel Mudurü olmuş. Bu atama, Turgut Özal'ın adalet me- kanizmasının yenidenyapılandırma" Çok boğumlu düğüm gerekçesiyle yozlaştınlması sürecin- de adından çok söz edilen eski Ada- let Bakanlığı Müsteşan Arif Yüksel dönemine denk geliyor. SHP-DYP koalisyonu sırasında görev yeri de- ğiştirilen Çakır, uzun süredir Istan- bul'da çeşrtli bölgelerde savcılık ya- pıyor. Bundan bir ay önce Istanbul DGM Başsavcısı ErdalGökçen, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafın- dan Yargıtay'a üye seçiliyor. Sızan bilgilere bakılırsa, Adalet Bakanlığı, Gökçen'den boşalan yere Susurluk davasını yürüten savcı Aykut Cen- giz Engin'i öneriyor. Hâkimler ve Sav- cılar Yüksek Kurulu ise, göreve Ok- tarÇakır'ı uygun görüyor. Çakır'ın, Me- lik Giray'ın arabasında geçirdiği ka- za sonrası yardım için cep telefonu ile aradığı ilk kişi Engin Doğu oluyor. Engin Doğu da, Çakır'ı Istanbul DGM Başsavcıltğı'na atayan Hâkimler Sav- cılar Yüksek Kurulu'nun Başkanve- kili. Bilindiği üzere, DSP'li bakanlann üzerine titredikleri "atamalara siya- set kanstırmamak, gölge düşürme- mek" gibi ilkeleri var! Geçmişteki görevlerine ilişkin kimi ipuçlanna değindiğimiz Çakır'ın ge- çirdiği kazanın ardından ortaya çı- kan çok boğumlu düğüm, şimdi DSPH Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün elinde. DSP'nin ilkeleri çerçevesinde çözülmeyi bekliyor. ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU 5 Gezegen, Yeni Cumhurbaşkam İçin Hizaya Geçti! Köşeyi yazmaya başladı- ğımda, iki "muamma" konu açıklığa kavuşmuş değil. Bi- rincisi, Türkiye'nin 10. cumhur- başkanının kim olacağı. (Oy- lamaya iki saat var.) Gerçi tüm işaretler Ahmet Necdet Se- zer'i gösteriyor ve asıl sürp- riz Sezer seçilemezse yaşana- cak, ama hep söylendiği gibi "Burası Türkiye!" Cumhurbaşkanlığının en güçlü adayı Sezer çok tanın- mıyor. Bununla birlikte "ne" olmadığı belli: Herhangi birsi- yasal partiye angaje değil, as- ker kökenli değil, devlet işle- rine yabancı değil, şaibeli söy- lentilere adı kanşmış değil ve de önceki üç Köşk sakini gi- bi, "daha koltuğa otunvadan imajı yıpranmış" değil! Tüm bunlar, bu koşullarda Sezer'in kötü bir seçim olmadığını gös- teriyor. Aynca o makam huku- ka feci susamış halde ve Se- zer de bir hukukçu! Diğer "muamma" konu da- ha global: Bu köşenin yazıldı- ğı gün (5.5.2000), beş geze- genin art arda dizileceği ve bu durumun felaketlere yol aça- cağı söyleniyordu. Hatta 5 Ma- yıs'ı "Kıyamet Günü" olarak niteleyenler de çıktı. Yakın ta- rihimizde, benzer birsosyopo- litik kodlama var: 555 K (5. ayın 5. günü saat 5'te Kızı- lay'da) şeklinde. Bakalım bu- nun kozmik versiyonu nasıl sonlanacak? Yıne de bir Türkiye yurttaşı olarak şunu söyleyebilirim: Yan yana gelip, Anayasa'ya aykın şekilde darbe yapan 5 generali atlatmışız biz, 5 ge- zegen bize hiçbir şey yapa- maz! V.Ö. Kanalı "/ Love You" adlı virüs, bilgisayahan kilitledi... "Sanal dünya, her şey bomboş, Çetçi sarhoş, sörfçü sarhoş!.." ••• Demirel, anılarını kitapta toplayacak: "12 Mart Muhtırası ve Ihtiyar Heyeti!.." • • • Şiirden özür dileyerek: Nankörlük ki, en çok yakışanmış size!.. ••• "MHP törelerinden" bir türkü: "Ben bakanı tokat ile, ben bakanı tekme ile, ben bakanı yumruk ile döverim!.." • • • 5 yüzyıl sonrası için 'atasözü'adaylan: • Halı sahada ofsayt olmaz!.. • Her XL giyen, adam dövemez!.. • Reytingi düşenin dostu olmaz!.. Bizi Büyütenler - 2 ORHAN AYHAN Çocukluğumda, televizyon- dan sabaha karşı boks maçları gösterilırdi. Amerika saatiyle can- lı olan yayınları her seferinde ev halkıyla beraber seyretmek için bekler, ama hep uykuya yenik düşerdim. Büyüdükçe boks ba- na vahşi geldi, boksu konu alan filmleri ve eldiven geçimneden önce ellerini sargı beziyle sıkı sı- kı sardıran, soyunma odasında maça konsantre olan, borno- zuyla ringe çıkan boksör imajını sevmeme rağmen, boksun in- sanoğluna uygun bir spor olma- dığı kanısına vardım. Buna rağ- men, hâlâ rastladığım zaman boks maçlannı izlemekten ken- dimı alıkoyamıyorsam, sebebi, bu maçları Orhan Ayhan'ın anlatı- yor olmasıdır! Orhan Ayhan, o sı- cak ses tonuyla maça öyle bir ruh katıyor ki ben boksörleri değil, Or- han Ayhan'ın neler söyleyeceği- ni merak ediyorum. Teknik bilgi- —teri, kendine özgü esprileriyte —naTmantaması,1)lz1m kuşagrço- —cutduğuna götürüyor Elbette Ayhan'ı asıl olarak, rad- yodaki futbol maçlarının cantı yayınından tanıdık. özellikle Be- şiktaş maçlarında kimbilir kaç kez duymuşuzdur ondan, "mü- temadiyen" yapılan ataklan, "de- niztarafındaki kale"y\, rutin bağ- lantılardaki "dakika ve skor"u. Gol olduğunda yapılan acil bağ- lantılarda ise, anlattığı golde eme- ği geçen oyuncularda saptayıp vurguladığı ustalığın benzerini maç naklinde gösterdi Orhan Ayhan. TRT-2 televizyonunda, 'eski' oyuncuları konuk ettiği programını da, rastladıkça zevk- le izledim. özelinde futbolun, genelinde sporun 'kültür' haline gelmesinde önemli yeri olan bir isim. Son olarak, geçen hafta Orhan Ayhan'ın anlattığı 'Beşiktaş-Bur- saspor' maçını dinledim radyo- dan. Tatlı ve heyecanlı anlatımı- na isabetli yorumlar ekledi Ay- han. Beşiktaş tribünlerinın "Bur- sa kümeye" şeklindekt tezahü- ratını "ağır" olarak niteledi. Be- şiktaş, aynı anda üç oyuncu bir- den değiştirdi; Munch, Yasin ve Nihat oyundan alındı. Tribünle- rin alkışı üzerine Ayhan şu yoru- mu yaptı: "Alkışa sadece Alman oyuncu Munch, alkışla karşılık veriyor. Çünkü iyi oyuncu olmak yetmez, olgun oyuncu da olmak gerekir. Genç Nihat ve Yasin, du- ıvmu yeni anladı ve onlar da al- kışlıyor. Zamanla genç futbolcu- larda olgun taviriargösterecek- tir.şuanbazışeylerinfarkındade- ğilleri" Ondan maç dinlemek çok zevkli. Orhan Ayhan, sadece iyi ve ilginç bir sunucu değil, aynı zamanda olgun bir sunucu. Üç Anadolu'nun turkutorı Biryay çizin Doğu'dan Ba- tı'ya. Baharçiğdeminden so- run Kars'ı. Sabah seherinde mor dağlarından geçin To- kat'ın. Ege'ye gül aşılayın Ça- nakkale'de. Biri Karslı: Ali Seçkiner Alı- cı. Biri Tokatlı: Erkoç Torun. Biri Çanakkaleli: Nedim Yıl- dız. Üç Anadolu yani. Saz, keman, piyano, kemençe, vi- yolonsel, davul, dümbelek. Yeryüzünü dillendiren insan sesi birde... Karadenizli "NoktaHatâ"n\r\ "GülAli"s\ için yaktığı içli ağı- dın ucuna tutunup uçuverin Bolu'ya. "Seyaz Giyme Toz Olur" derken Muğla'daTürk- men kızı "Feraye"ye vurulu- verin. Uygar çok ses, âşık atışmasını andırsın. Yere düşsün fes Eskişe- hir'de, alamayasın. Çigan ile caz buluşuversin anonim halk türkülerinde. Kütahya'da çömüverin: "Çömüdüm vay..." Orta Ana- dolu'ya şaşıverin: "Abarooo..." ODTÜ Koleji Vakfı salonun- da geçen hafta ilk konserini verdi "Üç Anadolu" grubu. Doğal olanı sıradışılıkla har- manlayıp türkü söylediler: "Beni benden uzaklaştır- ma' diyen türkülerin sesleri- ni, o türküyü yakanlann ateşi sanyoriçimizi. Mevsimlerbo- yu yaylada 'gözel'/n/' bekle- yen çobanın sabnnı, nazlı yâ- rini yad ellere kaptırmış yiği- din semaha duruşunu görü- yoruz da, dilimiz tutuluyor." KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net ÇÎZGlLİK KÂMİL MASARACI HAKBİ SEMİHPOROY semihporoy@yahoo.com MIRMIRLAR UĞVR DVRAK ^ ^ , TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 6 Mayıs U/NDENBURG FACİASI! tS37'D£ BUGÜN, AL4A/4N ZEPLIMİ HtHOEN- Büee, AME8İKA 'OAHI MEW JEieZEV HA - VAACAN'M&A y-AMAKAKl OÜŞMÛŞTÜ. HIM- £>EA/SUGS, PAH/1 ÖNCB N/ÇB/K AKSAK- İ./K OLA*AOW, ATZs*£ OKVANUSLl'NU37 KEZ AŞMlÇTf. SBSSI2.ce YOL ALAN D£V HAVA SEMİSİ, Ye>LCULAG'At RİN es/ LÜKC KDŞt/LtA&A/t S/e HAI/ADA, ALANDAKJ İ LİNİN /ÇİA/O£C/ HİDROTEN SAZI ANİ0SAİ eA /Ş, SUNU . YOİ.CU ¥& KAOA VAÇAMlHt GÖRÜŞ EMİN GÜRSES Almanya ve Kafkasya Putin, yeni Rus dış politikasında yapmaya çalış- tığı düzenlemelere ABD'nin tepkilerini ölçmeye ça-' lışırken, Almanya dışlanmış olduğu Kafkasya'ya uzanmak için bunu bir fırsat olarak görmektedir. Bi- raz uzun süren geçici birşaşkınlık döneminden son- ra Almanya tekrar toparlanıp bölgedeki gelişmele- re katılmayı ve buradaki paylaşımdan payını alma- • yı hesaplıyor. Gürcistan'daki 9 Nisan başkanlık seçimlerinden önce Tiflis'e giden Alman Başbakanı Schröder,1 Gürcistan Meclisi'nde bir konuşma yaptı. Schrö- der, Şevardnadze'nin kardeşinin de Alman ordula- nna karşı direnirken yaşamını yitirdiği Ikinci Dünya Savaşı'nda çekilen acılar için özür diledi ve bu ara- da 40 bin Alman kökenli vatandaşın Gürcistan'dan > Stalin'in emriyle sürgüne gönderildiğini hatııiatma- yı da unutmadı. Schröder'in ziyaretine Gensher de katılmıştı. 1989'da Şevardnadze Sovyetler Birliği Dışişleri Ba- kanı iken Gensher Alman Dışişleri Bakanıydı. Eski-' den kalma dostluklan sürüyordu. Gensher, Şevard- nadze'ye Mart 1992'de Tiflis'e dönüp yönetime geç- mesi için telkinde bulunmuş, Avrupa Komisyo- nu'ndan da Şevardnadze'ye destek sağlamıştı. Al- manya, Gürcistan'a şimdiye kadar 350 milyon mark- lık kredi sağlamıştı. Schröder, 60 milyon marklık bir kredinin yakında hazır olacağını iletti bu ziyaretin- de. Alman sermayesi Kafkasya'da etkinlik için siya- si otoriteye görev verdi. Putin'in Slav birliği çağnsı. ve Kafkasya'yla yeterince ilgilenilmediği ve artık ye- ni bir dönemin başlayacağı mesajlannın yarattığı gergin ortamı Almanya uygun bir fırsat olarak gör- mektedir. Gürcistan, ABD için çok önemli bir ülke. Seçim- den kısa bir süre önce yine Tiflis'e CIA Direktörü Ge- • orge Tennet gelmış ve Şevardnadze ile değişık alanlarda işbirlıği yapılabılmesinin koşullarını ko- • nuşmuştu. Şevardnadze'nin değişik zamanlarda,! 2005'e kadar NATO'ya dahıl olmak isteğini açıkla-: ması önemli. Azerbaycan zaten NATO birlıklerinin, Azerbaycan topraklannda bulunmasına yeşil ışık- yakmıştı. Azerbaycan ve Gürcistan'ın herhangi bir şekilde NATO'ya dahil edilmesi, ABD'nin güvenlik. hattını Atlantik'ten Hazar'a kadar uzatmasını sağ- layacaktır. Putin buna direnmeye çalışıyor, faka^ ABD'nin bölgede etkinliğini bildiği için Vvashing- ton'a dolaylı olarak yanaşmayı ve işbiriiği kurmayı- da istiyor. Bunun için Batı'ya ilk gezisini, en iyi eko- nomik ilişkileri olduğu Almanya'ya değil de ABD'nin, Kafkasya ve Hazar'daki baş müttefiki Ingiltere'ye yap- tı. Rusya'nın, 'ABD'nin etkinliğini engellemeyi be-: ceremezsem hiç olmazsa ortak olayım' düşüncesiy- v le hareket etmeye başladığı bir dönemde Almanya'nım' geleneksel yakın ılışkısi olduğu Gürcistan'a yanaş-î ması akıllıca bir tutumdur. Fakat Gürcistan'ın eko-. nomik olarak ABD'den kopmak gibi bir yola girme- si, Tiftis'in Abhazya, Güney Osetya ve Acaristan so- runlan nedeniyle de bu bölgelenn Rusya ile yakın ilişkilerini gözönüne alarak Moskova'ya sırt çevirme- si mümkün görünmüyor şimdilik. ABD Başkanı Clinton'ın özel temsilcisi Momings- tar, Nisan 1997'de ABD'nin bölgedeki çıkarlannı- ekonomik işbiriiği, enerji kaynaklarının güvenliği, ekonomik-siyasalreformlarve ABD şirketleri için uy- gun koşullann yaratılması olarak açıklamıştı. Azer 1 -' baycan-Gürcistan-Türkiye üzerinden geçen boru hattı enerji kaynaklannı kontrole alırken, NATO'nun Gürcistan ve Azerbaycan'a kadar uzanması hesap-, lan Türkiye hattıyla tamamlandığında enerji kaynak- lannın güvenliği de sağlanmış olacaktır. Moskova'nın Kuzey Kafkasya'daki riskli bölgele- ri dışlayarak inşa edeceği boru hattıyla Avrupa'ya' petrol ve doğalgaz sağlama çabalanna Slav birliği söylemini katması, kendisinin dışlanamayacak bir güç olduğunu gösterme çabasıdır. Ukrayna'nın bu biıiiğe katılması şimdilik söz konusu değil. Zaten Uk- rayna, ABD açısından NATO'ya alınması gereken bir ülke olarak görulmekte ve ekonomik yardımlar bu 1 hesaplara göreyapılmaktadır. Ermenistan Komünist Partisi'nin bu biriîğe katılmak için Koçaryan yöne- timine baskı yapması ise bölgede izole olma kor- kusundan ileri gelmektedir. Rusya, ABD'nin bölgesel çıkarlanna zarar verme- diği takdirde bölgede işbirtiğine dahil edilecektir. Almanya ABD'ye uzak durup Rusya üzerinden böl- gede bir 'aya^c' elde etmeye çalışıyor. Rusya bunu ABD etkinliğine karşı bir denge unsuru olarak gör- düğü için memnun. Tiflis ise ABD ve Rusya'nın böl- gesel konularda anlaşmalanyla ülkenin ekonomik ve siyasal sorunlannın çözümünün kolaylaşacağını dü- şünmektedir. Almanya Tiflis'e bakarken, Tıflis'in özellikle ABD'ye baktığını unutuyor. E-mail: emingurses(5 yahoo.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYÂN SOLDANSAĞA: 1/ Anado- lu'nun bazı yörelerinde alageyiğe ve- rilen ad. 2/ Notada durak işareti... De- nizcilikte "açıktan geç, yaklaşma" anlamında kullanılan te- rim. 3/ Ege Bölgesi'ndebirdag... "O" gösterme sıfatı- -\ nıneskibiçimi.4/Du- 2 man lekesi... Pazar ya da panayır kurulan . gün. 5/ Yank, çatlak... Sebze fidesi ve üzüm çubuğu dikmek için hazırlanan çukur. 6/ ' VücuttakiAIDSvirü- 8 sûnü saptamakta kul- 9 lanılan test... Bir işi yerine getirme. 7/ sönüyorperde perde / Atlılar kayboluyor güneşin bat- tığı yerde" (Nâzım Hikmet)... tzmir yöresinde bir çeşit böreğe verilen ad. 8/ Coğrafyadaki kıyı tiple- rinden biri... Halk dilinde babanın faz kardeşine ve- rilen ad. 9/Uzaklık işareti... Argoda eteğin açılma- sıyla bacağın görünmesine verilen atL lYUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Elmaya benzer meyvesi olan dikenli bir ağaç. 2/ Baston... AkdenızBölgesi'ndebirakarsu.3/tzmir'in bir ilçesi. 4/ Roma mitolojisinde savaş tannsı... Ba- ğışlama... 5/ Muğla'nın bir ilçesi... Eski dilde kapı. 6/ Gemilerin mizana direğinin gerisindeki yelken... Asya'da bir ırmak. II Kromun simgesi... Içinde katı bir madde enmış bulunan sıvı. 8/ Açık alanlardan ve kalabalık yerlerden korkma. 9/ Közlenmiş patlı- can, sanmsaklı yoğurt ve kıyma ile yapılan bir yemek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear