23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2000 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGÜN ALt SİRMEN Sersem Kafa Yine Unııttu "Unutmayacağız!...", "Kanı yerde kalmaya- cak!". Oysa, ölenin kant yerde kalır, çünkü olayın bü- yüklüğüne ve bize yakınlığı uzaklığına göre, slo- ganı attığımız ertesi günü, ertesi haftası ya da er- tesi ayı hemen unutuveririz, vaatlerimizi de, olayı da... Bağdat Caddesi'ndeki direksiyon teröristlerinin kurbanı nişanlı çiftlerin adlannı anımsıyor musu- nuz? Bağdat Caddesi'ndeki haramzade canilerin on yıldır cinayetlerini fütursuzca sürdürmeleri karşı- sında, şimdiye dek, neden önlemlerin alınmadığı- nı hâlâ sorguluyor musunuz? Bağdat Caddesi'nin veledi canilerinin, şu sıra- lardaki göstermelik ve geçici kontrollerden sıkılıp, cinayet girişimlerini Maslak'ın kendi ölümcül ya- nşlanna uygun bölümlerinetaşıdıklarını biliyor mu- sunuz? Şaşkın toplumun sersem belleği, olayı unuttu; hiçbirşeyi anımsamıyor, hiçbirşeyi sorgulamıyor, • • • Siyaset Meydanı'naçıkan yanşçı gençlerin, "Va- şam önemli, ama sürat degüzel" sözleri, yine ay- nı çetenin kimi üyelerinin sürati babalanndan öğ- rendiklerini açıklamalan veya birinin olaylann örtü- nün alınması için çare olarak, kendilerine sürat dürtülerini giderecek yerier yapılıp tahsis edilme- si isteğine gösterilen toplumsal tepki ne oldu? Birkaç münferit homurdanma dışında.. hiç! Parlamento, olayı ele aldı mı? Oysa yasama olayı enine boyuna tartışmalı, bu konuda her şeyden önce gerekli olan yasal düzen- lemeyi yapmalı, ve saatte 180 km hıza çıkan kişi- nin, kasten adam öldürmeye teşebbüs ile yargı- lanmasını sağlayacak maddeleri oylayıp, gerekli onaylarla yürüriüğe koymalıydı. Aynı yasama, yıllar yılı, bu yarışlara 50 - 60 mil- yon rüşvet ile göz yuman resmi görevlilerin duru- munu araştırmalıydı. Ama hiçbiri olmadı. Ateş düştüğü yeri yakmak- la yetindi, toplumsal ve resmi duyarsızlık yine ege- men oldu. Belki günün birinde, yetkili ve etkililerden birini doğrudan ya da yakınları aracılığıyla yakarsa, di- reksiyon katillerine bir önlem düşünülür. Şimdi buna "inşallah" mı diyeceğiz? • • • Her şeyden önce, bu katillere, cinayet teşebbü- sü maddesi uygulayacak değişiklikler için sürek- li yayın, gösteri yapıp kamuoyu oluşturmak zorun- dayız. Ardından, gördüğümüz her olayı basına bildir- mek ve görevini yapmayan kolluk güçlerini teşhir etmek zorunluluğu ile yükümlüyüz. Ama "dünyayı ve ülkeyi kurtarmanın" yanında bunlar küçük olaylar olarak görünüyor herkese. Oysa bir ülkede cumhurbaşkanının kim olaca- ğından daha önemlidir, sokaklarındaki can gü- venliği. Nitekim Fransa'nın ve de dünyanın en ciddi ga- zetelerinden Le Monde, geçen pazar günkü baş- yazısını, kendi ülkelerindeki benzer davranışlara ve trafik felaketine ayırmıştı. Çünkü ciddi insan ve kurumlar, günlük yaşamı ciddiye alırlar, onların en önemli siyasi konular ka- dar yaşamsal olduğunu bilirler. Bu başyazı, trafik umursamazlığının genel bir toplumsal bozukluğun hem sonucu hem de gös- tergesi olduğunu da vurguluyordu. Gerçekten bizim de Bağdat Caddesi cinayetin- de yaşadığımız olay, toplumsal saygının ortadan kalkmasının, egoist bireyciliğin, paranın egemen- liğinin ve para dışında her şeyin hor görülmesinin, saldırgan tutumun sonucu ve de göstergesidir. Yolların sorumsuz, şımarık, saldırgan egoistle- rinin bilmem ne duygularının tatmin aracı, birey- sel mekânlar olmayıp, toplumsal kullanım alanla- rı olduğunu herkese kabul ettirmeden, ne demok- rasi olur ne de çağdaşlaşma... Ama şaşkın toplumun aptal kafası her şeyi unu- tur. bu gerçekleri görmezden gelir. DÜZELTME: Dünkü yazının ikinci paragrafında Re- fah-ı sani, (yani ikinci Refah) deyimi bir dizgi hatasıyia Refah-ı zani, (yani zina yapan Refah) şeklinde çıkmış- tır. Aslı Refah-ı sani olacaktır. Düzeltir, özür dilerim. Yurtta umuf Operasyonu Tutuklama ve gözaltılar Yiırt Haberleri Servisi -Uğur Mumcu suikastıy- la ilgileri olduğu gerek- çesiyle Selatn Gru- bu'nun (Tevhidciler) fa- aliyetleri ve kadrolarının deşifre edilebilmesı ama- cıyla yurt genelinde yay- gınlaştınlan "l'mut ope- rasyonlarT sürüyor. Bur- sa'da adliyeye sevk edi- len 20 kişiden 13' ü tutuk- lanırken, Kocaelı'de de 13 kişi gözaltına alındı. Bursa'da gözaltına alı- nan Selam örgütü üyele- ri 5 günlük sorgulamanın ardından önce Adlı Tıp Kurumu'na. daha sonra da Bursa Adliyesi'ne gö- türüldüler. Sanıklann bir araya geldiğı Bursa mer- ^kezTf Evrenseî Mesaj isimli derginin yayın yö- netmenliğini Üludağ suruyor Üniversitesı llahiyat Fa- kültesi öğrencisi Müca- hit Gültekin ın yaptığı belirlendi. Kocaeli Emniyet Mü- dürü Erdinç Sanatp, dü- zenlediğı basın toplantı- sında, Fzmit, Gebze ve Gölcük'te gerçekleştiri- len operasyonlarda, "tran devrimi metodunu bemmseyen ve terör ör- gütü Hizbullah ile yakın ilişki içine girip örgüte eleman kazandırma ça- hşması yapan 13 kişinin yakalandığuıT söyledi. Batman'da Hizbul- lah"a yönelik operasyon- larda da gözaltına alınan 3 pratisyen doktordan Lokman Sezgin tutukla- nırkeh Zekeriye Ezef^ve~ Aydın Gök serbest bıra- kildı. Adona'da bombalı saldm ADANA (Cumhuriyet GûneyÖfcri Börosu)- Ada- na'da iki ayn yere yapılan bombalı sakhnda3'üağır oJmaküzereTRîşîyararândıf^ _ Atatürk Caddesi üzerindeki Gülbahçesi Sitesrve Gima Dörtyol Kavşağı'ndaki Cafe On'a dün gece bombah saldın düzenlendi. Saldınlarda YavuzTekm, Ahmet Gür ve ÇüleurovaTjniversıtesi öğrencisi AB Şen ağır yaralandı. Şırnak'ta, gözaltına alınan üç sanığı muayene eden doktorun yanında savcı da vardı Savcı taıukhğında îşkence raporaDtYARBAKIR (Cumhuriyet Büro- su) - Şırnak'ta PKK'li olduklan ıddı- asıyla gözaltına alınan üç kişiye işken- ce yapıldığı, savcı gözetiminde yapı- lan doktor kontrolüyle belgelendi. Midyat Cezaevi yetkililerinin arama yaparken sanıklardaki izleri fark et- meleri üzerine ortaya çıkan işkence olayı nedeniyle Şırnak Cumhuriyet Savcıhğı'nca soruşturma başlatıldı. İHD Diyarbakır Şubesi sorumlular hakkında gerekli işlemin yapılmasını istedi. Şırnak Emniyet Müdürlüğü'nce gö- zaltına alınan Kamuran Kabul, Hacı İnan. Mehmet KartaJ, Derviş AlgüL Mehmet Ebuzeyitoğlu ve Mehmet BaysaTın yakınlan, IHD Diyarbakır Şubesi'ne başvurarak, söz konusu ki- şilerin gözaltında kaldıklan süre için- de işkence ve insanlık dışı muamele- lere maruz kaldıklannı iddia ettiler. Bunun üzerine IHD Diyarbakır Şu- besi Hukuk Komisyonu üyelerinden avukat Cihan Aydın, avukat Ejder Ta- lay ve Genel Yönetim Kurulu üyesi avukat Metin Kılavuz'dan oluşan bir heyet, Mardin Midyat'taki cezaevinde sanıklarla görüşerek bir rapor hazırla- dılar. Raporda, mağdurlann gözaltın- da kaldıklan süre boyunca "elektrik şoku, cophı tecavüz, falaka, çınl çıplak soyma, tazyikli su, hayalan burma, göz bağu hakaret tehdit kûfür, aile birey- lerine tecavüzve işkenceyapmakla teh- dit etme, aç ve susuz bırakma" gibi iş- kence ve kötü muameleye maruz kal- dıklan belirtildi. Raporda, mağdurlann gözaltında kaldıklan tarihlerde birçok kez doktor huzuruna çıkmalarına karşın, tehdit edildikleri için işkence gördüklerini doktora söyleyemediklerine dikkat çe- kildi. Şanıklar hakkında PKK ile bağlan- tılan olduklan iddiasıyla Diyarbakır DGM'de dava açıldığına dikkat çeki- len raporda, mağdurlann tutuklanma- sına gözaltında işkence ve kötü mu- amele sonucu alınan ifadelerin neden olduğu vurgulandı. Raporda şöyle de- nildi: "Ancak cezaevi yetkilikri mağdurla- nn vücutiannda işkence izlermi tespit etmeleri üzerine sonımluluk üsdenme- yeceklerini belirterek rutukhı sanıkla- n kabul etnıemiş ve mağdurlan tekrar Şırnak'a göndermiştir. Şırnak'a geri götûrülen mağduriar bu kez savcı gö- zetiminde doktor kontrolünden geçi- rilmişlerdir. Her biriiçin 03 Nisan 2000 tarihJi raporlar düzenlennüştir. ^'apı- lan muayene sonucunda tutukianma- mn üzerinden üç gün geçmesine karşm baa işkence bulgulanna rasüanmış ve bu bulgular raporlara geçirilmiştir. Mağduriar ile yapmış olduğumuz gö- rüşmelerden sonra Diyarbakır DGM'de açılan dava dosyasındaki doktor raporlan doğruhusunda mağ- durlann işkence gördükleri konusun- da net bir kanıya vardığunız için Diyar- bakır Cumhuriyet Başsavcıhğı aracıu- ğı ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcıh- ğı'na suç duyunısunda bulunduk." Yüksekova Eğitimde tarikatçı EBRUTOKTAR ANKARA - Milli Eği- tim Bakanlığı, tüm teşki- latlannda yaptığı incele- melerde belirlediği tari- katçı ve şeriatçı kadrolara yönelik temizlik operas- yonunu genişletti. Emni- yet Genel Müdürlüğü'nün Hizbullah operasyonla- nndan sonra tutuklanan 44 öğretmenin DGM sav- cılıklan tarafından yürü- tülen soruşturmalan so- nucunda bakanlık da Hiz- bullahçılan görevden at- maişlemlerinebaşladı. 10 Mayıs 2000 tarihine kadar 502 öğretmen devlet me- murluğundan çıkanldı. Biri Ankara'dan çıkan Hizbullahçı öğretmenle- rin ağırhkh olarak Bat- man, Adıyaman, Şanlıur- fa, Gaziantep, Içel, Kon- ya, Istanbul ve Adana'da görev yaptığı öğrenildi. Okullarda göze batma- mak için verilen talimat üzerine "içine kapanık- sessiz" görüntüsü çizen Hizbullahçılann dar gelir- li ve çok çocuklu olduğu belirtildi. Hizbullah ınöğ- retmenlere maddi destek vaadinde bulunduğu da açıklandı. Öğretmenleri *tebfigci'' olarak görevlen- diren Hizbullah'ın din kültürü ve ahlakbilgisi öğ- retmenlerini "sohbet ve toplanü" kanalıyla örgüte mılıtan kazandırmaya yönlendirdiği vurgulandı. Abidinpaşa Teknik Li- sesi ve Endüstri Meslek Lisesi'nde görevli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Abdulselam Oztürk'ün 7 çocuğundan 2'sinin özürlü olduğu ve tedavi masraflannı öde- mekte zorlandığı belirtil- di. Oztürk'ün polisteki ifadesinde sık sık ağladı- ğı ve geçim zorluğu nede- niyle örgüte üye olduğunu söylediği kaydedildi. Konya Kayasu Ilköğre- tim Okulu'nda görev ya- pan Hizbullahçı Mustafa Işık'ın 15 yıllık din bilgi- si öğretmeni olduğu öğre- nildi. 1 yıldır polis tara- fından izlenen 4 çocuklu Işık'ın da diğer öğretmen- lerle samimiyet kurmak- tan kaçındığı öğrenildi. İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN &KTATBİKAT PfiHA! Ş Dinci dergi Aksiyon öğretmenleri hedef gösterdi tstanbul HaberServisi- Dinci Aksiyon dergisi, 6 Mayıs 2000 tarihli sayı- sında yayımladığı "Dev- rimci örgütlenme Useler- de"başlıklıhaberde,"Li- selerdeki sol orgütienme- nin iki ayağı var: Oğrenci- ler ve sendikah hocalan'* gibi ifadelerle Eğitim- Sen'li öğretmenleri hedef gösterdi. Eğitim-Sen ls- tanbul 3 No'lu Şube yö- netici ve üyeleri ise dergi- nin kendilerine gerçek dı- şı suçlamalar yönelttiğini belirterek yasal yoldan mücadele edeceklerini söylediler. Eğitim-Sen'de yasadışı örgütlerin etkinlik kurma çabasında olduğunu ileri süren dergi, cumartesi gü- nüne gelmesi nedeniyle okullann tatil olmasına karşın Eğitim-Sen'li öğ- retmenlerin, sınıflan bo- şaltarak öğrencilerini 1 Mayıs 1999'daki kutla- malara zorla götürdükle- rini iddia etti. Bunun üzerine gazete- mize gelen Eğitim-Sen tstanbul 3 No'lu Şube'ye üye öğretmenler, hükü- metlerce eğitim konusun- da görüşleri alınan ve ya- sal olan sendikalanmn Aksiyon dergisince "ya- sadışı" gösterildiğini vur- gulayarak, iddialann ger- çek dışı suçlamalar oldu- ğunu ve hedef gösteril- diklerini söylediler. Öğretmenler, "Sendi- kamızın tüzüğünde siya- si görüş, diL din. ırk ayn- mı yapmadan. çağdaş, bi- limsel, demokratik, laik eğjtimi savunan her tür- lü siyasi görüşten insan- lar vardır. Bu dergi, yasa- dışı okJuğumuzu söyleye- rek bizi ba/ı kesimlere hedef gösteriyor. Bu ka- ranlık güçlerle yasal ze- minlerde mücadele ede- ceğiz r> diyerek derginin suçlamalanna tepki gös- terdiler. CHP PM Üyesi Sağlar, Hizbullah'ın istihbarat birimlerince bilinen bir örgüt olduğunu söyledi 6 Qnemli olan cinayederin ardmdakî güç' Istanbul Haber Servisi - CHP PM Üyesi Fikri Sağlar, Hizbullah'ın son aylardaki operasyonlarla ortaya çıkanlan değil, istihbarat birimleri ve güvenlik güçlerince yıllardan beri çok iyi bilinen ve en ince aynntılanna dek tanınan bir örgüt olduğunu belirtti. Sağlar. "Mumcu'nun katillerinin bulunacağuıa ilişkin umudum bu kez çok güçlü. Dilerim öteki aydın cinay etleri de ay dınlanır. Ama önemli olan. cinayetlerin arkasındaki güçlerin saptanmasıdır" dedi. Gazetemiz yazan Yazıcıoğlu ve Unal yeniden yargılanacak Oral Çahşlar ile bırlikte, CHP Şişli tlçe Örgütü'nce düzenlenen "Çeteler ve faili meçhuller'' konulu panele katılan Sağlar, 1999 yılı verileriyle Türkiye'de 17.547 faili meçhul dosyanın bulunduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e TBMM'nin yeniden vize vermemesini "Susurluk failleri birflerinin konıması attmdan çıkö" şeklinde değerlendiren Sağlar, 1950 yılından bu yana, devlet içinde, devlet gücünü kendi adma kullanan çeteler oluştuğunu vurguladı. tstanbul Haber Servisi - Kumarhane işletmecisi Ömer Lütfü Topal'ın katil zanlılan olarak gözaltına alınan Susurluk çetesi samğı 3 polis memuru ile Topal'uı 2 iş ortağını, savcılık yerine Ankara'ya göndererek "görevterini kötûye kullandıklan" gerekçesıyle yargılanıp beraat eden dönemin îstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıaoğlu ile Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal, karann Türkiye'de "Ergenekon", "Asena" gibi adlarla tamnan ve derin ilişkilere sahip suç örgütlerinin, dünyadaki benzerleriyle de yakın bir işbirliği içinde olduklanm anlatan Sağlar, Türkiye'de mafyanın siyasi gücü ele geçirmek üzere olduğunu söyledi. Sağlar şöyle devam etti: "Kara paraya dayanan ekonomi, yönetimi mafyalaştınr. 1980 sonrasında Turgut Ozal, çağ atlatma hikâyesiyle bize bu düzeni yutturmaya çabştı. Bu asknda geriye dönüştü. Türîdye, uyuşturucu üreten, kara para yıkayan bir ülkeye dönüştü." Oral Çalışlar ise Susurluk'un ve bu süreçte varlığı yadsınamaz biçimde kanıtlanan çetelerin, büyük ölçüde soğuk savaş dönemi yapılanmasının bir sonucu olduğunu söyledi. "Devletin, Mumcu cinayetini aydmlatacağına inanmıyonım" diyen Çalışlar, solun devletin arkasına sığmarak mücadele etmek yerine, kendi seçeneklerini ortaya koyup bunlann arkasında yüreİdice durması halinde gelişebileceğini ifade etti. Yargıtay tarafından bozulması üzerine yeniden yargılanacak. Yerel savcının temyiz talebini inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet Beyazrt Bonar, Yazıcıoğlu ve Ünal'ın üst merciden gelen kanunsuz emri uygulayarak, sanıklan ilgili savcılığa bildirmeden evraklanyla birlikte Ankara'ya gönderdiklerine dikkat çekti. Şanıklar hakkındaki beraat karanmn bozulmasını talep eden Yargıtay Savcısı Bonar, dosyayı Yargıtay 4. Ceza Dairesi'ne gönderdi. Yargıtay 4. Ceza Dairesi de 4 Nisan 2000'de, savcının istemini yerinde bularak Kemal Yazıcıoğlu ve Bilgi Ünal hakkındaki beraat karanmn bozulmasını kararlaştırdı. Yargıtay'm bozma karan üzerine, dava dosyası sanıklann yeniden yargılanacaklan îstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. >, ı SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Nüfiıs cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMET YILDIZ Türkjye'deyaşayan çeşitli dinle- rin temsilcileri, ülkenin gözden ırak bir kentinde ilginç bir toplantı yap- tılar. Bu kent Tarsus'tu. Işte bu kentte "Inanç ve Hoşgörü Çağın- da Dinler Toplantısı" geçen gün- lerde gerçekleştirildi. Toplantıya katılan dini liderler, 11 maddelik bir bildirge yayımladılar. "Tarsus Deklarasyonu" adı verilen bildirgenin bırinci maddesi şöyley- di: "Birçok kültüre ve dine beşik- tik yapmış Anadolu'nun, yine ba- zı peygamberiere, başta Aziz Pa- ulus olmak üzere birçok Hıristiyan inanç önderine ve Islam dininin önde gelen şahsiyetlerine yurt ol- muş, müstesna bir merkezi olan Tarsus'tayapılan toplantının, baş- ta ülkemizin insanlan olmak üzere dünya insanlannın banşına katkı sağlayacak evrensel bir adım ol- duğunu ifade etmek istehz." Toplantıya katılanlar şunlardı: Uıyanet Işteri Başkarîı Mehmet Nuri Yılmaz. îstanbul Fener Rum Patnğı Dimitri Bartholomeos, Türkıye Ermenileri Patnği Mesrob Mutafyan, Türkiye Hahambaşı Vekıli Isahak Haleva, Süryani Or- todc4<s Cemaatı Patnk Vekili Yusuf Çetin. îstanbul Latin Cemaati Ru- Tarsuslu Aziz Paulus hani Reisi Louis Pelante, Bulgar Ortodoks Kilisesi Ruhani Reisi Konstandin Kostovf, Suryani Ka- tolik Cemaati Patrik Vekıli Yusuf Sağ, Keldani Cemaati Ruhani Re- ıs Vekili François Yakan ve Erme- ni Katolik Cemaati Ruhani Reis Yardımcısı Apraham Fıratyan. Çeşitli dinlerden oluşan bu 10 din adamt, bu ülkedeki dinler ara- sında hoşgörü bulunduğunu, "kavgalara sebep olanlann" ise "Kendi dinlerini doğru anlamayan, gönlünü taassuba kaptıran veya çtkarian için dinlerini alet eden in- sanlar" olduklanm belirttiler. Uma- nz, onlann dediği gibi dinler arasın- da bir hoşgörü vardır. Çünkü bu ül- kede en çok bağnazlık din adına yapıldı. Din ve mezhep farklılıkla- n, bu ülkede zaman zaman ölüm- lerin ve yok etmelerîn gerekçesî haline geldi. farsustakjdtnter arasteptentı- yı, geçmişteki olaylan düşününce bir ıleri adım olarak kabul edebili- riz. Ancak bu toplantıya katılan di- ni temsilcilere bakınca, hâlâ hoş- görü konusunda aşılamayan du- yarlar bulunduğunu da görüyoruz. Ömeğin, nüfusu 100 bin civannda bulunan Hıristiyan cemaatlerinin farklı mezhepleri bu toplantıda haklı olarak yer almışlar. Peki, Is- lam topluluğunun farklı mezheple- ri nerede? Diyanet Işleri Başkanh- ğı'nın, Islamın Sünni-Hanefi mez- hebini temsil ettiğini biliyoruz. Bu- rada diger mezheplerin temsMcile- ri nerede? Bu toplantının yapıldığı Tarsus'ta çok sayıda Alevi yurtta- şımız yaşıyor. Onlan kim temsil ediyor? Türkiye'de Aleviler önem- li bir topluluk. Şafiiler var. Burada onlan yok sayarak hoşgörüyü ne- reye oturtacağız? ••• Bildirinin son paragrafı da dikkat çekici. Dini liderler şunlan soylü- yor "Dinmensuptan ateizrn, uyuş- ik~ savaş, şlddet, tero-İurucu,, rizm ve yabancı düşmanlığı gibi sevgiyi yok eden, hiçbir dmin ka- bul etmediği olumsuzluklar karşı- sında, ortakmücadele vermelidir." Dini lideıiere göre bir inanç ter- cihi olan ateizm, uyuştuatcu, tero- rizm ve savaşla aynı kategoride ka- bul edilip düşman sayılıyor. Yani kendi inandıklan şekilde inanma- yan, onlardan ayn şekilde düşünen kimselere karşı ortak mücadele ve- recekler. Yani uyuşturucu ve açlık- la, savaşla nasıl mücadele edıyor- sa, ateistlerie de o şekilde müca- dele edecekler. Bunun neresi hoş- görü? Ateistlere düşman gözüyîe bakarak hoşgörü sağtanabtlir mi? Kendisi gibi inanmayanı, teröristve uyuşturucu ile aynı safta gören din adamlan, hangi hoşgörüyü toplu- ma yayabilirler? ••• Hıristiyan dininin ünlü havarisi, bu dinin yayıcısı Aziz Paulus, In- cil'deki konuşmalannda, "Ben Tar- suslu bir Yahudiyim. Kilikya'nın önemsiz sayılmayan bir kentinin \m" diyordu. Yine Incil'inyurttaşıyı bir başka rii y ş yerinaeTbir Yafiudi ola- rak Hıristiyanlara kötü davrandığı- nt itiraf edryor ve özeleştiri yapı- yordu. Tarsus içinse şunlan söylü- yordu: "Ben Kilikya'nın Tarsus kentinde doğmuş bir Yahudiyim. Yetişmem ise bu kentte oldu." 2000 yıl önceTarsus, InciPdede yer aldığı gibi önemli bir kentti. Bu kentte doğup büyüyen Paulus, Hı- ristiyanlığın yayılmasıncJa en önemli rollerden birisini oynamış- tı. BugününTarsus'undaneYahu- di kaldı ne de Hıristiyan? Ya da bir- kaç tane kaldı. Tarsus, geçmiş tarihinde ve gü- nümüzde yer alan dinlerin temsil- cilerini 2000 yıl sonra ağiriarken, aslında yitip giden bir tarihe de ta- nıklık ediyortiu. Üstelik hoşg0 r u . nün büe henüz hoşgörüye benze- mediği bir tarihe. Aziz Paulus ne kadar hoşgörü- lüydü? Bugünün dünyasindaki i- nanç önderleri ne kadar hoşgörü- lü? Dikkatle incelemekte y^rar var. Tarsus benim kentim. Binerce yıİ ötesine uzanan bu tarihir benim için ayn bir önemi var. Bjgünün Tarsus'u, ne yazık ki geçrrışrenk- liliğini yitirdi. Şehrin merkezine MHP'li Belediye Başkanı 'Eyjûrk_ ^tltre veTcend/ne cfön"yazıliheykeİ^ lerdikti. Hoşgörü, yerini faidılıkla- n hor gömieye bıraktı. Dini temsilcilerin ve T&sus'un yerel yönetiminin, 2000 y| sonra Aziz Paulus'un kentind» daha hoşgörülü olmastnı dilerrek hak- kımız değil mi? Cem Vakfı 'Din somurusu önlensin' Îstanbul Haber Servisi - Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, son 40 yıldaki ay- mazlıklar nedeniyle Gımhuriyetin temei değerlerinin yıpran- dığını, bu gidişin Cumhuriyeti yücabi- lecek boyuta ulaştı- ğmı belirterek, "Ata- türk'ün ordusu ol- madan, laik Cumhu- riyet a>-akta kalamaz hale gelmiştir" dedi.' Cem Vakfı'nca dü- zenlenen "Anadolu tnançÖnderleritkin- ci Toplanösı". Ata- türk Kültür Merke- zi'nde düzenlenen törenle başladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear