25 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 1 ŞUBAT2000PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Sendikalar İçin Test Sorusu Bakanlar Kurulu, SSK'nin "özerkteştirme" adı attında "öze<- leştirilmesi"ni, sağlık hizmetleri- nin paralılaştırılmasını, kurumun geniş arazilennin satılmasını öngö- ren yasa taslağını göruşmeye baş- ladı. Bildiğimiz kadarıyla taslak, bundan yaklaşık bir ay önce sen- dikalara "görüşlerini bildirmek" üzere iletildi. Bir aytık bu süre için- de konfederasyon ve sendikala- nn taslağa ilişkin ciddi bir eleştiri ya da değerlendirmeyi kamuoyu- na duyurmamalan dikkat çekiyor. Bu garip tepkisizlığe ilişkin bir test yapılsa, sizce hangi şık doğrudur? A) Işçi sendika ve konfederas- yonlan, taslağı çok beğenmişler- dir. B) Işçi sendika ve konfederas- yonlan, kendilerine gönderilen tas- lağı okuma ve yorumlama olana- ğı bulamamışlardır. C) Her ikisi de... Testin doğru sonucunu, ne za- man bir araya ge(se çalışanlar aley- hine kararlaraimakla ünlü Ekono- mik ve Sosyal Konsey'in önümüz- deki günlerde yapacağı toplantı sonrası öğrenecegiz. IS1K KA\Sl Bildiklerini OkuyacaklarPetrol-lş Sendikası üyeleri, Petrol Ofısi'nin kuruluşunun 49. yıldönümünü giydikleri siyah önlüklerie, imza kampanyaları ile karşıladılar. Petrol-J.ş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, aralarında medya holdinglerinin de bulunduğu 4 ayrı grubun satın almak istediği Petrol Ofısi'nin 1941 yılında kuruluş gerekçesini anımsatma gereğini duyuyor: "Petrol Ofisi, o günlerde Türkiye'de petrol ve akaryakıt temin, dağrtım ve fiyatlarının denetimini yapan ve ülke piyasasına tümüyle egemen olan yabancı şirketlerin tekelini kırmak için kurulmuştu." 49 yıl sonra sil baştan yapıyor, durup dururken piyasanın yüzde 44'ünü kontrol eden Petrol Ofisi'ni özel ellere bırakıyoruz yine. Mustafa Öztaşkın, özelleştirmeye yalnızca Petrol Ofisi'nde çalışan üyeleri açısından değil, kamu yararı açısından yaklaştıklannı vurguluyor özenle: "Petrol " sektörü arama ile başlar. Sondaj, çıkarma ve rafineri ile sürer ve dağıtım en son noktadır. Sektörün en kârlı ve en zahmetsiz aşaması olan dağrtım satılmak istenryor. Aklın, mantığın alacağı bir iş değil." Petrol Ofisi'nin özel ellere geçişi, sokaktaki insanı nasıl etkileyecek peki? Öztaşkın, yanıtlıyor: "Ofısin, bugün için petrol fıyatlarını dengeleyici işlevi var. Özelleştirildiği anda, devlet kamu adına ofıse sahip olan patronun petrolü kaça satacağına karar veremeyecek. Bu bir. (kinci unsur şu: Ofis, petrol ve petrol ürünlerini Türkiye'nin en uzak köşelerine kadar dağıtır. Oysa özel sektör, doğası gereği kârı öne çıkaracağından 'üç-beş çiftçinin traktörüne verilecek mazot' ile ilgilenmeyebilir. Üçüncü noktaya gelince... Ofis, son depremde karayollarına, köy hizmetlerine, iş makinelerine anında akaryakıt temin etti. Şu anda ofısin yalnızca depremde yaptığı hizmetten dolayı 30 trityon alacağı var. Kurumu devralacak olan hangi özel şirket böylesi bir hizmete yanaşır ki?" Petrol-lş uyaracak, biz yazacağız, çizeceğiz. Ne olacak? Iktidar sahipleri bildiklerini okuyacak... Mustafa BaJbay gündeme getirmiş- ti: TÜBİTAK bir dizi öğretim üyesine görev vermiş, onlar da "siyanürle al- tın aramanın risksiz olduğunu" sa- vunan bir rapor hazırlamışlardı. Bu rapora rağmen, Ege Üniversite- si Kimya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Yıktıran, kalkmış Eşme'ye gttmiş, siyanürle altın çıkanlmasının çevreye ve halka vereceği zararlan in- cetemiş... Olacak iş değil yani!.. Sayın Yıldıran, yargı organlannın ver- diği tersine kararlara karşın kamuya ait fidanlıkları, ormantık alanlan hol- dinglere bedavadan tahsis eden bir ülkede yaşadığımızı bilmiyor mu? Va- Dinozop Öğretim Üyesi lilik, rektöıiük, dekanlığın birolupken- disi hakkında soruşturmalar açacak- lannı önceden öngörmemiş olması da "dinozor" olduğunun kanrti değil mi? "Küreselleşmenin nimetlerinden ve ülkemize getireceği büyük yarar- lardan" haberdar olmadığı anlaşılan Sayın Yıldıran'ın görev yaptığı il dışın- da izinsiz araştırma yaptığı gerekçesiy- le sorgulanması, kendisinin "hangi ör- gûte üye 11 olduğunun öğrenilmek is- tenmesine ilışkjn haberler üzerine iki bi- lim insanından mektup aldık. llki, ODTÜ Öğretim Bemanlan Der- neği Başkanı ve ODTÜ öğretim üyesi Semih Bilgen'den geldi. Biigen, hazır Yıldıran'a soruşturma açtlmışken, bu sayede karşılığı bulunabilecek kimi so- rular spa/yor: 1 - TÜBİTAK tarafından Cumhurbaş- kanı için hazırlanan raporda imzast bu- lunan bilim adamlannın, kendi üniver- sitelerinin bulunduğu il dışında görüş açıklamak için bu çalışma öncesinde alınmış yazılı izinleri var mıdır? 2- Bugüne kadar bu gerekçeyle hak- kında soruşturma açılmış bulunan bi- lim adamlan kimlerdir? 3- Kesinleşmiş yargı kararlannın ge- çerfi olmadığı, herhangi bir bilimsel ra- pora dayanılarak herhangi bir yargı ka- rannın aksine uygulama yapılabilece- ğine göre, anayasada bu ara sıkça yapılan değişikler arasına yargı karar- lannın bağlayıcı nitefiği olmadığı yö- nünde bir hüküm getirilmesi doğru ol- maz mı? Diğer mektup da Prof. Dr. Ya- man Örs'ten. Örs, Yıldıran'ın kendisi- ne "hangi örgütle ilişkisi" olduğu yö- nünde soru yöneltenlere şu yanıtı ver- mesini öneriyor: "Sizin hangi şirkette ifişkiniz var?" um:ag'ın yeni mezunları Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag), bu yıl yeni mezunlar verdi. Ya- kup Karbuz, Özgür Çakmak- çı, Kemal Göktaş, Nail Şe- natalar, Derviş Refiker, As- lıhan Candır, Cem Kurter, Serhat Akça, Cengiz Demir- han gazete ve televizyonlar- da zorlu meslek maratonuna çıkmaya hazırlar. Yakup Karbuz'un sertifika dağıtım töreninde tüm arka- daşları adına yaptığı konuş- ma, soru işaretleri ile doluydu: "Yaşam gittikçe yozlaşı- yordu. Umutsuzluk dört bir yanı sarmıştı. Neler oluyor- du? Yüreklerindeki inancı alanlarda, köşelerinde hay- kıran insanlara neler olu- yordu? Neden susuyor, ne- den çağın suçuna ortak olu- yorlardı? Anlamıyorduk. Çe- teler, yurdumuzun her kö- şesini bilfıil işgal etmişken, nasıl olur da haykırmazlar- dı? Nereye gitmişti yürekle- rinde sakladıklan alevin ışı- ğı? Yiğit aydınlar, gazeteci- ler öldürülüyor, bir-iki gün- lük anma merasiminin ar- dından her şeyin üstü ka- patılıyor, Sibel Can'lar, Hül- ya Avşar'lar haber bültenle- rinin ve gazeteterin en önem- li haberleri oluyorlar." um:ag'ın yeni mezunları, kendılerini "düş yolcusu" di- ye tanımlıyorlar. Ne güzel! Umanz genç meslektaşları- mızın tümü, Uğur Mumcu'nun yaptığı gjbi düşlerini gerçek- leştirmek için yaşamlan bo- yunca hep böyle sorgulayıcı olurlar... ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL SSK'de En Düşük ve En Yüksek Yaşlılık Aylıkları 31 Ocak 2000 günlü Cumhuriyet'te yayımlanan "SSK'de Son Gös- tergeler ve Son Katsayı" başlıklı yazımda, aylıklan belirleyen ve ar- tışlan sağlayan gösterge ve katsayı sistemine son verilip, aylıkJara ya- pılacak zamlann "tüketiei fiyatlan endeksi artış oranı kadar" ola- cağını ve son katsayının da 77.000 olduğunu yazdım. Oysaki, SSK'de son katsayı 77.000 degiL, 12.000 alacakU.,, Evimizin taşınması, çok sevdiğimiz kedilenmizden sevgili Takıl'ın ölümü ile o yazının yazımının aynı güne denk gelmesi sonucu yaptı- ğım bu yanhşlık için özür diler, beni bağışiayacağınızı umanm. 1 Ocak 2000'den geçerli olarak SSK aylık artışlannı belirleyen "tü- ketiei fiyatlan endeksi artış oranı", Ocak 2000 için %5.9, (binde el- lidokuz), Şubat 2000 için %4.9 (binde kırkdokuz) olarak açıklanmış- tır. Bu endekslere göre, SSK'de 1 Ocak 2000'den önce emekli olanla- nn Şubat 2000'de alacaklan en düşûk ve en yüksek yaşlılık aylıklan: SSK'de en Düşük Yaşlılık Aylığ Aylar Gösterge Katsayı Aylığa Esas Aytık Oranı Aytık ArtısaEsas Artış (%/) Artış (TL.) Yeni Aylık S.Y. Zammı Toplam Aylık Aralık 1999 9.475 12.000 113.700.000 %70.00 79.590.000 -.- -.- -.- 79.590.000 4.690.000 84.280.000 Ocak 2000 -.- -.- -.- -.- -.- 79.590.000 %5.90 4.695.810 84.285.810 4.690.000 88.975.810 I Şubat2000 -.- -.- -.- -.- -.- 84.285.810 %4.90 4.130.005 88.415.815 4.690.000 93.105.815 SSK'de en Yüksek Yaşlılık Aylığı Aylar Göstergeler Katsayı Aylığa Esas Aytık Oranı Aylık ArtısaEsas Artış (%) Artış (TL.) Yeni Aylık S.Y. Zammı Toplam Aylık Aralık 1999 15.175 12.000 182.100.000 %85.00 154.785.000 -.- -.- -.- 154.785.000 4.690.000 159.475.000 Ocak 2000 -.- -.- -.- -.- -.- 154.785.000 %5.90 9.132.315 163.917.315 4.690.000 168.607.315 Şubat2000 -.- -.- -.- -.- -.- 163.917.315 %4.90 8.031.948 171.949.263 4.690.000 176.639.263 HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA AK behicakOı turk.net HARBİ SEMİH POROY BAKIRKÖY 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2000/89 Esas 2000/210 Karar Davacı Kadir Ali Yazıcı tarafından Küçûkler Havva Yazıcı, Hüse- )in Yazıcı ve Samet Yazıcı'ya vasi atanması ıstenmış ve mahkeme- mizce verilen vasi tayini karan nedeni ile; Davanın kabulü ile, anne ve babalannın ölümü ile halen velayet al- tında bulunmayan Küçûkler Rıze ili, Çayelı ılçesi. Beşikçiler köyü, cilt 052, kütük sıra O33'te nüfiısa kayıtlı, Adem ve Bilsen kızı 12.8.1985 doğumlu Havva Yazıcf nın. 14.8.1986 d.lu Hüseyin Yazı- cı'nın ve 15.4.1989 doğumlu Samet Yazıcı'nm vesayet altına alınma- sına ve kendilerine aynı yerde nüfiısa kayıtlı, Abdurrahman ve Fatma oğlu 2.5.1950 doğumlu, halen Cumhuriyet Mah. Kargadere Cad. Ev- ren 2. Ara Sok. Köseoğlu Apt No: 6 11 Üsküdar Istanbul adresinde ikamet eden amcalan Kadir Alı Yazıcı'nın TMK.nun 354. maddesi gereğmce vasi olarak nasp ve tayinine, 18.2.2000 tarihli celsede ka- rar venlmiştir. Uan olunur. 18.2.2000 Basın: 8695 MIRMIRLAR LĞVRDVRAK ANKARA ASLtYE 20. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999 569 Hâkim: Bülent Çınar 19307 Davacı: Esma Çelik Han yapılacak davalı: Hedibey Çelik, Aktepe 45. Sok. A/26 K.ören / Ankara Dava: Boşanma 1999/569 esaslı mahkememızdekı ışbu dava ile davacı Esma Çelik ta- rafindan davalı Hedibey Çelik aleyhine şiddetü geçimsizlik neideniyle açılmış bir boşanma davasının 22.3.2000 günü saat: 10.40 duruşması birakılmıştır. Bu ilanın gazete yayın tarihini takip eden 7 günü ızleyen 10 gün içerisinde davalı yan olarak varsa cevaplannı ve karşı delilleri- nzi ibraz etmeniz, karşı tarafa tebliğe göndermeniz, mazeret belirtme- di|iniz takdirde davayı ınkâr etmış sayılacağmız hususu Tebligat Yasası ile Usul Yasası'nın 195, 215 ile 377 md. gereğince ılanen tebliğ olunur. 17/2/2000 Basın: 8741 TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 21 Şubat I/E . fB3g'oe ALİ 8£y,OS HAPAKATTDRU/ĞU'NUN SON PA, B/tLKı4MLA£DA VE SAt/AÇMfşn. /rrr'KAT ı/e rE&ttatc/ T7 ÜYE£_ (sifift D£ SU rf&IDA Ü •f9ta'DA MECLİS-İ ME8USAM 'A SfgADA, İMSİUZLEH miSAFtNDAN SÜGGÛM EDİCM/Ç7İ. DÖMÜÇÜMOE GIZMtŞ, ARPffitPAN KJURTUUJÇ SAI/A- AI, Kıhç Çl 'NDA ÇAePfÇMfÇrr. OMUfJ ÇOK TAKI/MMASffJDAK/ , 8.INPA tUJGuLAH İST/KLAL A*AHK£M£SfNE 8, PA SEJSr KAJSA/etA/Ç ACMASlYPf.. üst+e bu m, Ali ÇmHnkay Al, Kûçûluı , CUMMUKlYET'f/V İCK EOE/&E/C BtBÇOK ÖMEMU aç. ûn(ü 'Alim ri bir arad* gonı/üyon GÖRÜŞ ALİ CİHAT IŞİK Halkevleri Genel Merkezi Genel Onur Kurulu Üyesi 2000li Yıllar ve Halkevleri 19 Şubat 1932de Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Halkevleri bugün 68 yaşın- dadır 12.4.1961 gün ve 5/1066 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kamuya yararlı statüde kabul edilen Halkevleri'nin kuruluş amacı, tüzüğünün 3. maddesinde özetle; "Türk ulusal devriminin -inkılap ve ihtilalinin- bir tepki olarak içinde ol- duğu din devleti düşüncesine, saltanat yöneti- mi sistemine, sosyal ve sınıfsal ayncalığa, eko- nomik sömürûye ve ümmet kültürü anlayışına karşı çıkarak, Atatürk devrimini, bütün reform ve atılımlannı kesin bir dille savunur. Anayasa- mızda; ulusal, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olarak belirtilen cumhuriyetin nitelikleri- ni, halka anlatmaya ve benimsetmeye çalışır." Görüldüğü gibi sadece amaç maddesinin bir bölümüyle bile, 2000'li yıllannın Türkiyesi'nin bu- gün Halkevleri'ne ve Halkevleri gibi demokra- tik kitle ve kültür örgütlerine ne kadar çok ge- reksinimi var değil mi? Hele son yıllarda yaşa- dıklarımızı bir bir anımsayınca; Susurluk-dev- let-mafya-şeriat-sermaye ilişkileri ortaya bir bir çıkınca; Halkevleri ve Halkevcilerin ve tüm de- mokratlann ne kadar haklı çıktığı anlaşılıyor de- ğil mi? Ben Halkevleri'nde doğan, büyüyen, yetişen bir kuşaktanım. Son 30 yıldır, yılmadan, bıkma- dan, usanmadan hep söyledik, yazdık, çizdik, yargılandık, hırpalandık ama hep haklı çıktık. Çün- kü ekonomik, siyasal, sosyal tüm önermeleri- mizi, Halkevi bilinciyle ve Türkiye'nin iyiliği ve halkımızın mutluluğu için yaptık. Biz Halkevleri'nde yıllarca; • Cumhuriyet yurttaşı olmayı, yurttaş olarak kültürel, siyasal ve ekonomik bağımsızlığı öğ- rendik ve Öğrettik. • Biz Halkevleri'nde; ulusların eşitliği ve in- sanların kardeşliğini, ırksal ayrıcalığa, şoven ulusçuluğa karşı çıkmayı öğrendik ve öğrettik. • Faşizmin, militarizmin, şeriatçılığın; özgür- lük karşıtı, yaşam karşıtı, insanlık karşıtı ideolo- jiler olduğunu orada öğrendik ve öğrettik. • Laikliği yalnızca bir devlet biçimi olarak de- ğil, aynı zamanda çağdaş yaşam biçimi olarak öğrendik ve öğrettik. • insan haklarının tavizsiz savunuculuğunu, işkenceye karşı olmayı, savaşa karşı olmayı, ba- rışı, kardeşliği, aşkı, sevdayı ve devrimi Halkev- leri'nde öğrendik ve öğrettik. • Çevre koruma bilincini, yeşili sevmeyi, cins ayrımcılığının yanlışlığını Atatürk'ün Halkevle- ri'nde öğrendik ve öğrettik. Çünkü Halkevleri; doğrudan etkinlikleri açı- sından insanın ve toplumun bilinçsel değişim, dönüşüm ve gelişiminin; yeni insan, yeni top- lum, demokratik laik yeni devlet oluşumunurT savunucusudurlar. Bu değişim, dönüşüm ve gelişmeyi kültür aracılığı ile gerçekleştirmeye ça- lışırken baskıcı, zorlayıcı değil, özgürlükçü ve katılımcı yöntemleri benimserler. Biz bunları öğrenip öğretiyorduk Halkevle- ri'nde... Bir gece yarısı; 12 Eylül faşist darbesi ile bizleri içeri aldılar, Halkevleri'ni kapatıp (400 Halkevi şubesi, 620 Halkodası), yağmaladılar. Kentlerde, kentlerin varoşlarında Halkevleri'ni, kırsal bölgelerde kasaba ve köylerde halkoda- larını kapattılar, ezdileryokettiler. Bu aydınlan- ma ve cumhuriyetin temel iletişim merkezleri- ni darmadağın ettiler. Ne oldu? (Televizyonda ve basında izliyor musunuz?) Kim doldurdu oraları gördünüz mü? Şimdi Şubat 2000 Türkiyesi'ndeyiz. Görev- lerimiz bitmedi. Görevlerimiz daha da ağırlaşa- rak sürüyor. Tüm liberal demokratları, tüm anti-militarist muhafazakârları, tüm Atatürkçüleri, tüm sosyal demokratları, tüm ilerici-yurtsever ve devrim- cileri, 33 yıllık bir Halkevci olarak Halkevleri'ne, tüm cumhuriyet kazanımlarına ve tüm demok- ratik mevzilere sahip çıkmaya ve oralarda ça- lışmaya çağınyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 SOLDANSAGA: 1 2 3 4 1/ Bireyin, her tür devlet vesa- yetinden kurta- nlması gerek- tiğini ileri sü- ren siyasal gö- rûş. 2/ "Ishkçı ördek" de de- nilenbiravku- şu... Züppe. 3/ Sevinç belirten bir ünlem... Donukrenkli... Eski Mısır'da güneş tannsı. 4/ Çocuklarda kemiklerin çarpılması hastalığı. 5/ Bir bağ- 2 laç... llaç. . " O " gös- 3 terme sıfatının eski bı- 4 çimi. 6/ Bir sıvıyı şı- 5 nnga ile verme... Er- Q genlik sivilcesi. 7/Odu- j nu ince marangozluk- „ ta ve kaplamacılıkta kullanılan Brezilya kö- kenli ağaç. 8/ "Maviye çalar gözlerin / Yangın mavi- sine / Rüzgârda — " (Ahmed Arif)... Bir tatlı su balı- ğı. 9/ Italya'da bir yanardağ... Eğreti mal. YUKARIDA1V AŞAĞIYA: 1/ Özdeyiş. 2/ Sofrada kullanılan sahan altlığı... Tav- lada üç sayısı. 3/ Bir zaman birimi... Şartlar, koşullar. 4/ Gaziantep yöresinde yetişen beyaz bir üzüm cin- si... Bin metrenin kısa yazılışı. 5/ Tanntanımaz... Yü- rürken dayanmak için kullanılan kalın sopa. 6/ Bir ka- bın oylumunu ya da alabileceği miktan hesaplama. II Çinkonun simgesi... '"Aynı biçimde" anlamındakullanı- lan bağlaç. 8/ Amerika'da Joseph Smith tarafından kurulan ve birden çok kadınla evlenmeyi ilke edinen dinm mensuplanna verilen ad. 9/ Eski dildeayak... "Ser- gio —": Italyan sinema yönetmeni.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear